TEMA
52
“Uzaktan” Öğretim:
Çevrimiçi İmkanlar,
Sınırlar, Sorunlar [2]
Son bir yılı aşkın sürenin ana toplumsal sorunu pandemi. Tasarım öğretimi genelde
bu durumdan en fazla etkilenen etkinlik alanlarından biri.
ARREDAMENTO
Mimarlık okulları yüzyıllardır yüzyüze yapılan, “adam
adama markaj” yöntemiyle yürütülen tasarım
öğretimini uzaktan web ortamında yürütmek zorunda
kaldılar. Bu alışılmadık uygulamanın getirileri ve
götürüleri oldu. Sözkonusu değişimin bir yandan
da dünya genelinde giderek daha belirgin biçimde
dijitalize olan ve web bağımlısı hale gelen mimarlık
pratiklerine bir biçimde uyum sağlamayı da
mümkün kıldığı bir gerçek. Ancak, sözkonusu
dijitalleşme sadece okulları değil, mimarlık
pratiğini de dönüştürdü ve dönüştürmekte. Ofis
mekanı kullanımının azalması ve evden tasarım
hizmeti verme imkanının tırmanışı iki önemli
değişime yol açıyor: Birincisi, ortak mekanda
çalışmanın getirdiği diyalog ortamını ortadan
kaldırıyor. İkinci olaraksa, orta ve uzun vadede
mimar çalışanların emek ücretlerinde düşüşe yol
açıyor. Bunlara bir de dijitalleşmenin ofis çalışanı
sayılarının azalmasına neden olduğu gerçeği
eklenmelidir.
Bu konuyu sorular halinde öğretim sektöründe
çalışanlara sorduk. Bir grup akademisyense
bağımsız yazılar yazarak Tema dosyamıza
katkıda bulundular. Dolayısıyla, geçen sayıda
ilk bölümüne yer verdiğimiz pandemi ve öğretim
eksenli “tefrika”mıza bu sayıda devam ediyoruz.
53
TEMA
“Uzaktan” Sorular ve Yanıtlar
1
2
Çevrimiçi öğretime geçiş zorunluluğu ilk kez gündeme geldiğinde bu
yeni durumu nasıl karşıladınız? Kendi yaşadığınız evin koşullarından
kaynaklanan zorluklar deneyimlediniz mi?
Uzaktan öğretim sürecinde her üniversite çeşitli operasyonel çözüm
arayışları içine girdi. Siz bulunduğunuz kurumda idari işler, öğrenci
işleri ya da dersin gerçekleştiği arayüzlerin işleyişi anlamında nasıl
zorluluklarla karşılaştınız? Bu kapsamda üretilen altyapısal çözümlerin
işlerliği, kalıcılığı konusunda ne düşünürsünüz?
3
4
5
Uygulamalı öğretim pratiklerinde yerleşik stüdyo kültürünün yer görme,
ortak çalışma, tartışma, jüri ve tashih gibi süreçleri yeni durumdan nasıl
etkilendi?
Yeni süreçte öğrenci motivasyonu ve konsantrasyonunda yüzyüze
öğrenimle kıyaslandığında nasıl bir değişim gözlemlediniz?
Sunucu ve izleyiciye indirgenmiş bir ders modelinin hoca-öğrenci
hiyerarşisini yeniden ürettiği söylenebilir mi? Sizce çevrimiçi öğretim
sürecinde, hem kuramsal hem de uygulamalı derslerin niteliğini
belirleyen tartışma ve diyalog imkanları ne yönde değişti?
6
7
İlk kez çevrimiçi ortamda tanıştığınız öğrencilerle iletişim kurmakta
zorlandınız mı?
Çevrimiçi derslerde özel ve gündelik hayata ilişkin ipuçları veren
arkaplan görüntüleri ve seslerin sürece dahil olması ile ev halinin
görünürlüğünün yürütücü-öğrenci diyaloğuna nasıl bir etkisi,
ne tür yansımaları oldu?
