Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Ph.D Sevtap Binbir
  • Turkey
Yapay zeka (YZ) kavramı, pazarlama uygulamaları için nispeten yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenledir ki, bu konuyla ilgili kapsamlı araştırma ve çalışma eksikliği de bulunmaktadır. Bununla birlikte, pazarlama... more
Yapay zeka (YZ) kavramı, pazarlama uygulamaları için nispeten yeni bir kavram olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu nedenledir ki, bu konuyla ilgili kapsamlı araştırma ve çalışma eksikliği de
bulunmaktadır. Bununla birlikte, pazarlama alanındaki yapay zeka konusu; çalışma kapsamını belirli
uygulamalara ve kullanım örneklerine göre daraltmayı haklı kılacak kadar da geniş bir konu olarak
değerlendirilmektedir. Bu sebeple, bu çalışmanın amacı, YZ hakkında, pazarlama konusunda çalışan
gerek iş gerekse akademi insanlarının bilgi edinmeye başlamaları için doğal bir başlangıç noktası
oluşturmak, gerekli bilgileri sunarak literatüre bu noktada katkı sağlamaktır. YZ konusunda bilgi
edinmek isteyen bireyler için doğal bir başlangıç noktası olarak şekillendirilen bu çalışma, pazarlama
alanında çalışanların, günlük uygulamaları ile en alakalı olan konulara odaklanmıştır. Bu noktada, bu
çalışmada, yapay zeka ve ilintili kavramlara da yer verilmiş, bu kavramların pazarlama alanı ile nasıl
ilişkili olabileceği, bu alanda nasıl kullanılabileceğine dair yapılara değinilerek bir takım çıkarımlarda
bulunulmuştur.
The concept of artificial intelligence (AI) is still a relatively new concept for marketing applications.
For this reason, there is a lack of comprehensive research and study on this subject. However, the subject
of artificial intelligence in marketing; is considered as a wide enough subject to justify narrowing the
scope of the study according to specific applications and usage examples. For this reason, the purpose
of this study is to create a natural starting point for AI people who are working on marketing, as well as
business and academia, to contribute to the literature by providing the necessary information at this
point. This study, which is shaped as a natural starting point for individuals who want to learn about AI,
focuses on the issues that are most relevant to the daily practices in the field of marketing. At this point,
in this study, artificial intelligence and related concepts were also included, and a number of inferences
were made by addressing the structures of how these concepts can be associated with the marketing field
and how they can be used in this field.
Research Interests:
Yeni teknolojiler özellikle bilgi iletişim teknolojileri ekonomik ve toplumsal ve çevresel ilişkilerde büyük bir etkiye sahiptir. Yüksek hızdaki telekomünikasyonun, kapitalin, iş gücünün ve ürünün küreselleşmesinde büyük role sahiptir.... more
Yeni teknolojiler özellikle bilgi iletişim teknolojileri ekonomik ve toplumsal ve çevresel ilişkilerde büyük bir etkiye sahiptir. Yüksek hızdaki telekomünikasyonun, kapitalin, iş gücünün ve ürünün küreselleşmesinde büyük role sahiptir. İnternet enformasyonun geleneksel, toplumsal ve ekonomik yapının,  değişiminde ve gelişiminde önemli etkenlerdendir.  Sürdürülebilir gelişim bugün gerçekleştirilmesi gereken bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilgi iletişim teknolojileri ve internet tarihi gelişim sürecindeki engelleri bypass etmek imkanına olanak tanınmaktadır. Bu etki hem küresel hem ulusal hem de yerel ölçektedir. Bu nedenle bu çalışmada bilgi iletişim teknolojilerinin, daha iyi bir toplum daha iyi bir ekonomi ve daha iyi bir çevre için kullanılabilirliği hem pozitif hem de negatif yönlerden ele alınmaktadır.
Arap Baharı, Arap Dünyasında yaşanan en büyük hareket olarak görülmektedir ve 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, Arap coğrafyasında yaşanan halk hareketlerine verilen ortak addır. Arap Baharı; Arap halklarının demokrasi,... more
Arap Baharı, Arap Dünyasında yaşanan en büyük hareket olarak görülmektedir ve 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, Arap coğrafyasında yaşanan halk hareketlerine verilen ortak addır.
