Yeni Medya

Ruskin Üniversitesi'nde hazırlanan bilimsel makalede, Toplum 5.0'ın, Tarihsel Antropolojik sürece dâhil edilerek yeniden incelenmesi halinde, iddia edildiği gibi yeni değil, bir çok açıdan deneyimlenmiş bir toplum olduğunu iddia edilmektedir. Buna göre sadece insan dışı formların topluma katılması yönünden Toplum 1.0 ve 2.0 ile geleceğin "süper akıllı" teknolojik toplumunun karlaştırılmasında bile bu durum belirgin bir biçimde kendini göstermektedir. Toplum 5.0 projesinde insanlığın gelişimi 4 döneme ayrılarak her dönemin özellikleri belirgin bir biçimde tasvir edilmiştir. Buna göre şu anda Toplum 4.0'da yaşıyor olsak da insanoğlu, Toplum 5.0 olarak adlandırılan olağanüstü bir dönemin eşiğinde bulunmaktadır. İnsan ve teknolojinin en yüksek düzeyde yapacağı işbirliğiyle bireye üstün bir kabiliyetin kazandırılmasının planlandığı bu gelecekte, Yapay Zêka ve Robotlar topluma katılacak yeni unsurlar olarak sayılmaktadır. Fakat Ruskin Üniversitesi'nden Matthev E. Gladden'in yaptığı araştırma kapsamında İnsanoğlunun, giderek artan bir düzeyde sosyal robotlar ve bedenlenmiş yapay zekâyla birlikte yaşayacak olmasını, Toplum 5.0'da hedeflenen "insan merkezli" bir toplum yaratma çabasının merkezinde duran bir paradoks olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle Toplum 5.0 üyelerinin kimlerden oluşacağının ve bu üyelerin sosyal ve hukuksal konumlarının tam olarak anlaşılmasını gerekli görmektedir. Toplum 5.0 paradigmasını uygulamak için gereken teknolojilerin henüz tam olarak mevcut olmadığını; bunları oluşturmanın çok çeşitli alanlarda daha fazla ilerlemeyi gerektiğini belirten Gladden, bununla birlikte insanlar (veya sosyal robotlar ya da yapay zeka) işlevsel olarak sosyal, bilişsel ve fiziksel seviyelerde bir Siber-Fiziksel Sisteme (CPS) entegre edildiğinde, bunun bir "Siber-Fiziksel-Sosyal sistem" (CPSS) haline gelebilmesi; üyelerinin Siber-Fiziksel alanlarda "Siber-Fiziksel-Sosyal davranışlarda bulunabilmesi, birbirleriyle etkileşimleri yoluyla, üyelerinin sosyal bağlantılarının topolojilerini takip ederek "Siber-Fiziksel Sosyal Ağlara" yükselebilmeleri Toplum 5.0'a ulaştıracak alt yapı için yeterli görüldüğünü aktarmaktadır. Bu sistemler Endüstri 4.0'ın "teknoloji, sanal alan, gerçek dünya ve insan arasındaki entegrasyon" arayışını genişleterek, "işbirliği, birlikte yaratma ve insan-makine etkileşimini" destekleyen bu entegrasyonun derinleşmesi üzerine kurulu olan Toplum 5.0'a, yeni "üye" türlerini, insan olmayan akıllı sosyal aktörleri dâhil edecektir. Bu toplumsal yapılar ve dinamik türlerin katılması, Toplum 5.0'ın giderek daha çeşitli unsurlardan oluşacak olmasına, farklı geçmişleri ve aidiyetleri olan topluluklardan oluşmasına delalet etmektedir. Gladden, öngörülebilir gelecek için, bu tür yapay

