ÖZ Türkiye'de İslâmcı düşüncenin önemli isimlerinden birisi olan Said Halim Paşa, Batılılaşma meselesi ve İslâm dünyasının geri kalma sebepleri üzerine derin tahliller yapmış ve özgün düşünceler ortaya koymuştur. Paşa, İslâm dünyasının... more
ÖZ Türkiye'de İslâmcı düşüncenin önemli isimlerinden birisi olan Said Halim Paşa, Batılılaşma meselesi ve İslâm dünyasının geri kalma sebepleri üzerine derin tahliller yapmış ve özgün düşünceler ortaya koymuştur. Paşa, İslâm dünyasının geri kalışını büyük ölçüde Müslüman milletlerin İslâm öncesi geleneklerine bağlamaktadır. Paşa'ya göre İslâm dini, Müslümanların ilerlemek için ihtiyaç duyduğu bütün esasları ihtiva etmektedir. Ancak İslâm öncesi geleneklerinin etkisiyle dinlerini yanlış yorumlayan Müslüman milletler, İslâmî ilke ve hakikatlerden uzaklaşmışlar ve bu sebeple ilerleyememişlerdir. Batılılaşma hareketlerini de ikinci bir İslâm'dan uzaklaşma olarak yorumlayan Paşa, Müslüman milletlere ilerlemek için İslâm öncesi gelenekleri ile Batı taklitçiliğini bırakmalarını ve İslâmî ilke ve hakikatlere dönmek anlamında İslâmlaşmalarını tavsiye etmektedir. Bu makalede Said Halim Paşa'nın İslâm âleminin geri kalma sebepleri ve Türklerin İslâm yorumu hakkındaki düşünceleri problematik bir yaklaşımla tahlil edilmiştir. ABSTRACT Said Halim Pasha, one of the important figures of Islamist thought in Turkey, has deeply analyzed the subject of Westernization and the reasons of the decline of the Islamic world and revealed original ideas. Pasha attributes to the decline of the Islamic world to pre-Islamic traditions of Muslim nations to a large extent. According to Pasha, the religion of Islam contains all the basics that Muslims need for progress. But, Muslim nations, misinterpreting their religion under the influence of pre-Islamic traditions, have moved away from Islamic principles and truths and for this reason they could not progress. Pasha, who interpreted the Westernization movements as a second deviation from Islam, recommends
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of... more
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of resolving the problems of society that he perceived as arising from Western influences. The consolidation of Islam formed the normative basis of his thinking. Said Halim wrote theoretical texts discussing the scientific and social duties that he gathered from his religious beliefs and his sociological analysis. Importantly, Halim did not stress religious doctrines and precedence in his views. Instead, his political visions prioritized Muslim society as a religious-political community over classical subjects of Islamic religious studies like the caliphate and the study of Islamic jurisprudence. Said Halim’s envisioned polity would incorporate Western influences but limit them to the material level. Those influences should only help to reestablish the qualities of an Islamic rule that had been temporarily lost in the age of Imperialism. Despite his analysis of fundamental differences between civilizations, Said Halim’s thinking opened up new transitivities and permeabilities; he appropriated political notions of representation and accountability and transferred them to an Islamic context of political authority without resorting to the usual Islamic references. Within the scope of this paper, Said Halim’s intellectual geography and its dynamics are discussed by following his political career’s turning points, as well as exploring the intellectual subjects and socio-political phenomena that shaped his deliberations.
