Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
idris söylemez

    idris söylemez

    Much has been written on  religion in the Turkish-Islamic literature. Tawhid, mi’rajiyyah, siyar, mawlid, forty-hadith translations and commentaries come on top of such works in terms of their distinctive contents compared to other... more
    Much has been written on  religion in the Turkish-Islamic literature. Tawhid, mi’rajiyyah, siyar, mawlid, forty-hadith translations and commentaries come on top of such works in terms of their distinctive contents compared to other literary works. These works that are written in prosaic, prosaicpoetic or only in poetic style comprise not only beliefs and worship rules but also some knowledge on etiquette and social life. And doubtlessly the primary kinds of these works that have been written within the context of the Prophet Muhammad’s prescript and deceleration and within prosaic style are: “one hadith, forty hadiths, one hundred hadiths and  one  thousand hadiths”. We gave some information  on forty-hadith and other types of religious literary works. We lay emphasis on the literal and terminological meanings of hadith. After classifying the texts related to the type of poetic forty  hadith, we made a short analysis of these texts. We will evaluate the place of this work called “al-Ahadith al-Arbain” whose writer and century are not identified  and then we will deal with  its translation. There are 39 hadiths in the work. The poet give place fi rst to the Arabic short hadiths and then translate them into Turkish within stanza-poetic style and aruz prosody.
    Türk-İslam edebiyatı X. yüzyıldan bu yana varlığını devam ettirmektedir. Bu edebiyat sahasının temel referans kaynağı İslam dini ve onun çerçevesinde meydana getirilen zengin ilmî ve edebî müktesebattır. Bu edebiyat sahasında amaç toplumu... more
    Türk-İslam edebiyatı X. yüzyıldan bu yana varlığını devam ettirmektedir. Bu edebiyat sahasının temel referans kaynağı İslam dini ve onun çerçevesinde meydana getirilen zengin ilmî ve edebî müktesebattır. Bu edebiyat sahasında amaç toplumu aydınlatmak, insanı eğitmektir. Dinî bir konunun anlatımını şiir formuyla sağlayan bu edebiyatın içerisinde ilmihaller, manzum hadisler, mukadimetü’s-salâtların yanı sıra namazla ilgili kimi bilgiler ihtiva eden şurûtü’s-salâtlar da dikkat çekmektedir. XVI. yüzyılda Mücellî mahlaslı bir şair tarafından kaleme alınan manzûme, geneli ümmi olan ve göçebe halde yaşayan insanların ibadetlerin tacı konumunda bulunan namaz ile alakalı farz, vacip, sünnet ve müstehap gibi kimi değerleri öğrenmelerini kolaylaştırmak maksadı taşır. Bu eser, gusül ve namaz ile ilgili kaideleri ihtiva etmektedir. Çalışma, manzûm bir mukaddime ile konunun anlatıldığı on sekiz bâbdan meydana gelmektedir. Manzûmenin mukaddimesi, mesnevî nazım şekliyle kaleme alınmış olup geri kalan kısmı ise gazel tarzında kafiyelendirilmiştir. 
    Milletlerin hayatında en önemli unsur şüphesiz ki dindir. Arap, Fars ve Türk milletleri İslâm dinini kabul etmekle beraber toplumsal alanda çok önemli değişimler yaşamışlardır. Hayatlarını dinin yüce prensiplerine uygun hale getirmek... more
    Milletlerin hayatında en önemli unsur şüphesiz ki dindir. Arap, Fars ve Türk milletleri İslâm dinini kabul etmekle beraber toplumsal alanda çok önemli değişimler yaşamışlardır. Hayatlarını dinin yüce prensiplerine uygun hale getirmek maksadıyla, İslâm dininin emir ve yasaklarına uymayan kadim geleneklerinden zamanla vazgeçmişlerdir. Sosyal yaşantıda meydana gelen değişim elbette edebiyat ve sanat sahasında ortaya konan eserlere de yansımıştır. İslâm’ın kabulü ile beraber topluma örneklik teşkil eden Hz. Peygamber ve onun hayatı etrafında yeni edebî türlerin ortaya çıktığını görmek mümkündür. Onun yaşantısının örnekliği bağlamında Kırk Hadis, Yüz Hadis, Regâibiyye, Şefaat-nâme, Esmâ-i Nebî gibi edebî türlerde çok sayıda eser ortaya konmuştur. Söz konusu bu türlerden biri de Hz. Peygambe’in ahlaki ve fizikî özelliklerini ele alıp sonraki nesillere ulaşmasını sağlayan hilyeler ya da şemâil-i şeriflerdir. Hz. Peygamberin dış özellikleri hakkında tasvirin uygun karşılanmadığı bir zaman diliminde önemli bilgiler içermekte olup sonraki dönemlerde peygamberi görmeyenler için görsel bir zenginlikte sunmaktadırlar. Kaynaklara göre asıl ismi Bedreddin Ömer Vanî olan şairin doğum tarihi 1074/1664 olup ölüm tarihi 1126/1714’tür. Eğitim hayatı hakkında kaynaklarda detaylı bilgiler yer almasa da yaşadığı dönemde âlim ve fazıl bir kişi olarak bilinmektedir. İslâm medeniyeti sahasında farklı disiplinlere ait eserler yazdığı kaynaklarda zikr edilmekte olup aynı zamanda Arapça, Farsça ve Türkçe dillerine şiir yazabilecek kadar da vukufiyeti bulunmaktadır. Bu çalışmamızda önce hilye türü hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Türk-İslâm edebiyatı sahasında yazılmış bulunan manzum hilyelerin isimleri ve şairleri zikredilmiştir. Eserin şairi, Bedreddin Ömer Vanî’nin hayatı ve eserleri hakkında bilgiler ele alınmıştır. Şair tarafından kaleme alınan hilye türündeki eserin biçim ve muhteva değerleri hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur. Son kısımda ise orijinali Arapça olan metnin Arapçasına, metin içi çeviri haline ve metnin Türkçe tercümesine yer verilmiştir.
    Hasan Âli Yücel’e göre edebiyat, gelenek ve değerleri, siyasi veya sosyal hadiseler neticesindeyaşanmış değişimleri anlamak ve takip etme imkânı sunduğundan fazlasıyla önem arz etmektedir.Cemiyetin sosyal, kültürel, dinî ve siyasi... more
    Hasan Âli Yücel’e göre edebiyat, gelenek ve değerleri, siyasi veya sosyal hadiseler neticesindeyaşanmış değişimleri anlamak ve takip etme imkânı sunduğundan fazlasıyla önem arz etmektedir.Cemiyetin sosyal, kültürel, dinî ve siyasi ögeleriyle alakalı çok fazla bilgiyi uhdesinde barındıranedebiyat eseri, özelde divan edebiyatı eserleri, toplumsal değerin yeniden inşasında referanskaynaklar olarak kabul edilmektedir. Türk milletine ait milli ve manevî kültürün izlerinin uzağındayeni bir vahada başlayıp olgunlaşan divan edebiyatı milli değil, Arap ve Fars kültürlerininegemenliğinde varlık bulan, taklidi değerleri ihtiva eden bir edebiyattır. Bu yüzden Türk kültürüne,diline, anane ve örfüne dair uhdesinde oldukça az bilgi ve birikim yer almıştır. Edebiyatın milliliğigün ile dün arasında ilişki kurduğu ölçüde mümkün olabilir. Divan edebiyatı Türk milletinindününü yok saymış, gün ile dün arasına kalın duvarlar örmüştür.Hasan Ali Yücel, Türk edebiyatının dönemlere ayırırken edebiyat ve cemi...
    With the spread of Islam among communities belonging to different languages and cultures, it has become essential for Muslims to learn the language of Islamic sources. Some scholars, who were aware of this situation, have tried to close... more
    With the spread of Islam among communities belonging to different languages and cultures, it has become essential for Muslims to learn the language of Islamic sources. Some scholars, who were aware of this situation, have tried to close the gap in the field by producing works on the language and grammar of Arabic since the first period of their conversion to Islam. One of these works is al-Avamilu'l-Mi'e, which was written by ‘Abd al-Kâhir al-Jurjânî (d. 471/1078), an Iranian-origin Arabic language scholar. Since the first period, a lot of work has been done on this work in prose or verse in the form of translation and commentary in different languages, especially Arabic, Persian and Turkish. The first of these works awâmil, written by Muhammad b. Hishâm Hirawî (d. 737/1337). It is composed in a Persian verse in 30 couplets. Since the 10th century in the Anatolian, many studies have been carried out, especially in prose, in the field where Turkish is spoken. Especially, stud...
    Kigili Şeyh Selim Efendi, Tanzimat doneminde Turk Islam edebiyati alaninda eserler ortaya koymus, Bingol’un yetistirdigi onemli sahsiyetlerden birisidir. Şair 1813 yilinda Bingol’un Kigi ilcesine bagli Aznafer (Dogankaya) koyunde dunyaya... more
    Kigili Şeyh Selim Efendi, Tanzimat doneminde Turk Islam edebiyati alaninda eserler ortaya koymus, Bingol’un yetistirdigi onemli sahsiyetlerden birisidir. Şair 1813 yilinda Bingol’un Kigi ilcesine bagli Aznafer (Dogankaya) koyunde dunyaya gelmistir. Şiirlerinde Sin ve lam’i mahlas olarak kullanan sair, egitim hayatina babasi olan Ismail aganin yaninda baslamistir. Donemin onemli âlimlerinden olan Ahmet Ziyaeddin Gumushanevi’nin yaninda dini ilimler tahsil eden sair, tasavvufi egitimini yorenin onemli âlimlerinden ve seyhlerinden olan Şeyh Ali Riza Septi’nin yaninda tamamlayarak icazetini almistir. Kigili Şeyh Selim Efendi’nin siirlerinden hareketle Arapca ve Farsca bilen âlim bir zat oldugu anlasilmaktadir. Şair, 1898 yilinda Bingol ili Kigili ilcesine bagli olan Haraba koyunde vefat etmistir. Kigili Şeyh elim Efendi, Tanzimat doneminde sosyal, siyasal ve kulturel degerleri icinde barindiran ve bu degerlerin sonraki nesillere ulastirilmasinda onemli bir yerin sahibi olan edebiyatta y...
    Bu yazimizda ele alip siir anlayisini ortaya koymaya calistigimiz Nurettin  Durman bizim toplumumuzun yetistirmis oldugu onemli sahsiyetlerden ve sairlerden biridir. Hayatinin buyuk bir kismini ulkemizin en onemli sehirlerinden olan... more
    Bu yazimizda ele alip siir anlayisini ortaya koymaya calistigimiz Nurettin  Durman bizim toplumumuzun yetistirmis oldugu onemli sahsiyetlerden ve sairlerden biridir. Hayatinin buyuk bir kismini ulkemizin en onemli sehirlerinden olan Istanbul’da geciren sair 70 yillik hayatina onlarca kitap sigdirarak kendi donemi ve sonrasi icin bir isik oldugunu gordugumuz kitaplariyla bize yol gosterdigini gormekteyiz: Nurettin Durman, siiri diri olmanin ya da dipdiri kalmanin esasi ve usulu olarak dusunur. Aslinda bu durum sairin hayati siirin diger bir mevzusu olarak degil esas mevzunun araci olarak okudugunu gormek de mumkundur. Ve elbette buradan hareketle kendisi icin yeni kodlar kurgular. Boylece o, siiriyle de tarafini belirlemeye calisan bir gonul dostu ya da gonul insacisi olarak sehrimize siirleri ve eserleriyle dâhil olmaya ugrasan modern zaman dervislerindendir.
