Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content

    Mustafa Can

    Dans cet article, nous avons abordé la problématique du miracle en traitant sa définition, sa possibilité, sa place et son importance dans la preuve de la mission prophétique. Aussi, nous avons abordé très spécifiquement les miracles... more
    Dans cet article, nous avons abordé la problématique du miracle en traitant sa définition, sa possibilité, sa place et son importance dans la preuve de la mission prophétique. Aussi, nous avons abordé très spécifiquement les miracles attribués à Muḥammad. Toutes ces questions sont abordées sous la forme d'objections et de réponses à celles-ci. Il est possible de résumer les objections comme suit: il est impossible pour les prophètes de manifester des actions surnaturelles. En fait, un miracle est une chose que l'esprit humain ne peut accepter. De plus, les miracles ne sont pas différents des événements magiques. Il est possible de montrer de nombreux événements extraordinaires sous l'effet de diverses drogues, etc. Les miracles sont appelés miracles parce qu’ils se produisent rarement. On ne les appellerait pas des miracles s’ils s’étaient produit plus souvent. Concernant l’aspect unique du Coran, tout un chacun pouvait à cette époque produire un texte de cette ampleur. ...
    Bu çalışmada, farklı genotiplerin (populasyon) anasonun (Pimpinella anisum L.) verim ve verim bileşenleri üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Deneme, Eskişehir ekolojik koşullarında 2017 ve 2018 yılları yetiştirme döneminde... more
    Bu çalışmada, farklı genotiplerin (populasyon) anasonun (Pimpinella anisum L.) verim ve verim bileşenleri üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Deneme, Eskişehir ekolojik koşullarında 2017 ve 2018 yılları yetiştirme döneminde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada Türkiye’nin farklı bölgelerinden temin edilen dört farklı anason populasyonu (Afyon, Bilecik, Çeşme ve Burdur) kullanılmıştır. Bitki materyalleri, tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir. Sonuçlar, populasyonların 1000 tohum ağırlığı (g) hariç incelenen diğer tüm parametrelerde önemli farklılığa sahip olduğunu göstermiştir. Bilecik ve Çeşme populasyonlarından en yüksek tohum verimi (sırasıyla 80.56 ve 76.31 kg da-1) ve en yüksek uçucu yağ verimi (sırasıyla 2.17 ve 2.22 L da-1) elde edilmiştir. Diğer taraftan çalışmada elde edilen uçucu yağ oranı %2.67-2.92 arasında değişmiş, Avrupa farmakopesinde belirtilen % 2 sınırının üzerinde olduğu görülmüştür. Netice olarak; çalışmada yer ala...
    Bu araştırmada, farklı azot dozlarının (0, 4, 8, 12 ve 16 kg da-1) Origanum syriacum var. bevanii ‘nin verim ve verim öğeleri üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak... more
    Bu araştırmada, farklı azot dozlarının (0, 4, 8, 12 ve 16 kg da-1) Origanum syriacum var. bevanii ‘nin verim ve verim öğeleri üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak Eskişehir ekolojik koşullarında 2019-2020 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada bitki boyu, taze herba verimi, kuru herba verimi, kuru yaprak verimi, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi incelenmiş, farklı azot dozlarının uçucu yağ oranı hariç incelenen parametrelerin üzerine etkisi önemli bulunmuştur. Çalışmada iki yılın ortalaması olarak verimler (2019 ve 2020 yılları ortalaması) taze herbada 787.65-1267.50 kg da-1, kuru herbada 440.10-708.22 kg da-1, kuru yaprakta 235.92-379.62 kg da-1 ve uçucu yağda 8.33-12.53 L da-1 arasında değişmiştir. Uçucu yağ oranları ise %3.23-3.47 arasında belirlenmiştir. Çalışılan parametrelerde (uçucu yağ oranı hariç) en yüksek değerler 16 kg da-1 azot dozundan elde edilmiştir.
