Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
III. CİLT TÜRKOLOJİ EDİTÖR Dr. Yılmaz YEŞİL Ankara / 2016 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe Pîr-i Türkı̇stan’ın Tanıklığında Türkçe Deyı̇mlerı̇n Tarı̇ hi İzi Historical Sign of Turkish Idioms in Testimony of Pîr-i Turkestan Doç. Dr. Abdullah KÖK * Özge EKER * Öz: Bu çalışma Tarihi Türk dili alanını oluşturan eserlerden dördü üzerine (Köktürk Kağanlık Yazıtları, Kutadgu Bilig, Atabetü’l Hakayık ve Divan-ı Hikmet) artzamanlı kısa bir semantik ve gösterge bilimsel incelemeyi içermektedir. Köktürk Kağanlık Yazıtları dönemi ve Hakaniye dönemi alanlarında anlamsal çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu eserlerin dilinin dış formlarının yanında iç formları da incelenmelidir. Bu eserlerde anlamsal açıdan dilin iç formları incelenirse dış formlarının anlaşılabilirliği de artacaktır. Bu çalışmada da zincirin en son halkası olan Pir-î Türkistan’ın Divân-ı Hikmet adlı eseri art zamanlı bakışla değerlendirilecektir. Deyimler semantik çalışmalarına uygun kurallı bir dilin kültürel söz dizimleridir. Köktürk Kağanlık yazıtları devletin siyasi ve sosyal yönetimi kaygısıyla; Kutadgu Bilig siyasi ve sosyal düzen, günlük hayat, bu dünya ve diğer dünya yaşamının nasıl olacağını ifade etmek kaygısıyla; Atabetü’l Hakayık dini ve didaktik kaygıyla ve Divân-ı Hikmet kendi içerisindeki tasavvufî ahlaki-didaktik dünyasını telmih kavram dünyasıyla aktarma biçimiyle yazılmış özellikli bir eserdir. Biz de bu çalışmamızda, Türkçe bakış açısıyla yazılmış bu dört eserdeki metafor yoluyla oluşturulmuş deyimleri incelemeye çalışıp daha sonra metaforik yolla oluşturulmuş bu deyimlerin imaj şemalarını vereceğiz. Ayrıca bu deyimlerin günümüzdeki uzantılarına da bakarak bir kültür tarihi yani kısa gösterge bilimsel açıklamalarda da bulunacağız. Bu gösterge bilimsel açıklamalarda Türk düşüncesinin önemli kaynaklarından olan Türk mitolojisinden de yararlanacağız. Öncelikle hem Batılı hem de Türk dilbilimcilerin çalışmalarından deyim metafor ve bunların deyimlerle arasındaki ilişkiler ile ilgili bilgiler verilecektir. Kavram, kavram alanı, anlam alanı, imaj, imaj şema, deyim, metafor ve göstergebilim tanımlarını yaptıktan sonra bu dört eserdeki ortak deyimleri tespit edip, tespit edilen bu deyimlerin, tarama ve derleme sözlüklerin de tarihî yolculuğunun izdüşümlerini açıklanacaktır. Bu deyimlerin Tarihi Türk dilinin verilerinin tanıklığıyla kültürel/tarihî nasıl metaforik yollarla oluştuğunu ortaya koyup deyimlerin anlam dünyasının kavramsal çerçevesinin alanı oluşturulacaktır. Anahtar Sözcükler: Pir-î Türkistan, Tarihî Deyimler, Türkçe, Kültür Tarihi, İz. * Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Dili Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi. akok9@yahoo.com ** Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Doktora Öğrencisi. ozgeker@gmail.com 35 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Abstract In this study includes survey of diachronic a brief semantic and semiotic works that consist of historical Turkish language frame that is the works of art from Kokturk Khaned Inscriptions, Kutadgu Bilig, Atabetü’l Hakayık and Divan-ı Hikmet. But semantically works almost none of suf cient ın frame of Kokturk Khaned Inscriptions and Hakaniye era. It must investigate both innerform and outform this works of art’s languages. In terms of semantically ıf innerforms investigate, outforms will increased comprehensibility. In this work we will be evaluated with diachronic view Pîr-i Türkistan’s work that the last chain link named of Divân-ı Hikmet. Idıoms are cultural word concordance of language, that is acceptable semantic works. Kokturk Khaned Inscriptions in worry of with political and social administration of state, Kutadgu Bilig in worry of how about expressing daily life, this and after world life and social political system, Atabetü’l Hakayık in worry of religious and didactics and Divan-ı Hikmet is a special masterpiece, which is written way of quotation with world of telmih concept world moral-didactic world, mysticism world in own. In thıs our work, We are trying to examine idioms that have consisted of metaphors later we will give image schemas of idioms consisted of metaphorically, in this four works written Turkish perspective. Also, we wiil explain statement of historical culture, that is semiotic explaining, looking current extention of this idioms. In this semiotic explanations, we will bene t from Turkish mitology, which are important sources of Turkish thougt. Firstly it will give information ıdıoms, metaphors and with relationship this from both Western and Turkısh linguists works. After de nition of concept, concept frame, meaning frame, image, image schemas, idioms, metaphor and semiotic de nitions, it will explain re ection of historical cruising in scaning and compilaed dictionary this idioms, which are identi ed in this work. It will created conceptual frame meaning world idioms, putting how created metaphorical ways cultural/historical with testimony of throughput historical Turkish language this idioms. Keywords: Pir-i Turkestan, Historical Idıoms, Turkısh, Cultural Hıstory, Sign. Giriş Türkçenin tarihi metinleri üzerine birçok lolojik veya dilin dış formunu içeren oldukça hacimli çalışmalar yapılmıştır. Tabi ki dilin dış formu kadar iç formu da önemlidir. Hatta iç form araştırmaları sonucunda Türkçenin tarihi metinlerinin dış formu yani lolojik özelliklerini de daha iyi anlayabiliriz. Dilin iç formundan kasıt anlam bilimsel çalışmalardır. Türkçenin tarihi metinlerine bakıldığında anlam katmanlarıyla yazılmış olunduğu görülür. Her çalışmayla yeni bir kavram alanı, yeni bir kategori oluşturabiliriz. Bu çalışmada da deyimlerin oldukça fazla yer aldığını gördüğümüz Divan-ı Hikmet ışığında Tarihî Türkçe metinlerden de yola çıkarak deyimler üzerinden disiplinler arası bir çalışma yapmaya çalışacağız. Anlam dünyası, anlam alanı, kavram alanı pek çok yolla ortaya konulabilir. Divan-ı Hikmet’teki tespit ettiğimiz bu deyimlerin karşıtlığını diğer tarihi metinlerde de yakalamaya ve günümüze olan izdüşümlerini de saptamaya çalıştık. Tarihi metinlerin Anadolu’daki mirasını Divan-ı Hikmet’i çalışmanın son zinciri yaparak bulmaya çalıştık. Bugün Anadolu’da Türklerin konuştuğu deyimlerin uzantılarını başta Divan-ı Hikmet olmak üzere tarihi metinlere kadar dayandırmaya çalıştık. Köktürk Kağanlık Yazıtları yönetim ve askerlik alanında bir devlet yönetiminin halkını nasıl koruması gerektiği ve ders verme kaygısıyla yazılmış Türk tarihinin en değerli metinleridir. Bu metinlerin söz varlığından hareketle yapılan çalışmalar yeterli değildir. Türk kültürü ve inanışı konuları hakkında yapılan çalışmalar konunun önemiyle doğru orantı taşımaz. Bu durum söz varlığı üzerinde pek çok anlam bilimsel araştırma yapmanın kaçınılmazlığını gerektirir. Köktürk Kağanlık yazıtlarının temel söz varlığındaki deyimler bugün Anadolu da konuşurlar arasında halen kullanılmaktadır. İslami dönem Türk edebiyatının ilk ürünü olan Kutadgu Bilig’de Türkçenin en önemli kültür değerlerinden olan deyimler yine Türkçe düşünüşle varlığını devam ettirmektedir. Bu deyimler sadece yönetim ve askerlik kavramsal alanlarda değil; günlük/ gündelik hayat, eğitim, evlilik, çocuk eğitimi, toplumsal yaşam, bu 36 dünya ve diğer dünya hayatı gibi kavramsal alanlarda bulunmaktadır. Dönemin daha çok dini-didaktik eseri sayılan Atabeü’l Hakayık ise bize hem bu dünyada hem de diğer dünyada erdemli bir hayata sahip olmamız için daha çok nasihat dilinde yazılmıştır. Özellikle bu konuda yaşantı ürünü olan deyimler