Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Doç. Dr. Mehmet ÇELİK

Doç. Dr. Mehmet ÇELİK

Türkiye, NATO bünyesinde ortak güvenliğini güçlendirmek ve bölgesel savunmasına destek sağlamak maksadıyla 1954 yılında çıkarılan kanunla birlikte Amerika Birleşik Devletleri ile karşılıklı işbirliği dengesi kurmuştur. Türkiye, Waşington... more
Türkiye, NATO bünyesinde ortak güvenliğini güçlendirmek ve bölgesel savunmasına destek sağlamak maksadıyla 1954 yılında çıkarılan kanunla birlikte Amerika Birleşik Devletleri ile karşılıklı işbirliği dengesi kurmuştur. Türkiye, Waşington Antlaşması kapsamında savunmaya yönelik olmak suretiyle muhtelif yerlerde ABD'ye bazı imkânlar tanırken askerî envanter ve eğitim alanlarında da ABD’nin yardımlarından yararlanmıştır. Ancak 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD’de Türkiye aleyhinde kampanyalar yürütülmüştür. Bu kampanyalar neticesinde Türkiye, ABD Kongresinde bazı etnik grupların girişimleriyle NATO ittifakına uymayacak yaptırımlara maruz kalmıştır. Kıbrıs meselesi ve Türk -Yunan ihtilâfındaki meseleler üzerinden politik bakımından Türkiye’yi zor durumda bırakmak, Türkiye'nin Ame­rikan yapımı teçhizata bağımlı olan Türk savunmasını sınırlandırmak ve hatta dondurmak amacıyla Türkiye’ye 1975 yılında silah ambargosu uygulanmıştır. Ambargo kararına Türkiye’de siyasi, askeri ve sivil çevreler, sert tepki göstermiştir.  Dönemin Türk Hükümeti tarafından Ambargo kararına misilleme olarak İncirlik dışında Türkiye’deki bazı tesislerin faaliyetleri durdurulmuştur.  ABD kongresinde alınan bu Ambargo kararının arkasındaki en büyük itici güç, şüphesiz Yunan Lobisi olmuştur. Ancak bu etnik lobi dışında bu karara destek veren ABD’deki diğer en büyük etnik lobi olarak bilinen Yahudi lobisi, dikkatlerden kaçmıştır. Yahudi Lobisinin İsrail’in Türkiye ile olan ilişkilerini zor duruma sokacak bu kampanyaya destek vermesi, dönemin siyasi otoriteleri tarafından ön görülmemiştir. Diğer taraftan bu kararın Yunanistan'ın askerî bakımından rahatlamasını ve Ege Denizinde hava ve de­niz üstünlüğünü sağlamasına da imkan yaratacak bir karara Yahudi lobisinin destek vermesi şaşkınlıkla karşılanmıştır. Yahudi lobisinin bu karara destek vermesinin Türkiye’nin Arap dünyası ile ilişkilerinden mi yoksa ABD’nin İsrail’e rağmen Arap dünyası ile iş birliklerinden mi kaynaklandığı soruları da cevapsız kalmıştır. Bu çalışmada 1975 yılında yaşanan bu olayları, tespit edebilmek için dönemin İngiliz Dış İlişkiler Ofisi’nin resmî yazışmaları, Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Senatosu ve TBMM tutanakları dönemin basını gözden geçirilerek bu sorulara cevaplar aranacaktır.
Syria was a geography where great losses were lost during the First World War. The Ottoman Empire gave a special importance here due to the geopolitical sensitivity of Syria. Syrian territory has hosted various races and beliefs for... more
Syria was a geography where great losses were lost during the First World War. The Ottoman Empire gave a special importance here due to the geopolitical sensitivity of Syria. Syrian territory has hosted various races and beliefs for centuries, while many have managed to leave their own traces. However, the Mandate borders imposed by San Remo broke up the racial and economic union that existed in Palestine, Jordan and Syria under Turkish rule.Particularly, the demands of the reconstruction of the United Syrian State stemmed from the dissatisfaction created by the Arabs in the disintegration of the Ottoman Syria, which was approved by the High Council in San Remo. Therefore, the disturbances brought about by the disintegration of Syria in 1920 caused demands for the re-establishment of the Ottoman Syria.