Arap Baharı; Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkmış; bölgesel, toplumsal bir siyasi-silahlı harekettir. Protestolar, mitingler, gösteriler ve iç çatışmalar yaşanmıştır. Halklar, özgürlük mücadelesi adı altında birçok Arap diktatörünü resmen devirmiştir. Arap Baharı; Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmaları kapsamaktadır.
Bu çalışmada, Arap Baharı’nın ateşlenmesine neden işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsüzlükler ve kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun ele alınacaktır.
Arap Baharı'nın etkisiyle devrilen diktatörlerin ülkelerinden ilham alan Beşşar Esed karşıtı muhalifler silahlanarak topyekûn çatışmaya girmiştir. Olayların 15 Mart 2011 tarihinde başladığı kabul edilir. Suriye muhalefeti, devlet başkanı Beşşar Esed rejimini devirmek ve kendi ifadeleriyle “Özgür Suriye” devletini kurmak için silahlı isyana başlamışlardır. Her iki taraf da dışarıdan askeri ve ekonomik destek almaktadır. Çatışmaların sürmesinin yanında, günümüzde ülkede kontrol önemli ölçüde Beşşar Esed'in elinden çıkmıştır.
Arap Baharı ve özellikle Ortadoğu’nun durumundan Küresel Trendler 2030 Raporu’nda da bahsedilmiştir. Raporda, Ortadoğu’nun durumu, Arap Baharı ve bu sürece dahil olan ülkeler ve bunun yanı sıra bu olayların küresel ölçekte ve Türkiye için de olası sonuç ve tehlikelerine değinilmiştir.
Raporda, “Oyun Değiştiriciler” ana başlığı altında yer alan “Wider Scope of Regional Instability” alt başlığında da Ortadoğu’da yaşanan sorunların getirebileceği olası senaryolara vurgu yapılmıştır.
Bunun yanı sıra, Arap Baharı ile yaşanan olayların Türkiye üzerindeki etki ve olası etkilerine de dikkat çekilecektir.
Rapor’da “Mega Trendler” Ana başlığı altında yer alan Güç Dağılımı alt başlığı altında Aynı ölçüde önemli olarak Kolombiya, Mısır, Endonezya, İran, Güney Afrika, Meksika ve Türkiye gibi diğer Batılı-olmayan ülke ekonomileri ile bugün orta katmanda yer alan diğerleri, 2030 itibariyle yükselebileceğinden söz edilmiştir. Demografik Desenler/Genç Ülkelerin Daralması alt başlığında da, “Güneydoğu Türkiye’deki Kürt doğurganlığı kadın başına 4 ile duracak gibi görünmektedir. İsrail’de farklı Ultra-Ortodoks Yahudi azınlığın doğurganlığı kadın başına 6 çocuğun üzerinde olacaktır. Uyumsuz azınlıklar içindeki yüksek doğurganlık oranının devamlığı ve nüfus artışı, özellikle bu nüfuslar daha büyük hala geldikçe siyasi düzeni kaygılandıracağı kesin gibidir” denmiştir.
Oyun Değiştiriciler ana başlığının altında yer alan Kriz-Eğilimli Küresel Ekonomi alt başlığında, önümüzdeki 10 yıllarda, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük gelişen güçler göreceli ekonomik kazanımlar yapmakla kalmayıp aynı zamanda Meksika, Kolombiya, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve potansiyel olarak Nijerya da adlarını duyurabileceğinden bahsedilmiştir. Bölgesel İstikrarın Daha Geniş Kapsamı/Dönüşü Olmayan Noktadaki Orta Doğu alt başlığında, “Siyasi İslam iktidara geldiğinde ılımlı olacak mı? Yirmi yıl önce Cezayir’deki seçimde İslami Kurtuluş Cephesi’nin kötü başlangıcının ardından Siyasi İslam, Sünni dünyada güçlü hale geldi. Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP), Mısır’daki Özgürlük ve Adalet Partisi’ne (FJP), Tunus’taki Ennahda’ya ve Gazze’deki Hamas’a ve Libya ile Suriye’deki potansiyel İslami zaferlere kadar Orta Doğu manzarası temel şekillerde değişmektedir. Mısır’daki gibi İslamcı partiler, düşük orta sınıf için emniyet ağını genişletme çağrılarıyla cevap verdiler; özel sektöre binlerce istihdam eklediler ve enerji ile gıdaya yardımları desteklediler. Bu politikalar sürdürülebilir değildir. Gelecekte iktidar olacak İslamcı partiler daha pazar-merkezli olacaktır, genç girişimci Müslüman Kardeşler “yeni bekçileri” ile ekonomiyi büyütecek diğerlerini güçlendireceklerdir” denmiştir.
