Yüksek öğRetim

Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinin sabır eğilim düzeylerini ölçmeyi amaçlayan geçerli ve güvenilir bir ölçme aracının geliştirilmesi hedeflenmiştir. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları 375 kişilik üniversite öğrencilerinden oluşan bir araştırma grubu verileri üzerinde yapılmıştır. Araştırmada geçerlik ve güvenirlik çalışmaları kapsamında; uzman görüşü, açımlayıcı faktör analizi, madde toplam korelasyonları, alt ve üst grup ortalama farkları, Crombach Alpha iç tutarlık katsayısı, uyum geçerliği korelasyon katsayısı ve test-tekrar test korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Elde edilen veriler üzerinde yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin 21 maddeden oluşan üç faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı 0,86 olarak hesaplanmıştır. Yapılan geçerlik ve güvenirlik analizleri neticesinde Üniversite Öğrencileri Sabır Ölçeği’nin üniversite öğrencileri için geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu tespit edilmiştir.

The purpose of this research is to understand the development, change, and transformation in the field of Higher Education over the time. To this end, issues, changes and trends that likely have an impact on Higher Education institutions, policies, and administration were determined by reviewing the articles published in Journal of Higher Education. Specifically, a content analysis was conducted with respect to identify the possible trends and change in Higher Education issues and themes over the past three decades.

Standartlaşan eğitimle birlikte, eğitime dair hedefler de her birey için aynı hale gelmiştir. Aynılaşan bu eğitim hedefleri, uygulamalarda da standartlaşmayı da beraberinde getirmiş ve eğitimin neredeyse tüm unsurlarını etkilemiştir. Okul binasından eğitim programına, ders kitaplarından ölçme ve değerlendirmede kullanılan materyallere kadar tek – standart – bir yol izlenmekte, bu durum ise standart tanım dışındaki öğrenciler için sorunlar ve zorluklar oluşturmaktadır. Bu doğrultuda yapılan çalışma, görme engelli bir öğrencinin üniversite
öğreniminde bir gün boyunca yaşadığı olayları ele alma düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi dünyada ve ülkemizde birçok engelli kişi eğitim kurumlarının değişik seviyelerinde öğrenim görmektedirler. Bu kişiler genellikle ailesi ve kendilerinin gayretleriyle eğitim hayatlarını
sürdürmekte, diğer insanların detaylı bilgiye sahip olmadığı bir hayat içerisinde öğrenimlerine devam etmektedirler. Yakın çevresinde engelli bir kişi olmayan kimse engelli kişilerle doğru bir bağ kurmakta ve onları anlamakta güçlük çekmektedir. Toplum içerisinde var olan engelli
bireylerin anlaşılamaması ya da engelli bireyleri anlayamama durumunun aşılması için bu ve benzer türde çalışmaların etkili olabileceği düşünülebilir. Durum çalışması olarak tasarlanmış çalışmada, görme engelli bir öğrencinin anılarından yararlanılmıştır. Birinci ağızdan kaydedilmiş engelli öğrenci anıları nitel araştırma tekniklerinden içerik analizi yöntemiyle incelenmiş ve temalar ortaya çıkarılmıştır. Nitel çalışmalar detaylı veri toplamak için kullanılan teknikleri içerir ve derinlemesine bilgi verir. Araştırmanın katılımcısı, üniversite mezunu olup MEB’de kadrolu öğretmen olarak görev yapmaktadır. Bu durumun birçok farklı açıdan engelli insanların eğitim ortamlarında ve seviyelerinde yaşadığı olayları iyi aktarabilecek tecrübeye sahip olmasını sağladığı düşünülebilir. Ayrıca araştırmanın katılımcısı, bildiri yazarlarından ilkidir. Bu durum ise çalışmanın uygulanabilirlik ilkesini kolaylaştırırken, etkisini ve veri toplama aşamasını da güçlendirmiştir. Diğer yandan, bu durumun yaratacağı öznellik riski ikinci araştırmacı tarafından dengelenmiştir. Bu çalışmayla birlikte eğitim uygulamalarında ve toplumsal hayatta
farkındalık oluşturmak ve de önerilerde bulunmak amaçlanmıştır. Görme engelli bir öğrencinin anılarından yola çıkan bu araştırma sadece görme engelli kişilerin durumunu değil aynı zamanda başka engelleri olan kişilere de dikkat çekmenin çabası içerisindedir. Çünkü her birey bir engelli adayıdır.

Bu çalışmanın temel amacı, akreditasyon kavramını, önemini ve Peyzaj Mimarlığı açısından gerekliliği ortaya konulacak ve bununla birlikte ülkemizde Peyzaj Mimarlığı Bölümlerini akredite edebilecek ulusal ve uluslararası özellikle LAAB (Landscape Architectural Accreditation Board), IFLA (International Federation of Landscape Architects), NAAB (National Architectural Accrediting Board) ve MİAK (Mimarlık Akreditasyon Kurulu), gibi kuruluşların akredite süreçleri, ön koşulları ve ölçütlerini ortaya koymak, karşılaştırmak ve ülkemizde Peyzaj Mimarlığı Bölümü için akreditasyon sürecine yönelik örnek bir rehber ortaya koymak ve tartışmaya açmaktır.

