Dış Politika Değişimi:
AKP Dönemi Türk Dış Politikası*
Emirhan KAYA**
Öz
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 3 Kasım 2002'de yapılan genel seçimlerden
sonra iktidara gelmesiyle birlikte Türk dış politikasında önemli değişimler yaşanmaya
başlamıştır. Söz konusu değişimler, AKP dönemine kadar Batıcı ve statükocu bir
eksende şekillenen Türk dış politikasının bu dönemde yeni bir yönelim edindiğine dair
iddiaların gündeme gelmesine neden olmuştur. Ayrıca bu durumun ortaya çıkmasında
Soğuk Savaş sonrası dönemin getirdiği fırsatların yanı sıra AKP yönetiminde elde
edilen ekonomik büyüme ve görece siyasi istikrar ortamının da etkisi olmuştur. Türkiye
bu dönemde aktif ve çok yönlü dış politikasıyla genişleyen imkânlarından en üst
düzeyde faydalanmak istemiş ve böylece bölgesinde söz sahibi olan önemli bir güce
dönüşmeyi hedeemiştir. Bu çalışma, Türk dış politikasında yaşanan bu değişimin
mevcut yazında belirtildiği gibi eksen kayması boyutuna ulaşıp ulaşmadığını
tartışmayı amaçlamaktadır. Bu noktada bir sonuca varabilmek için Charles F.
Hermann'ın dış politika değişiminin boyutu ile ilgili olarak ortaya koyduğu dört
aşamalı değişim tipolojisinden yararlanılmıştır. Böylelikle söz konusu değişimin eksen
ya da yönelim değişiminden ziyade aslında bir program değişikliğini yansıttığı
sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eksen Kayması, Türkiye, Dış Politika, AKP, Değişim
*
**
Bu makale, yazarın “Dış Politikada Değişim: AKP Dönemi Türk Dış Politikası” başlıklı
yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
Arş. Gör., Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler
Bölümü, emirhankaya@trakya.edu.tr.
71
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
Foreign Policy Change: Turkish Foreign Policy in
the AKP Era
Abstract
Turkish foreign policy began to experience signicant changes with the Justice and
Development Party's (JDP) coming to power after the 3 November 2002 elections.
These changes have led to claims that Turkish foreign policy, which has been shaped by
Turkey's Western orientation and pro-status quo stance until the JDP era, developed a
new foreign policy orientation. Additionally, the opportunities brought by the end of the
Cold War, the economic growth and relatively stable political atmosphere as well
provided during the JDP administration was effective in bringing about this change.
Turkey aimed to benet at a maximum level from its extended opportunities by using its
active and multi-dimensional foreign policy and hereby to turn into a major power
having a say in its region. This study intends to discuss whether the aforementioned
change has reached to the point of an “axis shift” as stated in the existing literature.
Charles F. Hermann's typology identifying four graduated levels of foreign policy
change was used in order to reach a conclusion at that point. Finally, it is concluded that
the change in Turkish foreing policy reected a “program change” rather than a shift of
axis or an international orientation change.
Key Words: Axis Shift, Turkey, Foreign Policy, JDP, Change
72
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
Giriş
Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından Türkiye'nin dış politikada daha
etkin olabilmek adına önemli fırsatlar yakaladığı algısı, 2002 sonrası elde
edilen siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle birlikte daha da pekişmiştir. Bu
sayede Türkiye'nin 1990'lı yıllarda dış politikada gerçekleştiremediği
sıçramayı 2000'lerde yeni imkânlar ve yeni bir vizyon eşliğinde
gerçekleştirmesi beklenmektedir. Dış politikada kendinden önceki
hükümetlerden farklı bir vizyona sahip olduğunu iddia eden AKP yönetimi,
aktif ve zaman zaman iddialı olarak nitelenebilecek dış politikasıyla dikkatleri
Türkiye'nin üzerine çekmeyi başarmıştır. Bu yüzden, İslamcı geçmişi
nedeniyle iç ve dış aktörler tarafından eylemleri yakından takip edilen AKP'nin,
Türkiye'nin dış politikadaki etkinliğini ne yönde sağlayacağı merak konusu
olmuştur. Bu bağlamda, Türk dış politikasının yöneliminin değişip
değişmediği ilgi çekici konulardan birisini oluştururken, AKP'nin Batı
politikaları ile ters düşmeye başlaması ya da Ortadoğu ülkeleriyle yakınlaşması
bu çerçevede daha çok eleştiri ya da tavsiye niteliğinde analizlerin ortaya
çıkmasına yol açmıştır.
Bu çalışmanın amacı, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden sonra başlayan
AKP iktidarları döneminde Türk dış politikasında yaşanan değişimin Dış
Politika Analizi (DPA) çalışmaları bağlamında ne ifade ettiğini ortaya
çıkarmak ve bu çerçevede Türk dış politikasının uluslararası yönelimi
hakkında tespitlerde bulunmaktır. Bu bağlamda cevaplandırılmaya çalışılan
temel soru, AKP iktidarı ile birlikte Türk dış politikasında yaşanan değişimin ne
boyutta gerçekleştiğidir. Bu doğrultuda, AKP iktidarı ile birlikte Türk dış
politikasında yaşanan değişim sorunsallaştırılırken, “eksen kayması”
tartışmaları farklı bir bakış açısıyla yeniden ele alınacaktır. Böylelikle,
Uluslararası İlişkiler disiplininde ve DPA çalışmalarında özel bir yer edinen
“değişim” kavramının Türk dış politikasının analizi için de işlevsel bir hale
getirilmesi söz konusu olacaktır.
Bu çalışmada AKP dönemi ile birlikte Türk dış politikasında yaşanan
değişimin bir eksen ya da uluslararası yönelim değişikliğinden ziyade aslında
bir “program değişikliğini” yansıttığı iddia edilmektedir. Bu bağlamda
öncelikle Türkiye'nin uluslararası yöneliminin ve temel dış politika
hedeerinin değişmediği vurgulanırken, asıl değişimin dış politikada yeni
araçların ve yöntemlerin kullanılmaya başlanmasıyla ortaya çıktığı
savunulmaktadır. Önceki dönemlere göre daha faal bir dış politika anlayışının
benimsenmesi, çok boyutlu ilişkilerin geliştirilmesi, karşılıklı bağımlılığın
artırılması amacıyla ticaretin öne çıkarılması ve yumuşak gücün artırılmasına
önem verilmesinin bu noktada yaşanan değişimi ispatlar nitelikte olduğu öne
sürülmektedir.
73
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
Çalışmanın ilk bölümünde, Charles F. Hermann'ın dış politika değişimi
modeli incelenecektir. Ardından, ikinci bölümde değişim konusunun Türk dış
politikası ile ilgili yazında karşılığı olan eksen kayması tartışmaları ele
alınacaktır. Bu kapsamda eksen kayması iddialarının ortaya çıkış sebeplerine
değinilecek ve bu iddialar çerçevesinde ortaya atılan yeni kavramlara yer
verilerek bu konuda oluşturulan yazın incelenmiş olacaktır. Üçüncü ve son
bölümde ise Türk dış politikasında yaşanan değişimin boyutu Hermann'ın dört
aşamalı değişim tipolojisi çerçevesinde değerlendirilecektir.
Teorik Çerçeve: Dış Politika Değişimi
Değişimi dış politika bağlamında tanımlayan Jerel Rosati, bu kavramı
“daha mütevazı değişikliklerden dış politikanın önemli derecede yeniden
yapılandırılmasına kadar uzanan geniş yelpazeli değişimi ifade eden bir dış
politika olgusu” olarak ifade etmektedir1. Bu tanımın da ortaya koyduğu üzere
dış politika değişimi; dış politikaya yeniden yön verme ya da dış politikayı
yeniden yapılandırma olarak nitelenebilecek büyük çaplı değişikliklerin yanı
sıra küçük çaplı ayarlama ve düzenlemeleri de kapsayan bir çalışma alanı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat dış politikada değişimin, özellikle radikal
değişimin sıklıkla rastlanan bir durum olmaması ve demokratik ülkelerde bu
tür değişimlerin gerçekleşebilmesi için hem bürokrasinin hem de kamuoyunun
bu yönde ikna edilmesi gerektiğine dair oluşan yaygın kanı,2 araştırmacıların
değişim konusuna mesafeli yaklaşmasına neden olmuştur. Buna ek olarak;
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Uluslararası İlişkiler çalışmalarına
egemen olan gerçekçi yaklaşımın iki blok arası ilişkilere ve Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tehdidine ağırlık vermesi değişim konusunun
yeterli ilgiyi görememesinin sebepleri arasında gösterilmektedir.
Dış politika değişimi -yukarıda sözü edilen unsurların da etkisiyleancak 1970'lerde başlı başına bir araştırma konusu olarak ortaya çıkan ve
1980'li yıllarda konunun çerçevesini oluşturan çalışmaların yayınlanmasıyla
ilgi görmeye başlayan görece yeni bir çalışma alanı olarak kabul edilmektedir.
1990'lı yıllarla birlikte uluslararası ilişkilerde köklü değişimlerin yaşanması
sonucu dış politikada değişimi ele alan çalışmalara olan ilgi daha da artmaya
başlamıştır. Dış politikada köklü değişimlere sıklıkla rastlanmadığından,
küçük ve orta ölçekli değişikliklerle birlikte “süreklilik” ve “istikrar”
kavramları da bu çalışmalarda sıkça yer almıştır. Devletlerin dış politikalarını
Jerel A. Rosati, “Cycles in Foreign Policy Restructuring: The Politics of Continuity and Change in U.S
Foreign Policy”, J. A. Rosati, Joe D. Hagan, Martin W. Sampson (Eds.), Foreign Policy Restructuring: How
Governments Respond to Global Change, University of South Carolina, Columbia, 1994, s. 225'den aktaran
Joakim Eidenfalk, “A window of opportunity? Australian Foreign Policy Change Towards East Timor 199899 and Solomon Islands 2003”, School of History and Politics, Faculty of Arts, University of Wollongong,
2009, s. 23.
