Seminer çalışmamızın amacı; Osmanlı Devlet’inde bulunan, günümüzdeki karakollarda yer alan ve nezarethaneler ile benzer işleve sahip olan, ‘Mahpes’ adının verildiği mekanlar ile Osmanlı’nın batılılaşma sürecinde ceza sistemine dahil... more
Seminer çalışmamızın amacı; Osmanlı Devlet’inde bulunan, günümüzdeki karakollarda yer alan ve nezarethaneler ile benzer işleve sahip olan, ‘Mahpes’ adının verildiği mekanlar ile Osmanlı’nın batılılaşma sürecinde ceza sistemine dahil ettiği hapishane kurumlarının ayrıntıları ile irdelenmesidir. Bu çalışmayı hazırlarken mümkün olduğu kadar konu hakkında otorite kabul edilmiş hocaların kitap ve makalelerinden, ayrıca çalışma ile ilişkili tezlerden yararlanmaya özen gösterdik. Değerlendirme yaparken Osmanlı arşivinde bulunan konu ile alakalı bazı belgeler de önem arz ettiğinden dolayı onlara da çalışmamızın içinde yer verdik. Seminerimiz 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; terim açıklamalarına ve Osmanlı ceza hukukuna ilişkin bilgiler vermeye çalıştık. İkinci bölüm de ise Osmanlı da hapishanelerin genel durumuna,2.Meşrutiyet dönemine kadar yapılan reformlara ve 2.Meşrutiyet dönemindeki hapishanelerin idari alanında yapılan yeniliklere değindik. En son olarak üçüncü bölümde ise 1911-1918 yılları arasında gerçekleştirilen birtakım reformların uygulanabilirliklerine, ıslahhanelerin oluşumu ve gelişimine, kadın hapishanelerinin durumuna,hapishanelerdeki idari aksaklıkların adliye teşkilatına nasıl yansıdığına ve hapishanelerdeki yanlışlıklardan dolayı insan onurunun kurtarılması için yapılma- sı gerekenlerden bahsettik.
İletişim çalışmalarının merkezinde insan vardır. İnsanın konu edindiği, insanı konu alan tüm disiplinler iletişim alanının kapsamı içinde yer almaktadır. Kitap analizimize konu olan “Hapishanenin Doğuşu” isimli eser kapsamında işaret... more
İletişim çalışmalarının merkezinde insan vardır. İnsanın konu edindiği, insanı konu alan tüm disiplinler iletişim alanının kapsamı içinde yer almaktadır. Kitap analizimize konu olan “Hapishanenin Doğuşu” isimli eser kapsamında işaret ettiğimiz alanlar ise toplumsal, hukuk ve teknoloji kalemleri ağırlıklı olmak üzere insana dair, insanı etkileyen ve insanın etkilenen olarak yer aldığı dönemsel dönüşümleri anlatmaktadır.
İlgili analiz çalışmamızda kitap bölümleri hakkında bilgi verilirken kuramsal boyutta fikirler öne süren düşünür ve uzmanların görüşlerinden de yararlanılmıştır. Bu anlamda çalışmayı zengin kılan bu fikirlerin etkisinde yapmış olduğumuz yorumlar olmuştur. Teknolojinin belirleyici olduğu günümüz dünyasını anlamlandırmak için başvurabileceğimiz önemli bir kaynak olan bu eseri bir özet ve analiz şeklinde açıklamaya çalışmak, kitaba başvuracak araştırmacılara ön bilgi amacı taşımaktadır.
Analiz çalışmamızda ele aldığımız eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Azap” başlığında “Mahkûmların Bedeni” ve “Azap Çektirmenin Görkemi” isimli iki alt başlık bulunmaktadır. İkinci bölümün başlığı “Ceza”, “Genelleşmiş Ceza ”ve “Cezaların Yumuşaklığı” isimli iki alt başlıkla anlatılmıştır. Eserin üçüncü bölümü “Disiplin” ise “İtaatkâr Bedenler”, “İyi Terbiye Etmenin Araçları” ve “Görülmeden Gözetim Altında Tutan Hapishane Sistemi” isimli üç alt başlıktan oluşmaktadır. Çalışmanın son başlığı “Hapishane”, “Eksiksiz ve Katı Kurumlara Dair”, “Yasadışılıklar ve Suçluluk” ve “Hapishane” başlıkları ile verilmiştir.
Gülme, sınır tanımazlığı sayesinde korkulara karşı zafer kazandırır. Gülünç unsurlar bulunduran, gerçekliğin oyun olarak algılandığı mizahî metinler eleştiri niteliği taşır. Aynı zamanda düşündüren ve sorgulatan mizah, dış gerçekliği... more
Gülme, sınır tanımazlığı sayesinde korkulara karşı zafer kazandırır. Gülünç unsurlar bulunduran, gerçekliğin oyun olarak algılandığı mizahî metinler eleştiri niteliği taşır. Aynı zamanda düşündüren ve sorgulatan mizah, dış gerçekliği sanatsal bir üslupla okura gösterir. Kendi içinde altbaşlıklara ayrılan mizahın kapsadığı ironi ise tersten söyleme ile metnin altındaki gerçekliğe gönderme yapan sarsıcı bir temele sahiptir. İroni içeren metinlerde birey-kurum-toplum dizgesinde aksaklıklar/sorunlar ima yoluyla yansıtılarak eleştirilir. Yol boyunca gezdirdiği ayna ile kabuk tutmuş yaralarını göremeyen bireyi ve toplumu uyaran Ayfer Tunç, 1989 sonrası öykü ve romanları ile Türk Edebiyatı’nda yer alır. Yazarın Ortaçağ halk festivallerini andıran Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi adlı eseri, zaman ve mekânın devingen yapısı içinde gülme ögesi çevresinde kurgulanır. Bir koordinat düzleminde yatay ve dikey boyutlarda çoğalıp, katlanarak büyüyen eserde Türk toplumunun 1800’lerden günümüze kadar panoraması çizilir. Sınırların kalktığı ve rollerin değiştiği bir karnaval roman örneği olan anlatıda toplumsal ironi ile kaybedilenler sorgulanır. Bu çalışmada romanın asli yapı unsurlarından mekân merkezli olarak romandaki ironik söylem incelenecektir. Deli, deli-değil diyalektiğindeki sorgulamada bağlantılar zinciri içinde tükeniş ve başlangıçlar şeklinde süreklilik arzeden grotesk imgelem ile Türk coğrafyasında bireyden topluma yaşanan çözülüşün ironisi analiz edilecektir. İroninin aynasında görünenlerin, toplumun görmek istemediği yüzü olduğu ortaya konacaktır.