2000’li yıllarda yükseköğretim kurumlarında nicel büyümenin yerini artık nitel ve kalite öncellikli gelişmeler yerini almıştır. Özellikle üniversitelerin ve bölümlerin ulusal ve uluslararası tanınabildiğini ve eğitimdeki hizmet kalitesinin kıyaslanabilmesi ve kalitenin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için yükseköğretim kurumu çeşitli adımlar atmıştır. Bu adımların en önemlisi ise Bologna sürecine gidilmesidir. Özellikle Bologna süreci, akreditasyon kavramının tanınması ve uygulanması konusunda önemli bir gelişmedir.
Ülkemizde peyzaj mimarlığı Yükseköğretim veren programlar farklı fakülteler çatısı altında (Mimarlık, Güzel Sanatlar, Ziraat, Orman ve Mühendislik Fakültesi) toplandığı görülmektedir. Bu kapsamda her bir bölümün kendi misyon ve vizyonu doğrultusunda izlediği eğitim bu bölümden mezun olan kişilerin elde ettiği bilgi ve beceri açısından büyük farklıklara sebebiyet vermektedir. Bu durum çeşitlilik olarak görünse de peyzaj mimarlığı programları için aslında karmaşaya sebebiyet vermektedir. Belirli kalite standartlarının oluşturulması ancak akreditasyon standartlarının tanımlanması ve oluşturulması ile mümkündür. Bu kapsamda Peyzaj Mimarlığı Programı’nın vizyon ve misyonunun, öğretim ve eğitim, araştırma ve geliştirme, izleme, denetleme ve değerlendirme gibi süreçlerinin tümünü kapsayan konularının uluslararası standartlara ulaşabilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için “Akreditasyon Ölçütlerinin” tanımlanması ve uygulanmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bu çalışmanın temel amacı, ulusal boyutta peyzaj mimarlığı eğitimi veren Yükseköğretim kurumlarının kalite standartlarını olumsuz etkileyen sorunlarına değinilmiştir. Bu sorunların çözülmesi, peyzaj mimarlığı programları için belirli bir kalite güvencesinin oluşturulması ve kalitenin standartlarının güvencesi olan akreditasyon ölçütlerinin belirlenmesi için stratejik önerile getirilmiştir.

Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenme ortamlarına entegrasyonu ile birlikte eğitim/öğretim teknolojilerinin yaygın kullanımı ve artan esnek eğitim ihtiyaçlarıyla yaygınlaşan çevrim-içi öğrenme ortamları yükseköğretim kurumlarında da farklı ihtiyaçları doğuran değişimlere neden olmuştur. Bu değişimler, öğretim elemanları için değişen eğitim/öğretim teknolojilerine ve yöntemlerine adapte olma gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Eğitim-öğretim ortamlarına teknoloji entegrasyonu öğretim elemanları için yeni yöntemler oluşturmak, yeni materyaller geliştirmek veya öğrenciler ile iletişim mekanizmalarını yeniden yapılandırmak gibi kendilerini yeni bir eğitim-öğretim yöntemine adapte ederek gelişme sağlamaları gereken ihtiyaçları ortaya çıkarmıştır. Yükseköğretim kurumları, bu ihtiyaçların karşılanmasına destek olmak amacıyla öğretim elemanlarına yeni teknolojiler ile zenginleştirilmiş yöntemlerle ders anlatımı ve teknoloji kullanımı konusunda eğitim ve destekler oluşturmalıdır. Ayrıca bu desteklerin etkin yönetilebilmesi için ofisler kurmalıdır. Bu destekler sayesinde öğretim elemanlarının yeni yöntem ve teknolojilere karşı önyargıları kırılarak daha etkin bir öğretim ortamı oluşturmaları sağlanabilecektir. Bu bağlamda, bu bölümde eğitim-öğretim ortamlarında yaygınlaşan eğitim/öğretim teknolojileri kullanımından kaynaklı yaşanan öğretim elemanları ile ilişkili problemlerden yola çıkılarak var olan eğitim/öğretim teknolojileri destek ofisleri üzerine yapılan bir inceleme ile yükseköğretim kurumlarında öğretim teknolojileri destek ofislerinin gerekliliğinin ortaya konulması amaçlanmıştır. İlk olarak eğitim/öğretim teknolojilerinin tarihsel süreçlerine dair bir tanıtım yapılmıştır. Sonrasında yükseköğretim kurumları tarafından öğretim elemanları için destek kanalları geliştirilmesinin önemi ve gerekliliği üzerine araştırmalar incelenerek var olan bazı merkezlerin inceleme sonuçları sunulmuştur. Çalışmanın sonucu olarak bu ofisler tarafından öğretim elemanlarına sağlanacak desteklerin neler olabileceği ve bu desteklerin organizasyonuna yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: eğitim teknolojileri, öğretim teknolojileri, eğitim teknolojileri destek ofisleri, öğretim teknolojileri destek ofisleri, eğitim teknolojileri desteği, öğretim elemanları desteği