8
9
Öte yandan fiziksel mekanın sınırlarının ortadan kalkması, derslerin
içeriğine ve işleyişine ilişkin avantajlar da sağladı mı?
İnternete ve pek çok çevrimiçi kaynağa erişim ücretli, üniversitelerin
çevrimiçi veri tabanlarına, yayınlara abonelikleri sınırlı iken ve çoğu
kurumun henüz dijital dönüşümünü tamamlamadığı bir ortamda yeni
durumun öğrenciler için bir tür fırsat eşitliği sağladığını düşünmek imkanlı mı?
Bir yılı aşkın süredir yaşanan bu deneyimler ışığında sizce mimarlık
öğretimini nasıl bir gelecek bekliyor?
1
Mimarlık eğitiminin doğası gereği
uygulamaya dayalı olması, sürecin
nasıl ilerleyeceği konusunda bazı
çekinceler yarattı. Özellikle fiziksel
ortamda mimarlık iletişim araçları ile daha
hızlı ve efektif bir aktarımın yapılabileceği
kanaatindeydim. Ancak zamanla çevrimiçi
eğitimin de zorunlu hallerde bir seçenek
olduğunu kabullendim. Öğrencilerin
eğitmenlere kıyasla sürece daha çabuk
adapte olmalarıyla öngördüğüm iletişim
zorluklarının bir kısmı hızla aşıldı.
İnternet bağlantısında yaşanan sorunlar
ve bilgisayar donanımındaki yetersizlik
çevrimiçi derslerde çeşitli sıkıntılar ortaya
koymakta. Kendim mekansal olarak bir
sorun yaşamasam da, ev (ya da yurt)
içinde ortak kullanım alanında bulunan
bilgisayarlar aracılığıyla dersleri takip
etmek zorunda olan öğrencilerin yaşadığı
zorluklara ne yazık ki şahit oldum.
2
İstanbul Üniversitesi çevrimiçi
dersleri, Zoom programı üzerinden
kayıt altına alarak programlamış
durumda. Altyapının oldukça yeterli,
arayüz kullanımının kolay olduğu
düşüncesindeyim.
Diğer yandan, pandeminin ilk döneminde
ders vermekte olduğum bir vakıf
üniversitesinde herhangi bir program
oluşturulmamış ve inisiyatif eğitmene
tanınmış durumdaydı. Eğitmen ders
saatinde bir oturum açıp, öğrencilere ilgili
bağlantıyı ileterek dersi yürütmekteydi.
Bunun da işler bir yöntem olduğunu kabul
ediyorum.
3
Fiziksel yer görme zorunluluğu
süreç içinde ortadan kalkmış
olmakla birlikte, imkanı olan
öğrencilerin kendi inisiyatifleri ile yer
gördüğüne şahit oldum. Ancak bu durum,
özellikle şehir dışında ikamet eden
öğrenciler için bir dezavantaj oldu.
Özellikle bu dönemde, birbirlerini yalnızca
çevrimiçi ortamda tanımak durumunda
kalan 1. sınıf öğrencilerini ortak çalışma
konusunda yönlendirmekteyim. Sürece
uyum sağladıklarını ve başarılı sonuçlar
ortaya koyduklarını gözlemliyorum.
Çevrimiçi iletişim araçlarına yatkınlıkları
sayesinde çabuk adapte oluyorlar.
ARREDAMENTO
10
11
Kampüs gibi öğrencilerin ders kadar birbirlerinden ve ortamdan da
öğrendiği fiziksel mekanın sağladığı olanaklar çevrimiçi imkanlarla
karşılanabilir mi?
Çağhan Keskin
TEMA
60
tamamen engelli olduğu durumlar,
dijital araçlarını ve kullanım imkanlarını
kullanıcılarına, araştırmacı ve öğrencilerine
ulaştıramayan kurumlar özelinde sıkıntılı.
