Günümüzde, tarihi yapılar yeteri kadar korunmadığı için giderek yok olmaktadırlar. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına dair çıkarılan yasalara rağmen bu eserler ekonomik zorluklar nedeniyle gerekli bütçeler ayrılmadığından... more
Günümüzde, tarihi yapılar yeteri kadar korunmadığı için giderek yok olmaktadırlar. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına dair çıkarılan yasalara rağmen bu eserler ekonomik zorluklar nedeniyle gerekli bütçeler ayrılmadığından kaybolmaya yüz tutmuslardır. Ülkemizdeki kültürel mirasın en önemli öğelerinden olan savunma yapıları bu dejenerasyondan en fazla etkilenen yapıların basında gelmektedir. Bu çalısma; Rize ili, Pazar ilçesinde bulunan Pazar Kız Kalesi’nin uygun bir islevle restore edilmesi, yapının verimli bir sekilde kullanılmasının sağlanması, bu bölgedeki diğer yapılara örnek teskil edebilmesi ve içinde yasadığımız tarihi dokuyu sadece koruma altına almak yerine sürdürülebilir bir koruma sağlaması amacını tasımaktadır. Çalısma, Genel Bilgiler, Yapılan Çalısmalar, Bulgular ve Đrdeleme, Sonuçlar ve Öneriler olmak üzere dört baslıkta toplanmıstır. Genel Bilgiler bölümünde, savunma kavramından yola çıkılarak savunma yapıları teorik ve mimari alanda incelenmis, konuyla ilgili dünyadan ve Türkiye’den örneklere yer verilmistir. Yapılan Çalısmalar bölümünde, yapının rölöve çizimleri ve bu çizimler üzerinde değisim ve bozulma incelenmis, restitüsyon ve retitüsyonda kaynak kullanımı renkli anlatımlarla ifade edilmistir. Bulgular ve Đrdeleme bölümünde, yapıya yüklenecek olan islev belirlenmis, bu islev bağlamında gereken müdahale kararları saptanmıs ve restorasyon projesi olusturulmustur. Sonuç ve Öneriler bölümünde ise, yapılan bu çalısma sonucu ulasılan veriler değerlendirilmis ve gelecekte bu konu ile ilgili çalısma yapacak olan arastırmacılara çesitli öneriler sunulmustur.
Çin – Rusya yakınlaşması 1990'lı yılların ikinci yarısında olgunlaşarak, iki büyük ülke arasında " stratejik ortaklık " kurulmasıyla sonuçlandı. Bu ortaklık mekanizması esas olarak, ABD ile ABD'nin Atlantik, Asya ve Pasifik bölgelerindeki... more
Çin – Rusya yakınlaşması 1990'lı yılların ikinci yarısında olgunlaşarak, iki büyük ülke arasında " stratejik ortaklık " kurulmasıyla sonuçlandı. Bu ortaklık mekanizması esas olarak, ABD ile ABD'nin Atlantik, Asya ve Pasifik bölgelerindeki müttefiklerine karşı işbirliği yapmak ve ortak politikalar geliştirmek amacıyla tesis edildi. Bununla birlikte, ortak tehdit algılamalarına sahip olan Çin ve Rusya arasındaki dostane ilişkilerin, sağlam bir temel üzerinde yükseldiğini söylemek zordur. Aynı kıtaya yayılmış iki büyük kıtasal güç olan Çin ve Rusya, her ne kadar ABD karşıtlığı etrafında birleşmiş bir blok izlenimi veriyor olsa da her iki ülkenin birbiriyle yaşadığı önemli sorunlar ve farklılaşan stratejik hedefleri vardır.
Aslında iki tarihi jeopolitik rakip olan Çin ile Rusya'yı birbirine yaklaştıran ve ortak politikalar geliştirmeye iten ana unsur, " ortak düşman " (ABD) algısıdır. Amerikan gücü zayıflama sürecine girdiği takdirde ya da ortak düşman algısının ortadan kalktığı bir durumda, Çin – Rus stratejik ortaklığının sürdürülebilirliği oldukça şüphelidir. Pekin ile Moskova yönetimleri arasındaki stratejik birlikteliğin, ortak eylem ve tutumların arka planında, " düşmanımın düşmanı dostumdur " mantığının yer aldığı söylenebilir.