2
Birgül Demirtaş, “Kosova'nın Bağımsızlığı ve Türk Dış Politikası (1990-2008)”, Uluslararası İlişkiler
Dergisi, Cilt 7, Sayı 27, Güz 2010, s. 53.
1
74
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
ne zaman, nasıl ve niçin yeniden şekillendirme ve yapılandırma ihtiyacı
duydukları sorularına cevap arayan çalışmalarda; değişime neden olan
faktörler, karar alma süreçleri, değişimin türü/boyutu ve zamanlaması gibi
unsurlar başlıca odak noktaları olmuştur.
Dış politika değişimi ile ilgili kuram geliştirme çabaları incelendiğinde,
bu konudaki tek ciddi girişimin David Welch'e ait olduğu görülmektedir.3
Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından geliştirilen beklenti teorisinden
(prospect theory) esinlenen Welch;4 insanların kaybetme ihtimali karşısında
risk almaya eğilimli iken, kazanma ihtimali söz konusu olduğunda “riskten
kaçınma” eğilimi gösterdiklerine dair düşünceyi dış politika değişimine
uyarlamıştır. Welch, insanların riskten kaçınma eğilimlerinin kazanma
isteklerine karşı ağır bastığını savunmuş ve dış politika değişimine dair
iddialarını bu doğrultuda “kayıptan kaçınma kuramı” (loss-aversion theory)
adı altında kuramsallaştırmaya çalışmıştır. Böylece, insanların kazanma
ihtimali olduğu durumlarda riskten kaçınan, kayıp ihtimalinde ise riske giren
tavır takındıkları gibi; devletlerin de benzer şekilde –eğer elde edilecek kazanç
çok önemli boyutlarda değilse- kazanma ihtimali karşısında değişimi tercih
etmezken, mevcut politikanın bedellerini ödemekten kaçınmak adına dış
politikalarını değiştirme yönünde karar aldıkları sonucuna varmıştır. Bu
yaklaşıma göre, değişim çoğu zaman daha büyük kayıplar verme ihtimalini de
beraberinde getireceğinden, karar alıcılar ancak statükonun önemli kayıplara
sebep olacağını düşündüklerinde değişim daha olası hale gelmektedir.5
Hermann'ın Dış Politika Değişimi Modeli
Değişimin kaynaklarını, karar alma sürecini ve değişimin boyutunu bir
arada inceleyen Hermann'ın dış politika değişimi modeli; dış politikada
değişimin neden, nasıl ve ne boyutta gerçekleştiğini ortaya koyması
bakımından önemli görülmektedir. Bu modelde arka plan faktörleri; lider,
bürokrasi, içeride yeniden yapılanma ve dış şoklar olmak üzere dört değişim
unsurundan meydana gelmektedir. 6 Bu dört unsurun bir ülkenin dış
politikasındaki değişimin nedenlerini belirlemek üzere ortaya atılması; karar
almada yetkili liderin, bürokraside bir kurum ya da çeşitli kurumlarda bulunan
Jonas Schneider, The Change toward Cooperation in the George W. Bush Administration's Nuclear
Nonproliferation Policy toward North Korea, European University Studies Vol. 584, Peterlang, Frankfurt,
2010, s.15.
4
Belirsizlik ortamında karar alan bireylerin davranışlarını inceleyen Kahneman ve Tversky, geliştirdikleri
“Beklenti Teorisi” ile insanların her zaman rasyonel karar veremedikleri sonucuna varmışlardır. İnsanların
kayıptan kaçındıkları için kayıplara karşı (kazançlara oranla) daha duyarlı olduklarını öne sürmüşlerdir.
Bkz. Daniel Kahneman-Amos Tversky, “Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk”,
Econometrica, Cilt 47, Sayı 2, Mart 1979, ss. 263-292.
5
David A. Welch, Painful Choices: A Theory of Foreign Policy Change, Princeton University Press,
Princeton, 2005, s. 8.
6
Hermann, (çalışmanın orijinal dilindeki haliyle) bu faktörleri Leader Driven, Bureaucratic Advocacy,
Domestic Support ve External Shocks olarak sıralamaktadır. Bkz. Charles F. Hermann, “Changing Course:
When Governments Choose to Redirect Foreign Policy”, International Studies Quarterly, Cilt 34, Sayı 1,
Mart 1990, ss. 11-12.
3
75
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
bir grubun, siyasi olarak faal toplumsal grupların ya da uluslararası sistemde
meydana gelen köklü değişikliklerin söz konusu değişimin öncülüğünü
yapabilecek durumda olduklarını ortaya koymaktadır. 7
Hermann, çalışmasının ilk bölümünde değişimin kaynaklarını bu
şekilde kategorize ettikten sonra ikinci olarak, değişimin kaynakları ile değişim
arasındaki aşamayı oluşturan ve değişimi kolaylaştırıcı ya da engelleyici etkiye
sahip olan karar alma sürecinin işlevini açıklamaya çalışmıştır. Karar alıcıların
politikalarını değiştirip değiştirmeyecekleri, değiştirmeye karar verdiklerinde
ise bu değişimin ne boyutta olacağı karar alma süreci sonucunda ortaya
çıkacağı için bu süreç Hermann'ın modelinde dış politika değişiminin boyutunu
etkileyen bir değişken olarak ele alınmıştır. Dış aktörlerin mevcut politikaya
tepkilerinin karar alma sürecinde belirleyici olabileceğinin altını çizen
Hermann, çalışmasının ikinci kısmında bu sürecin yedi adımını incelemiştir.
Hermann, çalışmasının üçüncü ve son aşamasında ise, değişimin türünü
ve kapsamını belirleyen ve dört aşamadan oluşan bir “değişim tipolojisi” ortaya
koymuştur. Söz konusu tipolojide dört çeşit dış politika değişiminden bahseden
Hermann, bunları ufak ayarlamalar, program değişiklikleri, problem/amaç
değişiklikleri ve dış politika eğiliminin değişmesi/uluslararası yönelim
değişikliği olarak sıralamaktadır.8 İlk iki sınırlı değişiklik tipinde dış politika
hedeeri ve temel dış politika eğilimleri değişmediği için süreklilik ve istikrar
faktörlerinin değişimle iç içe geçmiş durumda olduğu göze çarpmaktadır.9 Ufak
ayarlamalarda bir hedef doğrultusunda gösterilen çaba ya da muhatapların
sayısında artış ya da azalma görülürken; dış politikanın temel niteliklerinde,
amaçlarında ya da kullanılan araçlarda herhangi bir farklılık söz konusu
olmamaktadır.10 Program değişikliklerinde ise dış politikada kullanılan yöntem
ya da araçlarda yapılan değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu aşamada bir hedef
doğrultusunda yapılan eylemlerin, izlenen yolun değiştiği gözlenmekte; fakat
hedef aynı kalmaktadır. Uluslararası bir meselenin çözümünde askeri güç
kullanmak yerine diplomatik müzakere yöntemini tercih etmek program
değişikliğine örnek gösterilebilir.11
Üçüncü değişim türü olan problem/amaç değişikliklerinde ise dış
politikanın temel hedenin köklü değişime uğradığı görülmektedir. Hermann'a
göre bu tür değişimler dış politikanın yöneldiği sorunların değişmesi ya da
ortadan kalkması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dördüncü ve en kapsamlı
değişim türünde ise değişimin tek bir dış politika davranışı ile sınırlı kalmadığı,
dış politikanın bütünüyle değiştiği vurgulanmaktadır. Değişimin en uç noktası
olarak nitelenen bu aşamada, eksen ve yönelim değişikleri sonucu aktörlerin
Demirtaş, s. 54.
Hermann, s. 5.
Demirtaş, s. 54.
10
Ibid.
11
Ibid.
7
8
9
76
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
uluslararası siyasetteki rolünün değiştiği gözlemlenmektedir. Hermann,
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) zaman içerisinde değişen Vietnam
politikasının bu dört değişim türü için de örnek oluşturabilecek nitelikte
olduğunu belirtmiştir.12
Hermann'ın çalışması, dış politika değişiminin boyutunun dış politikada
sıkça görülen ufak ayarlamalardan uluslararası yönelim değişikliğine kadar
uzanan geniş bir yelpazede ele alınmasını öngören bir yaklaşıma sahiptir. Bu
nedenle Hermann'ın dört aşamalı değişim tipolojisi bu çalışmanın temel
kuramsal çerçevesi olarak tercih edilmiştir. Çalışmanın bir sonraki bölümünde,
bu tercihe uygun olarak, AKP dönemi Türk dış politikasına dair mevcut yazında
yer alan eksen kayması tartışmaları Hermann'ın dört aşamalı değişim tipolojisi
çerçevesinde ele alınmıştır.
