Bu kitap, eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden akademisyenlerin yazdıkları makalelerden oluşmaktadır. Hırvatistan’dan Zdenko Radelić, Miroslav Akmadža, Davor Marijan, Vladimir Geiger, Mario Jareb ve Nikica Barić; Slovenya’dan Zdenko Čepič,... more
Bu kitap, eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden akademisyenlerin yazdıkları makalelerden oluşmaktadır. Hırvatistan’dan Zdenko Radelić, Miroslav Akmadža, Davor Marijan, Vladimir Geiger, Mario Jareb ve Nikica Barić; Slovenya’dan Zdenko Čepič, Bojan Balkovec ve Jure Gašparič; Karadağ’dan Boban Batrićević; Bosna Hersek’ten Husnija Kamberović; Kuzey Makedonya’dan Petar Todorov ve Sırbistan’dan Ljubinka Trgovčević-Mitrović, Ivana Dobrivojević-Tomić, Slobodan Selinić, Milivoj Bešlin, Vladan Jovanović, Zoran Janjetović, Srđan Barišić, Aleksandar R. Miletić ve Dragomir Bondžić 1918-1991 yılları arasındaki Yugoslavya tarihini kendi yorumlarıyla anlattılar.
Bu makalede 1831 yılında Polonya’da Rusya’ya karşı başlatılan ayaklanmanın bastırılmasından sonra Avrupa’ya kaçmak zorunda kalan Polonyalıların Paris’te Prens Adam Jerzy Czartoryski (1770-1861) etrafında bir araya gelerek oluşturdukları... more
Bu makalede 1831 yılında Polonya’da Rusya’ya karşı başlatılan ayaklanmanın
bastırılmasından sonra Avrupa’ya kaçmak zorunda kalan Polonyalıların Paris’te Prens
Adam Jerzy Czartoryski (1770-1861) etrafında bir araya gelerek oluşturdukları Hotel
Lambert grubunun 1840-1844 yılları arasındaki Sırbistan politikasına ve 1844’te
Sırbistan İçişleri Bakanı Ilija Garašanin’in (1812-1874) ilk modern Sırp siyasi
milliyetçi programı olan “Načertanije”yi oluşturmasında Hotel Lambert’in etkisine
değinilecektir. Hotel Lambert’in izlediği Sırbistan Politikası’nın amacı Doğu Avrupa’da
Rus etkisinin azaltılması ve toprakları XVIII. yüzyılda Rusya, Avusturya ve Prusya
tarafından paylaşılan Polonya’nın bağımsızlığının yeniden kazanılmasıdır. Çalışmada
Hotel Lambert’in oluşum sürecine XVIII. ve XIX. yüzyıl Polonya tarihi perspektifinden
kısaca bakılırken Hotel Lambert’in 1840-1844 dönemi Sırbistan politikasının nedenleri
anlatılacak ve bu dönemde Sırbistan’da yaşanan siyasi gelişmeler çerçevesinde Büyük
Sırbistan planının (Načertanije) oluşturulma süreci değerlendirilecektir.
Bu çalışmada 1991 yılında Yugoslavya’dan ayrılarak ilk kez bağımsız bir devlet kuran Slovenlerin XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşadıkları uluslaşma süreci ele alınacaktır. Bu dönemde Slovenler önce dil-kültür alanında yaptıkları... more
Bu çalışmada 1991 yılında Yugoslavya’dan ayrılarak ilk kez bağımsız bir
devlet kuran Slovenlerin XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşadıkları uluslaşma süreci ele
alınacaktır. Bu dönemde Slovenler önce dil-kültür alanında yaptıkları çalışmalarla
uluslaşma sürecine girmişler ve ardından 1848 Devrimleri döneminde Habsburg
İmparatorluğu yönetimi altında yaşadıkları farklı idari bölgelerin “Birleşik Slovenya
(Zedinjena Slovenija)” adı altında birleşmesini talep ederek modern anlamda Sloven
milli hareketine ilk kez siyasi bir karakter kazandırmışlardır. “Birleşik Slovenya”
programı; XX. yüzyılda Yugoslavya Federasyonu’nun bir parçası olan Slovenlerin
bu devlet içinde kendi federe yönetimlerine sahip olma taleplerine de tarihsel bir
dayanak oluşturmuştur.