Türk Deniz Kuvvetleri, 18 yıl aradan sonra Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı strateji belgesini Mayıs 2016'da yayınlayabildi. Bu çalışmada, neredeyse çeyrek yüzyıl sonra yayınlanmış bir belgenin hayata geçirilebilmesi için yapılması... more
Türk Deniz Kuvvetleri, 18 yıl aradan sonra Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı strateji belgesini Mayıs 2016'da yayınlayabildi.
Bu çalışmada, neredeyse çeyrek yüzyıl sonra yayınlanmış bir belgenin hayata geçirilebilmesi için yapılması gerekli asgari hareket tarzlarına ilişkin düşünceler özetlenmiştir.
Adnan Oktar (Harun Yahya) İnsanlar doğadaki canlıların yaptıkları bazı işlemler hakkında ancak deney, gözlem ya da araştırma yaparak bilgi sahibi olabilirler. Bunu örnekler vererek görebiliriz: Su altında yaşayan nilüferlerin güneşe... more
Adnan Oktar (Harun Yahya)
İnsanlar doğadaki canlıların yaptıkları bazı işlemler hakkında ancak deney, gözlem ya da araştırma yaparak bilgi sahibi olabilirler. Bunu örnekler vererek görebiliriz: Su altında yaşayan nilüferlerin güneşe ulaşarak fotosentez yapabilmesi için nasıl bir sisteme gerek duyacağını öğrenmenin bizim için tek yöntemi, o bitkinin gelişimini izlemek ve genel yapısı üzerinde incelemeler yapmaktır. Savunma mekanizması olarak vücudunda iki ayrı patlayıcı kimyasal madde bulunan bombardıman böceğinin, nasıl olup da havaya uçmadığı sorusunun cevabı ise ancak yine araştırmalar sonucunda elde edilecek bir bilgidir. Zifiri karanlıkta bir yarasanın avını hiç zorlanmadan ilk seferde nasıl yakaladığı, hangi sistemi kullanarak bunu başardığı sorusu ise yine gözleme ve araştırmalara dayalı olarak cevaplanabilir.
Özel askeri şirketler günümüz savaş/çatışma alanlarında çokça görülen bir olgu olup, Soğuk Savaş sonrası dönemde orduların dağılması ve küresel özelleştirme dalgasıyla etkinliklerini arttırmışlardır. Bu yapılar dönemin savaş alanlarında... more
Özel askeri şirketler günümüz savaş/çatışma alanlarında çokça görülen bir olgu olup, Soğuk Savaş sonrası dönemde orduların dağılması ve küresel özelleştirme dalgasıyla etkinliklerini arttırmışlardır. Bu yapılar dönemin savaş alanlarında yöneticiler tarafından; halkın baskısından kurtulmak, düşmana dolaylı baskı uygulamak veya üstünlüğünü kanıtlamak, toprak elde etmek, ekonomik olarak çıkar sağlamak ve daha birçok sebeplerle; altın, güç, toprak, yönetimden pay gibi bedeller ödenerek kullanılmışlardır. Bu kullanım sonucunda yönetimce elde edilen görece başarı kavramı ilerleyen zamanlarda paralı askerlik kavramının geliştirilerek kullanımına yol açmıştır. Paralı askerliğin, özel askeri şirketlerle beraber son dönemde çeşitli boyutlarıyla ön plana çıkması, bu kavramların anlaşılabilirliğinin önemini arttırmıştır. Bu noktada doğabilecek kavram kargaşasını gidermek, ulusal ve uluslararası hukukta nerede konumlandırılabileceğini tartışmak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Ayrıca özel askeri şirketler, yeni güvenlik anlayışı içerisinde devlet ve özel sektör tarafından kullanılan özel bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gücün ortaya çıkış sebepleri, sınıflandırılması, gelişimini etkileyen faktörleri ve küresel ölçekte faaliyetlerini ele alan çalışmada, özel askeri şirketlerin kullanımında devletlerin sorumluluklarının yanı sıra, ulusal ve uluslararası hukuk alanındaki düzenlemeleri de incelenmiştir.
Today the power and influence of the EU is growing in the UN. On the othe hand, UN provides legitimacy and authority for the EU military operations. However, is it necessary to obtain permission and command from the UN in case of threat... more
Today the power and influence of the EU is growing in the UN. On the othe hand, UN provides legitimacy and authority for the EU military operations. However, is it necessary to obtain permission and command from the UN in case of threat against peace or can the EU manages a military operation without any UN resolution? This issue continues to cause debates over legal basis for the EU rapid reaction forces. In this study is argued the question of “how act the UN and the EU in state of emergency” explaining the EU’s military revolution. In addition to this, in which scope and in accordance with which rules is EU operations managed, and
which targets does the EU want to reach in world politics in future whereby Europe’s military reform, is emphasized. In this regard, aim and extent of UN operations are expressed. Basic principles of EU and UN peacekeeping operations which is in scope of UN Charter and legal basis for this operations are analyzed.
