hamdi karakaş

Bu araştırmada, Çevre Dostu 1000 Okul Projesi’ne yönelik yapılan etkinliklerin ilkokul öğrencilerinin çizimlerinde nasıl yer aldığını incelemek amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma modellerinden biri olan olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Araştırmada seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden biri olan uygun örnekleme yöntemi kullanılmış ve araştırmanın çalışma grubunu bir ilkokulunun 1, 2, 3 ve 4. sınıfında öğrenim gören 53 öğrenci oluşturmuş-tur. İlkokul öğrencilerinden Çevre Dostu 1000 Okul Projesine yönelik okul bünyesinde gerçekleştirilen etkinliklere yönelik çizim yapmaları ve bu çizimlerini anlatmaları istenmiştir. Elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. İlkokul öğrencilerinin proje kapsamında okul bünyesinde yapılan et-kinliklere yönelik çizdikleri resimler ve görüşmelerden elde edilen veriler yazılı ortama aktarılarak analiz edilmiştir. İlkokul öğrencilerinin çizimlerinde 73 kod tespit edilmiş ve dört farklı kavrama (atık, geri dönüşüm, çevre kirliliği, su israfı/tasarrufu) yoğunlaştıkları tespit edilmiştir.  Öğrencilerin büyük çoğunluğu plastik, pet şişe, cam, teneke kutuları birer çöp şeklinde çizmişler ve geri dönüşüm kutuları ile ilişkilendirmişlerdir. İlkokul öğrencileri bu kavrama yönelik çizimlerin açıklamalarında daha çok Çevre Dostu 1000 Okul projesi kapsamında okul bünyesinde gerçekleştirilen etkinliklere vurgu yapmışlardır. Öğrencilerde var olan bu algıların, onların çizimlerine ve açıklamalarına yansıması Çevre Dostu 1000 Okul projesinin hedeflerine ulaştığının bir göstergesi olduğu yorumu yapılmıştır.

Bu araştırmada senaryo temelli öğretimin ilkokul öğrencilerinin bilimsel düşünme alışkanlıklarına, fen bilimleri dersi tutumlarına ve akademik başarılarına olan etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmada ön test-son test tek gruplu zayıf deneysel desen kullanılmıştır. 2021-2022 eğitim öğretim yılı içerisinde ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenen 22 (8 kız 14 erkek) dördüncü sınıf öğrencisi çalışma grubuna dâhil edilmiştir. Deneysel süreç ilkokul öğrencileriyle 5 hafta, toplamda 10 ders saatini ve her etkinlik sonrasında uygulanan etkinlik formlarını kapsamaktadır. Verilerin analizlerinde aritmetik ortalama, bağımlı gruplar t-testi kullanılmış ve puanlar arasındaki varyanslara göre etki büyüklüğü (etakare [ή2]) hesaplanmıştır. İlkokul öğrencilerinin senaryo temelli etkinlik süreci boyunca ilk etkinlikten son etkinliğe doğru olan değişimi tek yönlü tekrarlı ölçümler ANOVA (Repeated Measure ANOVA) ve Friedman testi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonunda senaryo temelli ö...

Bu araştırmada senaryo temelli öğretimin ilkokul öğrencilerinin bilimsel düşünme alışkanlıklarına, fen bilimleri dersi tutumlarına ve akademik başarılarına olan etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmada ön test-son test tek gruplu zayıf deneysel desen kullanılmıştır. 2021-2022 eğitim öğretim yılı içerisinde ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenen 22 (8 kız 14 erkek) dördüncü sınıf öğrencisi çalışma grubuna dâhil edilmiştir. Deneysel süreç ilkokul öğrencileriyle 5 hafta, toplamda 10 ders saatini ve her etkinlik sonrasında uygulanan etkinlik formlarını kapsamaktadır. Verilerin analizlerinde aritmetik ortalama, bağımlı gruplar t-testi kullanılmış ve puanlar arasındaki varyanslara göre etki büyüklüğü (etakare [ή2]) hesaplanmıştır. İlkokul öğrencilerinin senaryo temelli etkinlik süreci boyunca ilk etkinlikten son etkinliğe doğru olan değişimi tek yönlü tekrarlı ölçümler ANOVA (Repeated Measure ANOVA) ve Friedman testi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonunda senaryo temelli öğretim yönteminin ilkokul öğrencilerinin bilimsel düşünme alışkanlık ortalama puanlarını arttırdığı ancak puanlar arası farkın istatiksel olarak anlamlı olmadığı, fen bilimleri dersi tutum ortalama puanlarını arttırdığı ve ön-son test ortalama puanlar arası farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte senaryo temelli öğretim yöntemi ilkokul öğrencilerinin akademik başarı ortalama puanlarını arttırmış ve ön-son test ortalama puanlar arası farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Senaryo temelli öğretim süreci boyunca ilkokul öğrencilerinin alternatif ölçme araçlarında yer alan etkinlik formlarından almış oldukları ortalama puanlar da anlamlı şekilde artmıştır. Senaryo temelli öğretim yöntemi fen kavramlarını gerçek yaşam durumlarına uygulamada bir araç olarak kullanabileceğinden ilkokul sürecinde öğretmenler tarafından kullanılması önerilmektedir.

This study aimed to find out the effect of STEM activities on primary
school students' attitudes towards STEM by using a pretest-posttest,
experimental-control group quasi-experimental design. The research was
conducted with 39 primary school students in the experimental
(Nexperimental=21) and control group (Ncontrol=18) who were studying in the fourth grade of a school located in a city in the Central Anatolia Region of Türkiye in the 2021-2022 academic year. The STEM Attitude Scale was
administered as a pretest and posttest to measure the changes in primary
school students' attitudes towards STEM before and after the STEM
activities. The intervention step included nine different STEM activities
prepared for primary school students. The data were analyzed using
analysis of covariance (ANCOVA) and dependent groups t-test, and the
effect size (e-square [ή2]) was calculated according to the variances
between the scores. Based on the results, it was concluded that STEM
activities foster the positive STEM attitudes of primary school students
participating in these activities with a significantly wider effect than the
primary school students who do not participate in such activities. The
effect of engaging in STEM activities on primary school students' attitude
towards STEM sub-dimensions was also examined, which indicated
significant improvements in all sub-dimensions compared to the primary
school students who did not take part in these activities. Including STEM based activities in primary schools is highly recommended because STEM
activities are design-oriented, enable the use of technology, and involve
skills such as creativity, problem solving, communication, and cooperation.

Bu çalışmada sınıf öğretmenlerinin çevrimiçi teknolojik yeterliklerini ve pandemi sürecindeki uygulamalara yönelik görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde karma yöntemlerden açıklayıcı desen kullanılmıştır. Araştırmanın nicel ve nitel süreçleri için ayrı ayrı çalışma grubu belirlenmiştir. Nicel veriler Çevrim İçi Teknolojilere Yönelik Öz Yeterlik Algısı Ölçeği ile toplanmış ve183 sınıf öğretmenine uygulanmıştır. Nitel verileri ise görüşme formu ile toplanmış ve 20 sınıf öğretmenine uygulanmıştır. Araştırma sonucunda sınıf öğretmenlerinin çevrimiçi teknolojilere yönelik öz yeterlik inançları genel anlamda yüksek düzeyde bulunmuştur. Sınıf öğretmenlerinin çevrimiçi teknolojilere yönelik öz yeterlik algıları ortalama puanları farklı değişkenlere göre karşılaştırılmış, cinsiyet, görev yeri ve mesleki kıdem değişkenine göre fark gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Pandemi dönemi uzaktan eğitim sürecinde sınıf öğretmenlerinin yaşadıkları problemlere ilişkin görüşleri “tek...

The purpose of this study is to determine the self-efficacy of classroom teachers to organize educational trips to out-ofschool learning environments and their views on the trips organized. The research was conducted with the mixed research method and explanatory design was used in the research. The survey model was used in the quantitative part of the research and the phenomenology model in the qualitative part. The data of the research were collected between October and December 2019. The quantitative data were collected from 138 classroom teachers working in a city in the Central Anatolia Region. For qualitative data, 20 classroom teachers were included in the study group. The quantitative data were collected with the "Self-Efficacy Belief Scale for Planning and Organizing Educational Trips to Out-of-School Learning Environments" and in addition the qualitative data were collected with the interview form prepared by the researchers. The quantitative data were analyzed using percentage, frequency, arithmetic mean, independent-samples t-test, and ANOVA, and the qualitative data were analyzed using content analysis method. According to results of research, it was found that the most frequently organized educational trips to out-of-school learning environments by classroom teachers were nature trips, museum trips, funfair and playground trips, and the least frequently organized educational trips to out-of-school learning environments were summer camps, scout camps, and zoo trips. Classroom teachers' self-efficacy belief for organizing educational trips to out-of-school learning environments was calculated to be 3.97, which is close to a high level. In addition, it was found that the average scores do not significant according to the variables of gender, the amount of professional experience, and the location of the school. The situations in which classroom teachers were insufficient in organizing educational trips to out-of-school learning environments were also expressed in the interviews with them, and their views were grouped under three main themes as "reservations," "problems," and "solutions." If the behaviors that should be acquired by students in primary schools are expected to be concretized, and permanent, it is recommended to organize educational activities in out-of-school learning environments. It is necessary to organize, diversify, and increase educational activities in out-of-school learning environments by using the 2023 Education Vision of the Ministry of Education as a base. Classroom teachers have a critical role at this point and they are expected to take responsibility in organizing educational trips to out-of-school learning environments.

Bloom's Taxonomy is important in the creation of educational objectives and measurement and assessment activities. In this context, it is important for teachers and prospective teachers to know the Renewed Bloom Taxonomy and to be able to use it in learning-teaching processes. In this study, it is aimed to examine the pre-service primary abilities to prepare questions for the cognitive process categories of the Revised Bloom Taxonomy. 81 pre-service primary teachers’ studying in the 3rd grade participated in this descriptive study. Within the scope of the study, pre-service primary teachers were asked to prepare a question for each cognitive process category of the Revised Bloom Taxonomy on fractions. The pre-service primary teachers’ questions were analyzed in terms of their cognitive levels, and it was determined whether they could prepare the right questions for the targeted category or not. As a result of the research, it was determined that pre-service primary teachers’ wer...

Bloom Taksonomisi’nin eğitim süreçlerinde öğretim hedeflerinin oluşturulmasında ve ölçme-değerlendirme etkinliklerinde önemli rolü vardır. Bu nedenle öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının Yenilenmiş Bloom Taksonomisini bilmeleri ve öğrenme-öğretme süreçlerinde kullanabilmeleri önemlidir. Bu araştırmada sınıf öğretmeni adaylarının Yenilenmiş Bloom Taksonomisinin basamaklarına yönelik soru hazırlayabilme becerileri incelenmiştir. Betimsel tarama türünde gerçekleştirilen araştırmaya 3. sınıfta öğrenim gören 81 sınıf öğretmeni adayı katılmıştır. Çalışma kapsamında sınıf öğretmeni adaylarından kesirler konusunda Yenilenmiş Bloom Taksonomisinin herbir basamağına yönelik bir soru hazırlamaları istenmiştir. Sınıf öğretmeni adaylarının hazırladıkları sorular bilişsel seviyeleri açısından analiz edilmiş ve hedeflenen basamağa yönelik doğru soru hazırlayabilme becerileri incelenmiştir. Araştırma sonucunda sınıf öğretmeni adaylarının en fazla Yenilenmiş Bloom Taksonomisi’nin alt basamakları olan hatırlama ve anlama düzeylerine yönelik doğru sorular hazırlayabildikleri, üst basamaklara yönelik soru hazırlamada ise zorlandıkları belirlenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının yanlızca yarısı uygulama düzeyine yönelik doğru soru hazırlayabilmiştir. Bloom Taksonomisi’nin daha üst basamakları olan çözümleme, değerlendirme ve yaratma basamaklarına yönelik ise çok az öğretmen adayının doğru soru hazırlayabildiği görülmüştür. Bu sonuçlar doğrultusunda, sınıf öğretmeni adaylarının Yenilenmiş Bloom Taksonomisi’ne göre soru hazırlayabilme becerilerinin geliştirilmesi amacıyla uzmanlarca alan eğitimi derslerinde farklı türde etkinliklerin düzenlenebileceği önerilmiştir.

