Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Siyasal aktörler siyasi amaçları doğrultusunda seçmeni bilgilendirmek, kamuoyunun desteğini kazanmak, itibar oluşturmak ve gündem belirlemek gibi hedeflerle çeşitli iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetleri yürütmektedirler. Medya da... more
Siyasal aktörler siyasi amaçları doğrultusunda seçmeni bilgilendirmek, kamuoyunun desteğini kazanmak, itibar oluşturmak ve gündem belirlemek gibi hedeflerle çeşitli iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetleri yürütmektedirler. Medya da siyasal alanda yürütülen bu faaliyetlere uygun bir zemin oluşturmaktadır. Özellikle kamu gündeminin belirlenmesi ve yönetilmesi, iletişim araştırmacıları tarafından kitle medyasının bir işlevi şeklinde ele alınmaktadır. Toplumsal tarihe bakıldığında, geçmişten günümüze siyasi aktörlerin kamuoyuna vermek istedikleri mesajları direkt olarak iletmeye çalıştıkları görülmektedir. Bu çaba daha etkin ve yaygın olabilmesi açısından kitle iletişim araçlarıyla yürütülmektedir. Siyasi aktörlerin kamuoyuna ulaşmak için genel olarak siyasal iletişim ve siyasal halkla ilişkiler yöntemlerinden yararlandıkları bilinmektedir. Günümüzde, sosyal medya, artan kullanım oranlarıyla bu işlev için elverişli bir ortam sunmaktadır. Sosyal medya kullanım oranlarının, tüm dünyayı derinden etkileyen COVID-19 pandemisinde daha da arttığı görülmektedir (Yıldırım ve İpek, 2020). Sosyal medya, izolasyon tedbirleri kapsamında evlerine kapanan vatandaşlar için COVID-19’un yanı sıra pek çok bilgiye ulaşmanın yanı sıra ülke gündemini takip etmek için de önemli bir araç haline gelmiştir. Sosyal medya kullanımının bu denli yaygınlaştığı bir süreçte siyasetçilerin de bu ortamlarda varlık göstermeleri ve gündemlerini vatandaşlara sosyal medya üzerinden ulaştırmaları beklenen ve olası bir durumdur.

Yapılan araştırmalar (Arslan, 2021; Bilgiç ve Akyüz, 2020; Devrani, 2021; Gülcan ve Bayram, 2021; Sarı ve Öztunç, 2021), hastalıkla ilgili kamuoyu bilinci yaratmak ve halkın tedbirlere uymalarını sağlamak üzere hükümetin sosyal medyayı etkin olarak kullandığını ortaya koymaktadır. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlar, pandemi yönetiminden sorumlu kişi ve kurumların gerek sağlık gerekse diğer konuları nasıl ele aldıklarının anlaşılması bakımından önem taşımaktadır.

Siyasetin bir diğer bileşeni olan muhalefet partilerinin kamuoyuna hangi gündemlerle seslendiklerini ortaya koyan araştırmalarla ilgili ise literatürde eksiklik bulunmaktadır. Bu problemden hareketle bu çalışmada, Türkiye’deki muhalefet partilerinin, pandemi tedbirlerinin kademeli olarak kaldırıldığı normalleşme sürecindeki Twitter paylaşımları incelenmiştir. Böylece pandeminin öncelikli gündem olmaktan yavaş yavaş çıktığı ve vatandaşın günlük rutinine dönmeye başladığı bu dönemde, muhalefet partilerinin siyasal halkla ilişkiler çalışmaları kapsamında da yer alan gündem belirlemeye yönelik olarak hangi konuları öne çıkardıklarının tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Halkla ilişkiler, sistemli bir şekilde kurum ve hedef kitle arasında doğru bilgi akışını sağlayan stratejik bir yönetim görevi yürütmektedir. Vatandaş olarak halkın, kamu kurumlarını anlamaya ve beklentilerini ifade etmeye yönelik talebi... more
Halkla ilişkiler, sistemli bir şekilde kurum ve hedef kitle arasında doğru bilgi akışını sağlayan stratejik bir yönetim görevi yürütmektedir. Vatandaş olarak halkın, kamu kurumlarını anlamaya ve beklentilerini ifade etmeye yönelik talebi bulunmaktadır. Kamu kurumlarının da ihtiyaç duyulan talepleri anlamak ve bu doğrultuda halka sunduğu hizmeti doğru şekilde aktarmak üzere iletişim çalışmalarına ihtiyacı vardır. Bu kesişim noktası “kamusal halkla ilişkiler” kavramını ortaya çıkarmıştır. Türkiye’de halkla ilişkilerin tarihsel sürecine bakıldığında, ilk uygulamaların daha çok kamu sektöründe başladığı görülmektedir. Serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte ise rekabetin artması sonucunda özel sektörde de halkla ilişkiler uygulamaları yaygınlaşmaya başlamıştır.