Kısa bir süre içinde büyük bir hızla gelişen ve yeni bir dünya yapısının ortaya çıkmasını sağlayan İnternet teknolojileri, gittikçe sağlamlaşmaya ve hızlanmaya devam etmektedir. Politika dahil olmak üzere; iletişim, üretim, eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarındaki gelişmeler artık İnternet odaklı ilerlemektedir. Geleceğin İnternetinin bir ruh gibi ortamda var olacağı düşünülmekte, bu da her "şey"in bağlı ve birbiri ile bağlantılı olacağı anlamına gelmektedir. Bu durumun olumlu yanları olmakla birlikte, gizlilik ve güvenlik ile ilgili büyük sorunları da beraberinde getireceği var sayılmaktadır.
Söz konusu olası tehlikelere karşı gerekli çalışmaların yürütülmesine yardımcı olacağı amacıyla birlikte; Nesnelerin İnterneti (Internet of Thing-IoT) başta olmak üzere, bu teknolojinin olumlu yanlarından daha verimli bir şekilde faydalanmak için İnternet teknolojilerinin geleceğe dair potansiyelinin bu günden bilinmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Literatür taraması yöntemiyle 2020 - 2025 yılları başta olmak üzere, 2050 yılına kadar geliştirilmesi muhtemel İnternet teknolojilerinin araştırıldığı bu makalede, gelecekte her işin, her şirketin ve her bireyin genişleyen İnternetin etkisini hissedeceği sonucu çıkarılmıştır.

Kısa bir süre içinde büyük bir hızla gelişen ve yeni bir dünya yapısının ortaya çıkmasını sağlayan İnternet teknolojileri, gittikçe sağlamlaşmaya ve hızlanmaya devam etmektedir. Politika dahil olmak üzere; iletişim, üretim, eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarındaki gelişmeler artık İnternet odaklı ilerlemektedir. Geleceğin İnternetinin bir ruh gibi ortamda var olacağı düşünülmekte, bu da her "şey"in bağlı ve birbiri ile bağlantılı olacağı anlamına gelmektedir. Bu durumun olumlu yanları olmakla birlikte, gizlilik ve güvenlik ile ilgili büyük sorunları da beraberinde getireceği var sayılmaktadır.
Söz konusu olası tehlikelere karşı gerekli çalışmaların yürütülmesine yardımcı olacağı amacıyla birlikte; Nesnelerin İnterneti (Internet of Thing-IoT) başta olmak üzere, bu teknolojinin olumlu yanlarından daha verimli bir şekilde faydalanmak için İnternet teknolojilerinin geleceğe dair potansiyelinin bu günden bilinmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Literatür taraması yöntemiyle 2020 - 2025 yılları başta olmak üzere, 2050 yılına kadar geliştirilmesi muhtemel İnternet teknolojilerinin araştırıldığı bu makalede, gelecekte her işin, her şirketin ve her bireyin genişleyen İnternetin etkisini hissedeceği sonucu çıkarılmıştır.

Abstract:
The introduction of a new function into information and its use in the development of information and communication technologies is considered the beginning of a new era. With this age, information technologies have created their own culture and continue to af fect sociology. It is possible to say that with these developments, technological determinism is felt more than in the past. At this point, it is necessary to focus on the idea of "people-oriented technology" proposed by the Community 5.0 (Super Smart Community) Project. Because there is a conflict between the "value" produced by technology and social values. It is important to emphasize the concept of "value" in a society that will be reshaped within the scope of this project, in terms of how the "technological person" attributes to social values and to determine the direction of value transformation. The concern of the attitude of future individuals who meet all their needs as promised towards social issues is the subject of this study. The aim is to draw attention to the possible conflict between individuals and social values in the Community 5.0 project, which bears the prepared with a qualitative and theoretical method by scanning the literature data, reveals that the "technological person" will need to produce a "value" in terms of social meaning, and the promotion of economic welfare alone will not be sufficient for the maintenance of the social whole. The production of these two values together is important for both individual and social happiness.

