Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Çalışma kapsamında, İsa’nın doğumu, tarihsel süreçteki benzer doğum örnekleri ile ikonografik-üslup açısından incelenmiş, doğum tasvirinin görüldüğü Kappadokia kiliseleri, Anadolu’daki bazı kiliselerdeki duvar resimleri, Avrupa örnekleri... more
Çalışma kapsamında, İsa’nın doğumu, tarihsel süreçteki benzer doğum örnekleri ile ikonografik-üslup açısından incelenmiş, doğum tasvirinin görüldüğü Kappadokia kiliseleri, Anadolu’daki bazı kiliselerdeki duvar resimleri, Avrupa örnekleri ve çeşitli müzelerdeki madeni ve taş-mermer eserler, konu benzerliği, üslup, teknik ve kompozisyon açısından değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında İsa’nın doğumu, apokrif ve kanonik kaynaklar ışığında zaman, mekan ve yer belirtilerek incelenmiş, kompozisyonlardaki figür çoğunluğu ve figürlerin sahne içindeki konumları kronolojik olarak incelenmiştir.
The late antique, early Byzantine settlement area locates at 12 km. distance to southwest of Karabuk Central District, on a sloping land with an altitude of 700 meters piedmont of Keltepe mountain. This settlement area, called as Zora,... more
The late antique, early Byzantine settlement area locates at 12 km. distance to southwest of Karabuk Central District, on a sloping land with an altitude of 700 meters piedmont of Keltepe mountain. This settlement area, called as Zora, Zara, Zopran, Sora, Sopran or some other similar names by the researchers, locates within the boundaries of Akören (Kaleköy) and Zopran today. This area is one of the five central eparchies bounded to Paphlagonia district of Gangra (Çankırı).Various column headers, inscriptions, sculptures, Hellenistic sepulchres and architectural ruins belonging to Roman age are identified there. The settlement area called as Sora since the 4th century is observed by Doublet (1889), Mendel (1901), Gökoğlu (1952), Marek (1993, 2003), Belke (1996) and Umar (2007), and they found out that it used to be called Zobran in the records of 16th century Ottoman archive.Within the scope of this research, Sora is observed in details for the periods of Roman, Byzantine and Ottoma...
The subject of the research is the artophorion exhibited in the Nasreddin Hodja Archeology and Ethnography Museum, registered at Selçuk Neighborhood, Ulucami Street No. 20 in Akşehir District of Konya. The bread and wine obtained from the... more
The subject of the research is the artophorion exhibited in the Nasreddin Hodja Archeology and Ethnography Museum, registered at Selçuk Neighborhood, Ulucami Street No. 20 in Akşehir District of Konya. The bread and wine obtained from the eucharist, which is held on the last Thursday before Easter, are preserved in the Artophorions standing on the altar, one of the most important liturgical elements in the church. In this context, artophorions have a special importance. It was determined that the artophorion, whose architectural and general features were examined during the surveys carried out in 2019, has not been documented in any scientific study before. Within the scope of the study, photographs of the artophorion were taken, drawings were prepared and detailed descriptions were made. Artophorion; analyzed within the scope of material-technical, ornamentation, style and iconography features, and then evaluated comparatively with similar contemporary examples in Anatolia and outs...
Geç Antik Çağ’da Anadolu’da birçok dini kültün etkisi görülmektedir. Azizler özellikle, Anadolu ve imparatorluk sınırlarındaki çoğu yerleşimin dini yapısının gelişmesine ve şekillenmesine etki ederek dini yapıların inşa edilmesini... more
Geç Antik Çağ’da Anadolu’da birçok dini kültün etkisi görülmektedir. Azizler özellikle, Anadolu ve imparatorluk sınırlarındaki çoğu yerleşimin dini yapısının gelişmesine ve şekillenmesine etki ederek dini yapıların inşa edilmesini hızlandırmıştır. Bu durum kentlerin gelişmesine ve zamanla zenginleşmesine katkı sunmuştur. Farklılık gösteren aziz kültleri, Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu kadar Karadeniz ve yakın çevresinde de büyük öneme sahiptir. Karadeniz Bölgesi’nde etkin güce sahip olan azizlerin, inanış kapsamında pagan kültleri ve yerleşik inançlarından etkilendikleri belirlenmiştir. Batıdan doğuya Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Bartın, Amasra, Sinop gibi çeşitli yerlerde görülen; Alypios Stylites, Georgios, Hyakinthos, Hypatius, Anthimus, Niketas, Nikholaos, Philaretos, Phokas, Stephanos ve Theodoros gibi bazı azizlerin, bölgenin dini inanışı, yapılaşması ve sosyoekonomisine katkısı incelenmiştir.