Access to higher education is one of the unsolved and important problems of education system in Turkey. Actually, defining the problem is a mean to solve it since, solutions highly depend on definitions. The problems and solutions can differ according to different political approaches. One of the most common approaches is the application of economic analysis to the problem of access to higher education and rationalization of the process. In this instrumentalist approach to education, it is not possible to see any arguments related with what, how and for whom the education is. On the other hand, when the problem is handled in the context of right to education, the suggestions for the solution will differ. In this approach, education is not a tool that is used to obtain privilege, it is a right to reduce the privileges. In this study, the problematic of access to higher education will be discussed from a critical perspective and the history of access to higher education in Turkey will be elaborated briefly in the light of applications in Europe. By doing so, this study will focus upon the social inequalities in education reproduced and legitimated by the system of exam and “dershane” (private courses) used as barriers in education process.
Keywords: Education, access to higher education, social inequalities, reproduction

This study inquires differences of whistle-blowing intentions between first and the last year student teachers through three scenarios in terms of their assumed types of intelligence. Ethical awareness with underlying reasoning of the students was investigated; and possible intentions of the students to whistle-blow were examined. The survey was conducted among 291university students. While overall ethical awareness of the students with verbal intelligence was higher than the students with mathematical intelligence in one scenario, any difference was found between the 1st and 4th year students. Besides, 1st year students’ intentions for internal, external, and identified reporting are higher than the 4th year ones. Mathematical intelligence did not make any difference between the students’ intentions to blow whistle. There is not any intention for examining whistle-blowing it in education and any evidence on the relationship between it and intelligence types in the literature. This paper is expected to contribute the literature.

Türkiye'de eğitimde ölçme ve değerlendirme alanında en ileri, en güncel konularda çalışan çok uzman var. Basında ve TV'de herkes öğrencilere mesleki rehberlik yapıyor. Ama hala akıl almaz tercih hatalarıyla hem ekonomik hem de psikolojik yıkıma uğrayan üniversite adayları var.
Bu dosyada YKS21'de SÖZ puanıyla gelecek arayan öğrencileri ilgilendiren veriler ve ek tercihlerde işe yarayabilecek bilgiler var.

VE SIRADA ÜNİVERSİTELER: 2015 ÖSYS VERİLERİNE GÖRE ÜNİVERSİTELERİN SIRADÜZENİ
Daha önce Academia.edu'da paylaştığım bir çalışmada 2015 ÖSYS'de yer alan 10731 YÖP puan türlerine göre sıralanmıştı.
Bu çalışmada da 2015 ÖSYS'de yer alan 205 üniversite puan türlerine göre sıralandılar.
Bu dosyada "Üni X Puan Türü" etiketli sekmede 205 üniversitedeki YÖP sayıları puan türlerine göre tablolanmıştır.
Bu noktada tekrar hatırlamak gerekir ki aynı konuda lisans derecesi veren YÖP'ler vakıf üniversitelerinde burslara (Tam, %75, %50, %25, Ücretli); devlet üniversitelerinde de birinci ve ikinci öğretim olarak "mükerrer" yer alalabilmektedirler.
Bunlara ilişkin ayrıntılar ilerdeki çalışmalarımızda çözümlenecektir.
Üniversite adayları aldıkları puanlar ve yaptıkları tercihlere yüksek öğretim programlarını "hizaya" getiriyorlar.
Böylece ÖSYS'de sadece adaylar değil yükseköğretim programları ve bağlı oldukları üniversiteler de yarışıyormuş gibi oluyorlar.
Aslında düpedüz yarışıyorlar.
Ama üniversitelerin niteliğini belirleyecek çok daha önemli ölçütler de var:
Üniversitelerin ülkenin bilim, teknoloji, ekonomi ve düşünce düzeyine katkıları…
Ülkenin teknik, etik ve estetik birikimine sağladıkları katkılar…
Öğrencilerini geldiği düzeyden ne kadar ileriye taşıdığı…
Toplumsal sorumluluk alanlarındaki katılım ve yayılımları… Toplumsal sorunlara gösterdikleri duyarlılık...
Üniversitenin toplumsal dokusunun (tüm toplumsal paydaşlar) yaşamdan duyduğu doyum ve mutluluk…
Üniversitenin çevreye sağladığı istihdam fırsatları ve mezunlarının istihdamındaki kapsam ve düzey...
Bu çalışmada sadece adayların tavan ve taban puanları, okul birincileri kontenjanından gelenlerin taban ve tavan puanları,
yerleşen öğrenci sayısı, doluluk yüzdesi vb. ölçütler kullanılmıştır.