Özet:
Bilgiye yeni bir işlev yüklenerek, bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesinde kullanması, yeni bir çağın başlangıcı sayılmaktadır. Bu çağla birlikte bilişim teknolojileri de kendi kültürünü doğurmuş ve sosyolojiyi etkilemeye devam etmektedir. Bu gelişmelerle birlikte teknolojik determinizmin geçmiş zamanlara oranla daha fazla hissedildiğini söylemek mümkündür. Bu noktada Toplum 5.0 (Süper Akıllı Toplum) Projesi ile öne sürülen "insan odaklı teknoloji" fikrine odaklanmak gerekmektedir. Çünkü teknolojinin ürettiği "değer" ile toplumsal değerler arasında bir çakışma gözükmektedir. Bu proje kapsamında yeniden şekillendirilecek bir toplumda "değer" kavramının üzerinde durulması, "teknolojik insan"ın toplumsal değerlere nasıl bir anlam atfettiği ve değer transformasyonunun yönünün tespit edilmesi açısından önemlidir.
Vaad edildiği şekliyle tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayan gelecekteki bireylerin, toplumsal meselelere karşı tutumuna dair endişe bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Amaç, “odağına insanı alarak geliştirilen ilk teknolojik toplum” iddiasını taşıyan Toplum 5.0 projesinde, bireylerle toplumsal değerler arasında yaşanabilecek muhtemel çatışmaya dikkat çekmektir. Literatür verisi taranarak, nitel ve teorik bir yöntemle hazırlanan bu çalışma, “teknolojik insan”ın toplumsal anlam bakımından bir "değer" üretimine ihtiyacı olacağını, toplumsal bütünün sürdürülmesi açısından ekonomik refahın yükseltilmesinin tek başına yeterli olmayacağını ortaya koymaktadır. Bu iki değerin bir arada üretiminin hem bireysel hem de toplumsal mutluluk açısından önem arz etmektedir.

ÖZET
Bilim dışı amaçlar için kullanılan bilimsel çalışmalar bu araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, bilimsel sahtekârlık, şarlatanlık ve intihal terimleri incelenmekte, etik ihlallere vurgu yapan bu tür çalışmaların niçin yapılmış olduğu üzerinde durulmaktadır. Yapılan literatür araştırmasında, bilimsel çalışmaların görünen yüzünün arkasında açıklanmayan karanlık bir tarafın olduğu, burada, bilimsel buluşların asıl amaçların dışında kullanılabildiği görülmektedir. Bazen devlet düzeyinde, bazen de şöhret olmak isteyen kişiler tarafından bu tür sahtekârlığa başvurulduğu anlaşılmaktadır.

ABSTRACT
The scientific studies used for non-scientific purposes constitute the main subject of this research. In this context, scientific fraud, charlatanism and plagiarism terms are examined and it is emphasized why such studies which emphasize ethical violations are made. In the literature research, it can be seen that there is a dark side that is not explained behind the visible side of scientific studies, where scientific discoveries can be used outside the main objectives. Sometimes it is understood that such fraud is used by people who want to be at the state level and sometimes by fame.

Marshall McLuhan, ünlü eseri Gutenberg Galaksisi’nde “ulusçuluk”un teknolojik bir bilinç ürünü olduğunu ileri sürmektedir. Bu teknoloji ise tipografi, yani fonetik alfabedir. Kitapta konu ile ilgili hayli ilginç bir okuma serüveni sunan McLuhan’a göre, on beşinci yüzyıla kadar milliyetçiliğin en küçük belirtisi bile bulunmamaktadır. Tipografik alfabenin matbaada basılır hale gelmesiyle birlikte insanların kendi dil özelliklerini fark etmesi, sonuçta ulus-devletlere kadar giden yeni bir bilişsel serüveni başlatmaktadır.

Akademisyenler toplumda ayrıcalıklı bir epistemik konuma sahiptirler. Dinlenilmeyi, iddialarına inanılmasını ve tavsiyelerinin ciddiye alınmasını hak ederler. Uzmanlık konularıyla ilgili söyledikleri, başkalarının aynı konuda söylediklerinden daha doğru olması muhtemeldir. Fakat bu akademisyenlerden bazıları toplumu doğru olduğunu düşündükleri biçimde şekillendirmek için ayrıcalıklı konumlarını kullanma hakkına, hatta görevlerine sahip olduklarına inanmaktadırlar.

Geçen gece gördüğüm düşte bir takım kişilere Türkiye'de Kürtlerin, Dünya'da ise Türklerin "nutella sendromu" yaşadıklarını anlatıyordum. Uyandım, "Allah hayra yorsun" dedim ve hemen en yakın araştırma aracımız olan Google'a başvurdum. Tabii ki böyle bir sendrom yoktu. Belli ki "üstüm açık kalmış" dedim ve üzerinde durmadım. Fakat daha sonra Sophosakademi'de yayınlanan bir haber, rüyayı tekrar aklıma düşürdü. Bunun gerçeğe dayanan bir yanı vardı, olmalıydı! Belki de bu yazının sonunda kendini ilk defa bir rüyada açık eden bu "sendrom"u tarif etmiş olacağız. Nasıl mı? Şöyle ki, modernlik algısı yönünden Kürtler, rol model olarak Türkleri almaktadır. 90'lı yıllarda Doğu illerinde sadece genç kızların davranış biçimi izlenseydi, bunun bir gerçek olduğu anlaşılırdı (Şu sıralar durum biraz farklılaşmış gözüküyor). Bu yörelerdeki Türk ailelerin kızları aşırı biçimde aksanlı ve çok rahat konuşurlardı. Düzgün konuşayım diye çabalamazlardı. Fakat Kürt ailelerin kızları öyle miydi? Genelleme yapmadan diyebilirim ki kesinlikle hayır! Onlar düzgün Türkçe konuştuğu ölçüde kendilerini havalı hisseder ve sonradan öğrendikleri dili aksansız konuşmak için olabildiğince gayret sarf ederlerdi. Bizlerin, daha iyi İngilizce konuşmak istediğimiz gibi… Türkiye'nin doğusuna gidenler veya orada yaşayanlar bunu bizzat müşahede etmiştir zaten. Hatta, bu durum sadece genç kızlar için geçerli değildir. Giysiler, konut tipleri, sofra adabı vb. gibi alanlarda da güncel Türk motiflerine doğru bir kayış vardır. Türklerin ise millet olarak son 300 yıldan beri devlet politikası haline gelen Batı ile özdeşleşme çalışmaları açıktır ve bunu te'vile gerek yoktur. Buradan hareketle, Kürtlerin batılılaşma sürecinin Türkler üzerinden gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Öyleyse Nutella, modern dünyanın bir ürünü olarak burada modernizmi temsil etmektedir. Rüyadaki taşlar da böylece yerine oturmuş demektir.

Kurumsal yaklasimlar, ticari endiseler ve iktidarlarin medya ile ilgili tasarrufu gazetecilikte mesleginin icrasi ile ilgili bir takim sorunlara yol acmaktadir. Meslek ahlak ilkeleri dogrultusunda gazetecilik yapmak isteyen kisiler medya kuruluslarinda calisirken, isten cikarilmak dahil olmak uzere farkli yaptirimlara maruz kalmaktadir. Internet ortaminin sundugu olanaklar arastirilarak gazetecilik meslegini ozgur iradesi dogrultusunda yapmakta direnen gazeteciler icin etkili bir alternatif medyanin olusturulmasi yollarinin ortaya konulmasi ve ilgili sorunlarin aciklanmasi bu makalenin esas amacini olusturmaktadir. Ilgili literatur taranarak, internet siteleri incelenerek ve aktif gazetecilerle gorusulerek yapilan arastirma, gazetecilikte Internet ile birlikte ortaya cikan bir kavram olan "Yurttas"larin haberci olarak, gazetecilik alaninda meslegin tanimi acisindan bir belirsizlige yol actiklari, buna ragmen giderek serbest calisan profesyonel gazetecilerin yerini aldiklar...

