Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

FELSEFEDE ÖNEMLİ TERİMLER - KAVRAMLAR

A posteriori: Deneyden sonra, onun ürünü olarak ortaya çıkan bilgi. A priori: Her türlü tecrübeden önce, yalnız akla dayanılarak kabul olunan bilgi. Agnostisizm: İnsan aklının eşya ve olayların ilk sebepleri ya da sonuçlarını bilemeyeceğini savunan felsefi görüş. Akt: Suje ve obje arasında gerçekleşen bilinç etkinliğidir. Bilgi aktları algılama, anlama ve açıklama şeklinde olabilir. Anarşizm : Toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Aşkın: Görünüş ve olayların arkasında ve üstünde devamlı olan cevherlerin varlığını iddia eden görüş. Ateizm : Tanrı Tanımazlık. Bilgi : Özne ile nesnenin etkileşimi sonucu elde edilen üründür. Deizm : Yaratancılık. Determinizm : 1. Her olayın bir sebep-sonuç ilişkisi içinde olması. 2. Ahlak felsefesinde İnsanın ahlaki eylemlerinde Özgür olmaması düşüncesi. Dogmatizm : Aklın kesin ve doğru bilgiye ulaşabileceğini, varlığın mümkün olduğunu savunan düşünce.

FELSEFEDE ÖNEMLİ TERİMLER FELSEFE-KAVRAMLAR A posteriori: Deneyden sonra, onun ürünü olarak ortaya çıkan bilgi. A priori: Her türlü tecrübeden önce, yalnız akla dayanılarak kabul olunan bilgi. Agnostisizm: İnsan aklının eşya ve olayların ilk sebepleri ya da sonuçlarını bilemeyeceğini savunan felsefi görüş. Akt: Suje ve obje arasında gerçekleşen bilinç etkinliğidir. Bilgi aktları algılama, anlama ve açıklama şeklinde olabilir. Anarşizm : Toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Aşkın: Görünüş ve olayların arkasında ve üstünde devamlı olan cevherlerin varlığını iddia eden görüş. Ateizm : Tanrı Tanımazlık. Bilgi : Özne ile nesnenin etkileşimi sonucu elde edilen üründür. Deizm : Yaratancılık. Determinizm : 1. Her olayın bir sebep-sonuç ilişkisi içinde olması. 2. Ahlak felsefesinde İnsanın ahlaki eylemlerinde Özgür olmaması düşüncesi. Dogmatizm : Aklın kesin ve doğru bilgiye ulaşabileceğini, varlığın mümkün olduğunu savunan düşünce. Dualizm : İkicilik (Varlığın Hem madde hem düşünceden ibaret olduğunu savunan düşünce.) Egoizm : Bencillik. Eklektik: Çeşitli görüşlerden, sistemlerden alıntılar yaparak yeni bir sistem oluşturma. Empirik Bilgi : Deneyimsel Bilgi Empirizm : Deneycilik Entuisyonizm : Sezgicilik Epistemoloji : Bilgi Felsefesi Estetik : Sanatta güzellik anlayışı Ethik : Ahlak Felsefesi Evrensel : Evrenin bütününe yayılan, evrenin bütünü ve evrendeki her şey için geçerli olan. Fatalizm: Kadercilik. Felsefe : Bilgiyi, hikmeti Sevme ve onu arama. Fenomenoloji : Varlığın, dış dünyadaki nesne ve olayların insan bilincindeki bir yansıması olduğunu ifade eden görüş. Fideizm: İmancılık. Bilgiyi ilahi vahye ve imana dayandıran felsefi görüş. Hedonizm : Hazcılık Humanizm : İnsan Felsefesi İçkin: Aşkınlığın zıddı. Varlığın içinde bulunan, onun yapısına karışmış olması. İdea: Değişmeyen öz, eşyanın ilk örnekleri (Platon) Zaman ve mekanın ötesinde kendiliğinden var olan, duyularla sadece gölgeleri algılanabilen asıl hakikatler. İdealizm : Varlığın düşünceden ibaret olduğunu savunan görüş. İndeterminizm : İnsanın ahlaki eylemlerinde özgür olması. İnneizm: İnsan zihninde yaratıcı tarafından doğuştan konulmuş bir takım bilgiler olduğunu, dolayısıyla bilginin doğuştan var olduğunu öne süren felsefi doktrindir. socrates, platon, aristo ve descartes en büyük savunucularındandır. Kapitalizm : Sınırlı olarak şahsi teşebbüse ve mülkiyete müsaade eden, kazanç (kar), rekabet ve rasyonellik ilkesine dayanan, genelde çok değişik