Selda Adiloğlu
Bursa Technical University, Sociology, Faculty Member
- Cultural Theory, Culture, Social and Cultural Anthropology, Fieldwork in Anthropology, Balkan Culture, Turkey (Anthropology), and 65 moreAnatolia (1200-1500), Cultural Sociology, Kosovo, Macedonia, Sosyoloji, Marriage Migration, Ethnicity, State, Displacement, Oral Traditions, Gender, Borders and Borderlands, Minorities, Refugee memory, International Migration, Cultural Studies, Gender Studies, İşgücünün Kadınsallaşması, Migrant Women, Women's Empowerment, Rumeli'de Yörükler, Türkmenler, Folklore, Brain Drain, Return Migration, Forced Migration, Education, Arranged Marriages, Censes of Brain Drain, Theory of Remittance Determination, Remittance, Returnees, Balkanlar, Remittances, Europeanization of the Balkans, Balkan Studies, Women in Politics, Education and Development, Femicides, Feminicides, Women, Pierre Bourdieu, Ethnography, Turkish Culture, Ottoman Turkish historical writing, Turkish History, Western Rumelian Turkish, Emile Durkheim, Max Weber, Karl Marx, Göç Sosyolojisi, Ethnography of Balkans, Women's Studies, Border Studies, Uluslararası Göç, Migration Studies, Migration Theory, Migration, Sociology, Immigration, Bursa, Cultural Geography, Borders and Frontiers, Sözlü Tarih, Oral History, Anthropology, and Bilimsel Araştırma Yöntemleriedit
- Assoc. Dr.edit
Kuzey Makedonya, çok kültürlü -Makedonlar, Arnavutlar ve Türkler gibi- toplum yapısına bağlı olarak yer adlarında çok dilli çeşitlenmelere sahiptir. Makedonca dilindeki karşılığı Skopje olan başkentin, ayrıca Türkçe Üsküp ve Arnavutça... more
Kuzey Makedonya, çok kültürlü -Makedonlar, Arnavutlar ve Türkler gibi- toplum yapısına bağlı olarak yer adlarında çok dilli çeşitlenmelere sahiptir. Makedonca dilindeki karşılığı Skopje olan başkentin, ayrıca Türkçe Üsküp ve Arnavutça Shkup olmak üzere iki dilde telaffuzu bulunmaktadır. Öteki telaffuzlar yasaklı olmamakla birlikte ülke yönetimi, Makedonca olanında ısrarcıdır. Ancak dönem dönem yer adlarında (toponomide) Arnavutça versiyonların kullanımına dair ısrarlı talep ve baskılara da rastlanmaktadır. Kuzey Makedonya her ne kadar Makedonca dilini dolayısıyla tek dilli toponimiyi tercih etse de siyasi endişelere bağlı olarak, esnekliğe dönük bir takım yasal düzenlemelere gitmiştir. Yapılan düzenlemeler, Makedon halkını o denli huzursuz etmiştir ki, bu değişikliği kültürel mirasa karşı inkâr edilemez şiddet, yarı insani ilkelere dayalı yeni bir dünya inşa etme girişimi olarak tanımlayanlar olmuştur. Diğer taraftan bu durum, değişikliğe vesile olan Arnavutları daha da güdülemiştir. Son yıllarda, Kuzey Makedonya’daki azınlık gruplar -Arnavutlar, Boşnaklar, Türkler gibi- arasında yönetsel ve ekonomik düzeyde yetki talep edip alabilenler yine Arnavutlardır. Ülkenin ikinci büyük etnik azınlığı durumunda olan Türklerin ise, diğer etnik azınlıklarla birlikte Arnavut topluluğunun artan görünürlüğünün gölgesinde kaldıkları iddia edilebilir. Bu durum o denli belirgindir ki, bölge Türklerine dair yapılan akademik çalışmalar ve çıkarımlarda onlar, azınlığın azınlığı olarak tanımlanmaktadır. Bu noktada çalışmanın temel gayesi, çok etnikli toplum yapısına sahip Kuzey Makedonya’nın mevcut durumuna ışık tutmak, bunu yaparken de ülkenin toponimi (yer adları) mevzusuna olan yaklaşımını irdeleyebilmektedir. Yapılan saha araştırmaları, gözlem ve akademik minvaldeki taramalar, Kuzey Makedonya’nın önemli oranda Türk nüfusuna sahip olduğunu ve ülkenin muhtelif yerleşim yerlerinde çok sayıda Türkçe yer adının bulunduğunu göstermektedir. Bilhassa ülkenin güneydoğu yakasında Türkçe köy ve kasaba adlarına