Avrupa’da milliyetçilik diğer tabiriyle ırkçı popülist hareket son yıllarda yükseliş göstermektedir ve Mayıs 2019’da yapılacak olan AB parlamento seçimlerinde Birliğin geleceği açısından tehlikeli bir sürece girdireceğini gösteriyor....
moreAvrupa’da milliyetçilik diğer tabiriyle ırkçı popülist hareket son yıllarda yükseliş göstermektedir ve Mayıs 2019’da yapılacak olan AB parlamento seçimlerinde Birliğin geleceği açısından tehlikeli bir sürece girdireceğini gösteriyor. Türkiye’de ise tam tersine bir durum sergilemektedir milliyetçilik akımı ötekileştirilerek bastırılmaya çalışılmaktadır.
Avrupa’da milliyetçilik hareketi Türkiye’den çok farklıdır. Avrupa’da milliyetçilik ırkçılıkla eşdeğerdir Türkiye’de ise milliyetçilik etnik kültürü kökeni ne olursa olsun vatanseverlikle eşdeğerdir.
Dış güçlerin yıkamadığı Türkiye’nin en güçlü değeri Türkiye Cumhuriyeti’nin çimentosu olan “milliyetçiliği yani vatanseverliğidir. Türk halkı bir tehlike anında canını vatanı uğruna gözünü kırpmadan feda etmeye hazırdır. Son yıllarda yaşanan savaşlarda gerek Ortadoğu, Arap dünyasında ve gerekse Avrupa’da böyle bir aidiyet duygusu olmadığını son mülteci krizinde de görebiliyoruz. 15 Temmuz darbe girişimini Türk milletinin Kuvayı Milliye ruhu önledi, bunu da kimse inkâr edemez.
Türkiye’de milli duyguları ve vatanseverliği zayıflatıp çökertmek isteyen bir takım güçler vatanseverleri “ulusalcı, Kemalist, Ergenekoncu, beyaz Türkler, faşist” gibi ayrıştırıcı sıfatlar takarak toplum içerisinde ötekileştirilip ayrımcılık yapmaktadırlar ve Türkiye’nin bu en güçlü değeri, vatanseverlik, milliyetçilik duygusunu ve Kuvayı Milliye ruhunu bastırmaya çalışmaktadırlar. Bunu yapanlar Türkiye’yi yıkmak isteyen dış güçlere hizmet etmektir. Türkiye’yi bölmek isteyen dış güçlerin yıkamadığı tek güç Türklerin vatanseverliği ‘ulus devlete’ olan bağlılıklarıdır. Etnik kimlik üzerinden siyaset yapanlar Türkiye’nin parçalanması için zemin hazırlamaktadırlar bu konuda siyasetçilerimizin çok hassas olması gerekiyor.
Ne Mutlu Türküm Diyene! Irkçılık değildir, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan herkes Türk’tür. Bundan hoşnut olmayanlar kendilerini ait hissettikleri ülkeye iltica edebilir. Hangi ülkenin pasaportunu taşıyorsanız milli kimliğiniz de odur. Polemikte biz Türk değil Müslümanız diyenler dini kimlik ve milli kimliğinin ne olduğunu ayırt edemeyecek kadar bilgisizdir.
Türkiye’yi bir dönem alt kimlik, üst kimlik diye ayrıştırmaya çalışanlar halen Milli Kimliğin kültürel kimliğin üstünde olduğunu idrak edemeyenlerdir. Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan, zenginleştiren ve onu güçlü yapan birçok etnik kültürün Türkiye adı altında biraraya gelerek bir vatan oluşturmasıdır.
Türkiye’de milli duyguları bastırılmış toplumun büyük kesimi milli çıkarlarını koruyacak onu geliştirecek siyasette güçlü bir yapıya ihtiyaç duymaktadır. Sadece Türkiye’de değil özellikle Avrupa’da yaşayan Türkler her türlü ırkçılık, ayrımcılık olaylarına maruz kalmaktadır kimi zaman evleri, kimi zaman iş yerleri kundaklanıyor, ırkçı cinayetlere kurban gidiyorlar. Avrupa’da yaşayan Türkleri güçlendirmek için kurulan Türk Federasyonları şahsi çıkarlar uğruna, PKK’nın kara propogandası, FETÖ’nün güçlendirilmesiyle zayıflatılmıştır en kısa zamanda Avrupa’da yaşayan Türklerin çıkarlarını koruyacak, terör örgütlerinin ve ırkçı grupların saldırısından koruyacak Türk Birliklerinin güçlendirilmesi gerekmektedir bu konuda Büyükelçiliklerimiz kayıtsız ve yetersiz kalmaktadır.
AB Komisyonu için Türkiye’de geniş kapsamlı gerçekleştirdiğimiz eylül ayında yayınlanan son raporumda Türk toplumundaki aidiyet konusunu sorguladığımızda “siz kendinizi ülkenize mi bağlı, bölgenize mi, şehrinize mi, Avrupa’ya mı, dünyaya mı ait görüyorsunuz?” sorumuza ise sırasıyla önce ülke, sonra bölge, sonra şehir sonra dünya en son da Avrupa cevabını aldık. Katılımcıların %92’sinin ülkesine bağlı olması bir kez daha vatanseverlik vurgusunu yapmaktadır, bu sonuç milli duyguların, etnik duygularından daha güçlü olduğunu gösteriyor bunun beraberinde Türk halkının Avrupa’ya bağlılık oranı %3 oranıdır.
Avrupa’da Milliyetçi siyasi partiler kendi içlerinde reformlar yaparak yeni vizyon ve stratejik hedefler oluşturarak daha geniş kitlelere özellikle genç nesillere hitap ederek her geçen daha da güçlenmektedirler ve iktidar olmaktadırlar en son örneğini İtalya’da görebiliriz. Özellikle Ekonomik istikrasızlık, güvenlik zafiyeti, milli üretim ve kalkınma bu partilerin yeni stratejilerini oluşturmaktadır.
Türkiye’de ise Mart 2019’da, 50. senesine girecek olan köklü bir parti olan Milliyetçi Hareket Partisi daha geniş kitlelere ulaşması ancak kendi içinde reformlar yaparak mevcut siyasetini yapılandırarak başarılı olabilir. Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden içeriden çökertmeye çalışan toplum mühendisleri ve yabancı istihbarat teşkilatlarına karşı ulusal birliği güçlendiren siyaset izlemesi gerekiyor.
Türkiye’de gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında milliyetçi duyguları bastırılmış geniş bir halk kitlesi var, mevcut konjonktürde ikilem ve boşluk içerisindeler. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu konjonktürde en büyük ihtiyacı, Kuvayı Milliye ruhunu ve Atatürk ilke-inkılaplarını özümsemiş, Türkiye’nin Laik-Müslüman kimliğine sahip çıkacak, genç nesilleri kucaklayan, kadına değer veren, ekonomik kalkınma, ekolojik hassasiyetleri ve endüstriyel devrimleri özümsemiş bir siyasi partiye ihtiyaç duymaktadır mevcut siyasi partiler kendilerini yenilemedikçe bu boşluğu dolduracak yapıda değildir.