Abstract
Bloom's Taxonomy is important in the creation of educational objectives and measurement and assessment activities. In this context, it is important for teachers and prospective teachers to know the Renewed Bloom Taxonomy and to be able to use it in learning-teaching processes. In this study, it is aimed to examine the pre-service primary abilities to prepare questions for the cognitive process categories of the Revised Bloom Taxonomy. 81 pre-service primary teachers’ studying in the 3rd grade participated in this descriptive study. Within the scope of the study, pre-service primary teachers were asked to prepare a question for each cognitive process category of the Revised Bloom Taxonomy on fractions. The pre-service primary teachers’ questions were analyzed in terms of their cognitive levels, and it was determined whether they could prepare the right questions for the targeted category or not. As a result of the research, it was determined that pre-service primary teachers’ were able to prepare the right questions for the categories of remember and understand, which are the lower categories of the Revised Bloom Taxonomy, and they had difficulty in preparing questions for the upper categories. In addition, only half of the pre-service primary teachers were able to prepare the right questions for the application level. However, few pre-service teachers could prepare the right questions for the more complex categories of analyze, evaluate and create. At the end of these results, it has been suggested that different types of activities can be organized by experts in field education courses in order to improve the skills of pre-service primary teachers in preparing questions according to the Revised Bloom Taxonomy.

The study aims to determine the effect of socioscientific issues-based activities on the attitudes of primary school teacher candidates’ about life science teaching. In this research, 78 primary school teacher candidates (52 females, 26 male) determined by criterion sampling method participated. Attitude Scale of Life Science Teaching was used as pre-and post-test. While the courses with the teacher candidates in the control group were given based on the curriculum determined by the Council of Higher Education (YÖK), the experimental group teacher candidates held socioscientific discussion activities for eight weeks. The difference between the pre-and post-test mean scores of the primary school teacher candidates in the experimental and control groups was analyzed using the dependent and independent groups t-tests. The effect size was calculated (eta squared (ή2)) according to the variances between the scores. As a result of the research, it was determined that the difference between the pre-test and post-test average scores of the primary school teacher candidates in the experimental and control groups on life science teaching attitudes was not statistically significant. However, a statistically significant difference was found between the experimental group mean scores of their attitudes about life science teaching before and after the socioscientific issues-based discussion activities. The effect size (ή2) of the difference between pre-test and post-test mean scores was calculated as moderate. Socioscientific issues-based teaching activities, which are mostly used in researches on science courses, were used by the researcher in terms of life science teaching in this study.

This study aimed to determine the effect of activities conducted based on social skills on primary school students' critical thinking and empathic tendencies. In the research, a quasi-experimental design with a pretest-posttest experiment-control group (one experimental and two control groups), which is one of the quantitative research methods, was used. Critical Thinking Perception Scale and KA-SI Empathic Tendency Scale for Children and Adolescents were applied as pretest-posttest to measure the change in critical thinking and empathic tendencies of primary school students before and after the activities on social skills. Data were analyzed using ANCOVA and dependent groups t-test, and the effect size (eta-square [ή2]) was calculated according to the variances between the scores.  In the research, when the pretest mean scores of the experimental and control group primary school students in the social skill-based activity process were examined; it was concluded that the difference between the critical thinking skill posttest means scores was not statistically significant (p>0.05), however the empathic tendency mean scores posttest mean scores was statistically significant (p<0.05). Additionally, the difference between the pre-posttest critical thinking mean scores and empathic tendency means scores of the experimental group primary school students was statistically significant (p<0.05)

The aim of this study is to investigate the effects of educational drama practices on the ecological footprint awareness of the primary school teachers. In this research, pre-post test single-group quasi-experimental design was used and Ecological Footprint Scale was applied as pre-test and post-test to measure the ecological footprint awareness of primary teacher candidates before and after educational drama practices. Primary school teacher candidates conducted research on environmental issues for ten weeks, wrote a scenario about these issues, staged and watched their scenario. As a result of the study, it was found that the difference between the average scores of the ecological footprint awareness before and after the educational drama studies and the difference between the mean scores of all sub-dimensions were statistically significant (p<0.05). The difference between the average scores is calculated as a big effect[ή2] and it was interpreted that educational drama studies...

The purpose of this study is to determine the metaphors that the candidate teachers develop about the nuclear power plants in the socio-scientific issues based environmental education class and the justification of these metaphors. The study was constructed on the basis of a qualitative research model and phenomenological (phenomenology) pattern was used. The study was conducted during an academic semester in the environmental education course. The researcher presented to the classroom teacher candidate the positive and negative effects of the socio-scientific situations on the environment, human, development, economy, and health. It was ensured that teacher candidates were able to relate these issues to the subjects of environmental education course, assess the difficulties and discuss them with large group studies. A study for building the metaphors was conducted in the activity carried out for nuclear power plants as the last activity of the implementation process. The research was conducted with 197 classroom teacher candidates and the data were collected through a metaphor questionnaire prepared in a semi-structured form and the content analysis method was used in data analysis. The time period, when teacher candidates experience the metaphors more frequently, their age or they build the metaphors in the interaction with the environment they are living in and they have listed the metaphors as follows; falling in love, internet, getting married, using medication, gun, frenemies, using the phone, bomb, eating desserts, gambling and smoking. When the reasons why the classroom teacher candidates use the metaphors are reviewed, it has been determined that they basically create supportive, opponent and impartial reasons for the nuclear power plants. Nevertheless, the majority of class teacher candidates perceived as a socio-scientific issue towards nuclear power plants and recognized the contradictory circumstances and apprehended the positive and negative characteristics of nuclear power plants in the context of economic and environmental effects.

The study aims to determine the effect of socioscientific issues-based activities on the attitudes of primary school teacher candidates’ about life science teaching. In this research, 78 primary school teacher candidates (52 females, 26 male) determined by criterion sampling method participated. Attitude Scale of Life Science Teaching was used as pre-and post-test. While the courses with the teacher candidates in the control group were given based on the curriculum determined by the Council of Higher Education (YÖK), the experimental group teacher candidates held socioscientific discussion activities for eight weeks. The difference between the pre-and post-test mean scores of the primary school teacher candidates in the experimental and control groups was analyzed using the dependent and independent groups t-tests. The effect size was calculated (eta squared (ή2)) according to the variances between the scores. As a result of the research, it was determined that the difference between the pre-test and post-test average scores of the primary school teacher candidates in the experimental and control groups on life science teaching attitudes was not statistically significant. However, a statistically significant difference was found between the experimental group mean scores of their attitudes about life science teaching before and after the socioscientific issues-based discussion activities. The effect size (ή2) of the difference between pre-test and post-test mean scores was calculated as moderate. Socioscientific issues-based teaching activities, which are mostly used in researches on science courses, were used by the researcher in terms of life science teaching in this study.

Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin argümantasyon tabanlı öğrenme yaklaşımına ilişkin görüşlerinin tespit etmektir. Araştırma, nitel araştırma modeli temel alınarak kurgulanmış ve olgubilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Çalışma İç Anadolu Bölgesi’ndeki bir ilde gerçekleştirilmiş olup, 22 sınıf öğretmeni çalışma grubu olarak belirlenmiştir. Veriler, araştırmacı tarafından yarı yapılandırılmış şekilde hazırlanan görüş alma formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, sınıf öğretmenleri argümantasyon tabanlı öğrenme yaklaşımının ilkokullarda uygulanabilirliği, avantajları ve sınırlılıkları olarak üç temel kategoride görüşlerini ve deneyimlerini sunmuşlardır. Sınıf öğretmenleri bu yaklaşımın çok boyutlu düşünme, tartışma becerisi kazandırma, temel argüman elamanlarını (iddia, veri, gerekçe) kullanma ve aktif bir öğrenme süreci oluşturma noktasında kullanılması gerekliliğine vurgu yapmışlardır. Bu yaklaşımın çok fazla süre alması ve öğrenci-öğretmen deneyim eksikliğini ise sınırlılık olarak ön plana çıkartmışlardır. Ayrıca sınıf öğretmenleri argümantasyon temelli öğrenme yaklaşımının etkililiğine vurgu yapmışlar ve bu yaklaşımı derslerinde daha fazla kullanabileceklerini ifade etmişlerdir. Gelecek neslin teknoloji ve bilgi çağına ayak uydurabilmesinde argümantasyon temelli öğrenme yaklaşımının avantajları önemli görülmelidir.

Sosyobilimsel yapidaki gercek yasam problemleri barindirdiklari bilimsel yonu, etkiledikleri cevre ve toplum yapisi itibariyle cok yonlu dusunulmesi ve tartisilmasi gereken konulardir. Gercek yasam bilgileriyle deneyim kazanan bireyler edindikleri bilgileri gunluk hayatta karsilasabilecekleri sorunlara daha rahat uyarlayabilirler. Bilimsel bilginin yapilandirilmasi ve zihinsel faaliyetlerin gelistirilmesinde argumantasyon (bilimsel tartisma) sureci son donem egitim calismalarinda on plana cikmaktadir. Bu surec baskalarinca ortaya atilan veya savunulan iddialarin sorgulamasi ile baslar ve ogrencilerin kendi argumanlarini gelistirmeleri, onu savunmalari ve karsi iddialari curutmeleri ile devam eder. Bu baglamda calismanin amaci fen bilimleri derslerinde sosyobilimsel konularin argumantasyon sureci kullanilarak ogrencilere sunulmasinin onemi arastirilmistir. Arguman surecinin ozelligi bireylerin karsilastiklari durumlara yonelik argumanlari destekleme ya da curutme egilimi icerisinde o...

Plastik ve kati atiklar, gunumuz cevre problemlerini tetiklemekte, dogal cevrenin bozulmasini hizlandirmakta ve toplum yasantisini olumsuz etkilemektedir. Bu arastirmanin amaci meslek yuksekokulu ogrencilerinin plastik atiklar ve geri donusum kavraminin cevreye etkilerine yonelik bilgi, duygu ve davranis boyutlari baglaminda tutumlarini belirlemektir. Arastirmada nicel arastirma yontemlerinden olan tarama modeli esas alinmistir. Arastirmanin calisma grubu maksimum cesitlilik ornekleme yontemiyle belirlenen 2017 – 2018 egitim ogretim yilinda dort farkli universite bunyesinde sekiz farkli meslek yuksekokulunda ogrenim goren 1035 meslek yuksekokulu ogrencisinden olusmaktadir.  Veri toplama araci olarak “Cevre, Geri Donusum, Plastik ve Plastik Atiklar Konularinda Tutum Olcegi” kullanilmis ve verilerin analizinde SPSS programindan yararlanilarak veriler yuzde, frekans, aritmetik ortalama, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis H kullanilarak analiz edilmistir. Elde edilen veriler dogrultusunda...

Ulke ekonomisinin hizla gelismesi ve piyasa ihtiyaclarinin nitelikli is gucune yonelmesi ile birlikte bircok universite meslek yuksekokulu sayisini son yillarda hizli bir sekilde arttirmaktadir. Ancak bu hizli artis cesitli sorunlari da beraberinde getirmektedir. Bu problemlerin tespiti ve cozum onerileri sunulmasi icin meslek yuksekokullarinda calisan akademik personelin gorusleri kritik oneme sahiptir. Bu calismanin amaci, meslek yuksekokullarinda calisan akademisyenlerin gorusleri cercevesinde son yillarda sayilari hizla artan meslek yuksekokullarinin sorunlarinin tespit edilmesi ve cozum onerileri gelistirilmesidir. Arastirma, nitel arastirma turlerinden durum desenine uygun olarak yurutulmustur. Veriler arastirmacilarca gelistirilmis bagimsiz kelime iliskilendirme testi araciligiyla toplanmistir. Bagimsiz kelime iliskilendirme testinde akademisyenlerden meslek yuksekokullarinda gozlemledikleri sorunlara ve bu sorunlarin cozum onerisi gelistirmelerine yonelik kavramlar ortaya at...

In this study, an energy achievement test was conducted in which the validity and reliability study for the classroom teacher candidates was conducted in the context of environment-energy relationship. A survey model, which is one of the quantitative research approaches, was used in the study. The sample consisted of 348 classroom teachers who were educated in the Department of Classroom Education at Cumhuriyet University, Faculty of Education during the fall semester of 2017-2018. Firstly, it created a pool of 79 items where energy, energy transformations, energy sources and varieties, energy generation and usage, environment-energy-development relation questions are included. Subsequently, these items were turned into questions and a 50-item achievement test was drafted. After the expert opinion, one item was removed from the draft form and 49 items were applied to 10 class teacher candidates to test the intelligibility of the questions. SPSS and Excel data analysis programs were ...

Arastirmanin amaci; ilkokul birinci sinifa istege bagli kaydedilen ogrencilerin bitisik egik yazi calismalarinda karsilastiklari problemlerin sinif ogretmenlerince belirlenmesidir. Arastirma, birinci sinif ogretmenlerinin ilkokula istege bagli kaydedilen ogrencilerin bitisik egik yazma becerisini ogrenirken karsilastiklari problemlere iliskin goruslerini ortaya koyan nicel arastirma yontemlerinden tarama modeline uygun olarak yurutulmustur. Veri toplamak araci olarak Şahin’in (2012) Bitisik Egik Yazi Ogretiminde Karsilasilan Problemler adli calismasinda kullandigi “Bitisik Egik Yazi Ogretiminde Karsilasilan Problemler Anketi” arastirmacilarca gelistirilerek kullanilmistir. Arastirmada kullanilan veri toplama araci, olcut ornekleme yontemiyle secilen birinci sinif ogretmenlerine uygulanmistir. Bu kapsamda sinifinda istege bagli olarak ilkokula kaydedilen ogrencilerin bulundugu 129 sinif ogretmeni arastirmanin orneklemini olusturmustur. Veriler bilgisayar ortamina aktarilarak SPSS pak...

The purpose of this study is to determine the metaphors that the candidate teachers develop about the nuclear power plants in a socio-scientific issues-based environmental education class and the justification of these metaphors. The study was constructed on the basis of a qualitative research model and phenomenological (phenomenology) pattern was used. The study was conducted during an academic semester in the environmental education course. The researcher presented to the classroom teacher candidates the positive and negative effects of the socio-scientific situations on environment, human development, economy, and health. It was ensured that teacher candidates were able to relate these issues to the subjects of environmental education course, assess the difficulties and discuss them with large group studies. A study for building the metaphors was conducted in the activity carried out for nuclear power plants as the last activity of the implementation process. The research was con...

Calismanin amaci ustun yetenekli ilkokul 4. sinif ogrencileri ile ustun yetenekli tanisi konmayan basarili ilkokul 4. sinif ogrencilerinin rutin olmayan problem cozme stratejilerini (strateji, dogruluk ve yanlislik acilarindan) karsilastirmali olarak incelemektir. Arastirma, nitel arastirma yaklasiminda ele alinmis olup dokuman incelemesine dayali yurutulmustur. Arastirmada calisma grubunun belirlenmesinde amacli ornekleme yontemlerinden olcut ornekleme yontemi secilmistir. 2015-2016 egitim-ogretim yili Kahramanmaras il merkezinde belirlenen olcutlere gore dorduncu sinifa devam eden BILSEM’li ustun yetenekli tanisi konan 12 ogrenci ve basarili akranlarindan secilen 12 ogrenci calisma grubunu olusturmustur. Veriler arastirmacilarin hazirladigi “Rutin Olmayan Problem Cozme Testi” araciligiyla toplanmistir. Olcme aracina verilen cevaplar icerik analizine tabii tutularak degerlendirilmistir. Arastirma kapsaminda elde edilen bulgulara gore; ustun yetenekli ogrencilerin rutin olmayan prob...

This study aimed to determine the effect of activities conducted based on social skills on primary school students' critical thinking and empathic tendencies. In the research, a quasi-experimental design with a pretest-posttest experiment-control group (one experimental and two control groups), which is one of the quantitative research methods, was used. Critical Thinking Perception Scale and KA-SI Empathic Tendency Scale for Children and Adolescents were applied as pretest-posttest to measure the change in critical thinking and empathic tendencies of primary school students before and after the activities on social skills. Data were analyzed using ANCOVA and dependent groups t-test, and the effect size (eta-square [ή 2 ]) was calculated according to the variances between the scores. In the research, when the pretest mean scores of the experimental and control group primary school students in the social skill-based activity process were examined; it was concluded that the difference between the critical thinking skill posttest means scores was not statistically significant (p>0.05), however the empathic tendency mean scores posttest mean scores was statistically significant (p<0.05). Additionally, the difference between the pre-posttest critical thinking mean scores and empathic tendency means scores of the experimental group primary school students was statistically significant (p<0.05).

The aim of this study is to determine the effect of socioscientific issues-based popular science readings on critical thinking skills and reading habits-related attitudes of prospective classroom teachers. This quantitative research employed the one-group pretest-posttest research design, which is recognized as a weak experimental design. The research was conducted with 15 volunteered prospective classroom teachers. The "Critical Thinking Skills Questionnaire" and "Attitude Scale towards Reading Habits" were applied as a pre-test and post-test to measure variations in participants' critical thinking skills and reading habits. During the 10-week experimental process, articles about socioscientific issues from a popular Turkish science magazine (Science and Technique [Bilim ve Teknik]) were read with prospective classroom teachers. As a result, it was found that socioscientific issues-based popular science readings led to a statistically significant (p<0.05) increase in participants' mean scores from both post-test scales compared to their mean scores from pre-test scales. Also, the effect size (ή 2) of the difference between pre-test and post-test mean scores was found to be a large effect size. Socioscientific issues-based activities take the learning process to another dimension and can serve as a tool for students to gain a perspective towards the world and science and to question and interpret real-life situations. It is thought that such processes, which can be designed using various activities, can contribute to the professional development of prospective teachers. Using such activities in primary schools can make the teaching process more fun and increase students' interest and engagement in classes.

Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin okul dışı öğrenme ortamlarına gezi düzenleyebilme özyeterliliklerini ve düzenlenen geziler hakkındaki görüşlerini belirlemektir. Araştırma, karma araştırma yöntemine uygun olarak yürütülmüş ve araştırmada açıklayıcı desen kullanılmıştır. Araştırmanın nicel sürecinde tarama modeli, nitel sürecinde ise olgubilim (fenomonoloji) modeli esas alınmıştır. Veriler Ekim-Aralık 2019 tarihleri arasında toplanmış olup, nicel veri toplama sürecinde İç Anadolu Bölgesindeki bir ilde görev yapmakta olan 138 sınıf öğretmenine ulaşılabilmiş, nitel veri toplama sürecinde 20 sınıf öğretmeni çalışma grubuna dâhil edilmiştir. Nicel veriler "Okul Dışı Çevrelere Eğitim Amaçlı Gezi Düzenleyebilme Öz yeterlilik İnancı Ölçeği" yardımıyla toplanırken, nitel veriler; araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Nicel veriler yüzde, frekans, aritmetik ortalama, bağımsız gruplar t-testi ve ANOVA, nitel veriler ise içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda nicel ve nitel veriler birbirini destekleyerek yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda, sınıf öğretmenlerinin en çok gerçekleştirdikleri okul dışı öğrenme etkinliklerinin doğa gezileri, müze gezileri, lunapark ve çocuk parkı gezileri şeklinde olduğu; en az gerçekleştirdikleri okul dışı öğrenme etkinliklerinin ise yaz kampları, izci kampları ve hayvanat bahçesi gezileri şeklinde olduğu belirlenmiştir. Sınıf öğretmenlerinin okul dışı ortamlara gezi düzenleyebilme öz yeterlilik inanç ortalama puanları 3,97 olarak hesaplanmış ve bu değerin yüksek düzeye yakın olduğu görülmüştür. Ayrıca ortalama puanların cinsiyet, mesleki deneyim ve okulun bulunduğu yerleşim birimi değişkenine göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin okul dışı ortamlara gezi düzenlemede yetersiz kaldıkları durumlar, onlarla yapılan görüşmelerde de ifade edilmiş ve görüşleri "çekinceler", "problemler" ve "çözümler" şeklinde üç ana temada toplanmıştır. İlkokullarda öğrencilere kazandırılması gereken davranışların somutlaştırılması, anlamlı hale dönüştürülmesi ve kalıcı olması bekleniyor ise, farklı okul dışı öğrenme ortamlarında uygulamalar yapılması önerilir. MEB 2023 Eğitim Vizyonu temel alınarak okul dışı eğitim etkinliklerini düzenlemek, çeşitlendirmek ve arttırmak gerekir. Sınıf öğretmenleri bu bağlamda kritik noktada yer alırlar ve okul dışı öğrenme ortamlarına gezi düzenlemede sorumluluk almaları beklenir.