Eksen Kayması Tartışmaları ve Türk Dış Politikasında Değişim
AKP politikalarının Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile uyumlu gözüktüğü
ilk iktidar döneminde Türk dış politikasının Ortadoğu'ya yönelik açılımı ve
Türkiye'nin bağımsız bir bölgesel aktör olarak ön plana çıkması tartışma
konusu olmasına rağmen bu tartışmalar eksen kayması iddiaları etrafında
şekillenmemiştir.13 AKP'nin söz konusu dönemde komşularla sıfır sorun
politikası ve bölgesel arabuluculuk faaliyetleri çerçevesinde Ortadoğu'ya
ilgisini artırması AB ve ABD tarafından memnuniyetle karşılansa da bu tablo
2009 yılından itibaren değişmeye başlamıştır.14 Türkiye'de iç çevrelerde
özellikle 2007 yılı itibari ile başlayan “dış ilişkilerde eksen kaymasına yol açan
uygulamalar içine girildiği” şeklindeki iddialara 2009'dan itibaren Batılı
çevrelerin de katılmaya başlaması bu durumun ortaya çıkmasına neden
olmuştur.15
Türk dış politikasında yaşanan değişimi konu alan çalışmalar
incelendiğinde, benzer iddiaların eksen kayması dışında farklı kavramlara
başvurularak da tartışıldığı göze çarpmaktadır. Bu bağlamda ortaya çıkan
kavramlar, Türkiye'nin dış politika yöneliminin değiştiğine dair benzer
çağrışımlar oluşturmaları dolayısıyla bu bölümde eksen kaymasının türevleri
olarak ele alınacaktır. Bu noktada öne çıkan yaklaşımların “eksen
genişlemesi”, “Ortadoğululaşma” ya da “Türk Gaulizmi” gibi kavramlar
çerçevesinde şekillendiği tespit edilmiştir. Söz konusu kavramlara dayanan
analizler, eksen kayması gibi ciddi ve köklü değişimlerin varlığına işaret
etmemelerine rağmen Türk dış politikasında kayda değer bir değişim yaşandığı
Hermann, s. 6.
Bu konuda bkz. Graham E. Fuller, Yeni Türkiye Cumhuriyeti: Yükselen Bölgesel Aktör, Mustafa Acar
(Çev.), 6. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2010; F. Stephen Larrabee, Turkey as a US Security Partner,
RAND, 2008, http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monographs/2008/RAND_ MG694.pdf,
Erişim Tarihi: 3 Mayıs 2015.
14
Svante Cornell, “Axis Shift”, Soner Çağaptay (Ed.), Turkish Foreign Policy under the AKP: The Rift with
Washington, The Washington Institute for Near East Policy, Number 3, Ocak 2011, s. 3.
15
Erol Manisalı, Eksen Kayması, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2011, s. 11.
12
13
77
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
varsayımına dayanmaları bakımından değişimle ilgili yazında önemli bir yer
tutmaktadır.
Eksen kaymasından farklı bir kavramsallaştırma aracılığıyla Türk dış
politikasında yaşanan değişimin türü ve boyutunu ele alan yaklaşımların ilki;
Türkiye'nin son dönemde yaşadığı sürecin eksen kayması değil, bir tür “eksen
genişlemesi” olduğunu tezine dayanmaktadır. Eksen kaymalarının köklü
değişimler ve sonrasında oluşan kurumsal yapılarla kendisini gösterdiğine
işaret edilirken, Türkiye'nin durumunu açıklamak için eksen genişlemesi
kavramı tercih edilmiştir. Bu kapsamda eksen kaymasının gerçek bir
tartışmadan çok yapılandırılmış bir süreç olduğunu belirten Cüneyt Gürer,
gündelik siyasetin sonuçları itibarıyla ortaya çıkan bu tartışmaların kuramsal
altyapıdan ve güçlü gerekçelerden yoksun olduğunu savunmaktadır.16 Gürer,
yeni işbirliği arayışlarının var olan işbirliği mekanizmalarından vazgeçildiği
anlamına gelmediğini vurgularken, yeni işbirliği oluşumlarının eksen
genişlemesine neden olduğunu ileri sürmektedir.17 Böylece eksen kavramının
tek boyutlu olmadığının altı çizilmekte ve Türkiye'nin ekonomik, kültürel ve
siyasi eksenlerde genişleme içerisine girdiği sonucuna varılmaktadır.
Eksen kayması kavramının bir türevi olarak karşımıza çıkan
“Ortadoğululaşma” kavramı ise Türk dış politikasının Batı'dan koparak
Ortadoğulu bir kimlik edindiğine dair olumsuz bir çağrışım oluşturmasına
rağmen, son dönem Türk dış politikasına dair yazın incelendiğinde -ironik bir
biçimde- eksen kayması benzeri değişimlerin varlığını reddeden savların çıkış
noktası olmuştur. Söz konusu kavram, son dönem Türk dış politikası ile ilgili
çalışmalarda makalelerine sıklıkla atıfta bulunulan Burhanettin Duran ve Tarık
Oğuzlu tarafından temel referans noktası olarak kullanılmıştır. Türk dış
politikasında yaşanan değişimi dış politikanın ağırlık merkezinin değişmesi ve
Ortadoğululaşması olarak tanımlayan Duran, 18 Türk dış politikasında
“Ortadoğu ve Batı algılamalarında” bir dönüşüm yaşandığını ifade ederken,
Ortadoğu'nun Türkiye için “sadece güvenlik sorunlarının ve tehditlerin
yoğunlaştığı bir yer olmaktan çıkmakta olduğu[nu]” vurgulamaktadır. 19
Oğuzlu ise Türk dış politikasının Ortadoğululaştığını ifade etmekle
birlikte bu durumu Batı'dan bir kopuş olarak nitelendirmemekte fakat
Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinde Ortadoğu'nun giderek daha çok öne çıktığını
savunmaktadır.20 Bu durum, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinde daha pragmatik
Cüneyt Gürer, “Dış Politikada Eksen Kayması, Eksen Genişlemesi ve Yeni Bir Eksenini Oluşumu”, USAK,
21 Haziran 2010, http://www.usak.org.tr/analiz_det.php?id=7&cat=365365631#. VSI8_NKsUa8, Erişim
Tarihi: 6 Nisan 2015.
17
Ibid.
18
Burhanettin Duran, “Türk Dış Politikası Ortadoğululaşıyor mu?”, Ortadoğu Yıllığı 2008, Derleyen: Kemal
İnat-Muhittin Ataman-Burhanettin Duran, Küre Yayınları, İstanbul, 2009, s. 385.
19
Duran, s. 386.
20
Tarık Oğuzlu, “Middle Easternization of Turkey's Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from the West?”,
Turkish Studies, Cilt 9, Sayı 1, 2008, s. 3.
16
78
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
bir yaklaşım benimsemesine ve söz konusu ilişkilerini Batılı kimliğini
onaylatmada değil, küreselleşmenin zorluklarıyla baş etme noktasında bir araç
olarak görmesine neden olmaktadır.21 Böylelikle Türkiye'nin Ortadoğu'da
Avrupalı bir ülke olarak hareket etmesi aynı zamanda dış politikasının
Av r u p a l ı l a ş m a s ı n a n e d e n o l m a k t a d ı r. “ T ü r k d ı ş p o l i t i k a s ı n ı n
Ortadoğululaşması” ifadesine mesafeli yaklaşanlar da benzeri bir bakış
açısıyla, Türkiye'nin Rusya Federasyonu ve bazı Kafkas ülkeleriyle kurduğu
ikili ilişkilerin yanı sıra Afrika ve Latin Amerika açılımları göz önüne
alındığında bu kavramsallaştırmayı kullanmanın abartılı olabileceğini ileri
sürmektedirler.22
Eksen kaymasının türevleri arasında değerlendirilebilecek bir diğer
kavram da Ömer Taşpınar tarafından ortaya atılan “Türk Gaulizmi” ifadesidir.
Türkiye'nin Batı'ya karşı özgüven kazanması ve bağımsız hareket etme eğilimi
göstermesi Türk Gaulizmi'nin temellerini oluştururken, bu kavram ile
Türkiye'de yükselen milliyetçilik ve Batı karşıtlığına dikkat çekilmektedir.
Taşpınar'a göre bu durum, Türkiye'nin Batı yönelimi bakımından, Ortadoğu
politikasının İslamlaşmasından daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır.23
Böylelikle, Türk dış politikasının itici gücünün milliyetçilik ve çıkarlar olduğu
düşüncesinden hareketle, Türkiye'nin 1960'larda Charles de Gaulle
yönetimindeki Fransa'nın yaptığı gibi nükleer güç sahibi olma arayışına
girebileceği ve hatta NATO'nun askeri kanadından ayrılabileceği gibi
ihtimaller dile getirilmektedir.24
Türk dış politikasının mevcut “ekseninde” bir değişim yaşandığına dair
tezlerin doğruluğuna şüpheyle yaklaşarak alternatif bakış açıları sunan
çalışmalar incelendiğinde ise Soğuk Savaş sonrası dünya güç dengelerinde
meydana gelen değişime ya da uluslararası siyasetteki bölgeselleşme eğilimine
atıfta bulunan yaklaşımların öne çıktığı görülmektedir. Söz konusu
yaklaşımlar, meseleye birtakım olayları ya da ikili ilişkileri temel alarak
yaklaşmak yerine Türkiye'nin bölgesel rolünün altını çizmektedir. Soğuk Savaş
sonrası dönemde ve özellikle 2003 Irak işgali sonrası yaşanan istikrarsızlıkla
birlikte ABD'nin Ortadoğu'daki etkisinin zayıaması bölgede bir güç
boşluğunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Buna paralel olarak, “1918'den
sonra ilk kez Ortadoğu'da ekonomik ve politik bir aktör olma şansı elde
[eden]”25 Türkiye'nin sistemdeki değişimlere uygun bir dış politikaya
yönelmesinin doğal karşılandığı görülmektedir.
Ibid, s. 17.
Ziya Öniş, “Multiple Faces of the New Turkish Foreign Policy: Underlying Dynamics and a Critique”,
Insight Turkey, Cilt 13, Sayı 1, 2011, s. 50.
