Zühal FİDAN BARİTCİ

Marka şehir, şehir pazarlaması gibi kavramsallaştırmalar yirminci yüzyılın son dönemlerinden itibaren birer fenomen haline gelmiştir. Bugün artık rekabet sadece şirketlerin ürettikleri ürünler ve markalar arasında değil, şehirler arasında da yaşanmaya başlamıştır. Bu süreç ise şehirlerinin birer marka olabilmesi adına altyapı çalışmalarından kültürel faaliyetlere uzanan geniş bir portföyde girişimlerde bulunmasını gerektirmektedir. Bu çalışmada şehir markalama süreci ele alınmakta; özellikle de şehir imajının, marka olma sürecinde oynadığı kritik rolün üzerinde durulmaktadır. Bir şehir markası oluşturabilmek aynı zamanda şehrin tüm cazibesini gözler önüne sererek iyi bir imaja sahip olması için gerekli çabayı sergilemektedir. Dolayısıyla şehir markalama için şehrin nasıl bir imaja sahip olmak istediğinin cevabının verilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada tarihi mirası, doğal güzellikleri ve coğrafi konumu bakımından çeşitli imkânlara sahip olan Aksaray'ın Aksaray Üniversitesi'nde okuyan yabancı uyruklu öğrencilerin gözünde sahip olduğu imaj ölçülmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Aksaray Üniversitesi'ndeki 842 yabancı uyruklu öğrenciden 260'ının görüşlerini öğrenmek için anket uygulamasından yararlanılmıştır. Bu anketlerden 244 tanesi geçerli sayılmıştır. Çalışmanın sonucunda Aksaray şehrine ve halkına yönelik imaj bileşenlerinin genel itibariyle olumsuz yönde olduğu, Aksaray'ın belirli bir imaja sahip olmadığı ve sahip olduğu önemli özellikleri hedef pazarına anlatmada eksikliklerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Günümüz dünyasında teknolojide yaşanan gelişmeler ve internet teknolojisinin getirdiği yenilikler, bireylerin benliklerini sosyal ağlarda sunmalarına olanak
tanımaktadır. Benlik sunumu, bireylerin kendilerini diğerlerine karşı istediği şekilde gösterme çabası olarak tanımlanabilir. Bu noktada sosyal ağlar aracılığıyla benlik sunumu başka bir boyuta taşınmış, birçok çalışmaya konu olmuş ve önemli bir mesele haline gelmiştir. Benlik sunumu söz konusu olduğunda Amerikan sosyolojisinin önemli isimlerinden Erving Goffman’ın Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu (Presentation of Self in Everyday Life) adlı eserinde ele aldığı unsurlar,
bu konuda yapılan çalışmalar için araştırmacılara rehberlik etmektedir. Sosyal
ağlarda özellikle fotoğraf paylaşımında gelinen nokta, benlik sunumlarında
görsel ögelerin artan önemini gözler önüne sermektedir. Bu çalışmada da Goffman’ın benlik sunumunda belirlediği ilkelere göre bireylerin kendilerini ifade edebilme, diğerlerini etkileme ve yönlendirme çabaları değerlendirilmiştir. Bu çalışmaya konu olan Black Mirror (Kara Ayna) adlı TV serisi, teknolojinin gelecekte insan hayatında nasıl bir role sahip olacağına yönelik tahminlerde bulunurken;
yaratacağı olumsuzlukları da ele alan bir distopyadır. Black Mirror dizisinin üçüncü sezon ilk bölümü Nosedive’de kurgulanan distopik toplumda, insanların günlük
yaşamının her anında sergiledikleri performansı ve toplumsal statüyü belirleyen şey diğerlerinden aldıkları puanlardır. Bireylerin her davranışı diğerleri tarafından puanlanmaktadır. Bu tür bir toplum, benlik sunumunu her şeyin önüne koyan ve her davranışını ‘beğenilme’ arzusuyla yapan bireyler yaratmaktadır. Bu çalışmada Erving
Goffman’ın benlik sunumlarını incelemek amacıyla geliştirdiği dramaturjik yaklaşım,
Black Mirror dizisinin Nosedive bölümünün incelenmesinde yol gösterici olmuştur. Nosedive’ın ana karakteri olan Lacie’nin bölüm boyunca kendisini ‘performansına’ nasıl hazırladığı ve ‘rolünü’ iyi oynamak için neler yaptığı yani benliğini nasıl
sunacağı noktasındaki çabaları ‘seyircilere’ gösteren kısımlar göstergebilimsel analizden yararlanılarak çözümlenmiştir. Dizide anlatılan distopik toplumun aslında bugün içinde yaşadığımız toplum yapısından çok da farklı olmadığı ve giderek daha da yapmacık bir toplum haline dönüştüğü ifade edilebilir.