Keywords: Military Intervention, EU Military Operations, UN Charter, Peacekeeping, Crisis Management.
The USA’s support for Turkey, which is on the European Union path, has showed itself not only as “intense diplomacy from be hind a curtain” but also as incessant opposition against Turkey’s isolation from defence organizations like... more
The USA’s support for Turkey, which is on the European Union path, has showed itself not only as “intense diplomacy from be hind a curtain” but also as incessant opposition against Turkey’s isolation from defence organizations like European Security and Defence Identity (ESDI), North Atlantic Treaty Organization (NATO) and West European Union (WEU). While the European Union aims to stand on its own feet in Common Foreign and Security Policy (CFSP), in case of Turkey’s EU membership there will be a “transatlantic connection” on the orbit of the USA-England-Turkey in the EU. Without doubt it makes EU anxious as they are trying to create an “European Rapid Reaction Force” (ERRF) which is independent from NATO. Taking into consideration the idea that there is a silent and secret rivalry between the EU and the USA in the present; the USA wish to see Turkey as a “Trojan horse” together with England in the EU.
Keywords:
ESDI, NATO, strategic partnership, security, defence, Turkey’s EU
Membership, the USA’s role.
In this study, the evolution of the NATO-EU relationship from the Cold War years to present day is examined and this relationship is comprehensively analysed politically, economically and militarily. This analysis consists fundamentally... more
In this study, the evolution of the NATO-EU relationship from the Cold War years to present day is examined and this relationship is comprehensively analysed politically, economically and militarily. This analysis consists fundamentally of major problems like the Libya crisis, which enhanced tensions among the EU, NATO, the USA and Turkey. Furthermore, the question of EU’s autonomy from NATO, NATO allies military spendings, NATO’s “Smart Defence” initiative and Turkey’s role in the NATO-EU strategic partnership are examined. The study begins with a historical overview that brings attention to new opportunities and risks in transatlantic relations in the next part. In the last analysis,
emphasis is given to targets which the EU want to reach in world politics in the future including Europe’s military reform, the limits of NATO-EU relations and the search for a new balance of power in the Euro-Atlantic security chain. The article concludes that searching for a balance between “NATO’s primacy against the EU” and “EU autonomy” in the Euro-Atlantic partnership continue and the Cyprus issue is not the only obstacle which limits NATO-EU relations.
Keywords:
USA, France, NATO, Military Intervention, EU, Turkey
ABD ordusunda değişim ve dönüşüm çabalarının entelektüel altyapısının hazırlandığı tarih, 1990’lı yılların başıdır. 1995 yılında Kara Kuvvetleri tarafından yayınlanan Force XXI, 1996’da dönemin Genelkurmay Başkanı Shalikashvili’nin... more
ABD ordusunda değişim ve dönüşüm çabalarının entelektüel altyapısının hazırlandığı tarih, 1990’lı yılların başıdır. 1995 yılında Kara Kuvvetleri tarafından yayınlanan Force XXI, 1996’da dönemin Genelkurmay Başkanı Shalikashvili’nin hazırladığı Joint Force 2010, 1997 yılında başlayan QDR çalışmaları, gelecek yıllar içinde ordunun ve Pentagon’un yaşayacağı evrimin hazırlık safhasını oluşturmaktaydı. Dolayısıyla, ABD savunma planlama ve stratejilerinde yaşanan değişimin miladının, 11 Eylül tarihi olduğunu söylemek haksızlık olacaktır. Bunun yerine, saldırıların, yaşanan süreci hızlandırıcı bir etki yaptığını kabul etmek, daha gerçekçi olacaktır.