Mutlu ve müreffeh bir toplum oluşturmak, politik düzeyde tüm devletlerin ortak hedefidir fakat şimdiye kadar gerçekleştirilebildiğine dair bir bulguya rastlanmamaktadır. Buna karşın Japon devleti, hazırladığı Toplum 5.0 projesinde sürdürülebilirlik anlay

Toplum 5.0’da, sosyal bilişim (social informatics) biliminden destek alınarak yalnızlaşmaya karşı bir takım çözümlerin geliştirilebildiği tespit edilmiştir. Dijital teknolojilerin sunduğu olanaklarla bu çözümlerin uygulanması durumunda,  genç ve yaşlı nüfus, bir arada, kabiliyetlerine uygun olarak istedikleri biçimlerde ekonomik ve sosyal etkinliklerde bulunabilmektedir. Belirli işbirlikleri çerçevesinde gerçekleşen bu faaliyetler, hem sosyal hem de ekonomik olarak kümülatif bir değere dönüşebilmektedir. Böylece bireysel davranışlar yalnızlaşmaya götüren bir eylem olmaktan çıktığı gibi olası sosyal ve psikolojik travmaların da önüne geçilebilir.

Determinist yaklaşım, toplumların, kullandıkları teknolojiler tarafından belirlendiklerini ifade etmektedir. Dijital toplum kavramı, birinci endüstri devriminden itibaren teknolojilerin, söz konusu etkiyi giderek arttırmasının bir göstergesidir. Günümüzde dijital bilgi ve iletişim teknolojileri artık toplumsal yapının bir elementi haline geldiği düşünülebilir. Bu teknolojinin toplumsal iletişim ve etkileşiminde kullanılması, kültürel yapının buna göre şekillenmesini getirmektedir. Buna karşın sanayi devrimlerinin birey ve toplum üzerindeki olumsuz etkileri de devam etmektedir. Bireyselleşme ve yalnızlaşma bu sorunlardandır. Toplumdan kopmadan toplumsallaşmanın bir yolu olarak da alınabilen bireysellikte, davranışların yalnızlaşmayla sonuçlanması, toplumsal bir varlık olan insanda psikolojik ve sosyolojik travmalara sebep olabilmektedir. Özellikle yaşlı nüfusun olumsuz etkilendiği yalnızlaşmaya karşı bir takım çözümlerin sunulması, bu travmaların engellenebileceği saikiyle önem arz etmektedir.

In the context of digital democracy, the use of social media for propaganda purposes causes control problems in terms of administrative units. Discussions on the control of social media, which is preferred due to advanced message transmission facilities, are stuck between democracy and security concerns. It can be said that the use of such channels by both legal and illegal organizations requires an audit. However, due to their foreign origin and global spread, the control of this field cannot be fully ensured. On the other hand, the fact that local law practices can suppress opposition blocks in favor of the governments makes this area problematic in terms of digital democracy. As a result of this qualitative analytical research conducted with the literature review method, it is seen that legal and illegal organizations use social media effectively to spread their messages within the framework of the concept of democratic rights. Meanwhile, acts incompatible with local law and soci...

From the standpoint of Society 5.0, the transhumanist perspective, which advances along the trajectory of technological singularity, appears to pose certain challenges, particularly in relation to its treatment of social values. Consequently, it is essential to critically examine and compare these two perspectives. The primary objective of this research is to offer a conceptual contribution aimed at mitigating potential complexities associated with social design projects developed for the future of humanity. As part of the literature review, data pertaining to the perspectives of Society 5.0 and transhumanism on social values were gathered and systematically analyzed. The findings of the study indicate that while transhumanist objectives may encompass certain positive elements, they are inadequate to achieve a content and flourishing society. Given that the social values that lend meaning to human existence are contingent upon cultural norms, it becomes necessary to reevaluate trans...

From the standpoint of Society 5.0, the transhumanist perspective, which advances along the trajectory of technological singularity, appears to pose certain challenges, particularly in relation to its treatment of social values. Consequently, it is essential to critically examine and compare these two perspectives. The primary objective of this research is to offer a conceptual contribution aimed at mitigating potential complexities associated with social design projects developed for the future of humanity.
As part of the literature review, data pertaining to the perspectives of Society 5.0 and transhumanism on social values were gathered and systematically analyzed. The findings of the study indicate that while transhumanist objectives may encompass certain positive elements, they are inadequate to achieve a content and flourishing society. Given that the social values that lend meaning to human existence are contingent upon cultural norms, it becomes necessary to reevaluate transhumanist goals in alignment with the principles of Society 5.0.
This is because neglecting spiritual well-being can adversely affect goal
achievement and may trigger social crises.