Günümüzde toplumsal yararı gözetmeyen kurumların, mevcut rekabetçi pazarda varlıklarını sürdürmeleri neredeyse imkânsızdır. Salt kâr amacıyla faaliyet gösteren kurumların, bu şekilde hayatta kalmaları oldukça zordur. Bu sebeple kurumların devamlılığını sağlamaları ve hareket alanlarını koruyabilmeleri topluma, doğaya ve insana duyarlı olmalarıyla doğrudan ilgilidir. Tüm işletmelerde olduğu gibi kamu kurumları da toplumsal faydayı gözetmelidir. Bu aşamada sosyal sorumluluk tüm kurumlar için yapılması gerekli olan uygulama alanıdır. Bu bağlamda kamu kurumları da sosyal sorumluluk projelerini sürdürdüklerinde toplumsal meşruiyetlerini pekiştirirler. Yerel yönetim birimleri içinde yer alan belediyeler bulundukları kentlerin her türlü altyapı, sağlık, temizlik, imar, eğitim, ulaşım, kültür ve sanatla ilgili alanlarında hizmet vermekle yükümlüdürler. Halkın taleplerini en iyi şekilde karşılamak üzere kurulan bu kamu kurumları, aynı zamanda kendi inisiyatifi ile toplumsal yararı gözeten farklı çalışmalar yapmaktadırlar. Kamu yararı gözeterek beklenilenden daha fazla hizmet üreten belediyeler, halkın gözünde de daha iyi konumdadır. Bu amaçla belediyeler sosyal sorumluluk projeleriyle halk ile daha aktif bir iletişim kurabilmektedir. Bu çalışmada örnek olay tarama modeli kullanılmıştır. Nevşehir Belediyesi'nin toplumsal faydayı gözeterek sağlık, kültür, eğitim vb. alanlarda yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri irdelenmiş olup, araştırma sonucunda elde edilen veriler üzerinden Nevşehir Belediyesi'nin yönetim anlayışı bağlamında sosyal sorumluluk faaliyetlerine değer verdiği ifade edilebilir. ABSTRACT Nowadays, the institutions which don't care the social benefit can't carry on in the existing competitive market. It is almost impossible that institutions which operate on the purpose of gaining profit survive by doing so. Therefore, providing the continuity and conserving the field of action of institutions are directly related to being sensitive to the society, environment and the people. As all institutions care social benefit, public institutions are supposed to do the same, too. At this stage, social responsibility is an application area necessary for all institutions. In this context, as long as public institutions sustain social responsibility projects, they reinforce their legitimacy. Municipalities which are among the local government units are supposed to serve in the field of infrastructure, health, reconstructure, education, transportation, culture and art. These public institutions established to satisfy the demands of public ideally do also different works caring social benefits on one's own initiative. Municipalities serving much more by considering the public interest have a better place in the eyes of the public. Municipalities can actively communicate with people by social responsibility projects for this purpose. In this study, the case study method was used. Also the Municipality of Nevşehir's social responsibility projects which they run in the field of health, culture, education etc. by caring social benefit are examined and it can be stated that the Municipality of Nevşehir cares of social responsibility projects in the context of administrative mentality with data collected from the study.

