Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Kader AKDAĞ SARI
  • Kırklareli, Turkey

Kader AKDAĞ SARI

Osmanlı döneminde elde ettikleri imtiyazlarla kamusal hizmet alanlarına yatırım yapan yabancı şirketlerin imtiyaz statüsü, Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında da gündemde kalmaya devam etmiştir. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden Lozan... more
Osmanlı döneminde elde ettikleri imtiyazlarla kamusal hizmet alanlarına yatırım yapan yabancı şirketlerin imtiyaz statüsü, Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında da gündemde kalmaya devam etmiştir. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden Lozan görüşmeleri sırasında başlayan görüşmeler, TBMM hükümeti ile İmtiyazlı şirketler arasında yapılan ikili antlaşmalarla yabancı ve gayrimüslim personelin Müslüman-Türklerle ikame edilmesi şartıyla çözüme kavuşturulsa da dönüşüm süreci, çeşitli nedenlerle 1930’lara kadar devam etmiştir. Bu çalışmada hükümetin yabancılara ve gayrimüslimlere yönelik tutumunun nedenlerinin analiz edilmesi hedeflenmiş ve tarihsel deneyimlerden kaynaklanan güvensizlik korkularının etkili olduğunu savunmaktadır. Cumhuriyet döneminde ulus inşa sürecinin bir parçası olarak yorumlanan bu politikalarda başta yabancılar olmak üzere gayrimüslim işgücünün tasfiyesi hedeflenmiştir. Ekonomide Türkleştirme olarak okunan tasfiye süreci, toplumsal ve ekonomik yapıda daha kırılgan olan emek faktö...
Lozan Antlaşması’nın Türk dış ticareti üzerinde getirmiş olduğu kısıtlamaların 1929 yılı itibariyle son bulmasıyla, Cumhuriyet idaresi dış ticarette bağımsız ve etkin kararlar almış, yine aynı yıllarda Dünya Ekonomik Buhranının sebep... more
Lozan Antlaşması’nın Türk dış ticareti üzerinde getirmiş olduğu kısıtlamaların 1929 yılı itibariyle son bulmasıyla, Cumhuriyet idaresi dış ticarette bağımsız ve etkin kararlar almış, yine aynı yıllarda Dünya Ekonomik Buhranının sebep olduğu artan dış ticaret açığını kontrol altına alacak düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmıştır. En önemli tedbirlerden biri de 1931’de 1873 sayılı kanunla uygulamaya konan Kontenjan Usulü’dür. Dış ticaret üzerindeki müdahalelerle 1933’den 1938’e kadar ithalatın yapısı değişirken, 1930’lardan itibaren Türkiye dış ticaret fazlası vermiştir. Ancak Kontenjan ve Takas Usulü, yurtiçinde gelişmekte olan ticareti ve sanayi kesimini zarara uğratmıştır. İthalatı yapılan hammaddelerin kısıtlanmasının yanı sıra usuldeki aksaklıklar, üretimin azalması sonucunu doğurmuş, oluşan belirsizlik ortamı, ticari faaliyetlerin aksamasına sebep olmuştur. Çalışmanın amacı; 1930’lu yıllarda dış ticaret üzerindeki korumacı tedbirlerden Kontenjan ve Takas Usulü’nün, iç piyasada ticaretten sanayiye her türlü iktisadi kesim üzerindeki etkilerinin incelenmesidir.
