TEKNOLOJİ
1,743 Followers
Recent papers in TEKNOLOJİ
Bilgisayarda çeşitli ayarların ve uygulanması tavsiye edilen birçok ayarın nasıl yapıldığına dair bilgiler veren rasyoneladam.com teknoloji blogu olup internet, bilgisayar ve mobil alanlarda bilgiler paylaşmaktadır.
Teknolojideki gelişmeler beraberinde insanların oyun algısını değiştirmekte ve insanlar üzerinde çeşitli bağımlılıklar yaratmaktadır. Dijital oyunlarda bağımlılık düzeyinin artması ile birlikte dijital oyun bağımlılık düzeylerinin... more
Teknolojideki gelişmeler beraberinde insanların oyun algısını değiştirmekte ve insanlar üzerinde çeşitli bağımlılıklar yaratmaktadır. Dijital oyunlarda bağımlılık düzeyinin artması ile birlikte dijital oyun bağımlılık düzeylerinin incelenmesi önem arz etmektedir. Bu araştırmada, koronavirüs küresel salgını sürecinde üniversite öğrencilerinin dijital oyun bağımlılık düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma verileri nicel araştırma yöntemlerinden tarama deseni kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Mardin Artuklu Üniversitesinde öğrenim görmekte olan ön lisans ve lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise basit seçkisiz örnekleme yöntemiyle seçilen 73'ü kadın, 54'ü erkek olmak üzere 127 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada Türkçeye uyarlaması yapılmış olan dijital oyun bağımlılığı ölçeği kullanılmış ve anket formu katılımcılara çevrim içi ortamda sunulmuştur. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 25.00 paket programı kul...
Purpose: Industry 4.0 aims to examine the situation of selected countries and Turkey in the technological transformation process, theoretically and practically. Methodology: Stationarity analyzes; LLC, IPS, Fisher ADF and Fisher PP panel... more
Purpose: Industry 4.0 aims to examine the situation of selected countries and Turkey in the technological transformation process, theoretically and practically.
Methodology: Stationarity analyzes; LLC, IPS, Fisher ADF and Fisher PP panel unit root tests with, panel regression analysis; pooled panel data method, fixed effects method and random effects method, causality analyses were performed using the Granger panel causality test.
Findings: In the Hausa test, it was determined that the results obtained by the random effects method were more valid. In the 21 countries included in the analysis, the GII level of the countries decreased by 0,05% in the period 2013-2019, when the RDE increased by 1%. When the RDP increased by 1%, the GII of the countries increased by 0,06%. The GII of countries increased by 0,09% when the GDPPC increased by 1%. While HDI increased by 1%, countries ‘ GII levels increased by 0,99%. As a result of the Panel Granger Causality test; One-way causality relationships from RDE, HDI and GDPPC to GII, reciprocal causality between RDP and GII, and one-way causality from HDI to RDP were determined.
Originality: It is expected that this empirical study on Industry 4.0 will make a contribution to the literature, as it differs from the studies carried out with the subject, the way it examines the subject and the detailed empirical analyzes carried out.
Methodology: Stationarity analyzes; LLC, IPS, Fisher ADF and Fisher PP panel unit root tests with, panel regression analysis; pooled panel data method, fixed effects method and random effects method, causality analyses were performed using the Granger panel causality test.
Findings: In the Hausa test, it was determined that the results obtained by the random effects method were more valid. In the 21 countries included in the analysis, the GII level of the countries decreased by 0,05% in the period 2013-2019, when the RDE increased by 1%. When the RDP increased by 1%, the GII of the countries increased by 0,06%. The GII of countries increased by 0,09% when the GDPPC increased by 1%. While HDI increased by 1%, countries ‘ GII levels increased by 0,99%. As a result of the Panel Granger Causality test; One-way causality relationships from RDE, HDI and GDPPC to GII, reciprocal causality between RDP and GII, and one-way causality from HDI to RDP were determined.
Originality: It is expected that this empirical study on Industry 4.0 will make a contribution to the literature, as it differs from the studies carried out with the subject, the way it examines the subject and the detailed empirical analyzes carried out.
Fotoğraf makinesinin icadıyla birlikte insanlar yaşadıkları güzel anları, gördükleri güzellikleri, hayatlarındaki önemli olan olayları fotoğraflamışlardır. İnsanlar bu fotoğrafları aslında bir iletişim aracı olarak kullanmışlardır. Bir... more
Fotoğraf makinesinin icadıyla birlikte insanlar yaşadıkları güzel anları, gördükleri güzellikleri, hayatlarındaki önemli olan olayları fotoğraflamışlardır. İnsanlar bu fotoğrafları aslında bir iletişim aracı olarak kullanmışlardır. Bir haber fotoğrafı ya da o anki mutluluklarını ifade eden fotoğraf hem bir sanat dalı hem de bir iletişim biçimidir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren günlük yaşamın içinde vazgeçilmez
bir kavram olarak nitelendirilen teknoloji kültürden sanata hayatımızın her alanında gelişime katkı sağlayan bir araçtır. Günlük yaşam dinamiğimizin oluşumunda etkili olan teknolojik gelişmeler bilim ve sanat alanında değişimlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, sanat ve teknoloji birbirleriyle sürekli etkileşim ve gelişim
durumda olan ayrılmaz iki kavramdır. Diğer sanat dallarının aksine fotoğraf sanatı teknolojik gelişmelere çok daha açıktır. Fotoğraf sanatının tarihine bakıldığı zaman gelişen teknolojiyle birlikte toplumlar içinde büyük bir ivme kazandığı açıkça görülmektedir. Özellikle son 20 yılda üretim ve gösterim alanında gösterdiği gelişim ve değişim fotoğraf alanında yeni kavramların ve yeni üretim biçimlerinin oluşmasına katkı sağlamıştır. Fotoğraf sanatına dijital teknoloji kavramının gelmesiyle birlikte geleneksel sanat anlayışına karşı bir duruş olurken, yeni biçimsel üretim ve sunumların oluşumuyla birlikte fotoğrafta yeni bir dil anlayışı doğmuştur. Günümüzde bilgisayarın, internetin ve yeni medyanın hayatımızın her alanına nüfuz ettiği bir ortamda fotoğraf üretiminde yeni görsel içerik üretimi kaçınılmaz bir teknolojik gelişimdir. Bu teknolojik gelişimle birlikte üreticinin veya sanatçının zorlukla oluşturabildiği anlatım dilinin daha kolay bir şekilde oluşturmasına olanak sağlamıştır. SLR (değiştirebilen objektife sahip filmli fotoğraf makinesi) makinelerin yerini dijital kavramı ile DSLR (değiştirilebilen objektife sahip dijital özellikli fotoğraf makinesi) makinelerin gelmesiyle birlikte tek bir cihazda hem fotoğraf hem de video çekim imkânı kullanıcıların daha fazla görsel içerik oluşturmasını sağlamıştır. Fotoğraf makinelerinin geçirdiği büyük değişimlerden sonra bugün makinelerin geldiği son nokta ise ceplerimizde taşıdığımız cep telefonları olmuştur. Bu gelişimle birlikte mobil görsel üretimi ve tüketimi (paylaşımı) anlık iletişimi kolaylaştırdığı gibi yeni bir görsel anlatım dili ve tekniklerinin oluşmasına katkı sunmuştur. Bu çalışmada dijital teknolojiyle yeni görsel üretimi olarak nitelendirilen timelapse-hyperlapse (belirli zaman aralıklarında çekilmiş fotoğrafların birleştirilip video haline dönüşümü), selfie (özçekim) ve drone (insansız hava aracı) çekimlerinin üretim tekniklerinin neler olduğu
ve bu görsel üretimin hangi alanlarda kullanıldığı örnekler üzerinden sunumu yapılacaktır.
bir kavram olarak nitelendirilen teknoloji kültürden sanata hayatımızın her alanında gelişime katkı sağlayan bir araçtır. Günlük yaşam dinamiğimizin oluşumunda etkili olan teknolojik gelişmeler bilim ve sanat alanında değişimlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, sanat ve teknoloji birbirleriyle sürekli etkileşim ve gelişim
durumda olan ayrılmaz iki kavramdır. Diğer sanat dallarının aksine fotoğraf sanatı teknolojik gelişmelere çok daha açıktır. Fotoğraf sanatının tarihine bakıldığı zaman gelişen teknolojiyle birlikte toplumlar içinde büyük bir ivme kazandığı açıkça görülmektedir. Özellikle son 20 yılda üretim ve gösterim alanında gösterdiği gelişim ve değişim fotoğraf alanında yeni kavramların ve yeni üretim biçimlerinin oluşmasına katkı sağlamıştır. Fotoğraf sanatına dijital teknoloji kavramının gelmesiyle birlikte geleneksel sanat anlayışına karşı bir duruş olurken, yeni biçimsel üretim ve sunumların oluşumuyla birlikte fotoğrafta yeni bir dil anlayışı doğmuştur. Günümüzde bilgisayarın, internetin ve yeni medyanın hayatımızın her alanına nüfuz ettiği bir ortamda fotoğraf üretiminde yeni görsel içerik üretimi kaçınılmaz bir teknolojik gelişimdir. Bu teknolojik gelişimle birlikte üreticinin veya sanatçının zorlukla oluşturabildiği anlatım dilinin daha kolay bir şekilde oluşturmasına olanak sağlamıştır. SLR (değiştirebilen objektife sahip filmli fotoğraf makinesi) makinelerin yerini dijital kavramı ile DSLR (değiştirilebilen objektife sahip dijital özellikli fotoğraf makinesi) makinelerin gelmesiyle birlikte tek bir cihazda hem fotoğraf hem de video çekim imkânı kullanıcıların daha fazla görsel içerik oluşturmasını sağlamıştır. Fotoğraf makinelerinin geçirdiği büyük değişimlerden sonra bugün makinelerin geldiği son nokta ise ceplerimizde taşıdığımız cep telefonları olmuştur. Bu gelişimle birlikte mobil görsel üretimi ve tüketimi (paylaşımı) anlık iletişimi kolaylaştırdığı gibi yeni bir görsel anlatım dili ve tekniklerinin oluşmasına katkı sunmuştur. Bu çalışmada dijital teknolojiyle yeni görsel üretimi olarak nitelendirilen timelapse-hyperlapse (belirli zaman aralıklarında çekilmiş fotoğrafların birleştirilip video haline dönüşümü), selfie (özçekim) ve drone (insansız hava aracı) çekimlerinin üretim tekniklerinin neler olduğu
ve bu görsel üretimin hangi alanlarda kullanıldığı örnekler üzerinden sunumu yapılacaktır.
Teknolojinin insan hayatında sihirli değneğini dokundurmadığı alan görmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde kurulan #STEM Laboratuvarı ve STEM Okulu'nda yapılan çalışmalar, yayınlar, eğitimler, etkinlikler ve projelerin tanıtıldığı bültendir.
www.stemokulu.com
www.stemokulu.com
Teknokültür, teknoloji ile ayrılmaz bir biçimde eklemlenerek bir teknobilime dönüşen günümüz biliminin etrafında inşa edilmekte olan kültürel iklimdir. Teknokültürün, ilgili literatürde bazen 'teknobilimsel kültür' olarak anılması ya da... more
Teknokültür, teknoloji ile ayrılmaz bir biçimde eklemlenerek bir teknobilime dönüşen günümüz biliminin etrafında inşa edilmekte olan kültürel iklimdir. Teknokültürün, ilgili literatürde bazen 'teknobilimsel kültür' olarak anılması ya da tanım temelinde teknobilim ile eş olarak görülmesi bu yüzdendir.
Bu röportaj, Mesele Dergisi’nin Mayıs 2015 tarihli 101′inci sayısında yayınlanmıştır.
Ülkelerin müfredat programlarında programlama eğitimine ağırlıklı olarak lisans düzeyinde yer verilmektedir. Eğitimin geç yaşlarda verilmeye başlanılmasında, mevcut programlama ortamlarının karmaşık yapısı, süreçte üst düzey bilgi ve... more
Ülkelerin müfredat programlarında programlama eğitimine ağırlıklı olarak lisans düzeyinde yer verilmektedir. Eğitimin geç yaşlarda verilmeye başlanılmasında, mevcut programlama ortamlarının karmaşık yapısı, süreçte üst düzey bilgi ve becerileri işe koşmanın gerekliliği ve kod yazmanın zorluğu gibi sebeplerden bahsedilebilir. Ancak son zamanlarda, okul öncesi dönemini de kapsayacak nitelikte görsel ortamların geliştirilmesi bu durumu tersine çevirmiştir. Günümüzde yazılımı sevdirmek, öğrencilerin programlama öğrenmelerini kolaylaştırmak ve öğrencileri daha erken yaşlarda programlama ile tanıştırarak bu eğitimleri daha geniş bir alana yaymak amacıyla bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu süreçte hemen her yaşa uygun programlama ortamları geliştirilmekte, ulusal ve uluslararası niteliğe sahip platformlar oluşturulmakta ve birçok ülkede eğitim müfredatları güncellenmektedir. Bu doğrultuda yapılan bu çalışmada, öncelikle programlama eğitiminde ne tür zorlukların yaşandığı incelenmiş, ardından bu zorluklara ilişkin mevcut uygulamaların ve güncel yaklaşımların neler olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca ülkelerin ilköğretim müfredatlarında programlama eğitimine nasıl yer verdikleri ve programlama eğitimini yaygınlaştırmak amacıyla oluşturulan platformların hangi özelliklere sahip oldukları hakkında bilgiler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Programlama, programlama eğitimi, görsel programlama ortamları, erken yaşta programlama.
Anahtar kelimeler: Programlama, programlama eğitimi, görsel programlama ortamları, erken yaşta programlama.
Çeşitli tanımlamaları yapılan öğrenme kavramı, kısaca belirli bilgi veya beceri edinme süreci olarak özetlenebilmektedir. Öğrenme süreci, kişiden kişiye farklı deneyimler içerebileceği gibi öğretim yöntemleri de faklılıklar... more
Çeşitli tanımlamaları yapılan öğrenme kavramı, kısaca belirli bilgi veya beceri edinme süreci olarak özetlenebilmektedir. Öğrenme süreci, kişiden kişiye farklı deneyimler içerebileceği gibi öğretim yöntemleri de faklılıklar taşıyabilmektedir. Öğrenme veriminin artırılması için bugüne kadar pek çok bilimsel araştırma yapılmış ve farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Öğrenme sürecinde, öğrenen kişinin en yüksek performansı yakalayabilmesi için gerekli olan unsurlar yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. Etkili öğrenme yöntemlerinin bir çoğunda, etkileşimi yüksek yaklaşımların daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Akılda kalıcılık, motivasyon, dikkatin yoğunlaşması vb. fonksiyonlar, etkileşimi yüksek teknolojik öğrenme araçları ile daha başarılı şekilde sağlanmaktadır. Öğrenme sürecinde teknoloji kullanımı her alanda yoğunluk kazanmaktadır. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri; bu imkanları kolaylaştırmakta, bir çok öğrenim dalında buluşlar ve teknolojik ilerlemelerle öğrenimde yeni yaklaşımlar oluşturmaktadır. Bu çalışmada, eğitimde teknoloji kullanımının öğrenme sürecindeki olumlu katkısını destekleyen koşullar ele alınmaktadır. Teknolojinin öğrenme verimliliğinin artırılması amacıyla etkili biçimde nasıl kullanılması gerektiği açıklanmaktadır.
Abstract The concept of learning, with a variety of definitions can be summarized as the process of gaining knowledge or skill. As learning process may include different experiences, instructional methods may also have differences. Many academic studies have been made in order to increase the learning efficiency and various methods have been developed. The necessary items for gaining the highest learner performance have been determined according to research results. In most effective learning methods, it was observed that more interactive approaches had been more successful. Functions such as retention, motivation and gaining attention can be obtained more successfully by the help of highly interactive technological learning tools. Emerging information and communication technologies are facilitating these opportunities and forming new approaches in education. In this study, conditions supporting positive effects in learning process by technology use will be discussed. It is explained how to use technology in order to increase learning efficiency.
Abstract The concept of learning, with a variety of definitions can be summarized as the process of gaining knowledge or skill. As learning process may include different experiences, instructional methods may also have differences. Many academic studies have been made in order to increase the learning efficiency and various methods have been developed. The necessary items for gaining the highest learner performance have been determined according to research results. In most effective learning methods, it was observed that more interactive approaches had been more successful. Functions such as retention, motivation and gaining attention can be obtained more successfully by the help of highly interactive technological learning tools. Emerging information and communication technologies are facilitating these opportunities and forming new approaches in education. In this study, conditions supporting positive effects in learning process by technology use will be discussed. It is explained how to use technology in order to increase learning efficiency.