Bu çalışmanın amacı etkinlik temelli eğitimin Bilim Sanat Merkezlerine (BİLSEM) devam eden üstün yetenekli öğrencilerin ekolojik ayak izi farkındalığına etkisini incelemektir. Üstün yetenekli öğrenciler, eğitim-öğretim faaliyetlerine okul dışı zamanlarda devam etmektedir. Bu araştırma 2014-2015 eğitim öğretim yılı ikinci dönemde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden biri olan “gerçek deneysel desen” modellerinden tek grup ön test-son test deseni kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre seçilmiş olup Kahramanmaraş ili BİLSEM’e devam eden 57 üstün yetenekli öğrenciden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak Coşkun ve Sarıkaya (2014) tarafından geliştirilen “Ekolojik Ayak İzi Farkındalık Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin Cronbach’s alpha güvenirlik katsayısı Kahramanmaraş ilindeki 151 ortaokul öğrencisi kullanılarak 0,92 olarak hesaplanmıştır. Etkinlik temelli eğitimden önce BİLSEM öğrencilerine “Ekolojik Ayak İzi Farkındalık Ölçeği” ön test olarak uygulanmıştır. Bu çalışmada ön test ve son test sonuçlarına ait veri setinin normal dağılım gösterip göstermediği Kolmogorov-Simirnov testine bakılarak anlaşılmıştır. Ardından aynı gruba beş haftalık etkinlik temelli eğitim yapılmıştır. Son test olarak tekrar “Ekolojik Ayak İzi Farkındalık Ölçeği” uygulanarak deneysel işlem süreci sona erdirilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen veriler yüzde, frekans, aritmetik ortalama, t testi ve ANOVA kullanılarak analiz edilmiştir. BİLSEM öğrencilerinin etkinlik temelli eğitim öncesi ve sonrasında ekolojik ayak izi ön test ve son test ortalamaları bağımlı gruplar t testi ile karşılaştırılmıştır. İstatistiksel analizler sonucunda ekolojik ayak izi ön test ortalamaları = 3,85; ekolojik ayak izi son test ortalamaları = 4,11 olarak bulunmuştur. Ön test ve son test ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p&amp;lt;0,05). Bu araştırmada aynı zamanda üstün yetenekli öğrencilerin ekolojik ayak izi farkındalıkları cinsiyet ve sınıf seviyesi değişkenlerine göre de karşılaştırılmış olup ön test ve son test puanları arasında cinsiyet ve sınıf düzeyine göre farklılık görülmemiştir (p&amp;gt;0,05). ABSTRACT The purpose of this study to investigate effect of activity-based training on ecological footprint awareness of gifted students who continuing Science and Art Center (SAC). Gifted students in SAC continues educational activities in non-school time. This research was carried out in the spring semester of 2014-2015 academic year. In this study, one group pretest-posttest design was used that one of the qualitative research methods. The sample group of the study were selected through the suitable sampling method and consisted of 57 gifted students who continuing SAC in Kahramanmaraş city. “Ecological Footprint Awareness Scale” was used as a data collection tool developed by Coşkun and Sarıkaya (2014). To calculate the Cronbach&amp;#39;s alpha reliability coefficient of this scale 151 elemantary school students were used in Kahramanmaraş city and cronbach&amp;#39;s alpha reliability coefficient was calculated as 0,92. Before the activity-based training “the Ecological Footprint Awareness Scale” was applied as a pre-test to the SAC students. The Kolmogorov-Smirnov test used. Then, activity based training was carried out for five-week with the same group. Subsequently the “Ecological Footprint Awareness Scale” was applied as a post-test to the SAC students so experimental procedure was terminated. The data acquired in the study were analyzed by using statistical methods of percentage, frequency, arithmetic mean, t test and ANOVA. Before and after the activity based training, the mean of ecological footprint of pre-test and post-test were compared with t- test for paired samples for SAC students. As a result of the statistical analysis, the mean of ecological footprint pre-test score was fuound as = 3,85 and the mean of ecological footprint post-test scores was found as = 4,11. Significant differences were found between post-test scores and pre-test scores statistically (p&amp;lt;0.05). At the same time the mean of ecological footprint of pre-test and post-test were compared according to gender and grade level for gifted students and no significant differences were found between pre and post-test scores according to gender and grade level (p&amp;gt;0.05).