Özet 1848 İhtilâlleri sonrasında birçok İtalyan, Leh ve Macar sığınmacı Osmanlı Devleti’nden sığınma talep etmiştir. İtalyan sığınmacılardan olan Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808-1871) ve kızı Marquis Maria de Trotti (doğ. 1838),... more
Özet 1848 İhtilâlleri sonrasında birçok İtalyan, Leh ve Macar sığınmacı Osmanlı Devleti’nden sığınma talep etmiştir. İtalyan sığınmacılardan olan Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808-1871) ve kızı Marquis Maria de Trotti (doğ. 1838), Malta, ardından Yunanistan’ın Atina şehrine ardından ise deniz yolculuğu ile önce İzmir sonrasında İstanbul’a geçmiştir. İstanbul’da Padişah Abdülmecid’in sarayına girme fırsatı bulan prensesin, kısa sürede çevre edindiği elit kişiler arasında ABD elçisi George Perkins Marsh, Savoy diplomatı Baron Romualdo Tecco, tüccar Mösyö Eugene (Safranbolu cizye tahsildarı), banker Mösyö Alleon, İtalyan Gaetano Donizetti’nin kardeşi Giuseppe Donizetti Paşa ve daha birçok kişi yer almaktadır. Bu süreçte Baron Romualdo Tecco ve George Perkins Marsh’ın Prenses Belgiojoso’yu cesaretlendirmesi üzerine prenses Safranbolu yakınlarında Çakmakoğlu Çiftliği ve Büyük Tarla’yı ziyaret etmiştir. İlk izlenimleri sonrasında hayalini kurduğu bu yeri önce kızı Maria ve Mösyö Eugene adına 10 yıllığına kiralamış sonrasında ise satın almıştır. Literatür çalışmalarının ardından sahada gerçekleştirilen araştırmalar ve sözlü kaynaklarla çiftliğin konumu (lokasyonu) belirlenmiştir. Arşiv belgeleri ile desteklenen veriler neticesinde Çakmakoğlu Çiftliği’nin çitleri yıkılarak ağaçları izinsiz kesildiği, çiftlik arazisinin ise İsmail Ağa’nın olumsuz faaliyetleri neticesinde yol haline geldiği tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında yukarıda ifade edilen Marquis Maria de Trotti’ye ait arazilerle çiftliklerin 1850 sonrasındaki süreci hakkında bilgi sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Cristina Trivulzio di Belgiojoso, Çakmakoğlu, Marquis Maria de Trotti, Safranbolu, Viranşehir Abstract After the 1848 Revolutions, many Italian, Polish and Hungarian asylum seekers sought asylum from the Ottoman Empire. Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808-1871), one of the Italian refugees, and her daughter Marquis Maria de Trotti (born in 1838), went to Malta, then to Athens, Greece, and then to Izmir and then to Istanbul by sea. The princess, who had the opportunity to enter the palace of Sultan Abdülmecid in Istanbul, soon became friends with the US ambassador George Perkins Marsh, Savoy diplomat Baron Romualdo Tecco, merchant Monsieur Eugene (Safranbolu jizya tax collector), banker Monsieur Alleon, Italian Gaetano Donizetti. his brother Giuseppe Donizetti Pasha and many more. In this process, upon the encouragement of Princess Belgiojoso by Baron Romualdo Tecco andGeorge Perkins Marsh, the princess visited Çakmakoğlu Farm and Büyük Tarla near Safranbolu. After his first impressions, he first rented this place, which he dreamed of, for his daughter Maria and Monsieur Eugene for 10 years, and then bought it. After the literature studies, the location of the farm was determined with the research carried out in the field and oral sources. As a result of the data supported by archival documents, it was determined that the fences of Çakmakoğlu Farm were demolished and the trees were cut without permission, and the farmland became a road because of the negative activities of İsmail Agha. Within the scope of the study, information about the process of the lands and farms belonging to the Marquis Maria de Trotti mentioned above after 1850 is presented. Keywords: Cristina Trivulzio di Belgiojoso, Çakmakoğlu, Marquis Maria de Trotti, Safranbolu. Viranşehir.
Özet 1848 İhtilâlleri sonrasında birçok İtalyan, Leh ve Macar sığınmacı Osmanlı Devleti’nden sığınma talep etmiştir. İtalyan sığınmacılardan olan Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808-1871) ve kızı Marquis Maria de Trotti (doğ. 1838),... more
Özet
1848 İhtilâlleri sonrasında birçok İtalyan, Leh ve Macar sığınmacı Osmanlı Devleti’nden sığınma talep etmiştir. İtalyan sığınmacılardan olan Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808-1871) ve kızı Marquis Maria de Trotti (doğ. 1838), Malta, ardından Yunanistan’ın Atina şehrine ardından ise deniz yolculuğu ile önce İzmir sonrasında İstanbul’a geçmiştir. İstanbul’da Padişah Abdülmecid’in sarayına girme fırsatı bulan prensesin, kısa sürede çevre edindiği elit kişiler arasında ABD elçisi George Perkins Marsh, Savoy diplomatı Baron Romualdo Tecco, tüccar Mösyö Eugene (Safranbolu cizye tahsildarı), banker Mösyö Alleon, İtalyan Gaetano Donizetti’nin kardeşi Giuseppe Donizetti Paşa ve daha birçok kişi yer almaktadır. Bu süreçte Baron Romualdo Tecco ve George Perkins Marsh’ın Prenses Belgiojoso’yu cesaretlendirmesi üzerine prenses Safranbolu yakınlarında Çakmakoğlu Çiftliği ve Büyük Tarla’yı ziyaret etmiştir. İlk izlenimleri sonrasında hayalini kurduğu bu yeri önce kızı Maria ve Mösyö Eugene adına 10 yıllığına kiralamış sonrasında ise satın almıştır. Literatür çalışmalarının ardından sahada gerçekleştirilen araştırmalar ve sözlü kaynaklarla çiftliğin konumu (lokasyonu) belirlenmiştir. Arşiv belgeleri ile desteklenen veriler neticesinde Çakmakoğlu Çiftliği’nin çitleri yıkılarak ağaçları izinsiz kesildiği, çiftlik arazisinin ise İsmail Ağa’nın olumsuz faaliyetleri neticesinde yol haline geldiği tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında yukarıda ifade edilen Marquis Maria de Trotti’ye ait arazilerle çiftliklerin 1850 sonrasındaki süreci hakkında bilgi sunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Cristina Trivulzio di Belgiojoso, Çakmakoğlu, Marquis Maria de Trotti, Safranbolu, Viranşehir

Abstract
After the 1848 Revolutions, many Italian, Polish and Hungarian asylum seekers sought asylum from the Ottoman Empire. Cristina Trivulzio di Belgiojoso (1808- 1871), one of the Italian refugees, and her daughter Marquis Maria de Trotti (born in 1838), went to Malta, then to Athens, Greece, and then to Izmir and then to Istanbul by sea. The princess, who had the opportunity to enter the palace of Sultan Abdülmecid in Istanbul, soon became friends with the US ambassador George Perkins Marsh, Savoy diplomat Baron Romualdo Tecco, merchant Monsieur Eugene (Safranbolu jizya tax collector), banker Monsieur Alleon, Italian Gaetano Donizetti. his brother Giuseppe Donizetti Pasha and many more. In this process, upon the encouragement of Princess Belgiojoso by Baron Romualdo Tecco andGeorge Perkins Marsh, the princess visited Çakmakoğlu Farm and Büyük Tarla near Safranbolu. After his first impressions, he first rented this place, which he dreamed of, for his daughter Maria and Monsieur Eugene for 10 years, and then bought it. After the literature studies, the location of the farm was determined with the research carried out in the field and oral sources. As a result of the data supported by archival documents, it was determined that the fences of Çakmakoğlu Farm were demolished and the trees were cut without permission, and the farmland became a road because of the negative activities of İsmail Agha. Within the scope of the study, information about the process of the lands and farms belonging to the Marquis Maria de Trotti mentioned above after 1850 is presented.
Keywords: Cristina Trivulzio di Belgiojoso, Çakmakoğlu, Marquis Maria de Trotti, Safranbolu. Viranşehir.
The subject of the study was the military weapons in the depictions and the pseudo-kufic in clothes. The pseudo-kufic, which were seen in Byzantine and Western art in the 9th century, and which were applied in Christian religious... more
The subject of the study was the military weapons in the depictions and the pseudo-kufic in clothes. The pseudo-kufic, which were seen in Byzantine and Western art in the 9th century, and which were applied in Christian religious structures as of the 10th century, were evaluated by scientists as a purely symbolic form of semantic and visual expression that was borrowed from a foreign language that could not be read. Their special meanings and legibility were mostly not considered, and were considered purely as ornaments or decorative elements. The dual nature of pseudo-kufic, in which Arabic names, verses, good intentions, and wishes were conveyed, allowed them to spread in a wide range and be evaluated as a transitional decoration at the crossroads of various fields. It was reported previously that the practices explained with various expressions such as trade, conquest, occupation, captives, and interaction had an essentially apotropaic meaning, and those that could not be read we...
