Cemil Meriç; “dergi hür tefekkürün kalesidir.” Ortaya çıkışı ve devamı açısından Avrupa örneklerinden farklı olan Türkiye’de Muhafazakârlık çoğunlukla farklı düşüncelerin etkisiyle şekillenme, farklı isimler ve eserler ile siyaset ve... more
Cemil Meriç; “dergi hür tefekkürün kalesidir.” Ortaya çıkışı ve devamı açısından Avrupa örneklerinden farklı olan Türkiye’de Muhafazakârlık çoğunlukla farklı düşüncelerin etkisiyle şekillenme, farklı isimler ve eserler ile siyaset ve kültür dünyasında yer bulmaktadır. Muhafazakâr Düşünce Dergisi olarak biz de 10. Yılımızda Türkiye’de Muhafazakârlığa dair literatürü toparlamış olmak gayesiyle muhafazakârlık olgusunu düşünürler üzerinden ele almaya gayret ettik. (...) 26 düşünür üzerinden Türkiye’de Muhafazakâr düşünceyi etkileyen düşünürleri incelemeye başlıyoruz ve önümüzdeki 2 sayı boyunca incelemeye devam edeceğiz. Bu sayıda ilk 8 isimle karşınızdayız; Sabri Fehmi Ülgener, Yahya Kemal, Said Halim Paşa, Fatma Aliye, Tarık Buğra, Nurettin Topçu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve Ziya Gökalp
Conservatism in Turkey has its own unique aspects. Said Halim Pasha was a remarkable thinker and politician with his original interpretations about Islamism and conservatism. In this article, the views of Said Halim Pasha, who developed a... more
Conservatism in Turkey has its own unique aspects. Said Halim Pasha was a remarkable thinker and politician with his original interpretations about Islamism and conservatism. In this article, the views of Said Halim Pasha, who developed a conservative sociological interpretation with an attitude centered on social reality, the spirit of the time and Islam in the pre-Republican period will be evaluated. First, the relationship between sociology and conservatism will be emphasized and then Said Halim Pasha's Islamic-based conservative sociological interpretation against imitator westernization will be determined. He believed that the change of a society should only happen within its own reality. Imitative Westernist conceptions have the potential to produce an alienation and cultural crisis in their own society. The radical and revolutionary change experienced after the Republic confirmed his predictions, as it brought together Islamism and conservatism, and was due to radical Westernization. This process also took place in spite of social reality and therefore sociology. Perhaps fort his reason, Said Halim Pasha still draws attention in Turkish intelectual circles. In addition, a significant part of the social, cultural and political problems he identified during his period still continue to be important problems, even though more than a century has passed. The question of "why radical Islamist movements would not be successful in Turkey" can be answered through the thought of Said Halim Paşa.
Bilgin ve düşünürlerin kaygılarının benzerliği aynı zamanda onların biyografilerinin ve düşüncelerinin de benzerliğini doğurmuştur. Coğrafya ve kültürel bakımdan birbirlerine ne kadar uzak olsa da ortak yanları bulunan her iki devlet ve... more
Bilgin ve düşünürlerin kaygılarının benzerliği aynı zamanda onların biyografilerinin ve düşüncelerinin de benzerliğini doğurmuştur. Coğrafya ve kültürel bakımdan birbirlerine ne kadar uzak olsa da ortak yanları bulunan her iki devlet ve medeniyetin benzer fikir adamları vardır. Bu benzer fikir adamlığının en büyük biyografik ve fikrî iki temsili; Said Halim Paşa ile Ku Hung-Ming’dir
Crossing The Border Between Religion and Civilization - Trends and Cases in The Study Of Islamic and Western Civilizations. ISBN: 9786257249256. Ibn Haldun University Press, Istanbul, Turkey.