özellikler arz eden ekonomik yapıya sahip rejim. Komünizm : Eşitliğe Dayalı Yönetim Biçimi. Kozmoloji: Evren bilgisi. Evreni idare eden genel kanunları araştıran ilim. Kritisizm : Eleştiricilik Liberalizm : Özgürlüğe Dayalı Yönetim Biçimi. Logos: Söz, düşünce, kavram, akıl ve evrenin kanunu. Materyalizm : Maddecilik. Her şeyi maddeye indirgeyen görüş. Meşruiyet : Yasallık (Hukuka Uygun) Metafizik : Fizik Ötesi, maddenin ötesi. İlk sebep ve kanunların ilmi. Nihilizm : Hiççilik Nous: Evreni düzenleyen ve maddi olmayan ilke, prensip. Aristo’ya göre insanın nazari ve pratik düşünme gücü. Obje : Nesne Objektif : Nesnel Ontoloji : Varlık Felsefesi Otodeterminizm : Ahlak felsefesinde insanın özgürlüğünün kendi elinde olması. Öz: Bir şeyi o şey yapan özellik ya da yapı. Bu öz, bir şeyin ne olduğunu ifade eder. Panteizm : Tanrı-Evren bütünlüğü. Paradigma : Doğayı ve Varlığı Açıklamak İçin Kullanılan Ortak bilimsel Bakış Açısı. Pozitimizm : Olguculuk Pragmatizm : Faydacılık Rasyonalizm : Akılcılık Realizm : Gerçekçilik Relativizm : Görecelik Sensuanlizm : Duyumculuk Septisizm : Şüphecilik (kuşkuculuk) Sosyalizm : Eşitliğe Dayalı Ekonomik Düzen Spiritüalizm: İnsanda onun organik yapısından ayrı manevi bir prensibin, ruhun kendi kendine bir gerçek olduğunu kabul eden doktrin. Subjektif : Öznel, kişisel, değer yargısı içeren. Suje : Özne, kişi. Teizm : Tanrının Varlığını ve yaşamda etkin olduğunu savunan görüş. Tin: Öznenin duyusal yanıyla düşünsel yanını birbirinden ayırma eğilimi, antikçağ Yunan düşüncesiyle başlar. Temellendirme : Bir düşüncenin, bir yargının, önermenin doğruluğunu gösterme, bu doğruluğun dayanaklarını gerekçelerini ortaya koyma. Töz: Değişen nesnelerde değişmeden kalan, olay ve özelliklerin kendisine yüklendiği, bir başka şeyle değil kendi kendine var olandır. Tutarlılık : Mantık Kurallarına Uygunluk Ütopya : Hayali Devlet, toplum, yaşam biçimi. Agnostisizm (Bilinemezcilik): Teolojik anlamda Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır. Bu akımın takipçilerine agnostik veya bilinemezci denir. Anarşizm (Baştanımazcılık): Toplumsal yaşamı düzenleyen tüm kurum ve kuralları reddeden anarşizm doğal olarak ahlak kurallarının egemenliğini de reddeder. Bireysel iradenin her şeyin üstünde olduğunu savunulur. Temsilcileri: Proudhon Bakunin Kropotkin ve Stirner Aristotelizm (Aristoculuk): Hıristiyan felsefesinde, dinsel dogmaları Aristo'nun görüşleriyle açıklama çabası. Ateizm: Tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları ve dinleri reddeden ve doğruluğuna inanılan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımdır. Atomizm (Yeni maddeclik): Felsefede tüm maddelerin daha küçük parçalara ayrılamayacak yapıtaşlarından (atom) oluştuğunu iddia eden teori. kelime, "parçalara bölünemeyen" anlamındaki Yunanca “atomos” sözcüğünden gelmektedir. Deizm (Yaratancılık): Tanrı’nın evreni kendi yasalarına göre işleyen bir düzen olarak yarattığını savunan düşünce. Ancak yaratan ve düzeni kuran Tanrı’nın evreni kendi başına bıraktığını kabul eder. Bu yüzden deizm dinsel dogma ve ilkelerin varlığını kabul etmez. Diyalektik: Akıl yürütme yoluyla araştırma ve doğrulara ulaşmaktır. Bir tez veya görüşü, onun mantıksal sonuçlarını incelemek yoluyla çürütme yöntemi veya gerçeklik ile gerçekliğin çelişmelerini incelemeye, aşmaya yarayan yolları arayan, akıl yürütme yöntemidir. Hegel, çağdaş diyalektiğin kurucusudur.Dönemindeki diyalektiği tümüyle etkilemiştir. Ona göre her şey kendi zıttıyla gelir. Her şey kendiyle çatışır. Hegel bunları belirlemeye çalışır. Düşünceyi maddenin özü kabul eder. Marx, Engels’le birlikte Hegel’in eytişimsel gelişme düşüncesini ilke olarak alıp, bunu, kendi deyişle, “başaşağı” ederek kendi diyalektiğini geliştirmiştir. (Diyalektik Materyalizm) Düalizm (ikicilik): Madde ve ruh gibi iki ilkenin bir arada ve edebi olarak varolduğunu kabul eden dini, felsefi veya kozmogonik sistem. Felsefi ikicilik, varlık sorununa verilen cevaplardan biridir. İkicilik, madde ve zihin olmak üzere, varlığın çift olduğunu savunur. Bu görüş, varlığın «tek» olduğunu, tek bir cevherden meydana geldiğini ileri süren bircilik'in (monizm) karşıtıdır. Egoizm (Bencillik): Ahlâk felsefesinde her insanın kendi iyiliğini gözetmesi ve kendi çıkarlarını hayata geçirmesi gerektiğini, yaşamdaki en yüksek iyinin, kişinin kendisi için mümkün tüm tatminleri (arzuları, istekleri, ihtiyaçları, hazları ve amaçları) karşılaması ya da gerçekleştirmesi olduğunu, kişinin kendi tatmin, başarı ve mutluluğunun ilk, en yüksek ve nihai değer olduğunu, kalan tüm değerlerin bundan çıktığını savunan anlayış. Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk): İnsanın varoluşuyla doğal nesnelerin varlık türü arasındaki ilişkiyi vurgulayan; iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasına fırlatılmış olduğunu öne süren felsefe anlayışıdır. S. Kierkegaard, J. P. Sartre, K. Jaspers, M. Heidegger, F.Dostoyevsky, G.Marcel gibi filozoflarla anılır. Genel olarak, “dünyada insan olarak var olmanın ne olduğunu” açıklama amacındadır. Empirizm (Deneycilik) : Doğru bilgiye duyu verileri ve deneyle ulaşılabileceğini savunan akımdır. İnsan aklında doğuştan bilgi olmadığını ve bilgiye dış dünyadan gelen deney verileri ile ulaşılabileceğini ileri sürer. Bilginin kaynağı deneydir. Empirizmin ilk örnekleri ilkçağda Epiküros’ta görülür. Ona gör bütün bilgilerin ilk kaynağı duyudur. Temsilcileri: John Locke, David Hume’dur. Entüisyonizm (Sezgicilik) : Kesin ve değişmez bilgilere sezgi aracılığı ile ulaşılabileceğini savunan akımdır. Temsilcileri: Henri Bergson , Gazali Fenomenoloji (öz-görüngübilim) : Bilim verilerinin doğrudan incelenmesiyle elde edilmiş ve somut deneyim konusu olmuş fenomenlere, nedensel açıklamalara ilişkin kavramlardan ve incelenmemiş ön kabullerden bağımsız yaklaşma yöntemi. Fenomenolojinin kurucusu Alman düşünür Edmund Husserl'dir. Ona göre gerçek, Platon'un da ileri sürdüğü gibi, mutlak olmalıdır. Eş deyişle her nesnenin bizim ona verdiğimiz anlamın ve yakıştırdığımız özelliklerin dışında, kendine özgü ve kendinde olan, her zamanda geçerli ve değişmez bir yapısı vardır. Nesne, insanların değil, insanların dışında öncesiz ve sonrasız bir nesneler dünyasının varlığıdır. Hedonizm (Hazcılık): İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunan düşünce. Haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez. İlkçağ düşünürlerinden Aristippos’a göre “iyi” nin ve “kötü” nün ölçütü hazdır. Epiküros’a göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur. Hümanizm: Genel olarak akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlâki gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirilebileceğini belirten, ve bu çerçeve içinde, insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plana çıkartan felsefi akım İdealizm: Varlığın ilk ve en önemli ögesinin idea olduğunu öne felsefi öğreti. Varlığı idea kabul eden filozoflardan Platon Aristoteles Farabi ve Hegel'dir. İmmoralizm: Toplumca benimsenmiş törel değerleri değiştirmek isteyen öğretilerin genel adı. Özellikle Nietzsche öğretisi'ni dile getirir. Deyimi de ilkin bizzat Nietzsche kullanmış, Volonte de Puissance (1888) adlı yapıtının üçüncü bölümüne “der Immoralist” başlığını koymuştur. İşrakizm (Işıkçılık): Şihabeddin Sühreverdî tarafından kurulmuş olan bir İslâm Felsefesi ekolüdür. Akıl yerine keşf ve ilhama dayanır. Bu özelliğinden dolayı da Meşşaîlik ve Tasavvuf arasında orta bir yol tutar. İşrâkîlik’in birtakım kaynakları vardır. Bu kaynaklar, İslâm dini, İslâm Tasavvufu, Meşşailik, Eski Yunan Düşüncesi, Eski İran inançları ve Sabiîlik olarak gösterilebilir. Kartezyen Düşünce: Descartes’in fizik ve metafiziği kesin olarak ayırdığı düalist felsefesidir. descartes ten önceki düalist felsefecilerin çoğu aslında "birci"ydi. yani varlığı idea ve görüngü olarak ayıran eflatun; "idea"yı yani düşünceyi temel almakta, herşeyin aslının düşünce olduğunu kabul etmekteydi. Descartes ise fiziğin ve metafiziğin kurallarının ilkelerinin farklı olduğunu, kendi içlerinde bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, bu yüzden dini ve beşeri olanın ayrı kriterlere ve kıstaslara tabi tutulması gerektiğini savunmuştur. Kritisizm (Eleştiricilik) : İnsan zihninin güçlerine ve insanın neyi bilip bilemeyeceğine ilişkin bir araştırmadan meydana gelen ve insan aklının birtakım olanak ve sınırları olduğunu savunan felsefe akımıdır. Kritisizmin kurcusu Alman filozofu Kant'tır. Materyalizm (Maddecilik): Her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiçbir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır. Meşşaiye (Yürüyenler): İslam felsefesi içinde doğa felsefesinin etkisinden sonra başlayan rasyonalist felsefe eğiliminin sistemli hale gelmesinden oluşan okul . İslamda Aristoculuk olarak bilinen akım olarak da bilinir. Aristo'nun Arapçaya çevrilmesi, İslam düşüncesinde hem Meşşailik denilen akımın ortaya çıkmasına hem de atomculuk ve kuşkuculuk dönemlerinin ardından kelam felsefesi denilen Rasyonalist eğilimin oluşmasında rol oynamıştır. Metafizik (Fizikötesi): İlk felsefeciler tarafından, "fizik bilimlerinin ötesinde kalan" anlamına gelen "metafizik" sözcüğü ile felsefeye kazandırılmıştır. İncelemeleri varlık, varoluş, evrensel, özellik, ilişki, sebep, uzay, zaman, tanrı, olay gibi kavramlar üzerinedir. Mistisizm (Gizemcilik): Doğaüstü güçlerin var olduğu ve bunlarla ilişki kurulabileceği temelini savunan görüş. Monizm (Bircilik): Evreni tek bîr "ilke"ye dayandırarak açıklamaya çalışan öğreti. Özellikle ruhu maddeye, maddeyi de ruha irca eden, diğer bir ifadeyle, ruh ile maddeyi özdeş sayan öğretilerdir. Spinoza ve bütün panteistler, batı mistikleri ve bazı doğu sufileri monisttir. Monotezim (Tektanrıcılık): Tek bir tanrının varlığına ya da tanrının birliğine duyulan inanç olarak tanımlanır. Monoteizm sözcüğü, etimolojik açıdan, Yunanca mono (tek) ve theoi (Tanrı) sözcüklerinden türemiştir. Neoplatonizm (Yeni Eflatunculuk): M. S. 270 yılında ölen Plotin'in, Eflâtun'un “ide”ler nazariyesine dayanarak ortaya attığı mistik bir felsefe. Bu felsefe Stoacı ve Epikürcü materyalist felsefeye karşı çıkış ve Eflâtun'un idealist felsefesine bir dönüş olarak kabul edilir. Neopozitivizm (Analitik Felsefe): Pozitivizmin 20. yy. da çağdaş bir görünüm almış şeklidir. Bu akıma göre felsefenin asıl uğraş alanı dildir. Analitik felsefeye göre felsefe varlık, değer ve Tanrı üstüne doğruluğu test edilemeyen görüşler öne sürmemelidir. Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemektir. Dildeki kavramlar çözümlendiği taktirde kafa karışıklığı yaratan geleneksel felsefe problemleri de çözümlenebilir. Nihilizm (Hiççilik) : Latince'de 'hiç' anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilen Nihilizm, günümüzde birçok spesifik alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür. Nihilistler tanrının varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlâkı ve tarihin mutlu sonunu reddederler. (Gorgias, Nietzsche) Nominalizm (Adcılık): Kavramların, sözcüklerin, tanımların, tasarımların, hatta konuşulan dillerin gerçek ya da nesnel hiçbir varlığının veya anlamının bulunmadığını öne süren felsefe anlayışı. Bu anlayışa göre, yukarıda sözü geçen, kullandığımız tüm bu sınıflandırıcı semboller insanların onlara yüklediği anlamlar doğrultusunda varlık, anlam ve değer kazanır. Oluşçuluk (Süreç Felsefesi): Varlığı oluş kabul etme. Herakleitos ve Whitehead tarafından temsil edilen bu yaklaşıma göre varlık sürekli bir oluş yokoluş ve yeniden varoluş süreci içinde olduğundan özünü saptamak imkansızdır. Herakleitos’a göre örneğin “her şey akar.”.(Panta Rai).Ona göre “bir derede bir insan iki kez yıkanamaz; hem dere hem de insan değişim içerisindedir.” Bu nedenle evrende değişmeden kalan hiçbir şey yoktur. Fakat bu değişme de tesadüfi bir değişme olmayıp belli bir mantığa bağlı olarak gerçekleşir. Yani değişmeden kalan tek şey değişme mantığı (logos)tur. Pananteizm: “Herşey Tanrı’dadır.” Diyen görüş. Vahdet-i vücud (Varlığın birliği görüşü) olarak da bilinen bu görüşe göre Tanrı ile evren bir değildir. Panteizm (Tüm tanrıcılık) : Her şeyi kapsayan içkin bir Tanrı'nın, evren'in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşüdür. Panteistler kişileştirilmiş ya da antropomorfik bir Tanrıya inanmazlar. Panteizm, genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır. Panteizmde her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır. Paradigma : Bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama, algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem, düzenektir.” Ana anlamı, bir bilim çevresine belli bir süre için, bir model sağlayan evrensel olarak kabul edilen bilimsel başarılar, olarak tanımlanır. (Thomas Kuhn) Patristik Felsefe (Kilise babaları felsefesi): Hristiyan Felsefe’sinin Kilise Babaları’nca oluşturulan ilk dönemi.. Bir kökten türemiş olarak Patroloji deyiminin anlamdaşı Patristik deyimi, Kilise Babaları’nın düşünce, hayat öyküsü ve eserlerinin tümünü dilegetirir. Politeizm (Çoktanrıcılık): Çok tanrıcılık anlamına gelen politeizm, sayısız Tanrıya tapınmayı ifade eden dini ve felsefi bir terimdir. Bu tür inanışta, tanrılar çok çeşitlilik arz eder ve küçükten büyüğe doğru sıralanır. Örneğin Hinduizm de en büyük Tanrı Brahmadır. Bunun yanında Şiva, Vişnu, Surya ve Soma gibi Tanrılar da bulunur. Pozitivizm (Olguculuk) : Pozitivizm, doğru bilginin kaynağının ve ölçütünün olgular olduğunu savunan yaklaşımdır. Olgular ise doğrudan gözlem ya da deney yapılabilen şeylerdir. Bu akıma göre insan, olgular arasındaki değişmez ilişkileri veya doğal yasaları bulmalıdır. Auguste Comte (1798 – 1957) Pragmatizm (Faydacılık) : Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak, yalnızca eylemlerin sonuçları ile değerlendiren ve onlara yalnızca sağladığı “fayda” açısından bakan düşüncedir. Buna göre gerçeklik ve doğruluk insanın bakış açısından, kanaatlerinden, dolayısıyla da eylemlerinden bağımsız değildir. Bundan dolayı, gerçeklik, doğruluk ve