    Improvement of mechanical properties of polymer-based composite materials with high fill ratio and mechanical properties is the main reason for the improvement of mechanical properties by addition of carbon-based compounds to the matrix.... more
    Improvement of mechanical properties of polymer-based composite materials with high fill ratio and mechanical properties is the main reason for the improvement of mechanical properties by addition of carbon-based compounds to the matrix. In this study, 1, 3, 5 and 7% nano plaques were added to the filling composition in order to improve the mechanical effects of the 14-micron aluminum oxide (Al 2 O 3 ) particles added to the polypropylene matrix by 40% by weight. Hybrid composites were obtained by mixing in high-speed thermo-kinetic mixer, tensile and 3 point bending tests were performed with universal mechanical test machine and their mechanical properties were investigated. The samples taken from the rupture points of the tensile specimens were examined under a scanning electron microscope (SEM) and the distribution of alumina and graphene particles was observed. According to data, it was seen that tensile strength of composites was increased nearly 12% and flexural strength incre...
    Diplomatik misafirlere bulunduklari ulkede rehberlik edecek kisilerin gorevlendirilmesi, devletlerarasi iliskilerde uygulanagelen oldukca eski bir gelenektir. Hem bati hem de dogu diplomasisinde gorulen bu gelenek, Osmanli Devleti’nde de... more
    Diplomatik misafirlere bulunduklari ulkede rehberlik edecek kisilerin gorevlendirilmesi, devletlerarasi iliskilerde uygulanagelen oldukca eski bir gelenektir. Hem bati hem de dogu diplomasisinde gorulen bu gelenek, Osmanli Devleti’nde de Osmanli devlet gelenekleri ve diplomasi anlayisi cercevesinde uy¬gulanmistir. Bu nedenle yabanci devletlerden gelen resmi sifatli yabanci misafirlerle ilgilenmesi icin mihmandar adi verilen gorevliler tayin edilmistir. Mihmandarlarin yabanci misafirler karsisinda Devlet-i Âliyye’nin onurunu temsil ettikleri dusunuldugunden, mihmandar seciminde oldukca titiz davranilmistir. Genel olarak saray gorevlilerinden secilen mihmandarlar, Osmanli topraklarina gelen diplomatik misafirlerin agirlanmasi ve ulke icinde bulunduklari surece ihtiyaclari ile ilgilenip, bu husus¬ta kurumlar arasi koordinasyonun saglanmasi hizmetini gormuslerdir. Bu baglamda mihmandarlik uygulamasi, Osmanli devlet ve diplomasi gelenegi acisindan onemli kesitler icermekte olup Osmanli D...
    Organik gunes hucrelerinin performanslari uzerinde yuzey modifikasyonu ve metal nanopartikuller onemli bir rol oynamaktadir. Tek tabaka kendiliginden organize olan (self assembly monolayer, SAM) organik malzemeler ucuz ve kolay... more
    Organik gunes hucrelerinin performanslari uzerinde yuzey modifikasyonu ve metal nanopartikuller onemli bir rol oynamaktadir. Tek tabaka kendiliginden organize olan (self assembly monolayer, SAM) organik malzemeler ucuz ve kolay uygulanabilir olmalari nedenleriyle diger yuzey uygulama tekniklerine alternatif bir malzemelerdir. Metal nanopartikullerin organik gunes hucrelerinde uygulama alanlarinin gelistirilmesi son yillarda onemli bir baslik haline gelmistir. Bu calismada, sol-jel yontemi ile sentezlenen TiO 2 elektrot yapisina Ag np’ler katkilanmis ve Ag-/TiO 2 yuzeyi SAM molekulu ile modifiye edilerek yeni bir tur elektrot tasarlanmistir. TiO 2 elektrotlu gunes hucresinde elde edilen verimlilik degeri % 2,25 iken, bu calismada tasarlanan Ag-TiO 2 /SAM elektrot yapisindan elde edilen gunes hucre verimliligi % 2,84 olarak bulunmustur.
    Objective: The aim was to review the hormonal status, treatment and histopathological diagnosis of patients admitted to our endocrinology outpatient clinic with the diagnosis of adrenal incidentaloma. Material and Methods:Between... more
    Objective: The aim was to review the hormonal status, treatment and histopathological diagnosis of patients admitted to our endocrinology outpatient clinic with the diagnosis of adrenal incidentaloma. Material and Methods:Between 2015-2018, 217 patients with adrenal incidentaloma who were admitted to the endocrinology outpatient clinic were included in the study. 1 mg overnight dexamethasone suppression test (DST), 24 hour urine free cortisol, 24-hour urine methanephrine and normetanephrine levels were evaluated in all patients.Patients who also have hypertension or hypokalemiawere screened for the plasma aldosterone/renin activity ratio. CT or MRI imaging properties of adrenal incidentalomas were screened. Results: In the evaluation of cases; 180 (83%) of the masses were evaluated as non-functional and 37 (17%) as functional. Of the 37 patients evaluated as having functional adrenal mass; 10 (4.6%) pheochromocytoma, 5 (2.3%) Cushing's syndrome, 9 (4.1%) subclinical Cushing’s sy...