Özet Bu çalışmada yüksek teknoloji ürün ihracatı ve patent başvurularının iktisadi büyüme üzerindeki etkisi geçiş ekonomileri olarak bilinen Bağımsız Devletler Topluluğu ve Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri örneğinde 2000-2013 dönemi için... more
Özet Bu çalışmada yüksek teknoloji ürün ihracatı ve patent başvurularının iktisadi büyüme üzerindeki etkisi geçiş ekonomileri olarak bilinen Bağımsız Devletler Topluluğu ve Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri örneğinde 2000-2013 dönemi için panel veri analizi ile incelenmiştir. Öncelikle teknolojik gelişme ve büyüme ilişkisine yönelik teorik bilgilere yer verilmiş, ampirik literatür incelenmiştir. Ekonometrik analiz kısmında ilk olarak daha güvenilir sonuçlara ulaşmak için seriler arasındaki yatay kesit bağımlılığı CD testi ile araştırılmıştır. Daha sonra değişkenlere yönelik 1. nesil birim kök testleri ve yatay kesit bağımlılığını göz önünde bulunduran 2. nesil birim kök testi olarak bilinen CADF testi (CIPS istatistiği) uygulanmış ve birim kök bulunan değişkenler durağanlaştırılmıştır. Uzun dönem eşbütünleşme katsayıları AMG (Augmented Mean Group Estimator) yöntemi ile tahmin edilmiştir. Nedensellik
İnternet kullanımın yaygınlaşmasıyla birlikte insanların mobil ve dijital talepleri ve beklentileri giderek artmaktadır. Bu artışı tetikleyen en büyük nedenlerden birisi ise insanların ihtiyaçlarının zaman içerisinde değişime uğramasıdır.... more
İnternet kullanımın yaygınlaşmasıyla birlikte insanların mobil ve dijital talepleri ve beklentileri giderek artmaktadır. Bu artışı tetikleyen en büyük nedenlerden birisi ise insanların ihtiyaçlarının zaman içerisinde değişime uğramasıdır. Bu değişim hem somut hem de sanal olarak insanların davranışlarında kayda değer bir gelişim göstermiştir. Bireylerin davranışlarında kullanmış oldukları cihazların yazılım programları ile bütünlük çerçevesinde sunulması durumunda hayatı kolaylaştırmasının yanında hizmet sunan kurumsal işleyişte de hizmetlerin etkili ve verimli olarak sağlanmasını ortaya koymaktadır. Sunulan hizmetlerde dijital olma durumu küresellik arz ettiği için tüm sektörlerde senkronize bir şekilde adaptasyon önemli hale gelmektedir. Dolayısıyla dijitalleşmenin önemi hemen her sektörde olduğu gibi sağlık alanında da kendini göstermektedir. Dijital sağlık uygulamalarının yayılmasında her geçen gün artan beklentiler, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini arttırmak, daha hızlı sonuç almak ve daha verimli hizmet sunumu gibi pek çok faktör etkilidir. Bu nedenle dijital sağlık kavramı; bireylere fayda sağlarken, sağlık hizmetlerinin daha güncel, verimli ve kaliteli sunulmasında önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı dijital sağlık uygulamaları kapsamında olan e-sağlık, 3 boyutlu yazıcılar, mobil sağlık, giyilebilir teknoloji, yapay zekâ, dijital hastane ve teletıp kavramlarını ve bu kavramların sağlık hizmetlerine olan etki ve katkılarını incelemektir. ABSTRACT With the widespread use of the Internet, people's mobile and digital demands and expectations are increasing. One of the biggest reasons that trigger this increase is that people's needs change over time. This change has shown a remarkable improvement in people's behavior both tangibly and virtually. In case the devices used by individuals in their behaviors are presented in the framework of integrity with software programs, it reveals the effective and efficient provision of the services in the institutional operation that provides services as well as making life easier. Synchronous adaptation is important in all sectors, as the state of being digital in the services offered is global. In this context, the importance of digitalization manifests itself in the field of health as in almost every sector. Many factors such as increasing expectations, increasing the sustainability of health services, getting faster results and more efficient service delivery are effective in the spread of digital health applications. Therefore, the concept of digital health; While it benefits individuals, it plays an important role in providing health services more up-to-date, efficient, and quality. The aim of this study is to examine the concepts of e-health, 3-D printers, mobile health, wearable technology, artificial intelligence, digital hospital and telemedicine within the scope of digital health applications and their impact and contribution to health care.
Avrupa'nın tarihindeki en büyük kırılma Bilimin Yükselişi'yle olmuştu; bu yükseliş mevcut değerlerin ortadan kalkmasını sağladı, Aydınlanmacılar da bu boşalan değerlerin yerini yenileriyle doldurdu. Tanrı reddedilmiş değildi; dönemin... more
Avrupa'nın tarihindeki en büyük kırılma Bilimin Yükselişi'yle olmuştu; bu yükseliş mevcut değerlerin ortadan kalkmasını sağladı, Aydınlanmacılar da bu boşalan değerlerin yerini yenileriyle doldurdu. Tanrı reddedilmiş değildi; dönemin filozoflarının çoğu dindar kimselerdi. Bu insanlar yaptıkları bütün araştırmalarla, bilimsel çalışmalarla Tanrı'yı yücelttiklerine ve Tanrı'nın yarattığı evrenin gizli kalmış görkemini ortaya çıkarttıklarına inanıyorlardı. Felsefesini Katolik dogmasının gerekleriyle uyumlu kılmaya çalışan Derscartes'i burada zikredebiliriz. XVIII. yüzyılda Berkeley’nin açık ve kesin olarak nihai amacının insanları İncil'in kurtarıcı gerçeklerine götürmek olduğunu belirtebiliriz. Bu düşünürler gibi düşünmeyen Spinoza, Hobbes, Hume ve özellikle XVIII. yüzyıl Fransız maddecilerinin olduğunu da vurgulamalıyız. Önceye göre, modern felsefenin Tanrı'ya farklı bir yoldan ulaşmaya çalıştığını söyleyebiliriz...
Duygusal zekânın iş yaşamındaki etkileri akademik çalışmalarda sıklıkla ele alınmıştır. Özellikle iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık davranışı ve çalışanların performansı gibi değişkenlerin duygusal zekâ ile ilişkisi... more
Duygusal zekânın iş yaşamındaki etkileri akademik çalışmalarda sıklıkla ele alınmıştır. Özellikle iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık davranışı ve çalışanların performansı gibi değişkenlerin duygusal zekâ ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Çalışanların duygusal zekâ özelliklerinin gelişmiş olması, uluslararası büyük şirketler tarafından son derece önemli görülmektedir. Bunun yanında, hem sosyal hem profesyonel alanlardaki gelişmelere uyum sağlayacak bireysel yenilikçilik becerisine sahip çalışanlara duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Araştırmanın temel amacı, yenilikçilik ile doğrudan bağlantılı olan teknoloji firmalarında çalışanların duygusal zekâ yeteneklerinin bireysel yenilikçilikleri üzerindeki etkisini tespit etmektir. Bu doğrultuda teknoloji alanındaki firmaların her kademeden çalışanlarına duygusal zekâyı ölçmek amacıyla Petrides ve Furnham tarafından geliştirilen Duygusal Zekâ Özelliği Ölçeği-Kısa Formu ile bireysel yenilikçiliği ölçmek amacıyla Hurt, Joseph ve Cook tarafından geliştirilen Bireysel Yenilikçilik Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın anakütlesini, Boğaziçi Teknopark, İTÜ ARI Teknokent, Yıldız Teknopark, Teknopark İstanbul ve İstanbul Teknokent’te faaliyet gösteren çeşitli sektörlerden firmalarda çalışan 164 kişi oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında geliştirilen hipotezlerin test edilmesi için T-Testi, Anova, Pearson korelasyon ve regresyon analizi kullanılmıştır. Analizlerin sonuçları değerlendirildiğinde duygusal zekânın “iyi oluş” ve “sosyallik” boyutunun bireysel yenilikçiliğe pozitif yönde etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca; duygusal zekâ tüm boyutları itibariyle bireysel yenilikçilikle; bireysel yenilikçilik de kendi boyutları itibariyle duygusal zekâyla farklı derecelerde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişkiye sahiptir. Araştırmada son olarak; değişkenlerin cinsiyet, yaş, eğitim durumu gibi demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığı ele alınmıştır.
Teknolojinin insan hayatında sihirli değneğini dokundurmadığı alan görmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunun belli bir takım toplumsal etkilerinin olması kaçınılmaz bir gerçektir.
- by Müjdat GÖKÇE
- •
- Insan, TEKNOLOJİ, Bilim, Gelişim
Bilgi okuryazarlığı bilgiye ne zaman ve neden ihtiyaç duyulduğunu, doğru bilginin nerede bulunup nasıl saklanabileceğini, nasıl değerlendirileceğini ve etik bir biçimde nasıl paylaşılacağını bilmektir.
BİYOMİMİKRİ: DOĞAYLA UYUMLU YENİ BİR TASARIM MODELİ ÖZ Biyomimikri, genel olarak, CO2 salınımının azalması, sağlığı olumlu yönde etkilemesi, doğal havalandırma ile ek havalandırma sistem ve masraflarının ortadan kalkması, sonsuz güneş... more
BİYOMİMİKRİ: DOĞAYLA UYUMLU YENİ BİR TASARIM MODELİ ÖZ Biyomimikri, genel olarak, CO2 salınımının azalması, sağlığı olumlu yönde etkilemesi, doğal havalandırma ile ek havalandırma sistem ve masraflarının ortadan kalkması, sonsuz güneş ışığı ile birlikte sınırsız elektrik üretimi ve bu sayede tükenen enerji kaynaklarından olan fosil yakıtların kullanılmaması ve çevreye zararlı emisyonların salınmaması vb. unsurlarla ekolojik dengeye katkı sağlar. Tasarım bağlamında biyomimikri ise, doğanın evrimsel süreç içinde geliştirdiği çözümlerin incelenerek tasarım alanına aktarılması anlamına gelir. Disiplinler arası iş birliğini gerektiren bu tasarım modelinde hedef, doğayı örnek alarak çözüme ulaşmaktır. Biyomimikri ile tasarımlar problem ya da çözüm odaklı yaklaşımlar olmak üzere iki şekilde irdelenir. Teknolojinin gelişimi ve tasarım üzerine etkisinin incelendiği bu çalışmada biyomimikri doğayla dost alternatif bir tasarım modeli olarak tanıtılmış ve çeşitli disiplinleri kapsayan örnekler üzerinden açıklanmıştır. Teknolojinin yardımıyla herhangi bir enerji tüketmeden ekosistemsel düzenin yapılar ve ürünler üzerinde uygulanması incelenmiştir. Bu durumda günümüzde gittikçe artan teknoloji kullanımlarının hayatımıza kattığı kolaylıklar ile birlikte sıkıntıları da ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma tasarım alanında biyomimikrinin temel ilkeleriyle uyumlu, ekolojik duyarlılığa sahip ve doğa dostu bir anlayışın oluşturulmasını amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Biyomimikri, Ekoloji, Sürdürülebilir Tasarım, Yeni Tasarım Modelleri, Teknoloji BIOMIMICRY: A NEW DESIGN APPROACH HARMONIOUS WITH NATURE ABSTRACT Biomimicry, in general, contributes to ecological balance as it helps reduce CO2 emissions in buildings, positively affects health, eliminates the need for natural ventilation and additional ventilation systems and costs, unlimited electricity generation with endless sunlight, thus eliminating fossil fuels from depleted energy sources and ecological balance such as not releasing harmful emissions to the environment. Biomimicry, in the context of design, is the transferring of solutions nature have developed through its evolutional process into the field of design. The aim of this model where an interdisciplinary approach is required is to achieve a design solution through the imitation of nature. Biomimicry model is examined in two categories which are problem-based and solution-based approaches. In this paper where the development of technology and its effects of nature is evaluated, biomimicry is understood as a design model harmonious with nature and is exemplified through different disciplines. The effects of ecological system on structures and products with the help of technology has been examined. In this case, nowadays the growing use of technology creates ease and grace in our daily life as well as problems and hardships. This study aims at developing an environmentally-wise and ecologically-friendly understanding in the field of design which is aligned with the core principles of biomimicry.
Bu makalede, kriptodeğer ve akıllı sözleşme gibi blokzincir teknolojisi uygulamaları ile bu teknoloji kullanılarak işlenen suçların hukukçu perspektifinden değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Blokzincir teknolojisinin yeni bir hukuk... more
Bu makalede, kriptodeğer ve akıllı sözleşme gibi blokzincir teknolojisi uygulamaları ile bu teknoloji kullanılarak işlenen suçların hukukçu perspektifinden değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Blokzincir teknolojisinin yeni bir hukuk yaratacağı yönünde iddialar varsa da temel hukuki ilişkilerin pek çoğunun, (mülkiyetin devri, kiralama, eser yaratma gibi) insanlık tarihi boyunca süregeldiği, sözlüden yazılıya oradan bilgisayar ortamına aktarılırken görünüşleri değişse bile cevap verdikleri ihtiyaçların ve içeriklerinin çok değişmediği aşikardır. Bu nedenle blokzincir teknolojisinin şu ana kadar sebep olduğu sorunlar örnek alınarak hangi durumlarda mevcut hukuk kurallarının yeni yorumları ile çözüm getirilebileceği ve hangi alanlarda yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulacağının değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
In this article, it is aimed to evaluate blockchain aplications as cryptocurrencies and smart contracts; also crimes committed by using this technology from the legal perspective. While there are claims that blockchain technology will create a new law, it is obvious that the basic legal relations such as transfer of ownership, leasing, creation of works have continued throughout the history of humanity, and even if their appearance is changed while transferring from oral form to written to computer environment, the needs and contents they respond to are not changed much. For this reason, it is necessary to discuss what problems can be solved with new interpretations of existing legal rules, and in which areas new regulations will be needed.
In this article, it is aimed to evaluate blockchain aplications as cryptocurrencies and smart contracts; also crimes committed by using this technology from the legal perspective. While there are claims that blockchain technology will create a new law, it is obvious that the basic legal relations such as transfer of ownership, leasing, creation of works have continued throughout the history of humanity, and even if their appearance is changed while transferring from oral form to written to computer environment, the needs and contents they respond to are not changed much. For this reason, it is necessary to discuss what problems can be solved with new interpretations of existing legal rules, and in which areas new regulations will be needed.
Teknoloji doğa değildir, insandır, bir sosyal vetiredir. Teknoloji aletlerle ilgili değildir, insanın çalışma şekli, yaşama şekli ve düşünme şekli ile ilgilidir. Teknoloji insanın bir uzantısı olduğu içindir ki, teknolojideki temel... more
Teknoloji doğa değildir, insandır, bir sosyal vetiredir. Teknoloji aletlerle ilgili değildir, insanın çalışma şekli, yaşama şekli ve düşünme şekli ile ilgilidir. Teknoloji insanın bir uzantısı olduğu içindir ki, teknolojideki temel değişme her zaman hem dünya görüşümüzü ifade eder, hem de dünya görüşümüzü değiştirir.
