lale aka

Bu çalışmada, destinasyonların markalaşma çabalarına yoğunlaşarak, destinasyon iletişiminin ve markalaşma unsurlarının kentlere nasıl uygulandığı araştırılmıştır. Bu uygulamalar dahilinde, pek çok güzelliğe sahip olan İzmir şehrinin destinasyon iletişimi, imaj ve markalaşma çabaları için ne gibi çalışmalar yaptığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece, İzmir'in bir destinasyon imajı oluşturmasında iletişimin rolü ve yapılması gerekenler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılarak Ege Üniversitesi, İletişim Fakültesi'nde Girişimcilik dersi alan 17 öğrenci ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler neticesinde, İzmir'in destinasyon markalaşması sürecindeki konumu, İzmir şehrinin oluşturduğu imaj ve marka şehir olma yolunda yapılması gerekenler irdelenmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda İzmir'in güçlü yönleri, zayıf tarafları, İzmir için fırsatlar neler ve son olarak ne gibi tehditlerle karşı karşıya olduğu SWOT analizi uygulanarak çalışma gerçekleştirilmiştir. Güçlü ve zayıf yönleri belirlenerek ve hangi özelliklerinin öne çıkarılması gerektiği ve zayıf yönlerin güçlendirilmesi hususunda araştırma yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğrenciler İzmir'i modern ve kültürel çeşitliliğe sahip bulurken; tehditlerde çarpık kentleşme ve afet konusuna değinmişlerdir.

Yeni medyanın insan hayatına girmesiyle ve günden güne gelişmesiyle beraber bireyler zamanının çoğunu sosyal medya ortamlarında geçirmeye başlamıştır. Günümüzde sosyal medya platformları bireyin gündelik hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.  Sosyal medya zamanla kullanıcıların iletişim süreçlerinden algılarına, alışveriş pratiklerine kadar pek çok şeyin değişmesinde etkili olmuştur. Sosyal medya platformları arasında en çok kullanılan Instagram uygulaması ilk çıkışından bu yana birçok değişim göstermiştir. Instagram ilk çıkış noktası olan fotoğraf paylaşımından günümüze bireyler tarafından alışveriş için de tercih edilen bir mecraya dönüşmüştür.  Bu çalışmada sosyal medya platformlardan tüketim alışkanlığına yön verdiği düşünülen Instagram platformu ele alınmaktadır. Çalışmada hedeflenen Instagram’da yapılan alış-veriş örneği ile sosyal medyanın tüketim alışkanlarını nasıl değiştirdiği ve dönüştürdüğünü tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada derinlemesine görüşme tekniği kullanılarak İzmir’de yaşayan 25-40 yaş aralığındaki 10 instagram kullanıcısı ile görüşmeler yapılmıştır. Çalışmanın sonucuna bakıldığında eğitim ve gelir düzeyinin Instagram alışverişlerinde belirleyici olmadığı tespit edilmiştir. Instagram son zamanların en çok kullanılan ve alışveriş yapılan mecrasına dönüşmüştür ve bu sayının gitgide arttığı bulgusuna ulaşılmıştır.

This study, focusing on the sustainable crisis communication literature in disaster management, aims to meta-thematically analyze academic articles on disaster management published in the world and especially in countries such as America and Japan, which frequently struggle with
disasters. United Nations (UN) definition of disaster; It is defined as "all kinds of serious events that cause loss of life, physical, economic and social losses for people, affect societies by stopping or interrupting normal life, and cannot be coped with by local means." The definition of crisis is explained in social sciences as "a state of tension that occurs as a result of a significant disruption of normal relations in the face of an unexpected situation or any development, and the ways found to solve the problem encountered are not sufficient" (Demir and Acar, 2015: 65). The study was carried out through international databases and directories. In this context, databases such as Scopus, Web of Science and Science Direct constitute the sample of the research. Within the scope
of the study created in a qualitative pattern, academic articles obtained from the databases in question were examined with the meta-thematic analysis method. The research findings are interpreted according to certain themes and the details of the findings are reflected in the
conclusion of the study, ending with the interpretation of the findings on what kind of studies have been done on sustainable crisis communication in disaster management in the international arena and suggestions for future studies to be conducted in Turkey.