Etiğin iş hayatındaki ve genel olarak toplumdaki kullanımı ahlak boyutundadır. Bu durumun varlığı Etik’in felsefe dallarından Ahlak Felsefesi kısmına girmesidir. Çalışmada bu kavramlar aynı zamanda aralarındaki farklarla birlikte... more
Etiğin iş hayatındaki ve genel olarak toplumdaki kullanımı ahlak boyutundadır. Bu durumun varlığı Etik’in felsefe dallarından Ahlak Felsefesi kısmına girmesidir. Çalışmada bu kavramlar aynı zamanda aralarındaki farklarla birlikte verilmiştir. Bunun ötesinde Etik’in iş dünyasında kullanımı ve bu yönde davranışlarını inceleyen ayrı bir konu olan İş Etiği de ayrı bir başlıkla incelenmiştir. İş etiği, dünya iş hayatında genel kabul görmüş ilkeler, standartlar ve davranışlarla ilişkilidir. İş yaşamında belirli bir davranışın doğru olup olmadığına, etik ya da etik olmadığına genellikle yatırımcılar, çalışanlar, müşteriler, yasal sistem ve toplum karar verir.
Soğuk savaş sonrası dönemde ve özellikle 1990'lardan sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO tarafından icra edilen harekâtlarda, İnsansız Uçak Sistemleri (İUS) artan nicel ve nitel ağırlıkla kullanılmaktadır. Gelecekte İUS'ların... more
Soğuk savaş sonrası dönemde ve özellikle 1990'lardan sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO tarafından icra edilen harekâtlarda, İnsansız Uçak Sistemleri (İUS) artan nicel ve nitel ağırlıkla kullanılmaktadır. Gelecekte İUS'ların hava gücündeki yerinin öngörülmesine yönelik olarak farklı ülkelerin Savunma Bakanlıkları ve kuvvetleri tarafından vizyon ve genel planlamaların sunulduğu yol haritaları yayınlanmaktadır. Belirli periyotlarla güncellenebilen bu dokümanların incelenmesi ile öngörülerdeki farklılaşmanın yanında genel eğilimdeki değişimin belirlenmesi amaçlanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2000 yılında İUS'lara ilişkin 25 yıllık bir yol haritası yayınlanmıştır. Yol haritasının 2002 yılında güncellenmesi ihtiyacı doğmuş olup, 2005 yılından itibaren yol haritaları standart olarak iki yıllık periyotlarla ve 25 yıllık süreci kapsayacak şekilde güncellenmiş ve yayımlanmıştır. Bu makalede İUS'ların yüksek tehdit ortamında kullanımı, ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan İnsansız Sistemler Yol Haritalarından faydalanılarak; teknolojik gelişmeler, siyasî ve ekonomik etkenler göz önüne alınarak incelenmiştir. İncelenen yol haritalarındaki değişiklikler ve öngörülen hedeflerin gerçekleşme durumları analiz edilerek, İUS teknolojilerindeki eğilimin ne yönde olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Makalenin, İUS'ların geliştirilmesi ve kullanımında halihazırda öncü ülke konumunda olan ABD'nin, yüksek tehdit ortamında İUS'ların kullanımına ilişkin öngörüsünü ortaya koyması amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucunda, tehdit değerlendirmesinin teröristle mücadele ve asimetrik harpten yüksek tehdit ortamına doğru genişlediği değerlendirilmiştir. ABD İnsansız Sistemler Yol Haritaları'na ilişkin incelemelerin 2000'li yıllardan 2030'lara kadar bir yelpazede İUS konseptindeki değişimin ortaya konulmasına yardımcı olması hedeflemiştir.
Suudi Arabistan’ın savunma harcamalarındaki yükseliş trendi, son yıllarda oldukça dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Arap Baharı ve sonrasında yaşanan bölgesel gelişmelerle beraber Riyad Yönetimin güvenlik algısındaki değişim; bu artışın... more
Suudi Arabistan’ın savunma harcamalarındaki yükseliş trendi, son yıllarda oldukça dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Arap Baharı ve sonrasında yaşanan bölgesel gelişmelerle beraber Riyad Yönetimin güvenlik algısındaki değişim; bu artışın sebeplerinin başında yer almaktadır. Ancak Suudi Arabistan’ın savunma harcamalarındaki değişimi tek bir faktörle açıklamak mümkün gözükmemektedir. Özellikle ABD ile kurduğu stratejik ilişki Suudi Arabistan’ın savunma harcamalarını şekillendiren en önemli unsurdur. Petrol rezervleri, Suudi Arabistan ile ABD arasındaki stratejik ilişkilerin temelini oluşturmaktadır. ABD, Orta Doğu’daki güç dengesinin istediği biçimde şekillenmesi ve enerji kaynaklarının güvenliği gibi faktörleri hesaba katarak, ittifak ilişkisi içinde olduğu Suudi Arabistan’ın silahlandırılması konusuna öncelik vermektedir. Obama yönetiminin 2010 yılında Riyad Yönetimiyle tek seferde imzaladığı 60 milyar dolar üzerindeki silah anlaşması, iki ülke arasındaki savunma temelli stratejik ilişkinin boyutunu çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bölgesel denklemde meydana gelen değişimler, Suudi Arabistan-İran rekabeti, Irak ve Yemen kaynaklı tehditler gibi faktörler de Suudi karar alıcıların güvenlik kaygılarını etkilemektedir. Çalışmada, Suudi Arabistan’ın silahlanma faaliyetleri ve savunma harcamalarını etkileyen faktörler analiz edilmiştir.