    Uc kitada hukum suren Osmanli Devleti’nin asli unsurunun Turklerden meydana gelmesi, devlet ve saray geleneklerinden bircogunun kaynaginin eski Turk gelenekleri olmasini saglamistir. Os-manli Devleti’nde devlet, saray ve toplum... more
    Uc kitada hukum suren Osmanli Devleti’nin asli unsurunun Turklerden meydana gelmesi, devlet ve saray geleneklerinden bircogunun kaynaginin eski Turk gelenekleri olmasini saglamistir. Os-manli Devleti’nde devlet, saray ve toplum gelenekleri icerisinde bu sekilde yer bulmus olan eski Turk geleneklerinden birisi de, Anadolu’da gunumuzde de varligini farkli sekillerde devam ettiren canak yagmasidir. Canak yagmasinin temeli Orta Asya Turklerinde gorulen potlaca dayanmaktadir. Potlac hakanlarin solenlerinde yahut bayramlar vesilesiyle gerceklestirilen buyuk senliklerde halkin yiyecekleri yagmalamasina verilen isimdir. Yagma kelimesi her ne kadar baskin ve zorla ele gecirme anlamina gelse de, eski Turk geleneklerinden olan yagmada gonulluluk esastir. Canak yagmasinda yagma yapanlarin zor kullanmasindan ziyade yagma yaptiranin gonullu olmasi, bu olayin eski Turklerde bir gelenek hâline gelmesini saglamistir. Bu gelenek gerek belirtilen ozelliginden gerekse yuklendigi diger anlamlardan oturu...
    Nonbelief is a topic recently began to attract interest in the field of psychology of religion. The number of studies on this issue have started to rise. However, when we look at researches on nonbelief, it seems to have ambiguity on what... more
    Nonbelief is a topic recently began to attract interest in the field of psychology of religion. The number of studies on this issue have started to rise. However, when we look at researches on nonbelief, it seems to have ambiguity on what is nonbelief, and who is considered as nonbelievers. Are nonbelievers nonreligious or nonspiritual? Does being an atheist mean to be a nonbeliever? In this study, we aim to empirically examine the concept of nonbelief. The current study was carried out with 2548 participants who -identify themselves with at least one type of nonbelief in the United States in 2014. The findings indicate that the majority of nonbelievers are estimated to say "I do not believe in God", namely 85.6% of the nonbelievers do not believe in God and 12.3% think the existence of God cannot be known; 88.07% identified themselves as atheists; 60.8% of nonbelievers who say “I don’t know whether there is a God and I don’t believe there is any way to find out” self-labe...
    Eskişehir ekolojik koşullarında 2018 ve 2019 yıllarında yürütülen bu çalışmanın amacı, rezene (Foeniculum vulgare Mill) bitkisinin dört farklı organından (sap, yaprak, çiçek ve yeşil meyveler) elde edilen uçucu yağların oranlarını ve... more
    Eskişehir ekolojik koşullarında 2018 ve 2019 yıllarında yürütülen bu çalışmanın amacı, rezene (Foeniculum vulgare Mill) bitkisinin dört farklı organından (sap, yaprak, çiçek ve yeşil meyveler) elde edilen uçucu yağların oranlarını ve bileşenlerini belirlemektir. Tarla denemeleri tesadüf blokları deneme deseninde dört tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Sonuçlar, iki yılın ortalama değerleri olarak saplardaki, yapraklardaki, çiçeklerdeki ve kurutulmuş yeşil meyvelerdeki uçucu yağ oranlarının sırasıyla % 1.10, % 2.49, % 5.51 ve % 5.75 olduğunu göstermiştir. Aynı şekilde, sap, yaprak, çiçek ve kurutulmuş yeşil meyvelerdeki kuru herba oranları sırasıyla % 38.98, % 11.53, % 28.34 ve % 42.10 olarak belirlenmiştir. Sap, çiçek ve meyvelerden elde edilen uçucu yağlarda metil kavikol/isoanethol/estragol (sırasıyla % 40.06, % 71.06 ve % 71.67) ana bileşen olarak belirlenirken, yapraklardan elde edilen uçucu yağda ise ana bileşen limonen (% 41.34)’dir. Çalışmadan elde edilen veriler bitkinin değiş...
