Akademik Sahtekârlık
1 Follower
Recent papers in Akademik Sahtekârlık
Adnan Oktar (Harun Yahya) Giriş İnsan, sonsuz büyüklükteki bir evrende yaşamaktadır. Gözünü açtığı andan itibaren milyonlarca ayrıntı ve denge üzerine kurulu olan bir dünyayla karşı karşıyadır. Aynı zamanda bu dünya üzerinde yaşamasını... more
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Giriş
İnsan, sonsuz büyüklükteki bir evrende yaşamaktadır. Gözünü açtığı andan itibaren milyonlarca ayrıntı ve denge üzerine kurulu olan bir dünyayla karşı karşıyadır. Aynı zamanda bu dünya üzerinde yaşamasını sağlayan, ona sayısız zevk ve mutluluk tattırabilecek bir bedene sahiptir. Bu bedenin mükemmel özellikleri sayesinde dışındaki dünyayı görebilir, duyabilir, tadabilir.
Bu nedenle, hayatın, evrenin ve doğanın kaynağının ne olduğunu anlamak her insan için şarttır. Belki insanların büyük bir bölümü bu konu üzerinde düşünmeden, yalnızca küçük hesaplar peşinde koşarak, örneğin yalnızca yiyeceği yemeği ya da kazanacağı parayı düşünerek yaşar. Ancak hayatın anlamını düşünmeden, yalnızca bu tür geçici ve günlük konular üzerinde düşünerek yaşanan bir hayat, anlamsız bir hayattır. Çünkü insan ölümlüdür ve yemek, para, cinsellik gibi konuların hepsi ölümle birlikte önemsiz hale gelecektir. Ömrünü yalnızca bu tür konularla harcamış ve hayatın anlamı üzerinde düşünmeden yaşayıp-ölmüş olan bir insan ise, bir anlamda hayvanlara benzer bir hayat sürmüş olur.
Bu nedenle, insan onuruna yakışan tavır düşünmektir. Düşünmek; "Ben kimim?", "nasıl var oldum?", "içinde yaşadığım evren nasıl var oldu", "hayatımın amacı nedir?", "yaşamımı ve bana zevk veren milyonlarca farklı güzelliği kime borçluyum?" gibi sorular sormakla olur.
Bu soruları soran, kısacası hayvani yaşam boyutunun üstüne çıkan normal vicdan sahibi bir insan, kendisinin ve diğer herşeyin üstün güç sahibi bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını kabul edecektir.
Bu durumdaki insanın önüne yeni sorular açılır ve daha da çok düşünmeye başlar. Bir Yaratıcı varsa, özellikleri nedir? İnsanları ne için yaratmıştır ve onlardan ne istemektedir? Neden ölümü de yaratmıştır? Ölümden sonra ne olacaktır? Tüm bu sorular, insanın akletme yeteneğini daha da geliştirir. Ve sonuçta insan, sözkonusu soruların cevaplarının din tarafından verildiğini görür. Çünkü insanları yaratan Yaratıcı, onları başıboş bırakmamış, onları neden yarattığını ve onlardan ne istediğini kendilerine din yoluyla bildirmiştir. Zaten dinin en önemli özelliklerinden biri de, insanı az önce saydığımız konular üzerinde düşünmeye davet etmesidir.