Raporda, eğilimler, Türkiye'nin Ortadoğu'da güçleneceğine işaret etse de sonuç senaryolarından birinde, "Kürdistan, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne tehdit haline gelir" ifadesi dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Arap ülkelerinin otokritik rejimlere dönmesi halinde, Ortadoğu'da Türkiye, İsrail ve İran gibi Arap olmayan ülkelerin yükseleceği de tahminlerde dile getirilen ihtimaller arasında yer almaktadır.
Rapor’da bahsedilen “Cin Şişeden Çıktı” senaryosunda güçlüler ve zayıflar arasındaki makasın iyice açılacağına değinilmiştir. Böyle bir senaryoda, "Kürdistan'ın yükselişi, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne darbe vurma ihtimalini taşımaktadır Bu senaryo gerçekleştiği takdirde, Ortadoğu'da kendisine komşu bölgelerde, büyük çatışma riskinin artacağına vurgu yapılmıştır.
Araştırma süreci halkla ilişkiler için oldukça önemlidir ve bu süreç halkla ilişkiler çalışmasının başından sonuna kadar devam ederek tekrarlanması gerekmektedir. Bu çalışmada; araştırmanın öneminden, stratejik halkla ilişkiler açısından... more
Araştırma süreci halkla ilişkiler için oldukça önemlidir ve bu süreç halkla ilişkiler çalışmasının başından sonuna kadar devam ederek tekrarlanması gerekmektedir. Bu çalışmada; araştırmanın öneminden, stratejik halkla ilişkiler açısından araştırmanın öneminden, avantajlarından, araştırma alan ve süreçlerinden, araştırma tasarımından, araştırma basamaklarından, nicel ve nitel araştırma arasındaki benzerlik ve farklardan, niceliksel tasarım türlerinden,  örneklem seçiminden, nicel araştırmalarda değişken ve desenlerden, ölçme ve ölçek türlerinden, geçerlilik ve güvenilirlikten bahsedilerek, halkla ilişkiler uygulamaları için en uygun araştırma türlerine değinilecektir.
Habermas; kamusal alanı, devletin ve özel alanın dışında kalan, “eşit” vatandaşların bir araya gelerek, eleştirel tartışmalar yaptıkları ve eylemde bulundukları alan olarak tanımlar. Bu tanıma göre, eleştirel tartışma ve yaklaşımları... more
Habermas; kamusal alanı, devletin ve özel alanın dışında kalan, “eşit” vatandaşların bir araya gelerek, eleştirel tartışmalar yaptıkları ve eylemde bulundukları alan olarak tanımlar. Bu tanıma göre,  eleştirel tartışma ve yaklaşımları besleyen her şey, kamusal alanın sınırlarına dahil edilebilir. Eskiden, kamusal alan olarak; kentler, kahvehaneler, salonlar görülür ve kamuoyunu etkileyen araçlar olarak burjuva romanlarını, mektupları, basını sıralamak yeterli olabilirdi. İnterneti, zamanımızın hiç de azımsanmayacak bir bölümünü geçirdiğimiz ve buradaki verileri, karar verirken bir danışma aracı olarak kullandığımız, fikirlerimizi, tecrübelerimizi paylaştığımız ve neredeyse hemen her konuda bilgiye ulaşabildiğimiz bir araç olarak kullandığımız gerçeği ile yüzleşirsek, bu aracın ve bu araç bağlamında oluşan “alan” ın da tartışılması ve incelenmesi gerektiğini görmüş oluruz. Ayrıca,  eskiden sadece kamuoyu oluşturmada etkisi olduğu düşünülen romanların, mektupların yanı sıra, internette oluşturulan kullanıcı güdümlü (kullanıcı tarafından oluşturulan içerik –user generated content) de yer almakta, hatta diğer kamuoyu yaratan araçlara göre artan oranla etkilerinin gün geçtikçe arttığı iddia edilmektedir.
Çalışma kapsamında; kamusal alanın tanımı, dönüşüm süreci, kamusal alan olarak internet, yeni medya ve demokrasi ilişkisinin yanı sıra bu yeni alanın gözlemlenebilirliğine değinilecektir.
