Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Evliya Çelebi meşhur Seyahatnâme'sinde güreşçi pehlivanlardan bahsederken pirlerinin "Hazret-i Mahmûd-ı Pîryâr-ı Velî" olduğunu zikreder, fakat "Hazret-i Hamza kemer-bestesi" olduğu bilgisi dışında hakkında pek bir bilgi vermez, hatta... more
Evliya Çelebi meşhur Seyahatnâme'sinde güreşçi pehlivanlardan bahsederken pirlerinin "Hazret-i Mahmûd-ı Pîryâr-ı Velî" olduğunu zikreder, fakat "Hazret-i Hamza kemer-bestesi" olduğu bilgisi dışında hakkında pek bir bilgi vermez, hatta mezarının nerede olduğunu da zikretmek ister fakat muhtemelen bu bilgiye ulaşamadığından dolayı ilgili satırda yerini boş bırakır. Türkçe modern araştırmalarda da söz konusu şahsın hakkında derli toplu bir bilgi bulunmamakta, hatta zaman zaman yanlış bilgilerle de karşılaşmak mümkün, oysa hem tarihî-menkıbevî kaynaklarda hem Türkiye dışında yapılan araştırmalarda küçümsenmeyecek derecede bilgi mevcuttur. Bu makalede 13.-14. yüzyıllarda yaşamış ve hâlâ geleneksel güreş sporcularının piri ve mürşidi olarak bilinen Pehlevan Mahmûd-ı Pîryâr-ı/Pûryâ-yı Velî'nin hayatı, menkıbeleri ve eserleri ele alınmış ve bu konulardaki tartışmalar değerlendirilmiştir. Varılan sonuçlarda Pehlevan Mahmûd'un 13. yüzyılın ortalarında Harezm'in Hive şehrinde doğduğu ve 14. yüzyılın ilk çeyreğinde aynı şehirde vefat ettiği saptanmıştır. Ayrıca mezarının Azerbaycan'ın Hoy şehrinde bulunduğuna dair iddiaların temelsiz olduğu ortaya konmuştur. Makalede keza Pehlevan Mahmûd'un adının ayrılmaz bir parçası olan ve hatta çoğu zaman adının yerine kullanılan "Pîryâr-ı/Pûryâ-yı Velî" lakabı da ayrıntılı bir şekilde ve en eski kaynaklardan hareketle incelenmiş ve bu konudaki farklı görüşler ele alınmıştır. Kimi kaynaklar bu adın bir lakap olduğu tezi üzerinde dururken kimi kaynaklar da aslında bu adın Pehlevan Mahmûd'un babasının adı olduğu ve zamanla oğlu Mahmûd'un adı ve lakabı olarak kullanıldığı tezinde ısrarcı. Bu husus gizemini hâlâ korumakta!
Tarih yazıcılığında göz ardı edilmemesi gereken çok önemli kaynaklardan birisi dinîmezhebî eserlerdir, zira bu kaynaklar, çok ilginç ve bazen tarihî kaynaklarda bulunmayan bilgiler içermektedirler. Bilindiği gibi Selçuklular döneminden,... more
Tarih yazıcılığında göz ardı edilmemesi gereken çok önemli kaynaklardan birisi dinîmezhebî eserlerdir, zira bu kaynaklar, çok ilginç ve bazen tarihî kaynaklarda bulunmayan bilgiler içermektedirler. Bilindiği gibi Selçuklular döneminden, özellikle Büyük Selçuklular döneminden elimize ulaşan kaynakların sayısı çok azdır. Bu noktada Selçuklu araştırmalarında arzettiği öneme rağmen pek kullanılmayan dinî kaynaklardan birisi Abdülcelil Râzî’nin kaleme aldığı müdafaa-name mahiyetli eseridir. Nakz adı ile bilinen 12. yüzyılın ortalarında Selçukluların başkenti olmuş Rey’de Şiî bir yazar tarafından Sünnî bir yazara cevaben yazılan Baz-u Mesâlib’in-Nevâsıb fi Nakz-ı Baz-ı Fezâyih’ür-Refâvız, Türkler, Selçuklular ve Selçuklu Sultanları hakkında çok ilginç bilgiler ihtiva etmektedir. Bu çalışmada söz konusu eser tanıtılarak eserin Selçuklu Türkleri hakkındaki içerdiği bilgiler, dönemin diğer kaynaklarından da faydalanarak ele alınacaktır.
.
The religiouse and faith-based books in the great Seljuk Empire age are the most important source for historiography due to containing some unique dates that could not find in other ones. The importance of such works is more appeared when we found that the number of resources about the great Seljuk Empire are limited. The Abd-al-Jalil RAZİ’s book titled “Ketab al-naqz” may be regarded as a credible and plausible source in that era. In spite of its importance and credibility, the book was ignored by historians. In his writing, Abd-alJalil advocated Shi-i faith and attempted to response criticisms of Sunni writer, the book written in the middle of twelfth century in Ray, is a most important source about the Turks, Seljuks and Seljuk Sultans in that age. The article aimed to introduce Ketab al-naqz at first, then portrait a complete vision about the Turks according to some other resources.
Research Interests:
Research Interests:
ناحیۀ سؤکمَن اووا (سُکمن آباد) که بعد از ارتقاء به بخش در تقسیمات کشوری نام «صفائیه» به خود گرفت، دهستانی بود مرکب از 40 آبادی و به مرکزیت «زورآوا » (زورآباد) در 45 کیلومتری شمال غربی خوی بر سر راه چالدیران (قره عینی). حمدالله مستوفی... more
ناحیۀ سؤکمَن اووا  (سُکمن آباد) که بعد از ارتقاء به بخش در تقسیمات کشوری نام «صفائیه» به خود گرفت، دهستانی بود مرکب از 40 آبادی و به مرکزیت «زورآوا » (زورآباد) در 45 کیلومتری شمال غربی خوی بر سر راه چالدیران (قره عینی). حمدالله مستوفی (ص 155) در قرن هشتم هجری در ذکر مواضع ولایت ارمن، سکمن آباد را اینگونه معرفی میکند: «در اول شهری بزرگ بوده و اکنون به قدر دیهی باقی مانده است. حقوق دیوانیش نهصد دینار است» . آنگونه که از شواهد و قراین برمیآید این منطقۀ تاریخی به سلسلۀ اخلاطشاهان (سُکمانیان) و به ویژه موسس آن «سکمان القطبی» منسوب است و نام خود را از آنان گرفته است. در منابع فارسی و به ویژه در منابع مرتبط با خوی اطلاعات بسیار اندکی دربارۀ این سلسله و پادشاهان آن وجود دارد، حتی مرحوم محمدامین ریاحی در توضیح کوتاهی که دربارۀ آنان در کتاب تاریخ خوی (ص 111) آورده، به اشتباه سکمان قطبی را از «شاهان ارتقی» ذکر کرده است؛ حال آنکه سکمان قطبی موسس سلسلۀ اخلاطشاهان (ارمن شاهان) است و او را نباید با معینالدین سکمان اول فرزند ارتق بن اکسب/اکسک، موسس سلسلۀ ارتقیۀ کیفا، اشتباه گرفت.
با این اوصاف در ادامۀ این نوشته، شرحِ مجملی از روند تاسیس این سلسله و حاکمان آن ارائه خواهد شد.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Ahilik and Khoy
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Khoy and خوی
Bu çalışmanın amacı Kurtuluş Savaşı'na bizzat katılan Seyyit Ahmet Canpolat’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasındaki Türk Milli Mücadelesini anlattığı hâtırat kitabının ilgili kısmını kapsayan yaklaşık 30 sayfasını Türkçe ’ye... more
Bu çalışmanın amacı Kurtuluş Savaşı'na bizzat katılan Seyyit Ahmet Canpolat’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasındaki Türk Milli Mücadelesini anlattığı hâtırat kitabının ilgili kısmını kapsayan yaklaşık 30 sayfasını Türkçe ’ye tercüme ederek Türk İstiklal Mücadelesi açısından önemini değerlendirmektir. Çalışmaya konu olan Albay Canpolat, aslen İzmir doğumlu İranlı bir zabit olup Birinci Dünya Savaşı öncesi ve savaş sırasında Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenim görmüştür. “Sergozaht-i Yak Afsar-e İrani”, “Bir İranlı Zabitin Başından Geçenler” adıyla Farsça el yazması hatırâtı 2006 yılında Tahran’da matbu olarak yayınlanmış olup yedi bölümden oluşmaktadır. Hatırâtın “Türk ordusu” ana başlığını taşıyan ilk kısmında Trablusgarp ve Balkan Savaşları hakkında genel tarihi bilgiler vermiştir. Bu savaşlar hakkında verdiği bilgilerin büyük ihtimalle Kuleli askeri lisesindeki öğrenimi sırasında elde ettiği bilgiler olduğu düşünülebilir. Kuleli askeri lisesinde öğrenimi ve talimgâhtaki eğitimini tamamladıktan sonra Türk ordusuna katılış serüvenini ayrıntılı şekilde anlattığı hatırâtının diğer kısmı olaylara bizzat şahit olması açısından oldukça önemlidir. Türk ordusuna katıldıktan hemen sonra gerçekleşen Sakarya Meydan Muharebesi, Dumlupınar Muharebesi ve Büyük Taarruz hakkında değerli bilgiler sunmaktadır. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgulardan, doğruluk oranına dair bazı tespitlerin yapılması için faydalanılacaktır.  Özellikle hatırâtın Seyyit Ahmet Canpolat’ın hatırâtının askeri hayatı ve Türk ordusundaki hizmet yıllarının başlangıcından 8. Ordunun Ankara’ya nakledilmesi ve kendisinin ordu hizmetinden istifasına kadar olan kısmı incelenerek değerlendirilecektir.
Research Interests: