Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Ruanda Soykırım Filmlerinde Bellek İnşası

2019, Ruanda Soykırım Filmlerinde Bellek İnşası

Filmler, toplumsal olayları temsil ederken onları ideolojik bir yoruma tabi tutarak yeniden inşa eder. Film gerçeğe ilişkin imgeleri kaydeder, ilerletir, bunlar üzerinden bir evren yaratarak kendini inanılır kılar ve izleyiciye bu akışkanlık içerisinde muhatap olma imkânı sağlar. Toplumsal olayların yorumu, modernitenin yarattığı krizler, güç savaşları, yenen tarafın yenilen taraf üzerinde kurduğu tahakküm içerisinde taraf olan film belleği yeniden şekillendirmekte, bazen de onu icat etmektedir. Küresel ölçekte 1990 sonrası savaşlar etnik temizliğe varmakta, soğuk savaş sonrası güç oyunlarının devam ettiği eski kolonyal havzalardan biri olan Ruanda da bundan payını almaktadır. Ruanda iç savaş ve soykırım denemeleri sonrasında film yönetmenlerinin sevdiği bir plato hüviyetine kavuşmuştur. Ülke üzerine yapılan pek çok yapımda, Batı’nın Ruanda karşısındaki konumunun “kefaret” kavramı üzerinden ele alındığı görülmektedir. Bu çalışma, Hotel Rwanda (Terry George, 2004), Shooting Dogs (Michael Caton-Jones, 2005), Sometimes in April (Raoul Peck ,2005), A Sunday in Kigali (Robert Favreau, 2006) ve Shake Hands with the Devil (Peter Raymont, 2007) filmlerini yapısalcı bir yaklaşımla çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, “kefaret” kavramı estetik ve politik bağlamlarıyla Alison Landsberg’in “protez hafıza” kavramı üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kavramlar: Hafıza (Bellek), Protez Hafıza, Kefaret, Modernite, Soykırım, Afrika Sineması, Ruanda

978-605-031-637-7 AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ORAL HI STORY DOCUMENTS: O LD KONYACINEMAS Abstract The documentary is a word that is widely used in the film literature but is again exploited. In fact, this concept has emerged as a result of the effects of private production movements and interest groups on the subject of the individual working and specific aims of the directors, film historians and critics. (Cereci, 1997: 19-21). It is possible to use more than one narrative language technique to draw the audience into the story and include it in the story. The most preferred of these common uses is the e Oral History Documentary. The oral history that emerged as a new phenomenon does not mean that it does not have a certain history. The first type of history that actually exists is oral history. On the other hand, it is a phenomenon that can be heard in the village coffeehouses by the people, the peasants, the townspeople, the elderly and even the ehi/dren (Thompson, 1999: 19). CD, D VD magnetic field recorders, which are widely used in the old technology, are replaced with technological developments, such as memory card and so on. The audio and video materials to be used in the literature continued to be recorded. The projeci ir Old Konya Cinema 's is an example of a ıs Oral History Documentary 'in terms of application. Based on the memories and newspaper collections left by loca/ writers who have witnessed the history of the cinema in Konya, it telis the first movie theaters and films in Konya. Focusing on the development process of the cinema in Konya and the nature of this process, the study aims to contribute to the researches about the spreading, development and interest of the public throughout the country after the leap of 1909. is an important study. Key Words: Documentary Film, Oral History, Oral History Documentaries AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR 1.Giriş Belgesel kavramı sınemanın ilk yıllarında yalnızca manzaralardan meydana gelen gezı filmlerinin diğer filmlerinden ayırmak için Fransızca bir ifade olarak 'documentarie' kullanılmıştır. Belgesel film anlayışı zaman içinde değişerek ve gelişerek yeni yönelimler ve amaçlar kazanmıştır. Kendi alt türlerini doğuran belgesel film , sözlü tarih ile bağlantılı, röportajların ve belgelerin olduğu argümanlar içerir. Sözlü tarihi kapsamına alan ve belgesel anlayışıyla yoğuran sözlü tarih belgeselleri sanat yapma amacı dışında önemli bir veri kaynağıdır. 2. Belgesel Film 10-20 dakika civarındaki kısa belgeseller, kurmaca olmayan kısa film olarak kabul edilirler. Kısa film festivalleri ve yarışmalarında "Belgesel Film" kategorisinde değerlendirilir. Belgesel film (documentary), haber filmlerinden didaktik filmlere, gezi filmlerinden özel televizyon yapımlarına kadar her şeye uygulanmış, film literatüründe çokça kullanılan fakat yine o ölçüde istismar edilen bir sözcüktür. Bu kavram aslında, özel prodüksiyon akımlarının ve ilgi gruplarının etkisiyle bireysel çalışan ve belirli amaçlar güden direktörlerin, film tarihçilerinin ve eleştirmenlerinin konuyla ilgili çalışmaları tasarruflarıyla ortaya çıkmıştır. Genel olarak belgesel film, insan duygularının ağırlıkta olmadığı, eğlenceden uzak bir tür olarak kabul edilir. "Sinema sanatının özü ve anlamı gerçektir. Buna bağlı olarak da belgesel tür de gücünü gerçekliğinden alır. Bir filmde bize sunulan, insanlarıyla, olaylarıyla tanıdığımız, bildiğimiz bir dünyadır. Ancak zaman ve mekanın gerçekte asla olmayacak bir biçimde işlenmesi sonucu oluşturulan bu dünya, yaşantımızla büyük farklılıklar gösterse de biz bu dünya ile büyüdük, onun dilini öğrendik ve ona alıştık. Bu dünyayı anlatan görüntüler herkes için aynı dili konuşur. Herkesin anlayabileceği dil olan hareketli görüntüler ve evrensel bir dildir. Bir belgesel, asıl gücünü doğallığından, gerçekliğinden alır. Bir belgesel yapımda, sembolik tipleri değil, canlı, dipdiri insanları ortaya koyacak ifade ve yöntemi bulmak gerekir, çünkü izleyici yalnızca öykülü filmlerde değil, belgesel yapımlarda da insanı görmek ister. Hem de AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR yalnızca insanların fotoğraflarını ve onları yansıtan görsel malzemeyi değil, canlı insanları ... Konu olarak ne anlatılırsa anlatılsın yaşayan ya da gösterilen olayın içindeki insanı görmek ister izleyici. Asıl, belgesel sinemada insana yer vermek gerekir. Özellikle canlı ve derin bir belgesel filmi gerçekleştirebilmek için başlı başına insanı işin içine sokmak ve göstermek gerekir. Belgesel türün kendine özgü araç ve yöntemlerinin, öykülü bir filmden farklı olması nedeniyle uzay ve zaman çok daha özgürce aşılabilir" (Künüçen, 2001: 179). Belgesel filmler televizyonun kökleri film sanatında olan türlerinden biridir. Tecimsel televizyonculukta belgesel yapımlar, genellikle güncel olayları, haber bültenlerinde sunulan biçimlerden biraz daha ayrıntılı ve bir ölçüde belli bir bakış açısından ele alma eğilimi gösterirken, konularını genellikle insansal ilgiyle ve sansasyonel olaylarla sınırlarken, kamusal yayıncılık anlayışı sinemadaki belgesel kavramlarını daha da çeşitlendirip, yeni alt kültürlere ayırarak sürdürmektedir. Belgesel insanlara içinde yaşadığı dünya hakkında bir şeyler anlatır. Bu dünyanın çeşitli ve insanların ulaşamayacağı yönlerini sunar; dünyanın her yanında yaşayan insanları gösterir; doğayı, tüm canlıları ve cansız varlıklarıyla sergiler. Belgesel, kişinin diğer insanlarla dünya ve doğa arasında televizyon aracılığıyla ilişki kuran, dünyayı ve insanları görülemeyecek yönleriyle insanların görmesine ve tanımasına, yorumlamasına, değerlendirmesine olanak sağlayan bir türdür. Belgesel yalnızca şimdi olanı araştırmaz, geçmişi de yorumlar. Hatta geleceğe ilişkin öngörülerde bulunur; bu anlamda dünyaya doğrudan etkide bulunan, müdahale eden bir izlence kavramıdır. Yukarıda belirtilenler bir araya getirildiğinde belgesel film, gerçeklere