Bizans yapılarında iki sütunla ayrılmış, geçit olarak adlandırılan tribelonlar; aydınlatma, sembolik, statik ve estetik amaçlı çeşitli fonksiyonlarla kullanılmıştır. Çalışmanın konusunu, Bizans dini yapılarında çeşitli şekillerde... more
Bizans yapılarında iki sütunla ayrılmış, geçit olarak adlandırılan tribelonlar; aydınlatma, sembolik, statik ve estetik amaçlı çeşitli fonksiyonlarla kullanılmıştır. Çalışmanın konusunu, Bizans dini yapılarında çeşitli şekillerde kullanılan tribelonların, Bitinya (Bithynia) ve Paflagonya (Paphlagonia) dini yapılarındaki örnekleri oluşturmaktadır. Tespit edilen tribelonların yapılardaki yeri, yüzyıllara göre kullanım alanları, kullanılan malzeme ve teknik özellikleri dışında süslemelerine değinilmiştir. Fotoğraf ve çizimlerle belgelenen Bitinya ile Paflagonya’daki tribelon örnekleri, dini yapılarda kullanım yerleri ve günümüz durumları açısından ele alınarak sonradan kapatılan ya da işlev değişikliğine uğrayan örnekleri ele alınmıştır. Araştırmalar esnasında Bizans dini yapılarında sıklıkla naos ve narteks duvarları ile apsis cephelerinde uygulandığı tespit edilen tribelonların, Bitinya ve Paflagonya’da günümüze ulaşan altı dini yapıda kullanıldığı belirlenmiştir. Karadeniz Ereğlisi Orhan Gazi Camii’nin (5.-6. yüzyıl) apsisinde, Amasra Fatih Camii’nde (8.-9. yüzyıl), batı cephede ikinci-katta, Trilye Hagios Ioannes Theologos Pelekete Manastırı Kilisesi’nde (8. yüzyıl) kuzey ve güneydeki haç kolları, Trilye Fatih Camii’nde (9. yüzyıl sonu) güney ve kuzey haç kolu, Gemlik Kurşunlu Aziz Aberkios Manastırı Kilisesi’nde (9. yüzyıl) apsiste ve Sige Başmelekler Kilisesi’nde (9. yüzyıl) kuzey duvarda, tribelon uygulaması görülmektedir. Çalışmanın sonunda ise tarihi gelişimi açısından incelenen tribelonların sıklıkla görüldüğü Balkanlar, Yunanistan ve Anadolu çevresindeki örnekler de ele alınarak, Bitinya ve Paflagonya’daki dini yapılarda görülen tribelonlar, karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bitinya, Bizans, Kilise, Naos, Narteks, Paflagonya, Tribelon
Özet Araştırmanın konusunu, Konya'nın Akşehir İlçesi'nde, Selçuk Mah. Ulucami Cd. No: 20'de kayıtlı Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nde sergilenen bir artophorion (ekmek kabı) oluşturmaktadır. Kilise içerisinde en önemli... more
Özet Araştırmanın konusunu, Konya'nın Akşehir İlçesi'nde, Selçuk Mah. Ulucami Cd. No: 20'de kayıtlı Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nde sergilenen bir artophorion (ekmek kabı) oluşturmaktadır. Kilise içerisinde en önemli liturjik unsurlardan biri olan altar üzerinde duran Artophorionların içerisinde yıl boyunca Paskalya'dan önceki son perşembe günü gerçekleştirilen ökaristiden elde edilen ekmek ve şarap muhafaza edilir. Bu bağlamda artophorionlar ayrı bir öneme sahiptir. 2019 yılında tarafımızdan gerçekleştirilen müze çalışmamız sırasında incelenen artophorionun daha önce herhangi bir bilimsel çalışmada belgelenmediği tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında 1794'ün ekim ayına (18. yüzyıl) tarihlendirilen artophorionun fotoğrafları çekilerek çizimleri hazırlanmış ve ayrıntılı şekilde tasvirleri yapılmıştır. Artophorion; malzeme-teknik, süsleme, üslup ve ikonografi özellikleri kapsamında incelenmiş, ardından Konya çevresi başta olmak üzere Anadolu ve Anadolu dışındaki benzeri, çağdaş örneklerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda ise günümüzde Akşehir Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nde cam panel içinde teşhir edilen eserin korunma ve sergilenme durumuna değinilerek restorasyon önerisi sunulmuştur.
Öz Bu araştırma, Anadolu kültüründe yer alan nazar inancı ve bu inancın somut bir yansıması olan nazarlıklarla ilgili günümüze ulaşan bazı örnekleri incelemektedir. Araştırma kapsamında, günümüzde Safranbolu’da bulunan sivil ve dini... more
Öz Bu araştırma, Anadolu kültüründe yer alan nazar inancı ve bu inancın somut bir yansıması olan nazarlıklarla ilgili günümüze ulaşan bazı örnekleri incelemektedir. Araştırma kapsamında, günümüzde Safranbolu’da bulunan sivil ve dini mimaride, özellikle su yapılarında görülen nazarlık çeşitleri, teknik, tür ve çeşitlilik açısından incelenmiş ve fotoğraflarla belgelenmiştir. Safranbolu’nun Bağlarbaşı, Kıranköy (Atatürk Mahallesi), Gümüş, Hacı Halil, Baba Sultan, Çeşme, Karaali, Çavuş Mahalleleri’ndeki mimari eserlerde bulunan nazarlıklar, araştırma konumuzun kaynağını oluşturmaktadır. Araştırmada önce nazar inancı ile ilgili yaklaşımlar ve bu inancın tarihi kökenleri incelenmiştir. Daha sonra nazara inanan insanların, kötü niyetli insanların bakışlarıyla yaydıkları olumsuz enerjiyi başka alanlara yönlendirebilmek amacıyla kullanmış oldukları nazarlıklar incelenmiştir. Kullanılan nazarlık çeşitleri sınıflandırılarak benzer uygulamalar aynı başlık altında incelenmiştir. Araştırmanın son...
The purpose of the research is to document plan features of the Hagios Stephanos Monastery (Church, Inas School, Metropolith – Minister House and Iskalion School), which is located in today’s Kıranköy District (Atatürk and Barış Ditcrict)... more
The purpose of the research is to document plan features of the Hagios Stephanos Monastery (Church, Inas School, Metropolith – Minister House and Iskalion School), which is located in today’s Kıranköy District (Atatürk and Barış Ditcrict) of Safranbolu, and to analyse the dating problems. The Greek community who settled in Safranbolu established a close relationship with the native Muslim population. In the first half of the 19th century, they already built their private monastery called Safranbolu Hagios Stephanos Monastery.The monastery was built in a large courtyard on a sloping land from West to East. There is no detailed architectural depiction of the structure made by researchers. The previous studies only evaluated the broad features Iskalion School and Hagios Stephanos. In this study, the architectural depiction of the current status of the structure are expressed, decorations used in the * Arş.Gör. Karabük Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Bizans Sanatı Anabilim Dalı. durmusgur@gmail.com ** Arş.Gör. Karabük Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Bizans Sanatı Anabilim Dalı. nazlisoykan@gmail.com 1 Inas Mektebi (Rum Kız Okulu), arşiv belgelerinde Papaz Evi ve Metropolithane gibi çeşitli isimlerle anılmaktadır. Detaylı bilgi için bakınız: (B.O.A. A. DUN. MHM. Tarihi: 1269.8 B. Dosya No. 10. Vesika No. 45. Belge Adedi 1), (B.O.A. A.MKT.UM, 365/92), (B.O.A. DH. MKT. 1382/73 – Tarih 1304. Ra. 8), (B.O.A. DH-MUİ 128/15), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 1), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 2), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 3), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 4), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 5), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 6), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 7), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 8), (B.O.A.İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 9), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 10), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 11), (B.O.A. İ.DH 1010/79752 Belge Sıra No: 12), (B.O.A. MKT. UM, 365/92), (B.O.A. MKT. UM, 376/19), (B.O.A. A. MKT.UM, 397/44), (B.O.A. İ.DH, 1010/79752), (B.O.A. İ.DH, 1010/ 79752). Inas Mektebi(Kız Rum Okulu)’nin adlandırmaları tamamlanmakta olan “Safranbolu Rumları ve Mimari Eserleri” adlı çalışmamızda daha detaylı olarak incelenmiştir. 2 Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne 31.03.2014 Pazartesi günü sunulan dilekçe kapsamında Kültür Müdürü Mustafa Sucu ve Ankara A Proje Müdürü Şakir Meraki’den alınan izinler kapsamında, yapıların rölöve ve restitüsyon çizimleri kullanılmıştır. Ayrıca 2013 yılında Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne sunulan dilekçe kapsamında Hagios Stephanos Kilisesi’nin Rölöve ve Restitüsyon çizimlerini tarafımıza ulaştıran Mimar H. Gökhan Yavuz Bey’in yardımları doğrultusunda gerekli izin belgeleri temin edildikten sonra çalışmalar gerçekleştirilmiştir. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nde gerekli arşiv incelemeleri kapsamında arşiv belgelerini temin etmemize yardımcı olan ve yakın zamanda vefat eden rahmetli, Daire Başkanı Abdullah Vanlıoğlu’na, Arş. Gör. Yasemin Erdoğan’a ve Hilal Alişer’e sonsuz teşekkürlerimizi sunmaktayız. 553 construction are described and its current status has been documented by photographs. The study further attempts to examine the construction of the monastery buildings of 1870 Metropolith, 1863 Iskalion School, 1872 Hagios Stephanos Church and 1881 Inas School; the physical structure of Metropolith and the School; educational activities and the population of students & teachers by using the Ottoman archive documents.
BARTIN’DA RUM ORTODOKS KİLİSESİ Kuzeybatı Karadeniz’de Aziz(ler) ve Azize(ler) adına inşa edilmiş birçok kilise bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen Rum Ortodoks kiliseleridir. Çalışmamızın konusunu oluşturan... more
BARTIN’DA RUM ORTODOKS KİLİSESİ
Kuzeybatı Karadeniz’de Aziz(ler) ve Azize(ler) adına inşa edilmiş birçok kilise bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen Rum Ortodoks kiliseleridir. Çalışmamızın konusunu oluşturan Bartın Aziz Nikolaos Kilisesi, Kırtepe Mahallesi, Asma Caddesi, Santral Sokak’ta yer almaktadır.
Arşiv kaynaklarından 1837/1843 yılları arasında Bartın kazasında 1225 Rum Ortodoks’un yaşadığı bilinmektedir1. Bartın Rum halkı da ibadetlerini gerçekleştirebilmek adına kendi aralarında topladıkları paralarla 1868 yılında burada ilk kiliseyi inşa ettirdikleri bilinmektedir. İnşa edildikten yaklaşık 32 yıl sonra tahrip olan kilise, Rumlar tarafından yıkılarak yerine 1901 yılında taş, tuğla ve harç malzemelerden inşa ettirilmiştir.
Kilise zamanla özgünlüğünü kaybetmiştir. İnşa edildikten sonra 1924 yılında gerçekleşen Nüfus Mübadelesi’ne kadar Ortodoks Halk tarafından ibadet yeri olarak kullanılan kilisede bu döneme kadar dini işlevlerin yanında düğün gibi sosyal organizasyonlar gerçekleştirilmiştir. 1924 yılında gerçekleşen Nüfus Mübadelesi ile Anadolu’daki diğer azınlık yapılarının kaderi gibi Aziz Nikolaos Kilisesi kaderine terk edilmiş ve amaçları dışında kullanılmaya başlanmıştır. Kilise ilk olarak yöre halkının elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla 1936-1937 tarihleri arasında elektrik santraline dönüştürülmüş ve uzun yıllar kullanılmıştır. Daha sonradan ise çeşitli onarımlar geçirerek Bartın Sanat Evi adıyla kültürel ve sosyal faaliyetlerin yapıldığı modern
bir yapı halini almıştır.
Çalışma kapsamında kilisenin ilk inşa evresi, plan tipi, geçirdiği değişimler incelenmiş,
malzeme-teknik ve süsleme özellikleri değerlendirilmiş, araştırmalar doğrultusunda özgün kilisenin sekiz destekli basit/ada tipinde olduğu öğrenilmiştir. Başbakanlık
Osmanlı Arşivleri’nde gerçekleştirilen incelemelerde kiliseye ait tespit edilen arşiv belgeleri tarafımızdan günümüz Türkçesi’ne çevrilmiştir. Kilisenin Mübadele Dönemi öncesine ait planları çizilerek restitüsyon önerileri sunulmuş, son olarak günümüz durumu değerlendirilerek plan özellikleri incelenen yapının aşamalar halinde rölöve planları çizilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bartın, Aziz Nikolaos Church, Rum, Bartın Sanat Evi, Mübadele

GREEK ORTHODOX CHURCH IN BARTIN

Absract
Many churches were built on behalf of the Saint(s) in the Northwest Black Sea
Region. Some of them are Greek Orthodox churches built in the Ottoman Period.The
main subject of our study, the Church of St. Nicholaos is located in the city center of Bartın.
According to the archive documents, it is known that 1225 Greek Orthodox people
lived in Bartın between 1837-1842. In 1868, with the money they collected among
themselves, Greek Orthodox people built the first church in order to perform their
worship in Bartın. The first church, which was damaged 32 years after it was built, was
collapsed by the Greeks and a new one which has widely lost it’s authenticity in the
present day, was built with the stone, brick and mortar materials in 1901.

Besides using as a place of worship by the Orthodox People until the Population
Exchange in 1924, the church was also used for various social events such as weddings. After the Population Exchange in 1924, the church of St. Nicholaos was abandoned and used for purposes other than its purpose, as the fate of other minority structures in Anatolia. The Church of St. Nicholaos in Bartın was first converted into a energy power house between 1936-1937 in order to meet the electricity needs of the local people and was used for many years. Later having several repairs, it is became a modern structure where cultural and social activities were carried out under the name of Bartın Art House.
Within the scope of the study, the first building phase of the church, the type of plan, the changes it has undergone have been examined and the material, technical and ornamental features have been evaluated. Basen on the research, it is understood that the plan of the original church was in eight supported simple / island type. The documents belonging to the church in the Prime Ministry Ottoman Archives were translated into modern Turkish. The plans of the Church before Exchange Period were drawn and restitution proposals were presented. Finally, based on the evaluation of the building’s current situation, the characteristics of the building were examined and the survey plans were prepared in stages.