Bu makalede II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya’da kendi ulusal planlarını gerçekleştirmek için harekete geçen faşist Hırvat Ustaşa ve Sırp Çetnik hareketleriyle birlikte Yugoslavya Komünist Partisi’nin denetimindeki Partizan hareketi... more
Bu makalede II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya’da kendi ulusal planlarını gerçekleştirmek için harekete geçen faşist Hırvat Ustaşa ve Sırp
Çetnik hareketleriyle birlikte Yugoslavya Komünist Partisi’nin denetimindeki Partizan hareketi incelenecektir. 1918-1941 yılları arasında
siyasal varlığını devam ettirmiş olan Yugoslavya Krallığı’nda devletin
siyasi yapısı konusunda Yugoslav ulusları arasında yaşanan anlaşmazlık çözülememiş ve devletin federalist bir biçimde düzenlenmesini talep eden Hırvatlar ile merkeziyetçi bir devlet yapısını savunan Sırplar
arasında siyasi bir çatışma yaşanmıştır. Sırplar merkeziyetçi devlet
yapısıyla birlikte Büyük Sırbistan projesinin hayata geçirilmesi için
uğraşırken Hırvatlar kendi federe yönetimlerini elde etmek amacıyla
mücadele etmişlerdir. Yaşanan bu siyasal çatışma devletin meşruiyetini zayıflatmıştır. II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte kendi ulusal programlarını gerçekleştirmek amacıyla Hırvatlar faşist Ustaşa hareketini Sırplar da Büyük Sırbistan idealini gerçekleştirmeye çalışan
Çetnik hareketini desteklemişlerdir. Bu hareketlerin dışında Yugoslavya Komünist Partisi denetimindeki Partizanlar da siyasi yapı bakımından federalizme dayanan bir devlet kurmak için mücadele etmişlerdir.
Bu makalede 1 Aralık 1918’de kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nda Kral Aleksander Karađorđević’in 6 Ocak 1929’da diktatörlüğünü ilan etmesinden ve devletin adını Yugoslavya Krallığı olarak değiştirmesinden sonra ülkede yaşanan Hırvat... more
Bu makalede 1 Aralık 1918’de kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nda Kral Aleksander Karađorđević’in 6 Ocak 1929’da diktatörlüğünü ilan etmesinden ve devletin adını Yugoslavya Krallığı olarak değiştirmesinden sonra ülkede yaşanan Hırvat sorununun siyasi yapısı ve bu sorunun çözülebilmesi yönünde atılan adımlar incelenecektir. Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın kuruluşundan itibaren devletin federalizm çerçevesinde örgütlenmesini isteyen Hırvatların bu yöndeki talepleri merkeziyetçi bir devlet yapısını savunan Sırplar tarafından engellenmiştir. Büyük Sırbistan’ın kurulması yönünde siyasi bir programı savunan Kral Aleksander Hırvatların taleplerini görmezden gelerek ülkedeki siyasal yaşamı kontrol altına almaya çalışmıştır. Ancak Hırvatların, Sırpların denetimindeki merkeziyetçi devlet yapısına yönelik itirazları şiddetlenmiş ve devletin federalleştirilmesine yönelik izledikleri adımlar artmıştır. Hırvatlar hem Yugoslavya içi hem de dönemin Avrupası’ndaki siyasi dengeleri gözeterek devleti de facto olarak 1939 yılında Sırplarla yaptıkları bir antlaşma sonucunda (kon)federalleştirmişlerdir. Makalede Hırvat siyasi talepleri bağlamında Yugoslavya Krallığı’nın federalleştirilmesi süreci incelenmiş ve bu sürecin gerçekleşmesinde etkili olan ülke içi ve dışı siyasi dinamiklere değinilmiştir
Makedonya’da yaşayan Müslüman Türklerin millî ve mânevî değerlerini korumak amacıyla kurulan Yücel Teşkilatı’ndan 4 genç, 27 Şubat 1948’de sosyalist Yugoslavya yönetimi tarafından idam edilmişti. Ülkemizde çok fazla bilinmeyen bu... more
Makedonya’da yaşayan Müslüman Türklerin millî ve mânevî değerlerini korumak amacıyla kurulan Yücel Teşkilatı’ndan 4 genç, 27 Şubat 1948’de sosyalist Yugoslavya yönetimi tarafından idam edilmişti. Ülkemizde çok fazla bilinmeyen bu teşkilat ve üyeleriyle ilgili Tarihçi-Yazar Yıldırım Ağanoğlu ile konuştuk. Ağanoğlu, “Şu anda Makedonya’nın nüfusu iki milyon, bu göç olmasaydı en az yüzde 60 ya da 70’ini Türkler ve Arnavutlar oluşturacaktı. Makedonlar azınlık kalacaktı. Bu bir nüfus mühendisliğiydi” ifadeleriyle 4 idamın nasıl bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor
ÖZ Yugoslavya'nın dağılması ile birlikte bağımsızlık kazanan ardıl cumhuriyetlerde kimlik çerçevesinde siyaset ve mikro milliyetçilik Balkanlarda tekrar ortaya çıkmıştır. Kimlik siyasetinin artmasıyla birlikte çatışmalar yayılmacı... more
ÖZ Yugoslavya'nın dağılması ile birlikte bağımsızlık kazanan ardıl cumhuriyetlerde kimlik çerçevesinde siyaset ve mikro milliyetçilik Balkanlarda tekrar ortaya çıkmıştır. Kimlik siyasetinin artmasıyla birlikte çatışmalar yayılmacı milliyetçiliğe dayanmıştır. Yugoslavya'nın kuruluşundan ve dağılışına kadar komünizm idare ettiği yönünde bir düşünce vardır. Her ne kadar komünizm olsa da, Federasyon içindeki liderler milliyetçiliği elinin altında tutmuştur. Yugoslavya'nın dağılması ile birlikte bu milliyetçilik bir ideoloji olmasının yanında yönetimde bir araç haline gelmiştir. Birçok lider, ülkelerin bağımsızlığı için milliyetçi seçim kampanyası olarak kullanmış; anayasa önerilerini bu milliyetçilik hassasiyeti ile düzenlemiştir. Ardıl cumhuriyetlerdeki ötekileştirmeye dayalı milliyetçilik, tarihsel yakınlığı olan ulusları uzaklaştırmıştır; ülkelerin anayasaları ve diğer hukuki düzenlemeleri, özellikle ulusal azınlıklara karşı temkinli yaklaşır olmuştur. Bu çalışmada, ardıl cumhuriyetlerde milliyetçiliğin anlaşılması ve birbirleri üzerinde etkileri incelenmeye çalışılmıştır. ABSTRACT In the successive republics that gained independence with the dissolution of Yugoslavia, politics and micro-nationalism re-emerged in the Balkans within the framework of identity. With the rise of identity politics, conflicts were based on expansionist nationalism. There is a belief that Yugoslavia ruled communism from its foundation and its dissolution. Although communism, leaders within the Federation have held nationalism at hand. With the disintegration of Yugoslavia, this nationalism became an ideology and a tool in the administration. Many leaders have used it as a nationalist election campaign for the independence of countries; the constitution proposals were arranged with the sensitivity of this nationalism. Nationalism based on the marginalization in successive republics has removed nations with historical affinity; countries' constitutions and other legal arrangements have been cautious, especially against national minorities. In this study, understanding of nationalism in successive republics and their effects on each other are tried to be examined.
Bu makalede 1918-1929 yılları arasında siyasal varlığını devam ettirmiş olan Sırp, Hırvat, Sloven Krallığı’nda üniterizm ve federalizm yanlıları arasında yaşanan siyasi mücadele anlatılacaktır. 1 Aralık 1918’de kurulan Sırp, Hırvat,... more
Bu makalede 1918-1929 yılları arasında siyasal varlığını devam
ettirmiş olan Sırp, Hırvat, Sloven Krallığı’nda üniterizm ve federalizm
yanlıları arasında yaşanan siyasi mücadele anlatılacaktır. 1 Aralık 1918’de
kurulan Sırp, Hırvat, Sloven Krallığı anayasal parlamenter bir monarşi
olarak kurulduğunda devletin siyasi yapısının nasıl örgütleneceği konusunda
temelde iki karşıt görüş ortaya çıkmıştır. Devletin üniter bir biçimde
örgütlenmesini savunan Sırplar ile devletin federal bir biçimde
örgütlenmesini savunan Hırvatlar ve Slovenler arasındaki siyasi mücadele
parlamenter sistem çerçevesinde yaşanmıştır. 28 Haziran 1921’de devletin
üniter bir biçimde örgütlenmesini sağlayan Vidovdan Anayasası kabul
edildiğinde ise özellikle Hırvatlar ve Slovenler açısından yeni kurulan
devletin meşruiyeti ortadan kalkmıştır. Bu noktadan sonra devlet sürekli bir
meşruiyet krizi içinde kalmış ve bu kriz çeşitli ittifaklar ve siyasi anlaşmalar
ile giderilmeye çalışılmıştır. Sırp, Hırvat, Sloven Krallığı’nın devletin yapısı
konusunda uzlaşılamamasından dolayı yaşadığı bu meşruiyet krizi
Yugoslavya’nın 20. yüzyıldaki varlığı boyunca devam etmiştir.