Doğu Akdeniz’de enerji arama faaliyetleri ile başlayan, daha sonra hemen tüm bölge devletleri ve hatta bölge ile doğrudan alakalı görünmeyen ama siyaseten burada varlık göstermek üzerine söylem ve eylem belirleyen ülke yönetimlerinin de... more
Doğu Akdeniz’de enerji arama faaliyetleri ile başlayan, daha sonra hemen tüm bölge devletleri ve hatta bölge ile doğrudan alakalı görünmeyen ama siyaseten burada varlık göstermek üzerine söylem ve eylem belirleyen ülke yönetimlerinin de dahil olması ile gittikçe büyüyen bir çatışma alanı haline geldi. Geniş anlamda Doğu Akdeniz, bugün farklı sorunlu bölgeleri kapsaması ile küresel güç mücadelesinde bayrak gösterilmesi uygun bir alan oluşturdu. Tüm bunlara karşın, Kıbrıs’ta egemen askeri üsleri bulunan ve garantör ülke olarak masada yer alan, bölgede birçok sebeple varlık göstermesi muhtemel Birleşik Krallık’ın tüm bu çatışmalarda taraf olmadığını görüyoruz. Konulara genel olarak baktığımızda ve İngiliz dış politikasındaki süregelen belirsizlik düşünüldüğünde Londra’nın sadece Yunanistan-Türkiye- Güney Kıbrıs konularında değil, aynı zamanda Libya, Lübnan, Mısır gibi konularda bu sessizliğinin nedenleri ve müdahil olabileceği durumlar kendini göstermeye başlıyor.
Suriye’de günümüzde devam eden iç savaşta rejim karşıtı birçok silahlı Suriye'nin farklı bölgelerinde silahlı mücadelesine devam etmektedir. Fakat çeşitli araştırma gruplarının bu konuya yönelik çalışmaları ve bağımsız,... more
Suriye’de günümüzde devam eden iç savaşta rejim karşıtı birçok silahlı Suriye'nin farklı bölgelerinde silahlı mücadelesine devam etmektedir. Fakat çeşitli araştırma gruplarının bu konuya yönelik çalışmaları ve bağımsız, bilimsel çalışmalar da dikkate alındığında, bu grupların silah envanterine ilişkin ciddi bir literatür boşluğu olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bu yazı söz konusu grupların politik pozisyonları üzerine değil onların hava savunma kapasiteleri üzerine bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Konuyla ilgili olarak karşı ha- va savunması tanımı, NATO’nun resmi tanımlaması olan “düşmanca hava hareketlerine karşılık düşmanın hava unsurlarını imha etmeye veya etkinliğini azaltmaya yönelik her türlü önlem” şeklinde kabul edilecek ve bu minvalde kullanılan unsurlar, hava savunma silahı kapsamında değerlendirilecektir. Bu kapsama, Suriye bağlamında odaklanılan unsurlar, 'denizden havaya' ve 'havadan havaya' savunma sistemleri olmayacaktır. Çünkü silahlı grupların elinde sadece 'karadan havaya' kullanılabilen sistemler bulunmaktadır.
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii’nin ‘yeniden ihyası’ için Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildi. Yaklaşık 40 metrekarelik alanın acele kamulaştırılacağı yapı Karaköy... more
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii’nin ‘yeniden ihyası’ için Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildi. Yaklaşık 40 metrekarelik alanın acele kamulaştırılacağı yapı Karaköy Camii olarak biliniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararın gerekçesi; 2942 sayılı kanunun 27. maddesi. Caminin yurtsavunması ile tek ilişkisi sahibinin İkinci Viyana Kuşatması'na katılması.