The removal of King Faisal from Damascus in 1920 by French troops strongly encouraged Syrian unity and independence. However, it disappeared due to successive administrative changes supporting the French 'Great Syria' ideals.While some leaders and representatives of the Arab world have supported the Great Syria Plan, they have strongly opposed this plan. The Great Syria Plan has failed. However, it had an impulsive role in revealing the role of Pan-Syrian nationalism. It deeply affected the Arab world of the period.
Lübnan’daki eğitim sistemi, Lübnan’ın siyasal yaşamında merkezi işlevi olan mezhepçilikten etkilenmektedir. Lübnan’ın tarihi süreci, politik bir çatışma ve savaş süreci olduğundan okullarındaki tarih öğretimi de bu minvalde olmuştur. İç... more
Lübnan’daki eğitim sistemi, Lübnan’ın siyasal yaşamında merkezi işlevi olan
mezhepçilikten etkilenmektedir. Lübnan’ın tarihi süreci, politik bir çatışma ve savaş
süreci olduğundan okullarındaki tarih öğretimi de bu minvalde olmuştur. İç savaşın yol
açtığı siyasi ve ideolojik tartışmalar, Lübnan devletinin birleşik ve güncel bir tarih
müfredatı uygulamasına engel olmuştur. Özel olarak yayınlanan ders kitapları, Lübnan
tarihinin mezhepsel anlatılarını teşvik etmektedir. Manda döneminde Fransızlar, Lübnan
ve Suriye'deki pozisyonuna destek sağlamak için siyasi açıdan faydalı tarih dersi
müfredatına başvurmuştur. Müfredat, Arap yerine Suriye'yi vurgulayarak, onu Yunan ve
Akdeniz kültürleriyle ilişkilendirirken İslam’ı küçümseyip Avrupa ile ilişkileri öne
çıkarmıştır. Osmanlı Devleti’nin 16.yüzyılda Arap topraklarının fethine kısaca değinerek
I. Dünya Savaşı sırasında Lübnan'daki Osmanlı duruma odaklanmıştır. Abdülhamid
dönemi ile başlayan tarih ders kitapları, Cemal Paşa’nın I. Dünya Savaşı sırasındaki
yönetimini ayrıntılı olarak ele almaktadır. Osmanlı devletini milliyet, dil veya din birliği
olmayan bir devlet olarak görürken itilaf devletleri hakkında hiçbir yargıda
bulunmamaktadır. Osmanlılara ve Cemal Paşa'ya kötü niyet atfeden müfredat, yabancı
güçleri de durumu iyileştirmeye çalışarak kredilendirmiştir. Fransız ordusunu, I. Dünya
Savaşı'ndan sonraki dönemde Lübnan'ın sosyal ve ekonomik durumunu hafifletmek için
hayır kurumları ve dini görevlerle birlikte övmektedir. Türkiye’de bilimsel araştırmalara
konu olmayan bu çalışma, Lübnan’daki tarih ders kitaplarına da atıf yaparak alarak
bütünlük açısından Osmanlı algısını ortaya çıkaracaktır.
The educational system in Lebanon is influenced by sectarianism, which has a
central role in the political life of Lebanon. Because of Lebanon's historical process is a
process of political conflict and war, the teaching of history in its schools has been in this
respect. The political and ideological debates caused by the civil war prevented the
Lebanese state from implementing a unified and contemporary history curriculum.
Specially published textbooks promote sectarian narratives of Lebanese history. During
the Mandate period, the French resorted to a politically useful history lesson curriculum
to support their position in Lebanon and Syria. The curriculum emphasized Syria instead
of Arab, and underestimated Islam while associating it with Greek and Mediterranean
cultures, highlighting relations with Europe.It briefly touched upon the conquest of the
Ottoman Empire in the 16th century Arab lands and focused on the Ottoman situation in
Lebanon during the First World War. History textbooks, which began with the reign of Abdulhamid, and Cemal Pasha's administration describe detaily during World War I.