ÖZET Sosyal medya uygulamaları hayatımızda yer almaya ve ilişkilerimizin yönünü değiştirmeye devam etmektedir. İletişim kurabilmenin yollarının artması cinsiyet ve yaş grubu fark etmeksizin herkesi sosyal ortamlara yönlendirmektedir. Bu araştırma kadınların sosyal medya uygulamaları üzerinden hangi amaçlarla iletişim kurduklarını belirlemeyi ve bu ortamlarda gerçekleşen iletişimin nasıl olduğunu öğrenmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla araştırmacıların kişisel facebook hesaplarından rastgele seçilen 40 kadın üzerinde derinlemesine mülakat yapılarak araştırma bulgularına ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda kadınların sosyal medyayı paylaşımda bulunmak, eğlenmek, boş zamanlarını değerlendirmek ve başkalarının hayatları hakkında bilgi sahibi olmak gibi amaçlarla kullandıkları görülmüştür. Sosyal medya paylaşımlarında özellikle fotoğraf, yer bildirimleri, durum güncellemeleri ve pratik bilgilere yer verilmektedir. Araştırmanın diğer bir sonucu ise; sosyal medya uygulamalarının iletişim alışkanlıklarını değiştirdiği, yüz yüze iletişimi azalttığı, ilişkilerde duygu yoğunluğunu azaltıp iletişimi yüzeyselleştirdiği eleştirisidir. ABSTRACT Social media applications keep taking place in or daily lives and changing the orientation of our relationships. The increase in ways of establishing communication directs all of the people to social media, regardless of the sexuality and age group. This study aims to determine for which purposes the women communicate and if the character of the communication in these media varies. Forth is purpose, on 40 women selected randomly from the personal Facebook accounts of researchers, in-depthinter views were performed and the study results were obtained. As a result of there search, it was determined that women use the social media for purposes such as sharing, recreating, and having knowledge about the lives of others. In social media posts, women generally share photos, location declarations, status updates, and practical information. As another finding, it was also found that social media applications alter the communication habits, decrease the face-to-face communication and make the communication more superficial by decreasing the emotional load of communications. GİRİŞ Teknoloji ve toplumsal yapıdaki değişiklikler bireylerin kişisel yaşantılarına ve alışkanlıklarına yansımaktadır. Her yeni gün farklılıkları keşfeden bireyler, kendilerine uygun olsa da olmasa da yeniliği, farklılığı benimsemekte ve zamanla onu hayatının merkezine almaktadır. Bilgisayar ve internet teknolojisi ilk dönemlerde herkes için anlaşılması zor ve karmaşık bir yapı gibi görünmüştür. Ancak zamanla bilgisayarın her alanda kullanılması ona olan ihtiyacı ve bağımlılığı artırmıştır. İnternetin bireylere sağladığı kolaylıkların başında zahmetli ve uzun zaman alan işleri kolayca yapılabilir hale getirmesi gelmektedir. Saatlerce beklemeden zahmetsizce tek tıkla halledilebilen işler günlük yaşamı kolaylaştırmıştır. Modern hayatın hızlı yaşama ve her şeye yetişebilme mecburiyeti getirmesi dışarıda geçirilen zamanı azaltmıştır. Dolayısıyla işleri yaparken harcanacak zaman internet ortamında harcanmaya başlanmıştır. * Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, zuhalfidan@aksaray.edu.tr. * * Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, zulfiye.acar@usak.edu.tr.

ÖZET İşletmeler faaliyet gösterdikleri toplumun parçasıdırlar. Bu sebeple toplumsal hayatta ortaya çıkan sorunlara kayıtsız kalamazlar. Bu sorunları gidermenin de en iyi yolu ku-rumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinden geçmektedir. Bu faaliyetlerin daha geniş kap-samlı, daha uzun soluklu ve faydalı olması için işbirliği içinde yapılması gerektiği iddia edilebilir. İşletmeler belirledikleri ekonomik hedeflerin yanı sıra topluma da faydalı ola-bilmek adına işbirliği içinde oldukları paydaşları ile kurumsal sosyal sorumluluk faaliyet-lerine yönelerek daha fazla başarı sağlayabilirler. Bu araştırmada; Brand Finance 'En Değerli 100 Türk Markası 2016' listesinde yer alan Akbank, Garanti Bankası ve İş Ban-kası'nın işbirliğine dayalı olarak yaptığı kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri değer-lendirilmiştir. Araştırmada bankaların kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde bireysel düzenleyici olarak yer aldıkları faaliyetlere yer verilmemiş, işbirliği yapılan projelerle sınırlandırılmıştır. Bu sebeple bankaların web sayfalarında yer alan kurumsal sosyal so-rumluluk faaliyetlerinde işbirliğine ne kadar yer verildiği incelenmiştir. Bankaların ku-rumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinde işbirliğine dayalı uygulamalar değerlendirilmiş olup, araştırmada örnek olay tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma sonucunda ise Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası'nın KSS uygulamalarında işbirliğinin önemini kavradıkları ifade edilebilir. Her üç bankanın da STK'lar, gönüllülük, iştirakler, topluluk-lar ve resmi kurumların yanı sıra ulusal ve uluslararası işbirliği faaliyetlerine devam ettiği gözlemlenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kurumsal sosyal sorumluluk, işbirliği, brand finance.