Bu araştırma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yüksek din eğitimi veren iki kurum olan Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Dini İlimler Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin üniversiteye uyum ve algıladıkları stres durumlarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Karma yöntemle yapılan araştırmada “Üniversite Yaşamına Uyum Ölçeği”, “Algılanan Stres Ölçeği” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılmıştır. 2020 yılında 264 öğrenci ile yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin üniversite yaşamına yüksek düzeyde uyum sağladıkları ve stres algılarının düşük olduğu görülmüştür. Cinsiyet ve sınıf değişkenlerinin uyum ve stres durumlarını etkilediği, kız öğrencilerin uyum puanlarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Birinci sınıf öğrencilerinin uyum düzeylerinin diğer sınıflardaki öğrencilere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin Türkiye’den geldikleri bölgelerin, mezun oldukları liselerin ve gelir düzeylerinin uyum ve stres düzeylerini etkilemediği belirlenmiştir. Nitel bölümde ise, öğretim elemanlarıyla kolay diyalog kurulabilmesinin, uyum sürecini kolaylaştıran önemli bir unsur olduğu belirlenmiştir. *** Summary The Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) can be considered as an education island in terms of having twenty active universities and having approximately university students about one third of the country's population. The first faculty offering higher religion education in Cyprus was Near East University Faculty of Theology (YDUILAF) and the second faculty is the Cyprus Social Sciences University Faculty of Religious Sciences (KISBUDIF). Many students of these two faculties come from Turkey, just as in other faculties in the TRNC. The university period is a period in which the student's transition from secondary education to higher education, from family life to a more individual life. In this period, which includes the transition to adulthood roles and responsibilities, it is important for the student to fulfill his responsibilities and at this point, the adjustment process is involved (14). The aim of this study is to determine the level of adjustment to university life and perceived stress of the students studying at these faculties. The mixed method was used in the research. In the quantitative part of the research, “University Life Adjustment Scale” and “Perceived Stress Scale” were used. Cronbach Alpha coefficient of the sub-dimensions of the university adjustment scale, respectively .92, .93, .90, and item total correlations are between .35 and .73. The Cronbach Alpha coefficient of the sub-dimensions of the perceived stress scale, respectively .77, .77, and item total correlations are between .30 and .60. In the light of these results, it can be stated that both scales can be used as a valid and reliable measurement tool in the research (31). The qualitative part was made with a semi-structured interview form. 264 students participated in the research carried out in 2020. According to the results of the research, it was observed that the students had a high level of adjustment to university life and their perception of stress was low. When the compliance and stress levels of the students according to their gender are examined, it is seen that female students show more harmony in terms of “personal adjustment, academic adjustment and social adjustment” than male students. In another study, he states that the level of adjustment of female students is higher than that of male students (34, 35). However, it was determined that male students were less stressed than female students in the “perception of stress/discomfort” dimension, even though their compliance levels were low. In another study, it shares the conclusion that women's stress level is significantly higher than that of men (36, 37). First year students have a lower fit score than all other classes. As a finding that supports this, it can be said that “the difficulty of the courses taught in Arabic”, which is the only item related to education, among the factors that complicate the adjustment process in the qualitative section. When the students' level of adjustment to the university and the stress situations they perceive were analyzed according to the regions they came from, it was found that there was no significant difference between the groups. With students from Turkey in terms of adjustment to university, life is no difference between students from Cyprus. The reason is that between Turkey and Cyprus religion, language and culture can be explained by a reflection of unity. Because in another study conducted with students studying in TRNC; students from Turkey, according to students from other countries, they experience less stress, are also set forth the conclusion that there is a no difference in terms of stress levels among students from Turkey to Cypriot students (41). As the elements that facilitate the adjustment process of the students studying in the faculties of theology/religious sciences in the TRNC, it has emerged that "the teaching staff are equipped", "easy dialogue with the academics" and "the TRNC is a safe place". It is observed that the factors that make the adjustment process difficult are factors other than education. The cost of living and limited scholarship opportunities in the TRNC are the main problems of almost all students. In addition, it is seen as a serious problem that both urban transportation and university transportation are difficult. In the light of these results, the following suggestions can be made: scholarship opportunities can be increased to support students financially. Further cooperation can be made with the relevant institutions and organizations for the solution of non-educational problems such as shelter, transportation and immigration. It may be appropriate to improve the quality of academic consultancy programs and to make the content more social. Regular seminars, orientation programs and student-centered events can be organized for all classes. Keywords: Religion Education, Higher Education, Higher Religion Education, Adjustment to University Life, Perceived Stress, Turkish Republic of Northern Cyprus, Near East University Faculty of Theology, Cyprus Social Sciences University Faculty of Religious Sciences.