eserde oldukça fazla yer tutmaktadır. Dinî didaktik özelliklerinin yanında ilk mersiyeyi, Kur’an’dan ilk ayet örneklerini ve daha pek çok ilk telmih örneklerini içeren Orta Asya ve Anadolu’ya kendini özel hissettirmesine vesile olan manevi kutlu miras Divân-ı Hikmet ne yazıktır ki bazı disiplinler arası çalışmalarda “sanatsız bir dille yazılmıştır.” ifadesiyle anılmaktadır. Fakat Divân-ı Hikmet sanat yapmak için sanat düşüncesinden çok hem Türkçenin ifade gücünü göstermek hem de toplumsal, didaktik, ahlâki iletilerini kalıcı kılabilmek için anlam katmanlarıyla yazılmıştır. Belki de Pir-î Türkistan veya hikmetleri yazmış olduğu düşünülen müridlerinin böyle bir amacı da yoktu. Bu şekilde anlam katmanlarıyla yazma gereğini bile akıllarına getirmemiş olabilirler. Yaratıcılarının zihinlerinde böyle bir amaç olamayabilirdi. Fakat bu şekilde çok katmanlı anlam yapısına Türkçe, Türk dili zaten kendi başına bir edebî muhit ve hafıza mekanları hazırlıyordu. Bir dili kendiliğinden zengin yapan onu oluşturan söz varlığıdır. Divan-ı Hikmet’e bakıldığında kavram alanında pek çok deyimin olduğu görülür. Orada bize verilmek istenen mesajlar birer yaşam tarzı, dünya görüşüdür. Bunlar bize deyişlerle, kalıplaşmış ifadelerle aktarılmıştır. Bugün yabancı kaynaklarda deyimler için deyiş, ifade, tabir unsurları kullanılır. 1980’li yıllarda yapılmış tezlerde de bu düşünceye yer verilmiştir. Daha pek çok şeyi söz dizimleriyle kısa, öz, etkileyici bir şekilde anlatabilmek Türk dilinin önemli özelliklerindendir. Deyimler, Türkçeye tarihî boyunca zengin anlamsal yönleriyle kudret olmuş, güç katmıştır. Her dönemde biraz daha gelişen anlam alanlarıyla her alanda her çağa ışık tutmuştur. Hikmetlerde Türkçenin temel söz varlığını oluşturan deyimler oldukça fazla yer almaktadır. Deyimler, Türklerin yeni kültür ortamında dini gereklilikle ve din dilinin oluşumunda Türkçenin bal tadı olmuştur. Türkçe yazma, Türkçe düşünüş Tarihi Türk dilinin her döneminde bir karakter ve yaşam tarzı olmuştur. Deyimler birdenbire ortaya çıkmamışlardır. Hem gramatikal hem de semantik anlamda birçok oluşum yolları vardır. Metaforlaşmayla oluşum bunlardan biridir. Divân-ı Hikmet’in anlam katmanlarını/anlam dünyasını metafor ve bu anlam olayının oluşturduğu deyimlerden hareketle ortaya çıkarabilmek mümkündür. Hatta bu deyimlerin günümüzdeki izdüşümlerinden bahsedilebilinir. Öncelikle çalışmaya, deyimin tanımını, oluşum yollarını ve metaforları tanımlamaya çalışarak başladık. Bu çalışmada belki de ayrı bir dilbilimsel çalışma olarak ele alabileceğimiz deyim/deyimlik türlerden fazla ayrıntılara inmeden bahsetmeye çalışacağız. Deyimlerin Tarihi Türk dili alanındaki metinlere hem de Divan-ı Hikmet’e anlam bilimsel açıdan olan katkılarını vermeye çalışacağız. Hikmetlerde ve tarihi metinlerdeki pek çok anlambilim konusuyla çizilebilinecek olan bir anlam çerçevesini deyimler yoluyla vermeye çalışacağız. Daha sonra tarihi metinlerden ve hikmetlerden taranan deyimleri geçtiği bağlamlarla vermeye çalışacağız. Öncelikle bu deyimlerin hangi yolla ve hangi metafor türüyle oluşturulduğuna bakarak yorumlarda bulunmaya çalışacağız. Bu çalışma için en son olarak; tarihi metinleri ve Divan-ı Hikmet’i birbirleriyle iç içe geçmiş diyebileceğimiz göstergebilimsel (semiyolojik) ve dilbilimsel açıdan yorumlamaya çalışma denemesi diyebiliriz. A.Kavram Zihnimizin kudreti sayesinde bizlerdeki birtakım hayallerin hafızamızda algımız (idrakimiz) eşliğinde düzene koyulmasıyla varlığını sözcüklere borçlu olduğumuz mefhumlardır.(Üçok 1947:6) 1.Kavram Alanı İnsanoğlu tabiatta/dünyada kendi kendine bir kavramlar dünyası yaratır. Bu vasıta ile birtakım gerçekleri ortaya koyar. İnsanlar bazı analiz ve sentezlerle özel nesneleri/düşünceleri toplayıp bunlar sonucunda bir kavram yaratarak hepsine birden genel bir ad verir. Her sözcüğü ve düşünceyi de bu genel 37 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER ad içinde toplar. İşte bu kavram alanıdır. Bir sözcüğün daha iyi anlaşılabilmesi için kavram alanında bulunması gerekir. (Üçok 1947:9-10) 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi 2.Anlam Alanı Kavram alanı içinde yer alan her bir kavramın anlamı sözcüğün anlamını belirlemede yardımcı olur ve sözcüğün anlam çerçevesini meydana getirir. Metaforlu ifadeler de sözcüğün anlam alanını belirlemeye yarar.(Kemal 2003:33) Bu anlam alanlarını da meydana getiren anlam ilişkileri vardır. Yani biz bir eserin, metnin anlam dünyasını, bir kültür kategorisini oluşturmaya çalışırken anlam ilişkilerinden yararlanabiliriz. (Alt anlamlılık, eş ve zıt anlamlılık, metaforik ve metonimik ifadeler.) 3.İmaj/İmge Çalışmada tarihî metinler ve Divan-ı Hikmet’te metafor yoluyla oluşturulmuş deyimler ve nasıl oluştukları bir şema üzerinde verilmeye çalışılacaktır. Bunu imaj şeması olarak adlandıracağız. İmaj şeması karakterleri, iletişimi, ilişkileri ve nesnelerin tanımlanmasını, kullanılabilirlik yapısını organize eder ve bizim kavramların anlamını ifade etmemize yardımcı olur.(Lakoff vd 1989:120) Bu şemaların ortaya çıkmasıyla yapılan yorumlamalar sonucunda da dönemin ve o dönemin bugüne olan kültürel izdüşümlerini, kültürel modellerini ortaya çıkarabiliriz. İmaj ise sözcüklerin zihnimizde ifade ettiği göstergelerdir. B.Art Zamanlı (Diyakronik) ve Eş Zamanlı (Senkronik) Çalışma 1.Art zamanlı çalışma: Birbirini takip eden, bir ve aynı müşterek zihin tarafından kavranmamış olan ve aralarında bir sistem oluşturmadan birbirinin yanında duran şekil ve deyimler arasındaki ilişkileri inceler. Bu metot geçmişe döner ve tarihin derinliklerindeki veya tarihten önceki devirlerdeki linguistik şekilleri araştırır. (Üçok 1947:148) 2.Eş zamanlı çalışma: Linguistik bir olayın ne oranda gerçek olduğu ve konuşan kimsenin zihninde nasıl yerleşmiş olduğunu göstermeye çalışır. Özel bir zaman içerisindeki dil olaylarının toplamıdır. Özel bir devre içinde konuşulan dil şekillerinin kendi aralarında karşılaştırılmasıdır.(Üçok 1947:148) Bu çalışma aynı zamanda art zamanlı bir çalışma olacaktır. Metinlerdeki semantik çalışmalar birbirini takip eden tarihi metinler üzerine dilbilimsel ve göstergebilimsel konuları içermeye çalışacaktır. Art zamanlı bir çalışma metinlerin toplumsal bir çevreyle oluştuğunu da ifade eder. (Rıfat 2005:180) 3.Göstergebilim Anlamlıbütünleriyanigöstergedizgelerinibetimlemek,göstergelerinbirbiriylekurduklarıbağlantıları saptamak, anlamların eklemlenerek oluşma biçimlerini bulmak, gösterge ve gösterge dizgelerini sını andırmak, insan ile insan, insan ile dünya arasındaki etkileşimi açıklamak göstergebilim adını alır. Göstergebilimdebilimkuramsal (epistemolojik), yöntembilimsel (metodolojik) ve betimsel (deskriptif) açıdan tümükapsayıcı, tutarlı ve yalın kuramlardan yararlanılır.