Sosyal medya teriminin hayatımıza girmesi ve iletişim şekillerimizi, yöntemlerimizi değiştirmesiyle birlikte, asıl amacı insanlara ulaşarak kendilerini bir ürün veya hizmet satmaya ikna etmek olan reklamlar da kullandığı yöntem ve... more
Sosyal medya teriminin hayatımıza girmesi ve iletişim şekillerimizi, yöntemlerimizi değiştirmesiyle birlikte, asıl amacı insanlara ulaşarak kendilerini bir ürün veya hizmet satmaya ikna etmek olan reklamlar da kullandığı yöntem ve araçları değiştirmeye başlayarak bu iki yönlü bilgi akışının sağlandığı yeni sisteme ayak uydurmak durumunda kalmıştır.
Sosyal medya araçları ile tek yönlü iletişimden, çok yönlü iletişime geçilmesi, tüketicilere de kendi fikirlerini belirtme şansı vermiştir. Böylece fikirlerini belirtme şansına ulaşan tüketiciler hem markalarla hem de kendileri gibi fikirlerini belirtmek isteyen diğer tüketicilerle iletişim kurarak birbirleri ile bir bağlantı kurabilmişler hatta küçük gruplar oluşturarak, gerek markalar gerekse diğer tüketiciler üzerinde kamuoyu yaratma gücünü elde etmişlerdir.
Bu noktada, reklamların da sadece kurumdan direkt olarak tüketiciye gittiği, tüketicinin ürünü satın alıp almamasının en önemli değerlendirme ölçütü olduğu dönemler geride kalmıştır. Artık tüketiciler kendilerine sunulan bu özgür ortam ve araçları sayesinde, ürünlerin tasarım aşamasından dağıtım aşamasına kadar fikirlerini belirtme hakkına sahip olabildiği gibi,  yeni medya reklamlarına entegre olup, kendileri de reklamların birer parçası olmaya başlamıştır.
Bu çalışmada, web’in gelişim sürecine ve bu değişim sürecinin intereaktifliği destekleyerek internet reklamlarını nasıl şekillendirdiği ve yeni interaktif ortam olan sosyal medyanın nasıl reklam mecrası olarak kullanımına değinilecektir.
Cinsellik unsuru, reklamlarda sıklıkla kullanılan bir ögedir. Reklamlarda cinsellik kullanımının tarihi neredeyse reklamcılık tarihi kadar eskidir. Bunun önemli bir nedei nedeni, cinselliğin, toplumlar ve insanlar için ortak bir payda... more
Cinsellik unsuru, reklamlarda sıklıkla kullanılan bir ögedir. Reklamlarda cinsellik kullanımının tarihi neredeyse reklamcılık tarihi kadar eskidir. Bunun önemli bir nedei nedeni, cinselliğin, toplumlar ve insanlar için ortak bir payda oluşturarak, dikkat çekmede önemli bir unsur olmasıdır.
Bu çalışmada, reklamda cinsellik ve tarihçesinden, toplumsal roller ve toplumsal rollerin reklamlara nasıl yansıdığından,  reklamda kadın imgesinin nasıl kullanıldığından, reklam çekiciliği unsuru olan cinselliğin reklamlarda nasıl kullanıldığından ve kullanım amaçlarından bahsedilmektedir.
Hayatımızın hemen hemen her anında karşımıza çıkarak, bizi ikna etmeyi amaçlayan reklamların gücü fazlasıyla abartılmakta ve insanların kendi algılarını yönetme ve yönlendirme gücü neredeyse yok sayılmaktadır. Reklamların ikna etme gücü... more
Hayatımızın hemen hemen her anında karşımıza çıkarak, bizi ikna etmeyi amaçlayan reklamların gücü fazlasıyla abartılmakta ve insanların kendi algılarını yönetme ve yönlendirme gücü neredeyse yok sayılmaktadır. Reklamların ikna etme gücü yadsınamaz olsa da, tüketicilerin bilinçaltına sızarak, hiç olmayan istek ve duyguları yarattığı, hatta hayatlarını kontrol ettiği düşüncesi tartışmalıdır. Bu çalışmada, belleğin işlevine, bilinç dışı güdülenme olgusuna, psikanaliz teorilerine ve bu teorilerin reklamlarla nasıl ilişkilendirildiğine, bilinçaltı reklamcılığın tarihine ve eşik altı, eşik üstü reklamların, bilinçaltını etkileme yöntemleri arasındaki farka değinilecektir.