Öz: Sinema sahip olduğu özellikler nedeniyle ve me-sajı sunum şekli itibarı ile etkili bir araçtır. Özellikle animasyon filmler ile soyut kavramlar somut hale getirilebilmekte ve verilmek istenen mesaj daha etkili ve kolay bir şekilde aktarılabilmektedir. Inside Out (Ters Yüz) filmi animasyon bir film olarak duyguların bireyleri nasıl yönlendirdiğini, kişinin iç iletişimini ve kişilerarası iletimini nasıl etkilediğini göstermektedir. Animasyon filmi olması nedeniyle çocuk filmi gibi olarak algılanan film aslında verdiği mesajlar ve konusu itibarıyla iletişimde duyguların öneminin animasyonla anlatılmış şekli gibidir. Buradan hareketle filmde yer alan kişi içi iletişim ve kişilerarası iletişim ile ilgili mesajlar söylem analizi ile yorumlanmaya çalışılmıştır. Filmin kahramanı olan Riley'in kendi içinde ve başkalarıyla olan iletişimi, duyguların kendi arasındaki iletişimde kullandıkları dil ve tavırlar, bu duyguların Riley'in iletişimine yansımaları değerlendirilmiştir. Burada amaç filmin iletişimde etkili olan duyguların bizim kişiliğimizi nasıl yönlendirdiğini nasıl gösterdiğini ortaya koymaktır. Analiz ve yorumlara göre bireyin duyguları bireyin iletişim şeklini ve daha da önemlisi kişilik özelliklerini belirlemektedir. Abstract: The cinema is considered an effective method to present a message. You can see this especially in an animation films from an abstract concept to concrete concepts in an effective and easy way. Inside Out animation film says that how the emotions of individuals influence their Intra-and interpersonal communications. People think that animation films are only for kids but in fact they give us messages about feelings and emotions.From this point, we can say that the animation films messages are an interpretation of the Intra-and interpersonal communications. Riley, the film hero, used the language and the attitude to communicate in this animation film. These emotions from Riley were a reflected evaluation.Here the intention of the communication of the film presents to us how emotions are oriented personally.The analysis and comments according to the individuals feelings form a communication and more important individuals properties.

ÖZ Halkla ilişkiler eğitimi ülkemizde uzun yıllardır verilmektedir. Buna rağmen halkla ilişkiler iş ilanlarında rastlanılan ölçütler mesleğin gerektirdikleri ile uyumlu değildir. Uygun işe uygun personelin yerleştirilebilmesi hem maliyetleri düşürecek hem de başarıyı arttıracaktır. Bu anlamda işe alınacak halkla ilişkiler personelinin seçiminde dikkatli davranmak gereklidir. Bu çalışmada, insan kaynakları web siteleri üzerinden yayınlanan iş ilanları incelenmiştir. Bu amaçla Kariyer.net, Secretcv.com, Yenibiris.com insan kaynakları web sitelerinde yer alan 230 halkla ilişkiler iş ilanı 12 Ocak-12 Şubat 2016 tarihleri itibari ile içerik çözümleme yöntemi ile değerlendirilmiştir. İş ilanlarında değerlendirilen kategoriler ise; iş ilanlarında yer alan halkla ilişkiler pozisyonları, halkla ilişkiler ilanlarında aranan sosyo-demografik özellikler ve halkla ilişkiler iş ilanlarında adaylarda aranan özelliklerden oluşmaktadır. Bu çalışmanın asıl amacı halkla ilişkiler iş ilanlarında mesleğin nasıl yer aldığını belirlemektedir. Araştırma sonucunda ortaya çıkan tablo ise halkla ilişkilerin mesleki ölçütlerinin bulunmadığını göstermektedir. ABSTRACT Educational institutions in our country have been offering public relations education for a long time. Yet, job requirements and job criteria specified in job adverts for the practice of public relations do not seem to be compatible with the teachings. " Right person for the right job " will both