Mobbing (iş yerinde yıldırma), birini düşmanca ve ahlak dışı iletişim yoluyla rahatsız etmedir ve iş yerlerinde yaşanan psikolojik terördür. İş yerlerinde, birine karşı yapılan olumsuz eylemler olarak tanımlanır. Bu olumsuz eylemler, saldırgan kişi ve davranışlara maruz kalan (mağdur) arasında bir sure boyunca sıkça yaşandığında, yıldırmadan söz edilir. Yıldırma, iş yerlerinde sağlığı ve güvenliği ciddi biçime tehdit eder. Bu çalışma, eğitim fakültelerinde yaşanan yıldırmaya ilişkin genel bakış sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, eğitim fakültelerinde yaşanan yıldırma; kapsamı, saldırganların kimliği, yıldırmanın nedenleri ve yıldırmayla başa çıkmada eğitimcilerin kullandıkları stratejiler hakkında bilgi sağlama amaçlanmaktadır. Çalışma grubu olarak, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi‘nde ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi‘nde görev yapan eğitimciler seçilmiştir. Çalışmada ayrıca, her iki fakültede çalışan eğitimler, yıldırmaya yol açan saldırgan davranışlar, yıldırmanın nedenleri ve yıldırmada kullandıkları başa çıkma stratejileri bakımından karşılaştırılacaktır. Araştırmada şu sorulara yanıt aranacaktır; (1) eğitim fakültelerinde yaşanan yıldırmaya yol açan nedenler nelerdir? (2) eğitim fakültelerinde yıldırma yaşatan saldırganlar kimlerdir?; (3) eğitim fakültelerinde yaşanan yıldırmaya yol açan nedenler nelerdir? ve (4) eğitim fakültelerinde yaşanan yıldırmada eğitimcilerin kullandıkları başa çıkma stratejileri nelerdir? Araştırmanın teorik çerçevesi literatür temel alınarak ortaya konmuştur.

Günümüzde eğitim sektöründe olumlu bir itibarın, kurumsal çekiciliği artırarak rekabetçi
yapının geliştirilmesine yönelik yarattığı etki, yükseköğretim sistemlerinde öncelikli gündem
konusu haline getirmiştir. Bu çalışmada, eğitim örgütlerinin iç paydaşlarından biri olan
öğrencilerin, bir devlet ve bir vakıf üniversitesi için kurumsal itibara ilişkin yaptıkları
değerlendirme analiz edilerek, bireyler arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığının
belirlemesi amaçlamaktadır. Kurumsal itibarın ölçümü için Fombrun ve arkadaşları tarafından
geliştirilen Kurumsal İtibar Ölçeği kullanılmıştır. Analiz sonucunda itibar bileşenleri arasında
yüksek düzeyde ilişkinin yanı sıra, her iki üniversite için itibar algısının yüksek olduğu,
gençlerin kurumsal itibara yönelik bir bilinçlenme içinde olduğu belirlenmiştir.

Kariyer, insan hayatının herhangi bir döneminde sahip olunan rollerin gerektirdiği etkinliklerin bütününden oluşur.
Günümüzde hızlı bir şekilde değişim gösteren dünyada, birçok alanda olduğu gibi kariyer seçimi konusunda da
bir değişim yaşanmaktadır. Farklı mesleklerin ve iş olanaklarının da ortaya çıkmasıyla kendini tanıyan bir birey
olarak seçim yapmanın önemi görülmüştür. Bireylerin, kişisel tarihlerinde en önemli kararlardan biri olan kariyer
seçimi bireyi hayatı boyunca etkileyecek bir durumdur. Yaşam stilinin ve rollerin belirlenmesinde önemli bir karar
olduğundan dolayı bireyin tüm yaşantısını etkileyecektir. Kariyer seçimi yapılırken, kişilik özelliklerinin farkında
olarak seçim yapılmanın önemi büyüktür. Kişiliğe uygun kariyer seçimi iş ve özel yaşantıda başarıyı, yaşam
doyumunu ve mutluluğu beraberinde getirecektir. Buradan hareketle çalışmada, üniversite öğrencilerinin bazı
demografik ve genel özellikleri açısından kariyer seçimi ve yaşam doyumu algılarının istatistiksel
değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Grup farklılığı analizleri sonucunda, cinsiyet, yaş, sınıf, gelir ve kariyer seçimine
yönelik faaliyetlerde bulunma açısından bazı boyutlarda farklılık elde edilmiştir, araştırmanın hipotezleri kısmen
doğrulanmıştır.

Öğrenciler üniversitede aldıkları bilginin KPSS’debaşarılı olmalarını sağlayacak  bilgi  olmasını istemektedirler  vealmış oldukları derslerde öğretim üyelerinden bu bilgiyi sunmalarıkonusunda istekte/baskıda bulunmaktadırlar/bulunabileceklerdir.Bu durum üniversite eğitiminden beklenen faydaları ve üniversiteeğitiminin kalitesini etkilemektedir/etkileyecektir.