Also It describe the Ottoman state as a state without nationality, language or religious
unity. But its makes no judgments about allied states. The curriculum, which attributed
bad intentions to the Ottomans and Cemal Pasha, which credited foreign forces by trying
to improve the situation. It commends the French army along with charities and religious
missions to alleviate the social and economic situation in Lebanon after the First World
War. This study has not been the subject of scientific research in Turkey, it will reveal
the Ottoman perception in terms of integrity by referring to the history textbooks in
Lebanon
Lübnan’daki Kürtler, dil, kültür ve tarihi geçmişi bakımından farklılık göstermektedir. Dilleri ve kültürleri temelinde içtimai ve iktisadi anlamda bütünleşememiştir. Kürtlerin bu durumu, Lübnan sisteminin kurumsal yapısından ziyade aile... more
Lübnan’daki Kürtler, dil, kültür ve tarihi geçmişi bakımından farklılık göstermektedir. Dilleri ve kültürleri temelinde içtimai ve iktisadi anlamda bütünleşememiştir. Kürtlerin bu durumu, Lübnan sisteminin kurumsal yapısından
ziyade aile kimliği, eski kabile ve geleneksel uygulamalarını sürdürmelerinden kaynaklanmıştır. Kürtlerin Lübnan’daki
varlığına dair bilgiler sınırlıdır. Bu kısmi bilgiler ile Lübnan’daki Kürtlerin tarihsel varlığına ve demografik yapısına
dair sınırlı sayıda araştırma yapılmıştır. Lübnan’daki Kürtler üzerine yapılan tartışma, tahlil ve incelemeler bu sınırlı
çalışmalar üzerinden yapılırken tahrifat da söz konusu olmuştur. Yapılan araştırmalar, Lübnan’a göç eden Türkiye
Arapları olarak bilinen Mardinlileri de Kürtler olarak sınıflandırmaktadır. Aynı şekilde Lübnan’daki ‘Nüfus Sayımı’
sorunsalının devam ediyor olmasına rağmen yapılan araştırmalarda, demografik verileri tahmini çıkarımlara dayandırılmıştır. Bu makale, bu muğlak olguları açıklığa kavuşturmayı amaçlamaktadır. Araştırma, Tarih yazımı açısından tarihsel ve demografik kritiği temel alarak Lübnan’daki Kürtler üzerine kapsamlı bir araştırma olarak sunulmaktadır. Kürtlerin Lübnan toplumuna entegrasyon süreçlerini de tespit etmeyi amaçlayan makale, Lübnan’daki Kürtler üzerine sorulara cevap aramaya çalışacaktır.

Abstract
The Kurds in Lebanon shows differ in terms of language, culture and historical background. They could not integrate socially and economically on the basis of their language and culture. This situation arises from the continuation
of family identity, the old tribe and traditional practices, rather than the institutional structure of the Lebanese system. Information about the presence of Kurds in Lebanon is limited.With this partial information, a limited number of studies have been conducted on the historical existence and demographic structure of the Kurds in Lebanon. The studies, analyzes and investigations on the Kurds in Lebanon have also been falsified due to these limited studies. The research, known as Turkey Mardin Arabs, who immigrated to Turkey from Lebanon, has been classified as Kurds.Moreover, although the problem of ‘Census’ in Lebanon continues, demographic data are based on estimated inferences. This study aims to clarify these ambiguous cases.In the study, based on historical and demographic critique in terms of historiography It is presented as a comprehensive research on the Kurds in Lebanon.The study will try to find answers to the questions on the Kurds in Lebanon by identifying the integration process of Kurds into Lebanese society.