Bu sıkıntılı durum, uzaktan öğrenme
sürecinde daha esnek düşünme ve çözüm
üretme yeteneği ile donanabilme kapasitesi
olan öğrencilerin yani genç potansiyelin
kısmen ya da tümüyle kaybına yol açıyor.
10
Fiziksel mekanın sınırlarının
ortadan kalkması ile
ilgili yorumlarımda da
bahsettiğim gibi, her şey, çevrimiçi
bir platformda yürütülen öğrenimin,
kendine has yeni bir sistemi ve kullanım
pratiği yarattığını farketmekle başlıyor
diyebilirim. Fiziksel ortamın avantajları
olduğu kadar dezavantajları da olabiliyor.
Başta zaman ve mekan koşutu oluyor
mesela yüzyüze eğitimde. Bana göre bu
noktada çeşitli nedenler ile bulunduğu
mekandan ayrılamayan ama çalışmalarını
da devam ettirebilmiş, araştırmalarını
sürdürmüş olanlar açısından özellikle de
çevrimiçi eğitim imkanı büyük bir avantaj
haline geliyor. Öte yandan birbirinden
öğrenme pratiği, yüzyüze eğitime nazaran
sadece kendi ekip arkadaşları arasında
kısıtlı kalındığını ortaya koyuyor. Başka
dönemlerle, farklı stüdyolar ile etkileşimin
artırılabileceği alternatif buluşmaların,
pratiklerin de organize edildiği yeni
etkinliklere ihtiyaç duyuluyor. Karma
stüdyolar, konferans ve sunumlar,
çevrimiçi “kısa-kısa” ve deneysel atölyeler
bu anlamda çok önemli oluyor. Bu
imkanları sağlayan çeşitli girişimlerin de
olduğunu yine sosyal medya aracılığı ile
görüyor ve takip ediyoruz. Öğrenciler bu
etkinlikleri izliyor, yayımlanan çevrimiçi
paylaşımları takip etmeye, sunumlara,
tartışmalara bazen de kısa süreli atölye
ve yarışmalara katılmaya daha hevesli
görünüyorlar. Bunların geridönüşlerini
özellikle de stüdyoda almak, en azından
bana çok keyif veriyor. Biri diğerinden
daha eksik kalır mı diye düşündükçe içine
girilmesi olağan girdaptan çıkmak için
her iki öğrenme ortamının da kendine has
pratik ve imkanları olduğunu kabul etmek
gerekiyor.
ARREDAMENTO
11
Hibrit bir eğitim sürecine
girdiğimizi düşünüyorum.
Yerden, sabit bir mekandan,
kampüsten ve sınıftan bağımsız, çok
coğrafyalı, çok katılımcılı bir eğitime
devam edilecek sanırım. Mimarlık
eğitiminin geleceğine dair -en azından
Türkiye’deki- 4 yıl üniversite ve staj
zorunluluğu gibi tartışmaların, bundan
böyle dijital dönüşüm çerçevesinde
şekillenmesi önemli bir zorunluluk.
Üniversite eğitiminin bir nevi
sertifikasyona dönüşmesi gibi bir dizi
görüş de sözkonusu. Bu noktada mimarlık
öğretimi teknik bilgiyi, mimari temsili,
mekan, yer ve beden ilişkisini, bağlam
ve mekan dizgisini, mimarlık teorisini
dijital ortamlarda ortaya koyarak, geniş
katılımla oldukça verimli olacağına
inandığım tartışmalar yaratabilir. Öte
yandan yer, bağlam, tasarım ve inşaya dair
öncelikle ölçek, mekan ve beden ilişkisine
odaklanacak birebir uygulamalara,
belki de hibrit bir eğitim modeli ile
sunulabilecek kısa-kısa deneysel atölyelere
ihtiyaç olacaktır. Belki bunu da yine dijital
çağın getirdiği yenilik ve uygulamalar
yardımıyla, hologramlar, 3B gözlükler
ve sanal gerçeklik ile tecrübe etmek artık
daha yaygın bir pratik olacaktır.