sıkça rastlandığı anlaşılır. Büyükçe bir kısmı nüfussuzlaşmış durumda olsa dahi, hâlen Başıbos, Çalıklı, Dedeli, Pırnalı, Alikoç, Kocalı, Süpürge gibi Türkçe yer adlarıyla anılan pek çok yerleşim biriminde Türkler ve Yörükler yaşamaktadır. Bu aynı zamanda bölgedeki Türk nüfusunun hem mevcudiyetini hem de tarihsel anlamdaki sürekliliğini ortaya koyması açısından önemli bir göstergedir. Çalışma, Türkçe yer adlarının çok sayıda olmasına rağmen, Kuzey Makedonya özelinde Türkçe toponimiyle ilgili kapsamlı bir akademik çalışmanın ve bu konuyla ilgili bir farkındalığın bulunmadığını, Türk topluluğu gibi Türkçe toponimisinin de göz ardı edildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Research Interests:
“Yer isimleri, meydan ve kurum adları gibi alışkanlıklar da bir gecede değişti. [...] Yıllanmış arkadaşlıklar ve evlilikler, çiftlerden birinin veya arkadaşlardan birinin aynı etnik kökenden gelmiyor oluşundan dolayı dağıldı. Şiddet günün... more
“Yer isimleri, meydan ve kurum adları gibi alışkanlıklar da bir gecede değişti. [...] Yıllanmış arkadaşlıklar ve evlilikler, çiftlerden birinin veya arkadaşlardan birinin aynı etnik kökenden gelmiyor oluşundan dolayı dağıldı. Şiddet günün düzeni oldu...”
Belgrad doğumlu psikiyatri profesörü Kecmanovic’in (2002) yukarıdaki
anlatısı, Yugoslavya’yı bir şekilde deneyimlemiş çoğu insanın düşünce ve duygularıyla ortaklaşır. Ortaklaşma nedenine....
Belgrad doğumlu psikiyatri profesörü Kecmanovic’in (2002) yukarıdaki
anlatısı, Yugoslavya’yı bir şekilde deneyimlemiş çoğu insanın düşünce ve duygularıyla ortaklaşır. Ortaklaşma nedenine....
Research Interests:
Çok-etnikli yapısı ve genç nüfusunun yanında kırılgan ekonomisiyle Kosova halen dikkatleri üzerinde toplayan başlıca Balkan ülkelerden birisidir. Etnik kargaşa, çatışma ve savaş, yakın zamanlara kadar ülkeye odaklanma gerekçeleriyken... more
Çok-etnikli yapısı ve genç nüfusunun yanında kırılgan ekonomisiyle Kosova halen dikkatleri üzerinde toplayan başlıca Balkan ülkelerden birisidir. Etnik kargaşa, çatışma ve savaş, yakın zamanlara kadar ülkeye odaklanma gerekçeleriyken kırılgan ekonomisi ve buna bağlı ardışık olay ve süreçler (işsizlik, yoksulluk gibi), bundan sonraki odaklanma gerekçeleri olarak görünürlük kazanmaktadır. Bugün Kosova, durağan sosyo-siyasal yapıda bir ülke izlenimi vermektedir. Bağımsız bir ülke olarak Sırbistan’dan ayrılması ve uluslararası konjonktürde tanınabilmesi, durağanlaşmasında...
https://bys.trakya.edu.tr/file/open/80448894/
https://bys.trakya.edu.tr/file/open/80448894/
Research Interests:
Başta tarih olmak üzere eğitim, sosyoloji, mimarlık ve hatta arkeoloji gibi disiplinlerde kaleme alınmış çalışmalar giderek “sözlü tarih”e alan açmaktadır. Ancak kullanım sahasındaki yaygınlık, sözlü tarihe atfedilen anlamı da... more
Başta tarih olmak üzere eğitim, sosyoloji, mimarlık ve hatta arkeoloji gibi
disiplinlerde kaleme alınmış çalışmalar giderek “sözlü tarih”e alan açmaktadır. Ancak kullanım sahasındaki yaygınlık, sözlü tarihe atfedilen anlamı da çeşitlendirmektedir. Burada aslolan soru, yöntem olarak geliştirilen sözlü tarihin, yöntem harici kullanım türlerinin neler olduğu ve bu farklı türde anlamsallaştırılan sözlü tarihin akademik yayınlarda kullanım sıklığıdır. Çalışma, sözlü tarihin farklı kullanımlarının olduğu ön kabulüne dayanmaktadır. Bu kabulün sorgulanması, çalışmanın başlıca gayesidir. Bunun için Dergipark hizmet sağlayıcısında yer bulan akademik yayınlar arasından “sözlü tarih” anahtar kavramını içerir yayınlara odaklanılmıştır. Literatür taraması yöntemiyle bu çalışmaya, 164 yayın (makale ve bildiriler) dâhil edilmiştir.