Örneğin Kuran, insana şöyle seslenir:
"İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: 'Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?' De ki: 'Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir'."(Yasin Suresi, 77-79)
Bir başka ayette şöyle denir:
"Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?Ki O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti." (İnfitar Suresi, 6-8)
Buna karşın, tüm varlıkların tesadüfler sonucu, kendi kendilerine oluştuklarını ve bir Yaratıcı'nın olmadığını öne sürenler de vardır. İşin ilginç yanı, evrenin ve yaşamın kaynağını merak ederek hayvan boyutundan çıkan insanın, bu anlayışı benimseyerek yeniden hayvan boyutuna dönmesidir. Çünkü bir Yaratıcı'nın olmadığını kabul eden insan, doğal olarak evrenin ve hayatın bir amacı olmadığını kabul eder. Bu durumda üzerinde düşünecek bir şey kalmamıştır. Madem her şey tesadüflere bağlı, dolayısıyla anlamsızdır, o halde üzerinde düşünülecek ve anlamı aranacak bir şey yoktur. Yapılması gereken, "tesadüfen oluşmuş olan" bu dünyada, mümkün olduğunca çok zevk almaktır. Yani daha çok yemek, daha çok tüketmek, daha çok cinsel ilişkide bulunmak vs. İşte bu boyut, hayvani yaşam boyutudur: Çünkü hayvanlar da hayatın anlamı üzerine düşünmezler, yalnızca yer-içer ve çiftleşirler.
Bu hayvani yaşam boyutuna inen insan, artık yalnızca ve yalnızca istek ve tutkularını tatmin etmek için yaşar. Kuran, bu durumu şöyle açıklar:
"Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların (inkarcıların) çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar."(Furkan Suresi, 43-44)
Buna karşın, bir Yaratıcı'nın varlığını tanıyan ve O'nun dinini kabul eden insan, kendi bencil istek ve tutkularının esiri olarak değil, Yaratıcı'sının kendisine gösterdiği doğrulara göre yaşamayı öğrenecektir.
Dolayısıyla aklını kullanan ve bu sayede de tüm varlıkların yaratılmış olduğunu kavrayan insanla, tüm varlıkları birer tesadüfe bağlayan insan arasında büyük bir fark oluşacaktır.
Ancak burada vurgulanmasında yarar olan bir nokta var: Varlıkların bir Yaratıcı'nın (Allah'ın) eseri olduğunu kabul eden insan, insan aklını kurcalayan bütün sorulara son derece mantıklı ve tutarlı bir cevap vermiş olmaktadır. Çünkü tüm varlıklar, belirli bir amaca göre yaratıldıklarını gösteren işaretlerle doludurlar ve tek bir Allah'ı tanıyan insan, tüm bu yaratılışın O'na ait olduğunu teslim etmekle, akla ve mantığa uygun bir iş yapmış olur.
Buna karşın, tüm varlıkların birer tesadüf sonucu oluştuğunu iddia eden insan, ispatlanması asla mümkün olmayan büyük bir iddia atmaktadır ortaya. Eğer bu varlıkların tesadüf ile oluştuğunu iddia edecekse, bu tesadüflerin nasıl oluşmuş olabileceğini göstermeli, ihtimal hesaplarını çıkarmalıdır. Varlık alemi sonsuz ayrıntıya sahip olduğu için, sonsuz sayıda birbirinden bağımsız ancak birbiriyle uyumlu ve amaca yönelik tesadüfen oluşmuş olması gerekir. Allah'ı inkar eden insan, muhatap olduğu her varlığın nasıl oluştuğunu açıklayabilmelidir ki, inkarı sağlam bir temele otursun.
Ancak bu imkansızdır. Çünkü hepsi de yaratılmış olan varlıkların "yaratılmamış" olduklarını ispat etmek, doğal olarak mümkün değildir. Bu nedenle de, tarih boyunca, varlık alemini "yaratılmamışlık" boyutunda açıklayan tek bir tutarlı düşünce, ideoloji vs. yoktur.
Tutarlı olanları yoktur, ancak tutarlıymış gibi gösterilmeye çalışılanları vardır.
Bunların başında da bir yüzyılı aşkın bir süredir sürekli olarak propagandası yapılan Evrim Teorisi gelir.
Giriş
İnsan, sonsuz büyüklükteki bir evrende yaşamaktadır. Gözünü açtığı andan itibaren milyonlarca ayrıntı ve denge üzerine kurulu olan bir dünyayla karşı karşıyadır. Aynı zamanda bu dünya üzerinde yaşamasını sağlayan, ona sayısız zevk ve mutluluk tattırabilecek bir bedene sahiptir. Bu bedenin mükemmel özellikleri sayesinde dışındaki dünyayı görebilir, duyabilir, tadabilir.
Bu nedenle, hayatın, evrenin ve doğanın kaynağının ne olduğunu anlamak her insan için şarttır. Belki insanların büyük bir bölümü bu konu üzerinde düşünmeden, yalnızca küçük hesaplar peşinde koşarak, örneğin yalnızca yiyeceği yemeği ya da kazanacağı parayı düşünerek yaşar. Ancak hayatın anlamını düşünmeden, yalnızca bu tür geçici ve günlük konular üzerinde düşünerek yaşanan bir hayat, anlamsız bir hayattır. Çünkü insan ölümlüdür ve yemek, para, cinsellik gibi konuların hepsi ölümle birlikte önemsiz hale gelecektir. Ömrünü yalnızca bu tür konularla harcamış ve hayatın anlamı üzerinde düşünmeden yaşayıp-ölmüş olan bir insan ise, bir anlamda hayvanlara benzer bir hayat sürmüş olur.
Bu nedenle, insan onuruna yakışan tavır düşünmektir. Düşünmek; "Ben kimim?", "nasıl var oldum?", "içinde yaşadığım evren nasıl var oldu", "hayatımın amacı nedir?", "yaşamımı ve bana zevk veren milyonlarca farklı güzelliği kime borçluyum?" gibi sorular sormakla olur.
Bu soruları soran, kısacası hayvani yaşam boyutunun üstüne çıkan normal vicdan sahibi bir insan, kendisinin ve diğer herşeyin üstün güç sahibi bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını kabul edecektir.
Bu durumdaki insanın önüne yeni sorular açılır ve daha da çok düşünmeye başlar. Bir Yaratıcı varsa, özellikleri nedir? İnsanları ne için yaratmıştır ve onlardan ne istemektedir? Neden ölümü de yaratmıştır? Ölümden sonra ne olacaktır? Tüm bu sorular, insanın akletme yeteneğini daha da geliştirir. Ve sonuçta insan, sözkonusu soruların cevaplarının din tarafından verildiğini görür. Çünkü insanları yaratan Yaratıcı, onları başıboş bırakmamış, onları neden yarattığını ve onlardan ne istediğini kendilerine din yoluyla bildirmiştir. Zaten dinin en önemli özelliklerinden biri de, insanı az önce saydığımız konular üzerinde düşünmeye davet etmesidir.
Örneğin Kuran, insana şöyle seslenir:
"İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: 'Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?' De ki: 'Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir'."(Yasin Suresi, 77-79)
Bir başka ayette şöyle denir:
"Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?Ki O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti." (İnfitar Suresi, 6-8)
Buna karşın, tüm varlıkların tesadüfler sonucu, kendi kendilerine oluştuklarını ve bir Yaratıcı'nın olmadığını öne sürenler de vardır. İşin ilginç yanı, evrenin ve yaşamın kaynağını merak ederek hayvan boyutundan çıkan insanın, bu anlayışı benimseyerek yeniden hayvan boyutuna dönmesidir. Çünkü bir Yaratıcı'nın olmadığını kabul eden insan, doğal olarak evrenin ve hayatın bir amacı olmadığını kabul eder. Bu durumda üzerinde düşünecek bir şey kalmamıştır. Madem her şey tesadüflere bağlı, dolayısıyla anlamsızdır, o halde üzerinde düşünülecek ve anlamı aranacak bir şey yoktur. Yapılması gereken, "tesadüfen oluşmuş olan" bu dünyada, mümkün olduğunca çok zevk almaktır. Yani daha çok yemek, daha çok tüketmek, daha çok cinsel ilişkide bulunmak vs. İşte bu boyut, hayvani yaşam boyutudur: Çünkü hayvanlar da hayatın anlamı üzerine düşünmezler, yalnızca yer-içer ve çiftleşirler.