Öz Bu çalışma örgün eğitim içerisindeki uzaktan eğitim uygulamalarının öğrenci ve öğretim elemanı gözüyle değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye'nin doğusunda yer alan bir üniversitede uzaktan eğitim ile ders veren beş öğretim elemanı ve bu üniversitede örgün eğitim görüp uzaktan eğitimle ders almakta olan altı öğrenci ile görüşmeler yapılmıştır. Çalışmada, örgün eğitim içerisindeki uzaktan eğitim uygulamalarında karşılaşılan problemleri daha bütünsel ve derinlemesine incelemek amaçlandığından nitel araştırma desenlerinden 'durum çalışması' yöntemi kullanılmıştır. Veriler içerik analizi ile incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda öğrencilerden elde edilen bulgular dört kategori altında 20 kod oluştururken öğretim elemanlarından elde edilen bulgular dört kategori altında 25 kod oluşturmuştur. Yapılan çalışmanın özellikle uzaktan eğitime geçmeyi düşünen ve yeni geçmiş olan eğitim kurumlarına yol göstereceği, bu konuda yaşanabilecek sıkıntı...

Dr. Nikken Türkiye, ayhan@nikken.com.tr Özet Ülkelerin gelişebilmeleri için en önemli unsur nitelikli mesleki eğitim veren yükseköğretim kurumlarının varlığıdır. Ülkemizde meslek liseleri ve meslek yüksekokulları bu elemanları yetiştiren önemli kuruluşlardır. Yükseköğretim kurumları ne kadar bilimsel özerkliğe ve akademik araştırma özgürlüğüne sahip iseler, ülkenin iş verimliliği, teknolojik gelişmişliği de o derece artar. Ülkeler sınırlı kaynaklarını ekonomik kullanabilmek için stratejik ve öncelikli yatırım konuları belirlerler. Kuruluşlar, potansiyel sinerjilerini belirlenen bu öncelikli yatırım konularına yönelterek destek olurlar. Yükseköğretim kurumları da, bu alanlara uygun yeni bölüm/programlar açarak ve araştırma projeleriyle destek verirler. Örneğin, 6331 sayılı kanunla birlikte iş kazalarını azaltmak için yükseköğretimde yeni açılan İSG bölüm/programlar ve başlatılan araştırma projeleri gibi. Ülkemizde, belli ölçütlere göre bölüm ve program açma ile öğrenci alımı YÖK'ün onayındadır. Bu programların açıldıktan sonra amaca uygun kalite denetimleri, yayımlanan kalite güvence yönetmeliğine göre değerlendirilmektedir. Yükseköğretim kurumlarında, kalite güvenceye ait değerlendirme a) eğitim-öğretim, b) araştırma faaliyetleri ve c) idari hizmetlerin (yönetim) iç ve dış kalitesinin sağlanmasına yönelik üç alanda yürütülür. Ülkemizde de kalite güvence yönetmeliğine göre yükseköğretim kurumlarının dış değerlendirmesi birim/program düzeyinde, iç değerlendirme ve akreditasyon gibi, konularda en az 5 yılda bir olacaktır. Yükseköğretimde, mesleki eğitim ile amaçlanan, ülkemizdeki insan kaynağını istihdam edilebilir, işverenlerin ihtiyacına ve mesleki yeterliliğe uygun, ülke ekonomisine dolaylı ve doğrudan katkı sağlayan nitelikli, teknolojiyi kullanan mezunlar vermek olarak tanımlayabiliriz. Bu çalışmamızda, yükseköğretimde ki mesleki eğitimin kalitesinin hangi ölçütler ile izlenip, değerlendirilebileceği üzerinde durulmuş ve bir üniversitede birim/ programların önem ve önceliklendirmesine göre temel kalite ölçütleri ve standartları önerilerinde bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Kalite Güvence, mesleki eğitim, kalite ölçütleri. Vocational Education, Higher Education Quality Assurance Criteria Abstract The most significant factor for the countries to develop is the presence of higher education institutions that give qualified vocational training. Vocational high schools and vocational higher education schools are prominent institutions that train the persons in our country. As the levels of scientific autonomy and academic research increase in higher education institutions the work efficiency and technological advancement of that country increase, as well. Countries define their strategic issues and prioritized investment areas in order to be able to use their limited resources in an efficient way in terms of economy. Institutions support these measures by directing their potential synergy to these pre-defined prioritized investment areas. Higher education institutions support by opening new departments/programs related to these areas. For example, with the Code No. 6331, new Occupational Health Safety departments/programs were opened and research projects were launched in higher education institutions in order to reduce occupational accidents. In our country, the opening of departments and programs and student admission depend on certain criteria and these have to be confirmed by YOK (Council of Higher Education). Once these programs are opened, their conformity is assessed through quality audits according to the available quality assurance regulation. In higher education institutions, the quality assessment is carried out in three areas; a) education, b) research activities, c) internal and external quality assurance for the administrative services (management). According to the quality assurance regulation, the assessment of the higher education institutions will be carried out on department/program basis at least once every 5 years and it will cover issues such as internal assessment and accreditation.