Tespit edilen yayınlar, konuları bağlamında hangi alanlara dâhil oldukları,
“sözlü tarih”i kullanım sıklığı ile yıllara göre dağılımları, kullanım şekli ile
nitelikleri gibi dört farklı soru özelinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme için meta analizi uygulanmış, kapsayıcı özetler oluşturabilmek için tablo ve görsel malzemelerden istifade edilmiştir. Analiz sonucu, bir yöntem olarak kullanıldığı yayınların mevcudiyetiyle birlikte sözlü tarihin, bir metin, bir terim, kuram ve hatta gelenek olarak çalışmalarda yer bulduğu anlaşılmıştır. Bu da, sözlü tarihin yanıltıcı bir takım analojilerle çalışmalarda yer aldığını göstermektedir. Sözlü tarihin bir yöntem olarak kullanılan yayınların önemli bir kısmında ise ilgili yöntem, salt bir “görüşme” olarak kavranmakta, metodolojik boyutu göz ardı edilmektedir.
disiplinlerde kaleme alınmış çalışmalar giderek “sözlü tarih”e alan açmaktadır. Ancak kullanım sahasındaki yaygınlık, sözlü tarihe atfedilen anlamı da çeşitlendirmektedir. Burada aslolan soru, yöntem olarak geliştirilen sözlü tarihin, yöntem harici kullanım türlerinin neler olduğu ve bu farklı türde anlamsallaştırılan sözlü tarihin akademik yayınlarda kullanım sıklığıdır. Çalışma, sözlü tarihin farklı kullanımlarının olduğu ön kabulüne dayanmaktadır. Bu kabulün sorgulanması, çalışmanın başlıca gayesidir. Bunun için Dergipark hizmet sağlayıcısında yer bulan akademik yayınlar arasından “sözlü tarih” anahtar kavramını içerir yayınlara odaklanılmıştır. Literatür taraması yöntemiyle bu çalışmaya, 164 yayın (makale ve bildiriler) dâhil edilmiştir.
Tespit edilen yayınlar, konuları bağlamında hangi alanlara dâhil oldukları,
“sözlü tarih”i kullanım sıklığı ile yıllara göre dağılımları, kullanım şekli ile
nitelikleri gibi dört farklı soru özelinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme için meta analizi uygulanmış, kapsayıcı özetler oluşturabilmek için tablo ve görsel malzemelerden istifade edilmiştir. Analiz sonucu, bir yöntem olarak kullanıldığı yayınların mevcudiyetiyle birlikte sözlü tarihin, bir metin, bir terim, kuram ve hatta gelenek olarak çalışmalarda yer bulduğu anlaşılmıştır. Bu da, sözlü tarihin yanıltıcı bir takım analojilerle çalışmalarda yer aldığını göstermektedir. Sözlü tarihin bir yöntem olarak kullanılan yayınların önemli bir kısmında ise ilgili yöntem, salt bir “görüşme” olarak kavranmakta, metodolojik boyutu göz ardı edilmektedir.
Research Interests:
Particularly in rural areas, "deserted/depopulated" settlements are frequently encountered. The underlying factors can be political, geographical, economic, or demographic. Emigration is one of the most frequently mentioned factors among... more
Particularly in rural areas, "deserted/depopulated" settlements are frequently encountered. The underlying factors can be political, geographical, economic, or demographic. Emigration is one of the most frequently mentioned factors among all these. Mobility of people with different motivations, in most cases, creates residential areas that have become depopulated. The emigrations experienced in Western Thrace have created a large number of depopulated settlements. The nature of this process, its causes, and the number of settlements currently lying in ruins top the list of issues ignored by studies on Western Thrace. In this study, Western Thrace Turks are dealt with the “depopulated” places they left behind in the post-migration period. The issue of depopulated villages in Western Thrace and their reasons are examined through a representative example. Dağkaramusa village and its process of “depopulation” are the research subject. Oral history interviews were held with two participants who emigrated from Dağkaramusa on different dates. During the interviews, the sketch drawing technique was used. Explanations in the field claim that the Greek state has been following policies and implementing practices aimed at cleansing the region from the Turkish population. Similarly, findings show that Greece directly intervened to depopulate Dağkaramusa.
...
Başta kırsal bölgeler olmak üzere “boşalan/nüfussuzlaşan” yerleşim birimlerine sıklıkla rastlanır. Altta yatan etmenler siyasi, coğrafi, ekonomik veya demografik nitelikte olabilir. Göç, sıklıkla dile getirilen etmenlerin başında gelir. İnsanların farklı motivasyonlarla yer değişikliğine gitmeleri, çoğu durumda geride nüfussuzlaşmış yerleşim alanları yaratır. Batı Trakya’da yaşanmış göçlerin çok sayıda nüfussuzlaşmış yerleşim birimleri yarattığı anlaşılır. Bu sürecin doğası, nedenleri ve kaçının harabeye dönüştüğü konusu, Batı Trakya’yı esas alan çalışmaların göz ardı ettikleri konuların başında gelir. Çalışmada Batı Trakya Türkleri, göç sonrası süreçte geride bıraktıkları “nüfussuzlaşmış” yaşam yerleriyle ele alınmaktadır. Batı Trakya’da nüfussuzlaşan köyler ve nedenleri konusu, temsili
bir örnek üzerinden irdelenmektedir. Dağkaramusa köyü ve onun “nüfussuzlaşma” süreci, çalışmanın araştırma konusudur. Dağkaramusa’dan farklı tarihlerde göç etmiş iki katılımcı ile sözlü tarih görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler esnasında kroki çıkartma tekniğine başvurulmuştur. Alan yazındaki açıklamalar, Yunan devletinin bölgeyi Türk nüfusundan arındırmaya dönük politika ve uygulamalara gittiğini iddia eder. Benzer şekilde bulgular, Dağkaramusa’nın nüfussuzlaştırılmasında, Yunanistan’ın doğrudan müdahalesinin olduğunu göstermektedir.
...
Başta kırsal bölgeler olmak üzere “boşalan/nüfussuzlaşan” yerleşim birimlerine sıklıkla rastlanır. Altta yatan etmenler siyasi, coğrafi, ekonomik veya demografik nitelikte olabilir. Göç, sıklıkla dile getirilen etmenlerin başında gelir. İnsanların farklı motivasyonlarla yer değişikliğine gitmeleri, çoğu durumda geride nüfussuzlaşmış yerleşim alanları yaratır. Batı Trakya’da yaşanmış göçlerin çok sayıda nüfussuzlaşmış yerleşim birimleri yarattığı anlaşılır. Bu sürecin doğası, nedenleri ve kaçının harabeye dönüştüğü konusu, Batı Trakya’yı esas alan çalışmaların göz ardı ettikleri konuların başında gelir. Çalışmada Batı Trakya Türkleri, göç sonrası süreçte geride bıraktıkları “nüfussuzlaşmış” yaşam yerleriyle ele alınmaktadır. Batı Trakya’da nüfussuzlaşan köyler ve nedenleri konusu, temsili
bir örnek üzerinden irdelenmektedir. Dağkaramusa köyü ve onun “nüfussuzlaşma” süreci, çalışmanın araştırma konusudur. Dağkaramusa’dan farklı tarihlerde göç etmiş iki katılımcı ile sözlü tarih görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler esnasında kroki çıkartma tekniğine başvurulmuştur. Alan yazındaki açıklamalar, Yunan devletinin bölgeyi Türk nüfusundan arındırmaya dönük politika ve uygulamalara gittiğini iddia eder. Benzer şekilde bulgular, Dağkaramusa’nın nüfussuzlaştırılmasında, Yunanistan’ın doğrudan müdahalesinin olduğunu göstermektedir.
Research Interests:
Söylem düzeyinde Yunan hükümeti için Türkler, kökenlerinde “Yunanlı”lık bulunan birer bölge sakini durumundadır. Uygulamada ise ülkeden gönderilmeleri gereken yabancılar veya Yunanlılaştırılmaları elzem azınlıklardır. Bu algıdan hareketle... more
Söylem düzeyinde Yunan hükümeti için Türkler, kökenlerinde “Yunanlı”lık bulunan birer bölge sakini durumundadır. Uygulamada ise ülkeden gönderilmeleri gereken yabancılar veya Yunanlılaştırılmaları elzem azınlıklardır. Bu algıdan hareketle de yönetim, bir yanda bölge Türklerini göçe itmekte diğer tarafta ise kimlik, kültür ve hafıza temelinde Yunanlılaşmalarına dönük bir takım uğraşlar sergilemektedirler. Göç, Yunan hükümetinin Türklere yönelik ilk uygulamalarından birisidir. Yaşanan göçlerle Batı Trakya’daki Türk nüfusu azalmıştır. Bugün tüm Batı Trakya’da 350.000 dolayında kişi yaşarken bu nüfus içinde Türklerin sayısı 150.000 civarındadır. Göçe ilaveten ise bölge içinde ara ara değişik uygulamalara rastlanmaktadır. Türklerin yaşam olanaklarını kısıtlamak, kamulaştırma yoluyla Türk köylerini ortadan kaldırmak ve ismen haritadan silmek, “Türk” ibaresini tabelalardan sökmek ve Türkçe yer isimlerini değiştirmek, başlıca uygulamalardır. Çalışma, Yunanlılaştırma söylemi üzerinden bölgede devam eden asimilasyon hususunun uygulama boyutuna eğilmektedir. Dolayısıyla bu kapsamda, asimilasyona maruz bırakılmış bireyler ve bu bireylerdeki tezahüründen ziyade asimilasyona vesile olacağı düşünülen uygulamalara bakılmaktadır. Gaye, bölgedeki asimilasyonu, unutturma pratiği ve buna vesile olabileceği düşünülen “toponimi değişikliği” mevzusu özelinde değerlendirmektir. Burada, toponiminin veya yer isimlerinin geçmişi temsil kabiliyetinin olduğu ve bu yönüyle yönetimler için müdahalesi kaçınılmaz bir niteliğe büründüğü görülmektedir. Batı Trakya özelindeki duruma bakıldığında, Yunanistan’ın, Osmanlı’dan sadece bir kara parçası almadığı, farklı etnik gruplarla birlikte yoğun bir Türk nüfusu, Türk kültür ve tarihini de devraldığı anlaşılır. Çalışmada, Türk kültür ve tarihiyle şekillenmiş bir geçmişin her anlamda dönüşümünün Yunan hükümetince kaçınılmaz hale geldiği ve hızlıca Türkçe olan yer adlarını, Yunancaya dönüştürdüğü fark edilir.
Regarding the official discourse, for the Greek government, the Turks are simply the residents of the region with "Greek" origin. In practice, they are the foreigners who need to be sent away from the country or essential minorities to be Graecized. Driven by this view, on the one hand, the Greek government forces the Turks of the region to emigrate; on the other hand, it makes efforts towards their Graecization on the basis of identity, culture and memory. Emigration is one of the earliest
policies implemented by the Greek government regarding Turks. The Turkish population in Western Thrace has decreased with the migrations. Today, around 350,000 people live in Western Thrace, while the number of Turks in this population is around 150,000. In addition to emigration, there are some other policies put into effect in the region in various times. Restricting the alternatives available for Turks, eliminating Turkish villages through expropriation and removing them from the Greek map by name, removing the phrase "Turk" from the signs and changing the Turkish place names are the some of the most common practices. The study focuses on the implementation dimension of the ongoing assimilation issue in the region through the Graecization
discourse. Therefore, in this context, rather than the manifestation of assimilation at the individual level and individuals who have been subjected to assimilation, the research focus was placed on the practices that are thought to be conducive to assimilation. The aim is to evaluate the assimilation in the region in terms of the practice of forced forgetting and the "toponymy change", which is thought to be the cause. Here, it is seen that toponymy, or name of a place, has the ability to represent the past, and in this respect, the intervention of the administrations is inevitable. Considering the specific situation in Western Thrace, it is obvious that Greece did not only take a piece of land from the Ottoman Empire, but also a dense Turkish population, culture and history along with different ethnic groups. In the study, it is evident that the transformation of a past shaped by Turkish culture and history in every sense has become inevitable for the Greek government, which quickly changed the place names from Turkish into Greek...
Regarding the official discourse, for the Greek government, the Turks are simply the residents of the region with "Greek" origin. In practice, they are the foreigners who need to be sent away from the country or essential minorities to be Graecized. Driven by this view, on the one hand, the Greek government forces the Turks of the region to emigrate; on the other hand, it makes efforts towards their Graecization on the basis of identity, culture and memory. Emigration is one of the earliest
policies implemented by the Greek government regarding Turks. The Turkish population in Western Thrace has decreased with the migrations. Today, around 350,000 people live in Western Thrace, while the number of Turks in this population is around 150,000. In addition to emigration, there are some other policies put into effect in the region in various times. Restricting the alternatives available for Turks, eliminating Turkish villages through expropriation and removing them from the Greek map by name, removing the phrase "Turk" from the signs and changing the Turkish place names are the some of the most common practices. The study focuses on the implementation dimension of the ongoing assimilation issue in the region through the Graecization
discourse. Therefore, in this context, rather than the manifestation of assimilation at the individual level and individuals who have been subjected to assimilation, the research focus was placed on the practices that are thought to be conducive to assimilation. The aim is to evaluate the assimilation in the region in terms of the practice of forced forgetting and the "toponymy change", which is thought to be the cause. Here, it is seen that toponymy, or name of a place, has the ability to represent the past, and in this respect, the intervention of the administrations is inevitable. Considering the specific situation in Western Thrace, it is obvious that Greece did not only take a piece of land from the Ottoman Empire, but also a dense Turkish population, culture and history along with different ethnic groups. In the study, it is evident that the transformation of a past shaped by Turkish culture and history in every sense has become inevitable for the Greek government, which quickly changed the place names from Turkish into Greek...
Research Interests:
Öz Türkiye hedefli Balkan göçlerinin, siyasi ve ekonomik sebeplere bağlı olarak geliştiği iddiaları, günümüz şartlarında kapsayıcı bir açıklama olmaktan çıkmıştır. Zira Balkanlardan Türkiye'ye yönelen göçlerin başlıca motivasyonları... more
Öz Türkiye hedefli Balkan göçlerinin, siyasi ve ekonomik sebeplere bağlı olarak geliştiği iddiaları, günümüz şartlarında kapsayıcı bir açıklama olmaktan çıkmıştır. Zira Balkanlardan Türkiye'ye yönelen göçlerin başlıca motivasyonları arasında artık sosyo-kültürel etmenleri de saymak gereklidir. Çalışma, Makedonyalı Türk kadınlarının evlilik aracılığıyla Türkiye'ye göç ettikleri iddiasını ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak da çalışma, Makedonyalı kadınların göç süreç ve göç kararlarını konu edinmekte, kaçarak gelin gelme ve sınır aşarak evlenme gibi iki olgu üzerinden de kaçma ve sınır terimlerine yeni okumaların getirilmesi gerektiği fikrini ileri sürmektedir. Tekirdağ İli, Ergene ilçesine evlilik göçü ile göç etmiş Makedonyalı Türk kadınlar, çalışmanın araştırma topluluğunu oluşturmaktadır. Kadınlarla yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşülen 31 göçmen gelin içerisinden sekizi ile ise derinlemesine görüşmeler yapılmış, kaçarak gelin gelme süreçleri ve göç kararları kendi anlatıları üzerinden okunmaya çalışılmıştır. Görüşmelerde elde edilen başlıca bulgular, Balkanların klasik göç kategorilerine kadın göçlerinin eklendiğini, birer gelin olarak kadınların kendi başlarına göç edebildiklerini, göç kararlarında geride bırakılan/gidilen ülkelerin itici/çekici faktörlerinden ziyade ailevi tavır alışların ve/veya uzun süre alan evlilik süreçlerinin etkili olabildiğini göstermektedir.
Research Interests:
Toplumsal bir olayı/olguyu araştıran çalışmalar da başka başka çalışmalara konu olabilir. Doküman incelemesi adıyla anılan bu çalışmalar, Yıldırım ve Şimşek’in (1999:189) belirttikleri gibi olgu ve olgular hakkında bilgi içeren yazılı... more
Toplumsal bir olayı/olguyu araştıran çalışmalar da başka başka çalışmalara konu olabilir. Doküman incelemesi adıyla anılan bu çalışmalar, Yıldırım ve Şimşek’in (1999:189) belirttikleri gibi olgu ve olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyalin analizini temel alır. Nitel araştırma yöntemleri içerisinde yer alan doküman incelemesi ya tek başına ya da diğer nitel araştırma yöntemleri ile birlikte kullanılabilmektedir. Yıldırım ve Şimşek (1999:189), söz konusu yöntemin
dönem dönem tercih edildiğini dönem dönem de göz ardı edildiğini aktarmaktadırlar. Bununla birlikte yazarlar (Yıldırım ve Şimşek, 1999:189), geleneksel anlamda doküman incelemesinin tarihçiler, antropologlar ve dilbilimcilerce tercih edildiğini ancak bununla birlikte sosyolog ve psikologların da doküman incelemesi yöntemini kullanarak önemli kuramlar geliştirdiklerini iddia ederler. Bu çalışma bir kuram geliştirmekten ziyade durum tespitini esas alır. Başka bir ifade ile çalışma, Balkan ülkelerini konu alan lisansüstü seviyede hazırlanmış
ve YÖK tez merkezince arşivlenen tezlerin Balkan ülkeleri ile Türkiye
arasında mevcut olan ilişkileri doğru yönetebilmek için gerekli bilgi ve
yetkinliği ortaya koyacak veri bütünlüğünü sağlamada yetersiz kaldığını
varsaymaktadır. Varsayımın yanlışlanabilirliğini ve/veya doğrulanabilirliğini sınamak için doküman incelemesi yöntemine başvurulmuş. Bu yöntem ile YÖK Tez Merkezi’nde arşivlenip lisansüstü tezler incelenmiştir.
dönem dönem tercih edildiğini dönem dönem de göz ardı edildiğini aktarmaktadırlar. Bununla birlikte yazarlar (Yıldırım ve Şimşek, 1999:189), geleneksel anlamda doküman incelemesinin tarihçiler, antropologlar ve dilbilimcilerce tercih edildiğini ancak bununla birlikte sosyolog ve psikologların da doküman incelemesi yöntemini kullanarak önemli kuramlar geliştirdiklerini iddia ederler. Bu çalışma bir kuram geliştirmekten ziyade durum tespitini esas alır. Başka bir ifade ile çalışma, Balkan ülkelerini konu alan lisansüstü seviyede hazırlanmış
ve YÖK tez merkezince arşivlenen tezlerin Balkan ülkeleri ile Türkiye
arasında mevcut olan ilişkileri doğru yönetebilmek için gerekli bilgi ve
yetkinliği ortaya koyacak veri bütünlüğünü sağlamada yetersiz kaldığını
varsaymaktadır. Varsayımın yanlışlanabilirliğini ve/veya doğrulanabilirliğini sınamak için doküman incelemesi yöntemine başvurulmuş. Bu yöntem ile YÖK Tez Merkezi’nde arşivlenip lisansüstü tezler incelenmiştir.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
ÖZET Balkanlardaki Türkler pek çok yerde olduğu gibi Kosova'nın Gilan şehrinde varlıklarını sürdürmektedir. Bölgede yaşanan siyasi sorunlar, savaşlar, ekonomik ve sosyal sıkıntılar Türklerin, dönem dönem Anadolu topraklarına geri dönüşüne... more
ÖZET Balkanlardaki Türkler pek çok yerde olduğu gibi Kosova'nın Gilan şehrinde varlıklarını sürdürmektedir. Bölgede yaşanan siyasi sorunlar, savaşlar, ekonomik ve sosyal sıkıntılar Türklerin, dönem dönem Anadolu topraklarına geri dönüşüne yol açmış, Türk nüfusunu olumsuz etkilemiştir. Bugün Balkan Türkleri gibi Gilan Türkleri de asırlar önce gelip yerleştikleri topraklarda yaşam mücadelesini sürdürmekte, sosyal, kültürel ve siyasi anlamda var olma çabası vermektedirler. Gilan Türklerinin yıllardır koruyup kolladığı Türk kültürü, Türk dili ile varlığını korumaktadır. Dil birliğinin yaşatılabilmesini sağlayan kurumların başında ise okulda alınan eğitim gelmektedir. Eğitim, ülke şartlarında görülmeye başlanan yabancılaşma eğilimi ile mücadele ediyor oluşu açısından da Gilan Türkleri için büyük bir öneme sahiptir. Bölge halkı, çocuklarına Türkçe eğitim verebildiği sürece Türklük bilincini koruyabilmekte, Türk kalabilmektedir. Türkçe eğitim alma oranı ise Türklük bilincine ve Türkçe eğitimin sunduğu olanaklara göre değişiklik göstermektedir. Kosova'nın genelinde görüldüğü gibi Türkçe eğitim, yıllardır çözüme kavuşturulamayan sorunlar ve eksiklikler arasında varlığını sürdürmektedir. Bu çalışmada, Gilan'da Türk kültür ve bütünlüğünü korumada kritik role sahip olan Türkçe eğitimin genel seyrine bakılacak; çözüme kavuşturulamayan, ancak bazı yatırım ve uygulamalarla aşılabilecek olan sorunlara değinilecek, Gilan'daki Türk öğretmenlerin bilgilerine başvurulacaktır. Bu amaçla Türk eğitimcileri ile yapılandırılmış ve yapılandırılmamış görüşmeler gerçekleştirilecek, tecrübe ve beklentileri ışığında çözüm öneriler sunulmaya çalışılacaktır.
Research Interests:
Research Interests:
Modern çağlarla görünür ve tartışılır bir konu halini alan göç, esasında insanlık tarihi kadar eski ve insani bir olgudur. Nicelik ve nitelik itibariyle değişkenlik gösterir, oluşum ve sonuçlarına bağlı olarak yadırganır veya olumlanır.... more
Modern çağlarla görünür ve tartışılır bir konu halini alan göç, esasında insanlık tarihi kadar eski ve insani bir olgudur. Nicelik ve nitelik itibariyle değişkenlik gösterir, oluşum ve sonuçlarına bağlı olarak yadırganır veya olumlanır. 20. yüzyıl öncesi dönemde yadırganan tarafıyla anılan göçler, küreselleşen...
Research Interests:
Balkan göçlerini tarihlendirirken, başlangıç noktası olarak Osmanlı-Rus Savaşı esas alındığında hemen hemen iki yüz yıllık bir geçmişten söz etmek gerekir. Üzerinden epeyce süre geçtiği görülen bu göçlerin bugün halen Türkiye gündeminde... more
Balkan göçlerini tarihlendirirken, başlangıç noktası olarak Osmanlı-Rus
Savaşı esas alındığında hemen hemen iki yüz yıllık bir geçmişten söz etmek gerekir. Üzerinden epeyce süre geçtiği görülen bu göçlerin bugün halen Türkiye gündeminde ve alan yazınında irdeleniyor olmasındaysa belli bir takım gerekçeler vardır. Sosyo-kültürel etkisinin bugün halen hissediliyor olması, bunların başında gelir mesela. ilk evrelerinde söz konusu bu göçler, Anadolu...
Savaşı esas alındığında hemen hemen iki yüz yıllık bir geçmişten söz etmek gerekir. Üzerinden epeyce süre geçtiği görülen bu göçlerin bugün halen Türkiye gündeminde ve alan yazınında irdeleniyor olmasındaysa belli bir takım gerekçeler vardır. Sosyo-kültürel etkisinin bugün halen hissediliyor olması, bunların başında gelir mesela. ilk evrelerinde söz konusu bu göçler, Anadolu...
Research Interests:
Sözsüz iletişim ile ilgili bir çalışmada konuya böyle bir ana başlık ve alt başlıkla girmemizin önemli bir sebebi var. Bilginin daha çok üretildiği, daha hızlı yaygınlaştığı bir ortamda iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan... more
Sözsüz iletişim ile ilgili bir çalışmada konuya böyle bir ana başlık ve alt başlıkla girmemizin önemli bir sebebi var. Bilginin daha çok üretildiği, daha hızlı yaygınlaştığı bir ortamda iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi bilimde popülizmdir. Bilimde popülizm her dönemde vardı. Ama hiçbir zaman çağımızdaki kadar yaygınlaşmadı ve sorun haline gelmedi. İletişim teknolojilerinin baş döndürücü gelişimi ile birlikte popülist yaklaşımlar, hem maddi hem de manevi olarak kullanıcısına dünya...
Research Interests:
Elinizdeki bu çalışma, adından da anlaşılacağı gibi, kuşkusuz tarihle ilgilidir, ama kesinlikle ne toplumsal, ne budunsal, ne de tarihsel bir araştırma veya incelemedir. Bir yazarın, yazınsal çalışmaları sırasında aklına takılan veya... more
Elinizdeki bu çalışma, adından da anlaşılacağı gibi, kuşkusuz tarihle ilgilidir, ama kesinlikle ne toplumsal, ne budunsal, ne de tarihsel bir araştırma veya incelemedir. Bir yazarın, yazınsal çalışmaları sırasında aklına takılan veya rastlayınca bir kenara not düştüğü, izlenimleri, yorumlamaları ve (asıl) sorularıdır sadece. Yazar, Demirtaş Ceyhun, Ah Şu Biz "Kara Bıyıklı" Türkler ismini verdiği kitabına bu sözlerle başlar ve sözlerinin devamını, üç bölüme ("Şu Ünlü Göçebeliğimiz…", "Yeniden Türkleşme Serüvenimiz…", "Galiba, Göçebelikten Artık Yerleşikliğe Geçiş") ayırıp da her birinin altına yerleştirdiği alt başlıkları içeren 267 sayfaya yayar. 1992 yılında ilk baskısı yapılan çalışma ise zaman ve mekanın varlığı altında algılarla olayları içeren nedenlere ve değişimin ıspatına yaslanmış sonuçlara sahiptir. Bu değerlendirmede, Göçebe, Türk başlıkları altında kitabın genel fikirlerine yer verilmiş, çalışmanın niteliği detaylarıyla aktarılmaya çalışılmıştır. Doğrudan alıntılarla birlikte yazarın esas fikirleri, okura sorduğu sorular göçebe kimdir, Türk kimdir, biz kimiz gibi, özet cümleler hâlinde metne yer yer serpiştirilmiştir.
Research Interests:
Çalışma, “sıradan” tek bir kadının, toplumsal araştırmaya veri sağlayabileceğini savunmaktadır. Önemli olan araştırma tekniğinin seçimidir ki, sözlü tarih kadına hayatıyla ilgili özgürce bir anlatı inşa edebilmeyi sağlıyor olması... more
Çalışma, “sıradan” tek bir kadının, toplumsal araştırmaya veri sağlayabileceğini savunmaktadır. Önemli olan araştırma tekniğinin seçimidir ki, sözlü tarih kadına hayatıyla ilgili özgürce bir anlatı inşa edebilmeyi sağlıyor olması nedeniyle kayda değer bir tekniktir. Burada, kadın anlatıcının anlatısına neleri sığdırmayı seçtiği ve anlatısında fail olarak kendini nasıl konumlandırdığı soruları hazırlamıştır. Bu sorularla kadının, anlatılarından toplumsal bir araştırmaya veri sağlayıp sağlamadığı irdelenmiştir. Bunun için yüksek yaş grubuna mensup (73), hikâyesini anlatmaya istekli ve kırdan kente göçü deneyimlemiş “sıradan” bir kadın olan, HA seçilmiştir. Anlatıcıyla sözlü tarih görüşmesi gerçekleştirilmiş, akabinde anlatısı söylem analizine tabi tutulmuştur. Elde edilen bulgular, kadın anlatıcının sözlü tarih tekniğiyle kendini ve yaşantısını detaylıca anlatabildiğini göstermiştir. Kadının, kendi iradesi ve tercihiyle...