    Günümüzde milletlerarası karakterli ticari uyuşmazlıkların en yaygın çözüm yolu tahkimdir. Uyuşmazlıkların olağan yargı makamları olan mahkemeler yoluyla çözüme ulaştırılması yerine hakemler vasıtasıyla sonuçlandırılması için tarafların... more
    Günümüzde milletlerarası karakterli ticari uyuşmazlıkların en yaygın çözüm yolu tahkimdir. Uyuşmazlıkların olağan yargı makamları olan mahkemeler yoluyla çözüme ulaştırılması yerine hakemler vasıtasıyla sonuçlandırılması için tarafların yaptıkları anlaşmaya tahkim sözleşmesi denilmektedir. Taraflar, uyuşmazlığın çözümünü hakemlere havale etmekle hakemlerin verecekleri karara razı olsalar da aralarındaki somut uyuşmazlık bir devlet hukukuna göre tahkime elverişli olmayabilecektir. Milletlerarası ticari tahkim açısından sorun oluşturacak durum taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun tahkime elverişli olmadığı hallerde devam eden süreçte hakem kararının iptalinin gündeme gelebilecek olması veya tenfiz sürecinde sorunlar yaşanabilecek olmasıdır. Bu sebeple, milletlerarası ticari tahkim uygulamasında bir uyuşmazlığın tahkime elverişli olup olmadığı sorusunun hangi hukuk uygulanarak çözüleceği meselesi tartışma konusu olmuştur. Bu çalışmada tahkime elverişliliğe uygulanacak hukuk sorus...
    Devletlerarası ilişkilerde hükümdar, hanedan mensubu, elçi gibi resmi sıfatlı yabancı misafirlerin ağırlanması hususuna mihmandarlar nezaret ederdi. Geçmişi oldukça eski dönemlere giden mihmandarlık geleneği, Osmanlı Devleti tarafından da... more
    Devletlerarası ilişkilerde hükümdar, hanedan mensubu, elçi gibi resmi sıfatlı yabancı misafirlerin ağırlanması hususuna mihmandarlar nezaret ederdi. Geçmişi oldukça eski dönemlere giden mihmandarlık geleneği, Osmanlı Devleti tarafından da Türk-İslam gelenekleri çerçevesinde uygulanmıştır. Osmanlı mihmandarları, ülkeye gelen yabancı misafirlerin rahatını temin etmekle yükümlüydüler. Bu bağlamda Osmanlı diplomasi anlayışı gereği, elçi gibi resmi sıfatlı yabancı misafirlerin devlet tarafından karşılanan zaruri harcamalarına da mihmandarlar nezaret ederdi. Mihmandarlar, hesap verilebilirlik adına, yaptıkları bu harcamaları en ince ayrıntısına kadar kayıt altına alırlardı. Bu şekilde tutulan kayıtlardan birisi de İran elçisi Abdullah Bey’in mihmandarlığını yapmış olan Ali Ağa tarafından tutulan masraf defteridir. H. 25 Şaban 1189 / M. 21 Ekim 1775 tarihli bu defter, Osmanlı mihmandar geleneği hakkında önemli bilgiler içermektedir.