(Rıfat 2005:113) Göstergelerin toplum içindeki yaşamlarını incelemektir. C. Deyim Dillerde çeşitli anlamlarda kullanılan sözlerin var olması sözlerin değişmeceli ( gurative) anlamda kullanılmasıyla ortaya çıkar. Bir dilde bulunan sözlerdeki anlam değişmesinin dış ve iç dillik olmak üzere iki nedeni vardır. Dildeki anlam değişmesinin dış sebepleri her zaman daha çok araştırılmıştır. Anlam değişmelerinin iç sebepleri oldukça fazladır. Fakat genel olarak da şu kanıya temellenir; söz tek başına değil genellikle başka sözlerle ilişki içerisindedir. Dilin sözlüğü dağınık sözlerin düzensiz topluluğuyla değil, bütün sözlerin toplanarak ve birbirleriyle ilişkiye girilerek dilin sözcül anlamlık (söz türü) dizgesini oluşturur. Sözün yan anlama sahip olmasında söz gruplarında veya cümlede 38 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe Talat Tekin’e göre deyim; gerçek anlamlarından az çok ayrı birer anlamı olan, söze bir anlatım gücü ve kolaylığı sağlayan sözcük öbekleridir. (Tekin 1957, 372) Ömer Asım Aksoy’a; Bir gramer şekli veya çekici bir anlatım kılığı taşıyan ve –genel kural niteliğinde olmamak üzere- çoğunun öz anlamından ayrı bir anlamı bulunan kalıplaşmış sözlerdir. (Aksoy 1962: 1948) Vecihe Hatiboğlu’ ise; tabir, idiotismes olarak anılan deyimler atalardan kalmış olan sözcük grupları, bazen cümle halinde bazen belirli kalıplar halinde hazır olan anlatım gücü olarak deyimi tanımlar. (Hatiboğlu 1964: 465) $KDWÜstüner ise Yüksek Lisans tezinde karşılaştırma yapmak adına pek çok değerli deyim tanımları vermiştir. Bu tanımları kendilerinin de benimsediğini ifade eder. Deyimi; bir duyguyu veya durumu bildirmek üzere gerçek anlamlarının dışında bir anlam kazanmış, anlatıma güç katan kalıplaşmış sözcük grupları olarak ifade etmiştir. Hüküm bildirmeyen, mecazi anlamla meydana gelen, başka bir dile çevirisi olmayan, bir cümlede çekim ekleri ile ifade edilebilen, mecaz ve aktarmaların olduğu anonim ürünler olarak ifade etmektedir. (Üstüner 1989: 12-13) Ahmet Turan Sinan’ın Doktora tezinin girişinde deyimin Osmanlıca darb-ı mesel, daha sonra ıstılah, ta’bir sözcükleriyle karşılandığını ifade etmiştir. Onun da ifade ettiği gibi Batılı kaynaklarda locution, idiom, formula, expression olarak deyim karşılanmaktadır. (Sinan 2000: 6) Bir tür sözlüksel birim oluşturan anlam birim toplaşması; genellikle öz anlamından az çok ayrı bir anlam içeren kalıplaşmış sözdür. (Vardar 2002: 71 ) Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir.(TDK 2005:71) Dilbilim sözlüğünde “idiom” olarak da adlandırılan deyim; kendisini oluşturan sözcüklerin anlamından ayrı bir anlam içeren kalıplaşmış söz kümesidir. Yapısal olarak deyimlerdeki sözcük sıraları değiştirilemez. Bu nedenle deyimler kalıplaşmış, hazır sözceler olarak da adlandırılır. (İmer vd 2011: 85) Gerçek anlamından farklı bir anlam taşıyan ve çekici bir anlatım özelliğine sahip olan kelime veya kelime grubu: abayı yak-, aşağıdan al-, bağrına taş bas-, çileden çık-, yasak sav-, yüz göz ol-. (Korkmaz 2007: 66) Farklı bir görüş de deyimi şöyle tanımlar; Dış görünüşü bakımından bağımsız söz gruplarına benzeyen, ancak iç (dillik) yapısı bakımından tam tersi olan, yapı bakımından süreklilik arzeden ve bütün olarak önceden oluşturulan kalıplarını koruyan, unsurları da kimsenin isteğine bağlı olmadan, kendiliğinden olarak sıralanmış söz gruplarıdır. Deyim olarak kabul gören bu söz grupları sözlerin bağımsız sıralanmasına karşıdır. Bağımlı olarak sıralanan bu söz gruplarını yani deyimlerini deyim bilimi (phraseology) inceler. (Ahanov 2013: 165) Bir dilin temel söz varlığına dahil edebileceğimiz deyimler; bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar. Türkçede deyimler güçlü bir anlatım tanığıdır. Çünkü Türkçe olayların, durumların, duyguların olabildiğince somutlaştırmaya dayanarak anlatıldığı bir dildir. (Aksan, 2005:36) En az iki sözden oluşan, bütün olarak bir anlama sahip, kuruluşu ve yapısı sürekli olan ve hazır şekliyle kullanılan dil unsurları deyim (phrase) olarak adlandırılır. Deyimlerin her biri sözlerin birbiri ardınca sıralanmasıyla birlikte anlam bakımından bir bütünlük, yapısı bakımından bir süreklilik arzeder. (Ahanov 2013: 165-166) Sözlerin dilbilgisi kurallarına uygun olarak sıralanmasından oluşan söz dizimlik (syntactic) birimler ile bağımsız söz grupları ve deyimler arasında ortak yönler ve farklılıklar vardır. Deyimler anlam bütünlüğüyle tanımlanır. Deyimin sadece kendine özgü anlamları vardır. Bu anlamlar da deyimi oluşturan sözcüklerin anlamlarından ayrı yaşarlar. Deyimin anlam bütünlüğü, unsurlarının asıl anlamlarına denk düştüğünde de korunur. Yani deyim anlam bakımından bütün ve sürekli bir birim olarak değerlendirilir. Anlamında da kendini oluşturan unsurların anlamları açıkça görüldüğünde de anlam bütünlüğü bozulmaz. Deyimler 39 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави kullanılmasının etkisi vardır. Söz, söz gruplarında kullanılma durumuna göre –deyim- anlamına sahip olur. İşte söz bu anlam değişmelerine uğrayıp yan anlamlar kazanırken belirli yollar kullanır. Bunlar deyim aktarması (metaphor), ad aktarması (metonymy), işlevlik aktarma ve kapsamlayış (synecdoche) yollarıdır. (Ahanov 2013: 105-106) Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER süreklilik özelliğine de sahiptir. Bütünün parçaları olan, birbirleriyle sıkıca bağlantılı sözcüklerden oluşur. Sözler kalıplaşmış bir sıraya sahiptir. Bu kalıplaşmış düzen ise bozulamaz. (Ahanov 2013: 167) Deyimlerin yapısının sürekliliği denince deyimlerin yapısında her zaman aynı sözlerin yer alması ve bu sözlerin başkalarıyla değiştirilmemesi göz önüne alınmalıdır. Sıradan bir söz/söz grubu ile geçmiş zamanlardan bugüne belirli bir oluşuma sahip olan deyimleri bu özellikler birbirinden ayırmaktadır. 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi 1.Deyimlerin Oluşum Yolları: Deyimlerin birden fazla oluşum yolları vardır. Birçok olay, anlayış ve inanış deyimlerin oluşmasına kaynaklık eder. Dilin doğal bünyesinden, günlük konuşmada yer alan istiâreleri vücut parçaları, eşya adları ve bunların görünüşlerini ifade eden metaforlardır. Bunlar hayatın akışını ifade ederler. Türkçede bu tür istiâre halinde birçok deyim vardır. İstiâre günlük hayatımızın temelinde bulunmaktadır. (Bilgegil 1989: 158) Talat Tekin deyimleri zıt anlamlı sözcüklerin kurduğunu ifade etmesinin yanında, sözün asıl gücünü yansıtan deyimlerin mecazlarla ve benzetmelerle kurulanlar olduğunu ifade etmektedir. (Tekin 1957: 372) Vecihe Hatiboğlu’na göre; Deyimler şekli olarak en az iki sözcükten kurulur. Bazen de bir cümle kurmadan başka bir cümle içerisinde kullanılan kalıp şekillerdir. “Bir çırpıda.” Deyimlerin çoğu mastar halindedir. Bu yüzden bazen bir eylem gibi çekimlendikleri görülür. Deyimler her zamana uygun eylem kalıplarıyla kullanılabilinir. Deyimlerdeki isim ve eylemlerin çekime girmesi onları atasözlerinden ayıran bir özelliktir. Ayrıca bu oluşum deyimin kalıp halinde başka bir çekimli cümleye yerleşmesine de imkan verir. Çok az deyim de değişik eylem çekimlerine girmez. Bazı deyimler de hiçbir eylem kipini taşımadığı için cümle halinde bulunmazlar. Deyimler uzunca anlatılması gereken düşünceleri bir çırpıda anlatırlar. Aynı sözcüğün tekrarı ile kurulan deyimler; iyelik ekiyle kurulan deyimler, mantıksız tekrarlamalarla kurulan deyimler anlatım gücünü artırmak için kullanılır. Deyimler süslü ve ahenkli söz dizimleridir. Uyaklarla, olumsuz kavramla, eskimiş kalıplarla kurulan deyimler vardır. Bunlar çok defa değiştirilmeden kullanılır. (Hatiboğlu 1964: 465) Deyimleri şekil ve anlam yönünden inceleyen Hatiboğlu, deyimlerdeki kalıplaşma konusunu önemli görmüştür. Deyimlerdeki bazı sözcüklerin değişik çekimlere girebildiğini kalıplaşmanın sınırlı olduğunu ifade etmiştir. (Hatiboğlu 1964: 470) Deyimleri oluşturan unsurlar ilk anlamları ile düşünüldüklerinde metaforik anlamları daha iyi anlaşılır. Mesela derdini çek- deyiminde ilk olarak birinin acısını, eziyetini çekmek anlamında algılarız. Fakat daha sonra kullanılan bağlama göre de belki sevdiğimiz bir insanın da derdini çekebiliriz. Bu anlamla da metaforik bir yapı karşılanmıştır. Metaforik deyimler durum ve oluşları ifade eden sözlerin bulunmasına rağmen etkili e güçlü bir anlatım için somutlaştırmadan yararlanılarak metaforik olarak yapılandırılmışlardır.