dayanan, belgelemeye önem veren, insanı bilgilendiren, bilinçlendiren ve artistik özellikler taşıyan bir tür olarak ortaya çıkar (Cereci, 1997: 19-21). "Belgesel" kavramının kesin bir tanımını yapmak zor, hatta imkansızdır. Bu alanda çalışan farklı kişiler farklı tanımlar vermektedir. Öte yandan belgeselde kullanılan teknikler sürekli bir evrim geçirmektedir. En uç noktada, belgeseller haber programlarına yaklaştıkları kadar dramalara da yaklaşabilmektedirler (Parsa-Çetintahra, 2000: 3). Kavram Fransızca'daki documentaire kavramından gelip, ilk kez 1920'lerde İngiliz Belgeselci John Grierson tarafından kullanılmıştır. Grierson, belgeseli "gerçek olayların yaratıcı biçimde yorumlanması" olarak tanımlıyordu. AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR Belgeselde izleyiciye aktarılan mesaj, görsel ve işitsel yollardan olduğu için çok etkili ve akılda kalan bir araç olmayı başarmaktadır. Paul Rotha' da belgeselin işleyiş sürecinde toplumsal olaylarla ilgilenilmesi gerektiğini söyler. Böylece belgesel filmin yönetmeni için çalışma alanları caddeler, okullar, fabrikalar, halkın iş yerleri ve yaşanmışlık hissi veren yerler olarak gösterir. Yönetmen bu yerlerde yaptığı çalışmalarda sonuç arayıcı değil, olaylan bildirerek sonuç çıkartılmasında yol gösterici olmalıdır (Rotha, 2000: 88). Rotha üstüne basa basa belgesel filmin amacı, toplumun refah seviyesini yükseltmek ve olanı anlatmaktan çok izleyiciye doğru olanı göstermek olduğunu söylemektedir. John Grierson, belgesel film tasarımında temel amacın, halka ulaşmak olduğuna inanır ve Grierson'a göre belgesel, hitap ettiği kesimin yaşam düzenini daha elverişli hala getirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Belgesel, insancıl değerleri geliştirmeye çalışır. Böylece insanların kültürel düzeylerine pozitif yönde katkısı olan bir işlev yerine getirmektedir. Filmlerden öğrenilen düşünceler, sosyal, kültürel, toplumsal alanda, bireyin gündelik yaşantısına yansımaktadır. Dolayısıyla bir belgesel film hazırlanırken bilgilendirme ve eğitme, inandırma, coşturma, harekete geçirme, esin kaynağı olma amaçları ön planda tutulmalıdır. (Gider, 2009:14). 3. Sözlü Tarih Yeni yeni kullanılmaya başlayan "Sözlü Tarih" gelecek nesilleri komple etkisi altına alabilecek bir kavramdır. Yeni bir olguymuş gibi ortaya çıkan sözlü tarih belirli bir geçmişe sahip olmadığı anlamını taşımamaktadır. Aslına bakıldığında sözlü tarihte, tarih kadar eskiye dayanmaktadır. Gerçekte var olmuş olan ilk tarih çeşidi sözlü tarihtir. Net bir ifadeyle ise: İnsanların dile getirdikleri, herkese ait, köylüler, kasaba halkı, yaşlılar, hatta çocukların tekrar ederek anlattığı, köy kahvelerinde duyulabilerek öğrenebilecek bir olgudur (Thompson, 1999: 19). İlknur Ulutak' a göre yazı yaygın olarak kullanılmaya başlanmadan önce, tarihte dahil olmak üzere bütün toplumsal bilgiler ağızdan ağıza iletilmek durumundaydı. Samuel Johnson'un iki yüzyıl öncesinden dikkat çektiği üzere "Aslında bütün tarih en başta sözlü idi", bugünlerde ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN bile dünya çapında insanlar kuşaklar öncesinde savaşlar, felaketler ve de soy ile ilgili bilgiler hikayelerinden bahsettikleri alanlar vardır (Akt; Ulutak, 2001: 91). Danacıoğlu'na göre ıse: insanları ilgilendiren etkinliklerin, tarih biliminin adı haline gelmesinde yakın zamanlarla alakalı tarih çalışmaları sonuçları olan sözlü tarihin, belirli bir zamana ait bireysel tanık ve yaşantıların zihnin derinliklerinden çıkartılıp değerlendirilmesiyle toplumun tarihinin kurulmasına katkı sağlaması bir araştırmanın yöntemidir. Farklı farklı insan ilişkilerinin, evin içindeki yaşantıların, anne ve çocukları arasındaki ilişkinin, küçük yerleşme alanlarındaki değişimler, günlük yaşam tarihi türünde hatıraların toplanmasıyla yazılı tarihi