    Gazi Bodur Hüseyin Paşa, günümüzde Karadağ sınırları içerisinde kalan Taşlıca’da (Pljevlja) doğmuş ve Sokollu Mehmed Paşa tarafından devşirildikten sonra Osmanlı Devleti’nde askeri ve idari organizasyonlarında önemli görevlerde... more
    Gazi Bodur Hüseyin Paşa, günümüzde Karadağ sınırları içerisinde kalan Taşlıca’da (Pljevlja) doğmuş ve Sokollu Mehmed Paşa tarafından devşirildikten sonra Osmanlı Devleti’nde askeri ve idari organizasyonlarında önemli görevlerde bulunmuştur. Hersek sancakbeyliği yaptığı dönemde sancak merkezi ve aynı zamanda memleketi olan Taşlıca’da kendi adına bir vakıf tesis ettirmiştir. Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan eserlerle beraber Taşlıca hızlı bir şekilde Osmanlı şehri kisvesine bürünmüştür. Hüseyin Paşa Vakfı’nın kendisine ait vakfiyesine henüz rastlanılmamıştır. Bu nedenle vakfa ait bilgiler Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki iki temel arşiv kaydından ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden elde edilebilmektedir. Gazi Bodur Hüseyin Paşa tarafından tesis edilen vakıf bünyesinde cami, mektep, medrese, han, kervansaray, hamam, imaret yapıları bulundurmaktadır. Bu yönüyle belli bir bölgenin eğitim, sosyal, kültürel ve ibadet kurumu ihtiyacının karşılanması durumu, diğer birçok Osmanlı vakfın...
    Geleneksel mali tablolar işletmeler için artık yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle İşletmeler 2000’li yıllarda sürdürülebilirlik raporlaması ve 2010 sonrasında ise entegre raporlar hazırlamaya başlamışlardır. Sürdürülebilirlik raporlaması... more
    Geleneksel mali tablolar işletmeler için artık yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle İşletmeler 2000’li yıllarda sürdürülebilirlik raporlaması ve 2010 sonrasında ise entegre raporlar hazırlamaya başlamışlardır. Sürdürülebilirlik raporlaması entegre raporlamanın merkezinde yer almaktadır. Bundan dolayı çalışmanın ilk bölümde sürdürülebilirlik raporlamasının kılavuz ilkeleri ve bildirimleri açıklanmaktadır. İkinci bölümde ise entegre raporlamanın evrimi, faydaları ve uluslararası çerçevesi açıklanmaktadır. Son bölümde ise Türk Hava Yolları Sürdürülebilirlik Raporu ile Güney Afrika Hava Yolları Entegre Raporu vaka araştırması yöntemiyle incelenmektedir. Araştırma sonucunda Türk Hava Yolları Sürdürülebilirlik Raporlamasının rapor kılavuzlarına tam uyum sağlamadığı tespit edilmiştir. Güney Afrika Hava Yoları Entegre Raporu’nun ise entegre raporlama çerçevesine uyum sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca Türk Hava Yolları’nın gelecekte sürdürülebilirlik raporlaması doğrultusunda eksiksiz bir ente...
    In this work, PCBM:SnO electron transport layers (ETLs) were applied in inverted CHNHPbI perovskite solar cells, and a high power conversion efficiency of 19.7% could be obtained. It increased by 49.0% in comparison with the device based... more
    In this work, PCBM:SnO electron transport layers (ETLs) were applied in inverted CHNHPbI perovskite solar cells, and a high power conversion efficiency of 19.7% could be obtained. It increased by 49.0% in comparison with the device based on PCBM-only ETL (13.2%). SnO nanocrystals with excellent dispersibility were employed here to fill the pinholes and cover the valleys of PCBM layer, forming smooth and compact PCBM:SnO layers. Simultaneously, the electron traps caused by deep-level native defects of SnO were reduced by PCBM, proved by the space charge limited current analysis. Thus, PCBM:SnO ETLs can inhibit both of the defects in PCBM and SnO layers which contribute to the electron transport improvement and reduce the recombination loss. Moreover, the device stability based on the bilayer was significantly improved in comparison with the PCBM-only device and the performance of 85% could be maintained after 1 month.
    We report synthesis of Fluorene–Carbazole derivatives as caping agent for CdSeS nanocrystals to improve the performance of polymer nanocrystal hybrid solar cells.
    ÖZET Bu çalışmada, çocuk yuvaları için nonwoven tekstil malzemelerinden oluşan koruyucu özellikte kompozit bir duvar kaplaması tasarlanmıştır. Bu ürünün tasarlanmasındaki amaç çocukların duvara çarpmaları sonucu doğabilecek yaralanmaları... more
    ÖZET Bu çalışmada, çocuk yuvaları için nonwoven tekstil malzemelerinden oluşan koruyucu özellikte kompozit bir duvar kaplaması tasarlanmıştır. Bu ürünün tasarlanmasındaki amaç çocukların duvara çarpmaları sonucu doğabilecek yaralanmaları önlemektir. Ayrıca tekstil döküntüsü ...