- by Müjdat GÖKÇE
- •
- Eğitim, Insan, TEKNOLOJİ, Bilgi
ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zaman biyolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç olmuştur. Temel bir ihtiyaç ile başlayan insan yapımı mekânlaştırma faaliyetleri, zamanla, bireylerin... more
ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zaman biyolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç olmuştur. Temel bir ihtiyaç ile başlayan insan yapımı mekânlaştırma faaliyetleri, zamanla, bireylerin gruplar halinde bir araya gelerek yaşadıkları bir çevre oluşmasına yol açmıştır. Birçok sanat alanı, mimarlık çatısı altında toplanmıştır. Fakat zamanla bilgilerin matbaa kullanılarak kayıt altına alınması, mimarlığın rolünün ikinci plana atılmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte, sanat alanındaki etkisi kadar, bilim alanında da etkili olan mimarlık, gelişen makine ve malzeme imkânları çerçevesinde gelişmeye devam etmiştir. Rönesans hareketinin devamında gerçekleşen sanayi devrimi, makinelerin mimarlık alanına da girmesini sağlamış ve yapı üretiminden malzeme üretimine varıncaya kadar geniş bir etki alanı oluşturmasına yol açmıştır. Bu etki alanı özellikle malzeme üretiminde çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş, malzemenin ruhunu ortaya çıkaran ustalar yerine makinelerin kullanılması tercih edilmiştir. Frank Lloyd Wright ise doğadan ilham almış, organik olarak anılan mimarisini, iç ve dış mekânların bütünleştirilmesi temelinde ilkeleştirmiştir. Frank Lloyd Wright’ın organik mimari ilkeleri, yapıyı oluşturan bileşenlerin bir bütün oluşturacak şekilde bir araya getirilmesini ve bütüncül bir yaklaşım ile ele alınarak değerlendirilmesini savunmuştur. Gerçekte, yazar, eğitimci ve tasarımcı olan Wright, günümüzde daha çok yenilikçi mimari bakış açısı ve organik mimarisi ile tartışılmaktadır. Wright, tasarımlarında her ne kadar teknolojik gelişmeleri kullansa da, tasarım fikrinin temeline mimarı olduğu yapıyı koymakta, yapıyı, çağının teknolojik gelişmeleri ile donatarak ve üreterek vücuda getirmektedir. Bu durum, Wright’ın eserleri üzerinden tartışılsa dahi, tartışma aslında Wright’ın geliştirdiği söylem üzerinedir. Wright, çalışmalarını organik mimari ilkeleriyle hayata geçirirken, yarattığı biçim ve kitlelerin yanı sıra bazı söylemleri de ortaya çıkarmıştır. Bu söylemler, çağımızda birçok alanda ve anlamda yaşanan gelişmeler ve doğan yeni kavramlara rağmen, mimarlık disiplininin olması gerektiği çizgiyi sorgulayabilmemiz için günümüze ışık tutmaktadır.
ABSTRACT - Shelter has always been a biological and physiological need for the survival of the individual. The human-made specialization activities, which started with a basic need, eventually led to the formation of an environment in which the individuals lived together in groups. Many art disciplines are gathered under the framework of architecture. However, the registration of information using a printing press over time has led to architecture to become secondary of importance. Nevertheless, architecture, which is as influential in the field of art as it is in the field of science, has continued to develop within the framework of developing machinery and materials possibilities. The industrial revolution that took place in the renaissance movement has also allowed the machines to enter the architectural field and has created a wide range of influence from the building production to the production of the molding. This domain has brought with it various discussions especially in the production of materials, and it is preferred to use machines instead of masters who reveal the spirit of the material. Frank Lloyd Wright, on the other hand, has adopt as a principle to integrate interior and exterior spaces on his architectural style that named as organic architecture and get inspired from natüre. Frank Lloyd Wright's organic architectural principles have argued that the constituent components of the building should be put together to constitute a whole and evaluated with a holistic approach. Wright is a writer, educator and designer in reality, but he is now being debated with his innovative architectural outlook and organic architecture. Wright, although using technological developments in his designs, puts the building that he designs on the center on his design idea and he creates his buildings by equipping them with the technological developments of his era. Even if this situation is argued over Wright's works, the discussion is actually about the discourse developed by Wright. While carrying on his works with his organic architectural principles, Wright has revealed some discourses as well as forms and masses he has created. Today, these rhetoric sheds light on how we can question the situation of architectural discipline, despite the many developments and new concepts that have emerged today in many fields and meanings.
ABSTRACT - Shelter has always been a biological and physiological need for the survival of the individual. The human-made specialization activities, which started with a basic need, eventually led to the formation of an environment in which the individuals lived together in groups. Many art disciplines are gathered under the framework of architecture. However, the registration of information using a printing press over time has led to architecture to become secondary of importance. Nevertheless, architecture, which is as influential in the field of art as it is in the field of science, has continued to develop within the framework of developing machinery and materials possibilities. The industrial revolution that took place in the renaissance movement has also allowed the machines to enter the architectural field and has created a wide range of influence from the building production to the production of the molding. This domain has brought with it various discussions especially in the production of materials, and it is preferred to use machines instead of masters who reveal the spirit of the material. Frank Lloyd Wright, on the other hand, has adopt as a principle to integrate interior and exterior spaces on his architectural style that named as organic architecture and get inspired from natüre. Frank Lloyd Wright's organic architectural principles have argued that the constituent components of the building should be put together to constitute a whole and evaluated with a holistic approach. Wright is a writer, educator and designer in reality, but he is now being debated with his innovative architectural outlook and organic architecture. Wright, although using technological developments in his designs, puts the building that he designs on the center on his design idea and he creates his buildings by equipping them with the technological developments of his era. Even if this situation is argued over Wright's works, the discussion is actually about the discourse developed by Wright. While carrying on his works with his organic architectural principles, Wright has revealed some discourses as well as forms and masses he has created. Today, these rhetoric sheds light on how we can question the situation of architectural discipline, despite the many developments and new concepts that have emerged today in many fields and meanings.
İletişim çalışmalarının merkezinde insan vardır. İnsanın konu edindiği, insanı konu alan tüm disiplinler iletişim alanının kapsamı içinde yer almaktadır. Kitap analizimize konu olan “Hapishanenin Doğuşu” isimli eser kapsamında işaret... more
İletişim çalışmalarının merkezinde insan vardır. İnsanın konu edindiği, insanı konu alan tüm disiplinler iletişim alanının kapsamı içinde yer almaktadır. Kitap analizimize konu olan “Hapishanenin Doğuşu” isimli eser kapsamında işaret ettiğimiz alanlar ise toplumsal, hukuk ve teknoloji kalemleri ağırlıklı olmak üzere insana dair, insanı etkileyen ve insanın etkilenen olarak yer aldığı dönemsel dönüşümleri anlatmaktadır.
İlgili analiz çalışmamızda kitap bölümleri hakkında bilgi verilirken kuramsal boyutta fikirler öne süren düşünür ve uzmanların görüşlerinden de yararlanılmıştır. Bu anlamda çalışmayı zengin kılan bu fikirlerin etkisinde yapmış olduğumuz yorumlar olmuştur. Teknolojinin belirleyici olduğu günümüz dünyasını anlamlandırmak için başvurabileceğimiz önemli bir kaynak olan bu eseri bir özet ve analiz şeklinde açıklamaya çalışmak, kitaba başvuracak araştırmacılara ön bilgi amacı taşımaktadır.
Analiz çalışmamızda ele aldığımız eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Azap” başlığında “Mahkûmların Bedeni” ve “Azap Çektirmenin Görkemi” isimli iki alt başlık bulunmaktadır. İkinci bölümün başlığı “Ceza”, “Genelleşmiş Ceza ”ve “Cezaların Yumuşaklığı” isimli iki alt başlıkla anlatılmıştır. Eserin üçüncü bölümü “Disiplin” ise “İtaatkâr Bedenler”, “İyi Terbiye Etmenin Araçları” ve “Görülmeden Gözetim Altında Tutan Hapishane Sistemi” isimli üç alt başlıktan oluşmaktadır. Çalışmanın son başlığı “Hapishane”, “Eksiksiz ve Katı Kurumlara Dair”, “Yasadışılıklar ve Suçluluk” ve “Hapishane” başlıkları ile verilmiştir.
İlgili analiz çalışmamızda kitap bölümleri hakkında bilgi verilirken kuramsal boyutta fikirler öne süren düşünür ve uzmanların görüşlerinden de yararlanılmıştır. Bu anlamda çalışmayı zengin kılan bu fikirlerin etkisinde yapmış olduğumuz yorumlar olmuştur. Teknolojinin belirleyici olduğu günümüz dünyasını anlamlandırmak için başvurabileceğimiz önemli bir kaynak olan bu eseri bir özet ve analiz şeklinde açıklamaya çalışmak, kitaba başvuracak araştırmacılara ön bilgi amacı taşımaktadır.
Analiz çalışmamızda ele aldığımız eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Azap” başlığında “Mahkûmların Bedeni” ve “Azap Çektirmenin Görkemi” isimli iki alt başlık bulunmaktadır. İkinci bölümün başlığı “Ceza”, “Genelleşmiş Ceza ”ve “Cezaların Yumuşaklığı” isimli iki alt başlıkla anlatılmıştır. Eserin üçüncü bölümü “Disiplin” ise “İtaatkâr Bedenler”, “İyi Terbiye Etmenin Araçları” ve “Görülmeden Gözetim Altında Tutan Hapishane Sistemi” isimli üç alt başlıktan oluşmaktadır. Çalışmanın son başlığı “Hapishane”, “Eksiksiz ve Katı Kurumlara Dair”, “Yasadışılıklar ve Suçluluk” ve “Hapishane” başlıkları ile verilmiştir.
Başlangıçta potansiyel faydaları çok geç görülen İnsansız Hava Aracı (İHA) sistemleri, 2000’li yılların başından itibaren hızla yayılmış, sistemlerin sayısı ve çeşitleri artarken aynı zamanda kabiliyetleri de oldukça gelişmiş ve askeri... more
Başlangıçta potansiyel faydaları çok geç görülen İnsansız Hava Aracı (İHA) sistemleri, 2000’li yılların başından
itibaren hızla yayılmış, sistemlerin sayısı ve çeşitleri artarken aynı zamanda kabiliyetleri de oldukça gelişmiş ve
askeri güvenlik ortamına yeni bir anlayış getirmiştir. Hava savunma tehdidinin ihmal edilebilir sevide olduğu
Afganistan benzeri harekat ortamlarında etkin çözümler sunan İHA sistemleri, entegre edilen silahlar sayesinde,
özellikle yüksek değerlikli ve zamana hassas hedeflere karşı etkin bir silah sistemine dönüşmüştür.
Ancak, günümüzün harekat ortamlarına göre tasarlanan mevcut istihbarat odaklı İHA sistemleri, konvansiyonel
harekatlar için oldukça yetersizdir. Yakın gelecekte İHA sistemlerinin mevcut insanlı savaş uçaklarına benzer
kabiliyetlere sahip olacağı öngörülmektedir. Orta ve uzun vadede ise, halen geliştirilmekte olan pilot
müdahalesi gerektirmeden sürü halinde görev yapacak olan robot İHA'ların harekat ortamlarında da
kullanılacağı tahmin edilmektedir.
Bu çalışma kapsamında ilk olarak, geleceğin muhtemel harekat senaryoları dikkate alınarak İHA sistemlerinin
potansiyel askeri uygulamaları ile İHA çeşitleri listelenecektir. Müteakiben, geleceğin İHA sistemleri için gerekli
olan yapay zekâ vb. teknoloji gereksinimleri irdelenecektir.
itibaren hızla yayılmış, sistemlerin sayısı ve çeşitleri artarken aynı zamanda kabiliyetleri de oldukça gelişmiş ve
askeri güvenlik ortamına yeni bir anlayış getirmiştir. Hava savunma tehdidinin ihmal edilebilir sevide olduğu
Afganistan benzeri harekat ortamlarında etkin çözümler sunan İHA sistemleri, entegre edilen silahlar sayesinde,
özellikle yüksek değerlikli ve zamana hassas hedeflere karşı etkin bir silah sistemine dönüşmüştür.
Ancak, günümüzün harekat ortamlarına göre tasarlanan mevcut istihbarat odaklı İHA sistemleri, konvansiyonel
harekatlar için oldukça yetersizdir. Yakın gelecekte İHA sistemlerinin mevcut insanlı savaş uçaklarına benzer
kabiliyetlere sahip olacağı öngörülmektedir. Orta ve uzun vadede ise, halen geliştirilmekte olan pilot
müdahalesi gerektirmeden sürü halinde görev yapacak olan robot İHA'ların harekat ortamlarında da
kullanılacağı tahmin edilmektedir.
Bu çalışma kapsamında ilk olarak, geleceğin muhtemel harekat senaryoları dikkate alınarak İHA sistemlerinin
potansiyel askeri uygulamaları ile İHA çeşitleri listelenecektir. Müteakiben, geleceğin İHA sistemleri için gerekli
olan yapay zekâ vb. teknoloji gereksinimleri irdelenecektir.
Özet Turizm ekonomiden, çevreden ve sosyo-kültürel yapıdan etkilenen/etkileyen önemli bir olgudur. Bu ilişkiler doğrultusunda turizmin, modern anlamda ilk ortaya çıktığı günden bugüne yaşanan birçok olaydan etkilenerek farklı paradigmal... more
Özet Turizm ekonomiden, çevreden ve sosyo-kültürel yapıdan etkilenen/etkileyen önemli bir olgudur. Bu ilişkiler doğrultusunda turizmin, modern anlamda ilk ortaya çıktığı günden bugüne yaşanan birçok olaydan etkilenerek farklı paradigmal değişimler yaşadığı bilinmektedir. Turizm-teknoloji ilişkileri son yirmi yılda daha fazla konuşulmaya başlamış, postmodern turizm dönemine geçişte başrolü oynamıştır. Özellikle internet ve internet tabanlı teknolojiler yerel halk ve turistler tarafından turizm faaliyetlerinde yoğun ve yaratıcı bir şekilde kullanılmaya başlarken bu durum modern turizm faaliyetlerinden postmodern turizm faaliyetlerine bir diğer deyişle klasik-geleneksel turizm endüstrisinden yeni turizm ağına geçişi beraberinde getirmiştir.
Amaç: Çalışmada turizmin değişimini, teknoloji ile ilişkilerini sistematik ve kapsamlı bir şekilde irdelemek bu süreçte kültür, kültürel miras ve kültürel turizmin nasıl etkilendiğini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Kültürel turizmin seçilmesindeki en temel gerekçelerden birini turizmin 3. kuşağı olarak değerlendirilen, turizm-yaratıcılık-kültür ilişkilerinden doğan yaratıcı turizmin kültürel turizme tepki olarak ortaya çıkışı ve bu durumun kültürel turizmin evrilmesine neden olması oluşturmaktadır. Öte yandan kültürel turizmin temel özelliklerinden kaynaklanan, diğer turistik çekiciliklerle kıyaslama olanağı sunmayan yapısı önemli bir rekabet avantajı yaratmaktadır. Özellikle kültür-kültür mirası-kültürel turizm ilişkileri öncelikle kültürün kendi içinde değişen-dönüşen anlamları, toplumsal değişmeler, uzakları yakın yapan teknolojiler, ulusal-ulus aşırı koruma ve planlama yaklaşımları, turizmin değişen uygulama ve içerikleri, kültürel turizm-teknoloji ilişkilerinin mekana yansımaları da konuya ilginin artmasına neden olmuştur.
Yöntem: Bu bağlamda turizm olgusunun, farklı dönemler itibariyle yaşadığı değişimler analitik yöntemle incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada mevcut ulusal ve uluslararası turizm literatüründen yararlanılarak turizm paradigmasının ve kültürel turizmin süreç içinde geçirdiği değişim, teknoloji ile ilişkilendirilerek ele alınmaya çalışılmıştır. Ancak turizmin ve kültürün dinamik ve çok boyutlu olması, ekonomik, teknolojik, siyasal, bilimsel ve toplumsal değişimlerden etkilenmesi konunun kurgulanmasında bir takım sıkıntılara neden olmuştur. Turizm coğrafyası perspektifi ile ele alınan çalışmada yalnızca teknolojiyi soyutlayıp anlatmak çok ta kolay olmamıştır. Bu nedenle bildiride teknolojinin yoğun kullanıldığı, teknoloji ile doğrudan ilişkilerin somut olarak görüldüğü gelişmelerden söz edilmeye çalışılmıştır.
Bulgular: Teknolojik gelişmeler, tüm üretim biçimlerini ve toplumu etkilediği gibi turizmi arz ve talep açısından da şekillendirmektedir. Özellikle internet ve internet teknolojileri, Web1.0 -Web2.0’ın gelişmesi, akıllı telefon uygulamaları, sosyal medya ilişkileri turizmi ve kültürel turizmi içerik ve uygulama olarak değiştirmeye başlamıştır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu değişimleri görmek mümkündür. Turizm evrilirken kültürel turizm de geleneksel (tarihi yerler-müzeler-örenyerleri ziyareti) yapısından sıyrılarak yerel kültür ürünlerini deneyimleme istekleri ile karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu durum yeni turizm eğilimlerinin dikkate alınarak turizm stratejilerinin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Anahtar kelimeler: Post modern turizm, kültürel turizm, kültür, teknoloji, turizm coğrafyası.
Amaç: Çalışmada turizmin değişimini, teknoloji ile ilişkilerini sistematik ve kapsamlı bir şekilde irdelemek bu süreçte kültür, kültürel miras ve kültürel turizmin nasıl etkilendiğini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Kültürel turizmin seçilmesindeki en temel gerekçelerden birini turizmin 3. kuşağı olarak değerlendirilen, turizm-yaratıcılık-kültür ilişkilerinden doğan yaratıcı turizmin kültürel turizme tepki olarak ortaya çıkışı ve bu durumun kültürel turizmin evrilmesine neden olması oluşturmaktadır. Öte yandan kültürel turizmin temel özelliklerinden kaynaklanan, diğer turistik çekiciliklerle kıyaslama olanağı sunmayan yapısı önemli bir rekabet avantajı yaratmaktadır. Özellikle kültür-kültür mirası-kültürel turizm ilişkileri öncelikle kültürün kendi içinde değişen-dönüşen anlamları, toplumsal değişmeler, uzakları yakın yapan teknolojiler, ulusal-ulus aşırı koruma ve planlama yaklaşımları, turizmin değişen uygulama ve içerikleri, kültürel turizm-teknoloji ilişkilerinin mekana yansımaları da konuya ilginin artmasına neden olmuştur.
Yöntem: Bu bağlamda turizm olgusunun, farklı dönemler itibariyle yaşadığı değişimler analitik yöntemle incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada mevcut ulusal ve uluslararası turizm literatüründen yararlanılarak turizm paradigmasının ve kültürel turizmin süreç içinde geçirdiği değişim, teknoloji ile ilişkilendirilerek ele alınmaya çalışılmıştır. Ancak turizmin ve kültürün dinamik ve çok boyutlu olması, ekonomik, teknolojik, siyasal, bilimsel ve toplumsal değişimlerden etkilenmesi konunun kurgulanmasında bir takım sıkıntılara neden olmuştur. Turizm coğrafyası perspektifi ile ele alınan çalışmada yalnızca teknolojiyi soyutlayıp anlatmak çok ta kolay olmamıştır. Bu nedenle bildiride teknolojinin yoğun kullanıldığı, teknoloji ile doğrudan ilişkilerin somut olarak görüldüğü gelişmelerden söz edilmeye çalışılmıştır.
Bulgular: Teknolojik gelişmeler, tüm üretim biçimlerini ve toplumu etkilediği gibi turizmi arz ve talep açısından da şekillendirmektedir. Özellikle internet ve internet teknolojileri, Web1.0 -Web2.0’ın gelişmesi, akıllı telefon uygulamaları, sosyal medya ilişkileri turizmi ve kültürel turizmi içerik ve uygulama olarak değiştirmeye başlamıştır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu değişimleri görmek mümkündür. Turizm evrilirken kültürel turizm de geleneksel (tarihi yerler-müzeler-örenyerleri ziyareti) yapısından sıyrılarak yerel kültür ürünlerini deneyimleme istekleri ile karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu durum yeni turizm eğilimlerinin dikkate alınarak turizm stratejilerinin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Anahtar kelimeler: Post modern turizm, kültürel turizm, kültür, teknoloji, turizm coğrafyası.
ÖZET Haber kitle iletişim araçları için haber her zaman önde gelmiştir. Bu araçların ortaya çıkması ve konumunu güçlendirerek devam ettirmesinde haber hep ön planda olmuştur. Teknoloji medyayı gelişti-ren temel bir unsurdur. Son yıllarda... more
ÖZET Haber kitle iletişim araçları için haber her zaman önde gelmiştir. Bu araçların ortaya çıkması ve konumunu güçlendirerek devam ettirmesinde haber hep ön planda olmuştur. Teknoloji medyayı gelişti-ren temel bir unsurdur. Son yıllarda teknolojinin gelişmesine paralel olarak medya kuruluşları daha fazla oranda küresel boyut kazanmıştır. Haber kaynaklarının artması medya kuruluşlarının eleman ihtiyacını da artırmıştır. Hızlı haber verme ihtiyacı medya kuruluşlarını daha fazla eleman aramaya zorlamıştır. Canlı ve hızlı haber verme ihtiyacı medya alanında eğitim almamış olan vatandaşların da kimi zaman muhabirlik yapmasını gerekli hale getirmiştir. Bu durum medya alanında etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Haber kaynağı ne olursa olsun yapılan yanlışların sorumluluğu medya kuruluşuna aittir. Anahtar Kelimeler: Medya, haber, teknoloji, etik, yeni medya. TECHNOLOGICAL IMPROVEMENTS AND NEWS ETHICAL PROBLEMS ABSTRACT News for the news media has always ahead. This means strengthening the position ofthe emergence and continues the news has been the forefront. An essential ingredient indeveloping the technology media. Media organizations with the development of technology in recent years has gained a global dimension more frequently. News media organizations to increase resources has increased the need for staff. Quick news has forced the need to seek more elements of media outlets. Live fast and need to notifycitizens who have received training in the field of media can sometimes make it necessary to do as a reporter. This situation also raises ethical issues in media. Responsibility of the media establishment, regardless of source of news mistakes aremade. GİRİŞ Teknolojilerin tıpkı medya gibi insan hayatının ayrılmaz bir parçası olduğu 21. Yüzyılda dünya ade-ta bir önceki asrın ikinci yarısında öngörülen evrensel bir köye dönüşmüştür. Medya kuruluşları günü-müzde insan hayatının neredeyse ayrılmaz bir parçası haline gelirken, medyayı günlük hayatın ayrılmazı haline getiren faktörler içerisinde kuşku yok ki teknoloji ayrı bir öneme sahiptir. Teknoloji, ilk ortaya çıkışından itibaren medya kurumlarının gelişmesinde temel unsur olurken özel-likle son dönemde bu kurumlara yüklenen yeni misyonun belirleyicisi olarak da dikkati çekmektedir. Küreselleşmenin temel faktörü olan medya kurumlarına bu özelliğini veren de teknolojik gelişmeler olmaktadır. Kurumsal olarak medyanın ilk ortaya çıkmasında olmasa bile sonraki dönemlerinde geliş-mesinin temel taşı teknoloji olmuştur. Bugün bilinen anlamında yazılı, sözlü ve görsel anlamda medya araçlarının ortaya çıktığı ve son şeklini aldığı dönem olan 20. yüzyıl diğer alanlarda olduğu gibi iletişim teknolojileri alanında da dev adımların atıldığı bir dönem olurken kitle iletişim araçları alanında yeni araçların devreye girmesini sağlamıştır. Gazete ve dergiler başta olmak üzere yazılı medya araçlarına bugünkü şekli geçen asırda verilirken, iletişim teknolojisindeki gelişmeye paralele biçimde bu araçlar içerik açısından zenginleşmiş-1 Prof. Dr. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
- by Nurettin GÜZ
- •
- Etik, Medya, Yeni medya, Haber
Özet Değişen ve gelişen Dünya’da sosyal bir varlık olarak insan nasıl ki başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda ise, bu toplumsal yaşam içinde iletişim de kurmak zorundadır. Kurduğu iletişim mutlaka bir ötekini gerektirir. Bu öteki... more
Özet
Değişen ve gelişen Dünya’da sosyal bir varlık olarak insan nasıl ki
başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda ise, bu toplumsal yaşam içinde
iletişim de kurmak zorundadır. Kurduğu iletişim mutlaka bir ötekini
gerektirir. Bu öteki dediğimiz bazen bir insan, bazen bir nesne, bazen
yaratıcı olabilmektedir.
21. Yüzyıl dünyasında insanlığın geldiği noktada insan kendini yeniden
tanımakta, etrafındaki değişen her şeyi ve yeni olan her şeyi keşfetmek
durumundadır. Her gün yeni oluşumlara gebe olan 21. Yüzyıl yani siber
çağı, insanların karşısına mekanik bir ordu ile çıkarken, insani değerlerin,
toplumsal değerlerin ve kültürel değerlerin yok olmasına da sebebiyet
vermektedir. Buna ilaveten, artan nüfus, iklim değişimi, göçler, farklı
kültürlerle bir arada yaşamak, teknoloji insanı bir kıskaca almış ve tehdit
etmektedir. Teknolojinin sürekli geliştiğini, yenilikler sunduğunu ve hayatı
kolaylaştırdığını düşünsek bile, diğer yandan insan yalnızlaşmaya,
yobazlaşmaya, kendi dünyasına çekilmeye ve ailesinden başlayıp
akrabalarına kadar bütün bağlarından koparmaya, sağlık açısından ve
ruhsal problemlere sebebiyet vermeye başlamıştır.
Bu durumda, bu teknolojik orduyu en iyi şekilde ve dozunda
kullanmanın yollarını bulmak adına sosyal, ailesel ve kültürel değerlere
sahip çıkarak, eğitimden sanata, spora kadar etkinlikler ve projeler
yapılmalıdır. Evvela kendimizi tedavi edip, sonra da çocuklarımızdan
başlayarak tekrar dünya düzeninde insana değer vermeyi ön plana almamız gerekmektedir. Her bir bireyin mutlaka bir ilgi alanını keşfedip, ortak paydalarda buluşarak farklı sosyal-kültürel alanlar yaratmak, muhabbet ve insani duyguları öne çıkarmak amacıyla yeni sosyal ve sorumluluk projeleri oluşturmayı hedeflemeliyiz. Yani aslında İnsana, insan olduğunu ve etrafındaki her şeyin kendisine hizmet için var olduğunu hatırlatmalıyız.
Değişen ve gelişen Dünya’da sosyal bir varlık olarak insan nasıl ki
başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda ise, bu toplumsal yaşam içinde
iletişim de kurmak zorundadır. Kurduğu iletişim mutlaka bir ötekini
gerektirir. Bu öteki dediğimiz bazen bir insan, bazen bir nesne, bazen
yaratıcı olabilmektedir.
21. Yüzyıl dünyasında insanlığın geldiği noktada insan kendini yeniden
tanımakta, etrafındaki değişen her şeyi ve yeni olan her şeyi keşfetmek
durumundadır. Her gün yeni oluşumlara gebe olan 21. Yüzyıl yani siber
çağı, insanların karşısına mekanik bir ordu ile çıkarken, insani değerlerin,
toplumsal değerlerin ve kültürel değerlerin yok olmasına da sebebiyet
vermektedir. Buna ilaveten, artan nüfus, iklim değişimi, göçler, farklı
kültürlerle bir arada yaşamak, teknoloji insanı bir kıskaca almış ve tehdit
etmektedir. Teknolojinin sürekli geliştiğini, yenilikler sunduğunu ve hayatı
kolaylaştırdığını düşünsek bile, diğer yandan insan yalnızlaşmaya,
yobazlaşmaya, kendi dünyasına çekilmeye ve ailesinden başlayıp
akrabalarına kadar bütün bağlarından koparmaya, sağlık açısından ve
ruhsal problemlere sebebiyet vermeye başlamıştır.
Bu durumda, bu teknolojik orduyu en iyi şekilde ve dozunda
kullanmanın yollarını bulmak adına sosyal, ailesel ve kültürel değerlere
sahip çıkarak, eğitimden sanata, spora kadar etkinlikler ve projeler
yapılmalıdır. Evvela kendimizi tedavi edip, sonra da çocuklarımızdan
başlayarak tekrar dünya düzeninde insana değer vermeyi ön plana almamız gerekmektedir. Her bir bireyin mutlaka bir ilgi alanını keşfedip, ortak paydalarda buluşarak farklı sosyal-kültürel alanlar yaratmak, muhabbet ve insani duyguları öne çıkarmak amacıyla yeni sosyal ve sorumluluk projeleri oluşturmayı hedeflemeliyiz. Yani aslında İnsana, insan olduğunu ve etrafındaki her şeyin kendisine hizmet için var olduğunu hatırlatmalıyız.
Displinlerarası etkileşim açısında bakıldığında, bir alanda ortaya konulan yenilik veya buluş, diğer bir bilim alanını olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir. Beşeri bilimler ve teknoloji alanında da bu yönde sıkı bir geçiş söz... more
Displinlerarası etkileşim açısında bakıldığında, bir alanda ortaya konulan yenilik veya buluş, diğer bir bilim alanını olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir. Beşeri bilimler ve teknoloji alanında da bu yönde sıkı bir geçiş söz konusudur. Örneğin, iletişim teknolojisi alanında yapılan bir icat güncel hayatın bir parçası haline gelebilmektedir. Akıllı telefonların yaygın bir şekilde kullanılması veya internet ortamında sosyal medya ağlarının milyarları bulan üye sayıları da bu etkileşimin önemli örnekleri arasında gösterilebilir.
Bilimsel araştırmalarda izlenen yöntemlerden biri, önce ilgili alanda yaşanan problemin her yönüyle tespit edilmesi, daha sonra da bu problemin çözümüne giden yolların test edilerek sonuca ulaşılmasıdır. Diğer bir araştırma ve geliştirme yöntemi ise farklı bir disiplinde ortaya konulmuş olan bir yeniliği başka bir bilim alanındaki araştırmacı ve akademisyenler tarafından yorumlanarak yeni kullanım alanları ortaya
koymaları ile gerçekleşmektedir.
“Bir Sergileme Platformu Olarak İnternet ve Google Art Project Örneğinin
Ülkemiz Müzelerine Uygulanması” Başlığı altında yapılan bu tez çalışması da, bilgisayar teknolojisi temelinde geliştirilmiş internet, iletişim ve web sayfaları odağında ortaya konulan buluş ve yenilikleri plastik sanatlar alanının sergileme disiplinine uyarlama üzerine kurgulanmıştır. Yapılan araştırmalarla dünyada halen uygulanmakta olan bir modelin geliştirilerek ülkemiz müzeleri için uygulanması çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
When viewed in terms of interdisciplinary interaction, innovation or invention set forth in a field affects other fields of science in a positive or negative direction. Also in the field of human sciences and technology there is a strict transition in this direction. For example, an invention made in the field of communication technology can become a part of daily life. The widespread usage of smart phones or the number of members up to billions of social media networks on the internet can also be shown as important examples of this interaction. One of the methods used in scientific researches is firstly to identify all aspects of the problems experienced in the relevant field and later achieve a result by testing the way to the solution of this problem. A further research and development method is realized by the creation of new application fields by interpretation of an innovation that has been created in a variety of disciplines by researchers and academics in other fields of science. This thesis work which was done under the title "Application of Internet and Google Art Project Examples as a Display Platform to our Country Museums" was constructed about the adaptation of invention and innovation set out in the focus of internet, communication and websites developed on the basis of computer technology to the demonstrate discipline of plastic arts. With the made researches it was realized in the framework of implementation for the museums of our country by developing a model currently being implemented around the world. Key Words; Art, Plastic Arts, Art Management, Visual Design, Communication, Museology.
Bilimsel araştırmalarda izlenen yöntemlerden biri, önce ilgili alanda yaşanan problemin her yönüyle tespit edilmesi, daha sonra da bu problemin çözümüne giden yolların test edilerek sonuca ulaşılmasıdır. Diğer bir araştırma ve geliştirme yöntemi ise farklı bir disiplinde ortaya konulmuş olan bir yeniliği başka bir bilim alanındaki araştırmacı ve akademisyenler tarafından yorumlanarak yeni kullanım alanları ortaya
koymaları ile gerçekleşmektedir.
“Bir Sergileme Platformu Olarak İnternet ve Google Art Project Örneğinin
Ülkemiz Müzelerine Uygulanması” Başlığı altında yapılan bu tez çalışması da, bilgisayar teknolojisi temelinde geliştirilmiş internet, iletişim ve web sayfaları odağında ortaya konulan buluş ve yenilikleri plastik sanatlar alanının sergileme disiplinine uyarlama üzerine kurgulanmıştır. Yapılan araştırmalarla dünyada halen uygulanmakta olan bir modelin geliştirilerek ülkemiz müzeleri için uygulanması çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
When viewed in terms of interdisciplinary interaction, innovation or invention set forth in a field affects other fields of science in a positive or negative direction. Also in the field of human sciences and technology there is a strict transition in this direction. For example, an invention made in the field of communication technology can become a part of daily life. The widespread usage of smart phones or the number of members up to billions of social media networks on the internet can also be shown as important examples of this interaction. One of the methods used in scientific researches is firstly to identify all aspects of the problems experienced in the relevant field and later achieve a result by testing the way to the solution of this problem. A further research and development method is realized by the creation of new application fields by interpretation of an innovation that has been created in a variety of disciplines by researchers and academics in other fields of science. This thesis work which was done under the title "Application of Internet and Google Art Project Examples as a Display Platform to our Country Museums" was constructed about the adaptation of invention and innovation set out in the focus of internet, communication and websites developed on the basis of computer technology to the demonstrate discipline of plastic arts. With the made researches it was realized in the framework of implementation for the museums of our country by developing a model currently being implemented around the world. Key Words; Art, Plastic Arts, Art Management, Visual Design, Communication, Museology.
TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE TÜRKİYE'NİN TEKNOLOJİ POLİTİKASI
Dijital Çağ olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yüzyılın tasarım dilinin değişimi, 20. yüzyılın sonlarından itibaren kullanılmaya başlanan bilgisayar destekli tasarım ile başlamıştır. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, tasarım alanına... more
Dijital Çağ olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yüzyılın tasarım dilinin değişimi, 20. yüzyılın sonlarından itibaren kullanılmaya başlanan bilgisayar destekli tasarım ile başlamıştır. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, tasarım alanına yeni bir bakış açısı getirmiş ve tasarımda istenilen her şeyin çok hızlı bir şekilde yapılabileceği algısı yaratmıştır. Bu bağlamda tekstilde de 20. yüzyıldan günümüze değişen bir tasarım anlayışı söz konusudur. Bilgisayar teknolojisi, dijital estetik olarak da adlandırabileceğimiz yeni estetik bir dil yaratmıştır. Teknik tekstillerdeki yeniliklerin günlük hayatımıza girmeye başlaması ve dijital baskı, üç boyutlu yazıcı, üç boyutlu örme, lazer kesim gibi teknolojik gelişmelerin tekstil üretim hattı içinde yer alması önemlidir. Teknolojik gelişmeler, tekstil tasarımını biçimlendirmede önemli bir faktör olsa da geleneksel yöntemlerin önemini yitirdiği algısı yanlıştır. Günümüzde dijital ve geleneksel yöntemler arasında kurulan bağlar ile özel üretim yöntemlerini yaratı sürecinde kullanan tasarımcıların biçimlendirdiği bir tasarım dili söz konusudur. Dijital baskı ile yüksek kalitede tekstile aktarılan tasarıma, istenen doku ya da görsel etki için tekrar; film baskı, devore, gofraj, flok, lazer kesim gibi uygulamalar yapılabilmektedir. Teknoloji ve zanaatın birlikteliği ile biçimlenen tasarım anlayışı, bu çalışmada seçilen günümüz tekstil tasarımcılarının koleksiyonları üzerinden irdelenecektir.
The change in the design language of the century that we call the Digital Age began with the computer-aided design that began to be used since the late 20th century. Developments in science and technology have brought a new perspective to the field of design and have created the perception that everything in design can be done very quickly. In this context, there is a changing sense of design in textiles from the 20th century to today. Computer technology has created a new aesthetic language, also called digital aesthetics. It is important for technological developments such as digital printing, three-dimensional printer, three-dimensional knitting and laser cutting to take place in the textile production line as innovations in technical textiles begin to enter our daily lives. Although technological developments are an important factor in shaping textile design, the perception that traditional methods have lost importance is wrong. Today, there is a design language that is shaped by designers who use the connections between digital and traditional methods and special production methods in the production process. The design, which is transferred to textile by digital printing in high-quality, can be processed again for the desired texture or visual effect by screen printing, devore, embossing, flock, laser cutting applications can be done. The understanding of design formed by the combination of technology and craft will be examined in this work through the collections of today's selected textile designers.
The change in the design language of the century that we call the Digital Age began with the computer-aided design that began to be used since the late 20th century. Developments in science and technology have brought a new perspective to the field of design and have created the perception that everything in design can be done very quickly. In this context, there is a changing sense of design in textiles from the 20th century to today. Computer technology has created a new aesthetic language, also called digital aesthetics. It is important for technological developments such as digital printing, three-dimensional printer, three-dimensional knitting and laser cutting to take place in the textile production line as innovations in technical textiles begin to enter our daily lives. Although technological developments are an important factor in shaping textile design, the perception that traditional methods have lost importance is wrong. Today, there is a design language that is shaped by designers who use the connections between digital and traditional methods and special production methods in the production process. The design, which is transferred to textile by digital printing in high-quality, can be processed again for the desired texture or visual effect by screen printing, devore, embossing, flock, laser cutting applications can be done. The understanding of design formed by the combination of technology and craft will be examined in this work through the collections of today's selected textile designers.
- by Semra Gür Üstüner and +1
- •
- Textiles, Textiles Design, TEKNOLOJİ, TEKSTİL
Kimilerine göre, dünya, dördüncü sanayi devrimini yaşamakta. Yaklaşık 250 yıl önce başlayan ve kömürle demirin başrolde olduğu birinci sanayi devrimi, üretimin makineleşmesi süreciydi. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına kadar sürdü.... more
Kimilerine göre, dünya, dördüncü sanayi devrimini yaşamakta. Yaklaşık 250 yıl önce başlayan ve kömürle demirin başrolde olduğu birinci sanayi devrimi, üretimin makineleşmesi süreciydi. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına kadar sürdü. İlkinin kaldığı yerden ikincisi başladı. Bu defa, kömür ve demirin yanında petrol, çelik ve elektrik de sahne aldı. Büyük miktarlarda seri üretim ve bunun sonucunda kitlesel tüketim tüm dünyayı değiştirdi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, elektronik bilgi ve iletişim teknolojilerinin son derece hızlı gelişimleri söz konusu oldu. Bu sürece, üçüncü sanayi devrimi ya da dijital devrim dendi. Günümüzde, dijital devrimin üzerinde dördüncü sanayi devrimi ya da kimilerinin dediği gibi Sanayi 4.0 dönemi yükselmekte. Makinelerin, ürünlerin, insanların, süreçlerin ve giderek tüm sistemlerin görünmez ağlarla birbirlerine bağlı olduğu, birbirleriyle iletişim kurdukları, sürekli birbirlerinden öğrendikleri, öğrendikleriyle kendilerini tekrar tekrar yeniden düzenleyebildikleri ve giderek kendi kendilerini yönetebildikleri yeni bir dünya... Sınırsız bilgi depolama kapasiteleri ve ultra işlem güçlerinin verdiği imkânlarla sınırları zorlayan yenilikler: yapay zekâ, sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik, robotlar, insansız hava araçları, sürücüsüz taşıtlar, nesnelerin interneti, öğrenen nesneler, 3 boyutlu yazıcılar, henüz Türkçe bir karşılık bulmaya dahi fırsat bulamadığımız blockchain ve daha pek çokları… Baş döndürücü bir yenilik/inovasyon dalgası ekonomik-toplumsal çevrenin her noktasını işgal etmiş durumda. Önce tüketim tarafında büyük değişimlere neden olan bu yeni süreç, üretim tarafında da köklü değişikliklere yol açmakta, giderek tüm ekonomik faaliyetler alanı üzerinde etkili olmakta. Pek çok endüstri yeniden şekillenmekte, yeni üretim yöntemleri eski kalıpları temelinden sarsmakta. Bu yeni süreçte, basit bilgisayar kullanımının çok ötesine geçen inovasyon dünyası endüstrilerin çehresini değiştirmekte, çok kısa bir süre önce bilim-kurgu gibi görülen pek çok uygulama endüstriyel faaliyetlerin ortasında-verimlilik ve üretkenliğe yönlendirilmiş-birer gerçeklik olarak karşımıza çıkmakta. Bu devrimin etkilediği endüstrilerden biri de madencilik endüstrisidir. Geçmişi uygarlık tarihi kadar eski olan madencilik endüstrisinin, " yenilik/inovasyon " ifadesiyle bir arada düşünülmesi ilk anda zor görünebilir. Ancak, doğal kaynakların aranması ve üretimi faaliyeti, aslında, her zaman yenilenmenin en hareketli olduğu alanlar olmuştur. Tarih, ciddi dönüşümlere yol açan pek çok yeniliğin kaynağında madencilik endüstrisinin bulunduğuna dair kanıtlarla doludur.
ÖZET Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel,... more
ÖZET
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır.
Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir.
Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed.
Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out.
The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary.
The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory.
This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır.
Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir.
Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed.
Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out.
The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary.
The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory.
This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Stratejik yönetim, çoğunlukla özel şirketlerin uyguladığı, bilgiye dayanan, güncel gelişmelere kendini adapte edebilen ve örgütün geleceğe yönelik amaç ve hedeflerinin belirlenmesine ve bu hedeflere ulaşılabilmesi için yapılması gerekli... more
Stratejik yönetim, çoğunlukla özel şirketlerin uyguladığı, bilgiye dayanan, güncel gelişmelere kendini adapte edebilen ve örgütün geleceğe yönelik amaç ve hedeflerinin belirlenmesine ve bu hedeflere ulaşılabilmesi için yapılması gerekli işlemlerin tespit edilmesine imkân sağlayan yönetim prensiplerini içermektedir. Özellikle son 20 yılda yönetim biliminde önemli bir yer tutan stratejik yönetim, tüm dünyada artan rekabet karşısında daha da önem kazanmaya başlamıştır. Stratejik yönetim, ilk önceleri daha ziyade özel sektör alanında sadece çok uluslu şirketler ve büyük holdingler tarafından bilinir ve uygulanırken, bugün çok sayıda kamu kurumu da stratejik yönetimi amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanmaya başlamıştır.
Özellikle, global düzeyde son 15-20 yılda hız kazanan toplumsal değişim ve gelişmeler, stratejik yönetimi özel işletmeler için olduğu kadar kamu kurumları için de çok önemli hâle getirmiştir.
Güvenlik sektöründe faaliyet yürüten kurumların da güvenlik alanında meydana gelen gelişmelere ve değişimlere adapte olabilmeleri için stratejik yönetim prensipleri bir yol gösterici olarak kullanılmalıdır. Değişen şartlara uyum sağlamak için tüm dünyadaki güvenlik teşkilatlarında stratejik düşünmeyi, stratejik planlama yapmayı, stratejik karar almayı daha çok gerekli kılmaktadır. Bu alanda çıkan 5018 sayılı kanun da kurumların politikalarında stratejik yönetim uygulamalarını esas almalarını vurgulamaktadır.
Bu kitap, Emniyet Teşkilatı özelinde başta güvenlik sektöründe yer alan teşkilatlar (emniyet, jandarma, sahil güvenlik, özel güvenlik vb.) olmak üzere tüm kamu kurumlarının yöneticilerine yönelik, kurumlarını 21. yüz-yılda daha etkin ve stratejik yönetebilmeleri için uygulayabilecekleri bazı stratejik yönetim yaklaşımlarını sunmak ve bu alana katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır. Alanında uzman ve birikim sahibi yazarlar tarafından kaleme alınan ve toplam 15 bölümden oluşan bu çalışma, stratejik yönetimin temel unsurlarının yanı sıra güvenlik hizmeti sunan teşkilatların stratejik olarak yönetilmesine katkıda bulunacak diğer önemli konuları da içereceği değerlendirilmektedir. Kitabın bölümleri: 1)Stratejik Yönetim ve Türk Emniyet Teşkilatında Uygulanması,2)Stratejik Planlama ve Türk Emniyet Teşkilatı Stratejik Planlama Deneyimleri, 3)Güvenlik Sektöründe Stratejik Analiz Yöntemleri ve Uygulamaları, 4)Benchmarking/Başkalarından Öğrenme Yöntemi ve Emniyet Teşkilatında Uygulanması, 5)Emniyet Hizmetlerinde Verimlilik, Etkililik ve Performans: Teorik ve Pratik Perspektifler, 6)Emniyet Teşkilatında Stratejik Liderlik, 7)Türkiye’de Devlet Yönetimi Ve Devlete Güvenin İnşası 8)Kurumsal Kültürün Stratejik Yönetimi, 9)Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminin Kamu ve Güvenlik Kuruşlarında Uygulanması, 10)Emniyet Teşkilatında Değişim Yönetimi, 11)Kamuda ve Emniyet Teşkilatında Kurumsal Performans Yönetimi, 12)Kariyer Yönetimi ve Emniyet Teşkilatında Uygulanması, 13)Teknoloji Yönetimi ve Emniyet Teşkilatında Kullanılması, 14)Organizasyonlarda İş Bölümlerine Ayırma ve Yeniden Yapılandırma: Emniyet Teşkilatının Yeniden Yapılandırılması, 15)Emniyet Teşkilatında Stratejik Kontrol ve Kurumsal Performans Denetimi.
Özellikle, global düzeyde son 15-20 yılda hız kazanan toplumsal değişim ve gelişmeler, stratejik yönetimi özel işletmeler için olduğu kadar kamu kurumları için de çok önemli hâle getirmiştir.
Güvenlik sektöründe faaliyet yürüten kurumların da güvenlik alanında meydana gelen gelişmelere ve değişimlere adapte olabilmeleri için stratejik yönetim prensipleri bir yol gösterici olarak kullanılmalıdır. Değişen şartlara uyum sağlamak için tüm dünyadaki güvenlik teşkilatlarında stratejik düşünmeyi, stratejik planlama yapmayı, stratejik karar almayı daha çok gerekli kılmaktadır. Bu alanda çıkan 5018 sayılı kanun da kurumların politikalarında stratejik yönetim uygulamalarını esas almalarını vurgulamaktadır.
Bu kitap, Emniyet Teşkilatı özelinde başta güvenlik sektöründe yer alan teşkilatlar (emniyet, jandarma, sahil güvenlik, özel güvenlik vb.) olmak üzere tüm kamu kurumlarının yöneticilerine yönelik, kurumlarını 21. yüz-yılda daha etkin ve stratejik yönetebilmeleri için uygulayabilecekleri bazı stratejik yönetim yaklaşımlarını sunmak ve bu alana katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır. Alanında uzman ve birikim sahibi yazarlar tarafından kaleme alınan ve toplam 15 bölümden oluşan bu çalışma, stratejik yönetimin temel unsurlarının yanı sıra güvenlik hizmeti sunan teşkilatların stratejik olarak yönetilmesine katkıda bulunacak diğer önemli konuları da içereceği değerlendirilmektedir. Kitabın bölümleri: 1)Stratejik Yönetim ve Türk Emniyet Teşkilatında Uygulanması,2)Stratejik Planlama ve Türk Emniyet Teşkilatı Stratejik Planlama Deneyimleri, 3)Güvenlik Sektöründe Stratejik Analiz Yöntemleri ve Uygulamaları, 4)Benchmarking/Başkalarından Öğrenme Yöntemi ve Emniyet Teşkilatında Uygulanması, 5)Emniyet Hizmetlerinde Verimlilik, Etkililik ve Performans: Teorik ve Pratik Perspektifler, 6)Emniyet Teşkilatında Stratejik Liderlik, 7)Türkiye’de Devlet Yönetimi Ve Devlete Güvenin İnşası 8)Kurumsal Kültürün Stratejik Yönetimi, 9)Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminin Kamu ve Güvenlik Kuruşlarında Uygulanması, 10)Emniyet Teşkilatında Değişim Yönetimi, 11)Kamuda ve Emniyet Teşkilatında Kurumsal Performans Yönetimi, 12)Kariyer Yönetimi ve Emniyet Teşkilatında Uygulanması, 13)Teknoloji Yönetimi ve Emniyet Teşkilatında Kullanılması, 14)Organizasyonlarda İş Bölümlerine Ayırma ve Yeniden Yapılandırma: Emniyet Teşkilatının Yeniden Yapılandırılması, 15)Emniyet Teşkilatında Stratejik Kontrol ve Kurumsal Performans Denetimi.
ÖZET Çalışma, gelişen teknoloji üzerinden değişen teknolojiye bakış açsının, toplumsal düzeyde sayısal ortama yansımasının güncel bir perspektifini yansıtmaktadır. Bu doğrultuda, genç neslin sayısal ortamı yorumlaması ve ilgili ortamı... more
ÖZET Çalışma, gelişen teknoloji üzerinden değişen teknolojiye bakış açsının, toplumsal düzeyde sayısal ortama yansımasının güncel bir perspektifini yansıtmaktadır. Bu doğrultuda, genç neslin sayısal ortamı yorumlaması ve ilgili ortamı değerlendirmesi üzerinde gerçekleşen değişimin farklı bir ürünü olarak ortaya çıkan sanal oyun ortamlarının, sosyal paylaşım platformlarındaki izdüşümleri konu alınmıştır. Özellikle video bazlı etkileşimin çok büyük bir zaman ve ilgi eksenli yoğunlaşmaya sahip olduğu bu izdüşümler üzerinden, mevcut ve gelecek nesillerdeki konsol, taşınabilir cihaz ve benzeri sistemler üzerinden şekillenen beklentilere yer verilmiştir. Beklentilerin oluşmasını sağlayacak altyapı ise, bilgisayar tabanlı oyun sistemlerinin, ekran görüntülerinin paylaşıldığı sanal sosyal medya platformuna, diğer bir deyişle yeni medya entegrasyonuna bakılarak incelenmiştir. GİRİŞ Teknoloji, tüm simetrik yapıları ile birlikte gün geçtikçe daha da bütünleşik ancak bir o kadar da alt kategorileri bazında yayılma eğilimi gösteren bir ilerleyiş kaydetmektedir. Bu sebeple, fiziki ürün olarak niteleyeceğimiz sayısal ortam ürünleri ve bu ürünlerin çıktıları olan sanal ortam ürünleri her geçen gün daha da büyük farklılıklar ortaya koyan çeşitli ürün gamlarını meydana getirmektedir. Ürün gamları, fotoğraftan, hareketli görüntüye, müzikten, tümleşik yapıda bulunan ve tüm farklı sanal ortam ürünlerinin içeriğine hapsolan yapılara kadar oldukça geniş yelpazede bir açıklık göstermektedir. Bu durum, 2006 ve sonrası Web 2.0 döneminin de etkisinde kalan bir sosyal çevre oluşumunu tetiklemiştir. Birçok paylaşım mekanizması doğmuş ve teknik altyapının kendisini revize etmesine bağlı olarak gelişim kaydedilmiştir. Bu noktada karşımıza iktisadi iş ağları, kamuya açık kişisel günlük paylaşım ortamları, doğrudan bilgiye dayalı(haber benzeri) veri paylaşım ortamları ve tüm bunların paylaşım ortamlarını tek bir potada eriten doğrusal sosyal paylaşım noktaları çıkmaktadır. Bir bütün olarak sosyal medya kavramı içerisinde değerlendirilen bu yapılar, üç temel ana başlık altında sınıflandırılmaktadır: Bloglar, içerik üretim ortamları ve kritik(eleştiri) ortamlarıdır. Birbiriyle bir bütün halini almaya başlayan ortamların bu sınıflandırma çerçevesinde değerlendirilmesi, bilgisayar oyunlarını ve dolayısıyla yapısal anlamda bu oyunlar üzerinden gerçekleşen sosyal paylaşım kavramının açıklanmasını daha da kolaylaştırmaktadır. Bu doğrultuda bakıldığında, bireylerin kendi istekleri doğrultusunda, doğrusal olarak yazılarını paylaştıkları ve günlük olarak kullandıkları ortamlar blog olarak değerlendirilirken; görüntü, ses ve tümleşik yayın paylaşımının yapıldığı ortamlar, içerik ortamı olarak değerlendirilmektedir. Kritik ortamları ise, bu üç sınıfa da girmeyen, üçüncü şahıs şirketlerinin girişimleriyle oluşturulmuş olan ve genel kullanıcıların yorumları ile, belirli bir hedefteki yapının, etkinliğin ne derece faydalı olup olmadığına dair bilgileri içeren, genel itibarıyla puanlamalar yoluyla kaydedilen bir sisteme sahip ortamları nitelemektedir(Baruah, 2012:4). Bununla birlikte, doğrudan veya dolaylı amaçlar doğrultusunda basının da rolünü üstlenmeye başlayan ve alternatif bir haber iletişim merkezi halini alan sosyal medyada, ilgili haber paylaşım kategorileri de üç sınıfa ayrılabilmektedir. Ana sınıflandırma, temel yapısı itibarıyla kullanıcı, içerik ve bu ikisinin bağlamını sağlayan ağ yapısı şeklindedir (Kümpel v.d., 2015:3-6). SANAL SOSYAL PAYLAŞIM VE OYUNLARIN BAĞLANTILARI Tüm sosyal paylaşım ortamları, yapıları ve çıktıları itibarıyla farklı anlamlar içermektedir. Bunlar, kazanımlar ve kazanımların yol açtığı farklı düşünceler olarak da değerlendirilebilir. Kaldı ki sosyal paylaşım ortamları, yeni nesil ve orta yaş grubu içerisinde bir bariyer çizerek konuyu sınırlandırdığımızda, eğitim ve eğitim sonrası hayata atılma mücadelesi içerisinde iş tecrübeleri kapsamında, hayatın kendi zorluğundan bir kaçış olarak da görülebilmektedir. Bu doğrultuda, nesillerin birbirlerini anlamaları adına da, Web 2.0'ın büyük bir ortak
- by Aslı Yapar Gönenç and +1
- •
- TEKNOLOJİ
ÖZET İnsanlık tarihinin başlangıcında, ihtiyaçları karşılama, doğayla başa çıkabilme gibi nedenlerle geliştirilen teknoloji, 21. yüzyılda yaşamın her alanında vazgeçilmez bir olgu haline gelmiştir. İnsan hayatının merkezine yerleşen... more
ÖZET
İnsanlık tarihinin başlangıcında, ihtiyaçları karşılama, doğayla başa çıkabilme gibi nedenlerle geliştirilen teknoloji, 21. yüzyılda yaşamın her alanında vazgeçilmez bir olgu haline gelmiştir. İnsan hayatının merkezine yerleşen teknoloji, ekonomi konusunda olduğu gibi çevre konusunun da ana ögelerinden biri olarak değerlendirilmektedir.
Çevre sorunlarının dünya gündemine çevre kirliliği olarak gelmesi ve başlangıçta gelişmiş ülkelerde bu sorunların ortaya çıkması, doğal olarak öncelikle teknolojinin suçlanmasına neden olmuştur. Teknolojinin gelişim tarihi incelendiğinde bu suçlamaların çok da haksız olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, 1960’lı yıllardan itibaren dünyanın gündeminde yer bulan çevre sorunları, son 20 yılda çerçevesini oldukça genişletmiştir. İlk önceleri yalnızca hava, su, toprak kirliliği olarak başlayan konular, günümüzde hızlı nüfus artışı, yoksulluk, yoksunluk, devletlerin gelişme sorunları, kentleşme, doğal kaynakların tükenmesi gibi pek çok konuyu kapsamına almıştır.
Devletlerin gelişme çalışmaları çerçevesinde teknoloji çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle kendi teknolojisini geliştirebilme, yaygınlaştırabilme gibi hususlar gelişme politikaları içerisinde oldukça önemli bir konudur. Ayrıca, doğal kaynakların kullanımı, doğal çevrenin korunması gibi konular da bir o kadar önemlidir. Burada, hangi teknolojinin kullanılacağına karar vermek noktasında, bulunacak çözümler çevre ve teknoloji ilişkisini uyumlu hale getirebilir. Özellikle teknolojide yenilenmeden beklenen, teknolojinin ilerlemesi olduğu kadar, kaynak kullanımını en aza indirmesi, temiz üretim sistemlerini geliştirerek bunların kullanımını teşvik etmesidir. Dolayısıyla, çevre ve teknoloji ilişkisinin her düzeyde uyumlu hale getirilmesinde yenilenme anahtar kavram olacaktır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanacaktır. Bu çalışma ile teknolojik gelişmenin, devletlerin kalkınma politikaları içerisindeki önemi üzerinde durularak, çevre ve teknoloji ilişkisi “Yenilenme” kavramı çerçevesinde değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Çevre, Çevre Sorunları, Gelişme, Yenilenme
ABSTRACT
The technology, which is developed in order to meet the human needs and to cope with the nature life at the beginning of human history, has become an inevitable phenomenon in every aspect of life in the 21’st century. Besides, technology, which is placed in the centre of human life, is considered as one of the main element on the environmental issues as well as on the economic issues.
Since, the environmental problems mostly to come up to the world agenda as environmental pollution, the emergence of these problems originated in developed countries, naturally both reasons caused to accusation of the technology at first. An examination of the development history of the technology spectrum is going to justify that this accusation is very unfair accusations. However, the environmental problems, spectrum which are concerned in the world agenda since 1960, have been expanded for the last 20 years. The problems which were argued as topics related to air, water and soil pollution at the beginning, have been stretched to covers much more topics such as rapid population growth, poverty and deprivation, development problems of the States, urbanization and depletion of natural resources.
The technology has an important role in the context of the development studies of the countries. In particular, such as the creation development, dissemination and delivery of their own technology is vitally important subjects in terms of development policies of countries. Moreover, the use of natural resources and the protection of the natural environment are also important as much again. The selection of the technology must be subject to congruity of the environment and technology. Especially, the expectation from the innovation of technology is not only progression of technology, but also to minimize resource use and to promote the use of clean production systems by developing their idea. Therefore, the innovation will be the key concept in order to create a compatible relationship between environment and technology at every level.
This research is mainly based on the literature review. In this study, the importance of technological development in the development policies of the States will be emphasis and "Innovation" concept will be evaluate within the framework of the environment and technology relationship.
Key Words: Technology, Environment, Environmental Problems, Development, Innovation.
İnsanlık tarihinin başlangıcında, ihtiyaçları karşılama, doğayla başa çıkabilme gibi nedenlerle geliştirilen teknoloji, 21. yüzyılda yaşamın her alanında vazgeçilmez bir olgu haline gelmiştir. İnsan hayatının merkezine yerleşen teknoloji, ekonomi konusunda olduğu gibi çevre konusunun da ana ögelerinden biri olarak değerlendirilmektedir.
Çevre sorunlarının dünya gündemine çevre kirliliği olarak gelmesi ve başlangıçta gelişmiş ülkelerde bu sorunların ortaya çıkması, doğal olarak öncelikle teknolojinin suçlanmasına neden olmuştur. Teknolojinin gelişim tarihi incelendiğinde bu suçlamaların çok da haksız olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, 1960’lı yıllardan itibaren dünyanın gündeminde yer bulan çevre sorunları, son 20 yılda çerçevesini oldukça genişletmiştir. İlk önceleri yalnızca hava, su, toprak kirliliği olarak başlayan konular, günümüzde hızlı nüfus artışı, yoksulluk, yoksunluk, devletlerin gelişme sorunları, kentleşme, doğal kaynakların tükenmesi gibi pek çok konuyu kapsamına almıştır.
Devletlerin gelişme çalışmaları çerçevesinde teknoloji çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle kendi teknolojisini geliştirebilme, yaygınlaştırabilme gibi hususlar gelişme politikaları içerisinde oldukça önemli bir konudur. Ayrıca, doğal kaynakların kullanımı, doğal çevrenin korunması gibi konular da bir o kadar önemlidir. Burada, hangi teknolojinin kullanılacağına karar vermek noktasında, bulunacak çözümler çevre ve teknoloji ilişkisini uyumlu hale getirebilir. Özellikle teknolojide yenilenmeden beklenen, teknolojinin ilerlemesi olduğu kadar, kaynak kullanımını en aza indirmesi, temiz üretim sistemlerini geliştirerek bunların kullanımını teşvik etmesidir. Dolayısıyla, çevre ve teknoloji ilişkisinin her düzeyde uyumlu hale getirilmesinde yenilenme anahtar kavram olacaktır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanacaktır. Bu çalışma ile teknolojik gelişmenin, devletlerin kalkınma politikaları içerisindeki önemi üzerinde durularak, çevre ve teknoloji ilişkisi “Yenilenme” kavramı çerçevesinde değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Çevre, Çevre Sorunları, Gelişme, Yenilenme
ABSTRACT
The technology, which is developed in order to meet the human needs and to cope with the nature life at the beginning of human history, has become an inevitable phenomenon in every aspect of life in the 21’st century. Besides, technology, which is placed in the centre of human life, is considered as one of the main element on the environmental issues as well as on the economic issues.
Since, the environmental problems mostly to come up to the world agenda as environmental pollution, the emergence of these problems originated in developed countries, naturally both reasons caused to accusation of the technology at first. An examination of the development history of the technology spectrum is going to justify that this accusation is very unfair accusations. However, the environmental problems, spectrum which are concerned in the world agenda since 1960, have been expanded for the last 20 years. The problems which were argued as topics related to air, water and soil pollution at the beginning, have been stretched to covers much more topics such as rapid population growth, poverty and deprivation, development problems of the States, urbanization and depletion of natural resources.
The technology has an important role in the context of the development studies of the countries. In particular, such as the creation development, dissemination and delivery of their own technology is vitally important subjects in terms of development policies of countries. Moreover, the use of natural resources and the protection of the natural environment are also important as much again. The selection of the technology must be subject to congruity of the environment and technology. Especially, the expectation from the innovation of technology is not only progression of technology, but also to minimize resource use and to promote the use of clean production systems by developing their idea. Therefore, the innovation will be the key concept in order to create a compatible relationship between environment and technology at every level.
This research is mainly based on the literature review. In this study, the importance of technological development in the development policies of the States will be emphasis and "Innovation" concept will be evaluate within the framework of the environment and technology relationship.
Key Words: Technology, Environment, Environmental Problems, Development, Innovation.
Teknolojinin gelişmesiyle ve kolay ulaşılabilirliğin etkisiyle birlikte hayatın her alanında olduğu gibi sanat yapmak/sanat eseri çıkartmak daha çok ruha ve iç dünyaya hitap eden çalışmalarda teknoloji sanat ilişkisi açısından... more
Teknolojinin gelişmesiyle ve kolay ulaşılabilirliğin etkisiyle birlikte hayatın her alanında olduğu gibi sanat yapmak/sanat eseri çıkartmak daha çok ruha ve iç dünyaya hitap eden çalışmalarda teknoloji sanat ilişkisi açısından etkileşimler ve değişimler meydana getirmiştir. Teknolojinin sanata olan etkisi; sanatçının eserini üretirken kullandığı ve yararlandığı teknoloji ve yaratım sürecine olan etkisidir. Peki, sanatçı dediğimiz kişi yahut kişiler kimlerdir, öncelikle bunu açıklamamız gerekir. Sanatçı, yaşadığı her dönemde çağını sorgulayan ve düşünceleriyle harmanlayıp ortaya duygularını koyarak/somutlaştırıp bir ürün çıkartan kişidir. Eserlerini ortaya koyarken bireysel bir amaçtan yola çıkarak aldığı kültürle, yetiştirildiği ortamla, okuduğu okullar ve dini değerleriyle, bir eseri meydana getirmekte olup belli ve sıralı bir süreç izleyen kişiye verilen addır. Sanat, piyasa ilişkisi çok eski zamanlardan beri süre gelen bir oluşum olarak karşımıza çıkmakta olup günümüzde de bu ilişki çok çeşitlenmiş bir şekilde devam etmektedir. Kapitalizmin hayatımıza girmesiyle sanat-piyasa ilişkisi gün geçtikçe sanat üzerinde baskın bir duruma gelerek giderek metalaşmaktadır. Anamalcılık(kapitalizm) ortaya çıkmasıyla birlikte her alanda olduğu gibi sanat alanında da bazı değişimler ortaya çıkarmıştır.(Kapitalizm, 18.yy'ın son çeyreğinde sanayi devrimiyle başladı.) 20.yüzyıla kadar sanat üretimi talep üzerine olmamış, sanatçı kendi iradesiyle sanatını icra etmiştir. Alım-satım ve talep üzerine olmayan sanatın o dönemlerde hür ve daha içten bir ilişkisi vardır. Lakin günümüzde kapitalizmin etkisiyle birlikte sanat kapitalizmin boyunduruğuna girmiş ve piyasanın istediği gibi yönetilmeye yüz tutmuştur. Her zaman dönemin koşullarında kendi benliğini yaşatacak bir yol bulan sanatta, herkes bu düşünceye katılmamış ve aksini iddia edenlerde olmuştur. Örneğin ; Walter Benjamin sanat eserinin teknolojinin olanaklarıyla üretilmesini şu şekilde açıklamıştır. Sanat eserinin teknoloji yoluyla yeniden üretimi ve çoğaltımı sanatı belirli bir zümrenin tekelinden kurtararak geniş toplum kesimlerince ulaşılabilir kılar.Fakat aynı zamanda sanat eseri yeniden üretilip çoğaltıldığında " aura " sını yitirir ve biricikliği yittiğinde, kutsallığı, aurası (hale) da yitmiş olur. Sanat eserine özgünlüğünü veren aura her kopyada biraz daha kaybolur. Aurayla birlikte sanat eseri ritüelini de yitirir. Günümüzde ise durum biraz daha farklı bir hal almıştır. 20. yüzyılın belirgin özelliği olan materyalizm, sanatın içine girmesiyle birlikte onu bir meta
Z kuşağı bizim Milenyum gençliğini de içine alan 1995 sonrası doğan gençlerimiz. En büyüğü 17 yaşında. Ancak yaşlarına rağmen diğer 3 kuşağı cebinden çıkaracak cinsten. Z kuşağı Y'lerden farklı olarak yeryüzüne gelmiş en... more
Z kuşağı bizim Milenyum gençliğini de içine alan 1995 sonrası doğan gençlerimiz. En büyüğü 17 yaşında. Ancak yaşlarına rağmen diğer 3 kuşağı cebinden çıkaracak cinsten. Z kuşağı Y'lerden farklı olarak yeryüzüne gelmiş en bağlantılı(Connected) kuşak. Onlarla iletişim kurmak zor, anlaşmak zor, sorularına cevap vermek ise çok daha zor!
Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenme ortamlarına entegrasyonu ile birlikte eğitim/öğretim teknolojilerinin yaygın kullanımı ve artan esnek eğitim ihtiyaçlarıyla yaygınlaşan çevrim-içi öğrenme ortamları yükseköğretim... more
Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenme ortamlarına entegrasyonu ile birlikte eğitim/öğretim teknolojilerinin yaygın kullanımı ve artan esnek eğitim ihtiyaçlarıyla yaygınlaşan çevrim-içi öğrenme ortamları yükseköğretim kurumlarında da farklı ihtiyaçları doğuran değişimlere neden olmuştur. Bu değişimler, öğretim elemanları için değişen eğitim/öğretim teknolojilerine ve yöntemlerine adapte olma gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Eğitim-öğretim ortamlarına teknoloji entegrasyonu öğretim elemanları için yeni yöntemler oluşturmak, yeni materyaller geliştirmek veya öğrenciler ile iletişim mekanizmalarını yeniden yapılandırmak gibi kendilerini yeni bir eğitim-öğretim yöntemine adapte ederek gelişme sağlamaları gereken ihtiyaçları ortaya çıkarmıştır. Yükseköğretim kurumları, bu ihtiyaçların karşılanmasına destek olmak amacıyla öğretim elemanlarına yeni teknolojiler ile zenginleştirilmiş yöntemlerle ders anlatımı ve teknoloji kullanımı konusunda eğitim ve destekler oluşturmalıdır. Ayrıca bu desteklerin etkin yönetilebilmesi için ofisler kurmalıdır. Bu destekler sayesinde öğretim elemanlarının yeni yöntem ve teknolojilere karşı önyargıları kırılarak daha etkin bir öğretim ortamı oluşturmaları sağlanabilecektir. Bu bağlamda, bu bölümde eğitim-öğretim ortamlarında yaygınlaşan eğitim/öğretim teknolojileri kullanımından kaynaklı yaşanan öğretim elemanları ile ilişkili problemlerden yola çıkılarak var olan eğitim/öğretim teknolojileri destek ofisleri üzerine yapılan bir inceleme ile yükseköğretim kurumlarında öğretim teknolojileri destek ofislerinin gerekliliğinin ortaya konulması amaçlanmıştır. İlk olarak eğitim/öğretim teknolojilerinin tarihsel süreçlerine dair bir tanıtım yapılmıştır. Sonrasında yükseköğretim kurumları tarafından öğretim elemanları için destek kanalları geliştirilmesinin önemi ve gerekliliği üzerine araştırmalar incelenerek var olan bazı merkezlerin inceleme sonuçları sunulmuştur. Çalışmanın sonucu olarak bu ofisler tarafından öğretim elemanlarına sağlanacak desteklerin neler olabileceği ve bu desteklerin organizasyonuna yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: eğitim teknolojileri, öğretim teknolojileri, eğitim teknolojileri destek ofisleri, öğretim teknolojileri destek ofisleri, eğitim teknolojileri desteği, öğretim elemanları desteği
Anahtar Kelimeler: eğitim teknolojileri, öğretim teknolojileri, eğitim teknolojileri destek ofisleri, öğretim teknolojileri destek ofisleri, eğitim teknolojileri desteği, öğretim elemanları desteği
Bir Tekno-Dil Analizi: Emoji Örneği
Elif AKÇAY
Elif AKÇAY
- by Ozhan Tingoy and +3
- •
- İletişim, Bilişim Teknolojileri, Medya ve İletişim, TEKNOLOJİ
Adnan Oktar (Harun Yahya) Giriş Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz. Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar... more
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Giriş
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik;
şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz.
Ve (daha çok) Tur-i Sina'da çıkan bir ağaç (türü de yarattık); o yağlı ve yisyenlere bir katık olarak bitmekte (ürün vermekte)dir.
(Mü'minun Suresi, 18-20)
Bahçenizde bulunan meyve ağaçları, evinizin penceresinden görünen çam ormanı ya da arabayla giderken yol kenarında gördüğünüz çınarlar hakkında hiç detaylı olarak düşünmüş müydünüz? Bu bitkilerin nasıl ortaya çıktığını, hangi aşamalardan geçerek bir ağaç haline geldiklerini biliyor musunuz? Yoksa bitkilerin varlığı sizin için sadece estetik bir anlam mı ifade ediyor? Veya "olsalar da olur olmasalar da" diye mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü estetik zevkinize hitap etmelerinin yanısıra, nefes almanızı sağlayan atmosferdeki dengeleri, oksijen miktarının yeterliliğini, fazla karbondioksitten zehirlenmemenizi, atmosferdeki nemin rahatsız edici ölçülerde olmamasını, yaşadığınız yerdeki havanın çok soğuk ya da çok sıcak olmamasını yani şu anda pek çok yönden rahat bir yaşam sürmenizi büyük ölçüde bitkilerin varlığına borçlusunuz. Üstelik bitkilerin size olan faydası sadece bunlarla da sınırlı değil. Bütün canlılar gibi siz de yaşamak için ihtiyacınız olan vitaminlerin ve minerallerin çok büyük bir bölümünü bitkilerden karşılıyorsunuz.
Bitkilerin canlı yaşamında etkili olan genel özellikleri, nasıl fotosentez yaparak besin ürettikleri, topraktan aldıkları maddeleri nasıl dev gibi ağaçların en uç dallarına kadar dağıttıkları gibi mucizevi detayları Bitkilerdeki Yaratılış Mucizesi adlı kitapta detaylı olarak ele alınmıştı. Bu kitapta ise bitkilerin başka bir yönünden, tohumlardan bahsedilecektir.
Tohum konusunun bu kitapta daha detaylı olarak incelenmesindeki amaç ise, insanlarda genel olarak var olan alışkanlık perdesini kaldırmaktır. Her insan tohumu tanır, neye benzediğini bilir, bitkilerin tohumlardan oluştuğundan haberdardır. Ancak nasıl olup da tahta parçasını andıran bir cisimden birbirine benzeyen ya da benzemeyen çeşit çeşit bitkinin çıktığını, bütün bu bitkilere ait bilgilerin tohumlara nasıl yerleştirildiğini, bu bilgilerin nasıl ayrı ayrı şifrelendirildiğini belki de hiç düşünmemiştir.
Nasıl olup da tahta görünümlü bir cisimden tam ayarında şekeriyle, özel kokusuyla, lezzetiyle meyveler çıkmaktadır? Ağacı üreten, meyveleri ağaca yerleştiren tohumun kendisi midir? Meyvelerin veya çiçeklerin şeklini, rengini belirleyen tohum mudur? Peki ya ağaç ile ilgili bilgileri eksiksiz olarak içindeki embriyoya yerleştiren tohumun kendisi midir?
tohum
Bu gibi sorular insanın aklına hiç gelmemiş olabilir. Ancak insan bu sorular üzerinde biraz düşününce, "Bir tohum ağaç üretmeyi nasıl bilir?" sorusunun cevabını da merak etmeye başlayacaktır. Tahta parçası görünümündeki bir cisim nasıl olur da ürettiği ağacın nasıl bir şekle ve yapıya sahip olması gerektiğini belirleyebilir? İşte özellikle bu son soru oldukça önemlidir. Çünkü tohumdan herhangi bir odun kütlesi çıkmaz. Örnek olarak binlerce farklı bitki türü içinden herhangi bir elma ağacını düşünelim. Elma ağacı, bilindiği gibi toprağa atılan bir tohumdan ortaya çıkar. Tohum, küçük bir cisimdir; ama nasıl olur bilinmez, o tohumun içinden belli bir süre sonra 4-5 metre uzunluğunda ve yüzlerce kilo ağırlığında dev bir ağaç oluşur. Ağaçtaki elmalar, cilalanmış gibi duran pürüzsüz kabukları, kendine özgü aroması, içlerindeki şekerli su ile kusursuzdurlar. Tohumun, kendisine oranla bu dev boyuttaki ağacı yaparken kullanabileceği tek malzeme ise ilk aşamada kendi içindeki yedek besin, sonrasında ise sadece toprak ve güneş ışığıdır.
Elma örneğinde de görüldüğü gibi tohumlar, içinde taşıma sistemi bulunan, topraktaki maddeleri özümsemek için gereken köklere sahip ve son derece iyi tasarlanmış canlı bir varlık üretmektedir. İnsan bile, akıl sahibi bir varlık olarak, iyi bir ağaç resmi çizmesi gerektiğinde dahi zorlanır; bir ağacın köklerindeki ve dallarındaki ayrıntıları çizmek ise çok daha zor bir iştir. Ama tohum, bu son derece kompleks canlıyı bütün sistemleriyle birlikte, canlı olarak üretmektedir.
Konuyu anlatabilmek için tohum "üretmektedir" diyoruz; ancak şunu hatırlatalım: Tohum, müstakil bir akla, şuura ve iradeye sahip bir varlık değildir. Bu durumda ağaçları ve bitkileri tüm çarpıcı sistemleriyle birlikte ortaya çıkaranın yani üretenin tohumun kendisi olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Eğer böyle bir iddiada bulunan olursa, bu durumda tohumun son derece -hatta insandan bile- akıllı ve bilgili bir varlık olduğu sonucuna varması gerekir. Elbette bu, gerçekdışı bir iddia olur.
Bu konunun açıklaması ise -kitap boyunca da tüm delilleriyle göreceğimiz gibi- şudur: Tohumun içinde son derece üstün bir akıl ve kapsamlı bir bilgi gizlidir. Ancak bu akıl ve bilgi, elbette tohumun kendisine ait değildir. Tohumu meydana getiren maddelerin moleküllerinin, bu moleküllerin atomlarının akıl ve bilgi sahibi olduğu iddia edilemeyeceğine göre bu bilgi tohumun içine bir şekilde yerleştirilmiştir. Peki bu bilgiyi yerleştiren kimdir?
İşte insan bu şekilde birkaç aşamalı düşündüğünde çok önemli gerçeklere ulaşır. Tohum, kendi başına hiçbir şey yapması mümkün olmayan kuru, cansız bir cisimdir. Tohumlara bu bilgi çok üstün bir güç sahibi tarafından yerleştirilmiştir. Benzeri olmayan bu gücün sahibi Allah'tır. Tohumları Allah ağaç yapabilecek bilgi ve sisteme sahip olarak yaratmıştır. Toprağa atılan her tohum, Allah'ın ilmi ile kuşatılmıştır; O'nun ilmi ile büyüyüp gelişir ve bitki haline gelir:
Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)
Akıllı Tasarım yani Yaratılış
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah’ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah’ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah’ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Giriş
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik;
şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz.
Ve (daha çok) Tur-i Sina'da çıkan bir ağaç (türü de yarattık); o yağlı ve yisyenlere bir katık olarak bitmekte (ürün vermekte)dir.
(Mü'minun Suresi, 18-20)
Bahçenizde bulunan meyve ağaçları, evinizin penceresinden görünen çam ormanı ya da arabayla giderken yol kenarında gördüğünüz çınarlar hakkında hiç detaylı olarak düşünmüş müydünüz? Bu bitkilerin nasıl ortaya çıktığını, hangi aşamalardan geçerek bir ağaç haline geldiklerini biliyor musunuz? Yoksa bitkilerin varlığı sizin için sadece estetik bir anlam mı ifade ediyor? Veya "olsalar da olur olmasalar da" diye mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü estetik zevkinize hitap etmelerinin yanısıra, nefes almanızı sağlayan atmosferdeki dengeleri, oksijen miktarının yeterliliğini, fazla karbondioksitten zehirlenmemenizi, atmosferdeki nemin rahatsız edici ölçülerde olmamasını, yaşadığınız yerdeki havanın çok soğuk ya da çok sıcak olmamasını yani şu anda pek çok yönden rahat bir yaşam sürmenizi büyük ölçüde bitkilerin varlığına borçlusunuz. Üstelik bitkilerin size olan faydası sadece bunlarla da sınırlı değil. Bütün canlılar gibi siz de yaşamak için ihtiyacınız olan vitaminlerin ve minerallerin çok büyük bir bölümünü bitkilerden karşılıyorsunuz.
Bitkilerin canlı yaşamında etkili olan genel özellikleri, nasıl fotosentez yaparak besin ürettikleri, topraktan aldıkları maddeleri nasıl dev gibi ağaçların en uç dallarına kadar dağıttıkları gibi mucizevi detayları Bitkilerdeki Yaratılış Mucizesi adlı kitapta detaylı olarak ele alınmıştı. Bu kitapta ise bitkilerin başka bir yönünden, tohumlardan bahsedilecektir.
Tohum konusunun bu kitapta daha detaylı olarak incelenmesindeki amaç ise, insanlarda genel olarak var olan alışkanlık perdesini kaldırmaktır. Her insan tohumu tanır, neye benzediğini bilir, bitkilerin tohumlardan oluştuğundan haberdardır. Ancak nasıl olup da tahta parçasını andıran bir cisimden birbirine benzeyen ya da benzemeyen çeşit çeşit bitkinin çıktığını, bütün bu bitkilere ait bilgilerin tohumlara nasıl yerleştirildiğini, bu bilgilerin nasıl ayrı ayrı şifrelendirildiğini belki de hiç düşünmemiştir.
Nasıl olup da tahta görünümlü bir cisimden tam ayarında şekeriyle, özel kokusuyla, lezzetiyle meyveler çıkmaktadır? Ağacı üreten, meyveleri ağaca yerleştiren tohumun kendisi midir? Meyvelerin veya çiçeklerin şeklini, rengini belirleyen tohum mudur? Peki ya ağaç ile ilgili bilgileri eksiksiz olarak içindeki embriyoya yerleştiren tohumun kendisi midir?
tohum
Bu gibi sorular insanın aklına hiç gelmemiş olabilir. Ancak insan bu sorular üzerinde biraz düşününce, "Bir tohum ağaç üretmeyi nasıl bilir?" sorusunun cevabını da merak etmeye başlayacaktır. Tahta parçası görünümündeki bir cisim nasıl olur da ürettiği ağacın nasıl bir şekle ve yapıya sahip olması gerektiğini belirleyebilir? İşte özellikle bu son soru oldukça önemlidir. Çünkü tohumdan herhangi bir odun kütlesi çıkmaz. Örnek olarak binlerce farklı bitki türü içinden herhangi bir elma ağacını düşünelim. Elma ağacı, bilindiği gibi toprağa atılan bir tohumdan ortaya çıkar. Tohum, küçük bir cisimdir; ama nasıl olur bilinmez, o tohumun içinden belli bir süre sonra 4-5 metre uzunluğunda ve yüzlerce kilo ağırlığında dev bir ağaç oluşur. Ağaçtaki elmalar, cilalanmış gibi duran pürüzsüz kabukları, kendine özgü aroması, içlerindeki şekerli su ile kusursuzdurlar. Tohumun, kendisine oranla bu dev boyuttaki ağacı yaparken kullanabileceği tek malzeme ise ilk aşamada kendi içindeki yedek besin, sonrasında ise sadece toprak ve güneş ışığıdır.
Elma örneğinde de görüldüğü gibi tohumlar, içinde taşıma sistemi bulunan, topraktaki maddeleri özümsemek için gereken köklere sahip ve son derece iyi tasarlanmış canlı bir varlık üretmektedir. İnsan bile, akıl sahibi bir varlık olarak, iyi bir ağaç resmi çizmesi gerektiğinde dahi zorlanır; bir ağacın köklerindeki ve dallarındaki ayrıntıları çizmek ise çok daha zor bir iştir. Ama tohum, bu son derece kompleks canlıyı bütün sistemleriyle birlikte, canlı olarak üretmektedir.
Konuyu anlatabilmek için tohum "üretmektedir" diyoruz; ancak şunu hatırlatalım: Tohum, müstakil bir akla, şuura ve iradeye sahip bir varlık değildir. Bu durumda ağaçları ve bitkileri tüm çarpıcı sistemleriyle birlikte ortaya çıkaranın yani üretenin tohumun kendisi olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Eğer böyle bir iddiada bulunan olursa, bu durumda tohumun son derece -hatta insandan bile- akıllı ve bilgili bir varlık olduğu sonucuna varması gerekir. Elbette bu, gerçekdışı bir iddia olur.
Bu konunun açıklaması ise -kitap boyunca da tüm delilleriyle göreceğimiz gibi- şudur: Tohumun içinde son derece üstün bir akıl ve kapsamlı bir bilgi gizlidir. Ancak bu akıl ve bilgi, elbette tohumun kendisine ait değildir. Tohumu meydana getiren maddelerin moleküllerinin, bu moleküllerin atomlarının akıl ve bilgi sahibi olduğu iddia edilemeyeceğine göre bu bilgi tohumun içine bir şekilde yerleştirilmiştir. Peki bu bilgiyi yerleştiren kimdir?
İşte insan bu şekilde birkaç aşamalı düşündüğünde çok önemli gerçeklere ulaşır. Tohum, kendi başına hiçbir şey yapması mümkün olmayan kuru, cansız bir cisimdir. Tohumlara bu bilgi çok üstün bir güç sahibi tarafından yerleştirilmiştir. Benzeri olmayan bu gücün sahibi Allah'tır. Tohumları Allah ağaç yapabilecek bilgi ve sisteme sahip olarak yaratmıştır. Toprağa atılan her tohum, Allah'ın ilmi ile kuşatılmıştır; O'nun ilmi ile büyüyüp gelişir ve bitki haline gelir:
Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)
Akıllı Tasarım yani Yaratılış
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah’ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah’ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah’ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Cumh. Üniv. 1.1. B.F Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları An. Bil. Dal. ÖZET Bugün, insanlık tarihinin benzerini görmediği baş döndürücü bir teknolojik gelişmeyi idrak ediyoruz. Bu süreç olanca hızıyla devam edecek gibi... more
Cumh. Üniv. 1.1. B.F Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları An. Bil. Dal. ÖZET Bugün, insanlık tarihinin benzerini görmediği baş döndürücü bir teknolojik gelişmeyi idrak ediyoruz. Bu süreç olanca hızıyla devam edecek gibi görünmektedir. Hemen hemen her olgunun bir olumsuz yönü bulunmaktadır. Bunlara, iyi anlaşılmamadan, kul lanmadaki yanlışlıklardan ya da işin mantığından kaynaklanan sorunlar da diyebiliriz. Yararları konusu tar tışma götürmeyecek olan teknoloji olgusu için de aynı gerçekler geçerlidir. Bütün gerçekliğiyle karşımızda duran çevre sorunlarının kaynağında da bu türlü etkenler yatmaktadır. Kötüye kullanarak kendi dünyamızı yaşanmaz hale getirdikten sonra gelecek nesillerin dünyalarını da karartmak istemiyorsak, bilim fel sefemizden tüketim anlayışımıza, alternatif teknolojilerden tüketim toplumu çılgınlığına kadar birçok konuyu oturup düşünmemiz ve bu konuda bir sorgulama yapmamız gerekmektedir. Kendimiz için bir özeleştiri, ge lecek nesiller için ise bir sorumluluk niteliği taşıyan bu sorgulama bir an önce yapılmalıdır. ABSTRACT We ar e living in an age oftechnology which has been developing rapidly since industrial revolotion. Everthing has an adverse effect, which are caused by misi4sing and misunderstanding. it is likely that enviromental problems are maining due to misusing of technological developments. If we do not want to inherit a destroyed world to our children we must think about a wide range of subjects from our phlosophy to consuming habits. İt must be at the top of our agenda as we are living objects.
This paper is interested in investigating if technological progress leads to a greater happiness. As interchangeable terms, does increased knowledge of nature and technological mastery over it, enhance man's happiness and satisfaction?... more
This paper is interested in investigating if technological progress leads to a greater happiness. As interchangeable terms, does increased knowledge of nature and technological mastery over it, enhance man's happiness and satisfaction? Now, it appears that there is a close relationship between technology and humanistic concerns, that is, the connection between man's knowledge and mastery over nature on the one side; and his humane life-world of thought and feeling on the other. Now, this study takes into consideration that this is a question that theoreticians and practitioners of science and technology generally ignore. The German philosopher Martin Heidegger can help us to answer this question. In his work both before and after the Second World War, he came to focus increasingly on the issue of modern technology. He argued that technological devices such as machines and gadgets were symptoms of a deeper phenomenon that could be traced back through centuries of western culture. "Technology" in this deep sense refers not to this or that item of equipment, but to a fundamental way of thinking, and of being, that shapes everything we do. The essence of technology, argued Heidegger, lies in the idea that life is something to be controlled and mastered. Instruments of measurement and calculation – surveys, for example – are integral to this project. Heidegger linked the accelerating domination of technology in the 20th century with the idea that modern humanity faces a spiritual crisis. According to this view, utilitarian approaches to ethics in general, and attempts to measure and regulate happiness in particular, are symptoms of this crisis rather than solutions to it. It seems that the innumerable individual steps of progress in knowledge and capability which have unquestionably been made as regards this production and management of external goods, have as yet by no means become combined so as to form a general advance in the happiness of life. Thus, we are already beginning to doubt that man's technical progress offers him a royal route to happiness. Modern life is highly unnatural now all over the world.
Bilgi toplumuna geçiş sürecinde, sanayi toplumlarında görülen dev örgütlerin hakimiyetinin tersine ortaya çıkan önemli değişimlerden biri de, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin(KOBİ) yükselişidir. Gelişmiş batı toplumlarında... more
Bilgi toplumuna geçiş sürecinde, sanayi toplumlarında görülen dev örgütlerin hakimiyetinin tersine ortaya çıkan önemli değişimlerden biri de, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin(KOBİ) yükselişidir. Gelişmiş batı toplumlarında sanayinin yeniden yapılanmasında KOBİ’ler önemli bir rol oynamaktadır. Yenilikçi teknolojiler, KOBİ’lerin rekabet avantajı elde ederek verimlilik ve karlılıklarını artırmaları konusunda önemli bir yer tutmaktadır. Bilgi teknolojilerinden faydalanmayan kurumların sürdürülebilirliliklerini sağlamaları ve rakiplerinin önüne geçmeleri mümkün değildir.
Bu çalışmada yerli ve yabancı literatür taranarak bulut teknolojisinin KOBİ’lere sağladığı avantaj ve dezavantajlar belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bilgiler sistematik bir şekilde düzenlenmiş ve konuya ilgi duyanların istifadesine sunulmuştur.
Yapılan çalışma sonucunda bulut bilişimin, günümüz rekabetçi ortamında KOBİ’lere düşük maliyet, kolay yönetim ve verimlilik sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. KOBİ’ler, sunucu satın almak, kurmak ve bakımıyla uğraşmak zorunda kalmadan, hizmeti sadece kullandıkları kadar ödeyerek, bilişim hizmetinden yararlanabilmektedir. Bulut bilişim, kullanıma göre ücretlendirilmesinin yanı sıra, kurumlara bilgi teknolojileri yatırımlarında esneklik, çok kullanıcılı ortamlarda da paylaşım imkânı kazandırmaktadır. Bulut bilişim sayesinde her büyüklükteki kurum, düşük maliyetli felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümlerine sahip olabilmektedir.
______________
In the process of transition to information society, industrial society in the emerging giant organisations opposed to the domination of one of the major change, small-and medium-sized enterprises (SMEs) is on the rise. Developed in Western societies, the restructuring of the industry, SMEs play an important role. Innovative technologies, SMEs competitive advantage by achieving significant increase their productivity and profitability. Sustainability of institutions that take advantage of information technology to provide and it is not possible to pass in front of its competitors.
In this study, domestic and foreign literature by scanning the advantage and disadvantages SMEs cloud technology are tried to be determined. The resulting information is arranged in a systematic manner and who are interested in taking advantage of the issue.
As a result of the work done in today's competitive environment, cloud computing provides to SMEs low cost, easy manageability and efficiency has been reached to the conclusion. SMEs, the server set up and maintenance of the purchase, without having to deal with, just pay as they use the service, it can benefit from the service. Cloud computing, in addition to charging for institutions to make information technology investments in flexibility, the chance to share in multiuser environments. Corporations of all sizes, thanks to cloud computing, low-cost disaster recovery and business continuity solutions.
Bu çalışmada yerli ve yabancı literatür taranarak bulut teknolojisinin KOBİ’lere sağladığı avantaj ve dezavantajlar belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bilgiler sistematik bir şekilde düzenlenmiş ve konuya ilgi duyanların istifadesine sunulmuştur.
Yapılan çalışma sonucunda bulut bilişimin, günümüz rekabetçi ortamında KOBİ’lere düşük maliyet, kolay yönetim ve verimlilik sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. KOBİ’ler, sunucu satın almak, kurmak ve bakımıyla uğraşmak zorunda kalmadan, hizmeti sadece kullandıkları kadar ödeyerek, bilişim hizmetinden yararlanabilmektedir. Bulut bilişim, kullanıma göre ücretlendirilmesinin yanı sıra, kurumlara bilgi teknolojileri yatırımlarında esneklik, çok kullanıcılı ortamlarda da paylaşım imkânı kazandırmaktadır. Bulut bilişim sayesinde her büyüklükteki kurum, düşük maliyetli felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümlerine sahip olabilmektedir.
______________
In the process of transition to information society, industrial society in the emerging giant organisations opposed to the domination of one of the major change, small-and medium-sized enterprises (SMEs) is on the rise. Developed in Western societies, the restructuring of the industry, SMEs play an important role. Innovative technologies, SMEs competitive advantage by achieving significant increase their productivity and profitability. Sustainability of institutions that take advantage of information technology to provide and it is not possible to pass in front of its competitors.
In this study, domestic and foreign literature by scanning the advantage and disadvantages SMEs cloud technology are tried to be determined. The resulting information is arranged in a systematic manner and who are interested in taking advantage of the issue.
As a result of the work done in today's competitive environment, cloud computing provides to SMEs low cost, easy manageability and efficiency has been reached to the conclusion. SMEs, the server set up and maintenance of the purchase, without having to deal with, just pay as they use the service, it can benefit from the service. Cloud computing, in addition to charging for institutions to make information technology investments in flexibility, the chance to share in multiuser environments. Corporations of all sizes, thanks to cloud computing, low-cost disaster recovery and business continuity solutions.
Özet Tarihsel olarak 18. yüzyıl Avrupası'nda ortaya çıkmış olan aydınlanma felsefesi, evrenin rasyonel akıl aracılığı ile kavranabileceğini, böylece insanoğlunun bilgiye, mutluluğa, refaha ve özgürlüğe ulaşabileceğini vaat eder. Oysa... more
Özet Tarihsel olarak 18. yüzyıl Avrupası'nda ortaya çıkmış olan aydınlanma felsefesi, evrenin rasyonel akıl aracılığı ile kavranabileceğini, böylece insanoğlunun bilgiye, mutluluğa, refaha ve özgürlüğe ulaşabileceğini vaat eder. Oysa özellikle 20. yy'da yaşanan iki büyük Dünya Savaşı'nın ve bilimsel gelişmelerin ortaya çıkmasına olanak sağladığı kitle imha silahlarının dünya genelinde yol açtığı onarılmaz yıkımlar ile büyük trajediler, aydınlanma felsefesinin yücelttiği rasyonel aklın sorgulanmasına neden olmuştur. Aydınlanmanın güç olarak kutsadığı bilgi, modern çağda kendisini "teknolojik yıkım araçlarında" somutlaştırmıştır. Dolayısıyla ilerleme ve bilim ilişkisinde aklın rasyonel bir temelde yalnızca insanın refahı için çalıştığı fikri inandırıcılığını yitirmiştir. Dolayısıyla bilimsel gelişmelerin merkezinde yer alan rasyonel aklın vaat ettiği ideal toplum ütopyası, modern dünyada bir kâbusa, bir karşı-ütopyaya daha doğru bir ifadeyle bir distopyaya dönüşür. Böylece 18. yy.'da filizlenmeye başlayan ütopyacı düşüncenin yerini, haklı gerekçelerle, 21. yy.'da felaket korkularının distopik yansımaları almıştır. Çağın ruhunu yansıtan bu distopik yansımalar, Fredric Jameson'ın (1990) da ifade ettiği gibi, kendini en açık şekilde görsel sanatlarda ortaya koyar. Tam da bu noktada Black Mirror televizyon serisi, teknolojinin gelişmesiyle birlikte iletişim araçlarında yaşanan köklü değişikliklerin tüm insanlığı nasıl etkilediğini farklı boyutlarıyla gözler önüne sererek çağın gerçekliğine ayna tutar. Aynı zamanda insan hayatını kolaylaştırdığı iddia edilen teknolojinin, insanları nasıl kuşattığı ve onların hayatlarını nasıl alt üst ettiğini de gösteren Black Mirror, kitle iletişim araçları vasıtasıyla kitlelerin nasıl manipüle edilebileceğini ve egemen güçlerce nasıl kendisine bağımlı bir hale getirilebileceğini de ortaya koymaya çalışan distopik bir yapımdır. 2015 Ocak ayına kadar 3 sezonda toplam 7 bölümü yayınlanmış olan bu yapım, her bir bölümde güncel ve farklı bir tema ele alarak içinde yaşadığımız çağın farklı bir gerçekliğine ayna tutmaya çalışmaktadır. Diğer bir deyişle, bu yapım günümüzde-yani 21.yy'da-insanların yaşadığı ama algılayamadığı toplumsal, politik, kültürel ve ekonomik gerçeklikleri resmetmeye çalışmaktadır. Bu çalışma, Black Mirror televizyon serisinde kitle iletişim araçlarının nasıl ele alındığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Söz konusu bu çalışma, kitle iletişim araçlarının yol açtığı küresel-güncel sorunları ortaya koymaya çalışması bakımından önemlidir. Ayrıca, söz konusu seri her ne kadar İngiliz yapımı olsa da kitle iletişim araçlarının yol açtığı sorunların yalnızca yerelde değil, aynı zamanda küresel ölçekte de yaşandığını ortaya koyması bakımından da önemlidir. Ütopyanın hangi koşullarda distopyaya dönüştüğünü ve nasıl bir gelecek öngörüsünde bulunduğunu anlamaya çalışmak çalışmanın çıkış noktasıdır. Bu bağlamda Black Mirror televizyon serisi niteliksel durum çalışması yöntemiyle analiz edilecektir. Abstract The enlightenment philosophy historically appeared in 18th century Europe promises that the universe can be apprehended by rational thinking and so humankind can reach knowledge, happiness, prosperity and freedom. However, irrecoverable destructions and great tragedies around the world caused by weapons of mass destruction that arose due to especially two great World Wars and scientific developments in 20th century brought on questioning rational thinking extolled by the enlightenment philosophy. Knowledge sanctified as power, concreted itself in "technological destruction tools". Consequently, the idea that on rational basis reason works only for human's prosperity in relation of progress and science lost its * Bu makale 12-15 Mayıs 2015 tarihleri arasında düzenlenmiş olan 13. CIM Sempozyumu kitabında basılan bildirinin genişletilmiş halidir.
- by Meltem Cemiloglu and +2
- •
- TEKNOLOJİ, Televizyon, Black Mirror
Ray Kurzweil'in geliştirdiği İnsanlık 2.0 projesi kısa süre içerisinde güncellenmeye muhtaç kaldı ve Almanya'da ortaya atılan Endüstri 4.0'dan sonra Japonya'da kurgulanan Toplum 5.0 modeliyle İnsanın 5.0 numaralı sürümü güvenlik ve... more
Ray Kurzweil'in geliştirdiği İnsanlık 2.0 projesi kısa süre içerisinde güncellenmeye muhtaç kaldı ve Almanya'da ortaya atılan Endüstri 4.0'dan sonra Japonya'da kurgulanan Toplum 5.0 modeliyle İnsanın 5.0 numaralı sürümü güvenlik ve düşünsel çalışma literatüründe öne çıktı. Biyolojik ve doğaldan üretilmiş olana geçişle birlikte yeni insanlarla ölümün arasını açmak uzun zamandır popüler kültürde yer bulmaktaydı.
Related Topics