Bu makalede XIX. yüzyılda Hırvatistan’da ortaya çıkan Yugoslavcılık ya da Yugoslavizm düşüncesi ve bu düşüncenin politik hedefleri anlatılacaktır. Yugoslavizm düşüncesi Hırvatistan’da hem Hırvat ulusal entegrasyonunu sağlamayı... more
Bu makalede XIX. yüzyılda Hırvatistan’da ortaya çıkan Yugoslavcılık ya da
Yugoslavizm düşüncesi ve bu düşüncenin politik hedefleri anlatılacaktır. Yugoslavizm
düşüncesi Hırvatistan’da hem Hırvat ulusal entegrasyonunu sağlamayı hedeflemiş
hem de Hırvatların diğer Güney Slavlarla (Slovenler, Sırplar) birlikte ortak bir devlet
kurmasını amaçlamıştır. Bu bakımdan Hırvat Yugoslavizm düşüncesi XIX. Yüzyılda
hem Yugoslavya Krallığı’nın ve hem de Sosyalist Yugoslavya’nın kurulmasına
Hırvatistan üzerinden meşruiyet sağlamıştır. Hırvat Yugoslavizm düşüncesinin politik
hedefi federal bir Yugoslav devletinin Güney Slavlar tarafından kurulmasını sağlamaktı.
Eski Yugoslavya topraklarının önemli bir bölümü 1878 yılında ve geri kalan bölümü ise 1912 gibi çok geç bir tarihte Türk idaresinden çıkmıştır. Tabii olarak bu topraklar önemli sayıda Türk ve Müslümanı barındırıyordu. Bu kitlenin önemli... more
Eski Yugoslavya topraklarının önemli bir bölümü 1878 yılında ve geri kalan bölümü ise 1912 gibi çok geç bir tarihte Türk idaresinden çıkmıştır. Tabii olarak bu topraklar önemli sayıda Türk ve Müslümanı barındırıyordu. Bu kitlenin önemli bir bölümü özellikle 1878 Berlin Kongresi ve 1912 Balkan Savaşları sonrasında Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Buna rağmen yüz binlerce Türk ve Müslüman bölgede yaşamaya devam etti. II. Dünya Savaşı sonrasında Yugoslavya kurulunca Türkler de kendi hak ve hukuklarını koruma, kültürlerini yaşatma adına birtakım faaliyetlere giriştiler. Ne var ki gerek krallık gerekse Yugoslavya deneyimi sırasında devletin baskın unsuru Sırplardı. Bu yüzden Türk ve Müslümanlar için hayat Yugoslavya döneminde de kolay olmadı. Baskılar ve Anadolu’ya yönelik göçler kesintisiz devam etti. Yugoslavya’da yaşamaya devam eden Türkler olumsuzluk ve baskılara rağmen kendi dil ve kültürlerini korumak için yoğun bir yayın faaliyeti yürüttüler. Türkçe basın çoğu zaman sosyalist iktidara yakın durmak eleştirisine maruz kalsa da çok önemli bir işlev sürdürdü. 1944 yılında Birlik gazetesinin çıkarılmasıyla başlayan Türkçe yayın macerasının en önemli ayağını, Sırplar ve diğer güney Slav halkları tarafından öcü olarak görülen Osmanlı ve Türk imgesinin yazılarda nasıl işleneceği oluşturdu. Bu sebeple 1965’te yayın hayatına başlayan eski Yugoslavya topraklarındaki en uzun soluklu Türkçe dergi olan Sesler, 1973’te yayına başlayan Çevren ve ardından Doğru Yol/Esin’de yazılar kaleme alan yazarlar, Osmanlı geçmişi konusunda oldukça dikkatli davranmak zorunda kaldılar. Bu makalede adı geçen dergilerde Osmanlı Devleti ile ilgili yayımlanan makaleler taranarak, içerik analizleri yapılmış ve Osmanlı geçmişinin okuyucuya ne şekilde aktarıldığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
This study aimed to examine the nationalist processes through which Serbia gained its independence in 1878, and the effects of these processes on the collapse of the Socialist Federal Republic of Yugoslavia. The Serbian nationalist... more
This study aimed to examine the nationalist processes through which Serbia gained its independence in 1878, and the effects of these processes on the collapse of the Socialist Federal Republic of Yugoslavia. The Serbian nationalist movement, centered around the idea that Serbs had lost their independence and freedom since the First Kosovo War, is an ethnic nationalism. The Serbian nationalist movement, which does not hesitate to mobilize the masses to conquer the lands of Greater Serbia, dragged the people into war, and brought Yugoslavia’s end. In this study, the historical evolution of the conflict situation called Balkanization in light of the conceptual framework of ethnic and territorial nationalisms was discussed. The post-Yugoslavian situation was analyzed in the context of these concepts with special emphasis on Serbian nationalism. As a result, the need to seek a way out of Balkanization, without ignoring the existence of ethnic cores was underlined.
ÖZET Bu makalede Hırvat Köylü Partisi lideri Stjepan Radić'in (1871-1928) Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun federalleştirilmesi yönünde ortaya koyduğu program incelenecektir. 19. yüzyılda Habsburg Monarşisi yönetimindeki... more
ÖZET Bu makalede Hırvat Köylü Partisi lideri Stjepan Radić'in (1871-1928) Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun federalleştirilmesi yönünde ortaya koyduğu program incelenecektir. 19. yüzyılda Habsburg Monarşisi yönetimindeki Hırvatistan'ın federalleştirilmiş bir monarşi içinde kendi gelişimini daha iyi sürdürebileceğini düşünen Stjepan Radić programını oluştururken Alman ve Slav kaynaklı Orta Avrupa programlarından yararlanmıştır. Stjepan Radić, monarşi içinde Hırvat ulusunun politik haklarını savunmuş ve daha sonra 1918'de kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı'nda Hırvatistan'ın federal bir yapı içerisinde kendi federe yönetimine sahip olabilmesi için siyasal mücadele vermiştir. Abstract In this article, the Croatian Peasant Party leader Stjepan Radić's (1871-1928) programme which aimed to federalize Austro-Hungarian Empire will be examined. Stjepan Radić defended the political rights of Croatian nation in the Habsburg Empire and later he also aimed to establish a federal state in the Kingdom of Serbs, Croats and Slovenes whic was founded in 1918. In the 19th century Radić thought that Croatia can get better political benefits with in a federal Habsburg Monarchy. For this reason he created his own federal Habsburg Empire programme which influenced by German and Slavic Central Europe programmes.
Mareşal Jozef Broz Tito’nun Yugoslavya’sı on bir milletten oluşan farklı etnik ve dini unsurları bir araya getiren halkların eşitliği ve dostluğu ilkesine dayanan güçlü, bağımsız, ulusalcı, saygın ve anti-emperyalist bir ülkeydi. Bölgenin... more
Mareşal Jozef Broz Tito’nun Yugoslavya’sı on bir milletten oluşan farklı etnik ve dini unsurları bir araya getiren halkların eşitliği ve dostluğu ilkesine dayanan güçlü, bağımsız, ulusalcı, saygın ve anti-emperyalist bir ülkeydi. Bölgenin tarihsel ve milli şartlarının çok başarılı bir şekilde sentezlenerek oluşturulduğu halkçı bir sosyalist devlet yapısı, Yugoslav milli kimliği altında birleştirilmiş farklı milletler, liberal ekonomi ile devletçi sosyalist ekonomiyi bir arada başarı ile uygulayan yeni bir sosyalist pazar ekonomisi, ama en önemlisi de hem Batı hem de Doğu Bloğu’nun emperyalist dayatmalarına direnen ve uluslararası ilişkilerde eşitlik ilkesini esas almış bağlantısızlar grubunun önderliğini üstlenmiş bir dış politika karakterine sahipti Yugoslavya.