Bu hayvani yaşam boyutuna inen insan, artık yalnızca ve yalnızca istek ve tutkularını tatmin etmek için yaşar. Kuran, bu durumu şöyle açıklar:
"Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların (inkarcıların) çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar."(Furkan Suresi, 43-44)
Buna karşın, bir Yaratıcı'nın varlığını tanıyan ve O'nun dinini kabul eden insan, kendi bencil istek ve tutkularının esiri olarak değil, Yaratıcı'sının kendisine gösterdiği doğrulara göre yaşamayı öğrenecektir.
Dolayısıyla aklını kullanan ve bu sayede de tüm varlıkların yaratılmış olduğunu kavrayan insanla, tüm varlıkları birer tesadüfe bağlayan insan arasında büyük bir fark oluşacaktır.
Ancak burada vurgulanmasında yarar olan bir nokta var: Varlıkların bir Yaratıcı'nın (Allah'ın) eseri olduğunu kabul eden insan, insan aklını kurcalayan bütün sorulara son derece mantıklı ve tutarlı bir cevap vermiş olmaktadır. Çünkü tüm varlıklar, belirli bir amaca göre yaratıldıklarını gösteren işaretlerle doludurlar ve tek bir Allah'ı tanıyan insan, tüm bu yaratılışın O'na ait olduğunu teslim etmekle, akla ve mantığa uygun bir iş yapmış olur.
Buna karşın, tüm varlıkların birer tesadüf sonucu oluştuğunu iddia eden insan, ispatlanması asla mümkün olmayan büyük bir iddia atmaktadır ortaya. Eğer bu varlıkların tesadüf ile oluştuğunu iddia edecekse, bu tesadüflerin nasıl oluşmuş olabileceğini göstermeli, ihtimal hesaplarını çıkarmalıdır. Varlık alemi sonsuz ayrıntıya sahip olduğu için, sonsuz sayıda birbirinden bağımsız ancak birbiriyle uyumlu ve amaca yönelik tesadüfen oluşmuş olması gerekir. Allah'ı inkar eden insan, muhatap olduğu her varlığın nasıl oluştuğunu açıklayabilmelidir ki, inkarı sağlam bir temele otursun.
Ancak bu imkansızdır. Çünkü hepsi de yaratılmış olan varlıkların "yaratılmamış" olduklarını ispat etmek, doğal olarak mümkün değildir. Bu nedenle de, tarih boyunca, varlık alemini "yaratılmamışlık" boyutunda açıklayan tek bir tutarlı düşünce, ideoloji vs. yoktur.
Tutarlı olanları yoktur, ancak tutarlıymış gibi gösterilmeye çalışılanları vardır.
Bunların başında da bir yüzyılı aşkın bir süredir sürekli olarak propagandası yapılan Evrim Teorisi gelir.
This research aims to determine the academic integrity levels of the theology students in the distance education process that started to be implemented after the Covid-19 pandemic, and also it is trying to determine what are academic... more
This research aims to determine the academic integrity levels of the theology students in the distance education process that started to be implemented after the Covid-19 pandemic, and also it is trying to determine what are academic integrity violations they experienced and observed, the reasons for these violations from students' perspectives.
To achieve this aim, the convergent parallel design was adopted as a mixed research method. In this context, quantitative and qualitative data were collected together. The "Academic Dishonesty Tendency Scale" was used in the quantitative dimension of the study. Situations that violate academic integrity were described as academic dishonesty, and low scores from the scale were interpreted as high academic integrity tendencies. The study group consists of 284 students studying 3rd and 4th-grade of Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Theology. The data were collected online in the spring term of the 2020-2021 academic year.
According to the findings, academic integrity tendency in the exams (avoiding cheating) was very high (x̄=1.65), academic integrity tendency in the homework and projects was high (x̄=1.82), academic integrity tendency in research and reporting processes was very high (x̄=. 1.70), and the tendency for academic integrity towards citations was found to be high (x̄=1.89). The general level of academic integrity tendency was also found to be very high (x̄=1.78). It was observed that there was no significant difference according to gender and grade level in the sub-dimensions of the scale and the total score of academic integrity tendency. On the other hand, “When you compare the face-to-face education process before the Covid-19 pandemic and the distance education process after the pandemic, do you observe a difference in theology students in terms of academic integrity?” question asked. 62% of the participants answered “Yes, academic honesty decreased during the distance education process.”, 33.1% of the participants answered “No, there was no change.”, 1.8% of participants answered “Yes, academic honesty increased during the distance education process.”. 3.2% of the participants left this question unanswered.
The data obtained in the qualitative dimension of the research were subjected to content analysis using the NVIVO 10 qualitative data analysis program, and the themes were revealed by coding. According to the findings, using someone else's homework, getting help from someone else, preparing the homework by copy-pasting and not citing the references, individual cheating behavior in the exam, helping each other in the exam, Qur'an recitation by looking to the Qur’an, and attending to the online course but dealing with other things were observed or experienced by the participants and these situations were considered as academic integrity violations.
According to results obtained from the qualitative dimension of the research, reasons for the emergence of academic integrity violations were collected under five themes. These themes were reasons arising from the general education understanding, reasons originating from the student, reasons originating from the instructor, reasons arising from the pandemic process and distance education conditions, and reasons originating from administrational decisions.
To achieve this aim, the convergent parallel design was adopted as a mixed research method. In this context, quantitative and qualitative data were collected together. The "Academic Dishonesty Tendency Scale" was used in the quantitative dimension of the study. Situations that violate academic integrity were described as academic dishonesty, and low scores from the scale were interpreted as high academic integrity tendencies. The study group consists of 284 students studying 3rd and 4th-grade of Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Theology. The data were collected online in the spring term of the 2020-2021 academic year.
According to the findings, academic integrity tendency in the exams (avoiding cheating) was very high (x̄=1.65), academic integrity tendency in the homework and projects was high (x̄=1.82), academic integrity tendency in research and reporting processes was very high (x̄=. 1.70), and the tendency for academic integrity towards citations was found to be high (x̄=1.89). The general level of academic integrity tendency was also found to be very high (x̄=1.78). It was observed that there was no significant difference according to gender and grade level in the sub-dimensions of the scale and the total score of academic integrity tendency. On the other hand, “When you compare the face-to-face education process before the Covid-19 pandemic and the distance education process after the pandemic, do you observe a difference in theology students in terms of academic integrity?” question asked. 62% of the participants answered “Yes, academic honesty decreased during the distance education process.”, 33.1% of the participants answered “No, there was no change.”, 1.8% of participants answered “Yes, academic honesty increased during the distance education process.”. 3.2% of the participants left this question unanswered.
The data obtained in the qualitative dimension of the research were subjected to content analysis using the NVIVO 10 qualitative data analysis program, and the themes were revealed by coding. According to the findings, using someone else's homework, getting help from someone else, preparing the homework by copy-pasting and not citing the references, individual cheating behavior in the exam, helping each other in the exam, Qur'an recitation by looking to the Qur’an, and attending to the online course but dealing with other things were observed or experienced by the participants and these situations were considered as academic integrity violations.
According to results obtained from the qualitative dimension of the research, reasons for the emergence of academic integrity violations were collected under five themes. These themes were reasons arising from the general education understanding, reasons originating from the student, reasons originating from the instructor, reasons arising from the pandemic process and distance education conditions, and reasons originating from administrational decisions.