İnternet’in son 10 yıl içerisinde milyarlarca insana yayılması ve özellikle pandemi döneminde alışverişten, eğitime eğitimden haberleşmeye hayatın her alanında kullanılması iletişim alanına farklı bir boyut katmıştır. Bu dönem içerisinde, sosyal ağların popülaritesinin artması her türlü iletişimin bu ağlar üzerinden gerçekleştirilmeye başlanması, yeni bir sosyalleşme süreci olarak görülmektedir. Yaşanan bu gelişmeler bireylerin ilişkilerini,
iletişimlerini, sosyalleşme süreçlerini, yaşam biçimlerini etkilemektedir. Bireylerin geleneksel iletişim biçiminin yerine; sosyal ağlar üzerinden iletişim kurmaya başlaması, toplumsal yabancılaşma ve yalnızlaşmayı beraberinde getirmektedir. Bireyin çevresiyle ve toplumla kurduğu ilişki teknolojiyle aracılanmış bir iletişim biçimine dönüşmektedir. Sosyal medya ile ortaya çıkan etkileşimli ortamların bireyin yaşamında uğrattığı değişim ve dönüşümle birlikte yalnızlık araştırmaları da farklı bir boyut kazanmıştır. Özellikle yeni medya teknolojilerinin hayatımıza girmesi ve (Covid 19) pandemi sürecinden geçmemiz yalnızlık konusunu tekrar gündeme taşımakla birlikte bu alanda yapılan araştırmaların yeniden ele alınmasını gerekli kılmıştır. Sosyal medyanın yoğun olarak kullanılması sosyal, duygusal ve aile boyutunda hissedilen yalnızlığı etkileyeceği düşünülmektedir. Bu çalışmada sosyal medya kullanımı, yalnızlık ve yalnızlığın belirleyicilerine yönelik bir alan yazın incelemesinin yapılması
amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda geçmişten günümüze sosyal medya ve yalnızlık çalışmaları doküman inceleme yöntemi ile incelenerek günümüzde ve pandemi döneminde yapılan araştırmalara bu konuyla ilgili eklenebilecek yenilikler ele alınacaktır.

Dijital bilgi çağında bireylerin geleneksel iletişimden; sosyal ağ iletişimine geçmesiyle, toplumsal anlamda özellikle iletişim ve sosyal ilişkilerde bir
değişim ve dönüşüm meydana gelmiştir. Pandemiden (Covid 19) sonra çalışma şartlarının ağırlaşması, teknolojinin hayatımızın her alanına girmesi ve sosyal ağların popüleritesinin artmasıyla insanların alışkanlıklarında, kültürlerinde, iş yaşantılarında, hayata bakış açılarında, sosyal ilişkilerinde değişimler kaçınılmaz hale gelmiştir. Özellikle pandemiden sonra sosyal ağlar üzerinden iletişimin yaygın hale gelmesiyle, modern insanlar yüz yüze iletişim kurmak için yeterli zaman bulamamaktadır. Bu koşulların zamanla bireyi yalnızlaşmaya sürükleyeceği düşünülmektedir. Zamanla yalnızlaşan bireylerin psikolojik olarak farklı güçlülüklerle karşılaşacağı aşikârdır. Bu çerçevede, bireylerin sanal dünyada var olması, sosyalleşme çabaları, dijitalleşme ve toplum arasındaki ilişki eleştirel bir bakış açısıyla irdelenecektir.