ÖZ Bu çalışma, Fransız Mandası tarafından 1926 yılında Lübnan Anayasası olarak dayatılan, temelde batılı ve esasen Fransa tarafından sınırları çizilmiş, 1943 ve 1947 yıllarındaki anayasa değişiklikleriyle de temel esasları belirlen-miş... more
ÖZ
Bu çalışma, Fransız Mandası tarafından 1926 yılında Lübnan Anayasası olarak dayatılan, temelde batılı ve esasen Fransa tarafından sınırları çizilmiş, 1943 ve 1947 yıllarındaki anayasa değişiklikleriyle de temel esasları belirlen-miş Lübnan seçim sistemini ve partilerini temel almaktadır. 1926 ile 1975 yıl-ları arasını merkeze alan bu çalışmada, Lübnan demokrasisi olarak da bilinen Konfesyonel sistemin Lübnan Anayasası ve hükümetteki temsiliyeti ile ilişkisi de ortaya konularak bu sistemde dini grupların gücünün yönetime sirayeti tartı-şılmıştır. Ayrıca Lübnan seçimlerinin ideoloji ve partilerin mi yoksa geleneksel ailelerin rekabet alanı mı olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Son olarak, 1975 iç savaş yıllarına kadar olan dönemde Lübnan nüfusunun teorik yüzdesine eşit temsil edilen Partiler ve ittifaklar da bir bütün olarak incelenmiştir
Civil society culture in Lebanon has emerged through prominent urban families and alliances that ruling on complex relationships between family, corporation and monarch. A series of organizations created opportunities for them when the... more
Civil society culture in Lebanon has emerged through prominent urban
families and alliances that ruling on complex relationships between family, corporation and monarch. A series of organizations created opportunities for them when the authority of the state was restricted or could not be properly integrated. There is a relationship between the constitutional system and civil society, which is
similar in many Middle Eastern countries and is typical of Lebanon. Under the
name of the NGO, it is shaped by a network of patronage built by powerful bureaucrats who are held together around the concept of kinship, tribe or regionalism. An example of these networks is the associations of Kurdish groups in Lebanon in terms of functioning and organization. In this article, it is aimed to reveal how civil society culture developed in modern Lebanon, Kurdish ethnic statuses, tribal and radical ties how did spread to the organization. Also the article aims to understand the regional and global cooperation of Kurdish in Lebanon through CSO.
The discussion of the current social structure of Lebanon is logically initiated from the political institutions of the country.However, the Sectarian Representation System or the constitutional-confessional policies of Lebanon, rather... more
The discussion of the current social structure of Lebanon is logically initiated from the political institutions of the country.However, the Sectarian Representation System or the constitutional-confessional policies of Lebanon, rather than being a newly discovered formula to protect the opposing elements of Lebanese society, have been based on principles that have evolved for more than a century. As a natural consequence of these principles, the social structure consisting of tribal units belonging to different belief systems has turned into a completely mixed and cosmopolitan structure.In this structure, the Shiite identity had the opportunity to continue its existence as the most effective identity from the past to the present. This identity has become an effective center of activity in Lebanon in terms of the global and regional axis of Shiite identity. In this center, the Lebanese Shiites played an important role in shaping the political culture and administrative structure of the country, while maintaining the existing socioeconomic and cultural conditions within the sustainable political organization of Lebanon.In addition, attempts to address political violence and their tendency to cultivate from a cultural perspective, although not class-based, have created a global example of violent violence. In Lebanon, the Shia community had a theoretical model of political violence.Thus, Lebanon is more like a sharper model with its role in international terrorism as well as internal conflicts.This study examines the identity, politicization and radicalization processes of the Shi'ite community in Lebanon and the American and British archives.In order to understand more than condemnation in a structured manner, research was finally given. GİRİŞ Lübnan'da sosyo-politik durum, İslam özelinde seküler odaklı bir Müslüman liderliğin aksine mezhep çatışmasıyla karakterize edilmiş olsa da İslami gruplaşmalar ön plana çıkmıştır.