ÖZET Bilim dışı amaçlar için kullanılan bilimsel çalışmalar bu araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, bilimsel sahtekârlık, şarlatanlık ve intihal terimleri incelenmekte, etik ihlallere vurgu yapan bu tür çalışmaların... more
ÖZET
Bilim dışı amaçlar için kullanılan bilimsel çalışmalar bu araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, bilimsel sahtekârlık, şarlatanlık ve intihal terimleri incelenmekte, etik ihlallere vurgu yapan bu tür çalışmaların niçin yapılmış olduğu üzerinde durulmaktadır. Yapılan literatür araştırmasında, bilimsel çalışmaların görünen yüzünün arkasında açıklanmayan karanlık bir tarafın olduğu, burada, bilimsel buluşların asıl amaçların dışında kullanılabildiği görülmektedir. Bazen devlet düzeyinde, bazen de şöhret olmak isteyen kişiler tarafından bu tür sahtekârlığa başvurulduğu anlaşılmaktadır.
ABSTRACT
The scientific studies used for non-scientific purposes constitute the main subject of this research. In this context, scientific fraud, charlatanism and plagiarism terms are examined and it is emphasized why such studies which emphasize ethical violations are made. In the literature research, it can be seen that there is a dark side that is not explained behind the visible side of scientific studies, where scientific discoveries can be used outside the main objectives. Sometimes it is understood that such fraud is used by people who want to be at the state level and sometimes by fame.
Bilim dışı amaçlar için kullanılan bilimsel çalışmalar bu araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, bilimsel sahtekârlık, şarlatanlık ve intihal terimleri incelenmekte, etik ihlallere vurgu yapan bu tür çalışmaların niçin yapılmış olduğu üzerinde durulmaktadır. Yapılan literatür araştırmasında, bilimsel çalışmaların görünen yüzünün arkasında açıklanmayan karanlık bir tarafın olduğu, burada, bilimsel buluşların asıl amaçların dışında kullanılabildiği görülmektedir. Bazen devlet düzeyinde, bazen de şöhret olmak isteyen kişiler tarafından bu tür sahtekârlığa başvurulduğu anlaşılmaktadır.
ABSTRACT
The scientific studies used for non-scientific purposes constitute the main subject of this research. In this context, scientific fraud, charlatanism and plagiarism terms are examined and it is emphasized why such studies which emphasize ethical violations are made. In the literature research, it can be seen that there is a dark side that is not explained behind the visible side of scientific studies, where scientific discoveries can be used outside the main objectives. Sometimes it is understood that such fraud is used by people who want to be at the state level and sometimes by fame.
With this study, it is attempted to present college students’ academic dishonesty tendency levels, their reasons and variables which determine them. It is aimed to examine academic dishonesty tendencies of preservice teachers who study at... more
With this study, it is attempted to present college students’ academic dishonesty tendency levels, their reasons and variables which determine them. It is aimed to examine academic dishonesty tendencies of preservice teachers who study at the Departments of English Language Teaching and German Language Teaching in terms of gender, class level, high school type, and the department that they study. The study is designed as a descriptive survey model. Data are collected via “Academic Dishonesty Scale”, consisting of four subscales and 22 items, which is developed by Eminoǧlu (2008). The sample of the study consists of 314 preservice teachers who study at Muǧla Sıtkı Koçman University, Department of Foreign Language Teaching. To determine academic dishonesty tendencies of teacher candidates, descriptive statistics were used. T-test was used for comparing two groups, and Kruskal Wallis H Test was used for comparing more than two groups. For the subscales which were found out to be statistically significant, Mann Whitney U Test was used to determine which groups have the difference. According to the findings, academic dishonesty tendencies of foreign language teacher candidates are below middle level. The highest level is “tendency on cheating”, followed by “cheating tendency on homeworks/projects in general”, “the cheating or dishonesty of making a project search and making a report for a project” and “dishonesty on references and quotations” respectively. Academic dishonesty tendencies of male participants are higher than female participants. It is found out that English Language teacher candidates’ academic dishonesty tendencies are higher than German Language teacher candidates. In class level, the tendencies differentiate only between first and third grades in “dishonesty on references and quotations” subscale. Students’ academic dishonesty tendencies are not found statistically significant according to high school type variable.