23
Ömer Taşpınar, “Rise of Turkish Gaullism”, Turkish Foreign Policy under the AKP: The Rift with
Washington, Soner Çağaptay (Ed.), The Washington Institute for Near East Policy, Number 3, Ocak 2011, s.
10.
24
Ibid.
25
Veysel Ayhan, “Eksen Kayması mı? Sistemik Etkiler mi? : Türkiye-Ortadoğu İlişkilerine Teorik Bir
Bakış”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı 19-20, Temmuz-Ağustos 2010, s. 33.
21
22
79
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
Eksen kayması tartışmalarına benzer bir bakış açısıyla yaklaşan İlhan
Uzgel, Bush yönetimi döneminde ABD hegemonyasının gerileyişi ile birlikte
orta büyüklükteki ülkelerin öne çıkmaya başladığını, bu durumun da söz
konusu ülkelerin daha fazla bölgesel rol üstlenmelerine ve daha aktif dış
politika izlemelerine imkân tanıdığını vurgulamaktadır.26 Uzgel'e göre, Türkiye
bu imkânı küresel sistemi dönüştürmek için kullanmak yerine dış politikada
ağırlığını asimetrik bir biçimde Ortadoğu'ya yöneltmiştir. Eksen kayması
iddiaları ise bu bağlamda Türkiye'nin Ortadoğu'da merkez (pivot) rolü
oynarken rahatsız edici bazı eylemlerde bulunmasından kaynaklanmaktadır,
yoksa Türkiye diğer benzeri merkez ülkelerle kıyaslandığında daha faal ya da
daha özerk olmayı başaramamıştır.
Bu kapsamda örnek olarak sunulabilecek bir diğer isim olan Şaban
Kardaş ise AKP dış politikasının tekil bir ideolojik kimlikle
açıklanamayacağının altını çizerken, Türkiye'nin Ortadoğu politikası ve dış
ilişkilerindeki çeşitlenmeyi bölgeselleşme trendleri çerçevesinde ele almayı
tercih etmiştir. Böylelikle bölgeselleşme sürecinin Türk dış politikasında
yaşanan değişimde etkili olduğuna dikkat çeken Kardaş -eksen kayması
tartışmasının göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtmekle birlikte- Türkiye'nin
aslında eksen kayması yaşamaktan ziyade “dış ilişkilerinin çeşitlendiği ve Batı
vurgusunun girilen yeni ilişkilerle giderek dengelendiği bir süreçten
geçtiğini”27 vurgulamıştır. Cengiz Çandar ise ABD'nin Irak Savaşı sonrası
bölgedeki etkisinin azalmasını ve AB'nin bölgeye yönelik politikalarının
başarısızlığını, Türkiye'nin özerk bir bölgesel güç olarak ortaya çıkışını
hazırlayan gerekçeler arasında göstermektedir. Bunun yanı sıra, çok kutuplu bir
dünyaya doğru gidildiğini anımsatarak eksen kayması konusunda Müslüman
ülkelerle kurulan yeni bağlara değil, “Soğuk Savaş'ın sona ermesinin
kaçınılmaz sonucu” ve “yeni binyılın bir olgusu” olarak dünyadaki güç
merkezinin değişmesine işaret etmiştir.28
Bu çerçevede, AKP dönemine özgü olmayan bölgesel vurgu ve
“bölgesel güç” söyleminin, 1990'larda Türkiye'nin özellikle Orta Asya ve
Balkanlara yönelik politikalarıyla yakın çevresinde nüfuz alanı yaratmaya
dönük girişimlerinin önemli bir unsuru olduğu ifade edilmektedir. 29
Günümüzde ise Amerikan-sonrası bir dünyanın tartışılmaya başlanması ve
Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Nijerya ve Endonezya gibi bölgesel güçlerin
dünya siyasetinde ön plana çıkması uluslararası sistemde bölgeselleşmeye
yönelik bir eğilim olduğunu ortaya koymaktadır.30 Türkiye de buna paralel
İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikasının Özerkliği”, Radikal, 2 Ekim 2011, http://www.radikal.com.tr/
radikal2/turk_dis_politikasinin_ozerkligi-1065190, Erişim Tarihi: 2 Mayıs 2015.
Şaban Kardaş, “Türk Dış Politikasında Eksen Kayması mı?”, Akademik Ortadoğu, Cilt 5, Sayı 2, 2011,s. 38.
28
Cengiz Çandar, “Türk Dış Politikasında 'Eksen' Tartışmaları: Çok Kutuplu Dünya İçin Yeni Bir Vizyon”,
SETA Analiz, Sayı 16, Ocak 2010, s. 11.
29
Kardaş, ss. 24-25.
30
Ibid, s. 25.
26
27
80
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
olarak AKP döneminde sağlanan siyasi istikrarın da etkisiyle yeniden etkin
bölgesel bir politika izleme hedene yoğunlaşmıştır. Kardaş, Türkiye'nin bir
parçası olduğu bu yeni bölgeselleşme eğiliminin “söylemsel yönü ağır basan ve
Batı karşıtlığı ve global ilişkilerden kopmayı savunan Soğuk Savaş yıllarının
üçüncü dünya yaklaşımlarından çok farklı [olduğunu]” 31 belirtmiştir.
Böylelikle Türkiye'nin uluslararası sistemin genelinden kopmadığını ifade
ederken Türkiye'nin Batıyla çıkarlarının çatışmasını da normal
karşılamaktadır.32
Eksen kaymasına karşı geliştirilen alternatif yaklaşımlar incelendiğinde,
ikinci olarak, Türk dış politikasında yaşanan değişimi vizyon odaklı olarak ele
alan çalışmalar dikkat çekmektedir. Ramazan Gözen, 2002 sonrası dönemde
Türk dış politikasında yaşanan değişimi “vizyonda revizyon” olarak
adlandırmaktadır. Devlet merkezli iç ve dış politikayı sürdürmeye dayalı
geleneksel realist vizyonun Soğuk Savaş sonrası dönemde –özü itibarıyla
değişmeden- şiddeti ve kapsam alanı bakımından genişlediğini, 2000'li yıllarda
ise revizyona uğrayarak askeri olmayan/yumuşak güç ağırlıklı bir dış politika
33
izlenmesine yol açtığını belirtmiştir. Türkiye'de 28 Şubat sürecinde sistem
dışına itilen siyasal İslamcı kadroların bir kısmının AKP çatısı altında yeniden
iktidara gelmesi ve ABD'nin 11 Eylül saldırıları sonrası benimsediği tek taraı
dış politika anlayışı gibi iç ve dış etkenlerin bir sonucu olarak görülen bu
değişim,34 klasik devletçi realist vizyondan tamamen uzaklaşılmasa da daha
liberal ve yumuşak bir dış politika anlayışını getirmiştir. 35
Bu kapsamda Gözen, AKP'nin Kasım 2002 ve Temmuz 2007 arasını
kapsayan ilk iktidar döneminde izlediği dış politikasını aşağıdaki ifadelerle dile
getirmektedir:
“28 Şubat sürecinde devletin şiddetli bir darbesine maruz kalmış
olan AK Partililer […] devletin baskıcı politikalarının önlenmesi
gerektiğini fark ettiler. Bu amacı gerçekleştirmek için ise
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik yönünde reformlar yapmasının
yararlı olacağını gördüler. Türkiye'deki İslami kesimlerin
varlığının ve etkinliğinin sağlanmasının, ancak Batılılaşma ideali
çerçevesinde mümkün olabileceğini düşündüler […] AK Parti
hükümeti, bu amaca ulaşmak için iç ve özellikle dış politikasının
oluşumunda genellikle devletin etkin kuvvetleriyle işbirliği ve
36
dayanışma içinde olmuştur.”
Ibid, s. 38.
Ibid.
Ramazan Gözen, “Türk Dış Politikasında Değişim Var Mı?”, Türkiye'nin Değişen Dış Politikası, Derleyen:
Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil, Nobel Yayınları, Ankara, 2010, ss. 101-121.
34
Ibid., s. 111.
35
Ibid., ss. 119-120.
36
Ibid., s. 115.
31
32
33
81
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
Böylelikle Türk dış politikasında yaşanan değişim esasında bir “vizyon
değişimi” olarak nitelenirken, 1990'larda Avrasyalılaşma yönündeki dış
politika sapmalarının sona erdiği ve AKP iktidarı ile birlikte Türk dış
politikasının ironik bir biçimde “gerçek anlamda Batı değerlerine uygun bir
rotaya girmeye başla[dığı]” vurgulanmaktadır.37
Üçüncü olarak, Türkiye'nin dış politika eğiliminde yaşanan değişimi
Batı'ya karşı izlenen stratejinin bir parçası olarak değerlendiren yaklaşımlar
eksen kayması iddialarına alternatif oluşturmaktadır. Örneğin; Özlem
Demirtaş Bagdonas, Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik tutumunu Batı'ya karşı
geleneksel olarak sürdürülen bir pazarlama stratejisinin devamı olarak ele
almaktadır. Türkiye'nin Ortadoğu politikalarındaki mantıksal devamlılığın göz
ardı edildiğini belirten Bagdonas, Türkiye'nin Avrupa yönelimi ve Avrupa'dan
dışlanma korkusunun bu anlamda büyük önem taşıdığını vurgulamaktadır.38
Türkiye, baskın jeopolitik söylemine bağlı olarak jeopolitik konumu, rolü ve
kimliği bakımından sahip olduğu “biricikliği” pazarlayarak Batı karşısındaki
39
ontolojik güvensizlik duygusunu yenmeye çalışmıştır. Avrupa tarafından
öteki olarak algılanma tehdidine/olasılığına karşı oluşan bu güvensizlik,
Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinde Müslüman ve Ortadoğu kimliğinden
kaynaklanan farklılığını bir pazarlık unsuru olarak kullanmasına yol açmıştır.
