Türkçe sözcükler varken onları beğenmeyip yerlerine özellikle Batı dillerinden sözcükler kullanmak "taklit" ve "özenti" olarak başlayıp basın yayın yoluyla özendirilerek yaygınlaştırılmaktadır. Bu durumun temel sebebi, millî şuur ve... more
Türkçe sözcükler varken onları beğenmeyip yerlerine özellikle Batı dillerinden sözcükler kullanmak "taklit" ve "özenti" olarak başlayıp basın yayın yoluyla özendirilerek yaygınlaştırılmaktadır. Bu durumun temel sebebi, millî şuur ve Türkçecilik eğitimi eksikliğidir.
Madem insanlar savaşmadan yaşayamayacakları bilincine daha ulaşamadılar ve savaşlar ne yazık ki olmaya devam edecek ise, Maysalbek, Caynak, Kâsım, Suvankul gibi vatanı için kendisini feda edecek yiğitler de olmaya devam edecektir.... more
Madem insanlar savaşmadan yaşayamayacakları bilincine daha ulaşamadılar ve savaşlar ne yazık ki olmaya devam edecek ise, Maysalbek, Caynak, Kâsım, Suvankul gibi vatanı için kendisini feda edecek yiğitler de olmaya devam edecektir. Tolganay ve Aliman gibi vatanı için hem çocuklarını hem de eşlerini feda edebilecek ana ve kadınlar da…
Bu metinde Cengiz Aytmatov'un "Toprak Ana" kitabının incelemesi yapılmıştır.
Kıbrıs Türk Edebiyatı'nda hikâye türünün başlangıcı olarak Ahmet Tevfik Efendi'nin yazıp yayımladığı Bir Manzara-i Dil-güşâ (1896) adlı eser kabul edilir. Ayrıca 1908 yılında Ahmet Nuri Müdürzâde tarafından on sekiz sayfalık bir kitapçık... more
Kıbrıs Türk Edebiyatı'nda hikâye türünün başlangıcı olarak Ahmet Tevfik Efendi'nin yazıp yayımladığı Bir Manzara-i Dil-güşâ (1896) adlı eser kabul edilir. Ayrıca 1908 yılında Ahmet Nuri Müdürzâde tarafından on sekiz sayfalık bir kitapçık hâlinde Gülünç İbret-âmiz Hikâyeler yayımlanır. Bu iki eserden sonra kitap hâlinde yayımlanan ilk hikâye 1943 yılında yayımlanan Afif Hikmet Mapolar'ın Toprak Aşkı'dır. 1908-1943 yılları arasında dergi ve gazetelerde birçok hikâyenin yayımlandığı tahmin edilmekle birlikte henüz bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılmış değildir. Diğer yandan Suna Atun ve Bülent Fevzioğlu'nun Kıbrıs Türk Edebiyatı'nda Öykü'nün 107 Yıllık Kronolojik Antolojik Tarihsel Süreci adlı çalışmasında ve Suna Atun'un Kıbrıs Türk Edebiyatı adlı kitabı oldukça yararlı ve ayrıntılı çalışmalardır. Ancak hâlâ tespit edilerek Kıbrıs Türk edebiyatı içindeki yerini almayı bekleyen çok sayıda eser vardır. Mustafa Hâmi Bey'in Rüya-Bir Ölünün Dirilmesi hikâyesi bunlardan biridir. Bu hikâyeden şimdiye kadar hiçbir kaynak eserde bahsedilmemiştir, hakkında herhangi bir inceleme de yapılmamıştır. Rüya ya da tam ismiyle Rüya Bir Ölünün Dirilmesi adlı hikâyenin ayırıcı özelliklerinden biri, Ahmet Tevfik Efendi'nin Bir Manzara-i Dil-güşâ'sından farklı olarak olayların Kıbrıs'ta geçiyor olmasıdır. Hikâye bu yönüyle, ilk roman örneği olan Yadigâr-ı Muhabbet ile II. Meşrutiyet döneminde Kıbrıs'ta yayımlanan Safa yahut Netice-i İbtila adlı piyesten de ayrılır. Bir diğer ayırıcı özelliği ise millî toprağa sahibi olmanın değeri ve vatan sevgisi gibi manevî ve millî bir duygunun etrafında şekillenmiş olmasıdır. 1913 yılında Mustafa Hâmi imzasıyla yayımlanan Rüya Bir Ölünün Dirilmesi adlı hikâyenin Kıbrıs Türk edebiyatı içinde yerinin tespiti yapıldı.