Keywords: Bartın, St. Nicholaos Church, Greek Orthodox, Bartın Art House,
Population Exchange
Özet Geç Antik-Erken Bizans Dönemi'nde Anadolu'da birçok kült görülmektedir. Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan azizler, rölikleri ve adlarına inşa edilen kiliseler büyük öneme sahiptir. Bölgeden bölgeye değişebildiği gibi kentsel olarak da... more
Özet Geç Antik-Erken Bizans Dönemi'nde Anadolu'da birçok kült görülmektedir. Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan azizler, rölikleri ve adlarına inşa edilen kiliseler büyük öneme sahiptir. Bölgeden bölgeye değişebildiği gibi kentsel olarak da farklılık gösteren aziz kültleri Anadolu'nun diğer bölgelerinde olduğu gibi Karadeniz ve yakın çevresinde de büyük öneme sahiptir. Karadeniz Bölgesi'nde görülen azizlerden bazılarının doğum ve ölüm tarihlerinin yanında gömüldükleri yerler net olarak bilinmemektedir.Antik Dönem inançlarından etkilenen azizler, Bizans Dönemi'nde atribü ve isim değişiklikleriyle yeni bir bedene bürünür ve kiliselerin duvar resimlerinde, ikonalarda ve litürjik eşyalarda yerini alır. Karadeniz Bölgesi'nin çok geniş bir alan olması ve birçok aziz kültüne ev sahipliği yapması sebebiyle Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Amasra, Bartın ve Sinop gibi çeşitli yerlerde görülen Hagios Andreas, Hagios Georgios, Hagios Phokas, Hagios Stephanos ve Hagios Theodoros gibi kutsal azizler çalışma kapsamında sınırlı tutulmuştur. Abstract There are a lot of cults in the Late Antique and Early Byzantium periods in Anatolia. The saints and relics of these saints, and the churches build in their names have an important place in Christianity. Changeable from region to region and city to city the saint cults are important in the Blacksea region and surroundings as in the other regions of Anatolia. The birth and death dates and burial grounds of some of the saints in the Black sea region are not clearly known. Inspired by the Antiquity beliefs, the saints took their place in the wall paintings, icons and liturgical materials of the churches and shaped into a new body with attributions and name changes. Because the Black Sea Region is large and hosts a lot of saint cults, the study is limited to the saints such as Hagios Andreas, Hagios Georgios, Hagios Phokas, Hagios Stephanos and Hagias Theodoros in places such as Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Amasra, Bartın and Sinop.
Research Interests:
Abstract The late antique, early Byzantine settlement area locates at 12 km. distance to southwest of Karabuk Central District, on a sloping land with an altitude of 700 meters piedmont of Keltepe mountain. This settlement area, called as... more
Abstract
The late antique, early Byzantine settlement area locates at 12 km. distance to
southwest of Karabuk Central District, on a sloping land with an altitude of 700 meters
piedmont of Keltepe mountain. This settlement area, called as Zora, Zara, Zopran, Sora,
Sopran or some other similar names by the researchers, locates within the boundaries of
Akören (Kaleköy) and Zopran today. This area is one of the five central eparchies bounded to
Paphlagonia district of Gangra (Çankırı).
Various column headers, inscriptions, sculptures, Hellenistic sepulchres and
architectural ruins belonging to Roman age are identified there. The settlement area called as
Sora since the 4th century is observed by Doublet (1889), Mendel (1901), Gökoğlu (1952),
Marek (1993, 2003), Belke (1996) and Umar (2007), and they found out that it used to be
called Zobran in the records of 16th century Ottoman archive.
Within the scope of this research, Sora is observed in details for the periods of Roman,
Byzantine and Ottoman. The life of St. Autonomous, who had came there in the 4th century
to proselytize Christianity and became a martyre, their sepulchre constructions, the bishops of
the city, architectural plastic works and scriptures are all researched. Moreover, the problem
of naming the area which was confusing for many years is tried to be solved by this research
beside documenting the present condition of the architectural ruin on their original places.
Keywords: Karabük, Roman, Byzantine, Akören, Kaleköy, Sora.
Research Interests:
Abstract Safranbolu which is located in 11 km. eastern side of Karabük city is located over an important transportation network which connects Amasra, Bartın, Kastamonu, Zonguldak, Çankırı and Ankara with each other. Transportation... more
Abstract
Safranbolu which is located in 11 km. eastern side of Karabük city is located over an important transportation network which connects Amasra, Bartın, Kastamonu, Zonguldak, Çankırı and Ankara with each other. Transportation network, inscriptions and architectural findings which are located around Safranbolu historical market (center), castle and surrounding were examined within scope of study. It is considered that determined findings will make contribution for understanding architectural structure in Safranbolu for Roman and Byzantine period. Also it is considered that rockery road which extends in southern-northern direction belongs to Roman period because of its construction technique and materials.
Keywords
Safranbolu, Column, Byzantine, Roman.
Research Interests:
Özet Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan ve rölik kültü açısından büyük öneme sahip Azizler, Bizans inanç kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bölgeden bölgeye çeşitlilik gösteren bu kültürde bazen ortak atribüler bazen de isim benzerlikleri... more
Özet Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan ve rölik kültü açısından büyük öneme sahip Azizler, Bizans inanç kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bölgeden bölgeye çeşitlilik gösteren bu kültürde bazen ortak atribüler bazen de isim benzerlikleri dikkat çeker. Akdeniz'de görülen Hagios Nikholaus gibi Karadeniz'de kutsal sayılan Hagios Phokas'ın kendine has bir külte sahip olduğu görülür. Hagios Phokas'ın, Hagios Andreas ve Sinoplu Diogenes ile benzer yanlarının olduğu savunulur. Çalışmanın konusunu oluşturan Hagios Phokas'ın doğumu, yaşamı ve ölümü kadar Aziz ilan edilişi de ilginçtir. Herakleia Pontike (Karadeniz Ereğlisi) ya da Sinope (Sinop) doğumlu olduğu düşünülen Phokas'ın, İmparator Traianus (98-117) Dönemi'nde ya da Diocletianus Dönemi'nde (284-305) öldürüldüğü ifade edilir. Tüm bu karmaşanın yanında bilinen ortak unsurlar arasında Phokas'ın; yardımsever, iyi karakterli ve dürüst bir kişi olduğudur. Ayrıca Phokas'ın Sinop'ta öldürüldüğü ve Sinop başta olmak üzere birçok yerde adına kiliselerin inşa edildiği bilinmektedir. Çalışmada, Phokas, Hagios Phokas, Martyr Phokas, Hieromartyr Phokas ve Sinop Piskoposu Phokas'ın kimliği, ifadesel yanlışlıklar, adına çeşitli bölgelerde inşa edilen kiliseler ve Phokas'ın Amaseia (Amasya) Piskoposu Asterius tarafından kutsanarak röliklerinin Amasya'ya taşınması ele alınmıştır. Ayrıca, Phokas ile ilişkili olduğu düşünülen, Sinop'ta Ramazan Ayı'nın 15'inden sonra uygulanan Helesa kültürüne de açıklık kazandırılmaya çalışılmıştır.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Özet Geç Antik-Erken Bizans Dönemi'nde Anadolu'da birçok kült görülmektedir. Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan azizler, rölikleri ve adlarına inşa edilen kiliseler büyük öneme sahiptir. Bölgeden bölgeye değişebildiği gibi kentsel olarak da... more
Özet
Geç Antik-Erken Bizans Dönemi'nde Anadolu'da birçok kült görülmektedir. Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan azizler, rölikleri ve adlarına inşa edilen kiliseler büyük öneme sahiptir. Bölgeden bölgeye değişebildiği gibi kentsel olarak da farklılık gösteren aziz kültleri Anadolu'nun diğer bölgelerinde olduğu gibi Karadeniz ve yakın çevresinde de büyük öneme sahiptir. Karadeniz Bölgesi'nde görülen azizlerden bazılarının doğum ve ölüm tarihlerinin yanında gömüldükleri yerler net olarak bilinmemektedir.Antik Dönem inançlarından etkilenen azizler, Bizans Dönemi'nde atribü ve isim değişiklikleriyle yeni bir bedene bürünür ve kiliselerin duvar resimlerinde, ikonalarda ve litürjik eşyalarda yerini alır. Karadeniz Bölgesi'nin çok geniş bir alan olması ve birçok aziz kültüne ev sahipliği yapması sebebiyle Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Amasra, Bartın ve Sinop gibi çeşitli yerlerde görülen Hagios Andreas, Hagios Georgios, Hagios Phokas, Hagios Stephanos ve Hagios Theodoros gibi kutsal azizler çalışma kapsamında sınırlı tutulmuştur.

Abstract
There are a lot of cults in the Late Antique and Early Byzantium periods in Anatolia. The saints and relics of these saints, and the churches build in their names have an important place in Christianity. Changeable from region to region and city to city the saint cults are important in the Blacksea region and surroundings as in the other regions of Anatolia. The birth and death dates and burial grounds of some of the saints in the Black sea region are not clearly known. Inspired by the Antiquity beliefs, the saints took their place in the wall paintings, icons and liturgical materials of the churches and shaped into a new body with attributions and name changes. Because the Black Sea Region is large and hosts a lot of saint cults, the study is limited to the saints such as Hagios Andreas, Hagios Georgios, Hagios Phokas, Hagios Stephanos and Hagias Theodoros in places such as Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Amasra, Bartın and Sinop.
Research Interests: