Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI XXIII (2018) AYRIBASIM / OFFPRINT ISSN 1300 – 5685 EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI ARKEOLOJİ DERGİSİ XXIII (2018) © 2018 İzmir/Türkiye ISSN 1300 – 5685 Sahibi: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adına Dekan Prof. Dr. Eşref Abay Sorumlu Müdürü: E.Ü. Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü adına Prof. Dr. Eşref Abay EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI ARKEOLOJİ DERGİSİ XXIII (2018) © 2018 İzmir/Türkiye ISSN 1300 – 5685 Sahibi: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adına Dekan Prof. Dr. Eşref Abay Sorumlu Müdürü: E.Ü. Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü adına Prof. Dr. Eşref Abay ARKEOLOJİ DERGİSİ hakemlidir ve Mayıs ayında olmak üzere yılda bir kez basılmaktadır. TÜBİTAK/ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Published once a year in May. EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ’nin izni olmadan ARKEOLOJİ DERGİSİ’nin hiçbir bölümü kopya edilemez. Alıntı yapılması durumunda referans gösterilmelidir. Yazıların yasal sorumluluğu yazarlara aittir. It is not allowed to copy any section of ARKEOLOJİ DERGİSİ without the permit of EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ DERGİSİ’ne gönderilen makaleler aşağıdaki web adresinde bu cildin son sayfalarında belirtilen formatlara uygun olduğu takdirde yayınlanacaktır. Articles should be written according to the guideline mentioned in the following web adress or on the last pages of this volume. ARKEOLOJİ DERGİSİ’nin yeni sayılarında yayınlanması istenen makaleler için yazışma adresi: Correspondance addresses for following submissions for ARKEOLOJİ DERGİSİ ARKEOLOJİ DERGİSİ Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Bornova 315110 İZMİR-TURKEY Diğer iletişim adresleri / Other correspondance addresses Fax: +90 (232) 388 11 02 web: www.egearkeolojidergisi.com egearkeolojidergisi@gmail.com Baskı / Printing Dijital Düşler Basım San. A.Ş. Nato Cad. Çınarlı Sok. No:17 34418 Seyrantepe/Kağıthane-İstanbul Tel: +90 (212) 279 64 44 www.dijitaldusler.com.tr Sertifika No: 12922 Dağıtım / Distribution Zero Prod. Ltd. Tel: +90 (212) 244 75 21 info@zerobooksonline.com – http://www.zerobooksonline.com EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI EDİTÖRLER/EDITORS M. Nezih AYTAÇLAR Eşref ABAY Fulya DEDEOĞLU Aytekin ERDOĞAN DANIŞMA KURULU / EDITORIAL ADVISORY BOARD DANIŞMA KURULU / EDITORIAL ADVISORY BOARD Prof. Dr. Tomris BAKIR – Prof. Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU Prof. Dr. Ersin DOĞER – Prof. Dr. Serra DURUGÖNÜL (Mersin Üniversitesi) Prof. Dr. Turan EFE – Prof. Dr. Armağan ERKANAL – Prof. Dr. Massimo FRASCA (Universitai di Catania) – Prof. Dr. Kutalmış GÖRKAY (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Binnur GÜRLER (Dokuz Eylül Üniversitesi) – Prof. Dr. Hasan MALAY Prof. Dr. Mehmet IŞIKLI (Atatürk Üniversitesi) – Prof. Dr. Coşkun ÖZGÜNEL Prof. Dr. Nuran ŞAHİN – Prof. Dr. Mustafa ŞAHIN (Uludağ Üniversitesi) Jean Yves EMPEREUR (CEALlex İskenderiye) – Prof. Dr. Abdullah YAYLALI ISSN 1300 – 5685 İZMİR ISSN 1300 – 5685 İZMİR 2018 Ege Yayınları 2018 - İstanbul Cilt/Volume XXIII 2018 KAZI RAPORLARI / FIELD REPORTS Sİnan ÜnlÜSoy – ChrıStopher h. rooSevelt – ChrıStına luke: Gedİz Vadİsİ’nde Bir Orta ve Geç Tunç Çağı Kalesi: Kaymakçı (A Middle and Late Bronze Age Site in the Gediz Valley: Kaymakçı) .................................................................. 1-17 Muhİp Çarkı: Pertek-Karaçor Bölgesi Prehistorik Dönem Yerleşimleri ve Yerleşim Düzeni (Prehistoric Settlements and Settlement Pattern in the Pertek-Karaçor Region) ............................. 19-53 MAKALELER / ARTICLES Can yÜMnİ GÜndeM – nİhat Erdoğan: A Neolithic Stone Cup with a Sacred Scene (Kutsal Sahneli Bir Neolitik Taş Kap) .................................................................................55-64 Çİler ÇİlİnGİroğlu – ahmEt uhrİ – Berkay dİnçEr – İsmaİl Baykara – Canan Çakırlar dİdeM turan – eCe SezGİn – eCe dİnÇerler: Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı (Kömür Burnu: A Multi-Component Prehistoric Site in Karaburun, Izmir) .......................65-90 Cenker atİla – eMre okan: Commercial Relationships of Phocaea in the Light of Archaic Trade Amphorae (Ticari Amphoralar Işığında Phokaiaʼnın Ticari İlişkileri) ................................................91-105 S. MelİkE ZErEn hasdağlı: Klazomenai Geç Klasik Dönem Yerel Üretim Kâseleri (Late Classical Period Local Bowls from Klazomenai) ...................................................107-139 Serhat FoÇa: Kyme İDÇ Nekropolisi’nden Bir Grup Mezar (A Group of Tombs from IDC Necropolis of Kyme) ......................................................... 141-162 aytekİn Erdoğan – sabrİ arıCı: Tripolis Mezar Tipolojisi (The Tomb Typology of Tripolis) .......................................................................................163-179 aBuzer kızıl: Mylasa (Milas) Roma Dönemi Tonoz Çatılı Oda Mezarlar (The Vaulted Tombs Of Mylasa (Milas) In Roman Period) ...............................................181-194 Murat tozan: The Naval Expedition of Servilius Isauricus in Western Pamphylia: Conquest or Re-Conquest? (Servilius Isauricus’un Batı Pamphylia’daki Deniz Seferi: Fetih Ya Da Yeniden Fetih?) ............................................................................................ 195-203 Yayın Kuralları / Rules of publication ................................................................................... 205-208 ADerg 2018; XXIII: 65-90 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı [KÖMÜR BURNU: A MULTI-COMPONENT PREHISTORIC SITE IN KARABURUN, İZMİR] Çiler ÇİLİNGİROĞLU – Ahmet UHRİ – Berkay DİNÇER – İsmail BAYKARA Canan ÇAKIRLAR – Didem TURAN – Ece DİNÇERLER – Ece SEZGİN Keywords Aegean prehistory, Paleolithic, Neolithic, Bronze Age, western Anatolia, Karaburun Anahtar Kelimeler Ege prehistoryası, Paleolitik, Neolitik, Tunç Çağı, Batı Anadolu, Karaburun ABSTRACT The Karaburun Archaeological Survey Project conducted fieldwork at the site of Kömür Burnu in three seasons between 2015-2017. This paper is a presentation of this work. Kömür Burnu is a multi-component site with evidence from the Paleolithic, Neolithic, Chalcolithic, Late Bronze Age and Roman periods. It represents the first geologically in situ Paleolithic site in coastal western Turkey. The basalt industry includes bifacial forms and the use of Levallois technique, indicating a probable late Lower or early Middle Paleolithic date for the hominin activity. The site was later occupied by early farmer-herders, possibly in the late 7th millennium BC. Kömür Burnu is the only known Neolithic site in Karaburun Peninsula. As such, it presents the first tangible evidence from Neolithic groups in this part of western Anatolia. The site also yielded a good collection of second millennium BC ceramics, along with few possible Mycenaean pieces. It appears that Kömür Burnu, with its strategic location and proximity to fresh water, marine resources and basalt offered prehistoric groups of multiple periods many advantages . ÖZET Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması 2015-2017 yıllarında Kömür Burnu’nda arazi çalışmaları gerçekleştirmiştir. Bu makale söz konusu çalışmaların sonuçlarını sunmaktadır. Kömür Burnu, çok dönemli bir arkeolojik alan olarak Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı ve Roma dönemlerine ait kalıntılar ve malzemeler barındırmaktadır. Bu arkeolojik alan kıyı Batı Anadolu’da keşfedilmiş ilk in situ Paleolitik buluntu alanı olma özelliğine sahiptir. Alandaki bazalt yontma taş aletler iki yüzeyli formlar ve Levallois tekniğinin kullanımıyla karakterize olmakta ve bu endüstri olasılıkla geç Alt Paleolitik veya erken Orta Paleolitik’e tarihlenmektedir. Alanda daha sonra MÖ 7. binyılın sonuna ait bir Neolitik Dönem yamaç yerleşimi kurulmuştur. Kömür Burnu, Karaburun Yarımadası’nda bilinen tek Neolitik Dönem yerleşim alanıdır ve bu özelliğiyle yarımadadaki Neolitik Dönem materyal kültürü üzerine ilk verileri bize sağlaması açısından önem taşır. Alanda ayrıca MÖ 2. binyıla ait yerel tipte ve Miken tipinde çanak çömlekler ele geçmiştir. Stratejik konumu, tatlı su kaynaklarına yakınlığı, bazalt hammaddenin erişilebilirliği ve deniz ürünlerinin varlığı nedeniyle Kömür Burnu çağlar boyunca toplumlar tarafından tercih edilen önemli bir yerleşim alanı olmuştur. Karaburun Yarımadası’nı, tarih öncesi araştırmaları bakımından İzmir ve çevresinde hakkında en az bilgi sahibi olunan bölgelerden biri olarak tanımlamak yerinde olur. Öyle ki, 2010 yılına kadar Karaburun ilçesinde bilinen tek tarih öncesi buluntu alanı 1949 yılında Hamit Zübeyr Koşay Arkeoloji Dergisi (2018) ve Hakkı Gültekin tarafından on gün boyunca kazısı yapılmış olan Çakmak Tepe mevkiisiyle sınırlıydı.1 Kalkolitik Döneme ait bu kalıntıların 1 koŞay ve GÜltekİn 1949. 65 66 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin uzun zaman boyunca Karaburun’un en eski toplumlarını temsil ettiği düşünülmüştür. 1995 yılında Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı öncülüğünde Ulucak’ta başlayan ve daha sonra Yeşilova ve Ege Gübre’de sürdürülen kazı çalışmaları, bunlara ek olarak Dedecik-Heybelitepe ve Çukuriçi’nde yürütülen araştırmalar, Batı Anadolu’nun Neolitik ve Erken Kalkolitik Dönemlerine ilişkin ilk bilgileri sunmaya başlamış ve dönemin materyal kültürünün tanınmasını sağlamıştır.2 Ayrıca Karaburun’a komşu Urla ilçesinde Neolitik Dönem yerleşme alanlarının tespit edilmesi yarımadada erken prehistorik dönemlere ilişkin kanıtları güçlendirmiştir.3 İzmir çevresinde prehistorik araştırmaların artmasıyla sonuçlanan bu son derece olumlu gelişmelere rağmen, Karaburun Yarımadası prehistorik toplumlarıyla ilgili bilgilerimiz yakın zamana kadar yok denecek kadar az kalmaya devam etmekteydi. Bu konudaki tek kıpırdanmanın 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin çalışmalarıyla gerçekleştiğini görürüz. Bu makalenin de konusunu oluşturan Kömür Burnu çevresinde Neolitik Döneme ait az sayıda çanak çömlek tespit edilmiş ve bu örnekler Ege Üniversitesi Arkeoloji Dergisi’nin 2010 yılı sayısında yayınlanarak literatüre kazandırılmıştır.4 Batı Anadolu’da Neolitik Çağdan bile daha az araştırmaya konu olmuş dönemler Paleolitik ve Epipaleolitik dönemlerdir. Batı Anadolu’da kronik bir sorun olarak Neolitik öncesi topluluklara ilişkin bilgilerimiz yok denecek azdır. Bu araştırma eksikliğinin hem bölgenin jeomorfolojisinden ve kıyı çizgisi değişimlerinden hem de araştırma tarihi ve stratejilerinden kaynaklanan çeşitli nedenleri bulunmaktadır.5 Son yıllarda Batı Anadolu’nun farklı bölgelerinde yürütülen yüzey araştırmaları özellikle bu soruna eğilerek veriler üretmeye başlamış olsa da,6 Batı Anadolu’nun Buzul Çağı ve Erken Holosen avcı 2 3 4 5 6 ÇİlİnGİroğlu vd. 2004; lıChter vd. 2008; derİn 2012; sağlamtİMur 2012; horejS 2012. CayMaz 2008; erSoy ve koparal 2009; koparal vd. 2017. uhrİ vd. 2010. ÇİlİnGİroğlu ve Çakırlar 2013: 22-23; dİnÇer 2016: 221. ÖzBek ve Erdoğu 2014; öZçElİk vd. 2016; polat 2018. ADerg XXIII toplayıcılarına ait kanıtların eksikliği, bırakalım bu toplumların yaşam biçimlerini anlamamızı, yontmataş alet endüstrilerini tanımlamaya bile yetmeyecek düzeydedir. Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması’nın (KAYA) amaçlarından bir tanesi tam da bu sorunu çözmeye çalışan araştırma stratejileri geliştirerek, Neolitik öncesi çağlara ilişkin somut verileri toplamak ve literatüre kazandırmaktır. 