Osmanlı modernleşmesi sürecinde din siyasal reformların meşruiyetini sağlayan bir unsur konumuna gelmiştir. Batılılaşmanın önemli temsilcilerinden olan Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi aydınlar, kökeni itibariyle Batılı olan... more
Osmanlı modernleşmesi sürecinde din siyasal reformların meşruiyetini sağlayan bir unsur konumuna gelmiştir. Batılılaşmanın önemli temsilcilerinden olan Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi aydınlar, kökeni itibariyle Batılı olan anayasa, meclis vb. kavramları Medine Vesikası, şûra gibi İslâmî kavramlara benzeterek meşrulaştırmışlardır. İslâmcılık akımının ideologlarından Said Halim Paşa’nın eserlerinde savunduğu görüşler göz önüne alındığında, bu kavramlar arasında farklılık ilişkisi kurduğu anlaşılmaktadır. Düşünce sistematiğini İslâm ve Batı medeniyetinin farklılıkları üzerine kuran Paşa, Batı menşeli siyasal kurumların Osmanlı toplum yapısına uymayacağını savunmuştur. Batı ve Osmanlı’yı anlamadan taklitçi bir zihniyet ile girişilen siyasi reformların Osmanlı Devleti’ni mevcut durumundan daha kötüye götüreceğini düşünen Paşa, İslâm’ı temele alan bir yaklaşımla bize özgü olanın arayışı içerisine girmiştir. Onun 1913 yılında yayımlanan Meşrutiyet başlıklı eseri en erken Meşrutiyet eleştirisi olması hasebiyle önemli bir metindir. Avrupa’da doğan ulus-devlet fikrinin toplumsal altyapısını teşkil eden vatan ve millet kavramlarının gelişmediği Osmanlı toplumunda Batılı siyasal kurumların kurulması ile Osmanlı Batılı bir paradigmaya uyanmıştır. Bu noktada Said Halim Paşa’nın İslâm itikadına ve ahlakına dayandırdığı düşünce sistematiği önem kazanmaktadır. Zira Paşa’nın düşüncesindeki İslâm, yerlilik düşüncesinin sabit zeminini teşkil etmektedir. Bu sabit zemini dikkate almayan tepeden inmeci modernleşme çabaları Meşrutiyet rejimini vücuda getirmiş ve fakat Meşrutiyet’in ilanı beklendiği üzere Osmanlı Devleti’nin bekasını sağlayamamıştır. Bu çalışmada Said Halim Paşa’nın Meşrutiyet başlıklı eseri onun din anlayışı ve yerlilik düşüncesi etrafında incelenecektir. İslâmcılık düşüncesi ve yerlilik kavramı arasındaki ilişkinin bu eser üzerinden ele alınması ile yerlilik düşüncesi literatürüne ve Said Halim Paşa literatürüne özgün bir katkı sunmak amaçlanmaktadır.
Bu çalışmada; Said Halim Paşa’nın Batılılaşma, İslamcılık ve milliyetçilik konularında sosyolojik açıdan değer taşıyan görüşleri ele alınmıştır. Said Halim Paşa; Batılıların seviyesine göre geri durumdaki Osmanlı Devletinin kalkınması... more
Bu çalışmada; Said Halim Paşa’nın Batılılaşma, İslamcılık ve milliyetçilik konularında sosyolojik açıdan değer taşıyan görüşleri ele alınmıştır. Said Halim Paşa; Batılıların seviyesine göre geri durumdaki Osmanlı Devletinin kalkınması için hal çareleri önermiştir. Bu öneriler, İslam–merkezli bir bakış açısıyla ele alınmıştır.
“Said Halim Paşa’da Batılılaşma, İslamcılık ve Milliyetçilik” adlı tez bu çalışması iki ana bölümden oluşmaktadır. Başlangıçta Said Halim Paşa’nın hayatı ve eserleri hakkında genel bir bilgi verilmiştir. I. Bölümde; Osmanlı Devletinin son döneminde popüler olan Batılılaşma, İslamcılık ve milliyetçilik akımlarını ortaya çıkaran şartlar irdelenmiş, bu akımların ideolojik boyutları ile başlıca ilke ve hedefleri ortaya konulmuş ve öngördükleri toplum modeli tasvir edilmiştir. II. Bölümde ise; Said Halim Paşa’nın düşünce sistemine sosyolojik nitelik kazandıran üç kavram; sosyal dayanışma, ekonomik dayanışma ve sosyal tekâmül kavramları tahlil edilmiştir. Daha sonra ise, tez çalışmasının ana konusunu teşkil eden Said Halim Paşa’nın Batılılaşma, İslamcılık ve milliyetçilik konusundaki görüşleri aktarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, konuyla ilgili diğer tanınmış fikir adamlarının görüşlerine de konu başlıklarıyla ilintili bir şekilde karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesinde bulunan Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, 8 Aralık 2021 tarihinde çevrim içi olarak “Ermeni Terör Örgütleri Tarafından Şehit Edilen Türk Diplomatlarımız: Said Halim Paşa (6 Aralık... more
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesinde bulunan Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, 8 Aralık 2021 tarihinde çevrim içi olarak “Ermeni Terör Örgütleri Tarafından Şehit Edilen Türk Diplomatlarımız: Said Halim Paşa (6 Aralık 1921)” konulu bir panel gerçekleştirdi.
Dr. Öğretim Üyesi Güner DOĞAN’ın panel yöneticisi olarak yer aldığı etkinliğe alanında önde gelen isimler iştirak etti. Panelin ilk konuşması, TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanı Prof. Dr. Kudret BÜLBÜL tarafından yapıldı. Prof. Dr. BÜLBÜL konuşmasında, Said Halim Paşa’nın entelektüel mirasını değerlendirdi. Günümüzde Said Halim Paşa’ya olan ilginin arttığına dikkat çeken BÜLBÜL, bu durumun üç nedeni olduğunu vurguladı. Bunların birincisinin Türkiye’nin değişen iklimi, ikincisinin daha yerli ve millî bir metodoloji arayışı, üçüncüsünün ise kendi köklerine yönelme isteği olduğunu ifade etti. Bu üç neden ve ardından 200 yıllık modernleşme tarihimizin etkilerinin Said Halim Paşa’nın görüşlerini bugün de değerli kıldığını aktaran BÜLBÜL, Said Halim Paşa’nın olaylara bir sosyolog edasıyla yaklaştığına değindi. Prof. Dr. Kudret BÜLBÜL ayrıca, Said Halim Paşa’nın şehit edildiği yerde hatırlatıcı bir bilgi panelinin yaptırılması gerektiğini belirtti.
İkinci konuşmacı olarak söz alan Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mevlüt ÇELEBİ, Sait Halim Paşa’nın şehit edilmesinin İtalyan basınındaki yansımalarını ele aldı. Prof. Dr. ÇELEBİ yaptığı konuşmada, Said Halim Paşa’nın 1913-1917 yılları arasında sadrazamlık yaptığını ve 1915 yılı tehcir kararı alınmasında rol almış olmasından dolayı Ermeni terör örgütleri tarafından hedef seçildiğini kaydetti. Said Halim Paşa’nın şehit edilişinin planlı bir eylem olduğunun altını çizen ÇELEBİ, bu olayın İtalyan basınındaki yankıları üzerinde durdu.
Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşaviri Dr. Rıza Haluk SONER ise, dönemin görselleri eşliğinde adım adım cinayetin nasıl işlendiğini ortaya koydu. SONER, İtalyan belgelerinden örnekler vererek cinayet zanlısının İtalyan polisi tarafından serbest bırakılması nedeniyle suikastın tam olarak aydınlatılamadığına dikkat çekti.
Panelin kapanış konuşmasında Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yüksel ÖZGEN, Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilen diplomatlarımızı anmanın önemine değindi ve bu tarz anma etkinliklerinin gelecek yıllarda da devam ettirileceğini belirtti.
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of... more
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of resolving the problems of society that he perceived as arising from Western influences. The consolidation of Islam formed the normative basis of his thinking. Said Halim wrote theoretical texts discussing the scientific and social duties that he gathered from his religious beliefs and his sociological analysis. Importantly, Halim did not stress religious doctrines and precedence in his views. Instead, his political visions prioritized Muslim society as a religious-political community over classical subjects of Islamic religious studies like the caliphate and the study of Islamic jurisprudence. Said Halim’s envisioned polity would incorporate Western influences but limit them to the material level. Those influences should only help to reestablish the qualities of an Islamic rule that had been temporarily lost in the age of Imperialism. Despite his analysis of fundamental differences between civilizations, Said Halim’s thinking opened up new transitivities and permeabilities; he appropriated political notions of representation and accountability and transferred them to an Islamic context of political authority without resorting to the usual Islamic references. Within the scope of this paper, Said Halim’s intellectual geography and its dynamics are discussed by following his political career’s turning points, as well as exploring the intellectual subjects and socio-political phenomena that shaped his deliberations.
Aradan 100 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra II. Meşrutiyet döneminin önemli bir devlet adamı, hukukçusu ve düşünürü olan Said Halim Paşa üzerine okumalar yapıldığında, Paşa’nın yaşadığı dünya ile günümüz Türkiye’si arasındaki... more
Aradan 100 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra II. Meşrutiyet döneminin önemli bir devlet adamı, hukukçusu ve düşünürü olan Said Halim Paşa üzerine okumalar yapıldığında, Paşa’nın yaşadığı dünya ile günümüz Türkiye’si arasındaki şaşırtıcı benzerlikler dikkati çeker (Bülbül, 2011). II. Meşrutiyet döneminde oluşan çok renkli siyasî ve fikrî yelpazenin hiç kuşku yok ki bunda payı büyüktür. Nitekim Tarık Zafer Tunaya, II. Meşrutiyet dönemi için, “Osmanlı son dönemini, Cumhuriyet ve sonrasını anlamak için bir laboratuardır.” (Tunaya, 1995: 750) ifadesini kullanmaktadır. Bu dönem, bir açıdan anayasal düzen ve parlamenter sisteme geçiş, siyasî partilerin yaygınlık kazanması, temel hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması ve basın kuruluşlarının sayısındaki artışlar bağlamında Türkiye’de çağdaş düşüncenin başlangıcını oluşturur (Birecikli, 2008: 222).