Son yıllarda tüketiciler tarafından sosyal medya kullanımının artması, pek çok kurumsal iletişim uzmanının sosyal medyayı çevrimiçi paydaşlarıyla ilişki kurmak için bir araç olarak benimsemesinde de artışa neden olmuştur. Kurumsal... more
Son yıllarda tüketiciler tarafından sosyal medya kullanımının artması, pek
çok kurumsal iletişim uzmanının sosyal medyayı çevrimiçi paydaşlarıyla ilişki kurmak için bir araç olarak benimsemesinde de artışa neden olmuştur.

Kurumsal iletişim için sosyal medya optimizasyonu, kurumsal mesajların
sosyal medya platformları aracılığı iletilmesi konusunda önemli bir araç haline gelmiştir.
Çevrimiçi gözlem ve çevrimiçi sosyal medya servislerinden elde edilen veriler aracılığıyla bu çalışma, sosyal medya optimizasyonunun kurumsal iletişim stratejileri üzerindeki kullanımını, değerini ve etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Facebook, Türkiye’de en popüler sosyal ağ web sitesidir. Bu nedenle, Türkiye’de bulunan bankalar arasında, Facebook sayfasında en fazla hayran sayısına sahip yedi banka bir çevrimiçi pazarlama araştırma tekniği olan netnografi yöntemi ile gözlemlenmiş ve analiz edilmiştir. Örneklem, Socialbakers.com’un ülkeler için sunduğu istatistiki verilerden seçilmiştir.

Araştırma bulguları, sosyal medya optimizasyonunun, kurumların Facebook sayfalarında bulunan hayran sayısını arttırmaya, hayranları daha aktif ve kurumla daha bağlantılı bir hale getirmeye yardımcı olarak kurumsal iletişim üzerinde olumlu etkisi olduğunu göstermektedir. Bu da kurumsal iletişimin temel hedeflerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
Research Interests:
Rekabetin, yoğun olarak yaşandığı günümüz şartlarında işletmeler, varlıklarını sürdürebilmek ve rakiplerinden farklılaşabilmek için bir takım yönetim yaklaşımları ve yöntemlerden faydalanmaktadır. Bu yönetim yaklaşımı ve yöntemleri... more
Rekabetin, yoğun olarak yaşandığı günümüz şartlarında işletmeler, varlıklarını sürdürebilmek ve rakiplerinden farklılaşabilmek için bir takım yönetim yaklaşımları ve yöntemlerden faydalanmaktadır. Bu yönetim yaklaşımı ve yöntemleri arasında, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma yaklaşımı dikkat çekmektedir. İşletmelerin, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma uygulamalarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri, sahip oldukları örgüt kültürü ile yakından ilişkilidir.
Kitabın amacı, hem örgüt kültürü türlerini hem de Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma uygulamalarını çok boyutlu olarak ele alıp, ilişkilerini analiz etmektir. Bu çalışma, Altı Sigma, Toplam Kalite Yönetimi ve örgüt kültürü üçgeni arasındaki ilişki üzerine kurulmuş olup, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma yaklaşımı kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların, örgüt kültürü ile olan ilişkisini incelemektedir.
Rekabetin, yoğun olarak yaşandığı günümüz şartlarında işletmeler, varlıklarını sürdürebilmek ve rakiplerinden farklılaşabilmek için bir takım yönetim yaklaşımları ve yöntemlerden faydalanmaktadır. Bu yönetim yaklaşımı ve yöntemleri... more
Rekabetin, yoğun olarak yaşandığı günümüz şartlarında işletmeler, varlıklarını sürdürebilmek ve rakiplerinden farklılaşabilmek için bir takım yönetim yaklaşımları ve yöntemlerden faydalanmaktadır. Bu yönetim yaklaşımı ve yöntemleri arasında, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma yaklaşımı dikkat çekmektedir. İşletmelerin, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma uygulamalarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri, sahip oldukları örgüt kültürü ile yakından ilişkilidir.
Kitabın amacı, hem örgüt kültürü türlerini hem de Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma uygulamalarını çok boyutlu olarak ele alıp, ilişkilerini analiz etmektir. Bu çalışma, Altı Sigma, Toplam Kalite Yönetimi ve örgüt kültürü üçgeni arasındaki ilişki üzerine kurulmuş olup, Toplam Kalite Yönetimi ve Altı Sigma yaklaşımı kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların, örgüt kültürü ile olan ilişkisini incelemektedir.