The concept of diaspora has been proposed as an alternative to the theological and nation-state conception of immigration and assimilation of diasporan by way of definition,classification and current activity point. However, there is no... more
The concept of diaspora has been proposed as an alternative to the theological and
nation-state conception of immigration and assimilation of diasporan by way of definition,classification and current activity point. However, there is no clear conceptual concept for diaspora. From this point on, diaspora emerged as a controversial concept in terms of definition. It is clear that there is a transition from classical to contemporary, from local to global, or from modal to primitive. Armenian Diaspora; The Armenian question positively reveals this point because the Armenian nation evolved from the “classical” elements of the motherland over time and adapted itself to the conditions of modernity. In addition, the frequency, intensity and diaspora’s autonomy of Lebanon’s State of Lebanon’s participation in all areas of Lebanese life (politics, economy, society, etc.) This principle distinguishes the Lebanese Armenian Diasporas from other diaspora communities. Diaspora, motherland and nationalism are emerging as conflicting, contradictory and controversial concepts. The most important point here is; what these concepts evoke in the perception of the Armenian Diaspora. These definitions, each of which is conceptual clarity, are of particular significance for the concepts to be studied in our work. In this study; Diaspora, Armenian Diaspora and Lebanese Armenian Diaspora will be conceptually examined.
Öz Panislamizm veya İttihad‐ı İslam adı altında 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun devlet politikasıyla vücut bulan bu ideoloji, II. Abdülhamid ile birlikte etkin bir kimlik haline gelmişti. Özellikle de İslam... more
Öz Panislamizm veya İttihad‐ı İslam adı altında 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun devlet politikasıyla vücut bulan bu ideoloji, II. Abdülhamid ile birlikte etkin bir kimlik haline gelmişti. Özellikle de İslam nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde etkin bir çekim alanına sahip olmuştu. Bu nüfusun yoğun olduğu yerlerden birisi de muhakkak Çin'di.19.yüzyılın sonlarında Çin'de Müslümanların da katıldığı bir dizi ayaklanmalar ortaya çıkmıştı. Bu ayaklanmaların içerisinde etki alanı genişleyen ve Boxer Ayaklanması olarak bilinen ayaklanmaya Müslüman kitlelerin katılımını engellemek ve isyanı bastırmak için Batılı devletler, Müslümanların " Hilâfet " müessesesini elinde bulunduran ve dolayısıyla İslam dünyası üzerinde nüfuz sahibi olan Osmanlı Devleti'ni aracı rolü üstlenme arayışına girişmişlerdi. Bölgeye II. Abdülhamid tarafından Almanya'nın da tesiri ile bu isyanın bastırılmasında etkisi umulan bir heyet gönderilmişti. Bu çalışmada Çin'e gönderilen bu heyetin oluşmasındaki etkiler ile birlikte heyetin başkanı ve üyelerinin faaliyetleri ele alınmaktadır. Anahtar Kelimeler II. Abdülhamid, Enver Paşa, Çin, Boxer Ayaklanması, Panislamizm ACTIVITIES OF ENVER PASHA AND HIS DELEGATE WHO WERE SENT TO CHİNA WITHIN THE SCOPE OF PAN ISLAMISM EFFECT Abstract The ideology of pan Islamism or the unity of Islam which came into existence by the state policy of Ottoman Empire since the midst of the 19 th century became an effective identity by Abdulhamid II. Especially, it was a remarkable idea in areas where the Islamic population is dense. China was the place where this population is high. There have been some riots which the Muslims took part in China at the end of 19th Century. Mass of Muslims in China took part in riots like the Boxer Rebellion which effected a broad area. The western countries began to seek an assist of Ottoman State which has caliphate power in order to prevent participation of Muslims to the riot. Because of
Tarih boyunca uygarlıkların ve kültür alışverişlerinin merkezi olan Ortadoğu, tarihinin her döneminde dönemin hâkim güçlerinin rekabetine sahne olmuştur. Özellikle On Dokuzuncu yüzyılda Avrupalı güçler, yoğun olarak ekonomik ve kültürel,... more
Tarih boyunca uygarlıkların ve kültür alışverişlerinin merkezi olan Ortadoğu,
tarihinin her döneminde dönemin hâkim güçlerinin rekabetine sahne olmuştur.