Bu araştırmanın amacı, ilkokul fen bilimleri dersinin temel hayat yeterlilikleri çerçevesinde sınıf öğretmeni adaylarınca değerlendirilmesidir. Araştırma, nitel araştırma modeli temel alınarak kurgulanmış ve olgubilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemine göre seçilmiş olup, dördüncü sınıfa devam eden 96 sınıf öğretmeni adayı bu araştırmaya dâhil edilmiştir. Sınıf öğretmeni adayları 3. ve 4. sınıf fen bilimleri öğretim programlarını üç hafta boyunca incelemiş, öğretmenlik uygulaması ile farklı okullarda bu programların uygulanması ve temel hayat yeterlilikleri ile ilişkilendirilmesi noktasında sekiz haftalık gözlem yapmışlardır. Süreç sonunda sınıf öğretmenleri adayları ilkokul fen bilimleri dersini temel hayat yeterlilikleri açısından yorumlamışlardır. Veriler yarı yapılandırılmış şekilde hazırlanan görüş alma formu ile sınıf öğretmeni adaylarının tuttukları gözlem formları aracılığıyla toplanmış ve veri analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sınıf öğretmeni adayları çoğunlukla eleştirel düşünme, yenilikçilik, karar verme ve sorunlarla başa çıkma temel hayat yeterliliklerini ilkokul fen bilimleri dersi ve bu derslerde yapılan etkinliklerle ilişkili olduğu yönünde kod oluşturmuşlardır. Girişimcilik ve mesleki beceriler, iletişim ve kişiler arası ilişkiler ile kendini ifade etme ve kontrol etme temel hayat yeterliliklerini ise ilişkisiz olduğu yönünde kod oluşturmuşlardır. Sınıf öğretmeni adayları farklı bakış açısı kazandırma, fen okuryazarı olma, bilimin gelişimine katkı,  üreticiliği/yaratıcılığı geliştirme, kendini tanıma, problem çözme ve öğrenciyi hayata hazırlama noktasında temel hayat yeterliliklerini fen bilimleri dersi ile ilişki kurmuşlardır. Ancak bu yeterliliklerin farklı derslerde kazandırılması gerekliliği, okul dışı deneyimlerin daha etkili olduğu, üst düzey kazanım gerektirdiğinden ilkokullarda kazandırılamadığı ve eğitim süreci içerisinde zamanla zaten kazanılacağı noktasında fen bilimleri dersi ile ilişki görmemişlerdir. Temel hayat yeterliliklerin kazandırılması süreci sınıf içi-dışı etkinlik ve uygulama sayılarının ve çeşitliliğinin arttırılmasıyla sağlanabilir. Bu süreç ilkokuldan başlayarak fen öğretim programının özel amaçlarının kazandırılmasına önemli katkılar sunabilecektir.

Sınıf öğretmenleri ve ileride bu mesleği yapacak sınıf öğretmeni adayları doğal kaynakları etkili bir şekilde kullanma noktasında ne kadar bilgili ve istekli olurlarsa, öğrencilerin de bu konuda bilgi, değer ve davranışları da bir o kadar etkili olur. Bunu başarabilmenin yollarından birisi de öğretmen eğitiminde çevre eğitimine yönelik konulara önem vererek geleneksel öğretim metotları dışına çıkmak, onları gerçek yaşam problemlerini (sosyobilimsel konular) düşünme, eleştirme ve tartışma içerisine çekebilmektir. Bu çalışmada Paris İklim Anlaşması ve bu anlaşmanın yükümlülükleri sosyobilimsel bir konu olarak sınıf öğretmeni adaylarına sunulmuştur. Çalışmanın amacı, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik imzalanmış olan Paris İklim Anlaşması yükümlülüklerinin uygulanmasına yönelik sınıf öğretmeni adaylarının görüşlerini belirlemektir. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum deseni temel alınmıştır. Araştırmanın çalışma grubu İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan bir üniversitenin Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği ikinci sınıfta okuyan 40 öğretmen adayından oluşmaktadır. Çalışma grubu ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Bu süreçte Paris İklim Anlaşmasına ilişkin uzman onayı alınmış sosyobilimsel bir senaryo sınıf öğretmeni adaylarına sunulmuş ve adaylardan Paris İklim Anlaşmasının sürdürülebilir kalkınma temelinde dünyada ve ülkemizde uygulanabilirliğine ilişkin görüşleri alınmıştır. Sınıf öğretmeni adayları bu senaryoya ilişkin bireysel görüşlerini sunmuşlar ve grup içerisinde aktif bir tartışma eylemi içerisine girmişlerdir. Sınıf öğretmeni adaylarının Paris İklim Anlaşmasının uygulanabilirliğine ilişkin tartışma öncesindeki ve sonrasındaki görüşleri içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda Paris İklim Anlaşması yükümlülüklerinin uygulanmasına yönelik sınıf öğretmeni adaylarının görüşleri destekleyici, reddedici ve karasız şeklinde üç tema altında yoğunlaştığı tespit edilmiş ve 52 kod ve 8 kategoriye ulaşılmıştır. Bu görüşlerde çevrenin korunması ve ülkenin ekonomik çıkarları ön plana çıkmış ve adayların anlaşma yükümlülüklerine eleştirel bakabildikleri görülmüştür. Ayrıca grup tartışması sonrasında bazı sınıf öğretmeni adaylarının savundukları görüşlerin değiştiği de fark edilmiştir. Sosyobilimsel yapıda olan gerçek yaşam problemlerinin öğretmen eğitiminde kullanılması ileride tüketim davranışları içerisinde bulunacak yeni neslin “sürdürülebilirlik” odağında eğitilmesine katkı sağlayabilir.

The aim of this study is to investigate the relationship between elementary school students’ ecological footprint mean scores and their attitudes towards sustainable development. Two hundred and ten elementary school students from three different regions of Turkey (east, middle and west) were included in the study group. As a result of the research, the mean ecological footprint scores of elementary school students were calculated as 2.11 global hectare (gha) and their ecological footprint has been determined to be lower than Turkey’s mean (2.7 gha), but higher than the world mean (1.8 gha). The mean score of attitude towards sustainable development of elementary school students was calculated (X = 3.62), and the low mean score showed that elementary school students did not exhibit the expected sustainable development attitude. A negative correlation was determined between the mean scores of ecological footprints of elementary school students and the mean scores of sustainable development attitude and it was concluded that this relationship was significant. This result shows an inverse relationship between ecological footprint and sustainable development for elementary school students. Achieving sustainable development is primarily possible by changing the consumption habits of individuals. This can be achieved with SDG goal 4 “Quality Education”. Ecological footprint awareness can be used as a tool for the students to become aware of their own consumption habits, to develop the characteristics expected from it and thus to create sustainable development by using natural resources more effectively.

Kitabın bu bölümünde, ilkokullarda uygulanabilecek çevre eğitimi ile ilgili etkinlik örnekleri sunulmuştur. Bu etkinlikler fen eğitiminde sıklıkla kullanılan 5E Öğrenme Modeli temel alınarak hazırlanmıştır. Hayat Bilgisi, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilgiler derslerine yönelik 5E Öğrenme Modeline uygun ders süreçleri örnek olarak hazırlanmış ve bu modelin aşamalarında birden fazla etkinlik örnekleri sunulmuştur. Hazırlanan etkinlik örneklerinin sınıf öğretmenlerinin ve mesleğe hazırlanan öğretmen adaylarının mesleki gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmüştür.