Lozan Antlaşması’nın Türk dış ticareti üzerinde getirmiş olduğu kısıtlamaların 1929 yılı itibariyle son bulmasıyla, Cumhuriyet idaresi dış ticarette bağımsız ve etkin kararlar almış, yine aynı yıllarda Dünya Ekonomik Buhranının sebep... more
Lozan Antlaşması’nın Türk dış ticareti üzerinde getirmiş olduğu kısıtlamaların 1929 yılı itibariyle son bulmasıyla, Cumhuriyet idaresi dış ticarette bağımsız ve etkin kararlar almış, yine aynı yıllarda Dünya Ekonomik Buhranının sebep olduğu artan dış ticaret açığını kontrol altına alacak düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmıştır. En önemli tedbirlerden biri de 1931’de 1873 sayılı kanunla uygulamaya konan Kontenjan Usulü’dür. Dış ticaret üzerindeki müdahaleler 1933’den 1938’e kadar ithalatın yapısı değişirken, 1930’lardan itibaren Türkiye dış ticaret fazlası vermiştir. Ancak Kontenjan ve Takas Usulü, yurtiçinde gelişmekte olan ticaret ve sanayi kesimini zarara uğratmıştır. İthalatı yapılan hammaddelerin kısıtlanmasının yanı sıra usuldeki aksaklıklar, üretimin azalması sonucunu doğurmuş, oluşan belirsizlik ortamı, ticari faaliyetlerin aksamasına sebep olmuştur. Çalışmanın amacı; 1930’lu yıllarda dış ticaret üzerindeki korumacı tedbirlerden Kontenjan ve Takas Usulü’nün, iç piyasada ti...
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki Hükûmetince benimsenen Millî İktisat politikası, Cumhuriyet dönemiyle süreklilik arz etmiş, bankacılığın geliştirilmesi ve millî sermaye birikimi oluşturulması bakımından taşıdığı önem... more
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki Hükûmetince benimsenen Millî İktisat politikası, Cumhuriyet dönemiyle süreklilik arz etmiş, bankacılığın geliştirilmesi ve millî sermaye birikimi oluşturulması bakımından taşıdığı önem artarak devam etmiştir. Yeni bankaların kurulmasının yanı sıra toplam mevduat ve kredi hacminde yaşanan büyük artışlar, millî bankacılık faaliyetlerini olumlu etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki yabancı bankaların ülke ekonomisi üzerindeki etkisi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında azalırken, 1923-1929 yılları arasında 34 yerli yeni banka kurulmuştur. Yeni kurulan bankalar içerisinde idare merkezi İstanbul olan bankalardan biri de İstanbul Belediyesi’nin teşebbüsü ile 14 Haziran 1925 tarihinde kurulan İstanbul Esnaf Bankası T.A.Ş.’tir. İstanbul esnafının “iktisadi iktidarlarının takviyesi ve mali itibarlarının temini”ni sağlamak amacıyla kurulan İstanbul Esnaf Bankası; bankacılık işlemlerinin yanı sıra, sermayesinin oldukça üzerinde ve kısa...
ÖZ Cumhuriyet'in ilk yıllarında iktisadi olanakların yetersizliği ve 1929 Dünya Buhranı'nın yarattığı kriz ortamı; genç devletin vergi siyasetini etkilemiş, mevcut koşulların yarattığı etkilerin telafisi ancak birçok yeni... more
ÖZ Cumhuriyet'in ilk yıllarında iktisadi olanakların yetersizliği ve 1929 Dünya Buhranı'nın yarattığı kriz ortamı; genç devletin vergi siyasetini etkilemiş, mevcut koşulların yarattığı etkilerin telafisi ancak birçok yeni verginin alınması ya da var olan vergilerin kapsamının genişletilmesiyle mümkün olmuştur. Cumhuriyet'in başlangıcından 1930'ların ortalarına kadar olan dönemde uygulanan temel vergilerin, iktisadi kesimler üzerindeki etkilerinin incelenmesi bu çalışmanın konusunu oluşturmuştur. "İktisadi Cidal" kavramıyla vurgulanan kalkınma hedefi birbirine muarız iki gelişmenin etkisiyle şekillenmiştir. Kalkınmanın finansmanı için vergiler ihdas edilirken vergilerin yarattığı olumsuz etki ise bu amacın gerçekleşmesinin önünde bir engel idi. Çoğunlukla dönemin süreli yayınlarına ve meclis tutanaklarına dayanan bu çalışmanın, literatüre katkı sağlayacağı umulmaktadır. ABSTRACT The insufficient economic opportunities in the first years of the Republic