Bu durumda benim aklıma başka sorular
da geliyor doğrusu, bu kadar eğitim
yapısına ihtiyaç kalacak mı? Kentler/yerler
kendi başlarına birer laboratuvar olarak,
eğitim mekanı olarak tanımlanabilecek mi?
Ve mimarlık eğitimi sanal bir gerçeklik
üzerinden devam edecekse, bizler eğitim
alanında nasıl bir rol oynayacağız?
Zihnimdeki tüm soruları ve aklıma
gelmeyenleri tartışma imkanı verdiğiniz
için teşekkür ederim.
■ Demet Mutman Uluengin, Dr. Öğretim
Üyesi, Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve
Tasarım Fakültesi.
Aslı Paköz
1
Yeni durumu başta kolay
kabullendim diyebilirim. Bunda
çevrimiçi öğretime geçiş kararının
neredeyse dönemin ortasındayken
gündeme gelmesi ve dönemi tamamlamak
gerektiği duygusu etkili olmuş olabilir.
Hatırladığım kadarıyla önce üç hafta tatil
olacağı haberi gelmişti, ancak sonra bir
hafta içinde derslere devam edilmesi kararı
alındı. Ben üç haftayı ailemle geçiririm
diye düşünüp şehir değişikliği yapmıştım.
Kısa bir süre sonra sokağa çıkma, yolculuk
yapma kısıtlamaları başladı ve dönemi
ailemin yanında tamamladım. Bu süreçte
psikolojik olarak kendimi rahat hissetsem
de alışık olduğum düzenden uzaktaydım.
Bu durum öğrencilerle empati kurmamı
kolaylaştırmış olabilir.
2
Uzaktan öğretime geçildiğinde
çalıştığım üniversitedeki idari
birimler sürece hızlı adaptasyon
sağladılar. Altyapıyla ilgili sorunlara
çözümler üretilebildi. Ben de süreç
içerisinde dersin gerçekleştiği arayüzleri
daha iyi tanımaya başladım ve bu konuda
büyük bir zorluk yaşamadım.
3
Son bir yılda uygulamalı öğretim
pratiklerinde yapılamayacağını
düşündüğüm birçok şeyin
yapılabildiğini ve mimarlık öğretiminde
birçok alışkanlığın değişebileceğini
gördüm. Bu süreçte yürüttüğüm stüdyo
derslerinde hem öğrencilerin bulundukları
yerlerde kendi seçtikleri arazilerde hem de
dijital verilerine ulaşabildiğimiz arazilerde
çalışma pratiğimiz oldu. Daha önce arazi
seçme, yer görme pratiği yaşamamış ve
ölçeği algılamak için araziyi görmelerinin
iyi olacağını düşündüğüm 1.- 2. sınıf
öğrencileriyle çalışıyorsam bu pratiği
denemeleri yönünde; daha üst sınıf
öğrencileriyle ise dijital verilerle çalışma
yönünde bir eğilimim oldu. Jüri süreci
bence işlevini yerine getirmeye devam
ediyor ve öğrencilerin çalışmalarını
geliştiriyor. Derslerdeki görüşmelerde
öğrencilerin işleri üzerinde hep birlikte
tartışmaya devam ediyoruz; daha
önceden tanışıyor olup aralarında diyalog
geliştirmiş öğrenciler bu tartışmalara daha
çok katılıyor.
4
Genel olarak öğrencilerin
motivasyonunun düştüğünü,
konsantrasyon kaybı yaşadıklarını
söyleyebilirim. Üniversitede daha yoğun bir
program içinde olsalar da biraraya gelmek
herkese iyi geliyordu. Yüzyüze öğrenimde
derslerine daha fazla zaman ayıran kimi
61
TEMA
öğrencilerin, ailelerinin yanındayken
sorumluluklarının arttığını ve derslerine
konsantre olamadığını farkettim. Bunun
yanında çevrimiçi öğretimde motivasyonu
düşmeyen, hatta çalışmalarına hız
kazandıran öğrenciler de oldu.
pek mümkün değil. Böyle ortamlarda
bulunan öğrenciler genelde ders boyunca
dinleyici olarak kalıyor, sorulara kısa
cevaplar veriyor. Ders sonrası iletişim
kurup sorularını sormaya çalışanlar da
oluyor.