2015-2017 yılları arasında sürdürülen arazi çalışmaları, yaya ve diyakronik yaygın yüzey araştırması yöntemlerini kullanarak, Neolitik öncesine tarihlenen kamp ve etkinlik alanlarını kayıt altına almaya ve bu dönemlerin yontmataş alet endüstrilerini tanımlamaya başlamıştır.7 Kömür Burnu arkeolojik alanını ele alan bu makaleyle, bölgenin prehistorik geçmişine dair ilk kapsamlı değerlendirmeleri yapmış olmayı umuyoruz. Kömür Burnu, Paleolitik Döneme ilişkin kalıntıların Karaburun’da keşfedildiği ilk yerdir. Bilindiği gibi, İzmir ili Paleolitik buluntuları araştırmamızın başladığı tarihe kadar tekil halde bulunmuş iki el baltasından ibaretti.8 Buluntu yerleri günümüzde tam olarak tespit edilemeyen bu alanlara dayanarak İzmir ve çevresinin Paleolitik insan varlığıyla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmak mümkün değildi. Kömür Burnu İzmir’de Paleolitik buluntuların in situ olarak saptandığı ilk arkeolojik alan olma özelliğine sahiptir. Bu durum bize Paleolitik grupların yontma taş endüstrilerini ve üretim zincirlerini bağlamı içinde tanıma, değerlendirme ve karşılaştırma şansı vermektedir. Alandaki Neolitik Dönem buluntuları ise Karaburun erken çiftçi toplumlarının yerleşme yeri seçimine, beslenme stratejilerine, materyal kültürüne ve takas ağlarına olan katılımına ilişkin ilk kanıtları sunmaktadır. Elimizdeki verilerle Neolitik Dönem yerleşmesine ilişkin tarihlendirme önerisinde bulunmak ve çevredeki Neolitik Dönem yerleşimleriyle karşılaştırmalar yapmak mümkün olmaktadır. Son olarak, Kömür Burnu yerleşimindeki MÖ 2. binyıla tarihlenen kalıntılar önem taşımaktadır. Karaburun’daki Orta ve Geç Tunç Çağlarına ilişkin bilgilerimiz de yok denecek kadar azdır. Mordoğan Höyüğü üzerinde yürüttüğümüz yüzey araştırması sırasında Çİlİngİroğlu vd. 2016; Çİlİngİroğlu vd. 2017; Çİlİn­ gİroğlu 2017. 8 k anSu 1963; 1969. 7 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı az sayıda gri astarlı parçalara rastlanmış olsa da tüm yarımadada MÖ 2. binyıl toplumlarına dair arkeolojik kanıtlar detaylı bir değerlendirmeye yer vermeyecek ölçüde yetersizdir.9 Kömür Burnu buluntuları bu döneme ilişkin araştırma eksikliğini giderme yönünde bulgular sunduğu için önem taşımaktadır. Bu makale, Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması projesinin 2015-2017 yılları arasındaki üç arazi sezonu boyunca Kömür Burnu’nda gerçekleştirdiği çalışmaları ve yukarıda sözü geçen farklı dönemlere ilişkin edinilen ilk sonuçları paylaşmayı hedeflemektedir. Araştırma Tarihçesi ve Uygulanan Yöntemler Kömür Burnu, İzmir’in Karaburun ilçesi, Tepeboz mahallesinin Harça mevkiinde yer alır (Fig. 1). Adından da anlaşılacağı gibi, arkeolojik alan denize doğru çıkıntı yapan bir kayalık ve onun güneyinde yer alan arazilerden oluşmaktadır (Fig. 2-3). Kömür Burnu’nun jeolojisi Neojen kaynaklı sedimenter kayaçlar (gölsel tortular) üzerine gelen yine Neojen tarihli volkanizma kökenli bazalt ve andezitlerden oluşur.10 Burna ismini veren ve burayı bir hammadde kaynağı kılan etmen, alandaki siyah-koyu gri renkli bazalt kayaların varlığıdır. Günümüzde burnun deniz tarafında kalan bu kısmı çökertme ağı balıkçılığı yapan balıkçılar tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Bitki örtüsü bulunmayan kayalık burna bitişik araziler ise yer yer makilikle kaplıdır, yamaçların güneyindeki düz alan ise günümüzde zeytinlik olarak kullanılır. Alanın çok yakınında yer alan tatlı su kaynağı Kömür Burnu’nun çağlar boyunca yerleşim ve konaklama yeri olarak seçilmesinde rol oynamış olmalıdır. Ayrıca alan İzmir Körfezi’nin girişinde, Foça ve Midilli’yi gören oldukça stratejik bir konumda yer almaktadır. Kömür Burnu’nda ilk arkeolojik araştırmalar J. Keil tarafından 20. yüzyılın başlarında gerçekleştirilmiştir. Keil o günün koşullarında bu alanda bir Roma Mezarlığı olabileceğini belirttiği yayınında birden fazla mezardan söz etmektedir.11 Kömür Burnu’nun güneyindeki karşı yamaçta bulunan bu mezar Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Şevket 9 ÇİlİnGİroğlu vd. 2017. Erdoğan vd. 1990; çakmakoğlu vd. 2013. 11 k eıl 1912. 10 67 Işık tarafından da saptanmış ve Işık yaptığı yayında bu mezardan söz etmiştir.12 Daha sonra çok uzun bir süre arkeologların gözünden kaçan bu alanda 2008 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından gerçekleştirilen keşif çalışmaları sonucu kubbeli bir kaya mezarının varlığı tekrar saptanmıştır. Ancak keşif ekibi Keil’ın söz ettiği diğer mezarlara yoğun bitki örtüsü nedeniyle ulaşamamakla birlikte yerel halkla yapılan görüşmeler sonucu, önceki yıllarda çıkan yangınlar sonrasında bu mezarların görülebildiği ancak şimdi tekrar yoğun bitki örtüsü altında kaybolduğu bilgisine ulaşmıştır.13 Mezarlık önünde yapılan kısa yüzey araştırması sırasında bulunan konsantrik dairelere sahip seramik parçası da mezarın kullanım evreleri bakımından önemli bir veri olarak değerlendirilmiş ve bu buluntular sayesinde mezar ve çevresinin MÖ 10. ve 8. yüzyıllar arasında yoğunlukla kullanıldığı önerisi getirilmiştir.14 Diğer yandan, mezar çevresinde bulunan az sayıda bej-açık kahve temiz hamurlu ve yüzey renkli, kırmızı boya bezekli, nitelikli yapım parçaların Miken üslubuna sahip olabileceği yönünde şüpheler söz konusuydu. Bu nedenle Ocak 2018’de dünyanın önde gelen Miken seramiği uzmanlarından Penelope Mountjoy ile bir görüşme gerçekleştirerek bu parçaların tarihlendirmesi üzerine bilgi alınmıştır.15 Kömür Burnu’ndaki ilk sistematik arkeolojik çalışmalar, Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması (KAYA) ekibi tarafından 2015-2017 yılları arasındaki üç arazi sezonu boyunca gerçekleştirilmiştir. 28 numaralı yüzey araştırması birimine ait Kömür Burnu alanında çalışmalar, yaygın yaya yüzey araştırması ve yoğun taramalı yüzey araştırması yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 2015 yılında yaygın yaya yüzey araştırması yöntemleri kullanılarak Kömür Burnu’ndaki farklı nitelikler gösteren alanlar belirlenmiş, arkeolojik buluntular cinslerine ve dönemlerine göre ayrılarak sayılmış ve MS Access temelli bir veritabanına girilmiştir. Bu çalışma 12 ıŞık 2012: 13. uhrİ vd. 2010. 14 uhrİ vd. 2010: 19. 15 Meslektaşımız Penelope Mountjoy’a Miken seramiklerin tarihlendirilmesiyle ilgili yardımlarından dolayı çok teşekkür ederiz. 13 68 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin sayesinde ilk defa Kömür Burnu’nun Alt Paleolitik Dönemde hammadde kaynağı olarak kullanım gördüğü anlaşılmış ve alanda MÖ 2. binyıla ait yerel özellikler gösteren çanak çömlekler saptanmıştır. Yine bu çalışma sayesinde Neolitik Dönem yerleşiminin sınırları belirlenmiş ve Neolitik Döneme ait çeşitli buluntular detaylı bir incelemeye konu olmuştur. Ayrıca 2015 yılındaki ilk çalışmalarda yüzeyde görülen ve envanterlik özellik gösteren iki yassı balta (Levha 6: 1-2) ve Alt Paleolitik Döneme ait iki yüzeyli bir alet (Levha 2: 1) Çeşme Müzesi’ne teslim edilmiştir. Kömür Burnu’nda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla ilk olarak farklı özellikler gösteren ve farklı dönemlere tarihlenen toplam 5 ayrı yayılım alanı (veya POI = point of interest) belirlenmiştir (Tablo 1). Toplam 3,46 hektarlık bir bölgeye yayılan bu alanlar POI.15.25, POI.15.26, POI.15.27, POI.15.28 ve POI.15.29 olarak farklı isimler almıştır (Fig. 4). POI.15.25, burnun güneyinde kalan ve bugün zeytinlik olarak kullanılan, düz bir topografyaya sahip ve yaklaşık 0,63 hektarlık bir alan kaplayan tarla kısmıdır. Bu alanda birbirine 10 metre aralıklarla paralel dizilerek tarayan ekip üyeleri toplam 148 çanak çömlek parçası ve 10 yontma taş alet parçası bulmuşlardır. Az sayıda bazalt ve çakmaktaşından buluntu yanında, çok sayıda profil vermeyen ve çoğu el yapımı çanak çömlek parçası bulunmuştur. Bu alandaki çanak çömlek parçaları gövde parçalarından oluşmakta olup koyu yüzlü ve kendinden astarlı, yalın yüzeye sahip özellikler gösterir. Bu özellikleriyle Batı Anadolu’nun Erken Tunç Çağı çanak çömlek mal gruplarıyla benzerlik gösterirler. Bunun yanında, çark üretimi, turuncu hamur renkli ve çok ince katkılı veya katkısız Antik Dönem ve Roma Dönemi özellikleri gösteren parçalara da rastlanmıştır. Alanın bir tarla olarak kullanılmasından dolayı ve toprağın sürülmüş olduğu gözlendiğinden, bu alandaki arkeolojik malzemenin sürekli yer değiştirdiği ve esasen hangi alandan buraya doğru sürüklendiği bilinmemektedir. Yine de tarla içindeki yoğunluk bu alanda da yerleşme sınırlarının varlığına işaret eder. Diğer yandan, tarla içindeki buluntular arasında Neolitik veya Paleolitik olarak nitelenen arkeolojik malzeme sayısı çok düşüktür. Bu nedenle, genel olarak, tarla alanı söz konusu erken prehistorik dönemlerde kısıtlı kullanım görmüş olmalıdır. ADerg XXIII POI.15.26, burnun hemen batısında yer alan ve günümüzde büyük bir bölümü makiyle tamamen kaplı güney-güneybatıya bakan eğimli bir yamaçtır. Bu alan özellikle Paleolitik, Neolitik ve Geç Tunç Çağı buluntuları açısından yoğunluk gösterir. Öyle ki, sadece 61 metrekarelik bir alanda gerçekleştirdiğimiz yoğun taramalı yüzey toplaması sırasında 700’den fazla arkeolojik buluntu tespit edilmiştir. POI.15.26’da çok sayıda çanak çömlek ve yontmataş kalıntıların dışında iyi korunmuş durumda yassı baltalar bulunmuştur. Kömür Burnu Neolitik yerleşiminin bu yamaç üzerinde kurulmuş olduğunu öngörmek mümkün olsa da şu haliyle yüzeyden hiç bir mimari kalıntının görünür olmadığını belirtmek gerekir. POI.15.26’da az sayıda da olsa, Kalkolitik Dönem ve Antik Dönemlere ait çanak çömlek parçalarına rastlanmıştır; ancak bu örnekler ya tanımlanamayacak kadar küçüktür ya da aşınmış yüzeylere sahiptir. Bu duruma ek olarak, alanda yapılan çalışmaların sonunda sadece 1 adet hayvan kemiğine ve toplam 8 adet yumuşakça kavkısına rastlanmıştır. Bu durum, kemik ve kavkıların toprak yapısından dolayı iyi korunamadığını gösteriyor olabilir. Bu nedenlerle, Neolitik yerleşimin beslenme stratejilerine ilişkin çeşitli tahminlerde bulunmak mümkün olsa da veriye dayalı bir ön değerlendirmede bulunmak şu an için olası değildir. POI.15.27, tarlanın güneyinde kalan kireçtaşı/ kalkerli, beyaz renkli kayalıkların ve kaya mezarlarının bulunduğu alandır. Yukarıda sözü geçen, Miken çanak çömleği özellikleri gösteren az sayıda çanak çömlek parçası burada Dokuz Eylül Üniversitesi’nin daha önceki çalışmaları sırasında bulunmuştur.16 Alan yoğun bitki örtüsüyle kaplı olup günümüzde mezarların girişleri görünür durumda değildir. Yüzey görünürlüğünü tamamen engelleyen yoğun bitki örtüsü bu alanda yeni bir yüzey araştırması yapmayı da imkânsız kılmaktadır. Diğer yandan, görünürlüğün kısıtlılığından olsa gerek, çevrede şimdiye kadar hiç kaçak kazı izine rastlanmamıştır. POI.15.28 olarak tanımlanan alan, 0,57 hektar genişliğinde, denize çıkıntı yapan burnun doğuya doğru bakan yüzüdür. Burası ayrıca bazalt ana kayanın en çok belirgin olduğu, dolayısıyla burna da adını veren kara-koyu gri rengin en 16 uhrİ vd. 2010. 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı görünür olduğu bölümdür. Bu alanda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda, iki yüzeyli formları da içeren az sayıda Alt Paleolitik Döneme ait yontmataş aletlerle,17 MÖ 2. binyıla ait, gri ve açık kahve-kızıl kahve renkli, çark yapımı çanak çömlek parçaları, ezgi taşları ve bir adet çift konik biçimli pişmiş toprak ağırşak bulunmuştur. Burnun üzerinde Neolitik Döneme ait kalıntılara rastlanmamıştır. Son olarak, POI.15.29 olarak tanımlanan yer ise 19. yüzyıldan günümüze kadar kullanım gösteren kemerli ve üç yalaklı bir çeşme yapısıdır. 2016 sezonunda güney yamaç ve burnun üstü tekrar ziyaret edilerek buradan diagnostik özellik gösteren çanak çömlek parçaları ve yontmataş aletler toplanmıştır. Bu malzemenin tipolojik çalışması, fotoğraflama ve teknik çizim çalışmaları Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde uzman ekip üyeleri ve Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi öğrencileri tarafından gerçekleştirilmiştir. 2017 sezonunda, POI.15.26 olarak kayıtlara giren yamaç yerleşimi üzerinde yoğun taramalı yüzey araştırması teknikleriyle iki gün süren bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın, POI.15.26 yamaç yerleşiminin yüzey görünürlüğü yüksek olan 75 metrekarelik “Teras 2” olarak adlandırdığımız alanında yapılmasına karar verilmiştir. Buradaki çalışma için Teras 1 ve Teras 2 duvarları arasında kalan alan gridlere bölündü ve gridler üzerinde birbirine 1 metre uzaklıkta mesafelerle A’dan S’ye kadar sabit noktalar oluşturuldu. Dikey düzlemde ise 1 metre aralıklarla 1’den 6’ya kadar noktalar belirlendi. Bu şekilde birinci teras duvarıyla ikinci teras duvarı arasında toplam 114 gözlem noktası elde edilmiştir. Daha sonra bitki örtüsünün izin verdiği toplam 78 noktadan 1 metre çapındaki daireler içinden boyut, dönem ve cins ayırt etmeksizin tüm arkeolojik buluntular toplanmıştır. Her bir dairenin alanı 0,785 m2 olup toplam 75m2 lik alanın 61,23 m2 lik bölümünden toplama yapılması sağlanmıştır. İki günlük çalışma sonucunda 725 arkeolojik buluntu toplanmış olup bunların tamamı arazide uzman ekip üyeleri tarafından sınıflandırılmış, tarihlendirilmiş, sayılmış ve önceden hazırlanmış standart formlara kaydedilmiştir. Tarihlendirilebilir nitelikte parçalar çalışma evine getirilerek ölçülmüş, fotoğraflanmış ve teknik 17 ÇİlİnGİroğlu vd. 2016. 