Özellikle On Dokuzuncu yüzyılda Avrupalı güçler, yoğun olarak ekonomik ve kültürel,
siyasi olarak da kitlesel bir varlık göstermişlerdi. Baskın bir tarihi geçmiş yaratma ve
ulus olma ideolojisini de sömürge uğraşına gittikleri deniz aşırı ve kıta ötesi yerlere de
taşımışlardı. Bu taşınım ilk olarak iktisadi faaliyetlerde kendini göstermişti. Özellikle
Napolyon’un Mısır’ı işgali ve buna paralel olarak gerçekleşen Doğu Akdeniz ticaretinin
kilidi konumunda olan Lübnan’ı endüstri çağı ticaretinin yoğunlaştığı ve geliştiği
merkezler durumuna getirmişti. Ortadoğu’nun bir nevi laboratuarı konumunda olan,
muazzam bir kültürel birikiminin yanı sıra dini çeşitliliği ve kimlik rezervlerini de
barındıran Lübnan’ın kültürel ve kurumsal dokusunun oluşmasında şüphesiz etkin rolü
Avrupalı güçler üstlenmişti. Bu güçler Lübnan’ın iç dinamiklerini ve yapısal özelliklerini
de şekillendirmişlerdi. Lübnan’ın, iktisadi faaliyetler ile birlikte edebi ve kültürel yayın
hayatı da şekillenmişti. Bu faaliyetler bazen tüccarlar ile bazen de cemaatler ile
yürütülmüştü. Lübnan, On Dokuzuncu yüzyılda Fransız ve İngilizler arasındaki
kıyasıya rekabetin bölge üzerindeki çekişmesini de yaşamıştı. Bu rekabet, Lübnan’ı daha
karışık, dağınık ve parçalanmış bir ortama iterken, bir yandan da Fransız kültürüne,
geleneğine denk düşen yeni bir dalganın yerleşmesine neden olmuştu. Esasen etnik ve
mezhebi temeller (Hıristiya, Sunni, Şii) üzerinde bölünmesi üzerine kurulu olan bu
anlayış, Lübnan’da günümüzde de geçerliliği olan sürekli krizin sebebi olan hassas bir
sistemi yaratmış ve bu sistem de sürekli krizin sebebi olmuştur. Bu çalışmada Lübnan’ın
siyasi yapısını altüst eden bu çözülmeyi, bölgenin evrimini, ekonomik, siyasal,
toplumsal ve kültürel süreçlerin bütününden de yola çıkılarak, bu ayrılıkçı faaliyetlerin
fikri temelleri ve oluşum süreci anlatılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Lübnan, Marunîler, Misyonerlik
Faaliyetleri, Fransa
Lübnan’ın modern tarihinde İslami bir hareket olarak ortaya çıkan Hiz-bullah, İran İslam rejimini modelleyen ve bu modeli Lübnan'da İslami bir cum-huriyet temelleri üzerine kurmayı hedefleyen ve günümüzde ise tüm Müslü-manların temsili... more
Lübnan’ın modern tarihinde İslami bir hareket olarak ortaya çıkan Hiz-bullah, İran İslam rejimini modelleyen ve bu modeli Lübnan'da İslami bir cum-huriyet temelleri üzerine kurmayı hedefleyen ve günümüzde ise tüm Müslü-manların temsili iddiasına rağmen doktrinel olarak motive olmuş, kökleri açıkça Şii ve öğretisinde İran etkisi güçlü olan bir parti görünümündedir. Ancak tarih-sel süreçte Hizbullah, kimliğini ideolojik, sosyal, politik ve ekonomik temele da-yandıran Lübnan menşeili bir İslami cihat hareketi olarak tanımlamıştır. Bu kimliği, ekonomik olarak en yoksul, politik olarak da Lübnan'ın en az temsiliye-tine sahip olan Lübnan Şiilerinde bulmuştur.Lübnan Şiileri, Lübnan siyasi sis-temi tarafından uzunca yıllar sistematik olarak geriye itilmiştir. Lübnan'daki en büyük nüfusa sahip olmasına rağmen iktidarın ve nüfusun etki payında üçüncü sırayı alması, Şii toplumunun siyasallaşmasını ve radikalleşmesini hızlandırır-ken bu durum aynı zamanda Hizbullah’a da alan açmıştı. Aynı şekilde İsrail iş-galleri ile birlikte Lübnan'daki Şii topluluğun artan gücü ve radikal anlamda mi-litanlaşması, Filistinlilere, Lübnanlı solcu ve Sünni Müslümanlara karşı bir mey-dan okumaya da yol açmıştı. Hizbullah, FKÖ ve diğer Filistinli grupların faaliyet-lerine ve liderliğine katılmayı reddederken bir varlık ve bir güç olarak kalmak istediklerini açıkça ortaya koymuştu. Bu yeni gücün ortaya çıkışı, aynı zamanda Güney Lübnan'ın ağırlıklı olarak Müslüman bölgesinde bir dereceye kadar var olan göreli uyumunu da bozmuştur. Müslüman gruplar arasında tekrarlayan çe-kişme ve sürtüşmeler, Şii bölgelerinde çatışmayı da beraberinde getirmişti