ulaşamayacağı bilgilere ulaşması konusunda yardımcı olabilmektedir (Ulutak, 2001: 133) 3.1 Sözlü tarihin önemi Sözlü tarihin önemli ustalarından sayılan Joseph Gould: Tarih için kral, kraliçe, antlaşma, görüşme, büyük savaş ve Sezar, Napolyon, Kolomb gibi isimlerin oluşturduğunu düşünebiliriz. Fakat bunlar sadece yüzeysel olarak tarihi yansıtabilmektedir ve genellikle yanlış olarak görülebilmektedir. Sözlü tarih ve tarihi alt sınıflara indirerek, yukarda inşa edilecek tarihin yerine halktan olanların işlerini, aşklarını, üzüntülerini ve yaşamdaki deneyimlerini ele alarak bize gerçekte olanların öğretilmesine yardım etmektedir (Danacıoğlu, 2001: 130). 3.2 Türkiyede sözlü tarih Ülkemizde sözlü tarih alanında çalışmalar yapan kurum sayıları, yurtdışındaki kurum sayıları göz önüne alındığında takdirde çok az olduğu görülmektedir. (Ulutak, 2007: 66). Ülkemizde belgenin ve bilginin hammaddesi kağıt ve türleri olarak düşünüldüğünden, sözlü tarih genel anlamda tarihçilerin ve araştırmacıların ilgi alanlarının dışarısında tutulmaktadır. Tarih Vakfı bünyesinde tek sözlü tarih arşivi bulunmaktadır. Ülkemizde ilk defa sözlü tarih projeleri yaratan Tarih Vakfı ve Kadın Eserleri Kütüphanesi isimli kurumlardır. Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin "Sözlü Tarih Arşivi" ıse çeşitli çalışmaları içine alan sözlü tarih görüşmelerinden oluşuyor. Vakıfın arşivinde yer alan sözlü tarih ile ilgili çalışmalar ne AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR derece yerel tarih çalışması olarak kullanılabilir? Diye sorulduğunda bu soruya cevap hangi koleksiyonun inceleneceği ile bağlantılıdır (Danacıoğlu, 2001: 142). Kurumun tarihine yönelmiş görüşmeler sözü edilen kurumun, orada ki iş ilişkileri, aitlik duygusu içerisinden bakmayı amaçlasa da, örnek olarak bir banka tarihiyle alakalı bir görüşme o bankanın taşrada bulunan bir şubesi 1930 veya 1960'lardaki durumu ile ilgili bilgi alabilmeyi mümkün kılmaktadır. 3.3 Sözlü tarihin eleştirildiği noktalar Sözlü tarihe yönelik bir başka eleştiri ise anıların ve bireylerin anlatımlarının zaman içerisinde değişebileceği konusudur. Bununla birlikte kayıt alındığı sırada bireyle kayıt alan kişi arasındaki etkileşimleri de bu durumu etkilemektedir (Akçalı, 2007: 66). Ancak sözlü tarihe yapılan bu eleştirinin test edilmesi de çok zor değildir. Kayıt alan kişinin anlatıcının söylediklerinden şüphe duyduğu takdirde belirli bir zaman geçtikten sonra tekrar yeni bir kayıt alarak aynı soruları sormak ve cevaplarını karşılaştırmak suretiyle bu güven sorununu ortadan tamamen kaldırmış olacaktır. Sözlü tarihin savunmadan objektif yaklaşacak olursak, yazılı tarihin belgelerini oluşturanların da insan olduğu gerçeği çıkacaktır karşımıza. Bu sebepten ötürü sözlü tarih ve yazılı tarih araştırmalarının hepsinin insanlar tarafından yapıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu durum tamamen özneldir ve kesinlikle kaçınılmazdır (Kumru, 2009: 33-34). 4. Sözlü Tarih ve Belgesel Sinema İlişkisi Gün geçtikçe önemini dünyaya duyurma konusunda küçümsenemeyecek bir yol kateden sözlü tarih, belgesel sinema alanında da hiç şüphesiz vazgeçilmezdir. Eskiden kaset, cd ve dvd gibi manyetik ürünlere kaydedilen sözlü tanıklar şimdilerde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte genellikle hafıza kartlarına kaydedilmektedir. Ses kaydına artı olarak görüntülü kayıtlarda sözel tanıklığı kayda alınan bireyin fiziksel özellikleri, AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR mimikleri, jestleri ve yüz ifadesi de kaydedilmektedir. Özellikle son zamanlarda birçok belgesel filmde sözlü tarih yöntemini sıkça görmek mümkündür (Ulutak, 2001: 95). Son dönemde ülkemizde çekilen belgesellerin büyük bir çoğunluğunda, yöntem olarak sözlü tarih kullanıldığı çok rahatlıkla söylenebilir. Yazılı tarihin tozlu sayfaları arasında yer bulamayan kişiler, sözlü tarih sayesinde adeta kendi seslerine kavuşmuş oldular. Ses, anlatıcının konularına güç verebilmektedir. Klasik seslendirme yapılan belgesel filmlerde kullanılan yapmacık unsurlar tamamen ortadan kalkmaktadır. Ayrıca yönetmenin sadece sinema bilgisiyle yetinmeyen sözlü tarihte belgesel alanı, sinema bilgisinin yanında yönetmende iyi bir sosyal bilimler formasyonuna da sahip olması beklenmektedir (Akbulut, 2010: 122). Belgesel yapımında bir yönetmenin en çok ihtiyaç duyduğu argüman, konuyla ilgili kişilerin röportajları ve bildiklerini içtenlikle seyirci ile paylaşmasıdır. Bu alan da sözlü tarih alanını kapsamaktadır. Örneğin 1990'ların başında Sırpların, Bosna Hersek'teki çoğunluğu Müslüman Bosnalıların soykırımını anlatan bir belgesel çekilecek olsa. Yakın tarihte olduğu için bugün hala soykırımın izlerini evlerde, sokaklarda ve insanların üzerinde etkisini görmek mümkündür. Bununla birlikte olayları halen dün gibi hatırlayan onlarca kişi bulmak da mümkündür. Olaylan birebir yaşamış birinin kameraya birinci ağızdan olayları anlatması izleyici üzerinde çok fazla etki yaratabilmektedir. En önemlisi de tarihi aktarırken birinci ağızdan, kimseden etkilenmeden anlatacağı için hiç şüphesiz izleyici üzerinde etkisi daha yüksek olacak ve röportaj veren kişi direk gördüklerini, hissettiklerini aktardığı için yazılı tarihe göre çok daha objektif olabilecektir. İşte bu yüzden belgeselalanında yazılı tarihten kaynak gösterilerek yapılan seslendirmeden, sözlü tarihi kullanarak yapılan röportajların önemi fazladır. 5. Sözlü Tarih Belgesellerinin Yapım Aşamaları Sözlü tarih belgesellerini yapım aşaması süreçlerini genel olarak on altı başlıkta incelenmektedir. Bunlar; • Konu Araştırması. • Konunun belirlenmesi. AYTEKİN CAN & İ. BERKAY TOPATAN ULUSLARARASI SiNEMA VE GENÇLiK KONGRESi INTERNATIONAL CINEMA AND YOUTH CONGRESS 6-7-8 MART 2019 6-7-8 MARCH 2019 ESKiŞEHiR • Görüşme yapılacak kişilerin belirlenmesi. • Kişilerle ön görüşme yapılması. • Konunun derinlemesine araştırılması ve kişilere yöneltilecek soruların önceden belirlenmesi. • Belgeselin amacının ve öneminin belirlenmesi. • Görüşmelerin yapılması. • Konu ile ilgili argümanların (fotoğraf, film, video görüntü, gazete, resmi evrak, mektup gibi) araştırılıp bulunması, kullanım izinlerinin alınması ve kaydedilmesi. • Araştırma dosyasının hazırlanması. • Olayların geçtiği yerlerin belirlenmesi, imkanlar dahilinde çekimlerinin yapılması. • Ham görüntülerin izlenmesi. • Görüşmelerin çözümlemesinin yapılması (saat/ dakika/ saniye bilgisi taşıyan • time-code'larla birlikte) bilgisayar ortamına aktarılması ve kağıda dökümü. • Hazırlanacak sözlü tarih yapımı içinde kullanılacak bölümlerin belirlenmesi. • Seçilen bölümlerden ortaya çıkan akışın gözden geçirilmesi varsa ekesiklerin tamamlanması. • Kaba kurgunun yapılması. • Programın son kurgusunun yapılması. • Yapılan belgeselin yapım kitabının hazırlanması ve belgeselle birlikte teslim edilmesi (Ulutak, 2007: 66-67). 6. Sözlü Tarih Belgeseli Örneği "Eski Konya Sinemaları" Konya'da ilk sinema gösterimi, 1910 yılında Amerikalı bir misyonerin özel hastanesinde gerçekleşse de sinema salonunun faaliyete geçmesi 1913 yılını bulmuştur. Sinemanın İstanbul dışına İzmir'de 1909'da açılan sinema salonları ile yayılmaya başladığı düşünüldüğünde bu girişin 4 yıl aradan sonra gerçekleştiği görülmektedir. 1913 yılında Sanayi Mektebi bünyesinde faaliyete geçen Sanayi Mektebi Sineması, Konya Sinemacılığı için bir okul olmuştur. İlk olarak Sanayi Mektebi'nin marangoz atölyesinde üretilen eşyanın sergilenmesi için kullanılan bu salon, film gösterimi dışında tiyatro gösterileri ve müsamereler için de kullanılmaktadır. Sinemanın, en işlevsel olduğu dönemin Milli Mücadele yılları olduğunu