Bu araştırma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yüksek din eğitimi veren iki kurum olan Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Dini İlimler Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin üniversiteye uyum ve algıladıkları stres durumlarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Karma yöntemle yapılan araştırmada “Üniversite Yaşamına Uyum Ölçeği”, “Algılanan Stres Ölçeği” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılmıştır. 2020 yılında 264 öğrenci ile yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin üniversite yaşamına yüksek düzeyde uyum sağladıkları ve stres algılarının düşük olduğu görülmüştür. Cinsiyet ve sınıf değişkenlerinin uyum ve stres durumlarını etkilediği, kız öğrencilerin uyum puanlarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Birinci sınıf öğrencilerinin uyum düzeylerinin diğer sınıflardaki öğrencilere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin Türkiye’den geldikleri bölgelerin, mezun oldukları liselerin ve gelir düzeylerinin uyum ve stres düzeylerini etkilemediği belirlenmiştir. Nitel bölümde ise, öğretim elemanlarıyla kolay diyalog kurulabilmesinin, uyum sürecini kolaylaştıran önemli bir unsur olduğu belirlenmiştir. *** Summary The Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) can be considered as an education island in terms of having twenty active universities and having approximately university students about one third of the country's population. The first faculty offering higher religion education in Cyprus was Near East University Faculty of Theology (YDUILAF) and the second faculty is the Cyprus Social Sciences University Faculty of Religious Sciences (KISBUDIF). Many students of these two faculties come from Turkey, just as in other faculties in the TRNC. The university period is a period in which the student's transition from secondary education to higher education, from family life to a more individual life. In this period, which includes the transition to adulthood roles and responsibilities, it is important for the student to fulfill his responsibilities and at this point, the adjustment process is involved (14). The aim of this study is to determine the level of adjustment to university life and perceived stress of the students studying at these faculties. The mixed method was used in the research. In the quantitative part of the research, “University Life Adjustment Scale” and “Perceived Stress Scale” were used. Cronbach Alpha coefficient of the sub-dimensions of the university adjustment scale, respectively .92, .93, .90, and item total correlations are between .35 and .73. The Cronbach Alpha coefficient of the sub-dimensions of the perceived stress scale, respectively .77, .77, and item total correlations are between .30 and .60. In the light of these results, it can be stated that both scales can be used as a valid and reliable measurement tool in the research (31). The qualitative part was made with a semi-structured interview form. 264 students participated in the research carried out in 2020. According to the results of the research, it was observed that the students had a high level of adjustment to university life and their perception of stress was low. When the compliance and stress levels of the students according to their gender are examined, it is seen that female students show more harmony in terms of “personal adjustment, academic adjustment and social adjustment” than male students. In another study, he states that the level of adjustment of female students is higher than that of male students (34, 35). However, it was determined that male students were less stressed than female students in the “perception of stress/discomfort” dimension, even though their compliance levels were low. In another study, it shares the conclusion that women's stress level is significantly higher than that of men (36, 37). First year students have a lower fit score than all other classes. As a finding that supports this, it can be said that “the difficulty of the courses taught in Arabic”, which is the only item related to education, among the factors that complicate the adjustment process in the qualitative section. When the students' level of adjustment to the university and the stress situations they perceive were analyzed according to the regions they came from, it was found that there was no significant difference between the groups. With students from Turkey in terms of adjustment to university, life is no difference between students from Cyprus. The reason is that between Turkey and Cyprus religion, language and culture can be explained by a reflection of unity. Because in another study conducted with students studying in TRNC; students from Turkey, according to students from other countries, they experience less stress, are also set forth the conclusion that there is a no difference in terms of stress levels among students from Turkey to Cypriot students (41). As the elements that facilitate the adjustment process of the students studying in the faculties of theology/religious sciences in the TRNC, it has emerged that "the teaching staff are equipped", "easy dialogue with the academics" and "the TRNC is a safe place". It is observed that the factors that make the adjustment process difficult are factors other than education. The cost of living and limited scholarship opportunities in the TRNC are the main problems of almost all students. In addition, it is seen as a serious problem that both urban transportation and university transportation are difficult. In the light of these results, the following suggestions can be made: scholarship opportunities can be increased to support students financially. Further cooperation can be made with the relevant institutions and organizations for the solution of non-educational problems such as shelter, transportation and immigration. It may be appropriate to improve the quality of academic consultancy programs and to make the content more social. Regular seminars, orientation programs and student-centered events can be organized for all classes. Keywords: Religion Education, Higher Education, Higher Religion Education, Adjustment to University Life, Perceived Stress, Turkish Republic of Northern Cyprus, Near East University Faculty of Theology, Cyprus Social Sciences University Faculty of Religious Sciences.