69 çizimleri gerçekleştirilmiştir. Diğer parçaların tamamı alanda yerinde bırakılmıştır. Bu yöntem bir pilot çalışma olarak çok kısıtlı bir alanda gerçekleştiğinden yerleşmenin dönemler içindeki farklı yayılım alanlarına ilişkin verileri toplamak şu an için mümkün olmamıştır. Ancak bu alanın yoğun taranması sayesinde daha önce tespit edilmesi mümkün olmayan nitelikte ve türde buluntulara rastlanmış ve Kömür Burnu’nun Paleolitik, Neolitik, Geç Tunç Çağı ve Antik Çağ malzemelerine ilişkin yeni ve önemli veriler elde edilmesi ve alanın çağlar içinde değişen niteliğinin anlaşılması sağlanmıştır. Örneğin bu çalışma sayesinde daha önce tespit edilememiş olan hayvan kemiği ve kum midyesi, istiridye, Murex, Glycymeris türlerine ait yumuşakça kavkıları gibi beslenmeye işaret edebilecek kalıntılar ilk defa bulunmuştur. Makroskopik özelliklerine dayanarak Milos ve Kapadokya kökenli olduğunu düşündüğümüz obsidyen parçaları da ilk defa bu çalışma sırasında ortaya çıkmıştır. Ayrıca Roma Döneminde alanda bir yerleşme olduğuna işaret eden çatı kiremitleri bulunmuştur. Paleolitik Çağ Yontmataş Buluntuları POI.15.26 numaralı buluntu yerinden toplam 50 adet Paleolitik yontmataş alet tespit edilmiş, bunların 39’u ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu aletler içerisinde 29 yonga (ikisi çekirdek kenarlı yonga -éclat débordant), 1 adet düzeltili doğal parça, 3 kazıyıcı, 3 düzeltili yonga, 6 dilgi, 1 adet iki yüzeyli el baltası, 4 çekirdek, 1 çekirdek/alet, 1 satır ve 1 vurgaç yer almaktadır. POI.15.28 numaralı buluntu yerinde ise bir adet bazalt iki yüzeyli el baltası tespit edilmiştir (Levha 2: 1). Kömür Burnu’nda Paleolitik Çağa ait olan bu buluntuların neredeyse tamamı bölgede yerel olarak mevcut olan bazalttan üretilmiştir. Yontmataş alet üretiminde kullanılan bazalt hammadde POI.15.28’de ve POI.15.26’da oldukça yaygın olarak bulunmaktadır. Her iki buluntu alanı da bazalt bir kayalık üzerinde yer alır, ancak POI.15.26’nın tamamı teraslanmış toprak bir dolguyla kaplıdır. Ancak her iki alanda yer alan bazalt kayaçlar Paleolitik ve sonraki dönemlerde hammadde olarak kullanılmıştır. POI.15.28’de bazalt kayaç alanlarının açık olması Paleolitik buluntuların gömülme durumlarını olumsuz yönde etkilerken, POI.15.26’da yer alan toprak dolgu ise Paleolitik yontmataş aletlerin korunarak günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Bazalt kayaçların doğal boşluklarında alet yapımından 70 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin önceki zamanlarda gelişmiş minerallerin (örn. kuvars) bulunduğu gözlemlenmiştir. Yerli bazalttan yapılmış yontmataş aletlerin büyük çoğunluğu gri renk tonlarında, homojen ve gözeneksiz bir yapıya sahiptir. Yontmataş aletlerin renkleri ise bulundukları sedimanlara göre değiştiği gibi, patinalaşmaya bağlı olarak da renk farklılıkları gösterir. Hiçbir buluntu sürüklenmeye dair izler taşımamaktadır. Hammaddelerin yapısal özelliği bakımından yongaların birçoğunun homojen hammaddelerden yapıldığı, çok az oranda bozuk yapıda hammadde örneklerinin yer aldığı gözlenmiştir. Homojen yapı sayesinde elde edilen yongalar genellikle keskin kenarlara sahiptir. POI.15.28 bazalt hammaddenin esas kaynağını oluştursa da burada Paleolitik Çağa ait sadece bir buluntu tespit edilmiştir. Bu alanda doğal olarak bulunan bazalt yumruları çoğunlukla birincil kaynaktır, köşeli biçimli bazalt parçaları çok sayıdadır. Bu parçaların ortalama boyutu 10-15 cm arasında olsa da 25-30 cm boyutlu parçalar da mevcuttur. POI.15.26’da ise Paleolitik yontmataş daha fazla sayıdadır. Burada 2017 yılında gerçekleştirilen yoğun yüzey araştırması sırasında modern dönemde kuru duvar örülerek oluşturulmuş bir terasta çalışılmıştır. Neolitik ve sonrasındaki dönemlere ait buluntularla yoğun olarak karşılaşılan bu alanda Paleolitik buluntular az sayıdadır (sadece 16 adet). Ayrıca bu yamaçta bazalt hammadde bulunmamaktadır. Paleolitik buluntular çoğunlukla yoğun yüzey araştırması yöntemiyle taranan alanın üzerinde yer alan makilik alanda ve daha az olarak yoğun araştırılan alanın altındaki yamaçta bulunmaktadır. Yoğun araştırma yapılan alanda deniz kıyısı çakılları ve köşeli halde kalker/kireçtaşı bloklar da bulunmaktadır. Ne bu çakıllar ne de kireçtaşları Paleolitik Çağ aletlerinin yapımında kullanılmıştır. Yongaların büyük çoğunluğu tam olarak korunmuş durumdadır (Levha 1: 1-13). Bunların içinde sadece 3 adet distal ve 1 adet proksimal yonga parçası mevcuttur. Tespit edilebilen topuk tiplerinde düz topuklar baskındır. 11 tane yonganın topuğu düz, 1 tanesi çatı biçimli, 3 tanesi doğal yüzlü (korteksli/kabuklu), 1 tanesi yüzcüklü (façetalı), 3 tanesi ise kırıktır. Yongaların topuk şekillerinde daralan şekilli topuklar baskındır. Bunlardan 10 tanesi daralan, 1 tanesi düz, 8 tanesi ise genişleyen tiptedir. Yongaların proksimal dış yüzlerinde çoğunlukla (n=15) herhangi bir düzelti gerçekleştirilmemiştir. Sadece 5 örnekte proksimal dış yüzde düzeltiye ait çıkarımlar ADerg XXIII mevcuttur. Yongaların dış yüzlerindeki çıkarım izlerinin dağılımda (n=9) birbirine paralel yönlü çıkarımlar fazla sayıdadır. Bu çıkarımların büyük çoğunluğu yonganın proksimal tarafından gerçekleştirilmiştir. Sadece bir tane paralel izli yongada yan kenardan çıkarımlar gerçekleştirilmiştir. Paralel çıkarım izlerini aynı oranda dairesel çıkarım izli (n=9) yongalar takip eder. Dairesel/merkezcil (centripetal) izler yonganın en az üç yönünden çıkarım izleridir. Bunun yanı sıra yongaların dış yüz çıkarım izlerinde birbirine dik açılı (orthogonal, n=4) izler de mevcuttur. Bu tip dış yüz çıkarım izleri biri proksimalden bir diğeri bir yan kenardan çıkarımlarla oluşturulmuştur. İki adet çekirdek kenarlı yonganın (éclat débordant) bir tanesinde düz topuk yer almaktadır, diğerinin topuğu kırıktır. Her iki parçanın dış yüz çıkarım izleri daireseldir. Altı adet tespit edilen dilgiler de yerel olarak mevcut olan bazalttan yapılmıştır (Levha 1: 1418). Dilgilerin sadece üç tanesinde topuk mevcuttur ve bunların tamamı düzdür. Topuk şekilleri iki tanesinde genişleyen (iri dilgilerde) ve bir tanesinde daralan biçimdedir. Dilgilerin proksimal kısımlarında herhangi bir çıkarım/düzelti yapılmamıştır. Dış yüz çıkarım izlerinden dördü paraleldir ve bunların çıkarım yönleri proksimal uçtan gerçekleşmiştir. Dilgilerden bir tanesinde birbirine dik açılı (orthogonal) çıkarım izleri yer alır ve bu izlerin çıkarım yönleri proksimalden ve sağ kenardan gerçekleştirilmiştir. Dairesel dış yüz çıkarım izine sahip olan bir diğer dilgide ise üç farklı kenardan çıkarımlar bulunur. Son dilgi parçasında ise asimetrik yakınsak izler yer alır ve bu dilginin dış yüzündeki çıkarımlar proksimalden gerçekleştirilmiştir. POI.15.26 numaralı alanda bir tane iki yüzeyli el baltası tespit edilmiştir (Levha 2: 2). Dip kısmı kırık olan bu parça ince grenli, koyu gri renkte bir bazalttan üretilmiştir. Aletin bir yüzeyi düz diğer yüzeyi dışbükeydir (plano-convex). Bundan dolayı taşımalık olarak iri bir yonga kullanılmış olduğu düşünülmektedir. Badem biçimlidir. Sağ ve sol kenar profilleri düzensiz yapıdadır. Sert vurgaç ile şekillendirilen bu parçanın distal ucu ise sivridir. Aletin her iki yüzeyinde de iri şekillendirme çıkarımları mevcuttur ve kenarlarda düzelti bulunmaz. Aletin uzunluğu 113 mm, maksimum dip genişliği 72 mm, en kalın yeri 39 mm, orta nokta genişliği 71 mm, uç genişliği 66 mm ve en geniş yerin dip kısma uzunluğu ise 34 mm’dir (aletin dip kısmı kırık olduğu için 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı en geniş yerinin dibe uzunluğu aletin genel şekli değerlendirilerek alınmıştır). Aletin üst yüzünde bulunan doğal yüz (korteks - kabuk) olasılıkla dip kısmında da işlenmeden bırakılmış alanlar kalmasına neden olmuştur. Bir diğer iki yüzeyli el baltası ise POI.15.28 numaralı buluntu yerinden tespit edilmiştir (Levha 2: 1). Bu aletin üretiminde taşımalık olarak bir bazalt yumrusu kullanılmıştır. Alet çift dışbükey (biconvex) çapraz kesiti olan badem biçimli, dibi işlenmeden bırakılmış (biface à base réservée) bir iki yüzeyli alettir. Tam olan bu alet, ince grenli gri renkte bazalt hammadde kullanılarak üretilmiştir. Aletin yüzlerinde patinalanma ve aşınmaya dair herhangi bir gösterge bulunmamaktadır. Yan profilleri sağ ve sol kenarlarda uzun “S” biçimlidir ve proksimal kısmı büyük oranda doğaldır, distal kısmı ise nispeten yuvarlak bir kenara sahiptir. Sert vurgaç kullanılarak işlenmiş olan bu aletin kenarlarında düzelti bulunmamaktadır. Bir yüzünün sadece sağ alt kısmı doğal olarak bırakılmış, diğer tüm kenarında derin negatifli çıkarımlar yapılmıştır. Diğer yüzünde ise sağ alt ve dip kısımları doğal olarak bırakılmış ve diğer tüm kenarları yine derin negatifli çıkarımlarla işlenmiştir. Aletin uzunluğu 115 mm, maksimum dip genişliği 75 mm, en kalın yeri 60 mm, orta nokta genişliği 70 mm, uç genişliği 66 mm ve en geniş yerin dip kısma uzunluğu ise 48 mm’dir. POI.15.26 numaralı buluntu yerinde 4 adet çekirdek, bir adet çekirdek/alet(?) tespit edilmiştir. Çekirdeklerin bir tanesi dairesel çıkarımlarla işlenmiştir ancak bir tane vurma düzlemi ve son çıkarımda bir yonga yer aldığından tek vurma düzlemli çekirdek olarak tanımlanmıştır. Yonga taşımalık üzerine yapılmış olan bu çekirdek bazalt hammaddeden yapılmıştır (Levha 3: 2). Patinası bulunmayan bu çekirdeğin hammadde yapısı normaldir. Bir diğer çekirdek ise disk biçimli çekirdek olarak tanımlanmıştır. Bu çekirdek yumru bir taşımalığa sahiptir ve bazalt hammadde kullanılmıştır. Vurma düzlemleri birbirine bitişiktir ve üç tanedir. Bir diğer tek vurma düzlemli çekirdek (Levha 3: 3) ise köşeli bazalt taşımalık üzerine yapılmıştır. Bu çekirdekte hazırlık yapılmadan yongalama yüzeyinden dairesel/ merkezcil çıkarımlar gerçekleştirilmiştir. Yongalama yüzeyinin sol ve sağında ise iri parçalar çıkartılmış, distalin sağında ise üst yüze doğru küçük pulcuk çıkarımlarla sivriltilmiştir. Bu çekirdeğin, çekirdek olarak kullanımı sona erdikten 71 sonra alet olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Bir diğer çekirdek ise yumru bir bazalt parça üzerine yapılmış denenmiş bir çekirdektir. Bu çekirdeğin çoğunluğu işlenmeden doğal yüzlü bırakılmıştır. Çekirdeğin bir kısa kenarından en uzunu 55 mm olan çıkarım yapılmıştır (Levha 3: 1). Çekirdekten bu parça çıkarıldıktan sonra kısa yoğun darbelerle kullanıldığını gösteren izlerin yer alması ve düzeltiyi işaret eden tek yüzden küçük menteşe kırıklı yoğun çıkarımlar, bu çekirdeğin çekirdek/alet(?) olarak kullanıldığını düşündürmektedir. Son çekirdek örneği ise tek kutuplu bir Levallois çekirdektir (Levha 3: 4). Köşeli bir bazalt hammadde üzerine yapılmıştır. Çıkarılacak yonganın şekli ve boyutu dairesel hazırlık çıkarımlarıyla belirlenmiştir. Vurma düzlemi sadece Levallois yonganın çıkarımı gerçekleştirilecek alanda açılmıştır. Bu vurma düzleminden 39 mm uzunluğunda bir yonga çıkarımı gerçekleştirilmiştir. POI.15.26’da 2017 yılında gerçekleştirilen yoğun yüzey araştırması sırasında İ3-1 numaralı gözlem noktasında bir adet satır tespit edilmiştir. Bu satır yuvarlanmış köşeli, düz-dışbükey kesite sahip bir bazalt hammaddeden yapılmıştır. Üst yüzünde %60, alt yüzünde %85 oranında doğal yüz bulunur. Üst yüzünde yedi, alt yüzünde iki çıkarım mevcuttur. Bu çıkarımlar dışbükey biçimli düz kesite sahip bir kullanım kenarı oluşturur. Her iki yüzünde de çıkarımlar olsa da bu aletin şekillendirilmesi esas olarak tek bir yüzden gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle bu aletin bir kıyıcı değil, bir satır olarak değerlendirilmesi gerekir. Yine aynı buluntu yerinin üst kotlarındaki makilik alanda bir adet vurgaç tespit edilmiştir. Yuvarlanmış bazalt bir çaytaşı kullanılarak oluşturulmuş bu aletin neredeyse her yerinde çok yoğun darbelenme izleri mevcuttur. Vurgaç olarak kullanılmış olduğu esnada kırılan kenarlarında oluşan köşelerin de yeniden kullanılmış olduğu tespit edilmiştir. Kırıklar zaman zaman derin vurma yumrusu negatifleri göstermekte olsa da, bu kırıkların yonga olarak kullanımı boyutlarından dolayı mümkün değildir. POI.15.26 numaralı buluntu yerinden 6 adet taşımalığı yonga olan düzeltili alet belirlenmiştir, bir tane de düzeltilenmiş doğal bir parça (Levha 4: 3) bulunur. Bunlardan üçü düzeltili yongalar, ikisi tek kenar kazıyıcı (Levha 4: 2, 4), bir tanesi ise yuvarlak (çeper) kazıyıcıdır (Levha 4: 1). Düzeltili yongalardan iki tanesinin iki kenarı düzeltilenmiştir. Bu aletler tipik kazıyıcılar veya 72 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin dişlemeliler gibi aletler olmadıkları için “düzeltili yonga alet” olarak adlandırılmışlardır. Bunlardan birinde sağ kenar iç yüzde, sol kenar dış yüzde düzeltilidir. Diğerinde ise sağ ve sol kenarlar iç yüzde düzeltilidir. Her iki aletin de kenarları iri pulcuk düzeltilerle şekillendirilmiştir. Yonga taşımalık üzerine yapılmış bir başka düzeltili yonganın ise sol kenarı küt ve pulcuk düzeltilidir, sağ kenarda ise iç yüzde iki, dış yüzde bir düzelti çıkarımı bulunur. Tek kenar kazıyıcıların ikisinin de kenarları düzdür. Bu aletlerden bir tanesi iri ve kalın yongadan üretilmiştir ve sadece sol kenarında basamak biçimli düzeltili yer almaktadır (Levha 4: 4). Bu aletin basamak düzeltileri önce iri çıkarımlar, sonra daha kısa ve en son olarak da daha küçük çıkarımlarla gerçekleştirilmiştir. Bu biçimsel özelliği ile “Quina” tip kenar kazıyıcıya benzemektedir. Diğer tek düz kenar kazıyıcının sol kenarı iri pulcuk düzeltilerle şekillendirilmiştir (Levha 4: 2). Düzeltiler dış yüzün distal ve orta kenarlarında yer almaktadır. Yuvarlak (çeper) kenar kazıyıcı da yonga taşımalık kullanılarak yapılmıştır. Bu aletin sağ ve sol kenarlarında iri çıkarımlarla başlayan basamaklı düzelti yer almaktadır (Levha 4: 1). Yongadan yapılmamış fakat düzeltilenmiş bir başka alet ise bir bazalt yumrusundan yapılmıştır (Levha 4: 3). Küçük boyutlu olmasından dolayı, bu aletin düzeltilenmesi sırasında çıkarılan yongaların boyutu bu aletin çekirdek olarak tanımlanmasını engeller. Uç kısmı hafifçe sivridir. Bu düzeltili doğal parçanın bir yüzündeki doğal kırık kullanılarak aletin uzun kenarında arka arkaya önce iri, sonra küçük çıkarımlar yapılmıştır. Gerçekleştirilen çıkarımlar yarı dik bir kenar oluşturmuştur. Bu aletin keskin bir kenarı yoktur. İki yüzeyli olarak işlendiği için oldukça küçük bir el baltasına benzemektedir. POI.15.26 ve POI.15.28 numaralı buluntu yerlerinde tespit edilen yontmataş aletler genel teknolojik ve tipolojik özellikleri bakımından Paleolitik Çağa aittir. Ancak örnek sayısının az olması nedeniyle, buluntu topluluğunun Alt veya Orta Paleolitik dönemlerden hangisine ait olduğu kesin olarak belirlenemez. İki yüzeyli el baltalarının biçimsel özellikleri Alt Paleolitik Dönemin sonları veya Orta Paleolitik Dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Ancak POI.15.26 numaralı alanda Levallois tekniğinin ve el baltasının birlikte bulunması bunların Alt Paleolitik Dönemin son aşamalarına ve Orta Paleolitik’in ADerg XXIII başlangıç aşamalarına ait olabileceklerini gösterir. Bu döneme ait buluntular Geç Acheul Dönemde Levant’tan18, Güney Kafkaslar’dan19 ve Anadolu’da ise Gürgürbaba Tepesi20, Gaziantep Kuvaterner Nehirsel II buluntuları21 ve Dızmırtaşı22 buluntu alanından bilinmektedir (MIS 11-MIS 6). POI.15.26 numaralı buluntu alanındaki çekirdeklerin ve taşımalıkların genelinde paralel yönlü dış yüz çıkarım izlerinin ve Levallois ürünlerin düşük oranlarda yer alması Levant, Güney Kafkaslar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yontmataş alet topluluklarından farklılık göstermektedir. Orta Anadolu’da yer alan Göllüdağ yüzey araştırmalarında tespit edilmiş Levallois çekirdeklerin büyük çoğunluğu ise tek bir tercihli yonga çıkarımı yapılmış çekirdeklerden oluşmasına rağmen, bu buluntular Orta Paleolitik döneme tarihlendirilmiştir.23 Kaletepe Deresi 3 (KD3) kazılarının IV. ve III/IV tabakaları ise geç Acheul dönemine tarihlendirilmiştir. Bu tabakalarda bazalt, andezit ve riyolit gibi iri taneli hammaddeler yoğun olarak kullanılmıştır. Az sayıdaki Levallois buluntu ise obsidyendendir. Bu tabakalarda iki yüzeyli aletler de az sayıdadır.24 Bu tabakanın genel teknolojik özelliklerini iri taneli hammaddelerden üretilmiş satırlar ve kıyıcılar oluşmaktadır ve endüstri yonga ağırlıklıdır. Bu açıdan Kömür Burnu buluntularının Göllüdağ ve KD3’ün sözü edilen tabakalarıyla hem önerilen tarihler hem de teknoloji açısından bir benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. İstanbul yakınlarındaki Yarımburgaz Mağarası kazılarında tespit edilen yontmataş aletlerde ise yongalar ve düzeltili yonga aletler baskındır.25 Kullanılan hammaddenin niteliğinin de bir sonucu olarak buluntular içinde az sayıda da olsa satır ve kıyıcı gibi çekirdek aletler bulunur. Ancak Orta Pleyistosen’in ortalarına, yaklaşık 390-220 binyıl öncelerine tarihlenen Yarımburgaz’da iki yüzeyliler ve Levallois teknolojisinin kullanımı söz konusu değildir.26 Bu açıdan Kömür Burnu 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Bar-yoSeF 1998; Gılead 1970. doronıChev 2008. Baykara vd. 2016, 2017. Mınzonı-deroChe 1987. taŞkıran 2008. kuhn vd. 2015. SlıMak ve dİnÇer 2007. kuhn 2010. arSeBÜk 1998. 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı buluntuları Yarımburgaz’la benzerlik göstermez. Kömür Burnu yontmataş buluntularında bir adet satırın bulunmasına karşın, Levallois ürünlerin, düzeltili aletlerin ve iki yüzeylilerin yer alması belirgin bir biçimde Yarımburgaz Mağarası ve genel olarak Trakya Alt Paleolitik kültürlerinden 27 farklılık göstermektedir. Bursa’daki Belen Tepe28, Kütahya’daki Karabulut29 gibi buluntu yerlerinde çakmaktaşı hammaddeler kullanılmıştır. Buralarda Levallois çekirdeklerle birlikte iki yüzeyli aletler de mevcuttur. Kömür Burnu, bu açıdan bu iki buluntu yeriyle çok yakın teknolojik benzerlik gösterir. Batı Anadolu’da yapılmış çeşitli çalışmalarda Alt ve Orta Paleolitik Dönemlere ait yontmataş aletler bulunmuştur. Öncelikle İzmir ili sınırlarında bulunmuş iki adet iki yüzeyli aleti ele alabiliriz. Buluntulardan birinin Narlıdere’de, diğerinin Urla’ya yakın Menteş bölgesinde bulunduğu bildirilmiştir.30 Menteş’te bulunan örnek, çakmaktaşından üretilmiş, 21.6 cm uzunluğunda, hem distal hem de proksimal uçları sivri, kenar profilleri genellikle düzensiz yassı bir iki yüzeylidir.31 Diğer alet ise yaklaşık 7 cm uzunluğunda, Micoque tipinde olarak tanımlanmış, uçları yuvarlak/yarı-yuvarlak, çift dışbükey kesite sahip küçük bir iki yüzeylidir.32 Ne yazık ki, sadece bu iki örneğe dayanarak Kömür Burnu buluntularının bu aletlerle olan benzerliğini tartışmak mümkün değildir. Yine de Kömür Burnu yontma taş topluluğunun yakın benzerlerinin Urla ilçesi sınırlarında tespit edilen buluntu yerinde olduğu tahmin edilebilir. Afyon yakınlarındaki Menekşe Kayalar’da bir tane iki yüzeyli el baltası bulunmuştur ve bunun geç Acheul Dönemine tarihlendirilebileceği önerilmiştir.33 Bilindiği gibi, Denizli’de 1,2-1,6 milyon yıl öncesine tarihlenen Kocabaş Homo erectus fosili mevcuttur.34 Aynı ilde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında da çoğunlukla çakmaktaşından yapılmış iki yüzeyli aletler, satırlar, Levallois ürünler de tespit edilmiştir.35 İki yüzeyli içeren buluntu topluluklarının Kömür Burnu ile genel bir benzerlik içinde olduğu düşünülebilir. Diğer yandan, Manisa’daki Bozyer’de36 kuvarstan iki kutuplu yöntem ağırlıklı olarak kullanılarak üretilmiş bir Alt Paleolitik buluntu topluluğu tanımlanmıştır. Bu teknoloji aynı Konya’daki 0,78–0,99 milyon yıl öncesine tarihlenmiş olan Dursunlu gibi37 yonga ağırlıklıdır ve el baltası, çaytaşı alet gibi tipik çekirdek aletleri içermez.38 Ayrıca Gediz’in eski teraslarında 1,1 milyon yıl öncesine tarihlenen tek bir kuvars yonga tespit edilmiştir.39 Kömür Burnu buluntuları, Dursunlu, Bozyer ve Gediz gibi Anadolu’nun olasılıkla en eski buluntuları ile teknolojik bir benzerlik göstermemektedir. Son yıllarda Uşak’taki Sürmecik’te gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, çoğunluğu Orta Paleolitik Döneme ait iki yüzeyliler, yaprak biçimli uçlar, Levallois ürünleri gibi Mousterien yontmataş aletler tespit edilmiştir.40 Burası tespit edilmiş yaklaşık 80 bin yontmataş alet içerir.41 Sürmecik buluntularının Kömür Burnu ile benzer olup olmadığını söylemek şu anda mümkün değildir. Kıta Yunanistan’da Alt Paleolitik buluntular çok azdır ve bunların içinde nadiren iki yüzeylilerle karşılaşılır.42 Diğer yandan, Buzul Çağı boyunca anakarayla bağlantısı bulunmayan Girit Adası’nda Paleolitik buluntulara rastlanır. Girit’in güney sahillerindeki Plakias’ta tespit edilmiş iki yüzeyli el baltaları Ege Paleolitik dönemleri ve ilk insanların deniz yolculukları açısından kritik öneme sahiptir. Girit Paleolitik buluntuları çoğunlukla kuvarstan yapılmıştır. Bunlar Orta ve Üst Pleyistosene tarihlendirilmişlerdir.43 Aletler içinde iki yüzeyliler, kazıyıcılar ve çekirdekler bulunmaktadır. Alt Paleolitik buluntuların en azından 130 binyıl öncesine ait olduğu önerilmiştir.44 Girit’in güneyinde yer 35 36 27 28 29 30 31 32 33 34 dİnÇer ve SlıMak 2007. dİnÇer 2010. dİnÇer 2017a. CayMaz 2008: 4. k anSu 1963. k anSu 1969. taŞkıran ve Z. taŞkıran 2011. vıalet vd. 2018. 73 37 38 39 40 41 42 43 44 ÖzÇelİk 2017. rooSevelt ve luke 2010. GÜleÇ vd. 2009. dİnÇer 2017b. Maddy vd. 2015. taŞkıran 2017. polat 2018. tourloukıS ve k arkanaS 2012. StraSSer vd. 2011. StraSSer vd. 2010. 74 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin alan Gavdos Adası’nda da Alt ve Orta Paleolitik döneme ait buluntular tespit edilmiştir. Burada çoğunlukla çakmaktaşından iki yüzeyliler, Levallois ürünleri, kazıyıcılar ve dişlemeliler tespit edilmiştir.45 Girit ve çevresindeki buluntular tercih edilen hammadde haricinde Kömür Burnu buluntuları ile teknolojik olarak benzerdir. Paleolitik Dönemde Batı Anadolu’yla bugünkü Ege adaları arasında kara köprüleri olduğu bilinmektedir. Yaklaşık 480-250 bin yıllarında Karaburun yarımadası, Sakız, Midilli, Samos, Limni ve hatta Kikladlar birbirine bağlı tek bir kara parçasını oluşturmaktaydı.46 Batı Anadolu’ ya Buzul Çağı boyunca kara köprüsüyle bağlı olan Midilli Adası üzerinde, Kömür Burnu’nun kuş uçumu yaklaşık 70 km kuzeyinde, Rodafnidia adlı bir Alt ve Orta Paleolitik buluntu yeri kazılmıştır. Alanın yontma taş endüstrisi iki yüzeyliler, üç yüzeyliler (kazmalar), nacaklar, çekirdekler ve çok sayıda yonga içermektedir. Rodafnidia’daki en eski arkeolojik buluntular 476±62 binyıl öncesine tarihlenmiştir. Buluntular arasında Levallois teknolojisinin kullanımı çok azdır. Hammadde olarak çoğunlukla çakmaktaşı kullanılmıştır.47 Hammadde haricinde Kömür Burnu buluntularıyla en yakın teknolojik benzerlik gösteren buluntu yeri kanımızca Rodafnidia’dır. Rodafnidia’nın arkeolojik buluntu içeren en yeni tabakaları 164±33 ve 258±48 binyıl öncelerine tarihlendirilmiştir. Dolayısıyla Kömür Burnu’ndaki Paleolitik buluntular için de geniş anlamıyla 476-164 bin yıl tarihlerinin önerilmesi mümkündür (MIS 13-6). Kömür Burnu Paleolitik buluntuları genel olarak kıta Yunanistan’ı ve Marmara’nın kuzeyinden çok Anadolu’nun batısı (KD3, IV. tabaka dâhil) ve Ege adaları ile benzerlik gösterir. Bu teknoloji, olasılıkla Alt Paleolitik’in geç ve/veya Orta Paleolitik’in erken evrelerini temsil eder. Teknolojinin içinde iki yüzeyli aletler ve Levallois ürünleri mevcuttur, ancak bunlar teknolojinin ana unsuru değildir. Teknolojinin ağırlığı yongalardır. Adalarda çakmaktaşı, kuvars gibi hammaddeler kullanılırken Kömür Burnu’nda yerel olarak mevcut olan bazaltlar kullanılmıştır. Hammaddelerin niteliği üretilen aletlerin biçimini genel olarak belirlemiş olsa da, bu teknoloji Ege’nin 45 kopaka ve MatzanaS 2009. lykouSıS 2009: Fig. 5. 47 Galanıdou vd. 2016. 46 ADerg XXIII doğu kıyısında ve adalarda homojen bir teknolojiyi göstermektedir. Alt Paleolitik insan hareketleri açısından Anadolu’nun en batısında yer alan Kömür Burnu’nun, kuzeybatıya (Balkanlar’a) doğru değil, batıya yönelik bir insan yayılımını yansıtmakta olduğu önerilebilir. Neolitik Dönem Çanak Çömleği Bu çalışma kapsamında toplam 40 adet Neolitik Döneme tarihlenen çanak çömlek parçası detaylı olarak incelenmiştir. Bu parçaların 37 tanesi yamaç yerleşiminde (POI.15.26) bulunmuş olup hem morfolojik hem de hamur ve yüzey özellikleri açısından tipik Batı Anadolu Neolitik Dönem özellikleri göstermektedir. Geriye kalan 3 örnek ise POI.15.28’de bulunmuş olup küçük boyutları, profillerinin belirsizliği ve yüzeylerin aşınmış olması nedeniyle tarihlendirilmeleri sorunlu olan, olasılıkla Neolitik Döneme ait parçalardır. Yamaç yerleşiminden toplanan parçaların 17 tanesi ağız kenarı, 14’ü dip parçası, 4 tanesi tutamak ve 2 tanesi gövde parçasıdır. Parçaların boyutları genellikle küçüktür (4-16 cm2) ve çoğunun uzunluğu 15-40 mm, genişliği ise 20-60 mm arasında değişir. Bu boyutlardan daha büyük parçaların sayısı oldukça azdır. Dolayısıyla yüzey üzerinde korunmanın çok zayıf olduğu ve parçaların rahatlıkla ufalanan teknolojik özelliklere sahip olduğu görülür. Bu ufalanmada pişirimin zayıf veya orta olmasının yanında, parçaların cidar kalınlıkları da rol oynamış olabilir. Neolitik Dönem çanak çömleklerinin cidar kalınlıkları 4-18 mm arasında değişir. Ancak 37 parçanın 21 tanesi 4-7 mm arasında değişen ince bir cidara sahiptir. Batı Anadolu Neolitik Dönem çanak çömleklerinin ortak bir teknolojik özelliği olan ince cidar üretimi ve tercihi Kömür Burnu toplumu için de geçerlidir. Bunun yanında özellikle çömleklere ait diplerde veya büyük boyutlu kaplara ait gövde parçalarında 10 mm’nin üzerinde cidar kalınlıkları görülebilir. Ağız parçalarında ise 4-11 mm arasında cidar kalınlıkları ölçülmüştür. Parça yüzeylerinde hem içte hem dışta aşınmalar görülmektedir. Bu aşınmaların bir bölümü kullanımdan kaynaklı dip veya ağız kenarı üzerindeki eski yüzey aşınmaları olarak tespit edilmiştir. Geriye kalan aşınmalar tafonomik süreçlerin etkisiyle gerçekleşmiştir. Yüzeyin aşınması parçaların yüzlerinde katkı maddelerinin görünür olmasına neden olmuştur. Buna rağmen iç veya dış yüzeyde parçalı da olsa astara ait kalıntılara rastlamak mümkündür. Çok nadir de olsa Kömür 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı Burnu çanak çömlekleri üzerinde parlak açkının iyi korunduğu gözlenmiştir. Kömür Burnu Neolitik çanak çömleği genellikle orta (n=25) veya zayıf (n=6) pişirimlidir. İyi pişirim gösteren parçalar sadece 6 tanedir. Özler genellikle tek katmanlı ve gri-koyu gri renktedir. Bunun yanında 3 katmanlı ve çok renkli özler de az sayıyla temsil edilir. Özlerde gözlenen koyu tonlar hamur içinde yoğun olarak kullanılan kıyılmış saman katkının pişirim sırasında karbonlaşmasından kaynaklanır. Yalnızca mineral katkı gösteren beş parça dışında, tüm örneklerde hem mineral hem saman katkı bir arada kullanılmıştır. Sıklıkla hamurun içine saman, kum ve mika katkı karıştırılması tercih edilmiştir (n=14). Ayrıca taşçık (n=14) ve kireç (n=9) katkılar da birçok örnekte gözlenmiştir. Katkıların büyüklüğü genellikle orta (0.5-2 mm) boydadır (n=21). Yine de büyük boyutlu katkıya (0.5-3 mm) sahip parçaların sayısı 9’dur. Boyutu küçük olan katkılar (0.5-1 mm) ise sadece 7 örnekte karşımıza çıkar. Diğer yandan, Kömür Burnu çanak çömleklerinde en dikkat çekici teknolojik özellik olarak tanımlanabilecek husus, katkı yoğunluğudur. Parçaların neredeyse tamamında oldukça yoğun oranda (%20-30) katkı maddeleri görülür (n=28). Diğer bir tipik özellik ise yüzeyler üzerindeki gözeneklerdir. Gözenekli olarak sınıflandırdığımız parçaların sayısı 32’dir. Gözeneklere sahip olmayan parçaların sayısı sadece 5’tir. Yüzeyler üzerindeki gözenekler parçaların zaman içinde yüzeyde aşınımından kaynaklanmış olup büyük çoğunluğu kıyılmış saman katkının yanarak kaybolması sonucu oluşmuş ince, uzun biçimli boşluklardır. Bunun yanında kireç katkının pişirme sırasında şişerek yüzeyi patlatması veya taşçık katkıların yüzeyi delmesi gibi durumlar da söz konusudur. Dış yüzey renkleri kırmızı ve kızıl kahve tonlarındadır (n=26), ayrıca kahverengi örnekler de bulunur (n=10). İç yüzlerde ise kahve tonları yaygındır (n=22). Daha ender olarak iç yüzde kızıl kahve veya kırmızı tonlar görülür. Dış yüzde rengin dağılımı çoğunlukla eşit ve homojendir (n=22), geriye kalan örnekler üzerinde çeşitli nedenlerle farklı renklerin bir arada yer aldığı görülür. Toplam 26 parça üzerinde kırmızı veya kızıl-kahve tonlarında astar korunmuştur. Bunların 12 tanesi hem içte ve dışta, 14 tanesi sadece dış yüzde görülür. Açkı ise çok daha az örnek üzerinde gözlenmiştir (n=16). Bunların çoğu dış yüzde korunmuş olmakla birlikte, iç ve dış yüzde 75 korunmuş az sayıda örnek de bulunur. Genel Batı Anadolu geleneğine uygun olarak, kapalı kapların sadece içinin astar ve açkılandığı, açık kapların ise hem içinin hem dışının astar ve açkıyla kaplandığı görülür. Kömür Burnu çanak çömleklerinin özelliklerinden biri de mat yüzeylerdir (n=31). Genellikle kaliteli açkı ve parlak yüzeyleriyle bilinen Batı Anadolu Neolitik Dönem çanak çömlekleri açısından değerlendirdiğimizde, Kömür Burnu toplumunun da parlak yüzeyli bir üretim yapmayı tercih etmiş olduğunu, ancak tafonomik nedenler yüzünden parlak açkıların kısıtlı sayıda örnek üzerinde (n=7) korunduğunu önermek mümkün görünmektedir. Parçaların tamamı yalın yüzeylere sahip olup hiçbirinde bezek görülmemiştir. Kömür Burnu Neolitik çanak çömleği çoğunlukla kırmızı astarlı, orta ve kaba yapım mal grubundan oluşur (n=25) (Levha 5: 4-9, 11, 15-21). Bunun dışında yalın kahverengi orta ve kaba yapım (Levha 5: 2-3, 1214) veya kızıl kahve orta-kaba yapım (Levha 5: 1, 10) örneklere de rastlanmıştır (n=12). Çanak çömleklerin hamur ve yüzey işlemlerine ilişkin sıraladığımız tüm bu özellikler Ulucak, Yeşilova, Çukuriçi, Ege Gübre ve Dedecik-Heybelitepe gibi Batı Anadolu Neolitik Dönem yerleşmelerinde bulunan malzemeyle teknolojik yönden oldukça güçlü paralellikler göstermektedir.48 Ayrıca Sakız Adası’nda yer alan Agio Gala Aşağı Mağara Neolitik buluntularıyla da yüzey işlemleri ve formlar açısından benzerlikler mevcuttur.49 Kömür Burnu Neolitik çanak çömlekleri genellikle orta boylu kâse ve çömleklerden oluşur. Kapların çapları 10-26 cm arasında değişir. Bu değerler Batı Anadolu Neolitik Dönem çanak çömlekleriyle uyum içindedir; öyle ki 30 cm’nin üzerinde ağız çaplarına, sığ geniş tabaklara ve geniş ağızlı çömleklere bu dönemde hemen hiç rastlanmaz. Kömür Burnu çanak çömlekleri basit (n=10), dışa dönük (n=7) ve düzleştirilmiş ağız kenarlarına (n=1) sahiptir (Levha 5: 1-10). Dipler ise düz (n=13) ve disk (n=1) biçimlidir (Levha : 15-21). Dip çapları 7-18 cm arasında değişmektedir. Diplerin büyük bir çoğunluğu 8-12 cm arasında değişen çaplara sahiptir ve bu değerler büyük boyutlu çömleklerin nadiren üretildiğini gösterir. Üç parça üzerinde küçük memecikler görülmektedir (Levha 5: 11-13). Bir parça 48 ÇİlİnGİroğlu 2012; dErİn 2012; sağlamtİMur 2012; horejS 2012. 49 hood 1981: 14-15. 76 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin üzerinde oval kesitli, dikey bir kulp korunmuştur (Levha 5: 14). Memecikler Batı Anadolu Neolitik çanak çömlek geleneğinde sıklıkla tercih edilen işlevsel eklentilerdendir. Kap biçimleri oldukça homojen ve basittir. Basit ağız kenarlı veya dışa dönük ağız kenarlı kâseler, daralan ağızlı çömlekler, boyunlu çömlekler ve düz dipli çömlekler ön plandadır (Levha 5). Kap tipolojisinin sınırlılığı ve formların basitliği, örnekler arasında kompozit, omurgalı formların olmaması Kömür Burnu Neolitik yerleşiminin Batı Anadolu Neolitik çanak çömlek gelenekleri, beğenileri ve yeme-içme kültüründeki ortaklıkları bir kez daha göstermektedir. Basit kâseler, daralan ağızlı çömlekler, düz dipler ve memecikler çevre Neolitik yerleşimlerinin tümünde karşımıza çıkan morfolojik niteliklerdir. Diğer yandan, bölge için çok tipik sayılan omuz veya karın üzerine dikine yerleştirilmiş tüp delikli tutamakların bulunmamış olması dikkat çekicidir. Ayrıca, Sakız Adası’ndaki Agio Gala Aşağı Mağara’dan bilinen ve Hood tarafından “Agio Gala tutamakları” olarak adlandırılan kuyruklu dikine yerleştirilmiş tüp tutamaklar da burada görülmemiştir.50 Tarihleme açısından incelenecek olursa, Kömür Burnu örnekleri arasında çok yardımcı olabilecek unsurlar bulmak kolay değildir. Teknolojik ve tipolojik özelliklere bakarak bölgenin MÖ 7. binyıl sonu ve 6. binyıl başı çanak çömlek repertuvarlarıyla güçlü bir uyum içinde olduğu söylenebilir. Alanda şimdiye kadar hiç baskı bezekli parçanın bulunmamış olması, eğer bu durum örneklem sayısının bir sonucu değilse, yerleşmenin MÖ 6000’den daha önceye tarihlendirilmesinin uygun olacağına işaret eder; çünkü bölgede baskı bezekli parçaların MÖ 6000’den sonra görülmeye başladığı bilinmektedir.51 Formların basitliği ve boyunlu çömleklerin yok denecek kadar az olması da MÖ 6000’den önceki bir aşamaya işaret etmektedir. Saman katkının bölgede özellikle MÖ 6. binyıl sonunda yoğunlaştığını bilmekteyiz.52 Kömür Burnu çanak çömleklerinde görülen yoğun saman katkı kullanımı da yerleşimin MÖ 6100’lerden önceye gitmediğine işaret edebilir. Diğer yandan, Ulucak ve Çukuriçi gibi yerleşimlerden bilindiği üzere, kırmızı astarlı ve açkılı mal grubu zaman içinde üretimi giderek artan ve MÖ 6000’lerden sonra neredeyse tek tercih edilen mal grubudur.53 Kömür Burnu’nda kırmızı astarlı parçaların yüksek oranı (yaklaşık %70) ve ona eşlik eden kahverengi yalın parçalarla saman katkının yoğun kullanımı MÖ 6200-6000 gibi bir tarih aralığının bu çanak çömlek grubu için uygun olabileceğini gösterir. Neolitik Döneme ait Diğer Buluntular POI.15.26’da gözlemlenen Neolitik Döneme ait yontmataş aletler toplamda 84 adettir. Buluntu yerinde çakmaktaşı doğal olarak bulunmamaktadır. Bol olarak bulunan bazalt hammaddeden ise gözlemlenebildiği kadarıyla Neolitik Dönem teknolojilerini yansıtan hiçbir yontmataş alet yapılmamıştır. Kömür Burnu’nda Paleolitik ve Neolitik dönemlerde hammadde tercihinde belirgin bir farklılık bulunmaktadır. Neolitik yontmataş buluntuların tamamının hammadde kaynağı başka yerlerdedir. Üç adet obsidyen buluntu mevcuttur (Fig. 5). Makroskopik gözlemlere göre obsidyen en az iki farklı kaynaktan gelmektedir. İki obsidyen buluntu saydam ve siyahımsı özelliğiyle Orta Anadolu (olasılıkla Göllüdağ) kökenlidir. Bunlardan biri yonga (Levha 6: 6), diğeri ise kırık bir parçadır. Diğer obsidyen ise Milos kökenli bir dilgidir (Levha 6: 7). Orta Anadolu ve Milos obsidyenlerinin Batı Anadolu Neolitik yerleşmelerinde ve hatta Sakız Adası’ndaki Agio Gala’da bir arada bulundukları bilinmektedir.54 Dolayısıyla, Kömür Burnu’nda benzer bir durumla karşılaşmış olmamız bölgedeki genel örüntüyü tasdik eder niteliktedir. Ancak kanımızca daha ilginç olan bir nokta, Orta Anadolu ve Milos obsidyenlerinin farklı niteliğinin de bölgeden bilinen diğer örneklerle benzeşmesidir. Şöyle ki, Batı Anadolu Neolitik yerleşmelerinde Milos kökenli obsidyenler, yerleşmeye hazır olarak getirilmiş çekirdekler üzerinden üretilmiş dilgilerle karakterize olmaktadır.55 Diğer yandan, Orta Anadolu obsidyenleri ise bu yerleşmelere parça veya düzensiz yongalar olarak ulaşmakta, yerleşmede hazır çekirdekler üzerinden gerçekleştirilen düzenli bir üretime işaret etmemektedir.56 Bu gözlemlere dayanarak, Batı Anadolu Neolitik toplumları için farklı niteliğe sahip 53 50 hood 1981: Fig. 5, Fig. 6. ÇİlİnGİroğlu 2010; çİlİnGİroğlu 2012. 52 ÇİlİnGİroğlu 2012. 51 ADerg XXIII ÇİlİnGİroğlu 2012; horEjs 2012. mılıć 2014, 2016; lıChtEr 2008. 55 mılıć 2016; mılıć b. vE horEjs 2017. 56 mılıć 2016: 106-109. 54 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı iki tip obsidyen hareketliliğinden bahsetmek yerinde olacaktır. Milić’e göre, bölgede Milos obsidyeninden üretilen standart dilgilerin varlığını düzenli ve hammadde gereksinimini karşılayan bir takas ağının varlığı olarak okumak mümkünken, düzensiz yonga ve parçalarla temsil edilen Orta Anadolu obsidyeni ise “egzotik” bir özelliğe sahip, prestij veya ritüel değeri olan objeler olarak yorumlanabilir.57 Kömür Burnu’nda bulduğumuz Milos obsidyen parçasının bir dilgiye, Orta Anadolu obsidyenlerinin ise parçalara ait olması Batı Anadolu için geliştirilmiş bu farklı motivasyonlara sahip hareketlilik modelini destekler niteliktedir. Geriye kalan tüm Neolitik yontmataş buluntular çakmaktaşındandır. Bu çakmaktaşı genellikle kahverengi ve açık kahverengi tonlarındadır. Kaynağı Karaburun Yüzey Araştırması (KAYA) kapsamındaki çalışmalarda henüz tespit edilememiştir. Yontmataş buluntular içinde yongalar baskındır (n=52). Yongalarda proksimalden gerçekleştirilmiş paralel dış yüz çıkarımları baskındır. Topuklar genellikle düzdür. Dış yüzünde kabuk bulunan yongalar çok az sayıdadır. Kabuk genellikle birincil nitelikte, kireçtaşı içerikli bir kabuktur. Düzeltili aletler çok az sayıdadır (n=4). Dilgiden yapılmış, bir kenarında silika parlaklığı bulunan bir orak bıçağı tespit edilmiştir. Bunun dışında, uzun yongalar mevcut olsa da teknolojik olarak gerçek dilgisel üretimle karşılaşılmamıştır. 2017 yılında gerçekleştirilen yoğun yüzey araştırmasında sadece bir tane çakmaktaşı çekirdek tespit edilmiştir. Bu çekirdek yarı küresel bir çekirdektir. Yuvarlak biçimli hammaddeden yapılmış bu çekirdeğin bir yüzünde hiçbir çıkarım bulunmazken, diğer yüzünde çeşitli yönlerden, çoğunlukla kısa ve geniş, menteşeli çıkarımlar gerçekleştirilmiştir. Hem kabuklu yongaların azlığı hem de yoğun taramaya rağmen sadece bir tane çekirdekle karşılaşılmış olması, Neolitik Dönem yontmataş üretiminin yerleşme dışında gerçekleştirildiğini, aletlerin bitmiş ürünler olarak yerleşmeye getirilmiş olduğunu göstermektedir. 77 koyu yeşil renkteki serpantinden, diğerleri ise siyah bir taştan üretilmiştir. Karaburun’da serpantin yataklarının varlığını dikkate alırsak,58 bu hammaddenin topluluk tarafından doğrudan erişim yoluyla elde edilmiş olabileceği önerilebilir. Siyah renkli hammadde ise büyük olasılıkla alanın kendisinde ve yakınındaki sahilde ham halde çakıllaşmış olarak bulunan andezittir. Bu malzemeler üzerinde herhangi bir arkeometrik analiz yapılmadığı için bu önerilerimiz sadece makroskopik gözlemlere dayanmaktadır. Koyu yeşil renkli taştan üretilmiş yassı baltanın sapa geçen kısmı yuvarlatılmış, keskin kenarı inceltilmiş ve gövde kısmı parlaktır (Levha 6: 1). Uzunluğu 71 mm, genişliği 40 mm ve kalınlığı 26 mm olan baltanın uç kısmında olasılıkla kullanımdan kaynaklı büyükçe bir kırık vardır, ayrıca yan kenarlar üzerinde aşınma görülür. Olasılıkla andezitten üretilmiş olan diğer bir balta 51 mm uzunluğunda, 18 mm genişliğinde ve 28 mm kalınlığındadır (Levha 6: 2). Sap kısmı düzleştirilmiş, uç kısmı iki yönden inceltilmiştir. Parlatılmış yüzey üzerinde hafif aşınma izleri vardır. Keskin olan uç kısmı çok iyi korunmuş olup keskin kenar üzerinde kullanımdan kaynaklı minik kırıklar mevcuttur. Rengi siyah olan başka bir yassı balta örneği ise 2017 yılında tespit edilmiş olan dar ve uzun bir örnektir. Uzunluğu 52 mm, genişliği 16 mm ve kalınlığı 7 mm olan bu örneğin sap kısmı düzleştirilmiş, uç kısmı iki yönden inceltilmiştir (Levha 6: 3). Parlak siyah ve gözenekli yüzeyin her iki tarafında aşınma izleri vardır ve keskin kenar üzerinde ufak bir kırık yer alır. Diğer buluntulara kıyasla, yassı baltaların daha sık bulunmuş olması, Neolitik toplumun çevrede ormanlık alanları açtığını ve belki de hammadde kaynağının yakınlığından kaynaklı olarak bu konuda zaman içinde uzmanlaşarak üretim yapmış olabileceğini gösterebilir. POI.15.26 yamaç yerleşimi üzerinde az sayıda küçük buluntu keşfedilmiştir. Neolitik Döneme ait olduğunu önerdiğimiz bu objeler üç adet yassı balta, 1 havaneli parçası ve 1 taş kap parçasından oluşmaktadır (Levha 6: 1-5). Yassı baltaların biri Diğer bir obje olasılıkla bir havanelinin ucuna aittir (Levha 6: 4). 78 mm uzunluğunda, 50 mm genişliğinde ve 48 mm kalınlığındaki bu objenin siyah renkli bir taştan, olasılıkla andezitten üretildiği görülür. Yüzeyinde küçük gözenekler gösteren obje uçtan sapa doğru genişlemektedir. Sapı kırık olduğu gibi, ucu da kullanımdan dolayı kırıktır. Yüzeyi ise oldukça iyi düzeltilmiştir. Olasılıkla Neolitik Döneme aittir. 57 58 mılıć 2016: 113. k alafatçıoğlu 1961: 47. 78 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin Son olarak, alanda tespit edilmiş diğer bir ilginç buluntu siyah renkli bir taştan (andezit?) üretilmiş olan, ancak çapı ölçülemeyecek kadar küçük bir kısmı korunmuş olan taş kap parçasıdır (Levha 6: 5). Bu parça, daralan ağızlı basit ağız kenarlı bir kâse formuna sahiptir. Uzunluğu 27 mm, genişliği 25 ve kalınlığı 10 mm olarak ölçülmüştür. Batı Anadolu Neolitik yerleşmelerinde taş kap buluntular oldukça kısıtlıdır ve bu örnek küçük boyutuna rağmen bölgedeki taş kap üretimine ilişkin az da olsa bir fikir vermektedir. Kalkolitik Döneme ait Buluntular Karaburun’da Kalkolitik Döneme tarihlenen kalıntılar 1949 yılındaki Koşay ve Gültekin kazılarından itibaren bilinmektedir.59 Yeni dönem araştırmalarında Peynirini Mağarası gibi alanlarda60 ve KAYA tarafından tespit edilen yeni buluntu yerlerinde Kalkolitik Dönem toplumlarından kalan arkeolojik izlere rastlanmıştır.61 Kömür Burnu’nda olasılıkla Kalkolitik Döneme tarihlenen üç adet çanak çömlek parçası bulunmuştur (Levha 6: 8-10). Bunlardan bir tanesi yatay olarak ağız kenarının hemen altına yerleştirilmiş ve literatürde “makara kulp” olarak bilinen delikli bir tüp tutamaktır. Makara kulplar Batı Anadolu’da özellikle Geç Kalkolitik Dönemin bir unsuru olarak öne çıkmaktadır.62 Ege’de ise Emporio VII-VI tabakalarından bilinmektedir.63 Ancak, Troia I’deki örneklerin de gösterdiği gibi, makara kulplar Erken Tunç Çağının başına kadar üretilmeye devam eder.64 Diğer bir parça, literatürde “peynir kabı” olarak bilinen, ağız kenarının altında yuvarlak delik taşıyan küçük bir parçadır. Ağız kenarı altında tek sıra delik taşıyan kaplar Ege ve Batı Anadolu’da özellikle Orta Kalkolitik Dönemin karakteristik bir özelliğidir. Batı Anadolu’da Orta Kalkolitik Döneme tarihlenen Ege Gübre 2, Yeşilova II ve Liman Tepe VII çanak çömlek repertuarı içinde öne çıkarlar.65 Doğu Ege’de ise Agio Gala Yukarı Mağara, Tigani III ve Emporio’nun X. tabakasından itibaren görülürler.66 Ancak 59 60 61 62 63 64 65 66 koŞay ve GÜltekİn 1949. uhrİ vd. 2010; pınarCık 2015. ÇİlİnGİroğlu vd. baskıda. CayMaz 2013: 61. SChoop 2005: Tafel 146. BleGen vd. 1950: Plate 243-244. CayMaz 2013: Çizim 8, 11,14. SChoop 2005: Tafel 142, 144, 150. ADerg XXIII İzmir çevresi yerleşmelerinde Erken Kalkolitik ve Geç Kalkolitik tabakalarda da bu tipte parçalara rastlanmış olması67 Kömür Burnu örneğini net olarak tarihlendirmeyi önler. Son olarak, form ve mal grubu özellikleriyle yalın açkılı ve koyu kahverengi bir düz dip parçası olasılıkla Kalkolitik Döneme aittir. Bu parçaların dışında alanda kesin olarak Kalkolitik Döneme tarihlenebilecek buluntulara rastlanmamıştır. MÖ 2. Binyıl Buluntuları Kömür Burnu’nda MÖ 2. binyıla tarihlenen buluntular 3 farklı alanda görülmüştür. Bunlar yamaç yerleşimi (POI.15.26) , kaya mezarları (POI.15.27) ve burnun üstüdür (POI.15.28). Daha önce de belirtildiği gibi, kaya mezarlarının olduğu kalker kayalıkların çevresinde eski yıllarda gerçekleştirilen çalışmalarda az sayıda Miken uslübunda boya bezekli çanak çömlek parçaları keşfedilmiştir. Bunlar 2 ağız kenarı, 1 dip ve 1 bezekli gövde parçasından oluşmaktadır (Levha 7: 1-4). Her ne kadar bu parçaların korunma durumu ve sağladıkları bilgi yetersiz olsa da Karaburun Yarımadası’nın ve Kömür Burnu yerleşiminin Batı Anadolu’da Miken tipi çanak çömleklerin dağılım gösterdiği yerlerden biri olduğuna işaret ettiği için önem taşımaktadır.68 Aşağıda bu parçaları detaylı olarak betimledik ve tarihlendirme önerilerinde bulunduk. İleriki çalışmalar bu önerilerin test edilmesini ve gerektiğinde düzeltilmesini sağlayacaktır. 6,5 cm çapındaki halka dip iç ve dış yüzey rengi turuncu-açık kahverenginde, mika katkılı ve turuncu özlü temiz bir hamura sahiptir. Parlak bir yüzeye ve sadece 4 mm cidar kalınlığına sahip olan parçanın dış yüzeyinde dibi çevreleyen 10 mm kalınlığında koyu kırmızı renkli bir bant yer almaktadır. Diğer bir parça ise profil vermeyen bir gövde parçasıdır. Hamuru kum ve mika katkılı, açık kahve öz renkli ve açık kahve yüzey renkli astarlı ve açkılı bir parçadır. Parçanın dış yüzünde altı adet iç içe dairelerden oluşan kırmızı renkli boyayla yapılmış bir bezeme mevcuttur. Bu her iki parça yeterince diagnostik özellikler göstermedikleri için Penelope Mountjoy tarafından tarihlendirilememiştir. 67 68 CayMaz 2013: Çizim 16. Batı Anadolu’da Miken tipi çanak çömleklerin yayılımına ilişkin olarak bkz. Mountjoy 1998; k elder 2006; GÜnel 2010. 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı Aynı alanda bulunan 10 cm çapında bir ağız kenarı bej renkte iç ve dış yüzey rengi ve açık kahve hamur rengine sahiptir. Çok küçük kum katkıya sahip parçanın yüzeyi gözeneksiz, astarlı ve parlak açkılıdır. Çok nitelikli yapım gösteren parçanın cidar kalınlığı sadece 2 mm’dir. Parçanın ağzı üzerinde, iç ve dış yüzeyde ağzın altına doğru devam eden koyu kırmızı renkli bir bant vardır. Bu boya bezeme hem içte hem de dışta oldukça aşınmıştır. Dış yüzde ağız üzerinde küçük bir kırık yer alır. Kırmızı renkli bant bezemenin altında iç içe iki dairesel çizgiye ait ince bantlar ve bunların ortasında yer alan dışa doğru sertçe kıvrılan, iki yapraklı bir bitki motifi görülür. Penelope Mountjoy, bu parçanın olasılıkla Geç Hellas IIIB derin çanağına ait olabileceğini belirtmiştir. Alanda bulunan diğer bir ağız parçası yine bej hamurlu ve bej yüzey renkli, içten ve dıştan astarlanmış ve açkılanmıştır. Dışa dönük ağız kenarına sahip bu parçanın 10 cm çapı vardır. Parça üzerinde dışta ve içte koyu kırmızı renkli boya bezeme görülür. İç yüzdeki boya kötü korunmuşken, dış yüzdeki renk üzerinde oluşmuş çatlaklara rağmen daha iyi korunmuş ve parlaktır. Ağız üzerindeki kırmızı bantın altında iç içe iki dairesel motife ait çizgiler görülür. Penelope Mountjoy tarafından bu parça olası bir Geç Hellas IIIA2 kylix parçası olarak tanımlanmıştır.69 Bu tipte bezekli kylix örnekleri Troia’nın VIh tabakasından tanınmaktadır.70 Bu tarihlendirme önerileri tam kesinlik kazanmamış olsa da ve şu aşamada ihtiyatla değerlendirilmesi gerekse de, Geç Hellas IIIA2-Geç Hellas IIIB aralığı yaklaşık olarak MÖ 1390-1325 yıllarına karşılık gelmektedir71 ve Kömür Burnu’ndaki Geç Tunç Çağı etkinlikleri için bir yol gösterici olarak kullanılabilir. Geç Hellas IIIA2-IIIB dönemine ait çanak çömlek ve az sayıda diğer Miken tipinde mimari kalıntı ve objeler Troia’dan Müsgebi’ye kadar tüm Batı Anadolu sahil şeridinde görülmektedir.72 Karaburun yakınlarında ise Liman Tepe ve Çeşme-Bağlararası Miken tipi çanak çömleklerin sayıca iyi temsil edildiği Geç Tunç Çağı yerleşmeleridir.73 Sakız Adası’nda yer alan Emporio yerleşimi Geç Tunç Çağı ve Miken seramiklerinin bulunduğu başka bir alandır. Emporio Miken çanak çömlekleri stilistik açıdan çoğunlukla Geç Hellas IIIC evresine tarihlendirilmiştir.74 Ancak “Tomb 3” olarak adlandırılan sanduka mezarda bulunan seramiklerin Geç Hellas IIIB’den daha geç olamayacağı bildirilmektedir.75 Dolayısıyla, Miken tipi materyal kültürün yayılım alanı ve mekanizmaları göz önüne alındığında, Çeşme, Urla, Karaburun ve Sakız adası arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik bağların bu dönemde aktif olduğu düşünülmelidir. Kömür Burnu’nda MÖ 2. binyıl çanak çömleklerinin bulunduğu diğer bir alan POI.15.28 olarak tanımlanan burnun üstü ve yamacıdır. Toplam 7 parçadan oluşan küçük bir grup morfolojik ve teknolojik özellikleriyle Geç Tunç Çağına tarihlendirilir (Levha 7: 5-11). Bu parçalar gri astarlı mallar (Levha 7: 9-11), kızıl-kahve orta yapım mallar (Levha 7: 5, 8) ve açık kahve orta yapım mallar (Levha 7: 6-7) olarak sınıflandırılmışlardır. Gri astarlı parçalar, “Anadolu Gri Malı” olarak bilinen Batı Anadolu sahil kesiminin tipik özelliklerini gösterir.76 Açık kahve ve kızıl-kahve renkli yalın, iyi-orta yapım mal grubu ise yine Batı Anadolu’nun Geç Tunç Çağı merkezlerinden bilinen monokrom ve açkılı mal gruplarıyla benzerlik içindedir.77 POI.15.28’de bulunan çanak çömlekler çark yapımı, kum, mika, kireç veya taşçık katkılı, iyi-orta pişirimli, gri veya kızıl- kahve öz renklerine sahip parçalardır. Yüzey renkleri gri, açık gri, açık kahve, kızıl-kahve ve turuncumsu kahve olarak tanımlanır. Örneklerde hem mat hem parlak yüzeyler görülmüştür. Dışa kalınlaştırılmış veya sertçe dışa dönük ağız kenarlı kâseler ve yatay kulplu çömlek parçaları öne çıkan tipik morfolojik özelliklerdir ve bunlar genel olarak Geç Tunç Çağına (yak. MÖ 1700-1200) tarihlenebilir. Diğer yandan, meslektaşımız Peter Pavuk tarafından halka dipli bir kâseye ait gri yüzeyli parçanın (Levha 7: 11) MÖ 1200 sonrasına veya Erken Demir Çağına tarihlenebileceği önerilmiştir.78 Bu alanda çanak çömlek parçalarına ek olarak, olasılıkla 74 69 70 71 72 73 Penelope Mountjoy ile Ocak 2018’de yapılan görüşme. Mountjoy 2006: 243-244. Mountjoy 1999: Tablo 1. k elder 2006: Tablo 1. aykurt 2010. 79 hood 1981: 579. hood 1981: 580. 76 pavúk ve r ıGter 2006. 77 pavúk 2010: 935; GÜnel 2010: 28; aykurt 2010. 78 Kömür Burnu Geç Tunç Çağı çanak çömleği konusunda görüşlerini bizimle paylaştığı için meslektaşımız Peter Pavuk’a teşekkür ederiz. 75 80 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin MÖ 2. binyıla ait iyi korunmuş durumda pişmiş toprak bir ağırşak bulunmuştur (Levha 7: 12). İyi pişirimli, açık kahve renkli, bezeksiz ve çift konik şekilli ağırşağın kenarlarında küçük kırıklar bulunur. Kömür Burnu’nda MÖ 2. Binyıla ait çanak çömleklerin bulunduğu son alan, yamaç yerleşiminin olduğu bölgedir. Burada hem rastgele toplama hem de yoğun taramalı yüzey araştırması sırasında POI.15.28’deki malzemeyle mal grubu ve formlar açısından benzerlikler gösteren toplam 80 parçaya rastlanmıştır. Bunlardan 74 tanesi “Teras 2” olarak adlandırılan yoğun taramalı yüzey araştırması yaptığımız kısımda bulunmuştur, diğerleri rastgele olarak yamaç yüzeyinden toplanan parçalardır. Diagnostik nitelik gösteren 21 parça ise bu çalışma için daha detaylı olarak incelenmiştir. Toplam 21 parça içinde 15 tanesi kesin olarak MÖ 2. binyıla tarihlenmektedir. Parçaların tamamı çark yapımıdır. Bunların 13’ü ağız kenarı, 5’i kulp ve 3 tanesi dip parçasıdır. Cidar kalınlıkları 2-14 mm arasında değişmekle birlikte, parçaların çoğunluğu 2-5 mm kalınlığında (n=11) nitelikli örneklerdir. Katkı maddesi olarak tamamı sadece mineral parçalar içerir. Yoğunlukla mika, taşçık, kum ve nadiren kireç tercih edilmiştir. Bazı örneklerde sadece mika (n=2), birçoğunda mika ve kum (n=8) bir arada kullanılmıştır. Katkı boyutları çoğunlukla küçüktür (n=13), katkı miktarı ise yoğun (n=9) veya orta (n=8) orandadır. Dış yüzeylerin çoğunda gözenek yoktur (n=13). Diğerleriyse az gözeneklidir. Özlerin hemen hemen tamamı tek katmanlıdır (n=18). Öz renklerinde gri, gri-kahve, kızıl kahve ve kahve tonları yaygındır. Parçaların dış yüzey rengi açık gri, gri, kahve, kızıl kahve, turuncumsu kahve ve açık kahve olarak sınırlandırılmışlardır. Birçoğunda astar (n=16) ve açkı (n=12) görülür. Parçaların birçoğu hem içte hem dışta astarlı ve açkılıdır. Parlak (n=11) ve mat (n=10) yüzeyler eşit oranda görülür. Ayrıca 3 parça üzerinde yoğun gümüş renkli mika parlaklığı gözlenmiştir. Malzemenin geneli bezeksizdir, az sayıda parça üzerinde yiv ve oluk bezekler görülür (n=4). Anadolu Gri Malı 8 örnekle temsil edilir. Bunun dışında kırmızı astarlı veya kızılkahve mal grubuyla (n=5) kahve yalın açkılı iyi-orta mal grubu (n=7) da yaygındır. Formlar dışa dönük ağız kenarlı kâseler, dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı kâse ve çömlekler, ağız veya omuz üzerine yerleştirilmiş yatay kulplu çömlekler ve halka dipli çömlekler olarak sıralanabilir ADerg XXIII (Levha 8). Kırmızı astarlı ve açkılı (Levha 8: 4), kızıl-kahve orta (Levha 8: 9), kahve açkılı iyi-orta (Levha 8: 1, 5) örneklerin yanında gri açkılı nitelikli kapların da varlığı (Levha 8: 2, 3 ,6-8) POI.15.28 ile benzer bir geleneğe işaret etmektedir. Dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı kâseler veya ağız kenarında yükselen yuvarlak kesitli yatay kulplar Batı Anadolu’da Orta ve Geç Tunç Çağı çanak çömleğinin birer karakteristiği olarak çok iyi tanınmaktadır.79 Anadolu Gri Malları ise daha çok kırmızı açkılı malların üretiminin azalışıyla, Geç Tunç Çağında artışa geçen önemli bir yerel üretim geleneğidir.80 Gri astarlı ve açkılı malların sayıca oranına bakarak, Kömür Burnu yamaç yerleşiminin de ağırlıklı olarak Geç Tunç Çağında kullanıldığı önerilebilir. Hatta Miken parçalarıyla Geç Tunç Çağı çanak çömleği arasında bir çağdaşlık ilişkisi kurmak bile mümkün gözükmektedir.81 Sonuç Sonuç olarak gerek elverişli konumu gerek yakınında yer alan tatlı su kaynağı, bazalt hammadde ve en azından Holosen sonrasında deniz ürünlerine erişimi sayesinde Kömür Burnu çağlar boyunca toplumların ilgisini çeken bir alan olmuştur. Alanın ilk olarak, Paleolitik Dönemde bir hammadde kaynağı olarak değerlendirildiği ve Paleolitik insanların alet üretiminde özellikle burada bulunan kaliteli bazaltı tercih ettiği görülmektedir. Hem iki yüzeylileri hem de Levallois tekniğini bir arada kullanan bu endüstrinin Alt Paleolitik’in sonuyla Orta Paleolitik’in başlarına ait olduğu kanısındayız. Karşılaştırmalarımızın gösterdiği gibi, Kömür Burnu Paleolitiği en çok Midilli’deki Rodafnidia buluntularıyla benzerlik göstermektedir. Buzul Çağı içinde Karaburun ile Midilli arasında bir kara köprüsünün var olduğunu bildiğimiz için, avcı-toplayıcı grupların deniz ulaşımına gerek duymadan, kara üzerinden mevsimlik veya dönemsel hareket etmeleri mümkün olmuştur. Kömür Burnu buluntularının İzmir çevresinde bilinen diğer Paleolitik alanlarla olan benzerliklerini ise buluntu sayısının yetersizliğinden dolayı tartışmak şimdilik olası değildir. 79 pavúk 2014; aykurt 2013; konakÇı 2015; erdeM ve tanrıver 2016; rooSevelt ve luke 2017. 80 pavúk ve r ıGter 2006: 233. 81 Peter Pavúkla sözlü görüşme (Ocak 2018). 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı Neolitik Dönem toplumları açısından Kömür Burnu, tarım ve hayvancılığın yanında balıkçılık ve yumuşakça toplayıcılığı imkânları sunan bir konuma sahiptir. Ayrıca bazalt hammaddenin Neolitik toplumu tarafından da çeşitli objelerin üretiminde tercih edildiği ve buranın bir yerleşme alanı olarak seçilmesinde bazaltın varlığının da rol oynamış olabileceği anlaşılmaktadır. Neolitik toplumun olasılıkla Karaburun’un farklı bölgelerinde bulunan çakmaktaşı ve serpantin gibi hammaddelere doğrudan erişimi olduğu düşünülebilir. Çakmaktaşı ağırlıklı yontma taş buluntular içinde çekirdeklerin, korteksli parçaların ve üretim artıklarının olmaması, aletlerin kaynağında işlenerek yerleşim alanına getirildiğine işaret etmektedir. Bunların dışında obsidyen buluntuları sayesinde Kömür Burnu Neolitik toplumunun bölge dışı takas ağlarına da katıldığı görülür. Hem Kapadokya hem de Milos kökenli obsidyenin alanda bulunması ilginç olmakla birlikte, bölgedeki diğer Neolitik Dönem yerleşmelerinde de benzer bulgular söz konusudur. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Milos obsidyeni Karaburun’a ekonomi temelli bir takas etkinliğiyle ulaşırken, Orta Anadolu obsidyenleri olasılıkla prestij veya sembolik öneme sahip egzotik parçalar olarak tek tük geliyordu. Genel buluntu topluluğu açısından Kömür Burnu Neolitik materyal kültürü ve çanak çömlek teknolojisi Batı Anadolu’nun MÖ 7. binyılın sonuna tarihlenen diğer yerleşmeleriyle güçlü bir uyum içindedir ve kendine özgü yerel özellikler göstermez. Sonuç olarak, Kömür Burnu toplumunun izole bir yapı göstermediği, tam tersine bölgesel ve yerel ekonomik, kültürel ve sosyal ağlar içinde düzenli olarak yer aldığı yönünde yorumlamak mümkündür. Kalkolitik Dönemde Kömür Burnu’ndaki etkinliklerin niteliği belli değildir. Az sayıdaki Kalkolitik Dönem çanak çömleği bu konuda net bir öneri getirmemize izin vermemektedir. Alanda daha belirgin ve yoğun insan etkinliği MÖ 2. binyıldan itibaren görülür. Özellikle Geç Tunç Çağı içinde olasılıkla alan hem bir yerleşme hem de mezarlık alanı olarak kullanılmıştır. Yerel üsluptaki yalın açkılı nitelikli çanak çömleklerin yanında, Miken uslübunda görülen parçalar, çağdaş Ege toplumlarıyla ve Miken kültür bölgesiyle etkileşimi göstermektedir. Bu dönemde Midilli, Foça ve İzmir Körfezi’ni gören stratejik konumunun alanın bir yerleşme olarak seçilmesinde rol oynadığı düşünülebilir. 81 TEŞEKKÜR Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (Proje No: 2015-EDB-005), Groningen Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü ve Karaburun Belediyesi tarafından desteklenmektedir. Kömür Burnu’nda gerçekleştirilen arazi çalışmalarındaki yardımları nedeniyle başta Yar. Doç. Dr. Cengiz Gürbıyık olmak üzere, 2015-2017 yılları arasında görev almış tüm KAYA üyelerine teşekkür ederiz. Ayrıca teknik konulardaki değerli katkıları için arkeolog Zeynep Çetinsoy’a, lisans öğrencileri Sinem Bejna Demir, Ayşe Yılmaz ve Gizem Arcan’a teşekkür borçluyuz. KAYNAKÇA a rSeBÜk 1998: G. Arsebük, “Yarımburgaz Mağarası, Pleistosen arkeolojisi ile ilgili son çalışmalara 1997 gözüyle özet bir bakış”, TÜBA-Ar 1, 9-25. aykurt 2010: A. Aykurt, “Late Bronze Age Pottery from Çeşme Bağlararası”, Olba XVIII, 1-63. aykurt 2013: A. Aykurt, “An Updated Assessment on Western Anatolian Middle Bronze Age Chronology in Light of Excavations of the Izmir Region”, Colloquium Anatolicum XII, 37-78. Bar-yoSeF 1998: O. Bar-Yosef, “Early colonizations and cultural continuities in the Lower Paleolithic of western Asia”. In: M.D. Petraglia, R. Korisettar (yay. haz.); Early Human Behaviour in Global Context: The rise and diversity of the Lower Paleolithic record, New York, 221-279. Baykara vd. 2016: İ. Baykara, B. Dinçer, S. Şahin, E. Koç, D. Silibolatlaz-Baykara, İ. Özer, M. Sağır, “2014 Yılı Van İli Neojen ve Pleistosen Dönemleri Yüzey Araştırması”, AST 33.2, 539-552. Baykara vd. 2017: İ. Baykara, B. Dinçer, S. Şahin, D. Baykara, İ. H. Bolkan, “2015 Yılı Van İli Pleistosen Dönem Yüzey Araştırması”, AST 34.1, 295-314. BleGen vd. 1950: C. W. Blegen, J. L. Caskey, M. Rawson ve J. Sperling, Troy: General Introduction, First and Second Settlements Volume 1. Part II: Plates. Princeton. CayMaz 2008: T. Caymaz, “Urla Yarımadası Prehistorik Yerleşimleri”, Ege Üniversitesi ADerg 11, 1-56. CayMaz 2013: T. Caymaz, “Yeni Veriler Işığında Orta Batı Anadolu Kalkolitik Çağı Kültürleri”, ADerg 13, 39-112. çakmakoğlu vd. 2013: B. Çakmakoğlu, F. Göktaş, M. Demirhan, C. Helvacı, “Karaburun Yarımadası’nın Kuzey Kesimindeki Killerin Stratigrafisi, Sedimantolojisi ve Ekonomik Kullanım Olanaklarının Araştırılması”, Türkiye Jeoloji Bülteni 56.1, 39-58. ÇİlİnGİroğlu vd. 2004: A. Çilingiroğlu, Z. Derin, E. Abay, H. Sağlamtimur, İ. Kayan, Ulucak Höyük. Excavations Conducted Between 1995 and 2002, Leuwen. 82 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin ÇİlİnGİroğlu 2010: Ç. Çilingiroğlu, “Appearance of Neolithic Impressed Pottery in Aegean and Its Implications for Maritime Networks in the Eastern Mediterranean”,TÜBA-AR 13, 9-22. ÇİlİnGİroğlu 2012: Ç. Çilingiroğlu, The Neolithic Pottery at Ulucak in Aegean Turkey. Organization of Production, Interregional Comparisons and Relative Chronology, BAR International Series 2426, Oxford. ÇİlİnGİroğlu 2017: Ç. Çilingiroğlu, “The Aegean Before and After 7000 BC Dispersal: Defining Patterning and Variability”, Neo-Lithics 1.16, 32-41. ÇİlİnGİroğlu vd. 2016: Ç. Çilingiroğlu, B. Dinçer, A. Uhri, İ. Baykara, C. Gürbıyık, C. Çakırlar, “New Paleolithic and Mesolithic Sites in the eastern Aegean: the Karaburun Archaeological Survey Project”, Antiquity Project Gallery, Antiquity 90, Issue 353, DOI: http:// dx.doi.org/10.15184/aqy.2016.168 ÇİlİnGİroğlu vd. 2017: Ç. Çilingiroğlu, A. Uhri, B. Dinçer, C. Gürbıyık, C. Çakırlar, G. Özçolak, E. Sezgin, “Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması (KAYA) 2015”, AST 34.1, 151-174. ÇİlİnGİroğlu vd. baskıda: Ç. Çilingiroğlu, B. Dinçer, İ. Baykara, A. Uhri, C. Gürbıyık, P. Özlem Aytaçlar, C. Çakırlar, “Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması (KAYA) 2016”, AST 35. ÇİlİnGİroğlu ve Çakırlar 2013: Ç. Çilingiroğlu, C. Çakırlar, “Towards configuring the neolithization of Aegean Turkey”, Documenta Praehistorica 40, 21-29. derİn 2012: Z. Derin, “Yeşilova Höyük”, In. M. Özdoğan, N. Başgelen ve P. Kuniholm (yay. haz.); Neolithic in Turkey. New Excavations and New Research. Volume 4. Western Turkey, Istanbul, 177-195. dİnÇer 2010: B. Dinçer, “Bursa ve Çevresi Yüzey Araştırmaları 2008-2009 Tarihöncesi Buluntuları”, Arkeoloji ve Sanat 134, 1-16. dİnÇer 2016: B. Dinçer, “The Lower Paleolithic in Turkey: Anatolia and hominin dispersals out of Africa”, In. K. Harvati ve M. Roksandic (yay. haz.); Paleoanthropology of the Balkans and Anatolia: Human Evolution and its Context, Dordrecht, 213-228. dİnÇer 2017a: B. Dinçer, “Kütahya’da Paleolitik Çağ (Kuzeybatı Anadolu)”. Kütahya Müzesi Yıllığı IV (2016), 267-282. dİnÇer 2017b: B. Dinçer, Marmara Çevresinde Alt Paleolitik Çağ: İlk İnsan Hareketleri. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul. dİnÇer ve SlıMak 2007: B. Dinçer, L. Slimak, “The Paleolithic of Turkish Thrace: Synthesis and Recent Results”, TÜBA-Ar X, 49-61. doronıChev 2008: V. Doronichev, “The Lower Paleolithic in Eastern Europe and the Caucasus: A Reappraisal of the Data and New Approaches”, PaleoAnthropology 2008, 107-157. ADerg XXIII erdeM ve tanrıver 2016: A.Ü. Erdem, C. Tanrıver, “2015 yılı Bayraklı Höyük kazıları: Tunç Çağı Çalışmalarına Dair Ön Rapor”, ADerg 21, 1-9. Erdoğan vd. 1990: B. Erdoğan, D. Altıner, T. Güngör, S. Özer, “Karaburun Yarımadasının Jeolojisi”, Maden Tetkik ve Arama Dergisi 111, 1-24. erSoy ve koparal 2009: Y. Ersoy, E. Koparal, “Urla ve Seferihisar İlçeleri Yüzey Araştırması 2007 Yılı Çalışmaları”, AST 26.3, 73-90. Galanıdou vd. 2016: N. Galanidou, “The Acheulean site at Rodafnidia, Lisvori on Lesbos, Greece: part I”, In: K. Harvati, M. Roksandic (eds.); Paleoanthropology of the Balkans and Anatolia: Human Evolution and its Context, Dordrecht, Springer, 119-138. Gılead 1970: D. Gilead, “Handaxe industries in Israel and the Near East”, WorldA 2 (1), 1-11. GÜleÇ vd. 2009: E. Güleç, T. White, S. Kuhn, İ. Özer, M. Sağır, H. Yılmaz, F. C. Howell, “The Lower Pleistocene lithic assemblage from Dursunlu (Konya), Central Anatolia, Turkey”, Antiquity 83, 11-22. GÜnel 2010: S. Günel, “Mycenaean Cultural Impact on the Çine (Marsyas) Plain, Southwest Anatolia: The Evidence from Çine-Tepecik”, AnSt 60, 25-49. hood 1981: S. Hood, Excavations in Chios 1938-1955. Prehistoric Emporio and Ayio Gala, BSA 15–16 (supplement), London. horejS 2012: B. Horejs, “Çukuriçi Höyük. A Neolithic and Bronze Age settlement in the region of Ephesos”, In. M. Özdoğan, N. Başgelen ve P. Kuniholm (yay. haz.); Neolithic in Turkey. New Excavations and New Research. Volume 4. Western Turkey, Istanbul, 117-131. ıŞık 2012: Ş. Işık, Karaburun Yarımadası’nın Tarihsel Coğrafyası, İzmir. k alafatçıoğlu 1961: A. Kalafatçıoğlu, “Karaburun Yarımadasının Jeolojisi”, Maden Tetkik ve Arama Dergisi 56, 53-62. k anSu 1963: Ş.A. Kansu, “Ege (İzmir) Alt Paleolitiğine Ait İlk Not”, Belleten 27.107, 485-490. k anSu 1969: Ş.A. Kansu, “İzmir Dolaylarında Bulunan İkinci Bir Alt Paleolitik Alete Ait Not”, Belleten 33/129, 79-80. k eıl 1912: J. Keil, “Forschungen in der Erythraia II.” ÖJh 15, 49-76. k elder 2006: J. M. Kelder, “Mycenaeans in Western Anatolia” In. J.P. Stronk ve M.D. de Weerd (yay. haz.); TALANTA Proceedings of the Dutch Archaeological and Historical Society, Volumes 36-37, 49-88. konakÇı 2015: E. Konakçı, “Ayasuluk Tepesi Orta Tunç Çağı Seramiği Üzerine Bir Değerlendirme”, In. C. Şimşek, B. Duman, E. Konakçı (yay. haz.); Mustafa Büyükkolancı’ya Armağan, İstanbul, 381-404. kopaka ve M atzanaS 2009: K. Kopaka, C. Matzanas, “Palaeolithic industries from the island of Gavdos, near neighbour to Crete in Greece”, Antiquity Project Gallery, Antiquity 83, Issue 321. 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı koparal vd. 2017: E. Koparal, V. Emirciler, M. Massa, “Urla ve Seferihisar ilçeleri yüzey araştırması 2015 yılı çalışmaları”, AST 34.1, 483-504. koŞay ve GÜltekİn 1949: H Koşay, H.Gültekin H, “Karaburun (İzmir) Çakmak Civa Madeninde Öntarih Buluntuları“, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi V, 16-25. kuhn 2010: S. L. Kuhn, “The Yarımburgaz Lithic Assemblage”, In: F. C. Howell, G. Arsebük, S. L. Kuhn, M. Özbaşaran, M. C. Stiner (yay. haz.) Culture and Biology at a Crossroads: The Middle Pleistocene Record of Yarimburgaz Cave (Thrace, Turkey), İstanbul, 93-129. kuhn vd. 2015: S. L. Kuhn, B. Dinçer, N. Balkan-Atlı, M. K. Erturaç, “Paleolithic occupations of the Gollu Dag, Central Anatolia, Turkey”, Journal of Field Archaeology, 40.5, 581-602. lıChter vd. 2008: C. Lichter, L. Herling, K. Kasper, R. Meriç, “Im Westen nichts Neues? Ergebnisse der Grabungen 2003 und 2004 in Dedecik-Heybelitepe” IstMitt 58, 13-65. lykouSıS 2009: V. Lykousis “Sea-level changes and shelf break prograding sequences during the last 400 ka in the Aegean margins: Subsidence rates and palaeogeographic implications” Continental Shelf Research 29: 2037-2044. M addy vd. 2015: D. Maddy, D. Schreve, T. Demir, A. Veldkamp, J. R. Wijbrans, W. van Gorp, D. J. J. van Hinsberger, M. J. Dekkers, R. Scaife, J. M. Schoorl, C. Stemerdink, T. van der Schriek, “The earliest securely-dated hominin artefact in Anatolia?”, Quaternary Science Reviews 109, 68-75. mılıć ve horejS 2017: B. Milić, B. Horejs, “The Onset of Pressure Blade Making in Western Anatolia in the 7th Millennium BC: A Case Study from Neolithic Çukuriçi Höyük” In. B. Horejs (yay. haz.), Çukuriçi Höyük 1: Anatolia and the Aegean from the 7th to the 3rd Millennium BC, OREA 5, Vienna, 27-46. mılıć 2014: M. Milić, “PXRF characterisation of obsidian from central Anatolia, the Aegean and central Europe” JASc 41, 285-296. mılıć 2016: M. Milić, “A question of scale? Connecting communities through obsidian exchange in the Neolithic Aegean, Anatolia and Balkans” In B. Molloy (yay. haz.), Of Odysseys and Oddities: Scales and modes of interaction between prehistoric Aegean societies and their neighbours, Sheffield Studies in Aegean Prehistory, Oxford, 97-123. M ınzonı-deroChe 1987: A. Minzoni-Déroche, Le Paléolithique du bassin du Nizip (Gaziantep), Istanbul. Mountjoy 1998: P. Mountjoy, “The East Aegean West Anatolian Interface in the Late Bronze Age: Mycenaeans and the Kingdom of Ahhiyawa”, AnSt 48, 33-67. Mountjoy 1999: P. Mountjoy, Regional Mycenaean Decorated Pottery. Volume 1. Deutsches Archaeologisches Institut, Rahden. 83 Mountjoy 2006: P. Mountjoy, “Mykenische Keramik in Troia -ein Überblick”, In. M.O. Korfmann (yay. haz.); Troia: Archaeologie eines Siedlungshügels und seiner Landschaft, Mainz, 241-252. ÖzBek ve Erdoğu 2014: O. Özbek, B. Erdoğu, “Initial Occupation of the Gelibolu Peninsula and Gökçeada (Imbros) Island in the pre-Neolithic and Early Neolithic”, Eurasian Prehistory 11/1-2, 97-128. ÖzÇelİk 2017: K. Özçelik, “Ege Bölgesi’nde Neandertal İnsanın İzleri”, Dil ve Tarih-Coğrafya Dergisi 57.1, 525-537. ÖzÇelİk vd. 2016: K. Özçelik, G. Kartal, B. Fındık, “Denizli İli Prehistorik Dönem Yüzey Araştırması”, AST 33.1, 377-396. pavúk 2010: P. Pavúk, “Minyan or not. The Second Millennium Grey Ware in Western Anatolia and its Relation to Mainland Greece”, In. A. PhilippaTouchais, G. Touchais, S. Voutsaki, J. Wright (yay. haz.); MESOHELLADICA: The Greek Mainland in the Middle Bronze Age, Paris, 931-943. pavúk 2014: P. Pavúk, Troia VI Früh und Mitte. Keramik, Stratigraphie, Chronologie. Studia Troica Monographien 3, Bonn. pavúk ve r ıGter 2006: P. Pavúk, W. Rigter, “Goblets, Schüsseln und Kratere -Die Keramik der Perioden Troia VI und VIIa”, In. M.O. Korfmann (yay. haz.); Troia: Archaeologie eines Siedlungshügels und seiner Landschaft, Mainz, 231-240. pınarCık 2015: P. Pınarcık, “Batı Anadolu tarihi açısından Karaburun Yarımadası’nın Önemi” In. E. Okan, A. Cenker (yay. haz.), Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Armağan, İstanbul, 347-361. polat 2018: S. Polat, “Prehistorik Arkeoloji Çalışmaları Açısından Travertenlerin Önemi: Sürmecik (Banaz) Örneği”, Marmara Coğrafya Dergisi 37, 306-321. rooSevelt ve luke 2010: C. Roosevelt, C. Luke, “Central Lydia archaeological survey: 2008 results”, AST 27.2, 1-24. rooSevelt ve luke 2017: C. Roosevelt, C. Luke, “The Story of a Forgotten Kingdom? Survey Archaeology and the Historical Geography of Central Western Anatolia in the Second Millennium BC”, EJA 20.1, 120-147. sağlamtİMur 2012: H. Sağlamtimur, “The Neolithic settlement of Ege Gübre”, In. M. Özdoğan, N. Başgelen, P. Kuniholm (yay. haz.); Neolithic in Turkey. New Excavations and New Research. Volume 4. Western Turkey, Istanbul, 117-131. SChoop 2005: U. D. Schoop, “Das anatolische Chalcolithikum” Urgeschichtliche Studien I. Rehmshalden. SlıMak ve dİnÇer 2007: L. Slimak, B. Dinçer, “Kaletepe Deresi 3. Orta Anadolu’da Tabakalanma Veren Bir İlk Paleolitik Çağ Yerleşmesi”, TÜBA-Ar X, 33-47. StraSSer vd. 2010: T. F. Strasser, E. Panagopoulou, C. N. Runnels, P. M. Murray, N. Thompson, P. Karkanas, F. W. McCoy, K. W. Wegmann, “Stone Age Seafaring in the Mediterranean: Evidence from Plakias Region 84 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin for Lower Palaeolithic and Mesolithic Habitation of Crete”, Hesperia 79, 145-190. StraSSer vd. 2011: T. F. Strasser, C. Runnels, K. Wegmann E. Panagopoulou, F. McCoy, C. DiGregorio, P. Karkanas, N. Thompson, “Dating Palaeolithic sites in southwestern Crete, Greece”, Journal of Quaternary Science 26.5, 553-560. taŞkıran 2008: H. Taşkıran, “Réflexions sur l’Acheuléen d’Anatolie”, L’anthropologie 112, 140-158. taŞkıran 2017: H. Taşkıran, “Uşak Banaz Sürmecik Paleolitik Kazısı – 2016”, 39. Uluslararası Kazı, AST, sözlü bildiri (22-26 Mayıs 2017, Bursa). taŞkıran ve Z. taŞkıran 2011: H. Taşkıran, Z.Taşkıran, “İki yüzeyli aletlerin Anadolu’daki dağılımında yeni bir nokta: Afyonkarahisar”, In: H. Taşkıran, M. Kartal, K. Özçelik, M. B. Kösem, G. Kartal (yay. haz.); Işın Yalçınkaya’ya Armağan, Ankara, 235-244. tourloukıS ve k arkanaS 2012: V. Tourloukis, P. Karkanas, “The Middle Pleistocene archaeological record of Greece and the role of the Aegean in hominin dispersals: new data and interpretations”, Quaternary Science Reviews 43, 1-15. uhrİ vd. 2010: A. Uhri, A.K. Öz, O. Gülbay, “Karaburun/ Mimas Yarımadası Araştırmaları”, Ege Üniversitesi ADerg 15, 15-20. vıalet vd. 2018: A. Vialet, S. Prat, P. Wilms, M. C. Alçiçek, “The Kocabaş (Denizli Basin, Turkey) at the crossroads of Eurasia: New insights from morphometric and cladistics analyses”, Comptes Rendus Palevol (baskıda). ADerg XXIII BERKAY DİNÇER Orcid ID: 0000-0002-6466-1911 Ardahan Üniversitesi Ardahan İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya A.B.D. 75002 Merkez, ARDAHAN / TÜRKİYE berkaydincer@ardahan.edu.tr İSMAİL BAYKARA Orcid ID: 0000-0002-3778-0261 Van-Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Paleo Antropoloji A.B.D. 65080 Tuşba, VAN / TÜRKİYE ibaykara@yyu.edu.tr CANAN ÇAKIRLAR Orcid ID: 0000-0002-7994-0091 University of Groningen Groningen Institute of Archaeology Poststraat 6, NL-9712 ER GRONINGEN / HOLLANDA c.cakirlar@rug.nl DİDEM TURAN Orcid ID: 0000-0001-8375-1296 Makale Gönderim Tarihi: 01.04.2017 Makale Kabul Tarihi: 02.05.2018 ÇİLER ÇİLİNGİROĞLU Orcid ID: 0000-0002-2936-3732 Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi A.B.D. 35100 Bornova / İZMİR ciler.cilingiroglu.unlusoy@ege.edu.tr AHMET UHRİ Orcid ID: 0000-0002-7099-1132 Van-Yüzüncü Yıl Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Edebiyat Fakültesi A.B.D. 65080 Tuşba, VAN / TÜRKİYE didemturan114@gmail.com ECE DİNÇERLER Orcid ID: 0000-0002-65Y8-6641 Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi A.B.D. Yüksek Lisans Öğrencisi 35100 Bornova, İZMİR / TÜRKİYE ecedincerler@gmail.com ECE SEZGİN Orcid ID: 0000-0002-8090-0791 Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya A.B.D. 35260 Buca / İZMİR Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi A.B.D. Yüksek Lisans Öğrencisi 35100 Bornova, İZMİR / TÜRKİYE ahmet.uhri@deu.edu.tr ecesezginece@gmail.com Fig. 2 Kömür Burnu ve çevresinin sayısal yükseklik modeli. Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı Fig, 1 Karaburun Yarımadası’nın sayısal yükseklik modeli ve Kömür Burnu’nun konumu. 2018 85 86 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin ADerg XXIII Fig. 3 Kömür Burnu’nun güneyden görünümü. Fig. 4 Kömür Burnu’ndaki farklı alanların uydu fotoğrafı üzerinden dağılımı. Fig. 5 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden Orta Anadolu (sol ve orta) ve Milos kökenli (sağ) obsidyen parçaları. 2018 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı 87 Levha 1 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden taşımalıklar (1-13: yongalar, 14-18: dilgiler ve 19-20: çekirdek kenarlı yongalar [éclat débordant]) Levha 2 POI.15.28 (1) ve POI.15.26 (2) numaralı buluntu yerlerinden el baltaları. Levha 3 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden çekirdekler (1-3: tek vurma platformlu çekirdek; 2: disk biçimli çekirdek; 4: tek kutuplu Levallois çekirdek). Levha 4 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden düzeltili aletler (1: yuvarlak kenar kazıyıcı; 2,4: tek düz kenar kazıyıcı; 3: düzeltili doğal parça). 88 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin ADerg XXIII Levha 5 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden Neolitik Dönem çanak çömleği. Kömür Burnu Paleolı̇ tik Neolı̇ tik Kalkolı̇ tik Erken Tunç Çaği Orta-Geç Tunç Çağı Roma Dönemi Osmanlı Dönemi POI.15.25 (Tarla) - - - X (?) - X - POI.15.26 (Yamaç) X X X (?) - X X - POI.15.27 (Mezar) - - - - X - - POI.15.28 (Burun üstü) X X X - POI.15.29 (Çeşme) - - - - X (?) - - Tablo 1 - 2018 89 Kömür Burnu: İzmir-Karaburun’da Çok Dönemli Bir Prehistorik Buluntu Alanı Levha 6 POI.15.26 numaralı buluntu yerinden Neolitik Dönem buluntuları (1-3: yassı baltalar; 4: havaneli (?); 5: taş kap parçası; 6: Orta Anadolu obsidyeninden yonga; 7: Milos obsidyeninden dilgi; 8-10: Kalkolitik Döneme ait çanak çömlek parçaları. POI.15.26 Paleolitik TİP POI.15.28 Paleolitik POI.15.26 Neolitik Bazalt Çakmaktaşı Bazalt Çakmaktaşı Obsidyen yonga 28 1 - 52 1 düzeltili yonga 3 - - 4 - kazıyıcı 3 - - - - düzeltili doğal parça 1 - - - - dilgi 6 - - - 1 çekirdek 2 1 - 1 - Levallois çekirdek 1 - - - - çekirdek/alet 1 - - - - satır 1 - - - - iki yüzeyli 1 - 1 - - vurgaç 1 - - - - parça - - - - 1 orak bıçağı - - - 1 - Tablo 2 90 Ç.Çilingiroğlu – A.Uhri – B.Dinçer – İ.Baykara – C.Çakırlar – D.Turan – E.Dinçerler – E.Sezgin ADerg XXIII Levha 7 1-4: POI.15.27’den olası Miken çanak çömleği; 5-11: POI.15.28’den MÖ 2. binyıl çanak çömleği; 12: Pişmiş toprak ağırşak. Levha 8 POI.15.26’dan MÖ 2. binyıl çanak çömleği.