Bagdonas'a göre köprü rolünden merkez ülkeye geçilirken de aynı mantık
geçerliliğini korumaktadır. Bu çerçevede vurgulanan nokta, Türkiye'nin
kararlılıkla sürdürdüğü Avrupa topluluğunun saygın bir üyesi olma hede
çerçevesinde farklılıklarının ve biricikliğinin altını çizerek Avrupalı devletlere
kendini kabul ettirme arayışında olduğudur.
Türk dış politikasında yaşanan değişimi ele alan yazında üzerinde
durulan bir diğer nokta da Türkiye'nin son yıllarda Avrasyacı bir yönelim
edindiğine dair iddialardır. Söz konusu iddialar, Türkiye'nin AB üyelik
sürecinde yaşanan sorunlara paralel olarak gündeme gelmesine rağmen
Avrasyacılığın medeniyetsel boyutu ve Türkiye'nin çok boyutlu dış politika
yaklaşımı göz önüne alındığında daha ciddi bir şekilde tartışılmaya
başlamıştır.40 Bu durum, AB üyelik sürecini Türkiye'nin dış politika yönelimini
Gözen bu noktada, AKP hükümeti öncülüğünde AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasının Türkiye'yi
Batılılaşma hedene daha da yaklaştırdığının altını çizerken; Avrasyacılık, Turancılık ve Ümmetçilik
girişimlerinden sonra AKP ile birlikte tekrar Batılılaşma noktasına gelinmesinin çok anlamlı olduğunu ifade
etmiştir. Ibid., s. 119.
38
Özlem Demirtaş Bagdonas, “A Shift of Axis in Turkish Foreign Policy or A Marketing Strategy? Turkey's
Uses of Its 'Uniqueness' vis-à-vis the West/Europe”,Turkish Journal of Politics,Cilt 3,Sayı 2,Kış 2012,s. 113
39
Ibid.
40
Başbakan Erdoğan'ın Ocak 2013'te katıldığı bir TV programında Türkiye'nin tıkanan AB üyelik sürecinden
yakınarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) alınması
yönündeki isteğini ilettiğini açıklaması Avrasyacılık tartışmalarını yeniden gündeme getirmiştir.
Erdoğan'ın bu sözlerinin hem tepkisel hem de pratik boyutları bulunduğu ifade edilmektedir. AB'nin
Türkiye'ye karşı uyguladığı çifte standarda tepki olarak Batı karşıtı medeniyetsel duruşu olan Avrasyacılık
yöneliminin gündeme getirilmesi tepkisel boyutu oluştururken, AB'nin içinde bulunduğu ekonomik
bunalımın Türkiye'yi farklı arayışlara itmesi de bu açıklamanın pragmatik boyutu olarak ele alınmaktadır.
(Bkz. Emre Erşen, “Türk Dış Politikasında Avrasya Yönelimi ve Şanghay İşbirliği Örgütü”,Ortadoğu
Analiz,Cilt 5,Sayı 52,Nisan 2013, s. 22).
37
82
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
etkileyen temel değişken olarak ele alan farklı değerlendirmelerin yapılmasına
zemin hazırlamıştır. Örneğin, AKP döneminin dış politika davranışları
bakımından kendi içinde türdeş olmadığını öne süren Ziya Öniş ve Şuhnaz
Yılmaz, AKP'nin ilk yıllarında Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan dış
politika aktivizminin yeni bir dalgayla devam ettiğini ve bu dönemde güçlü bir
Avrupalılaşma vurgusunun hâkim olduğunu belirtmektedir.41 Fakat Soğuk
Savaş sonrası dönemin üçüncü aktivizm dalgasını temsil eden 2005 sonrası
dönemde ise Avrupalılaşma yerini yumuşak Avrasyacılık olarak adlandırılan
safhaya bırakmıştır.42 Böylece AKP döneminde dış politika aktivizmi ve çok
boyutlu yaklaşımın benimsenmesi bakımından bir devamlılık söz konusu
olmasına rağmen AB'ye katılım müzakerelerinin başlangıcından itibaren
belirgin bir kırılma yaşandığı gözlenmiştir. Bu kırılmayla birlikte derin
Avrupalılaşmaya olan bağlılığın yerini Türkiye'nin dış ilişkilerinde AB'nin
merkeze alınmadığı daha gevşek bir Avrupalılaşma anlayışı almıştır.
Hermann'ın Değişim Tipolojisi Çerçevesinde Türk Dış
Politikasında Değişimin Boyutu
Türk dış politikasında yaşanan değişimin hangi kavramlar aracılığıyla
ve nasıl ele alındığına dair mevcut yazının incelenmesinin ardından çalışmanın
bu bölümü, söz konusu değişimin Hermann'ın değişim kuramı çerçevesinde
nasıl değerlendirilebileceğini tartışmayı amaçlamaktadır. Kuramsal çerçeveyi
ele alan bölümde de değinildiği üzere, Hermann'ın değişim kuramı -dış politika
çıktıları bakımından- dış politika değişiminin türü ile ilgili dört aşamalı bir
tipoloji ortaya koymaktadır. Türk dış politikasının yaşadığı iddia edilen eksen
kaymasına benzer bir değişim, bu sınıandırmaya göre en kapsamlı değişimi
öngören “uluslararası yönelim değişikliği” olarak ifade edilmektedir. Dış
politika değişiminin en uç şekli olarak nitelendirilen bu aşamada, dış politikası
incelenen aktörün uluslararası meselelere karşı yöneliminin tümden değişmesi
söz konusu olmaktadır.43 Ayrıca, bu aşamada değişimin tek bir olaya ya da
meseleye indirgenemeyecek düzeyde olduğu ve sadece belirli aktörlere karşı
geçerli olamayacağı vurgulanmaktadır.44 Böylelikle değişime uğrayan şeyin
tek bir dış politika davranışı değil tüm dış politika olduğunun altı çizilmektedir.
Hermann'ın çalışmasında, Vietnam Savaşı'nın ardından ABD'nin
ekonomik gücündeki düşüşe bağlı olarak güç kullanma noktasındaki
istekliliğinde ve “hegemon lider” rolünde düşüş yaşadığı ve dolayısıyla bu
değişimin uluslararası yönelim değişikliği kategorisinde
değerlendirilebileceğinden bahsedilmektedir. Fakat bununla birlikte, söz
Ziya Öniş-Şuhnaz Yılmaz, “Between Europeanization and Euro-Asianism: Foreing Policy Activism in
Turkey during the AKP Era”, Turkish Studies, Cilt 10, Sayı 1, Mart 2009, ss. 7-8.
Ibid., ss. 13-16.
43
Hermann, s. 5.
44
Ibid.
41
42
83
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
konusu makalede böyle bir değerlendirmenin tartışılabilir nitelikte olduğunun
da altı çizilmektedir.45 Benzeri bir durumun AKP dönemi Türk dış politikası
örneğinde geçerli olup olmadığını tartışan Meliha B. Altunışık ve Lenore G.
Martin ise AKP'nin Ortadoğu politikalarının Batı ile büyük oranda örtüşmesi
nedeniyle Türkiye için böyle bir “yönelim” değişikliğinden söz etmenin zor
olduğunu ifade etmektedir.46
Ayrıca yazarlar, Hermann'ın kavramsallaştırmasına göre dış politika
değişiminde bir alt düzeyi temsil eden “amaç/problem” değişikliğinden de
doğrudan doğruya söz edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Bu noktada ise
Türkiye'nin 1990'lı yıllardan farklı olarak bölgesel liderlik amacıyla hareket
etmesine rağmen Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, İran'ın bölgedeki
nüfuzunun dengelenmesi, bölgesel istikrarın ve refahın sağlanması ve Filistin
meselesinin çözülmesi gibi hedeer doğrultusunda politika üretmeye devam
ettiği vurgulanmaktadır.47 Böylece Türkiye'nin Ortadoğu politikasındaki
devamlılık unsurlarının Türkiye'nin dış politika hedeerinin değiştiğine dair
bir değerlendirmeyi mümkün kılmadığı ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda örnek olarak sunulan iddialardan da anlaşılacağı üzere, eksen
kayması tartışmaları Hermann'ın dört aşamalı değişim tipolojisi çerçevesinde
ele alındığında, bu konuda asıl belirleyici unsurun Türkiye'nin dış politika
yönelimi olduğu ortaya çıkmaktadır. Fakat bu yönelimde herhangi bir değişim
yaşanıp yaşanmadığını daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için
Türkiye'nin Ortadoğu politikalarının yanı sıra uluslararası konumu ve Batı ile
ilişkilerinin genel gidişatı da göz önünde bulundurulmalıdır. Zira AKP iktidarı
ile birlikte Türk dış politikasında yaşanan değişim, Ortadoğu politikaları
özelinde bir değerlendirmeye tabi tutulabileceği gibi Türkiye'nin uluslararası
politikadaki konumuna odaklanan daha geniş bir çerçevede de ele alınabilir.
Bu noktada öncelikle Türkiye'nin bir “Batı mütteki” olduğu
hatırlanmalıdır. Böylelikle, Türkiye'nin Batı yöneliminden ve dolayısıyla AB
hedenden ve NATO üyeliğinden vazgeçerek yeni bir ittifak ya da tamamen
farklı bir rol/kimlik ekseninde dış politikasını şekillendirmeye başladığında
“yönelim” değişikliği için sıralanan kriterlerin Türk dış politikası için de
geçerli olacağı ortaya çıkacaktır. Hâlbuki Türkiye'nin halen bir Batı mütteki
olduğu bu duruma karşı çıkanlar tarafından dahi kabul görmektedir. Örneğin;
Ali Bulaç, Türkiye'nin bu durumunu şu sözlerle özetlemektedir:
“Fransa'nın NATO askerî kanadına dönüşünde, Rasmussen'in
NATO Genel Sekreteri seçilmesinde, İsrail'in OECD'ye kabul
edilmesinde ve en son NATO füze kalkanı sistemine bağlı
radarların Malatya'da konuşlandırılmasında açık biçimde
Ibid., s. 6.
Meliha B. Altunışık-Lenore G. Martin, “Making Sense of Turkish Foreign Policy in the Middle East under
AKP”, Turkish Studies, Cilt 12, Sayı 4, Aralık 2011, s. 572.
47
Ibid., s. 571.
45
46
84
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
müşahede ettik ki Türkiye, Batılıların verdiği kararlara uyuyor,
Batı'nın dediğini yapıyor. Dürüst ve tutarlı olmakta zaruret var:
Temel tercihi NATO ittifak üyeliği, ABD ile model ortaklık ve AB
üyelik süreci olduğundan esasında başka ne beklenebilirdi ki!” 48
Dolayısıyla, Türkiye'nin uluslararası yöneliminin değiştiği, başka bir
deyişle eksen kaymasına uğradığı iddia edilecekse, geleneksel “Avrupa
devletler topluluğunun saygın bir üyesi olma” hedenin yerini alacak yeni bir
itici güce dayanarak hareket etmesi ve uluslararası sistemdeki rolünün de
değişmesi beklenmelidir. Benzer bir bakış açısıyla konuya yaklaşan Ersel
Aydınlı da kimlik konusunda ciddi kırılmalar yaşanmadıkça Türk dış
politikasında bir sapma olmasının oldukça güç olduğunu ifade ederken,
Türkiye'nin zaman zaman Doğu'ya yönelmesini Batı nezdinde Türkiye'nin
öneminin anlaşılmasını sağlayacak reel politika çerçevesindeki açılımlar
olarak değerlendirmektedir.49
Öte yandan, Türkiye'nin ekonomik gücündeki artışa bağlı olarak
“bölgesel lider” hatta “küresel güç” rolüne soyunması eksen kayması
iddialarını güçlendirmekte, fakat Arap Baharı50 sürecinde Türkiye'nin hedeeri
ile kapasitesi arasında bir uyuşmazlık olduğunun ortaya çıkması ise aksi
yöndeki iddiaların geçerliliğini korumasına neden olmaktadır. Bir başka
deyişle, Türkiye'nin Arap Baharı süreci ve sonrasında Libya, Mısır ve Suriye'de
beklediği etkiyi oluşturamaması sonucu söz konusu ülkelerle ilişkilerinin
kötüye gitmesi böyle bir rolün daha çok sorgulanmasına neden olmuştur. Bu
süreçte ortaya atılan “değerli yalnızlık” iddiaları bir yandan komşularla sıfır
sorun politikasının sonuna gelindiğini ima ederken diğer yandan da Türkiye'nin
artık muhatapları tarafından yeterince önemsenmediği ve yalnızlaştırıldığı
51
yönündeki eleştirileri açığa çıkarmıştır.
Hermann'ın ortaya koyduğu dört aşamalı değişim süreci dikkatle
incelendiğinde, eldeki veriler ışığında Türk dış politikasının 2002 sonrasında
bir program değişikliğine tabi tutulduğunu iddia etmek mümkündür.52 Esas
Ali Bulaç, “Kritiğe Muhtaç Dış Politika”, Zaman, 6 Ekim 2011, http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/kritigemuhtac-dis-politika_1187311.html, Erişim Tarihi: 26 Nisan 2015.
Ersel Aydınlı, “Türkiye'nin NATO'nun Dönüşümüne Katkıda Bulunması Gerekir”, Mülakatlarla Türk Dış
Politikası, Derleyen: Habibe Özdal-Osman Bahadır Dinçer-Mehmet Yegin, 2. Baskı, USAK Yayınları,
Ankara, 2010, ss. 141-142.
50
Arap Baharı'nın ortaya çıkışı ve temel nedenlerinin ayrıntılı bir incelemesi için bkz. Emirhan Kaya,
“Understanding the Political Economy of the Arab Spring”, Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi,
Cilt 5, Sayı 2, Haziran 2014, ss. 72-83.
51
Söz konusu eleştiriler için bkz. Bülent Şener, “Dış Politikada Değerli Yalnızlık ya da Yanlış Hesabın
Şam'dan Dönmesi”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 24 Eylül 2013, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milliguvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2013/09/24/7226/dis-politikada-degerli-yalnizlik-ya-dayanlis-hesabin-samdan-donmesi, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2013; Vahap Polat, Derin Yalnızlık: AKP'nin Dış
Politikası ve Elit Politikaları, Kaynak Yayınları, İstanbul 2015. Ayrıca “değerli yalnızlık” kavramının
ortaya çıkışı için bkz. Zeynep Gürcanlı, “Dış politikada Değerli Yalnızlık Dönemi”, Hürriyet, 21 Ağustos
2013, http://www.hurriyet.com.tr/planet/24553602.asp, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2015.
52
Hermann'ın değişim kuramını çerçevesinde AKP dönemi dış politikası ile ilgili benzer sonuçlara ulaşan
diğer çalışmalar için bkz. Meliha B. Altunışık-Lenore G. Martin, s. 571; Mesut Özcan-Ali Resul Usul,
“Understanding the 'New' Turkish Foreign Policy: Changes within Continuity, Is Turkey Departing from the
West?”, USAK Yearbook of International Politics and Law, Cilt 4, 2011, s. 161.
48
49
85
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
amaç aynı kalmak koşuluyla yapılan eylemin kendisinin ya da yapılış biçiminin
değişime uğramasını ifade eden program değişikliği, yeni dış politika
aygıtlarının devreye sokularak farklı yöntemler denendiğinin göstergesi olarak
değerlendirilmektedir.53 Bu bağlamda, 1990'larda askeri ilişkilerin, bu ilişkileri
temel alarak oluşturulan ittifakların ve askeri müdahalelerin Türkiye'nin dış
politika gündeminde önemli bir yer işgal ettiği düşünüldüğünde; Türk dış
politikasının 2000'li yıllarda bir “program” değişikliği yaşadığını savunmak
kaçınılmaz hale gelmektedir. Zira son yıllarda aktif ve çok boyutlu dış
politikanın, yumuşak gücün, ekonomik karşılıklı bağımlılığın, arabuluculuk
rolünün ve diplomatik müzakerelerin en önemli dış politika araçları olarak öne
çıkarılması bu noktada ciddi bir farklılaşmaya sebep olmuştur.
Bu bağlamda ilk olarak, AKP iktidarı ile birlikte önceki dönemlere göre
daha aktif ve çok boyutlu bir dış politika izlenmesi ve bu politikanın bir gereği
olarak Ortadoğu ile ilişkilere özel önem verilmesi son dönemde yaşanan
program değişikliği çerçevesinde ele alınmalıdır. Erken Cumhuriyet
döneminde çoğunlukla Avrupa'nın himayesinde varlığını sürdüren bölge
ülkeleri ile ilişki kurmanın zorluğu ve daha sonra Soğuk Savaş şartlarının
getirdiği sınırlılıklar göz önüne alındığında, “Ortadoğu'dan uzak durma”
politikasının Türk dış politikasının ideolojik temelli bir eğilimi olmaktan
ziyade faydacı bir dış politika anlayışının sonucu olduğu gözlenmektedir.54
Ayrıca aktif ve çok yönlü dış politika girişimlerinin Soğuk Savaş sonrası
dönemde Özal tarafından gündeme getirilmiş olması, bu değişimin
temellerinin 1990'lı yıllarda atıldığını göstermektedir. Bu noktada AKP
dönemini farklı kılan, Ortadoğu ülkeleri ile kurulan ilişkilerin -Özal
döneminde olduğu gibi ABD ile bağları sağlamlaştırmanın bir aracı olmak
yerine- zaman zaman ABD ile ilişkileri tehlikeye atacak biçimde gelişmesidir.55
Bunun yanı sıra, Türkiye'nin Ortadoğu politikasının 1990'lı yıllardaki
değişiminin çoğunlukla Kürt meselesi etrafında şekillenmesi, yakın
komşularla sınırlı olması ve güvenlik ilişkilerine odaklanılması bakımından
2000'li yılların bölgeye yayılan ve güvenlik ilişkilerinin ötesine geçerek farklı
dış politika konularına öncelik veren dış politika aktivizminin gerisinde
kaldığının altı çizilmektedir.56
Çok boyutlu ilişkileri bir dış politika aracı olarak kullanmaya çalışan
AKP yönetimi, Türkiye'nin çok yönlü kimlik ve değerlerini de bu noktada
araçsallaştırmayı başarabilmiştir. Cüneyt Yenigün bu durumun AKP dönemini
önceki dönemlerden ayıran en büyük farklardan biri olduğunu belirtirken
aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır:
Hermann, s. 5.
Bu konuda bkz. Nicholas Danforth, “Ideology and Pragmatism in Turkish Foreign Policy: From Atatürk to
the AKP”, Turkish Policy Quarterly, Cilt 7, Sayı 3, 2008, ss. 85-88.
55
Ibid., s. 91
56
Meliha B. Altunışık-Lenore G. Martin, s. 570.
53
54
86
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
“2002 yılına dek Türk dış politikasında genel olarak bir 'Türk
karakteri ve kimliği' kullanılmıştı. AK Parti'nin iktidarından sonra
Türk dış politikasının milli, dini, Batılı ve global değerlerin
ilişkide bulunulan devletlere bağlı olarak farklı şekillerde hareket
ettiği görülmektedir. Örneğin Kosova, Bosna Hersek, Filistin,
Malezya ve Fas gibi ülkelerle olan ilişkilerde dini; Türk
Cumhuriyetleriyle ve Avrupa'daki Türk azınlıklarla olan
ilişkilerde milli; Almanya, Fransa ve Avusturya ile ilişkilerinde
Batılı, ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkelerle ilişkilerinde global
kimlik ve değerlerin öne çıktığı ve bunun bilinçli bir şekilde
kullanıldığı görülmektedir.” 57
Türkiye'nin Ortadoğu'daki etkinliği böylece çok boyutlu ve çok kimlikli
bir dış politika anlayışı kapsamında ele alındığında akıllara neden Balkanlar,
Orta Asya ya da Kafkasya'da bu denli etkili olunamadığı sorusu gelmektedir.
Zira Orta Asya ve Kafkaslarla ilişkilerin Rusya ile yakınlaşma ve komşularla
sıfır sorun politikası lehine geri plana alınırken58 Balkanlarda da yeteri kadar
etkin olunamaması bu durumun bir göstergesi durumundadır.
Çok boyutlu dış politika anlayışının ve bu yöndeki çabaların dış politika
değişimi açısından ifade ettiği anlam, bu çalışmanın temel tezini desteklemesi
dolayısıyla AKP dönemi Türk dış politikası için de büyük bir öneme sahiptir.
Bu noktada öncelikle; bir ülkenin aynı anda farklı ülkelerle birbirine zıt gibi
görünen ilişkiler kurmasının, söz konusu ülkenin dış politikadaki temel
yöneliminde bir değişikliğe gitmesini gerekli kılmadığı vurgulanmalıdır. Bu
doğrultuda, daha önce de belirtildiği üzere, Türkiye'nin dış politika yönelimi
konusunda asıl odaklanılması gereken noktanın Batı ile süregelen ittifak ilişkisi
olduğunun altı çizilmelidir. Davutoğlu'nun da belirttiği gibi; Türk dış
politikasının ekseni hala NATO, AB ve Transatlantik sürecine yönelik olarak
belirlenmektedir.59 Bu yüzden, geçmiş yılların edilgen ve tek boyutlu dış
politikasına karşı bir eleştiri niteliği taşıyan aktif ve çok boyutlu dış politika
anlayışı Türk dış politikasında yaşanan değişimin odağında yer almaktadır.
Böylelikle değişimin yöntemsel ve araçsal unsurlarının Türk dış politikasında
ağır bastığı anlaşılırken; bu değişimin analizinde eksen kayması kavramı
yerine “eksen genişlemesi” vb. alternatif kavramsallaştırmalara ya da –bu
kavramın aslında bir uluslararası yönelim değişikliğini ifade ettiği
düşüncesinden hareketle- DPA'da öne çıkan yaklaşımlara da yer verilmesi
gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Cüneyt Yenigün, “Türk Dış Politikasında Üçüncü Dalga”, Cüneyt Yenigün, Ertan Efegil (Eds.), Türkiye'nin
Değişen Dış Politikası, Nobel Yayınevi, Ankara, 2010, s. 77.
Cenk Aygül, “Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Dış Politikası”, Emre Toros (Ed.), Türkiye'nin Son 10 Yılı,
Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara, 2014, s. 62
59
“Davutoğlu Rules Out Shift From Transatlantic Axis”, 23 Mart 2009, Today's Zaman,
http://www.todayszaman.com/diplomacy_davutoglu-rules-out-shift-from-transatlanticaxis_170388.html, Erişim Tarihi: 11 Mayıs 2015.
57
58
87
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
İkinci olarak, AKP yönetiminde ekonominin önemli bir dış politika aracı
haline gelmesi Türk dış politikasında yaşanan program değişikliği
çerçevesinde belirleyici bir unsur olmuştur. Son dönemde Türkiye'nin bir
yumuşak güç olarak bölgesinde etkili olduğunu savunan tezlerin çıkış
noktalarından birini oluşturan ekonomi unsuru, komşularla sıfır sorun
politikasını “ekonomik karşılıklı bağımlılık” üretmek üzere kurgulayan AKP
açısından önemli bir araç olarak öne çıkmıştır. Öyle ki, Türkiye'nin bu sayede
bir “ticaret devleti” haline geldiği dahi savunulur olmuştur. Türk dış
politikasının son dönemdeki dönüşümünü ele almak için Richard Rosecrance
tarafından üretilen ticaret devleti kavramını kullanan Kemal Kirişçi, 2009
yılında yayımlanan makalesinde, Türkiye'nin yükselen dış ticaretiyle bir ticaret
devletine dönüşme sürecinde olduğunu fakat bu süreçte iç ve dış kaynaklı
birtakım zorluklarla karşılaşıldığını ifade etmiştir.60 Bu bağlamda, 1990'lı
yıllarda bölgesinin “zorlayıcı gücü” durumunda olan Türkiye'nin dış
politikasında karşılıklı ekonomik bağımlılığı öne çıkarmasıyla birlikte
yumuşak güç haline geldiği ve ticaret devletine dönüşmeye başladığı
savunulmaktadır.61 Ayrıca bu durum, Türkiye'nin yumuşak gücünün artmasına
paralel olarak ekonominin yanı sıra dil ve kültür gibi unsurların ön plana
çıkmasına sebep olmuş ve Türkiye böylelikle, “kültür politikasını” da bir dış
politika aracı olarak daha etkin bir şekilde kullanmaya başlamıştır.62
Sonuç
Türk dış politikası ile ilgili mevcut yazın incelendiğinde, AKP iktidarı ile
birlikte Türkiye'nin dış politikasında gözle görülür bir değişim yaşandığına dair
genel bir kabul olduğu göze çarpmaktadır. Söz konusu değişimin özellikle
Ortadoğu politikalarında dikkat çekici bir biçimde farklılık yarattığı
vurgulanmakta ve Türkiye'nin faal hatta iddialı bir dış politika anlayışına
yöneldiği tartışılmaktadır. Türkiye'nin yumuşak gücünü artırma gayretleri
kapsamında komşuları ve bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkilerini
iyileştirmesinin yanı sıra dış politika aktivizmine ve arabuluculuk rolüne özel
bir önem vermesi bu politikaları şekillendiren en önemli unsurlar olarak
görülmektedir. AKP'nin ikinci iktidar dönemi ile birlikte dış politikada yaşanan
değişimin ise Türkiye'yi eksen kaymasına varan bir noktaya taşıdığı iddia
edilmektedir. Türkiye'nin yüzünü Batı'dan çevirerek Doğu'ya döndüğü
argümanını temel alan bu iddialar, aynı zamanda Ortadoğu ülkeleri ile daha
yakın ilişkiler kurarken AB ve İsrail ile ilişkileri belirgin bir biçimde kötüye
giden Türkiye'nin dış politikasına getirilen bir eleştiri niteliği kazanmıştır.
Böylece eksen kayması kavramı, AKP döneminde gerçekleşen değişimi
Kemal Kirişçi, “The Transformation of Turkish Foreign Policy”, New Perspectives on Turkey, Sayı 40,
2009, ss. 33-34.
61
Ibid., ss. 52-53.
62
Bu konuda bkz. Fahri Türk, Türk Kültür Dış Politikası, Paradigma Akademi Yayınları, Edirne, 2014.
60
88
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
açıklamak ve bu değişimi eleştirmek için kullanılan bir kavram olarak öne
çıkmaya başlamıştır.
Eksen kayması tartışmaları çerçevesinde Türkiye'nin dış politika
yöneliminin sorgulanması, son yıllarda Türk dış politikası ile ilgili yapılan
birçok çalışma için ilham kaynağı olduğu gibi bu çalışmanın da en önemli çıkış
noktasını oluşturmaktadır. Buna rağmen, eksen kayması kavramının son
dönem Türk dış politikasının objektif bir analizini yapmak için tek başına
yeterli bir çerçeve sunamadığı göz önünde bulundurularak “değişim”
kavramına odaklanılmıştır. Böylelikle Türk dış politikasında tam olarak neyin
değiştiğini ve bu değişimin DPA çalışmaları açısından ne ifade ettiğini ortaya
çıkarmak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, Türk dış politikasında yaşanan
değişimin eksen kayması olarak nitelenmesinin nedenlerine değinildikten
sonra buna karşı geliştirilen alternatif yaklaşımlar sunulmuş ve son aşamada da
Hermann'a ait değişim tipolojisi kullanılarak AKP iktidarı ile birlikte gelen
değişimin ne ifade ettiği tartışılmıştır. Böylelikle söz konusu değişimin boyutu
hakkında daha net bir çerçeve sunulduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda
öncelikle Türkiye'nin uluslararası yöneliminin ve temel dış politika
hedeerinin değişmediği sonucuna varılırken, asıl değişimin dış politikada
yeni araçların ve yöntemlerin kullanılmaya başlamasıyla ortaya çıktığı
savunulmaktadır. Önceki dönemlere göre daha aktif bir dış politika anlayışının
benimsenmesi, çok boyutlu ilişkilerin geliştirilmesi, karşılıklı bağımlılığın
artırılması amacıyla ticaretin öne çıkarılması ve yumuşak gücün artırılmasına
önem verilmesi bu noktada yaşanan değişimi ispatlar niteliktedir.
Burada altı çizilmek istenen nokta; AKP'nin 2002 yılından beri ülke
ekonomisinin büyümesine paralel olarak Türkiye'yi bölgesel ve küresel
anlamda daha etkin bir konuma getirmeyi hedeediği, ancak bu heden tam
olarak gerçekleştirilmesi durumunda Türkiye'nin farklı bir uluslararası rol
edinebileceği ya da dış politikasını farklı bir hedef çerçevesinde
yönlendirebileceğidir. Bir başka deyişle, Türkiye dış politikasında köklü bir
değişim için ihtiyacı olan özerkliği ve gücü henüz elde edememiştir. Bu
yüzden, Türkiye'nin AKP yönetiminde Ortadoğu siyasetine bağımsız olarak
yön verme çabaları ve bölgesel bir lider olarak öne çıkma girişimlerine rağmen
bu çabaların istenen sonuçları vermemesi Türk dış politikasında köklü bir
değişim yaşandığını iddia etmenin güçlüğünü ortaya koymaktadır.
89
Emirhan KAYA
Dış Politika Değişimi:AKP Dönemi Türk Dış Politikası
Kaynaklar
Altunışık, Meliha B. ve Martin, Lenore G., “Making Sense of Turkish Foreign Policy in the
Middle East under AKP”, Turkish Studies, Cilt 12, Sayı 4, Aralık 2011, ss. 569-587.
Aydınlı, Ersel, “Türkiye'nin NATO'nun Dönüşümüne Katkıda Bulunması Gerekir”,
Mülakatlarla Türk Dış Politikası, Derleyen: Habibe Özdal-Osman Bahadır DinçerMehmet Yegin, 2. Baskı, USAK Yayınları, Ankara, 2010, ss. 139-151.
Aygül, Cenk, “Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Dış Politikası”, Türkiye'nin Son 10 Yılı, Derleyen:
Emre Toros, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara, 2014, ss. 45-72.
Ayhan, Veysel, “Eksen Kayması mı? Sistemik Etkiler mi? : Türkiye-Ortadoğu İlişkilerine Teorik
Bir Bakış”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı 19-20, Temmuz-Ağustos 2010.
Bagdonas, Özlem Demirtaş, “A Shift of Axis in Turkish Foreign Policy or A Marketing Strategy?
Turkey's Uses of Its 'Uniqueness' vis-à-vis the West/Europe”, Turkish Journal of Politics,
Cilt 3, Sayı 2, Kış 2012, ss. 111-132.
Bal, İhsan, “Türkiye Eksen Değiştirmiyor Eksenini Genişletiyor”, USAK, 10 Kasım 2009,
http://www.usak.org.tr/print.php?id=300&z=6, Erişim Tarihi: 6 Nisan 2015.
Bulaç, Ali, “Kritiğe Muhtaç Dış Politika”, Zaman, 6 Ekim 2011, http://www.zaman.com.tr/alibulac/kritige-muhtac-dis-politika_1187311.html, Erişim Tarihi: 26 Nisan 2015.
Cornell, Svante, “Axis Shift”, Turkish Foreign Policy under the AKP: The Rift with Washington,
Derleyen: Soner Çağaptay, The Washington Institute for Near East Policy, Number 3,
Ocak 2011, ss. 3-6.
Çandar, Cengiz, “Türk Dış Politikasında 'Eksen' Tartışmaları: Çok Kutuplu Dünya İçin Yeni Bir
Vizyon”, SETA Analiz, Sayı 16, Ocak 2010.
Danforth, Nicholas, “Ideology and Pragmatism in Turkish Foreign Policy: From Atatürk to the
AKP”, Turkish Policy Quarterly, Cilt 7, Sayı 3, 2008, ss. 83-95.
“Davutoğlu Rules Out Shift From Transatlantic Axis”, 23 Mart 2009, Today's Zaman,
http://www.todayszaman.com/diplomacy_davutoglu-rules-out-shift-fromtransatlantic-axis_170388.html, Erişim Tarihi: 11 Mayıs 2015.
Demirtaş, Birgül, “Kosova'nın Bağımsızlığı ve Türk Dış Politikası (1990-2008)”, Uluslararası
İlişkiler Dergisi, Cilt 7, Sayı 27, Güz 2010, ss. 51-86.
Duran, Burhanettin, “Türk Dış Politikası Ortadoğululaşıyor mu?”, Ortadoğu Yıllığı 2008,
Derleyen: Kemal İnat-Muhittin Ataman-Burhanettin Duran, Küre Yayınları, İstanbul,
2009, ss. 385-402.
Eidenfalk, Joakim, A Window of Opportunity? Australian Foreign Policy Change towards East
Timor 1998-99 and Solomon Islands 2003, (University of Wollongong, Faculty of Arts,
School of History and Politics, Doktora Tezi), 2009.
“Erdoğan: Darfur'da Soykırım Yok”, ntvmsnbc, 8 Kasım 2009,
http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25018860/, Erişim Tarihi: 02 Nisan 2015.
Fuller, Graham E., Yeni Türkiye Cumhuriyeti: Yükselen Bölgesel Aktör, Çeviren: Mustafa Acar,
6. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2010.
Gözen, Ramazan, “Türk Dış Politikasında Değişim Var Mı?”, Türkiye'nin Değişen Dış
Politikası, Derleyen: Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil, Nobel Yayınları, Ankara, 2010.
Gürcanlı, Zeynep, “Dış politikada Değerli Yalnızlık Dönemi”, Hürriyet, 21 Ağustos 2013,
http://www.hurriyet.com.tr/planet/24553602.asp, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2015.
Gürer, Cüneyt, “Dış Politikada Eksen Kayması, Eksen Genişlemesi ve Yeni Bir Eksenin
O l u ş u m u ” ,
U S A K ,
2 1
H a z i r a n
2 0 1 0 ,
http://www.usak.org.tr/analiz_det.php?id=7&cat=365365631#.VSI8_NKsUa8, Erişim
Tarihi: 6 Nisan 2015.
Hermann, Charles F., “Changing Course: When Governments Choose to Redirect Foreign
Policy”, International Studies Quarterly, Cilt 34, Sayı 1, Mart 1990, ss. 3-21.
Kahneman, Daniel ve Tversky, Amos, “Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk”,
Econometrica, Cilt 47, Sayı 2, Mart 1979, ss. 263-292.
Kardaş, Şaban, “Türk Dış Politikasında Eksen Kayması mı?”, Akademik Ortadoğu, Cilt 5, Sayı
2, 2011, ss. 19-42.
Kaya, Emirhan, “Understanding the Political Economy of the Arab Spring”, Elektronik Siyaset
Bilimi Araştırmaları Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, Haziran 2014, ss. 72-83.
Kirişçi, Kemal, “The Transformation of Turkish Foreign Policy”, New Perspectives on Turkey,
Sayı 40, 2009.
Manisalı, Erol, Eksen Kayması, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2011.
Oğuzlu, Tarık, “Middle Easternization of Turkey's Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from
90
KSBD, S. 12, İlkbahar 2015, y. 7, s. 71-91
the West?”, Turkish Studies, Cilt 9, Sayı 1, 2008, ss. 3-20.
Öniş, Ziya, “Multiple Faces of the New Turkish Foreign Policy: Underlying Dynamics and a
Critique”, Insight Turkey, Cilt 13, Sayı 1, 2011, ss. 47-65.
Öniş, Ziya ve Yılmaz, Şuhnaz, “Between Europeanization and Euro-Asianism: Foreing Policy
Activism in Turkey during the AKP Era”, Turkish Studies, Cilt 10, Sayı 1, Mart 2009, ss.
7-24.
Özcan, Mesut ve Usul, Ali Resul, “Understanding the 'New' Turkish Foreign Policy: Changes
within Continuity, Is Turkey Departing from the West?”, USAK Yearbook of
International Politics and Law, Cilt 4, 2011, ss. 159-185.
Polat, Vahap, Derin Yalnızlık: AKP'nin Dış Politikası ve Elit Politikaları, Kaynak Yayınları,
İstanbul 2015.
Rosati, Jerel A., Sampson III, Martin W. ve Hagan, Joe H., “The Study of Change in Foreign
Policy”, Foreign Policy Restructuring: How Governments Respond to Global Change,
Derleyen: Jerel A. Rosati, Joe D. Hagan ve Martin W. Sampson III, University of South
Carolina Press, Columbia, 1994, ss. 3-21.
Şener, Bülent, “Dış Politikada Değerli Yalnızlık ya da Yanlış Hesabın Şam'dan Dönmesi”, 21.
Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 24 Eylül 2013, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milliguvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2013/09/24/7226/dis-politikadadegerli-yalnizlik-ya-da-yanlis-hesabin-samdan-donmesi, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2015.
Taşpınar, Ömer, “Rise of Turkish Gaullism”, Turkish Foreign Policy under the AKP: The Rift
with Washington, Derleyen: Soner Çağaptay, The Washington Institute for Near East
Policy, Number 3, Ocak 2011, ss. 10-12.
Türk, Fahri, Türk Kültür Dış Politikası, Paradigma Akademi Yayınları, Edirne, 2014.
U z g e l , İ l h a n , “ T ü r k D ı ş P o l i t i k a s ı n ı n Ö z e r k l i ğ i ” , R a d i k a l , 2 E k i m 2 0 11 ,
http://www.radikal.com.tr/ radikal2/turk_dis_politikasinin_ozerkligi-1065190, Erişim
Tarihi: 2 Mayıs 2015.
Welch, David A., Painful Choices: A Theory of Foreign Policy Change, Princeton University
Press, Princeton, 2005.
Yenigün, Cüneyt, “Türk Dış Politikasında Üçüncü Dalga”, Türkiye'nin Değişen Dış Politikası,
Derleyen: Cüneyt Yenigün-Ertan Efegil, Nobel Yayınevi, Ankara 2010, ss. 63-86.
91