(Yazısını okuyacağınız genç arkadaşlarımızdan biri de Ebuzer Karaaslan, “Said Halim Paşa’nın siyasî sistem önerisi” üzerine çok titiz bir tetkikde bulundu. Bu yazı, Paşa’nın siyasî nazarîyâtı hakkındaki yanlış telâkkileri bir hayli tashih edecek bilgiler ihtiva ediyor.)
ÖZ Türkiye'de İslâmcı düşüncenin önemli isimlerinden birisi olan Said Halim Paşa, Batılılaşma meselesi ve İslâm dünyasının geri kalma sebepleri üzerine derin tahliller yapmış ve özgün düşünceler ortaya koymuştur. Paşa, İslâm dünyasının... more
ÖZ Türkiye'de İslâmcı düşüncenin önemli isimlerinden birisi olan Said Halim Paşa, Batılılaşma meselesi ve İslâm dünyasının geri kalma sebepleri üzerine derin tahliller yapmış ve özgün düşünceler ortaya koymuştur. Paşa, İslâm dünyasının geri kalışını büyük ölçüde Müslüman milletlerin İslâm öncesi geleneklerine bağlamaktadır. Paşa'ya göre İslâm dini, Müslümanların ilerlemek için ihtiyaç duyduğu bütün esasları ihtiva etmektedir. Ancak İslâm öncesi geleneklerinin etkisiyle dinlerini yanlış yorumlayan Müslüman milletler, İslâmî ilke ve hakikatlerden uzaklaşmışlar ve bu sebeple ilerleyememişlerdir. Batılılaşma hareketlerini de ikinci bir İslâm'dan uzaklaşma olarak yorumlayan Paşa, Müslüman milletlere ilerlemek için İslâm öncesi gelenekleri ile Batı taklitçiliğini bırakmalarını ve İslâmî ilke ve hakikatlere dönmek anlamında İslâmlaşmalarını tavsiye etmektedir. Bu makalede Said Halim Paşa'nın İslâm âleminin geri kalma sebepleri ve Türklerin İslâm yorumu hakkındaki düşünceleri problematik bir yaklaşımla tahlil edilmiştir. ABSTRACT Said Halim Pasha, one of the important figures of Islamist thought in Turkey, has deeply analyzed the subject of Westernization and the reasons of the decline of the Islamic world and revealed original ideas. Pasha attributes to the decline of the Islamic world to pre-Islamic traditions of Muslim nations to a large extent. According to Pasha, the religion of Islam contains all the basics that Muslims need for progress. But, Muslim nations, misinterpreting their religion under the influence of pre-Islamic traditions, have moved away from Islamic principles and truths and for this reason they could not progress. Pasha, who interpreted the Westernization movements as a second deviation from Islam, recommends
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of... more
The intellectual and statesman Said Halim Pasha left his marks on the establishment of constitutional monarchy in Ottoman Empire. Yet, he was not content with this new political regime, but in pursuit of a political order more capable of resolving the problems of society that he perceived as arising from Western influences. The consolidation of Islam formed the normative basis of his thinking. Said Halim wrote theoretical texts discussing the scientific and social duties that he gathered from his religious beliefs and his sociological analysis. Importantly, Halim did not stress religious doctrines and precedence in his views. Instead, his political visions prioritized Muslim society as a religious-political community over classical subjects of Islamic religious studies like the caliphate and the study of Islamic jurisprudence. Said Halim’s envisioned polity would incorporate Western influences but limit them to the material level. Those influences should only help to reestablish the...
Batı medeniyetinin başardığı aklîleştirme girişimini ulus-devletler çağında İslâm’ın/şeriatın da başarabileceğini düşünen (Gencer, 2017: 244), düşünmekle kalmayıp bizâtihi başarmak isteyen bir çizginin temsilcilerinden olan Said Halim... more
Batı medeniyetinin başardığı aklîleştirme girişimini ulus-devletler çağında İslâm’ın/şeriatın da başarabileceğini düşünen (Gencer, 2017: 244), düşünmekle kalmayıp bizâtihi başarmak isteyen bir çizginin temsilcilerinden olan Said Halim Paşa’nın bir Müslüman olarak dinden ne anladığını ortaya koymak, onun fikrî çabasını anlamak için elzemdir. İslâm’ı düşünce sistematiğinin en temeline yerleştiren bir aydının düşünceleri üzerine kafa yorarken sağlıklı sonuçlar elde edebilmenin yolu da buradan geçiyor olsa gerek.