Kitabın bu bölümde, çevre eğitiminde var olan kuramsal bilgilerin okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine farklı yöntem ve tekniklerle nasıl aktarılabileceği üzerinde durulmuştur. Ayrıca çevre eğitiminde kullanılabilecek her yöntem ve teknikten sonra öğretmen ve öğretmen adaylarının kullanabilecekleri etkinlik örnekleri sunulmuştur. Literatürde birçok yöntem ve teknik olmasına karşın özellikle öğrencilerin ders içi ve ders dışı etkinliklerle çevreyi gözlemleyebilecekleri, uygulama yapabilecekleri, doğal kaynakları koruma adına düşünecekleri ve akranlarıyla tartışabilecekleri etkinlikler temel alınmıştır. Bu yöntem ve teknikler sonrasında sunulan örnek etkinler, okul öncesi öğretmenlerinin, sınıf öğretmenlerinin ve mesleğe hazırlanan öğretmen adaylarının mesleki gelişimine katkı sağlayacağı öngörülmüştür.

Kitabın bu bölümünde, sürdürülebilirlik anlayışının gelişmesinde çevre eğitimine yönelik uygulamalar üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda çevre eğitimi kavramı tanıtılacak, çevre eğitiminin amacı ve tarihsel gelişimi okuyucuya sunulacaktır. Çevre eğitimi ile sürdürülebilirliğin sağlanması arasındaki ilişkiye kavramsal olarak dikkat çekilecektir. Ayrıca ülkemizde eğitimin farklı kademelerinde çevre eğitimine ilişkin uygulamalar hakkında bilgi verilecektir. Bu bölümde şu başlıklar yer almaktadır: Bölümde aşağıdaki başlıklar yer almaktadır: 4.1. Bölüme Başlarken 4.2. Çevre Eğitimi ve Amacı 4.3. Çevre Eğitiminin Tarihsel Süreci 4.4. Sürdürülebilirlik ve Çevre Eğitimi İlişkisinde Oluşan Kavramlar 4.4.1. Çevre Bilinci 4.4.2. Çevre Okuryazarlığı 4.4.3. Enerji Okuryazarlığı 4.4.4. Sürdürülebilir Kalkınma 4.4.5. Dünya Limit Aşımı Günü 4.4.6. Ekolojik Ayak İzi 4.5. Ülkemizde Eğitimin Farklı Kademelerinde Çevre Eğitimi 4.5.1. Örgün Eğitimde Çevre Eğitimi 4.5.1.1. Okul Öncesinde Çevre Eğitimi 4.5.1.2. İlköğretimde (İlkokul ve Ortaokul) Çevre Eğitimi 4.5.1.3. Ortaöğretimde Çevre Eğitimi 4.5.1.4. Yüksek Öğretimde Çevre Eğitimi 4.5.2. Yaygın Eğitimde Çevre Eğitimi

Kitabın bu bölümünde, sürdürülebilirliğin bir boyutu olan çevresel sürdürülebilir üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda çevre ve ekoloji kavramları tanıtılacak, sürdürülebilirliğin sağlanmasında çevre kaynaklarının kullanımı ve ekolojik dengenin bozulmamasına dikkat çekilmiştir. Ayrıca ekolojik dengenin bozulması ve oluşan çevre sorunlarının temeli olarak gösterilen enerji kaynaklarının kullanımı sorununu okuyucuya sunulmuştur. Bu bölümde şu başlıklar yer almaktadır: Bölümde aşağıdaki başlıklar yer almaktadır:
3.1. Sürdürülebilirlik ve Çevre
3.2. Çevre ve Ekoloji Kavramı
3.3. Ekolojik Denge ve Sürdürülebilirlik
3.4. Sürdürülebilirliği Sağlamada Madde Döngüleri
3.4.1. Oksijen Döngüsü
3.4.2. Su Döngüsü
3.4.3. Karbon Döngüsü
3.4.4. Azot Döngüsü
3.4.5. Fosfor Döngüsü
3.4.6. Kükürt Döngüsü
3.5. Çevre ve Enerji Kullanım İlişkisi
3.6. Enerji Kaynakları
3.6.1. Yenilenebilir Enerji Kaynakları
3.6.2. Yenilenemez Enerji Kaynakları
3.7. Enerji Kullanımı ve Çevresel Sürdürülebilirliğe Etkileri

Özet : Suriye’de son 6 yıldır ki yaşanan iç savaş ile birlikte birçok Suriyeli ülkelerini terk etmek ve başka ülkelere mülteci veya sığınmacı olarak göç etmek zorunda kalmıştır. Türkiye, mülteci veya sığınmacı olarak yaşamı devam ettiren Suriyeli çocukların erken yaştan itibaren en az etkilenmesini sağlamaya yönelik çeşitli önlemler almaya çalışmaktadır. Bu çocuklara yönelik uygulanan eğitim programlarına alternatifler sunularak katkı sağlanması, sığınmacıların eğitiminde yaşanılan problemleri en aza indirgemesi bakımından önemlidir. Bu çalışmanın amacı uzun yıllar boyunca Amerika’da uygulanan Head Start programının, Suriyeli göçmen çocukların eğitiminde aile katılımı da sağlanarak alternatif bir program olarak kullanılabilirliğini tartışmaktır. Bu araştırmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Head Start programı aile katılımını da içine almış ve eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerin bir arada yürütüldüğü erken müdahale programlarından bir tanesidir. Bu program ile birlikte Suriyeli göçmen çocukların eğitilmesinde ileride yaşanabilecek sorunlar aile katılımı da sağlanarak önlenebilir.

Abstract
In the last 6 years, thousands of Syrians have been forced to leave their country and seek refuge in other countries. Turkey has been taking various precautions to help Syrian refugee children to overcome this period with the least possible harm. Making contributions to the education programs intended for these children, through offering alternatives, is essential for minimization of the challenges encountered in the education of refugees. The aim of this study is to discuss the usability of Head Start program, implemented in USA for a long period, as an alternative in the education of Syrian refugee by parental involvement. During the study, document analysis method was used as a qualitative research pattern. Head Start program is one of the early intervention programs, in which health and social services are provided together by active participation of the parents. The challenges, likely to be encountered in the future during the education of Syrian refugee children, can be averted with this program through enabling parental involvement.