Geopolitics, which took place in a study of Rudolf Kjellen on the borders of Sweden (1899), was popularized by Karl Haushofer during the First World War and gained a number of meanings between the two wars in Germany. The propaganda... more
Geopolitics, which took place in a study of Rudolf Kjellen on the borders of Sweden (1899), was popularized by Karl Haushofer during the First World War and gained a number of meanings between the two wars in Germany. The propaganda against Nazi Germany following World War II turned into a necessary and strict strategic approach to examine the term 'geopolitics' on the one hand, related to Nazi foreign policy and on the other hand, global policies that the allies cannot ignore. Concepts such as geopolitics did not have a meaning or identity as the world order has changed in processes such as change. But it simply means equivalent to political realism or real politics. Geopolitics was commemorated by imperialism in the 19th century, fascism in the 20th century, Marxism-Leninism and contemporary liberal policies.

In the theoretical understanding of critical geopolitics, it has taken place as a geographical discourse in the international policies that emerged with the discipline of political science and geography. Geopolitics, especially in countries like Turkey and Greece in all the ideological confrontation of the Cold War period, has been a part of the process occurring in the regional axis.
Turkey and Greece, a geopolitical perspective, the Balkans, has been open to the impact of developments in neighboring regions such as the Aegean and the Mediterranean.
This study is based on quantitative immigration into Palestine during the first decade of British occupation in Palestine. Demographic characteristics of migrations to Palestine; It will answer some questions about the nature of Jewish... more
This study is based on quantitative immigration into Palestine during the first decade of British occupation in Palestine. Demographic characteristics of migrations to Palestine; It will answer some questions about the nature of Jewish immigration in the light Jerusalem of the American Consulate reports in Jerusalem, with emphasis on categories such as labor and employment. As the Jewish community began to grow in Palestine numerically from the 1840s onwards, with certain exceptions, they lived in the Four Holy Cities, of Jerusalem, Al-Khalil (Hebron), Safed, Tiberias (Tiberias) and neighborhoods with generally Arab indigenous populations. Developing political conditions, new immigration from Europe and long-standing belief policies have emerged as major factors affecting the growth of Jewish society. At the end of the 19th century, the population of the Jewish community in Jerusalem was around 2000, but increased by 15 times with the First World War. Between 1905 and 1910, 12,965 people, 30% of whom were under 30 years of age, emigrated to Palestine. Jewish immigration began intensively following the 1917 Balfour Declaration. Over the next thirty years (1917-47), about half a million Jews emigrated to Palestine. Politically and economically, each of these migration waves reflected their own periods. The British Mandate, which dominated the mass migration process of Jews in Palestine, played an important role in the economic, social and political dimension of Jewish migration. Because of without the Balfour Declaration under the British shadow, most likely these migrations would have taken place. The focus of this study, which will also cover the political dynamics of the migration process, is to centralize various political and economic initiatives within Jewish immigration. This study aims to fill the current gap in the said period by providing statistical information and contributing to the production of migration information.
Türk Dış Politikasında  Kıbrıs Sorunu ve Arap Dünyasının Politik Tavrı