ÖZ: Bu araştırmanın amacı, öğretim elemanlarının öğretim yeterliklerinin öğrenci görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracının geliştirilmesidir. Araştırmaya 1237 yükseköğretim öğrencisi katılmıştır. Verilerin analizinde Cronbach Alpha analizi, korelasyon analizi, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi kullanılmıştır. Analizler sonucunda, dört boyutta toplanan 38 maddelik Likert tipi bir ölçme aracına ulaşılmıştır. Toplam varyansın %50.90'nını açıklayan bu ölçme aracının Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı .95'dir. "Öğretime hazırlık" "etkili sunum", "öğrenci merkezli öğretim ve değerlendirme", "sınıf içi ve sınıf dışı iletişim" boyutlarının Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayıları ise sırasıyla .86, .76, .91 ve .91 olarak hesaplanmıştır. Analiz sonuçlarına dayalı olarak Öğretim Elemanlarının Öğretim Yeterliklerini Değerlendirme Ölçeği'nin öğretim yeterliklerinin değerlendirilmesinde kullanılacak geçerli ve güvenilir bir araç olduğu belirlenmiştir. Anahtar sözcükler:Öğretim yeterliklerini değerlendirme ölçeği, öğretim yeterlikleri, ölçek geliştirme, yükseköğretim öğrencisi. ABSTRACT: The purpose of this study was to develop a reliable and valid measurement tool which will be able to be used in evaluating the teaching competencies of the teaching staff according to the opinions of the students. A total of 1237 higher education students participated in the study. Cronbach Alpha analysis, correlation analysis, exploratory and confirmatory factor analysis were performed on the data analysis. As a result of the analyzes, a likert type scale consisting of 38 items and four factors was obtained. Cronbach Alpha internal consistency coefficients of this scale, which explained 50.90% of the total variance, was calculated .95. Cronbach Alpha internal consistency coefficients of "preparation for teaching" "effective presentation", "student-centered teaching and assessment", and "in-class and out-of-class communication" dimensions were calculated as .86, .76, .91 and .91 respectively. Based on the results of the analysis, it was determined that the Assessment of Faculty Members' Teaching Competencies Scale is a valid and reliable tool that can be used to assess of teaching competencies.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yüksek öğretim kurumlarındaki akademik çalışma konusuna odaklanarak, Florida Üniversitesi’nde Klinik Doç. Dr. Alyson Adams ile bir görüşme gerçekleştirdik. Öğretmenlik eğitimi bağlamında, araştırma ve ders verme arasındaki dengeyi yakalamanın önemine vurgu yaparak, yüksek öğretim düzeyinde çalışmanın kendisi için sadece araştırma yapmak anlamına gelmediğini belirtti. Bizimle paylaştığı deneyimlere dayanarak, teoriyle uygulama arasındaki köprüyü sağlamlaştırmak için, klinik öğretim üyelerinin oldukça önemli rol oynadıklarını görüyoruz. Mevcut söyleşideki bilgi ve bakış açılarının, Türkiye’deki üniversitelere öğretmen eğitimi programlarında yeni uygulamalar geliştirme konusunda fikir vermesi, doktora adayları için ise kariyer planlama noktasında yol gösterici olması beklenmektedir.

Akademik personel alımında ‘iç besleme’ olarak ifade edilen kavramın yaygın olarak kullanılan uluslararası adıdır ‘akademik ensest’. Kısaca, doktora gibi bir akademik derecesini aldıktan sonra, bir kişinin aynı üniversitede işe alınması için kullanılan bir ifadedir. Batı akademik geleneğinde etik olarak doğru bulunmayan bir süreç olarak görüldüğü için, negatif bir anlam yüklenmiş ve biyolojik terim ‘ensest’ ile ifade edimiştir. Ayrıca, sadece aynı üniversitede çalışmakla sınırlı da tutulmayıp; bazen, bütün lisans ve lisans üstü eğitim süreçlerinin aynı üniversitede tamamlanması durumu için de ‘akademik ensest’ ifadesi kullanılagelmiştir. Eğitim hayatının farklı aşamalarının farklı üniversitelerde ve farklı akademik geleneklerde tamamlanmasının, eğitim sürecini daha zengin kılmakta olduğu Batı akademik geleneğinde yaygın bir görüştür. Bu makalede, Türkiye’deki ve diğer bazı ülkelerdeki akademik gelenekler konuya farklı bakış açıları kazandırmak amacıyla tartışılmıştır. Türk üniversitelerindeki yerleşik akademik personel alım geleneğinde ‘iç besleme’ ya da diğer adıyla ‘akademik ensest’’e karşı bir tavır olmayıp, bölümlerdeki yerleşik kurallar ve statükonun devamını adeta destekleyecek bir bakış açısıyla, okullar kendi öğrencilerini akademisyen olarak işe alma eğilimindedirler. Bahsedilen konunun, üniversiteler için avantajları ve dezavantajları; bu geleneğin etik bir sorun teşkil edip etmediği gibi konular örnekler üzerinden tartışılmaktadır.