Afet döneminde kriz iletişimi ihtiyacı, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve kişilerin kendilerinin görmedikleri ya da duymadıkları bir olay/durum hakkında farklı kaynaklardan farklı mesajlar alması durumunda belirsizliğin artması nedeni ile önem arz etmektedir. Krizler beklenmeyen durumlar olmasınarağmen, kurumların kriz yönetim planları olması durumunda çoğu zaman küçük hasarlarla aşılması mümkün konulardır (Eğinli, 2014, s.33). Buna ek olarak kriz iletişiminin sürdürülebilir olması da ayrı
bir iletişim planı ve organizasyonunu gerektirmektedir. Çünkü krizin öncesi, anı ve sonrası olmak üzere  bir süreci kapsamaktadır. Özellikle afet döneminde karşılaşılan tablo yeterli hazırlığın olmaması halinde
ağır hasarlara yol açabilmektedir. Bu sebeple kriz sürecinin her anının detaylı ve dikkatle ele alınması gerekmektedir.
Çalışma, dünyada son beş yıl içerisinde yapılmış olan afet dönemi sürdürülebilir kriz iletişimi çalışmalarını sistematik derleme yolu ile analizini üç farklı ülkede (Amerika, Japonya ve Finlandiya) hazırlanan modellerin olduğu makalelerde meta tematik analizi yapılacaktır. Araştırmanın modeli sistematik derleme ve meta-tematik analizdir. Veri toplama, Science Direct veri tabanında anahtar kelimeler ile gelişmiş arama yapılarak (örn; kriz iletişimi; afet, sürdürülebilir iletişim) tüm erişime açık2018 Ocak ile 2023 Ocak aralığındaki makaleler taranarak yapılacaktır. Araştırmanın yönteminde iki araştırmacı bağımsız bir şekilde her bir makaleyi detaylı bir şekilde inceleyerek araştırmanın özüne en
uygun olan makaleleri seçecektir. Araştırma raporunun yazımında PRISMA Bildirimi kontrol listesi seçilecektir. Araştırmanın bulgularında veri tabanında anahtar sözcüklerle ilk tarama yapılacak, ikinci
analiz başlık, anahtar sözcük ve özet sonuca bakılarak elenecektir. Elde edilen son makaleler metatematik analiz yöntemi ile tablolaştırılacak ve sürdürülebilir bir kriz iletişimi planı oluşturulacaktır

Bu tez Kate Chopin'in Uyanış ve Halide Edib Adıvar'ın Seviyye Talip adlı romanlarını konu alarak, on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında Amerikan ve Osmanlı ataerkil toplumlarındaki kadının durumunu, üstlendikleri rolleri, kadınların bu rollere isyanları, kendi özgürlük mücadeleleri ile ilgili olarak ortaya çıkan gelişim süreçlerini incelemektedir. Sözü edilen romanlardaki kadın karakterler karşılaştırmalı edebiyat bilimi verileri kullanarak incelenmiş, bu karşılaştırmanın sonucuna göre benzerliklerin ve farklılıkların nedenleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Birinci bölümde geçmişten günümüze toplumsal cinsiyetin ve feminizmin tanımı, cinsiyet rollerinin inşası, birinci akım ve ikinci akım feminist düşünce ve felsefeler, son olarak Batı'da ve Doğu'da kadının kimliği üzerine yoğunlaşılmıştır. İkinci bölümde Kate Chopin ve Halide Edib Adıvar'ın hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilip, ardından iki yazarın iki faklı kültürde kadına bakış açılar...

Akışkan modern zamanların dinamikleri; tüketimden kültüre, ilişkilerden
eğitime, iş hayatından aileye dek birçok farklı alanda değişime yol açsa da, bu dönemdeki kazanımların çoğu kalıcı değildir. Bu olgu, “değişmeyen tek şeyin değişim, kesin olan şeyin ise belirsizlik
olduğunun kanıtıdır.” (Bauman, 2018) İnternet teknolojisi günümüzde
insan ilişkilerini ve arkadaşlık anlayışımızı değiştirdiği gibi, aşk olgusunu da dönüştürmeye başlamıştır.

Dijital teknolojinin günden güne gelişmesiyle beraber artık her kullanıcı bir dijital kimliğe sahiptir. Belki de dijital hayatın bu kadar sevilip kısa sürede benimsenmesinin en büyük faktörlerinden bir tanesi, kişinin düşüncelerini rahat ve özgür bir şekilde sosyal medya gibi platformlarda ifade edebilmesidir. Dijital yaşamın bu kadar yaygın olmasının ana sebeplerinden biri de çoğunlukla psikolojik nedenlerle kullanılmasına sosyal medya öncülük eder. Bireyler aslında teknolojik bir araca bağımlı değil, internet aracılığıyla bu araçları teknolojik olarak konumlandıran ve onları yöneten yapıya bağımlıdırlar. Pek i bu bağlamda netlessfobi, nomofobi ve Fomo (Fear of Missing Out) nedir?

Murathan Mungan, Doğu ve Batı masallarını metinlerarası ilişkilerle inceleyip, onları özelleştirerek okuyucuya sunar. M. Mungan’ın Kırk Oda adlı eserinde mit, masal ve arketipleri çözümleyip onları tekrardan yorumladığını görüyoruz. Geleneksel anlatılarla kurulan bu bağ, bir anlamda içinde yaşanılan coğrafyanın sunduğu fırsatların ve kültürel zenginliğin değerlendirilmesidir. Mungan’ın bu dönüşümü gerçekleştirmekteki amacı, bugün de alttan alta sürdüğünü düşündüğü arketiplerle okurun yüzleşmesini sağlamaktır. Zaman içinde dönüşerek günümüze kadar gelen bu motiflerin karşılık geldiği toplumsal dinamikleri sorgulayan yazar, böylece toplumsal evrime de ışık tutar.
Kırk Oda’da Pamuk Prenses’i yedi cücesiz bırakarak, cam ayakkabıyı Külkedisine de oldurmayarak, okurun beklentisini, mutlu sonları parçalayarak tekdüze sonlara koşullanmışlığımıza darbe vurur. Kırk Oda’daki öykülerden bazıları evrensel masalların modernize edilmiş halleridir: “Yedi Cücesi Olmayan Bir Pamuk Prenses”, “Zamanımızın Bir Külkedisi” ve “Yüzyıllık Uyuyan Güzel” gibi. Evrensel masallar yeniden üretilir.. Mungan, cinsiyetçi ideolojiyle ödeşmenin savaşını vermiş birisidir,  kadın ya da erkek ideolojisiyle özdeş bir ilişki yaşamadığı için olaylara farklı bir açıyla bakabilir. Toplumsal rollerin, toplumsal dayatmaların insanların önlerinde duran en büyük engel olduğunu bize eserlerinde göstermiştir. Mungan’ın Kırk Oda adlı eseri Grimm Kardeşler- Külkedisi adlı orijinal eseri ile metinlerarası ilişki kurularak incelenmeye çalışılmıştır.

Pazarlama ve iletişim literatüründe önemli ve kapsamlı bir konu başlığı olarak yer alan markalama, son yıllarda artık sadece ürün ve hizmetler için değil kişiler için de önemi giderek artan bir kavram haline gelmiştir. Bu bağlamda siyasal iletişim alanında da siyasi liderlerin kişisel markalama sürecinde imaj, kimlik, bilinirlik ve sadakat gibi marka ve pazarlamaya ilişkin temel kavramlardan faydalandıkları görülmektedir. Siyasal alanda rekabet, siyasal parti ve siyasetçilerin rakiplerinden farklılaşacak iletişim stratejileri uygulamalarını gerektirmektedir. Günümüzde hedef kitlelere ulaşmada geleneksel iletişim araçları yanında daha etkili olabilecek internet ve sosyal medyanın kullanımı dikkat çekici bir şekilde artmaktadır. Bu çalışmada, mecliste temsil edilen beş siyasi partinin liderlerinin kişisel markalama açısından Twitter kullanım pratiklerinin irdelenmesi amaçlanmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Halkların Demokrasi Partisi (HDP) ve İYİ Parti liderlerinin 2018 Nisan ayının ilk iki haftasındaki tweetleri arşivlenip, niceliksel içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Bu doğrultuda araştırma ile siyasi parti liderlerinin tweetlerinin tipi, foksiyonu, kimlerle iletişim kurdukları ve paylaşımlarının konu başlıklarını içermektedir.

173 Halkla ilişkiler uygulayıcısından alınan niteliksel yanıtlar, katılımcıların kurumsal sosyal sorumluluktaki  rollerini ve katkılarını analiz etmek için kullanılmıştır. Uygulayıcılar KSS,'de halkla ilişkiler için beş rol tanımlamışlardır: önemli yönetim, hayırseverlik, değer odaklılık, iletişim ve hiçbiri. Halkla ilişkiler uzmanları bu rolleri sosyal sorumluluk programlarına kendilerinin yaptıkları katkıları açıklayarak örneklendirdiler. Ayrıca KSS programlarına katkıda bulunma yeteneklerine sınırlama getirdilerini de dile getirdiler.

The present study investigates one Web 2.0 tool; “YouTube” qualitatively for investigating the participants’ experiences. The  present study examines a video-making process, sharing it with other groups on YouTube and giving and receiving feedback on each other’s work. A questionnaire of 6 open-ended questions were used to collect data from 43 Vocational English learners  from the department of Public relations and Advertising enrolled in Ege university, Vocational English course in 2022-2023 academic year. Also, content analysis was employed to analyze the data. By doing the research, I developed my understanding
of the significant effect of digital technology use on my students’
attitudes towards communication in English.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok farklı mesaja maruz kalan tüketiciler satın alma kararlarında daha bilinçli ve seçici hale gelmişlerdir. Sosyal konulara karşı tüketicilerin ilgi düzeyinin artması işletmelerin kurumsal sosyal sorumluluğa verdikleri önemin de artmasına sebep olmaktadır. Günümüz tüketicisi, ürün ve hizmetini satın aldığı işletmelerden topluma da katkıda bulunmalarını istemektedir. Küreselleşme olgusu toplumların değer yargılarını değiştirdiği gibi işletmelerin de yönetim anlayışlarını da değiştirmektedir. Bu durum işletmelerin ekonomik olduğu kadar, aynı zamanda da sosyal bir misyonlarının bulunması ve topluma faydalı kuruluşlar olmaları gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. İşletmeler, varlıklarını sürdürmek, kârlılıklarını arttırmak, marka imajını güçlendirmek ve marka farkındalığı yaratmak amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk kampanyaları gerçekleştirmektedirler. Araştırmanın amacı; İzmir ilindeki seçilmiş üniversitelerin işletme bölümde okuyan öğrencilerin, kurumsal sosyal sorumluluk kampanyası uygulayan markalara karşı tutumlarını incelemektir. Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının genç tüketiciler üzerindeki yansımalarının, gençlerin kampanyalar hakkındaki tutumlarının ve kampanyaların marka farkındalığı oluşturma üzerindeki etkisinin incelenmesi ile katılım şekillerinde farklılığa sebep olan unsurların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.

Günlük hayatımızın her alanında teknoloji kelimesini çok sık kullanmaktayız. Teknoloji, insan hayatını büyük ölçüde kolaylaştıran, dönüştüren ve geliştiren bir olgudur. Teknoloji alanında ortaya çıkan her yenilik, insan hayatına ekonomik, politik ve sosyo-kültürel açıdan yenilikler ve devinimler de beraberinde getirmektedir. İnsanoğlunun hayatı bu yeniliklerle evrilmekte ve insan hayatını etkileyen teknolojik gelişmeleri yeniden üretmektedir. Küreselleşmenin etkilerinin görüldüğü bu çağda teknolojiyi insan yararına kullanmak her zaman düşünüldüğü kadar kolay değildir. Yenilikler ve teknolojik gelişmelerin pek çok yararı olduğu gibi beraberinde birçok soruna da yol açmaktadır; özellikle kişisel mahremiyeti ve güvenliği de zedeleyebilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, büyük veri ve yeni iletişim teknolojilerinin karmaşık doğasını eleştirel bir bakış açısı ile değerlendirmek ve bu teknolojilerin bireysel/toplumsal yaşama yansımalarını etik, güvenlik ve mahremiyet
bağlamında tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda, bir durum çalışması olarak Amazon incelenecektir. Amazon’a genel bakış, büyük veriyi nasıl ve hangi amaç ile kullandığı ve veri mahremiyeti açısından irdelenecektir.