(Erdem 2003: 109) Metaforik olarak kurulan deyimlerde de normal bir metafor yapılanmasında olduğu gibi epistemolojik (bilgisel uygunluk/uyumluluk) bir uygunluk olması gerekir. İlerleyen sayfalarda inceleyeceğimiz metinlerin metafor yoluyla oluşturulmuş deyimlerini ortaya çıkarmaya çalıştığımızda hangi söz grupları neye göre ne üzerine yapılandırılarak ortaya bu deyimler çıkmıştır, onları da ortaya koymaya çalışacağız. Tarihi Türk dilinin belli bir döneminde (Karahanlı döneminde) hangi sözlerle metaforlar kurulmuş onları da öğrenebileceğiz. Yani burada da Türk kültürünün temel söz varlığı olan deyimler semantik ilişkilere uyumlu yapısıyla bize yol gösterecektir. Deyimler çoğunlukla somutlaştırma yoluyla meydana gelen anlatım biçimleridir. Deyimler anlatılması zor kavramlar ve duyguları somutlaştırma yoluyla dile getirirler. (Aksan 1990: 186-187) Ayrıca Aksan deyimlerin oluşma yollarından biri olarak metaforları gösterir. Ömer Asım Aksoy da deyimleri şekil ve kavram özellikleri ile incelemiştir. Atasözleri gibi deyimler de kalıplaşmıştır. Deyimlerdeki sözdizimlerinin yerleri değiştirilemez. Deyimler de atasözleri gibi kısa ve özlüdür. Deyimlerin sözcük, sözcük grubu, cümle halinde, bir mastar ile bitmiş halde ve ünlem niteliğinde deyimler vardır. 40 Kavram açısından deyimleri ise bir kavramı belirtmek için bulunmuş özel bir anlatım kalıbı olarak tanımlanır. Bazı özel durumlar için üretilmiş söz dizimleridir. Deyimlerin amacı da bir kavramı özel kılıp hoş ve dikkat çekici bir anlatımla belirtmektir. “Yol göstermek, öğüt vermek.” (Aksoy 1962: 142) Deyimler donmuş birer kalıptır. Bazı deyimlerin cümle yapısı ve eylem çekimleri sözcüklerin değişmemesi şartıyla değiştirilebilinir. Farklı bölgelerde farklı sözcüklerle söylenebilir. Kısa ve özlü olmaları deyimlerin özellikleridir. Bazı deyimlerde kavramların net anlatılabilinmesi için artık sözcükler kullanılır.Sözcük topluluğu şeklinde olan deyimler isim, sıfat, zarf görevinde de kullanılabilinir. (Aksoy 1962: 145) Bazı deyimlerin ortaya çıkışında çeşitli rivayetler ve inanışlar olduğu düşüncesi vardır. Deyimlerden bazılarının dini inanış ve geleneklerle oluşmuş olabileceği düşünülür. Deyimlerden bir kısmının tarihteki bazı olaylardan kaynaklandığı da görülmektedir. Saat, dakika, saniye gibi zaman kavramları ve adları peyderpey oluşmuştur. Zaman birimlerinin kullanılmadığı dönemlerde, belli bir işin belli bir süre içinde yapılması veya belli bir zamanda başlamasından zaman ölçüsü olarak yararlanılmıştır. (Ahanov 2013: 182-183) Uzunluk ölçülerinin adlarına dildeki herhangi bir nesne veya durumun adı değil, o dili kullanan halkın geçim kaynağıyla, hayat anlayışıyla veya esas uğraşıyla doğrudan ilgili nesne ve durumların adları kaynak olmuştur. Deyimlerin doğuş noktası ve oluşum yolları halkın etnografyasını da öğrenmede yarar sağlayacaktır. (Ahanov 2013: 184) 2.Metafor Metafor, deyim aktarımı, benzerlik düşüncesiyle kurulan ve yapısal olarak kısaltılmış karşılaştırmalardır. Necip Üçok’un Lenguistik adlı eserinde metaforların birdenbire çıkan deyimler olduğu ifade edilir. İki nesne ve iki olay arasında görülen benzerlikler deyim aktarımlarını ortaya çıkarır. Doğru ve özel karakterli bir yapıysa, sözcük hazinesindeki bir boşluğu dolduruyorsa, dil birliği tarafından kabul edilir ve dile yerleşir. Metaforlar doğdukları yerde kalmazlar. Kabul edildiğinde dilden dile dolaşır ve insanoğlunun mirası olarak sürüp giderler. (Üçok 1947: 70) Metaforları üretici-dönüşümsel dilbilgisinin “her konuşmacının bilmediği, işitmediği ya da söylemediği tümceleri üretebilme ve anlayabilme yeteneğini ortaya koyma” (Rıfat 2005: 72) tanımından hareketle bu düşünce akımının içine dahil edebiliriz. Metaforlar da nihayetinde söylenen sınırlı söz dizimlerinden söylenmeyen bir üst söylemleri çıkarabilme olayı olarak görebiliriz. Türk edebiyatında eğretileme adıyla andığımız Batı metaforu antik belagatta özlü benzetme anlamında benzer iki imge alanını, benzetme sözcüğü “gibi”yi kullanmadan oluşturulan yapılardır.(Aytaç 2003: 92) Deyimleri de geleneksel, halk ağzı metaforları içerisine de alabiliriz. Metaforlar yoruma elverişli dolaylı imgeler/imajlardır. Yoğun anlam yükleri olan tablolardır. (Aytaç 2003: 89) Deyimlerde anlatılmak istenen soyut kavramlar somutlaştırılarak verilir. Deyimlerde de çok daha hayali ve abartılı düşünceler vardır. Soyut kavramları somut kavramlara benzeterek aktarmak, mecaz ve teşbihleri kullanmak insanlığın bulduğu en eski yöntemlerdendir. Mecaz veya teşbihlerde sözcükler gerçek anlamları dışında kullanılır. Deyimlerde sözcüklerin ortak anlamları çok defa mantık dışıdır. “gözden düş-, baş vur-“ gibi. Deyimlerde sözcükler teker teker gerçek anlamı dışındadır. Bütün bir deyim kalıbından çıkan anlam ise mantık dışıdır. (Hatiboğlu, 1964: 470) Aksoy’a göre de benzetme ve mecaz deyimlerin ayrılmaz bir parçası olarak görülür. Hatta bazı deyim türleri yani ekli sözcük şeklinde olan deyimlerde mecazı bir şart olarak görür. “vurdum duymaz, sudan cevap.” Sözcük topluluğu ve cümle şeklinde olanlarında ise mecazı şart olarak görmez. (Aksoy, 1962: 145) Metaforik yapılar deyimleri de içine alarak dilin söz varlığına yansır. Kavramlar metaforik olarak sistematik tarzda yapıya kavuşur. Yani; bir alanın ifadelerini metaforik tarzda belirlenmiş alandaki 41 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER (hedef alan) kavramlar için konuşuruz. Metaforik bir şekilde tanımlanan alan (hedef alan) diğer alana temellendirilerek bir yapıya kavuşturmak için nasıl kullanılacağına bağlıdır.(Lakoff vd 1979: 52) Kittay deyimsel söyleyişlerin eksiltili metaforikal ifadeler olduğunu ifade eder. (Kittay 1987: 68-69) 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Yorumlayıcı anlambilimci Katz’a göre bazı söylemler geleneksel bir şekilde gerçekçi söylemlerinden daha çok kendi imgesel duyuları ile anlaşılır. Atasözleri ve deyim (deyiş) olarak ifade edilen bu söylemlerin metaforlarla da ortak yönleri vardır. (Katz 1996: 3) Deyimler bir dilin sözcük hazinesini oluşturan en temel unsurlardır. Ortak bir kullanım sonucunun ürünleridir. Metaforikal yapılardır. Hatta bunlara “uzlaşılmış metaforlar” denir. Klasik anlayışa göre deyimler kendi başlarına anlamları olan söz dizimleridir. Fakat idrak dilbilime göre deyimler bağlı bulunduğu konteksten de bağımsız değildir. Bu yapılar konuşucunun kullanımına göre de anlamsal bir şekil alabilir. Fakat deyim yapıları rastgele bir oluşum sergilemezler. Yine belli bir metafor haritalanmasına ve kesin zihni imajlar tarafından düzenlenir. (Lakoff vd 1979: 69) Deyimler büyük bir çoğunlukla değişmece (mecaz)yoluyla kendi özgünlüğü içerisinde yeniden oluşmuş, kalıplaşmış söz dizimlerdir. Deyimlerin metaforlu ya da metonimik mecazi yapılara sahip olması bağımsız anlam ifade etmemeleri ve başka bir hedef alan için kullanılmamalarını göstermektedir. (Kemal 2003: 130) Aslında deyimler metaforların bağlamda kullanım şeklidir. Metoforikal anlamın deyimlerle de oraya çıkarılabileceğini düşünebiliriz. Deyimlerin metaforik ve metonimik olarak kullanımını bulunduğu bağlamda kurduğu farklı semantik ilişkilere bağlayabiliriz. Divân-ı Hikmet eserinin temel değerleri; Türk İslâm medeniyetinin ana çizgileri Allah, insan, ilim, kir, iyilik, güzellik, temizlik, çalışma, adalet anlayışı ve ne sle mücadeledir. Hedef, iyi düşünce ve eylemleri emretmek, kötü düşünce ve işlerden uzak kılmaktır. İslâm’ın medeniyet çizgisinin en belirgin tarafı da Allah’tan sonra insandır. İnsanda ilâhi vası arın bulunduğu savunulur. Hikmetlerin kaynakları; Kur’an, hadis, fıkıh, kelâm, siyer, kıssalar, ilim ve tasavvuftur. Hikmetlerde, Kur’ân ve hadis kültürü çok yaygındır. Bilgili olmanın ve bilgisiz olmanın insana getirdikleri, cömertlik, hasislik, ilim öğrenmek gibi konular hikmetlerin çokça işlendiği konulardır. Buradaki değerler Türk İslâm değer anlayışını yansıtmakla beraber yalnız dönemin yönetenlerine ya da dönemin toplumuna göndermeler yanında geleceğin Türk düşünce ve kültürünün şekillenmesine ve korunmasın da göndermeler içerir. (Kök 2016: 86-87) Dîvân-ı Hikmet’te hem savunduğu düşünce ve unsurlar nedeniyle hem de dönemde kullanılan belirli sözcüklerle ve kavramlarla metafor yapıları çokça kullanılmıştır. Kullanım alanları bakımından deyim metaforları çokça yapılmıştır D. Tarihi Dört Metnin Göstergebilim Açısından İncelenmesi- Kültür Tarihçiliği: Sözcüklerin ifade ettiği içerik kültür serveti olan dilin tamamlayıcılarıdır. İçerik bir kültür serveti olan dilin en küçük parçasıdır. Dil birliğini teşkil eden unsurların arasındadır. Bu içerikler dil birliğinin her ferdi tarafından aynı şekilde anlaşılmalıdır. Bu fertleri bağlayan onlara atalarından miras kalmış dildir. Bu fertlerin gelenekleri, dünyayı görüş tarzları, tarihleri, kültürleri kendilerini öz dillerinde gösterir. Dil bu toplulukların sağlam tarihi kaynaklarındandır. Kültür tarihlerinin aynasıdır. Bazı dil değişiklikleri o milletin tarihindeki değişikliklerin aksetmesidir. Buna örnek olarak da Türk ve Osmanlı tarihleri ile bu yüzyıllarda ona eş giden Türk dili üzerindeki İslâm ve Acem tesirleridir. (Üçok 1947:27) Köktürk Kağanlık yazıtları Türk kültür ve düşüncesi üzerine yazılmış bütün eserlerin kaynak edindiği tarihî metindir. Bu dört eserden Türk halkının geçirdiği yaşam merhaleleri hakkında bilgiler edinmekteyiz. Her dönemde bu metinlerde dil, yönetim-dil, siyaset, dil-sosyoloji- dil, tarih- dil, dindil ahlak arasında pek çok ilişkiler kurmaktayız. Bunların temelinde o dönemin insan topluluklarının 42 düşünüş ve tasavvuru yatmaktadır. O dönemin insanının gözünde ne büyükse, kudretliyse o kullandığı dile ve deyimlere yansır. Köktürk Kağanlık yazıtlarında toplumca ayakta kalma düşüncesi, Kutadgu Bilig’de adil yaşam ve yönetim, iyi ve adaletli insan düşüncesi, Atabetü’l Hakayık’ta erdemli yaşama ve kurallara uyulmadığında bizleri nelerin bekleyeceği düşüncesi, Divan-ı Hikmet’te ise artık kendini iyice yalnız hisseden insanın iç sızıları, Tanrı’ya olan özlemi, Tanrı’ya bir adım daha yaklaşma isteği gibi düşünceler ve bu düşünceleri yansıtabilmek için ilgili duyuş, görüşlere hitap eden deyimler kullanılmıştır. Biz bu Hakaniye dönemine ait dört tarihi metinden deyimlerin metafor yapılarını çıkarmaya çalıştıktan sonra göstergebilim ve Türk düşüncesinin yapısını oluşturan mitlerden de yararlanmaya çalışarak bir kültür tarihçiliği okuması yapacağız. Metaforlar ve metaforik yapılar Türk düşünce tarihine kaynaklık eden eserleri oluşturan önemli yapılardır. Köktürk Kağanlık yazıtlarından, Hakaniye dönemi eserlerinden ve bu çalışmada buraya alamadığımız tarihi Türk devirlerine ait bütün metinler metaforları ve metaforlarla oluşmuş tarihi ve modern Türk söz varlığını fazlasıyla içerir. Bu çalışmada deyimlerin oluştuğu metafor yapıları incelenmeyeçalışılırken sözcüklerin tarihi Türk metinlerinden nasıl ve ne anlama geldiği kültür tarihçiliği yani açmaya çalışırsak göstergebilim ve Türk düşüncesi mitolojisini oluşturmaya kaynaklık edecek metinlerdeki bu metaforlarla oluşmuş deyimleri incelemeye ve bugüne olan izdüşümlerini vermeye çalışacağız. Bu paragrafı yorumlarken Fuzuli Bayat’ın şu cümlelerini göz önünde bulundurmaya çalıştık; “Kolektif ve şahsi düşünce sistemi hem sözlü hem de yazılı edebi eserlerde birbirinin içinde takdim edilmiştir. Nitekim Balasagun’lu Yusuf’un Kutadgu Bilig’inden Edip Ahmed Yüneki’nin Atabetü’l Hakayık’ına kadar, İslamî konuların felse eserlerin temelini oluşturmasına bakılmaksızın, bunların yine de mitolojimizin etkili olduğu yazılı birer eser olduğunu belirtmek gerekir. Bazı konuların tek başına olmasa da mitolojik düşünce açısından Orta Çağ yazılı metinlerine yansıması ve mitolojinin zamanları aşarak günümüze kadar ulaşması esasında genetik kodun var olduğunun kanıtıdır.” (Bayat 2007: 73) Ayrıca yazar deyimleri, atasözlerini, hak deyişlerini de mitlerin temelini oluşturan sözlü kültür eserleri olarak görür. Burada amaç mitolojik hikaye anlatmak değildir. Türk kültür tarihine Türk düşüncesinin yapıtaşı olan mitlerle de ulaşabilmeye çalışmaktır. yüküntür-/ baş kurıt-/başın ur-/baş üz-/baş bir-: Tarihi metinlerde itaat etmek, kabullenmek, yok etmek anlamlarında kullanılan bu deyimler bugün tarama sözlüğünde “baş ut-, baş var-,baş yere sal-, boyun ur- güncel deyimler sözlüğünde halen “baş bağla-, baş eğ-,” gibi deyimlerde kendini göstermektedir. Türkiye Türkçesi ağızlar sözlüğünde ise; baş kes-, baş bağla-, baş et-, baş gel-,baş kopar-, baş koş-, baş vur-, baş vir- gibi deyimler içerisinde varlığını sürdürmektedir. [KT D15]: ….. :tizl(i)g(i)g: sökürm(i)ş: başl(ı)g(ı)g : yük(ü)ntürmiş: k(a)ŋım k(a)g(a)n : (a)nça il(i)g] (Tekin 2008:28) [dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş. Babam hakan öylece devleti kurup] (Tekin 2008:29) Kaynak Alan: baş uzvu Hedef Alan: İtaat etmek, boyunduruğuna girmek. Baş uzvu ontolojik ve kapsayıcı bir metafor ögesidir. İTAAT ETTİRMEK ÖNCE ÖNEMLİ OLANI ELE GEÇİRMEKTİR metaforuna bağlı olarak İTAAT ETMEK EĞİLMEKTİR, ÇÖKMEKTİR üst metafor HİZMET ETMEK, İTAAT ETMEK BAŞINI EĞMEKTİR alt metaforları [KB]: 43 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER ķara ilke yazsa ķurıtur başın tili sözde yazsa uşatur tişin [2515] [Arat 1979: 264] [avam memlekete karşı suç işlerse başı gider; konuşurken dili suç işlerse dişi kırılır.] [Arat 1979: 265] Kaynak Alan: baş uzvu. Hedef Alan: yok olmak. 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Baş uzvu yok olmak deyiminin içinde yine ontolojik ve kapsayıcı bir metafor ögesi olarak kullanılmıştır. SUÇ İŞLEMEK ÖLMEKTİR metaforuna bağlı olarak SUÇ İŞLEYEN ORTADAN KALKARSA SUÇ DA GİDER üst metafor BAŞINI YOK ETMEK SUÇLUYU VE SUÇU DA YOK ETMEKTİR alt metaforları [AH]: 119. biligsiz ne aysa ayur uķmadın 120. anın öz tili öz başını yiyür [Arat 1992:50] [bilgisiz ne söylese anlamadan söyler, onun kendi dili kendi başını yer.] [Arat 1992:51] Kaynak Alan: baş uzvu. Hedef Alan: Kendi kendini yok etmek. Baş uzvu burada kendi kendini yok etmek deyimi için kapsayıcı metaforikal bir öge olarak kullanılmıştır. KENDİ KENDİNİ YOK EDEN YİNE İNSANDIR metaforuna bağlı olarak KENDİ KENDİNİ YOK ETMEK KENDİNİ ÖLDÜRMEKTİR üst metafor KENDİ BAŞINI YEMEK KENDİNİ YOK ETMEDİR, ÖLDÜRMEDİR. alt metaforları [Hikmet]: On bişimde hûr u gılmân karşu kildi Başım üzüp kol kavşurup taqzîm kıldı Firdevs atlıg cennetidin muhzır kildi Dîdâr üçün barçasını koydum muna [Hikmet III/4] [Eraslan 1991:66] Kaynak Alan: baş Hedef Alan: Kabul etmek, razı gelmek. KABULLENMEK BİR VÜCUTTUR. metaforuna bağlı olarak BAŞ EĞMEK, KABUL ETMEK HAREKETTİR. üst metafor 44 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe KABUL ETMEK BAŞ EĞMEKTİR. SESSİZ KALMAK BAŞ EĞMEKTİR. elig tut-: el ver-; 1)yardım etmek; 2) esk. tarikatlarda mürşit, bir müride, başkalarına yol gösterme izni vermek; 3) halk hekimliği ile uğraşan kimse bilgilerini bir başkasına öğretmek; el kat- (bir işin yapılmasına yardım etmek) Ayrıca Divan-ı Hikmet’te geçen elig tut- deyimi anlam olarak Bir anlamıyla güncel Türkçe sözlükte “esk. tarikatlarda bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak” anlamına gelenel al- deyiminde yaşar. Ayrıca bu deyimin anlam kötüleşmesine uğradığı yerler de olabilir. El tut-; bir işin uzun süre uğraştırması, vakit kaybettirmesi. Yine güncel tarama sözlüğünde elig tut- deyiminin uzantısını el al- deyiminde görürüz. el al-; 1.Bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol göstermek iznini almak. 2. Mürşidin elini tutup ona teslim olmak. 