and the crisis environment created by the 1929 World Depression affected the tax policy of the young state. Compensation for the effects of the current conditions was only possible by levying many new taxes or expanding the scope of existing taxes. The subject of this study is to examine the effects of the basic taxes on the economic sectors in the period from the beginning of the Turkish Republic to the mid-1930s. The development target, which was emphasized with the concept of "economic struggle", was shaped by the influence of two contrary factors. While taxes were required to finance development, the negative impact of taxes was an obstacle to This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License
ÖZ Cumhuriyet'in ilk yıllarında iktisadi olanakların yetersizliği ve 1929 Dünya Buhranı'nın yarattığı kriz ortamı; genç devletin vergi siyasetini etkilemiş, mevcut koşulların yarattığı etkilerin telafisi ancak birçok yeni verginin... more
ÖZ Cumhuriyet'in ilk yıllarında iktisadi olanakların yetersizliği ve 1929 Dünya Buhranı'nın yarattığı kriz ortamı; genç devletin vergi siyasetini etkilemiş, mevcut koşulların yarattığı etkilerin telafisi ancak birçok yeni verginin alınması ya da var olan vergilerin kapsamının genişletilmesiyle mümkün olmuştur. Cumhuriyet'in başlangıcından 1930'ların ortalarına kadar olan dönemde uygulanan temel vergilerin, iktisadi kesimler üzerindeki etkilerinin incelenmesi bu çalışmanın konusunu oluşturmuştur. "İktisadi Cidal" kavramıyla vurgulanan kalkınma hedefi birbirine muarız iki gelişmenin etkisiyle şekillenmiştir. Kalkınmanın finansmanı için vergiler ihdas edilirken vergilerin yarattığı olumsuz etki ise bu amacın gerçekleşmesinin önünde bir engel idi. Çoğunlukla dönemin süreli yayınlarına ve meclis tutanaklarına dayanan bu çalışmanın, literatüre katkı sağlayacağı umulmaktadır. ABSTRACT The insufficient economic opportunities in the first years of the Republic and the crisis environment created by the 1929 World Depression affected the tax policy of the young state. Compensation for the effects of the current conditions was only possible by levying many new taxes or expanding the scope of existing taxes. The subject of this study is to examine the effects of the basic taxes on the economic sectors in the period from the beginning of the Turkish Republic to the mid-1930s. The development target, which was emphasized with the concept of "economic struggle", was shaped by the influence of two contrary factors. While taxes were required to finance development, the negative impact of taxes was an obstacle to This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License
Öz: Balkan yarımadasının doğusunda yer alan ve 19. yüzyılda Edirne Eyaleti'nin Filibe Kaymakamlığı'na bağlı olan Tatarpazarı Kazası, çeltik üretiminin yoğun olarak yürütüldüğü, iktisadi faaliyetler bakımından önem arzeden bir yerleşim... more
Öz: Balkan yarımadasının doğusunda yer alan ve 19. yüzyılda Edirne Eyaleti'nin Filibe Kaymakamlığı'na bağlı olan Tatarpazarı Kazası, çeltik üretiminin yoğun olarak yürütüldüğü, iktisadi faaliyetler bakımından önem arzeden bir yerleşim yeridir. Bulgaristan coğrafyasında gerek Filibe'ye yakınlığı gerekse de Meriç havzasında kurulmuş olması sebebiyle ticari ve zirai bakımdan birçok kaza merkezinden farklı özelliklere sahiptir. Balkanlarda çoğu yerleşim yeri gibi Tatarpazarı da etnik açıdan çeşitlilik göstermektedir. 31 mahallesi bulunan kaza merkezinde Müslümanların yanı sıra, Hıristiyan Bulgar, Ermeni ve Yahudi haneler yan yana yaşamakta ve iktisadi hayatın parçasını oluşturmaktadır. Tanzimatla birlikte yeniden yapılanma süreci içerisinde, 1844 yılında kişilerin gerçek ödeme gücünü tespit etmek ve vergi yükünde buna göre düzenlemeler yapmak üzere, Temettüât sayımları yapılmaya başlanmıştır. Çalışmanın amacı; 19. yüzyıl ortalarında yapılan Temettüât sayımları üzerinden, Tatarpazarı merkezinde yaşayan tebaanın mesleki yapısı, tarımsal faaliyetleri, gelir kaynakları ve gelir düzeylerinin incelenmesi, Müslüman ve gayrimüslimler arasındaki etnik /dini işbölümünün ve gelir dağılımı arasındaki farklılıkların ortaya konulmasıdır. Abstract: Tatarpazarı located in the eastern part of the Balkan peninsula and connected to the district governorate of Edirne province in the 19th century is a settlement where rice production is carried out intensively and at the same time it is a place of great economic activity. Due to its close proximity to Plovdiv and the Meriç basin in Bulgaria, it has different characteristics in terms of commercial and agricultural accidents. Tatarpazari, like most settlements in the Balkans, is ethnically diverse. In addition to the Muslim Turks, the Christian Bulgarian, Armenian and Jewish households live together and form part of the economic system. During the reconstruction process with Tanzimat, revenue counts were started to be made in 1844 to determine the real payment power of individuals and to make arrangements in the tax burden accordingly. The aim of this study; examining the professional structure, agricultural activities, income sources and income levels of the subjects living in the center of Tatarpazari and the differences between the ethnic / religious division of labor and income distribution between Muslims and non-Muslims.
Erken Cumhuriyet Dönemi’nin önemli muhalif isimlerinden biri olan Arif Oruç, 1929 Aralık -1931 Ağustos arasında yayınlanan Yarın gazetesiyle Tek Partili dönem icraatlarını hedef almaktadır. Dönem basınında genellikle övgü ile sözü edilen... more
Erken Cumhuriyet Dönemi’nin önemli muhalif isimlerinden biri olan Arif Oruç, 1929
Aralık -1931 Ağustos arasında yayınlanan Yarın gazetesiyle Tek Partili dönem icraatlarını
hedef almaktadır. Dönem basınında genellikle övgü ile sözü edilen iktisadi politikalar,
Yarın gazetesinde şiddetli eleştirilere maruz kalır. Özellikle Arif Oruç’un yazılarında
iktidar ile yakın ilişkide olan kişilerin haksız kazanç elde etme konusunun sıklıkla ele
alındığı görülür. Bu makalede Arif Oruç’un Yarın gazetesi özelinde siyasi, iktisadi ve
düşünsel bağlamda çekirdek kadroda yer almayan muhalefetin gözüyle Türkiye’nin kısa
bir tarih kesitine bakmak amaçlanmıştır. Bu açıdan Cumhuriyet tarihinin kısa bir kesiti
bir bakıma “muhaliflerin” gözüyle yeniden değerlendirilmeye tabi tutulmuş olacaktır.
Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulma amacıyla yöneldiği Sosyalizm fikrine daha sonradan eleştirel olarak yaklaşan Kemal Tahir, Sosyalizm düşüncesinin Türkiye’nin toplumsal yapısına göre yeniden yorumlanması gerektiğini... more
Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulma amacıyla yöneldiği Sosyalizm fikrine daha sonradan eleştirel olarak yaklaşan Kemal Tahir, Sosyalizm düşüncesinin Türkiye’nin toplumsal yapısına göre yeniden yorumlanması gerektiğini savunur. Yerel / yerli bir anlatı peşinde olan Tahir’in çabaları gerek romanlarının gerekse diğer yazılarının ana temasını oluşturmaktadır. Türkiye’nin Batılılaşma/ Modernleşme serüvenine de değinen Tahir, Türkiye’de modernleşme sürecinin yapaylığını çok defa vurgulamaktadır. Bu sebeple hem Kemalist hem de sol aydınların tepkisini çeken Tahir’in, Batılılaşma ve Sosyalizm kavramlarına yönelttiği eleştirilerin değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Modernleşme, sosyalizm, liberal düşünce, kısacası Türkiye’nin gelişme meselesine çözüm bulma arayışı hâlâ güncelliğini korumakta olduğundan Tahir’in kendine has tutumunu incelmekte fayda vardır.
Research Interests: