Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2019
Öz Yemek ve içmek insan yaşamının devam edebilmesinin en temel ögesidir. Fakat insanlar sadece hayatlarını idame ettirmek için yemezler ve içmezler. Aynı zamanda yemek; bir sınıf göstergesi, milletler arasındaki ilişkilerde bir gösteri vesilesi, boş vakitlerde yapılacak bir faaliyet, şenlikler için bir vesile unsurudur. Yemek kültürü incelenerek toplumların tarihsel gelişimleri de izlemlenebilir. Türkler, köklü bir tarihe ve güçlü bir kültür birikimine sahiptirler. Sahip oldukları bu kültür birikiminin önemli bir parçası da yiyecek ve içecek alışkanlıkları ile bunun etrafında şekillenen kültürel unsurlardır. Türkler, genel olarak İslam öncesi Orta Asya bozkır hayatında şekillenen bu alışkanlıklarını göçlerle birlikte gittikleri coğrafyalara taşımışlar, yeni bölgelerdeki toplumları etkileyerek ve onlardan etkilenerek kültürlerini devam ettirmişlerdir. Ayrıca farklı inançlarla karşılaşmaları ve özellikle İslamiyet başta olmak üzere değişik dinlere tabi olmaları, yiyecek ve içecek alışkanlıklarının değişmesini de beraberinde getirmiştir. Yemek kültürünün izlerini günümüzde de görmek mümkündür. Seyyahlar, sadece üst yönetici sınıf ile görüşen olup onları yazan değil aynı zamanda toplumun alt sınıfları ile de muhatap olan ve bunları aktaran kişiler olması nedeniyle daha ayrıntılı bilgiler sunmaktadır. Çalışmamızda Orta Çağ'da Türklerin yaşadığı coğrafyaya seyahat eden seyyahların gözüyle Türklerdeki yemek kültürünü inceledik. Seyahatnâmelerinden istifade ettiğimiz seyyahları seçerken Bertrandon de la Broquière ve İbn Battûta gibi farklı bölgelerden ve dinlerden olanlarını tercih ettik. Ayrıca günümüze kadar gelen yeme içme kültürünü de tespit etmeye çalıştık. Bu araştırmada daha fazla seyahatnâmeye yer verilebilirdi fakat bir makale boyutunu aşacağı için iki seyyahın seyahatnâmesi ile sınırlı tuttuk. Anahtar Kelimeler: Türk, yemek kültürü, seyahatnâme, Broquière, İbn Battûta. Two Travellers, One Culture: Food Culture in Turks according to the Travels of Broquière and Ibn Battûta Abstract Food and drink are the most fundamental elements of human life. However, people simply don't eat and drink to survive. Food culture is a class indicator, a demonstration in relations between nations, an activity to be done in leisure time and an element of occasion for festivals. The historical development of societies can be monitored by following the foodculture. Turks have a long history and a strong cultural background. An important part of this cultural accumulation they possess is the food and drink habits and the cultural elements shaped around it. The Turks moved these habits, which were shaped in the pre-Islamic Central Asian steppe life, to the territories where they migrated with migrations and continued their culture by influencing the societies in these new regions and by being influenced by them. In addition, they met with different beliefs and were subject to different religions, especially Islam. It is possible to see the traces of these habits today. Travellers can have more detailed information because they are not only concerned with the senior class but also sub-classes of the society and tell. In our study, we examined the food culture of Turks in the Middle Ages through the eyes of travellers traveling to the region where Turks live. While choosing travellers whose travel books we benefited from, in order to capture different points of view, we preferred those from different regions and religions such as Bertrandon de la Broquière and İbn Battûta. In this study, we have also tried to determine the culture of eating and drinking which has survived to the present day. We wanted to give more places for travel books i n t he study, but we limited it with t ravel books of t he two travellers because it will exceed the size of an article.
Seyahatname, seyyah olarak tanımlayabileceğimiz bir yazarın gezip gördüğü yerleri edebi bir üslupla anlattığı yazı türüdür. Her ne kadar genel amaç gezilen yerleri, okuyucuya da geziyormuş hissini tattırarak tanıtmak olsa da, geçmişle gelecek arasında bağ kurmak, toplumların birbirini tanıması, bilimsel faaliyetlerin aktarımı gibi daha derin işlevlere sahiptir seyahatnameler. Aynı zamanda, gezi yazarının edebi bir üslubun yanı sıra güçlü gözlem, derin betimleme gücü, kıvrak zekâ, kültür ve dil bilgisine sahip olma gibi vasıflarla donanımlı olmasını gerektirir. Bu bağlamda dünyanın üç farklı ikliminde yetişmiş ve gezi yazarlığı alanında evrensel olarak akla ilk gelen isimler arasında yer alan üç seyyah: “Evliya Çelebi, İbn Battûta ve Marco Polo” nun üslupları aracılığıyla gezi yazısını öğrenmek ve onlar arasındaki farklılıklar ve benzerlikleri saptama vasıtasıyla öğrenileni pekiştirmek anlamlı olacaktır. 17. yy. da İstanbul’da dünyaya gelen ve Osmanlı sarayında büyüyen Evliya Çelebi, 14. yy. da yaşayan Arap Seyyah İbn Battûta, 13. yy. da yaşayan ve Venedik’te dünyaya gelen İtalyan seyyah Marco Polo’nun ele alınması, çalışmaya aynı zamanda kültürlerarasılık özelliğini kazandıracaktır. Eserler arasında karşılaştırma yaparken öncelikle yazarların edebi üslubu ele alınacak olup, onları seyahate iten sâikler, gezilen coğrafyalar, gezi yazılarında ele alınan temalar açısından da bir karşılaştırmaya gidilecektir. Dolayısıyla bir yazı türü olan seyahatname, farklı coğrafyalardan üç ustanın vasıtasıyla anlatılmaya çalışılacaktır.
dünyanın çeşitli bölgelerine seyahatler yapmıştır. İbn Battûta Ortaçağın en büyük seyyahlarından biri Tuhfetü'n-Nuzzâr fi Garâibi'l-Emsâr ve Acâi-bi'l-Efsâr (Şehirlerin İlginçlikleri ve Yolculuğun Tuhaflıkları Hakkında Araştırmacılara Hediye) olarak adlandırılan ve kısaca Rıhle olarak da bilenen eserin yazarıdır. Seyyahın bu eseri Ortaçağ İslam dünyasının sosyo ekonomik, politik ve dini durumu hakkında gerçek bilgileri veren altın kaynak niteliğindedir. Abstract Accordingly, the climate of the regions, the people, the lifestyles, traditions and customs of these people, the historical works of those regions, the structures that are architectural qualities, the ways of travel are the subjects of travelbooks. In this context, travelbooks which are not very reliable in terms of content can be seen as works supporting the social sciences such as history, geography, sociology, anthropology, ethnology. In the course of history, many works have been received in the form of travel in the Western World or in the East World.The writings written by travelers such as Strabon, Marco Polo, Kristof Colomb, Amerigo Vespucci, Ibn-i Cubeyr, Ibn-i Battuta, Ibn-i Fazlan, Gyasuddin Nakkas and Evliya Çelebi who lived in different ages are works of travelbooks type. Ibn-i Battuta, one of the famous Arab travelers of the fourteenth century, is located in Morocco,
Anadolu Seyahatnamelerinde yer alan maden ve madencilikle ilgili bir çalışma
15. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi-Gagauzya, 2017
Seyahatnameler tarih araştırmalarında başvurulan temel kaynaklar arasında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca seyahatnameler gidilen coğrafyanın fiziki yapısı, sosyo-kültürel durumu hakkında araştırmacılara çok değerli bilgiler sunmaktadır. Tarihte, bozkır coğrafyası çok geniş bir bölgeyi kapsaması ve sayısız milletler barındırmasından dolayı stratejik bir öneme sahipti. Bu coğrafya, diğer ülke hükümdarlarının ilgisi ve merak konusuydu bu sebeple bölgeye gönderdikleri elçilerin ve seyyahların da uğrak yeri olmuştur. 1245 yılında Papa’nın ikametgâhından yola çıkan Plano Carpini, 1246 yılında Moğol İmparatorluk sarayına ulaşmıştır. Eserinde, bozkırda gördüklerini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Fransız vaiz Ruysbroeckli Willem’da aşağı yukarı aynı tarihlerde 1250’lerde Mengü Han’ın topraklarında bulunmuştur. Müslüman seyyah İbn Battuta, ise 1300’lerin başında Tanca’dan yola çıkarak Deşt-i Kıpçak’a gelmiştir. Çeşitli zamanlarda bozkır coğrafyasının farklı bölgelerinde seyahat eden diğer seyyahlar da bozkır, yerleşim yerlerinin fiziki özellikleri, ekonomik, sosyal ve dinî yapısı hakkında kısa bilgiler vermişlerdir. Bu bildiride 13- 15. yüzyıllarda seyyahların bozkırdaki konar-göçer hayat hakkındaki gözlemleri değerlendirilmeye çalışılacaktır.
E. Laflı/A. Çetingöz, İbn-i Battuta’nın İstanbul Seyahati, Tarih Çevresi Dergisi, 2021
This short paper in Turkish language is about the observations and comments of Ibn-i Battuta, one of the leading travelers of the Middle Ages, on his journey to Istanbul which are are compiled in our article. Keywords: Traveler, Ibn-i Battuta, travelogue, Istanbul, Middle Ages, Byzantine Istanbul.
2019
İÇİNDEKİLER / CONTENTS • Mahmud Erol KILIÇ - Takriz • Yavuz Selim UZGUR - Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Fütüvvet • Ali BOLAT - Bir Kavram ve Teşkîlât Olarak Fütüvvet • Mehmet ŞEKER - Fütüvvet Teşkîlâtının Târihçesine Genel Bir Bakış: Fütüvvet, Alplık, Ahîlik • Derya BAŞ - Fütüvvet ve Tasavvuf Buluşması: Tarîkat Alevîliği ve Fütüvvet Erkânı • Süleyman ULUDAĞ - İlk Sûfîlerde Fütüvvet • Nazlı KAYAHAN - İbnü'l-Arabî’de Fütüvvet • Hatice ÇUBUKÇU - Nîşâbur Ekolüne Mensup Hanım Sûfîlerde Görülen Fütüvvet ve Melâmet Anlayışı • Haşim ŞAHİN - Türkiye Selçuklu, Beylikler ve Erken Osmanlı Döneminde Ahîler • Reşat Öngören - Balkanlar’ın İslâmlaşması • Emine YENİTERZİ - Türk Edebiyâtında Manzum Fütüvvet-nâmeler • Meliha YILDIRAN SARIKAYA - Türk Edebiyâtında “Lâ Fetâ” ve “Hel Etâ” • Cemâlnur SARGUT - İnsân-ı Kâmildeki Fütüvvet Anlayışının En Güzel Örneklerinden Hocam Sâmiha Ayverdi ARKA KAPAK YAZISINDAN Hz. Peygamber ve fütüvvet, fütüvvet teşkîlâtının târihçesine genel bir bakış, fütüvvet ve tasavvuf buluşması, ilk sûfîlerde fütüvvet, Türk edebiyâtında manzum fütüvvet-nâmeler gibi başlık ve konuları ele alan bu eser, fütüvvet geleneğimizi ihyâ yolunda bir adım olarak değerlendirilebilir. “Allah için cihat eden, gazâ yapan, fetihler açan, inançları koruyup yaşayanları, zulme ve haksızlığa karşı duranları, nefsiyle mücâdele ve mücâhede ederek nefsini terbiye edenleri, ilim yolunda çalışanları, Hak için cihat edenleri, iyilik yapıp iyilikleri daima artıran ve yücelten kimseleri Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de fetâ diye sıfatlandırıyor. Kimdir fetâ? Fetâ, ideal insandır; Allah’ın (c.c.), Resûlünün (s.a.v) ve Kur’ân’ın istemiş olduğu bir insandır. İnsan deyip geçmeyelim! İnsan, varlığın hülâsasıdır. Tecellinin kemal derecesinde zuhur yeridir. İnsanın gönlü, varlığın merkezidir. Her bir iş bu merkezden cereyan eder, insan-ı kâmilin gönlünden çıkıp gelir.” YAVUZ SELİM UZGUR “Bir grup günümüz Anadolu alpereni ve bacısı meydana gelmiş, fütüvvet geleneğimizi ihyâ yolunda elinizdeki bu eseri vücuda getirmişler. Ellerine, gönüllerine, kılıçlarına, yani kalemlerine sağlık diyorum. Bu mühim kardeşlik geleneğimizin devamı niyâzıyla...” MAHMUD EROL KILIÇ
TÜBAR TÜRKLÜK BİLİMİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2016
18.Ulusal Turizm Kongresi
Vakıflar Dergisi, 2019
Journal of International Social Research, 2015
History Studies International Journal of History
10. ve 15. Yüzyıl Seyyahlarının İzlenimlerinde Semerkand , 2018
Türkiyat Mecmuası, 2020
Academic Review of Humanities and Social Sciences, 2019
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
Comparative Religious Studies, 2019
Seyyahların İzinde Türkistan, 2019
Altaylardan Toroslara Konargöçer Türkler, 2018
Uluslararası Iğdır Sempozyumu, 2017
EVLİYA ÇELEBİ'NİN GÖZÜYLE OSMANLI'DA KUR'ÂN KÜLTÜRÜ, 2018
Seyyahların İzinde Türkistan , 2019
Seyyahların İzinde Türkistan, 2019
Surmeli Lowland in the Middle Ages' Travelogues, 2017
Tuğba SAĞLAM, Türkan POLATCI, 2011