3. Elden tutmak, yardım etmek. Yine tarama sözlüğünde el bir et- deyiminde elig tut- deyiminin yaşadığını görebiliriz. El bir et- (eyle-); El birliği yapmak, ittifak etmek. Elin tut-; Elinden tutmak, yardımda bulunmak. Türkiye Türkçesi ağızlar sözlüğünde ise; el al-, el vir-, el ver- gibi deyimlerde yaşamaktadır. [KT D32]: kül tig(i)n: y(a)d(a)g(ı)n: opl(a)yu t(e)gdi : oŋ totok : yurçin : y(a)r(a)kl(ı)g : (e)l(i)g(i)n tutdı: (Tekin 2008:32) Kül Tigin yaya olarak atılıp hücum etti. Vali Ong’un kayınbiraderini silahlı iken eli ile yakaladı. (Tekin 2008:33) Kaynak Alan: el Hedef Alan: Yakalamak, kıstırmak. BİRİNİ BULMAK, BİRİNİ YAKALAMAK VÜCUTTUR. metaforuna bağlı olarak ELİ İLE TUTMAK YAKALAMAKTIR. üst metafor BİRİNİ YAKALAMAK ELİ İLE KOYMUŞ GİBİ BULMAKTIR. KENDİ ELLERİ İLE YAKALAMAKTIR. alt metaforları [KB]: elig köz tutar kör kitap sözläri ikegün ajunda itär işläri [B17] [Arat 1979:5] [Bu kitap sözleri insanın elini ve gözünü tutar. Her iki dünyada da işlerini yoluna koyar.] El uzvu burada sahip olmak, engellemek deyimleri içinde ontolojik ve kapsamlayıcı bir metafor yapısı olarak kullanılmıştır. Kaynak Alan: El Hedef Alan: Engellemek, sahip olmak. SAHİP ÇIKMAK, ENGELLEMEK BİR SOMUT VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak ELİNİ TUTMAK ENGELLEMEKTİR. üst metafor 45 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави alt metaforları Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER ENGELLEMEK, SAHİP ÇIKMAK ONUN ELİNİ BAĞLAMAKTIR. ONUN GÖZÜNÜ KAPATMAKTIR. alt metaforları [AH]: 29. bu kün tegsü mindin dürud ol yarın 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi 30.elig tuttaçımķD eğirse muŋa [Arat 1992:42] [yarın derde düşersem elimden tutacak olan] [o resule bugün benden salat ve selam erişsin] [Arat 1992:43] El uzvu burada elinden tutmak, destek olmak eyleminde ontolojik ve kapsayıcı bir metafor olarak kullanılmıştır. Kaynak Alan: el Hedef Alan:Destek olmak, yardımcı olmak. SOSYAL YARDIM, İYİLİK SOMUT BİR VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak İYİLİK YAPMAK, YARDIM ETMEK BİR EYLEMDİR. üst metaforuna bağlı olarak İYİLİK YAPMAK ELİNDEN TUTMAKTIR. YARDIMCI OLMAK ELİNDEN TUTMAKTIR. alt metaforları. [Hikmet]: nāgehān tururıda ḳamuġ bezriŋ ḥaḳḳ ‘ışḳını köŋlüm içre saldı dostlar ḫızır babam ḥāzır turup lütf iyleben meded ḳılıp elgim tutup aldı dōstlar [Hikmet V/1] [Eraslan 1991:76] El uzvu burada yoluna çağırmak, yardımcı olmak, yalnız bırakmamak deyimleri içinde ontolojik ve kavramsal bir metafor yapı olarak kullanılmıştır. Kaynak Alan: El Hedef Alan: Yalnız bırakmamak, yolundan götürmek. YOLUNDAN ÇAĞIRMAK SOMUT BİR VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak YALNIZ BIRAKMAMAK, YOL GÖSTERMEK BİR EYLEMDİR. üst metaforuna bağlı olarak YALNIZ BIRAKMAMAK ELİNİ TUTMAKTIR. YOLUNDAN GÖTÜRMEK ELİNİ TUTMAKTIR. alt metaforları. emgek ver-/emgek kör-/emgek teg-: Bugün güncel Türkçe sözlükte; emek çekmek; bir işte çok çalışarak yorulmak. emekharcamak; çaba göstermek. emekvermek; bir şeyin meydana gelmesi için özenle ve çok çalışmak. Güncel tarama sözlüğünde ise; emek dartın-; Emek çekmek, zahmet çekmek, yorulmak. Emek gör-; Emek sarfetmek, zahmet çekmek. Emek yi-; Emek vermek, gayret sarfetmek, zahmet çekmek. Emek dart-; Emek çekmek, zahmet çekmek. Emek yetür-; Zahmet çekmek, istihkak hasıl etmek. olarak tarihi dört metinde geçen deyimlerin izdüşümlerini görebiliyoruz. Türkiye Türkçesi 46 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe ağızlar sözlüğünde ise; ekmek/etmek, Güney Batı Anadolu ağzında, Malatya ili ağızlarında, Kütahya yöresi ağızlarında geçtiği gösterilmektedir. …: on: ok: b(o)d(u)n :(e)mg(e)k k(ö)rt(i): (e)çüm(i)z (a)p(a)mız : t(u)tm(ı)ş y(i)r s(u)b:… (Tekin 2008:56) [On ok halkı ıztırap gördü. Atalarımızın ve dedelerimizin zaptettiği topraklar…](Tekin 2008:57) Burada emgek(zahmet) soyut kavramı ver- somut eylemiyle somutlaştırılma yoluna gidilmiştir. Vereylemi hem katı hem de sıvı maddeler için geçerlidir. Kaynak Alan: emgek Hedef Alan: Zorda kalmak, zorluk çekmek. EMEK, ZORLUK SOMUT BİR VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak EMEK, ZORLUK BİR MADDEDİR. üst metaforuna bağlı olarak ZOR DURUMDA KALMAK ZAHMET GÖRMEKTİR. ACI ÇEKMEK (VATANDAN, SEVDİKLERİNDEN AYRI KALMAK) ZAHMET GÖRMEKTİR. alt metaforları. [KB]: saŋa tegse emgek ya ķadġu saķınç maŋa ma ķaçan bolġa anda sewinç [6235] [Arat 1979:617] [sen zahmet çekerken veya endişe içindeyken, ben nasıl sevinç duyabilirim.] Emgek soyut kavramı burada teg- (değmek, ulaşmak, gelmek) somut eylemi ile somutlaştırma yoluna gidilmiştir. Bu durum emgek soyut kavramının başa gelebilir, ulaşabilir, gelebilir anlamlarına gelmesini sağlar. Kaynak Alan: emgek Hedef Alan: Başa gelmek, zorluk çekmek. KÖTÜ OLAYLAR, DURUMLAR, ZORLUKLAR SOMUT BİR VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak, KÖTÜ OLAYLAR VE DURUMLAR YAŞANABİLİR SOMUT DÜNYA OLAYLARIDIR. üst metaforuna bağlı olarak BAŞINA GELMEK ZAHMETİNİ GÖRMEKTİR. ZORLUK ÇEKMEK ZAHMET GÖRMEKTİR. alt metaforları [AH]: 331. küç emgek tegürme kişike ķalı 332. saŋa tegse emgek kişidin kötür [Arat 1992:94] [başkasına zorluk ve zahmet çektirme;] [eğer sana başkası eziyet ederse, tahammül et.] [Arat 1992:95] Kaynak Alan: emgek Hedef Alan: Eziyet çektirmek. Kötülük yaşatmak. 47 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави [BK D16]: Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER EZİYET ÇEKTİRMEK DÜNYEVİ SOMUT BİR VARLIKTIR. metaforuna bağlı olarak EZİYET ÇEKTİRMEK İNSANLARIN YAPTIĞI BİR OLAYDIR. üst metaforuna bağlı olarak 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi TAHAMMÜL ETMEK EZİYET GÖRMEKTİR. ZORLUKLARLA BAŞ ETMEK EZİYET GÖRMEKTİR. alt metaforları [Hikmet]: fani fena olmadan görmez fena mulkunu, aşik olsa, pinhan kılır varlık derdini. hasret tanı hasret ile gecer mi ki? gam dağından emek vermedikce gecmez olur.[Hikmet 156] [Tatcı 2016: 320] Buradaki soyut emek kavramı bir amaç yolunda çekilen zorlukları ifade eder. Emek vermek süreci zorludur. Fakat sonunda ulaşılacak güzel durumlar varsa acı olmakla beraber yine de olumlu bir olgudur. Kaynak Alan: emek zorluklar. Hedef Alan: Güzel günlere, güzel olaylara ulaşılacak yoldaki EMEK VERMEK SOMUT DÜNYEVİ BİR OLAYDIR. metaforuna bağlı olarak EMEK VERMEK İNSANİ BİR OLAYDIR. üst metaforuna bağlı olarak ZAHMET ÇEKMEK EMEK VERMEKTİR. GÜZELLİKLERE ULAŞMAK EMEK VERMEKTİR. alt metaforları közi kör- /közi aç-: gözü (gözleri) açılmak; 1) iyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek, 2) uyanmak. gözü açık olmak; fırsattan yararlanmak, kurnazca davranmak. gözünü açmak; o yerde olduğunun farkına varmak.(birinin)gözünü açmak; görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak. gözünü dört açmak; aldanmamak için çok uyanık bulunmak. Tarama sözlüğünde ise; göz belert-; Gözleri lüzumundan fazla açıp hareketsiz hâle getirmek. Türkiye Türkçesi ağızlar sözlüğünde ise; göz ağartmak,göz belertmek,göz açmak deyimlerinde yaşamaktadır. [BK D2]: : ölt(e)çiçe : s(a)k(ı)n(ı)gma : türük : b(e)gl(e)r : bod(u)n : (ö)g(i)r(i)p : s(e)b(i)n(i)p : toŋıtmış közi: yüg(e)rü körti:… (Tekin 2008:50) Ölecekmiş gibi düşünceli olan Türk beyleri ve halkı kıvanıp sevinip yere eğilmiş gözleri yukarıya baktı… (Tekin 2008:51) Buradaki köz ontolojik somut kavram çevredeki olanların farkına varmak, hissetmek, yaşamak deyimleri için kapsamlayıcı bir metafor yapısı olarak kullanılmıştır. Kaynak Alan: köz. Hedef Alan: Farkına varmak, yaşamak. GÖRMEK SOMUT BİR OLAYDIR. metaforuna bağlı olarak 48 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe YAŞAMAK VE FARKINA VARMAK HAREKET ETMEKTİR. üst metaforuna bağlı olarak alt metaforları [KB] yime yaķşı aymış bu türk buyruķı körür köz yaruķı oġul ķız oķı [1163] [Arat 1991:133] [Bir Türk veziri de çok güzel söylemiş: oğul ve kız gerçekte gören gözün nurudur demiş.] Kaynak Alan: köz Hedef Alan: Gören, işleyen gözler veya görme yetisi yerinde insanlar. GÖZÜN GÖRMESİ SOMUT BİR OLAYDIR. metaforuna bağlı olarak GÖRMEK GÖZÜN HAREKET ETMESİDİR. üst metaforuna bağlı olarak HER ŞEYİ GÖRMEK GÖZÜN GÖRMESİDİR. YAŞAMAK, HAYAT SÜRMEK GÖZÜN GÖRMESİDİR. alt metaforları. [AH]: 485.toġa körmez erdi edibniŋ közi 486.tükedi bu on tört bab içre sözi [Arat 1992:100] Edibin anadan doğma gözü görmezdi; Sözü bu on dört bab içinde tamamladı. [Arat 1992:101] Kaynak Alan: köz Hedef Alan: Tıbbi olarak görmek. GÖRMEK DÜNYEVİ BİR OLAYDIR. metaforuna bağlı olarak GÖRMEK GÖZÜN HAREKET ETMESİDİR. üst metaforuna bağlı olarak GÖZÜN GÖRMESİ YAŞAMAKTIR. GÖZÜN GÖRMESİ MUTLULUKTUR. alt metaforları. [Hikmet] yer astıġa kirdim irse bį-ħod boldum közüm açıp muśŧafanı ĥāżır kördüm Ǿāsį cefā ümmetlerni ĥālin sordum muśŧafaġa mātem tutup kirdim muna [Hikmet VIII/13] Kaynak Alan: köz Hedef Alan: Tanımak, ailesi yerine koymak. GÖZÜNÜ AÇMAK DÜNYEVİ BİR OLAYDIR. metaforuna bağlı olarak 49 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави BAKMAK GÖRMEKTİR. BAKMAK FARKINA VARIP YAŞAMAKTIR. Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER GÖZÜNÜ AÇMAK GÖZÜNÜ HAREKET ETTİRMEDİR. üst metaforuna bağlı olarak TANIMAK GÖZÜNÜ AÇMAKTIR. KABULLENMEK/BENİMSEMEK AÇMAKTIR/GÖZÜNÜ AÇMAK ANLAMAKTIR. GÖZÜNÜ 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi alt metaforları. Türk kültüründe göz kavramı daha çok nazar anlayışı ile anılmaktadır. Bunlar dışındaAltaylarda kötü ruhların birçoğunun gözü kuru göz olarak tanımlanmaktadır. Bu durum sembolik olarak bir anlam içerir. kuru olan her şey ölü veya cansız olarak nitelendirilirken, yaş olan ise canlıdır. Bu anlamda, canlılık kötü ruhlara atfedilen bir anlam değildir. (Yıldız 2008: 2-3) Gözün açılması, görmesi hem ziki hem de manevi olarak açılması insanın kendini tanımasına yarar. İnsanı ve insanları pek çok kötülükten, başına gelebilecek olan olaylardan korur. Aynı durum toplumlar, milletler için de geçerlidir. ülüş ķıl-: Sözcük Güncel Türkçe sözlüğünde  pay vermek; hisse vermek, bölüşmede bulunan parçalardan ayırmak deyiminde uzantısı vardır. payına düşmek; bölüşmede hisse ayrılmak, belirli bir bölüm verilmek. payını almak; kendine ayrılanı almak. Güncel tarama sözlüğünde ise ülü sözcüğünde yaşar. ülü/ülüş; Hisse, pay, kısmet, kısım, bölük. Türkiye Türkçesi ağızlar sözlüğünde ülü; komşuların birbirine gönderdiği yemek ve ülüş deyiminde yaşamaktadır. [KT D29]: kisre: teŋri: y(a)rl(ı)k(a)zu : kut(u)m : b(a)r üç(ü)n :ülüg(ü)m b(a)r üçün: ölt(e)çi : bod(u)n(u)g : tirg(ü) rü: ig(i)t(ti)m: (Tekin 2008: 32) sonra Tanrı bağışlasın, ilahi lütfum olduğu için kısmetim olduğu için ölecek halkı diriltip doyurdum… (Tekin 2008: 33) Kaynak Alan: kısmet. şans, talih. Hedef Alan: şansının,kısmetinin olması. ülüş kavramı burada var ol- deyimi içerisinde somutlaştırma yoluna gidilerek kullanılmıştır. ÜLÜŞÜ OLMAK MADDİ VE MANEVİ BİR OLGUDUR. metaforuna bağlı olarak ÜLÜŞÜ/KISMETİ OLMAK VAR OLMAKTIR. üst metaforuna bağlı olarak ÜLÜŞÜ OLMAK KURTARMAKTIR. ÜLÜŞÜ OLMAK YAŞATMAKTIR. alt metaforları. [KB]: nelük tirdim erdi bu altun kümüş nelük kılmadım men çıġayķa ülüş [1129] [Arat 1979:130] [Niçin bu altın gümüşü topladım, niçin bunları yoksullara dağıtmadım.] Kaynak Alan: ülüş/pay. Hedef Alan: Paylaştırmak. ÜLÜŞ KILMAK MANEVİ BİR OLGUDUR. metaforuna bağlı olarak. ÜLÜŞ KILMAK VİCDANI HAREKETE GEÇİRMEKTİR. üst metaforuna bağlı olarak 50 Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe ÜLÜŞ KILMAK KURTARMAKTIR/YOLUNA KOYMAKTIR. ÜLÜŞ KILMAK KENDİNİ KURTARMAKTIR. [AH]: 243. ülüş boldı malı kişiler ara 244. baḫıl aldı anda ökünçtin ülüş [Arat 1992:90] [243.malı başkalarının arasında pay edildi] [244. hasis bunda yalnız pişmanlıktan hisse aldı.] [Arat 1992:91] Kaynak Alan: ülüş/pay. Hedef Alan: Layığını almak, hak ettiğini almak. ÜLÜŞ ALMAK MADDİ OLMAYAN BİR OLGUDUR. metaforuna bağlı olarak, ÜLÜŞ ALMAK İNSANA ÖZGÜDÜR. üst metaforuna bağlı olarak, ÜLÜŞ ALMAK HAK ETTİĞİNİ ALMAKTIR.(OLUMLU)/ ÜLÜŞ ALMAK LAYIK OLDUĞUNU ALMAKTIR. (OLUMSUZ) alt metaforları. [Hikmet]: raĥm içre peydā boldum nidā kildi źikr ayt didi bedenlerim cünbüş ķıldı ferzendim dip ĥaķ muśŧafa ülüş birdi ol sebepdin altmış üçde kirdim yirke [Hikmet II/6] [Eraslan 1991:60] Kaynak Alan: ülüş/pay. Hedef Alan: Olumlu ve olumsuz anlamda hak ettiğini almak. ÜLÜŞ BERMEK MANEVİ BİR OLGUDUR. metaforuna bağlı olarak. ÜLÜŞ BERMEK VİCDANI HAREKETE GEÇİRMEKTİR. üst metaforuna bağlı olarak ÜLÜŞ BERMEK KURTARMAKTIR/YOLUNA KOYMAKTIR. ÜLÜŞ BERMEK KENDİNİ KURTARMAKTIR. alt metaforları. Tarihi Türk metinlerinde ülüş al-, ülüş ver-, ülüg al-, ülüg ver- gibi deyimlere çokça fazla rastlanmaktadır. Paylaşım, paylaşma her insana hakkını vermek, adaletin ve Türk kültürünün temel düşüncelerinden biridir. Divan-ı Hikmette de bu deyişe oldukça fazla yer verilmektedir. Türk kültürünü şekillendiren en eski dönemlere gidildiğinde ülüş veya ülüg kavramının dünyanın oluşumundaki bir olay olduğu da görülür. Eski Oğuzların ve diğer Türk kavimlerinin dünyayı algılamalarında ve sını andırmalarında bu olgu görülür. Oğuz Kağan’ın insan-yıldız simgeli oğlundan olan torunlarının yaşadıkları 12 çadırda oturan 24 torununun kesilen kurbanlık koçlardan ülüş pay almaları Oğuz dünya modelinin katmanlarıdır. Aslında buradaki 12 çadır zaman yapısını ve yerin de 12 dilime ayrıldığını gösteren bir simgedir. Pay edilmek, bölünmek Türk kültür yaşamının her döneminde olmuştur. Bu kişilerin 12 çadırda oturmadı, kesilen kurbanların ak-kara olarak Türk etnik gruplarına 51 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави alt metaforları. Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER temsilî saygınlığına göre dağılması, hiyerarşik yapılar gibi bölünmeler Oğuz dünya modelinin kavranmasında ülüş (pay)ün önemini gösterir. (Bayat 2015: 41-42) Ayrıca Yer Ana, kadın anlamlarına gelen Ülgen adı ise köken olarak ül- eylem köküne dayandırılmaktadır. (Bayat 2015: 323) 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Sonuç Bu çalışmada Tarihî dört metinden hareketle gösterge bilimsel ve dilbilimsel bir inceleme yapmaya çalışıldı. Dilbilimsel boyutu deyimler ve onları oluşturan metafor yapıları oluşturdu. Gösterge bilimsel boyutunu ise deyimlerin kültürel boyutunu oluşturan açıklamalar oluşturdu. Deyimlerdeki ülüş, el gibi kavramlar Türk kültürünü oluşturan en köklü kavramlardandır. Bu kavramların daha sonraki dönemlerde de Türkçenin ve Türk kültürünün söz varlığında korunup kullanılması Türkçe düşünüşün kendini her dönemde temsilinin olduğunu gösterir. Özellikle de ülüş sözcüğü birbirinden çok farklı zaman ve dönemlerde yazılmış eserlerde aynı anlamını koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Hatta bu deyimin Divan-ı Hikmet’te sıklıkla anıldığını görürüz. Neden behre değil de ülüş? El, baş, göz kavramlarıyla oluşturulan deyimler ise Türkçenin söz varlığında önemli bir yer tutar. Organ adları Türkçenin temel söz varlığını oluşturmaktadır. Bu kavramlar da insanın yaratılışından bu yana Türk kültüründe, metinlerinde, tarihi dönemlerinde yerini korumuştur. Örneğin; Elinden tutyardım etmek deyimi oldukça fazla kullanılmıştır. Bunun nedenini Türk kültüründe arayabiliriz. Çünkü Türkler her zaman nitelikli vicdan sahibi olmuşlardır. Vicdan kavramının da bir niteliği olmalıdır. Vicdanın da bir onuru olmalıdır. Hem ziki hem de mecazi olarak Türk büyüklerinin elleri olumlu veya olumsuz anlamda her zaman halkının üzerinde hem de düşmanlarının üzerinde olmuştur. Bu yüzden el kavramı ile oluşturulmuş deyimler oldukça fazladır. Çalışmada yer vermeye çalıştığımız emgek kör- deyimi ise Türk kültürü açısından öneme haiz özellikli deyimdir. Tarihî dört metinde de geçen bu deyim eziyet gör-, tahammül etmek, zahmet çekmek anlamlarında kullanılmıştır. Türkler konar/göçer yaşam tarzından başlayarak yerleşik yaşama kadar tarihin her döneminde coğrafyanın ve tarihinin kaderini ve kadrini yüklenmiştir. Tarihî misyon ve sorumluluk bu kavramlarla ilgili söz varlığında sıklıkla karşılık bulmuştur. Coğrafyayı yurt kılarken yaşanılan olağanüstü fedakarlığın bakiyeleri Türk muhayyilesinde sözcüklerin yolculuğuyla dünden güne kavram alanları ile taşınmıştır. Emek kavramı egemenliğe tebeddül ederken Türk’e istiklâl, istikbâl, ve hürriyetle birlikte yurt olmuştur. Türk Millet olarak toplumlar arasında, bireysel olarak da fertler arasında, günlük hayatında Türk her zaman emek çekmiştir. Zahmet görmüştür. Bu yüzden emgek tegür-, emgek kör- deyimi Türk kültürü tarihinde karşılık ve etki alanı bulmuştur. Pir-î Türkistân’ın Türkistan da başlattığı Türkçe Ülküsü yaklaşık X asırdır Türk yurtlarında Türkçe konuşurların gönlünde, dimağında ve dudağında günden güne artarak Türkçenin tarifsiz ve emsalsiz tadının türlü renk ve güzellikleriyle karşılık bulmakta kabul görmektedir.  Kaynakça Ahanov, Kaken. Dil Bilimin Esasları. (çev. Murat Ceritoğlu) Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2013. Aksan, Doğan. Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1992. Aksoy, Ömer Asım. Atasözleri, Deyimler. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları:217, 1988. Arat, Reşit Rahmeti. Kutadgu Bilig I Metin. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1979. Arat, Reşit Rahmeti. Atabetü’l Hakayık. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınevi,1992. Aytaç, Gürsel. Genel Edebiyat Bilimi. İstanbul: Say Yayınları, 2003. Bayat, Fuzuli. Türk Mitolojik Sistemi I. İstanbul: Ötüken Yayınları,2015. Bilgegil, M. Kaya. Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belâgat). İstanbul: Enderun Kitabevi, 1989. Eraslan, Kemal. Dîvân-ı Hikmet Seçmeler. Ankara: Kültür Bakanlığı, 1991. Erdem, Melek. Türkmen Türkçesinde Metaforlar. Ankara: KÖKSAV, 2003. 52 Hatiboğlu, Vecihe. “Atasözleri ve Deyimler”. Türk Dili 13, (Bahar 1964): 465-468. İmer, Kocaman ve Sumru Özsoy. haz. Dilbilim Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2011. Katz, Mıo. ed. Metaphor Implıcations and Applıcations. Amerika: Lawrance Erlbaum Vakfı Yayınları,1996: 1-23. Kemal, Mağ ret. Buddhist Türk Çevresi Eserlerinde Metafor. Dan.; Prof. Dr. Sema Barutcu Özönder, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2003. Kıttay, E. F. Metaphor Its Cognitive Force and Linguistic Structure. Londra: Calenderon Yayınları, 1987. Korkmaz, Zeynep. Gramer Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları,2007. Kök, Abdullah. “Pîr-i Türkistan’ın Türkçe Ülküsü”. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi I. Uluslararası Akdeniz Sanat Sempozyumu,Vuslatının 850. Yılında Hoca Ahmet Yesevi Sempozyumu I, 23-25 Mayıs, 2016: 67-88. Kreuz, R.J. “The Use Of Verbal Irony; Cues and Constraints.” Metaphor Implıcations and Applıcations. Amerika: Lawrance Erlbaum Vakfı Yayınları,1996: 23-38. Lakoff G, Johnson M. Metaphors We Live By. Londra: Chicago Üniversitesi Yayınları, 1979. Lakoff G, Turner M. More than Cool Reason. A Field Guide to Poetic Metaphor. Londra: Chicago Üniversitesi Yayınları, 1989. Rifat, Mehmet. XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları- 1.Tarihçe ve Eleştirel Düşünceler. İstanbul: YKY Yayımları, 2005. Sinan, Ahmet Turan.Türkiye Türkçesindeki Deyimler Üzerine Bir Dil İncelemesi. Dan., Prof. Dr. Ahat Üstüner, Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2000. Tatcı, Mustafa, ed. Dîvân-ı Hikmet Hoca Ahmed Yesevî. Ankara: Hoca Ahmed Yesevî, Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi İnceleme Araştırma Dizisi, 2016. Tekin, Talat. “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine I”. Türk Dili Dergisi 6/ 67, 1957: 372-374. Tekin,Talat. Orhon Yazıtları. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2008. Üstüner, Ahat. Karahanlıca ve Eski Anadolu Metinlerinde Deyimler, Atasözleri ve Kısa Hikayeler. Dan.; Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1989. Vardar, Berke. Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Multilingual Yayınları, 2002. Yıldız, Naciye. “Sibirya Türklerinin Mitoloji ve İnançlarında Kötü Ruhlar”. Modern Türklük Araştırmaları Dergisi 4, 2008: 85-93. İnternet Kaynakları Akalın, Toparlı, Gözaydın, Zül kar, Argunşah, Demir, Aksu ve Gültekin. haz. Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2005. (2005) ( Ağustos- Ekim 2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=verianlam&kelime1=ba%C5%9F&sayfa1=100 > (5 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=ba%C5%9F&sayfa1=140&hng1=tam, > (6 Ağustos,2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ ttas&view=ttas&kategori1=derliste&ayn1=bas&kelime1=ba%C5%9F&sayfa1=0 > (8 Ekim-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ ttas&view=ttas&kategori1=derliste&ayn1=bas&kelime1=ba%C5%9F&sayfa1=60 >(8 Ekim-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=el&sayfa1=140&hng1=tam > (5 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=el&sayfa1=120&hng1=tam > 53 , WH W W 6 H H 6 6 H H H H H I HW H HY H международном конгрессе тюркского мира по педагогике и общественным наукам, посвященном памяти 2016 г. Ходжы ахмеда ясави Pîr-i Türkı̇ stan’ın Tanıklığında Türkçe 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Doç. Dr. Abdullah KÖK / Özge EKER (6 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=el&sayfa1=60&hng1=tam > (5 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=el&sayfa1=120&hng1=tam > (6Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=veritbn&kelimesec=4586 > (9 Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=veritbn&kelimesec=4592 > (10 Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=veritbn&kelimesec=4686 >(11 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ttas&arama=kelime&guid=TDK. GTS.58126f07e0be14.47388471> (8 Ekim-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_atasozleri&arama=kelime&guid=TDK. GTS.57bae88c560215.55593579 (6 Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_tarama&arama=kelime&guid=TDK. GTS.57baeb99eddcf1.55734889 >(Ekim-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ttas&view=ttas&kategori1=derlay&kelime1=emek >(8 Ekim-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=g%C3%B6z&sayfa1=160&hng1=tam > (6 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=g%C3%B6z&sayfa1=240&hng1=tam >(6 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ atasozleri&view=atasozleri&kategori1=atalst&kelime1=g%C3%B6z&sayfa1=260&hng1=tam > (6 Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=veritbn&kelimesec=5686 >(6 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ttas&arama=kelime&guid=TDK. GTS.581270af9cc693.54809824 > (21 Ekim ,2016.) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_atasozleri&arama=kelime&guid=TDK. GTS.57baf1f50ea322.34671235 > (6 Ağustos-2016) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ tarama&view=tarama&kategori1=veritbn&kelimesec=12268 > (6 Ağustos-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ ttas&view=ttas&kategori1=derlay&kelime1=%C3%BCl%C3%BC%C5%9F > (21 Ekim-2016) http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_ttas&arama=kelime&guid=TDK. GTS.581272b038add6.78372325> (5Ağustos-2016) 54