Mekân kavramı önemli ölçüde bellek sorunudur. Bu iddia ile mekânı ifade eden “fiziksel”, “algısal” ve “kavramsal” mekân nosyonu üzerinden Yivli Minare Camii ve Külliyesi’ne halkbilimsel bir yaklaşım sergilenecektir. Fiziksel mekân,...
moreMekân kavramı önemli ölçüde bellek sorunudur. Bu iddia ile mekânı ifade eden “fiziksel”, “algısal” ve “kavramsal” mekân nosyonu üzerinden Yivli Minare Camii ve Külliyesi’ne halkbilimsel bir yaklaşım sergilenecektir. Fiziksel mekân, mekânın hacmini; algısal mekân, algılanabilen veya görülebileni; kavramsal mekân, hafızamızın haritasında bulunan ve belleğimizde kaydedilmiş planı imgelemektedir. Öncelikle mekânın varlığını, mekânı şekillendiren insanın varlığı üzerinden okunması gerekliliğinden hareket ederek mekâna metaforik bir yaklaşımın (Kojin Karatani) ortaya konulmasıyla, Yivli Minare Camii ve Külliyesi’nin muhtevasında bulunan yapılar ve müştemilat üzerinden söz konusu mekânın poetik bir okunması yapılacaktır. Bu meyanda poetik okuma ile kastedilen yaklaşım, bir mekâna onu var eden anlatı ve bellek mekanizmaları üzerinden yaklaşmayı ifade etmektedir. Gaston Bachelard’dan hareketle cevap niteliği taşıyan “hatırlama mekânsız mümkün müdür?” sorusu bu noktada özellikle önem kazanacaktır. Antalya’nın bugün, devamlılığında yol aldığı kurucu hafızanın ilk ve önemli yapıtlarının bulunduğu çok sayıda Selçuklu yapıtından oluşan topluluğun adı olarak zikredilebilecek Yivli Minare Camii ve Külliyesi’nden; Yivli Minare ve camiinin yanında, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi kastedilmiştir. Üç bölümden oluşan bu çalışmada, birinci bölümde, Yivli Minare Camii ve Külliyesi’nin halk bilgisi ve yaşamının parçası (İbn Haldun ve Pierre Nora) ve ritmi (Henri Lefebvre) olarak nasıl inşa edildiği ortaya konulacak; ikinci bölümde ise bunun zaman ve mekân birlikteliği içinde gerçekleşen yeniden-canlandırma (Maurice Halbwachs, Jan Assmann ve Paul Connerton) özelliği kazandığı ve bunun bir bellek mekânı ve metaforu içinde bir düzen vazifesi gördüğü savunulacaktır. Son olarak üçüncü bölümde ise bu bellek mekânının, “anlatı” formu öncülüğünde “hatırlama” ile kurgulanan bir “bellek” özelliğini nasıl kazandığı sonucuna ulaşılacaktır.