Osmanlı İmparatorluğu’nun maddeci tarih analizi yapılırken ve toprak mülkiyeti sistemi anlaşılmaya çalışılırken, üzerinde durulması gereken konulardan biri de özellikle 1960’ların ikinci yarısından itibaren, Türkiye siyasi düşünce... more
Osmanlı İmparatorluğu’nun maddeci tarih analizi yapılırken ve toprak mülkiyeti sistemi anlaşılmaya çalışılırken, üzerinde durulması gereken konulardan biri de özellikle 1960’ların ikinci yarısından itibaren, Türkiye siyasi düşünce hayatında bir tartışma konusu haline gelen Asya Tipi Üretim Tarzı’dır (ATÜT). Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de ATÜT tartışmalarının nasıl başladığını ve geliştiğini kavramsal bir çerçeve içerisinde ortaya koyabilmektir. Bu yapılırken öncelikle ATÜT kavramının ne ifade ettiğinin anlaşılabilmesi için bir literatür taraması yapılmış, ulusal ve uluslararası kaynaklardan yararlanılmıştır. Daha sonra Türkiye’de ATÜT tartışmalarının gelişimi incelenmiştir. Dünyada ATÜT tartışmaları 1920’lerde başlarken Türkiye’de bu tartışmaların ancak 1960’lardan sonra başladığı görülmüştür. Bu durumun nedenleri arasında ilk olarak diğer fikir akımlarında olduğu gibi bunda da eleştirici, araştırıcı ve tam olarak bilimsel olunamamış olması vardır. Diğer taraftan 1960’larla birlikte yeni bir tarih anlayışı oluşmuş, az gelişmişlik ve geri kalmışlık gibi kavramlara, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti bağlamında daha fazla ilgi gösterilmeye başlanmıştır. Türkiye’nin az gelişmişliğinin nedenleri Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, sosyal, iktisadi yapısında ve Batı ile artan iktisadi ilişkilerinde aranmaya başlanmıştır.
Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak... more
Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak belirginleşen ideolojilerin kendi değerler dünyası çerçevesinde icat ettikleri tarih düşünceleri, dönemin tarihçilerini doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendirdi.
Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.
“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950’lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970’lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi’nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.
Bu kitapta, Türk Tarih Tezi’nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi’nden Garbiyatçılık’a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.
BU çalışmada bir edebiyatçı ve aynı zamanda sosyal olay ve olgulara ilgi duyan bir sanatçı ve fikir adamı olarak Kemal Tahir'in ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) tezi de dahil, Türkiye'de yerli Marksizm konusunda ki çabasını ve diğer Marksist... more
BU çalışmada bir edebiyatçı ve aynı zamanda sosyal olay ve olgulara ilgi duyan bir sanatçı ve fikir adamı olarak Kemal Tahir'in ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) tezi de dahil, Türkiye'de yerli Marksizm konusunda ki çabasını ve diğer Marksist aydınlardan farkı ortaya konulmaktadır.
Batı metafizik düşünce geleneği etkisini günümüze kadar devam ettirirken "öteki", "ötekilik" ve "ötekileştirme" pratiklerinin kullanımı Aydınlanma hareketi sonrası artış göstermiştir. Aklı hayatın merkezine alarak kendisini merkezde... more
Batı metafizik düşünce geleneği etkisini günümüze kadar devam ettirirken "öteki", "ötekilik" ve "ötekileştirme" pratiklerinin kullanımı Aydınlanma hareketi sonrası artış göstermiştir. Aklı hayatın merkezine alarak kendisini merkezde konumlandıran Batılı özne dışında her şey nesneleşmiştir, ötekileştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı Yılmaz Güney'in Yol filmini ötekileştirme bağlamında değerlendirmektir. Bu bağlamda Yol filminde neyin ötekileştirildiği eleştiriye tabi tutulurken, Güney'in Yol filminde Alman şarkiyatçılığının izleri sürülmüştür.