Osmanlı modernleşmesi sürecinde din siyasal reformların meşruiyetini sağlayan bir unsur konumuna gelmiştir. Batılılaşmanın önemli temsilcilerinden olan Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi aydınlar, kökeni itibariyle Batılı olan... more
Osmanlı modernleşmesi sürecinde din siyasal reformların meşruiyetini sağlayan bir unsur konumuna gelmiştir. Batılılaşmanın önemli temsilcilerinden olan Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi aydınlar, kökeni itibariyle Batılı olan anayasa, meclis vb. kavramları Medine Vesikası, şûra gibi İslâmî kavramlara benzeterek meşrulaştırmışlardır. İslâmcılık akımının ideologlarından Said Halim Paşa’nın eserlerinde savunduğu görüşler göz önüne alındığında, bu kavramlar arasında farklılık ilişkisi kurduğu anlaşılmaktadır. Düşünce sistematiğini İslâm ve Batı medeniyetinin farklılıkları üzerine kuran Paşa, Batı menşeli siyasal kurumların Osmanlı toplum yapısına uymayacağını savunmuştur. Batı ve Osmanlı’yı anlamadan taklitçi bir zihniyet ile girişilen siyasi reformların Osmanlı Devleti’ni mevcut durumundan daha kötüye götüreceğini düşünen Paşa, İslâm’ı temele alan bir yaklaşımla bize özgü olanın arayışı içerisine girmiştir. Onun 1913 yılında yayımlanan Meşrutiyet başlıklı eseri en erken Meşrutiyet eleştirisi olması hasebiyle önemli bir metindir. Avrupa’da doğan ulus-devlet fikrinin toplumsal altyapısını teşkil eden vatan ve millet kavramlarının gelişmediği Osmanlı toplumunda Batılı siyasal kurumların kurulması ile Osmanlı Batılı bir paradigmaya uyanmıştır. Bu noktada Said Halim Paşa’nın İslâm itikadına ve ahlakına dayandırdığı düşünce sistematiği önem kazanmaktadır. Zira Paşa’nın düşüncesindeki İslâm, yerlilik düşüncesinin sabit zeminini teşkil etmektedir. Bu sabit zemini dikkate almayan tepeden inmeci modernleşme çabaları Meşrutiyet rejimini vücuda getirmiş ve fakat Meşrutiyet’in ilanı beklendiği üzere Osmanlı Devleti’nin bekasını sağlayamamıştır. Bu çalışmada Said Halim Paşa’nın Meşrutiyet başlıklı eseri onun din anlayışı ve yerlilik düşüncesi etrafında incelenecektir. İslâmcılık düşüncesi ve yerlilik kavramı arasındaki ilişkinin bu eser üzerinden ele alınması ile yerlilik düşüncesi literatürüne ve Said Halim Paşa literatürüne özgün bir katkı sunmak amaçlanmaktadır.
Bilgin ve düşünürlerin kaygılarının benzerliği aynı zamanda onların biyografilerinin ve düşüncelerinin de benzerliğini doğurmuştur. Coğrafya ve kültürel bakımdan birbirlerine ne kadar uzak olsa da ortak yanları bulunan her iki devlet ve... more
Bilgin ve düşünürlerin kaygılarının benzerliği aynı zamanda onların biyografilerinin ve düşüncelerinin de benzerliğini doğurmuştur. Coğrafya ve kültürel bakımdan birbirlerine ne kadar uzak olsa da ortak yanları bulunan her iki devlet ve medeniyetin benzer fikir adamları vardır. Bu benzer fikir adamlığının en büyük biyografik ve fikrî iki temsili; Said Halim Paşa ile Ku Hung-Ming’dir
Conservatism in Turkey has its own unique aspects. Said Halim Pasha was a remarkable thinker and politician with his original interpretations about Islamism and conservatism. In this article, the views of Said Halim Pasha, who developed a... more
Conservatism in Turkey has its own unique aspects. Said Halim Pasha was a remarkable thinker and politician with his original interpretations about Islamism and conservatism. In this article, the views of Said Halim Pasha, who developed a conservative sociological interpretation with an attitude centered on social reality, the spirit of the time and Islam in the pre-Republican period will be evaluated. First, the relationship between sociology and conservatism will be emphasized and then Said Halim Pasha's Islamic-based conservative sociological interpretation against imitator westernization will be determined. He believed that the change of a society should only happen within its own reality. Imitative Westernist conceptions have the potential to produce an alienation and cultural crisis in their own society. The radical and revolutionary change experienced after the Republic confirmed his predictions, as it brought together Islamism and conservatism, and was due to radical Westernization. This process also took place in spite of social reality and therefore sociology. Perhaps fort his reason, Said Halim Pasha still draws attention in Turkish intelectual circles. In addition, a significant part of the social, cultural and political problems he identified during his period still continue to be important problems, even though more than a century has passed. The question of "why radical Islamist movements would not be successful in Turkey" can be answered through the thought of Said Halim Paşa.