    <div><p>Herbal compounds, so-called phytoconstituents, illustrate poor absorption by living cells. Phytosomes are advanced form of herbal compounds that show higher absorption rate and bioavailability, which results better... more
    <div><p>Herbal compounds, so-called phytoconstituents, illustrate poor absorption by living cells. Phytosomes are advanced form of herbal compounds that show higher absorption rate and bioavailability, which results better than conventional plant extracts. Niosomes, which are made of nonionic surfactants, create better chemical and stability conditions besides lipid vesicles. This study covers the preparation, characterization and cell culture applications of phyto-niosomes of Marigold extract. Before the encapsulation process, extracts of selected plants were prepared and the extract that presents best bioactivity was chosen. The resulting phyto-niosomes were characterized and their biological activities including cytotoxicity, wound healing and antioxidant activity were investigated.</p></div
    Antalya ili Kumluca yoresinde sebze uretimi yapilan plastik ve cam seralarda bulunan akar turlerinin, tanimi, konukculari ve yogunluklarinin belirlenmesi uzerine yapilan bu calisma 2002- 2003 yillan Ekim haziran aylan arasinda 15'er... more
    Antalya ili Kumluca yoresinde sebze uretimi yapilan plastik ve cam seralarda bulunan akar turlerinin, tanimi, konukculari ve yogunluklarinin belirlenmesi uzerine yapilan bu calisma 2002- 2003 yillan Ekim haziran aylan arasinda 15'er gunluk periyotlarla yurutulmustur. Turlerin belirlenmesi amaciyla genel sera yapisi ve sebze dagilimini temsil edecek sayida iki farkli bolge incelenmistir. Ilcenin guneybati (Yenimahalle) ve guneydogu (Mavikent) bolgelerinde belirlenen sekiz serada tur tespiti ile birlikte yogunluk takibi de yapilmistir. Tur tespiti amaciyla belirlenen bolgeler disinda acik alanda yetistirilen sebzelerden de ornekler alinmistir. Calismada plastik ve cam seralarda yetistirilen biber, domates, patlican, kavun, kabak, bamya ve fasulye bitkilerinden toplam 250 ornekleme yapilmistir. Ornekleme yapilan seralann tumunun sezonun herhangi bir doneminde akarla bulasik oldugu tespit edilmistir. Incelenen bolge seralarinda ucu fitofag olmak uzere toplam sekiz tur saptanmistir. ...
    Amber color emitting novel Ir(III) complexes were synthesized: [Ir(Meppy)2(Fpbpy)][PF6] (1bPF6), [Ir(Meppy)2(Fpbpy)][TFSI] (1bTFSI), [Ir(Meppy)2(MeObpy)][PF6] (2bPF6) and [Ir(Meppy)2(MeObpy)][TFSI] (2bTFSI), where Meppy =... more
    Amber color emitting novel Ir(III) complexes were synthesized: [Ir(Meppy)2(Fpbpy)][PF6] (1bPF6), [Ir(Meppy)2(Fpbpy)][TFSI] (1bTFSI), [Ir(Meppy)2(MeObpy)][PF6] (2bPF6) and [Ir(Meppy)2(MeObpy)][TFSI] (2bTFSI), where Meppy = 2-(p-methylphenyl)-pyridine (b), Fpbpy = 4,4'-bis(4-fluorophenyl)-2,2'-bipyridine (1), and MeObpy = 4,4'-bis(4-methoxy)-2,2'-bipyridine (2). The photophysical and X-ray results showed that the complexes have aggregation-induced phosphorescent emission (AIPE) and a salt-induced polymorphism effect. The highest photoluminescence intensity was observed in complex 2bTFSI compared to other complexes in the solid state. Their theoretical absorption and phosphorescence emission transitions in acetonitrile were also investigated by using double- and triple-ζ basis sets with B3LYP and PBE0 hybrid functional. The best light-emitting electrochemical cell (LEC) performance was exhibited by complex 2bTFSI, and the data obtained were as follows: Luminance, current density, luminous efficiency, turn-on time, power efficiency, and external quantum efficiency were measured as 16 156 cd/m2, 554 mA/cm2, 8.49 cd/A, 17 s, 3.95 lm/W and 6.37%, respectively. The investigation of crystallographic characteristics have shown that the LEC performance of these complexes depends on cationic-anionic interaction which has a significant influence on molecular stacking of the molecules. Because, complex 2bTFSI, with weak cationic-anionic interactions, shows strong π···π stacking interactions between the adjacent molecules, it is the best lighting application candidate among the complexes.
    Adsorption of gold, and palladium species containing chlorine ions species onto commercial N-{2-[Bis(2-aminoethyl)amino]ethyl}aminomethyl–polystyrene polymer beads (TRIS) were investigated. The influence of the pH, initial metal ion... more
    Adsorption of gold, and palladium species containing chlorine ions species onto commercial N-{2-[Bis(2-aminoethyl)amino]ethyl}aminomethyl–polystyrene polymer beads (TRIS) were investigated. The influence of the pH, initial metal ion concentration, and contact time on the adsorption performance was examined in a batch adsorption experiment. Langmuir, Modified Langmuir, Freundlich and Freundlich, Dubinin–Radushkevich isotherm model variables are calculated. The Langmuir monolayer adsorption capacities of the Pd (II), and Au (III) chlorine ions species were found to be 204.5, and 168.5 mg/g, respectively. The two metal adsorption kinetics fit the pseudo-second order kinetic models. In thermodynamic calculations, the choice of different equilibrium constant and withal using dimension containing constant usage are an important problem in the field. To overcome these problems, the Modified Langmuir isotherm equilibrium constant is used at determination of thermodynamic parameters. Adsorpt...
    Abstract Two novel donor-π-acceptor (D-π-A) dyes, called as MK-2 and MK-8, are synthesized. Their structural, optical and electrochemical properties are investigated by NMR, absorption/photoluminescence spectroscopies and cyclic... more
    Abstract Two novel donor-π-acceptor (D-π-A) dyes, called as MK-2 and MK-8, are synthesized. Their structural, optical and electrochemical properties are investigated by NMR, absorption/photoluminescence spectroscopies and cyclic voltammetry techniques, respectively. Photocatalytic and photoelectrochemical hydrogen evolution properties of these D-π-A dyes are explored by using triethanolamine (TEOA) as a sacrificial electron donor under anaerobic conditions and visible light irradiation with or without co-catalysts (Cu2WS4 and Pt) for the first time. Photoelectrochemical and photocatalytic hydrogen evolution reaction (HER) activities of these dyes are studied by using TiO2 coated FTO electrodes and powdered TiO2 (Degussa P25), respectively. Photoelectrochemical response of MK-2/TiO2 and MK-8/TiO2 are figured out in the order of 180 μA cm−1 and 80 μA cm−1. The photocatalytic hydrogen evolution amounts of MK-2/TiO2, MK-2/TiO2/Cu2WS4, MK-2/TiO2/Pt, MK-8/TiO2, MK-8/TiO2/Cu2WS4 and MK-8/TiO2/Pt are turned out to be 565, 920, 1828, 374, 522 and 1260 μmolg−1h−1, respectively. Dye/TiO2 photocatalysts are displayed good stability in the both photochemical HER experiments. The alteration in the HER activities of MK-2 and MK-8 is explained by molecule structures of dyes. The proposed mechanism of photocatalytic hydrogen evolution is clarified by using electrochemical band levels of each constituent.
    Interfacial engineering is essential for the development of highly efficient and stable solar cells through minimizing energetic losses at interfaces. Self-assembled monolayers (SAMs) have been shown as a handle to tune the work function... more
    Interfacial engineering is essential for the development of highly efficient and stable solar cells through minimizing energetic losses at interfaces. Self-assembled monolayers (SAMs) have been shown as a handle to tune the work function (WF) of indium tin oxide (ITO), improving photovoltaic cell performance and device stability. In this study, we utilize a new class of boronic acid-based fluorine-terminated SAMs to modify ITO surfaces in planar perovskite solar cells. The SAM treatment demonstrates an increase of the WF of ITO, an enhancement of the short-circuit current, and a passivation of trap states at the ITO/[poly(3,4ethylenedioxylenethiophene):poly(styrenesulfonic acid)] interface. Device stability improves upon SAM modification, with efficiency decreasing only 20% after one month. Our work highlights a simple treatment route to achieve hysteresis-free, reproducible, stable, and highly efficient (16%) planar perovskite solar cells.

    And 13 more