insan eylemlerinin sonuçları, sağladığı başarı ve yararlarla değerlendirilir. Rasyonalizm (Akılcılık) : Bilginin akla ve düşünceye dayandığını, akılda gerçekliğin bilgisini veren, önsel bilgiler bulunduğunu savunan akımdır. Yani insan aklı doğuştan bilgilere sahiptir. İşte doğru bilgi de bu doğuştan getirilen bilgidir. Bunların doğrulukları duyusal algıda değil, düşüncede, akılda temellendirilmektedir. Realizm (Gerçekçilik) : Bilinçten bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu kabul eden öğreti. Buna göre varlık, insan bilincinden bağımsız ve nesnel olarak vardır. Realizm bilgi kuramı açısından nesneyi özneye, bilineni bilene bağlı kılan idealizmin, kavram açısından da şeylerin yapısının gerçekliğini adlarla sınırlayan adcığın ve ortaçağın sonlarına doğru adcılığın yerini alan kavramcılığın karşıtıdır. Relativizm (Görecelilik): her şeyin kişiden kişiye değiştiğini mutlak ve değişmezin olamayacağını savunan görüş. Sensüalizm (Duyumculuk): Beş duyunun verilerini doğru kabul eden görüş. Duyu algılarının dışındaki bilgi kaynaklarını reddeden bu görüş, zihnin soyutlama gücüyle elde ettiği kavramların bilgi olduğunu da reddeder. Temsilcileri: George Berkeley, Condillac. Septisizm: Her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir şüphe içinde kalınacağını, mutlak`a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Temsilcileri: Pyrhon (Piron) ve Timon, Sextus Empricus. Skolastisizm (Kilise okulları felsefesi): Ortaçağ’da Kilise’nin baskın olduğu bir dönemde Kilise’nin özgür düşünce ortamının önüne geçip tek doğrunun İncil’deki bilgilerin olduğunu savunan bir düşünce tarzıdır. Temsilcileri Aquinalı Thomas, Anselmus, Ockhamlı William'dır. Sofizm (Kuşkuculuk): Felsefede, bir tasım (kıyaslama) olarak, yanlışlığı ustaca gizlenip, doğruymuş gibi kabul ettirilmek istenen bir kanıtın (delilin) ileri sürülmesine «sofizm» (bilgicilik, safsata) denir. Kelime Eski Yunanca «sophos» (bilgili, akıllı, kurnaz) sözünden gelir. Bu yoldaki ilk felsefe akımı M.Ö. V. yüzyılın ortalarına doğru Eski Yunanistan’da çıkmıştır. Spiritüalizm (Tinselcilik-Ruhçuluk): Evrenin ruhsal bir temele dayandığını ileri süren öğretilerin genel adı. Stoacılık (Kadercilik, Fatalizm): Aklın egemenliğini, doğaya uygun yaşamayı, ruhun duyumsamazlığı ve dünya yurttaşlığı ülküsünü amaç olarak benimseyen Kıbrıs'lı Zenon'un oluşturduğu okuldur, öğretidir. Zenon, derslerini genellikle stoa denen bir direkli galeride verdiği için bu okula stoacılık denmiştir. Taoizm (Hiççilik): Çin’de mö. 600lü yıllarda doğmuş olduğu kabul edilen Lao Tse tarafından kurulmuş olan felsefi öğreti. Doğa ya da gökyüzünün yasası ve ikinci olarak da bilgelik yolu diye yorumlanan “Tao”yu temele almayı öneren Taoizm, varlık ve ahlâk bakımından mutlak bir doğalcılığın savunucusu olmuştur. Teleoloji: Yaşamı ve evreni ereklerle temellendiren ve açıklayan düşünce biçimidir. Nedensellikten farklı ve ona karşıt olarak teleoloji, her şeyin temelinde bir ereksellik/amaçlılık bulunduğunu, bir erekle belirlenmiş ya da bir ereğe yönelmiş olduğu fikrinden hareket eder. Teoloji: Tanrıbilim demektir. Dine ilişkin olgu ve fenomenleri konu alan ve dinle ilgili olarak geniş kapsamlı bir senteze ulaşmayı amaçlayan disiplin. Tanrı’yı ve insan yaşamının anlamını, vahyin verilerine dayanarak inceleyen disiplin. Teizm (Tanrıcılık): Evreni ve insanı yaratan öncesiz ve sonsuz bir Tanrı’nın varlığını kabul edip Tanrı’nın aynı zamanda dünya ile sürekli ilişki içinde olduğunu kabul eden görüş.