    Hz. Muhammed’in hanimlari ve cocuklari icin kullanilan Ehl-i  Beyt kavramiyla, Hz. Muhammed’in sahsina muhabbet ve hur- met beslenmesi, aile fertlerine ise saygi duyulmasi gerektigi dusuncesi, Islami edebiyat acisindan tarih boyunca... more
    Hz. Muhammed’in hanimlari ve cocuklari icin kullanilan Ehl-i  Beyt kavramiyla, Hz. Muhammed’in sahsina muhabbet ve hur- met beslenmesi, aile fertlerine ise saygi duyulmasi gerektigi dusuncesi, Islami edebiyat acisindan tarih boyunca onemli bir konu olmustur. Diger taraftan Kerbelâ vakasi ve ya diger bir deyisle Hz. Huseyin’in sehit edilmesi meselesi, Islami donem edebiyatta gerek manzum ve gerekse mensur sekilde farkli kisiler tarafindan defalarca kaleme alinmistir. Bu donem edebiyatinda bircok sairde goruldugu uzere Ehl-i Beyt kavramini ve bu kavrama duyulan saygiyi siirine konu edinen sairlerden biri de Seyfullah Nizamoglu’dur. Seyfullah Nizamoglu 16. yuzyilda yasayan bir divan ya da dini tasavvufi tarzda siirler kaleme alan bir sairdir. Seyfullah Nizamoglu divanindan hareketle kaleme aldigimiz makalemizde gerek aruz vezniyle ve gerekse hece vezniyle yazmis oldugu siirlerinde ki Ehl-i Beyt sevgisini, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Huseyin ve Kerbela olayi ile diger imamlari da “On Iki Im...
    Tarih, tasavvuf, Alevilik ve edebiyatla ilgili olarak ortaya koymus oldugu nitelikli calismalariyla taninan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Universitesi Tarih bolumu ogretim uyesi Prof. Ahmet Yasar Ocak ile farkli ortam ve zamanlarda yapilmis... more
    Tarih, tasavvuf, Alevilik ve edebiyatla ilgili olarak ortaya koymus oldugu nitelikli calismalariyla taninan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Universitesi Tarih bolumu ogretim uyesi Prof. Ahmet Yasar Ocak ile farkli ortam ve zamanlarda yapilmis kitap, gazete ve dergilerde yapilan soylesilerden olusan bu eser, Cumle Yayinlari tarafindan 2015 yilinda okuyucularin istifadesine sunulmustur. Kitap, kisa bir onsoz ve alti ana bolumden meydana gelmektedir. Ahmet Yasar Ocak, kitabin “Egri Oturalim Dogru Konusalim” adli on sozunde farkli zaman ve kisiler tarafindan kendisi ile yapilan roportajlarin, yayinevinin istegiyle yayima hazirlandigini dile getirmektedir.
    İslam medeniyeti sahasına dâhil olan Türkler, kendisinden önce Müslüman olan Arap ve Farslardan dinî, ilmî, kültürel ve edebî sahada fazlasıyla etkilenmişlerdir. Kendisinden önceki İslam medeniyeti sahasında kurulmuş olan Müslüman... more
    İslam medeniyeti sahasına dâhil olan Türkler, kendisinden önce Müslüman olan Arap ve Farslardan dinî, ilmî, kültürel ve edebî sahada fazlasıyla etkilenmişlerdir. Kendisinden önceki İslam medeniyeti sahasında kurulmuş olan Müslüman devletlerin mirasçısı konumunda inşa edilen Osmanlı İmparatorluğu bu kadim gelenekte inşa edilen edebî geleneği benimsemiş ve onu daha üst bir mecraya taşımıştır. Halkın büyük bir kısmının Türkçe konuştuğu bu devlette, ilim dili Arapça ve edebiyat dili Farsçaydı. 13. yüzyıldan itibaren ilkin tercüme daha sonra uyarlama yoluyla dâhil olunmuş olan bu edebî sahada çok kısa bir zaman diliminde güçlü şairler yetiştirilerek onların gayretiyle orijinal eserler ortaya konmuştur. Hayatlarının ilk dönemlerinden itibaren dinî, ilmî ve edebî bakımdan en güzel şekilde yetiştirilen Osmanlı Devleti şehzadeleri edebiyatla ve şiirle çok erken zamanda tanışmışlardır. Osmanlı tahtına geçmiş otuz altı sultan ile bu sultanların şehzadelerinin neredeyse tamamı şiirle alakadar o...
    Yusuf Nabi from Urfa is one of the important poets of 17th century Classical Turkish Literature. He is the pioneer of the hikemi style which is a leading literary school of 17th century and examples of which is seen from an earlier period... more
    Yusuf Nabi from Urfa is one of the important poets of 17th century Classical Turkish Literature. He is the pioneer of the hikemi style which is a leading literary school of 17th century and examples of which is seen from an earlier period in the field of Iranian literature. Within tent to leave a legacy to his son Abu'l-Hayr, the Poet wrote one of his important work "Hayri-name" or "Hayriyye" with his common name. The work of his was written in the style of pend-name, a style belonging to Ottoman field Classical Turkish Literature. However, his work was far from being understood in terms of content, style and language by Abu'l-Hayr who was only eight years old at the time. Due to being of a certain age, the Poet feared that he would be unable to guide his son in related matters, so he wanted to leave written advice for him as inheritance. Written to provide guidance and teach manners, the work contains some topics related to political, social, economic an...
    Onuncu asırdan itibaren İslam medeniyetine dâhil olmaya başlayan Türkler, İslam dininin etkisinde klasik bir edebiyat meydana getirmişlerdir. Dinî-tasavvufi kültürün tesiriyle meydana gelen bu yeni dönemde itikadi ve muamelata dair birçok... more
    Onuncu asırdan itibaren İslam medeniyetine dâhil olmaya başlayan Türkler, İslam dininin etkisinde klasik bir edebiyat meydana getirmişlerdir. Dinî-tasavvufi kültürün tesiriyle meydana gelen bu yeni dönemde itikadi ve muamelata dair birçok edebi eser meydana getirilmiştir. Bin yıllık süre zarfında meydana getirilen türlerden biri de ilmihalin bir kolu olan manzum şurutu’s-salatlardır. Doğu edebiyat geleneğinin bilgiyi ve değeri şiirle daha kolay bir şekilde öğretebilmesinden dolayı manzum olarak meydana getirilen bu eserlerde, halka dini vecibelerin daha kolay bir şekilde öğretilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla edebî sahada muamelat konularından namaz, oruç ve hac ile alakalı olarak; Salât-nâme/Şurûtü’s-salât, Savmiyye, Ramazaniyye ya da Ramazan-nâme, Hac-nâme ya da Menasik-i Hac tarzında eserler meydana getirilmiştir. Bu çalışmamızda, kimliği hakkında bilgi sahibi olamadığımız Sâid mahlaslı bir zat tarafından kaleme alınmış olan Şurûtü’s-Salât adlı eser üzerinde durulmuştur. Manzumenin...
    Turk-Islam edebiyatinda Hz. Peygamber’e duyulan sevginin neticesinde gecmisten gunumuze esmâ-i nebi, yuz hadis ve sefaatname tarzinda mensur veya manzum tarzda yuzlerce eser ortaya konmustur. Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ummetim icin... more
    Turk-Islam edebiyatinda Hz. Peygamber’e duyulan sevginin neticesinde gecmisten gunumuze esmâ-i nebi, yuz hadis ve sefaatname tarzinda mensur veya manzum tarzda yuzlerce eser ortaya konmustur. Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ummetim icin din islerine dair kirk hadis rivayet eden kimseyi Allah fakihler ve âlimler topluluguna dâhil eder.” hadisinden hareketle XIV. yuzyildan bugune hadis kaynaklarindan secilen hadislerden kirk tanesi bir araya getirilerek kirk hadis eserleri vucuda getirilmistir. Islam edebiyati sahasinda yazilan bu kabil eserlerin iki buyuk temsilcisinden biri Arap edebiyati sahasinda eserler veren ve mensur kirk hadis yaziminin oncusu kabul edilen Imam Nevevi (ol.1277) digeri ise Iran edebiyati sahasinda eserler veren ve manzum kirk hadis yaziminin oncusu olarak kabul edilen Câmi (ol.1492)’dir. Turk-Islam edebiyati sahasinda ortaya konan kirk hadis eserlerinin buyuk bir kismi hadis secimi ve metin kurulumunda bu iki eserin etkisinde kalarak olusturulmustur. Telif, t...
    Öz İnsanları yanlış ve eksiklikler hususunda uyarmak, doğruya davet etmek için Kur'an-ı Kerim ve sünnetten hareketle kaleme alınan nasihatnameler, öğretici türdeki eserlerin başında gelmektedir. Hz. Peygamber'in varisi... more
    Öz İnsanları yanlış ve eksiklikler hususunda uyarmak, doğruya davet etmek için Kur'an-ı Kerim ve sünnetten hareketle kaleme alınan nasihatnameler, öğretici türdeki eserlerin başında gelmektedir. Hz. Peygamber'in varisi olan âlimler, toplumda gördükleri eksiklikleri bu türden yazdıkları eserlerle gidermeye çalışmışlar ve halkı Hakk'a ve hakikate davet etmişlerdir. Türk edebiyatı sahasında bu tarzda ilk eserlerin verildiği XI. yüzyıldan günümüze dinî kurallara uymanın gerekliliği ve güzel ahlak sahibi olmayı öven özgün eserlerin ortaya konduğunu görmek mümkündür. Makalemizde Osmanlı'nın son dönem âlim ve ediplerinden İstanbullu Şeyh Mehmed Hayrî Efendi'nin hayatı, eserleri, transkripsiyonlu metnini verdiğimiz eserin şekil ve muhteva özelliklerine yer verilmiştir. Abstract In order to warn people about wrongs and deficiencies and to invite them to the truth, advice written from the Qurʾān and Sunna are among the most important works of educational type. Scholars, the heirs of the Prophet, tried to overcome the deficiencies they saw in society with such works and invited the people to the Ḥaqq and truth. XI where the first works of this style are given in the field of the Turkish literature. It is possible to see that the original works praising the necessity of obeying religious rules and possessing good morals have been created since the 19 th century. In our article, the life, works, and the shape and content features of the work of which we give the text of the transcriptional text of the Ottoman scholar Sheikh Mehmed Hayrī Efendi, who is one of the last scholars and figures of the Ottoman Empire, are given.
    Türk-İslam edebiyatında Hz. Peygamber’e duyulan sevginin neticesinde geçmişten günümüze esmâ-ı nebî, yüz hadis ve şefaatname tarzında mensur veya manzum tarzda yüzlerce eser ortaya konmuştur. Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ümmetim için... more
    Türk-İslam edebiyatında Hz. Peygamber’e duyulan sevginin neticesinde geçmişten günümüze esmâ-ı nebî, yüz hadis ve şefaatname tarzında mensur veya manzum tarzda yüzlerce eser ortaya konmuştur. Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ümmetim için din işlerine dair kırk hadis rivayet eden kimseyi Allah fakihler ve âlimler topluluğuna dâhil eder.” hadisinden hareketle XIV. yüzyıldan bugüne hadis kaynaklarından seçilen hadislerden kırk tanesi bir araya getirilerek kırk hadis eserleri vücuda getirilmiştir. İslam edebiyatı sahasında yazılan bu kabil eserlerin iki büyük temsilcisinden biri Arap edebiyatı sahasında eserler veren ve mensur kırk hadis yazımının öncüsü kabul edilen İmam Nevevî (öl.1277) diğeri ise İran edebiyatı sahasında eserler veren ve manzum kırk hadis yazımının öncüsü olarak kabul edilen Câmî (öl.1492)’dir. Türk-İslam edebiyatı sahasında ortaya konan kırk hadis eserlerinin büyük bir kısmı hadis seçimi ve metin kurulumunda bu iki eserin etkisinde kalarak oluşturulmuştur. Telif, tercüme ve şerh kabilinde ortaya konan bu eserlerde şüphesiz ki istenen temel şey, İslam dinini öğrenmek isteyen çoğunluğun İslam dinine ait önemli kaynaklardan biri olan Hz. Peygamber’e ait olan hadislere rahat ulaşmalarını ve dinlerini yine aynı rahatlıkla öğrenmelerini sağlamaktır. Türk –İslam edebiyatı sahasında âlimler ve edipler çeşitli meselelerle alakalı bir araya topladıkları hadisleri dilin imkânları dâhilinde manzum şekilde telif veya tercüme olarak kaleme almışlardır. Bu yolla yüzyıllardır devam edegelen bir geleneğe katkıda bulunmuşlardır. Bu çalışmamızda XVI. asır şairlerinden olan Vahdetî’ye ait olan Manzum Hadis-i Erba’în adlı eserin Türk-İslam edebiyatında manzum kırk hadis geleneğindeki yerini belirlemeye çalıştık. Eserde evvela hadislerin Arapçası ve günümüz Türkçesiyle tercümesine, akabinde eserin kıt’a nazım şekliyle yapılan manzum çevirisine yer verilmiştir.