5
8
Hoca-öğrenci hiyerarşisinin
üretilmesi çok kolay ve üretilmemesi
için özellikle çaba harcanması
gerekli görünüyor. Yüzyüze öğrenimde
tartışmalar sırasında yaşanan sessizlik
anlarında herkes kendini düşünmeye
zorlarken çevrimiçi öğretimde ve özellikle
kameralar kapalıyken buna benzer öğretici
anlar kayboluyor. İletişim azaldığında
bir konuyu tartışmak zorlaşıyor. Sanırım
zaman içerisinde yeni diyalog yöntemleri
geliştirilecektir.
6
7
Bulunduğu ortamdan dolayı kendini
rahat hissetmeyen öğrencilerin
dersinin verimli geçmesini beklemek
9
Yeni durumun öğrenciler için eşit
şartlar sağladığını hiç sanmıyorum.
Üniversitelerin mevcut imkanlarını
kullanılabilmek bile birçok öğrenci
için önemliydi. Yüzyüze öğrenimde
üniversitenin mekan ve araç-gereç
imkanlarından yararlanarak çalışmalarını
yapabilen öğrenciler için çevrimiçi
öğrenim daha büyük bir zorluğa yol açmış
görünüyor.
10
Kampüste birarada
olamamanın önemli bir
kayıp olduğu ortada. Ancak
bugünün üniversite öğrencilerini oluşturan
kuşağın birbirlerinden öğrenmek için
iletişim kurabilecekleri platformları
yaratacaklarını düşünüyorum. Son
günlerde ortaya çıkan çevrimiçi konuşma
platformları bu konuda bir fikir veriyor.
11
Öğrenimin yüzyüze değil
de çevrimiçi yapılması artık
aynı dersleri yapmadığımız
anlamına geliyor. Bu sadece mesafeyle ilgili
bir şey değil, değişen biçimle birlikte içerik
de değişiyor. Bence mimarlık öğretimi
de yavaş yavaş değişen ders içerikleriyle
birlikte bir dönüşüm geçirecek.
■ Aslı Paköz, Dr. Öğretim Görevlisi,
Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık
Bölümü.
ARREDAMENTO
İlk başlarda günlük bir pratik
olarak kendimi ve öğrencileri
ekranda görmenin bana garip
geldiğini hatırlıyorum. Ancak iletişime
katkı sağladığını farkettiğimde ekranda
daha çok öğrencinin görünmesine
imkan veren arayüzleri tercih etmeye
başladım. Ayrıca çevrimiçi ortam benim
için öğrencilerin isimlerini akılda tutma
konusunda kolaylık sağladı.
Tüm alanlardaki söyleşilerin
çevrimiçi yapılması ve çeşitli
platformlarda bu söyleşilere
ait kayıtların yayınlanmasının
yaygınlaşması derslere büyük bir kaynak
katkısı sağladı. Öğrencilere kitaptan,
metinden çok söyleşi kayıtları önermeye
başladım. Ayrıca derslere katılamayan
öğrencilerin kayıt altına alınan dersleri
başka bir gün izleyebilmesi ya da derse
katılan bir öğrencinin isterse kaydı
tekrar izleyebilmesi de avantaj olarak
değerlendirilebilir. Diğer yandan bu durum
hafızayı eskisi gibi kullanmamayı da
beraberinde getirebilir.
Mardin Artuklu Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık
Fakültesi, Atölye A4, Nisan 2021 (Fotoğraf: Aslı Paköz).