Kamu yönetiminin, açık bir sistem olduğunu ve hem halkı etkileyip hem de halktan etkilendiğini belirten Aydın ve Taş (2016, s. 116), kamu yönetimi ile halkla ilişkilerin yakın ilişkisine dikkat çekmektedir. Kamu kurumları tarafından belirlenen politikalardan sonuç alınabilmesi, halkın bunları benimsemesine ve belirlenen politikalara ilişkin toplumsal uyumun sağlanabilmesine bağlıdır. Kamusal halkla ilişkilerin üstlendiği en önemli rollerden biri ise hiç şüphesiz eğitimden sağlığa, çalışma hayatından aileye kadar pek çok alanda kamu kurumlarınca belirlenen politikalar ve alınan kararlar hakkında halkta istenilen tutum ve davranış değişikliğinin sağlanmasıdır. Öte yandan kamu kurumlarının kapalı kapılar ardında, tek taraflı alacağı kararlar ise katılımcı demokrasiye zarar vermektedir. Bu nedenle kamusal karar alma süreci, demokrasiler için oldukça önemlidir. 

Yörük’e (2019, s. 84) göre bu süreç “aktif ve etkin bir kamusal hayatı ve buna bağlı bir yurttaşlık anlayışını” gerektirmektedir. Bahsedilen yurttaşlık anlayışının gelişmesi, kendilerini doğrudan etkileyen kamu politikalarının belirlenmesinde bireylerin söz sahibi olabilmelerine bağlıdır. Aksi takdirde demokratik tartışma ortamı bulamayan vatandaşların, ortak karar alamamaları ve ortak eyleme geçememeleri nedeniyle yönetim karşısında salt müşteriden ibaret bir topluluk olarak kalmaları kaçınılmaz olur (Barber’dan aktaran Yörük, 2019).

Bir başka deyişle, kamu kurumlarında yönetim ve halk arasında karşılıklı bir etkileşim ve bağlantılı olma durumu önemlidir. Çünkü birbirini tamamlayan bu iki unsur göz ardı edildiğinde katılımcı demokrasi ve vatandaşlık anlayışı zarar görmektedir. Halkla ilişkiler uygulamaları ise fonksiyonları itibarıyla yönetim ve halk arasında kurulması gerekli olan bu ilişkide önemli bir köprü rolü üstlenmektedir. Yalçındağ (1987, s. 57), iki yönlü yürütülmesi gereken bu ilişkiyi şöyle tanımlamaktadır:

“Kamu yönetiminde halkla ilişkiler, bir kamu kuruluşunun ilişkide bulunduğu toplum kesiminin güven ve desteğini sağlamak için giriştiği, iki yönlü iletişime dayalı, sonuçta kamuoyunda kuruluşun, kuruluşta da toplumun istediği yönde değişikliklerin gerçekleşmesine, böylece kuruluş ile çevresi arasında olabilecek en uygun ölçekte uyum ve denge sağlanmasına yönelik sistemli ve sürekli çabalardır.”

Özdönmez ve diğerlerine göre (aktaran Boztepe Taşkıran, 2013, s. 58), kamu kurumlarının iletişim sürecinin sonunda ulaşmak istedikleri amaçlar arasında; izlenen politikaların halka benimsetilmesi ve olumlu tutumların yaratılması, halkın işlerinin kolaylaştırılması, halka aydınlatıcı bilgi verilmesi, halkla iş birliği sağlanması ve yasal düzenlemelerdeki aksaklıkların giderilmesinde halkın öneri ve şikayetlerinden yararlanılması yer almaktadır. Bu amaçlar bakımından kamusal halkla ilişkiler, karar alma sürecinde üst yönetim işlevini yerine getirmekte ve yönetim sürecinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır (Çakmak & Kilci, 2011, s. 220). Teknolojik yenilikler ve dijitalleşmenin sağladığı olanaklar ise kurum ve halk arasında kurulması hedeflenen iki yönlü iletişimi ve yönetim sürecini elektronik ortama taşıyarak daha kolay ulaşılabilir ve etkileşimli hale getirmektedir.

Bu derleme çalışmada, kamusal halkla ilişkilerin Türkiye’deki gelişimi incelenmiştir. Kamu kurumlarının, vatandaşla olan ilişkilerini geliştirmek üzere geçmişten günümüze kadar hayata geçirdikleri geleneksel ve dijital uygulamalar ve bunların sonuçları kamusal halkla ilişkiler perspektifinde irdelenmiştir. Bu doğrultuda, öncelikle konuyla ilgili temel kavramlar ve tanımlar üzerinde durularak genel bir çerçeve oluşturulmuş, ardından Türkiye’de kamusal halkla ilişkilerin gelişmesine yönelik alınan kararlara ve hayata geçirilen uygulamalara ilişkin tarihsel süreç özetlenmiştir.
The new form of coronavirus disease (COVID-19) was declared a global pandemic by the World Health Organization on March 11, 2020. Then, the citizens were required to stay in their homes. In this process, social media has become the users’... more
The new form of coronavirus disease (COVID-19) was declared a global pandemic by the World Health Organization on March 11, 2020. Then, the citizens were required to stay in their homes. In this process, social media has become the users’ window to the global village. With the prolongation of the isolation process, the use and importance of these platforms in communication, entertainment, socialization, and access to instant information about the pandemic have increased. People and institutions responsible for pandemic management have started to frequently benefit from social media platforms in risk communication activities to create public awareness about the disease and reinforce individuals’ beliefs to comply with the precautions. In this study, the person responsible for COVID-19 pandemic planning and response in Turkey, the Minister of Health’s, Twitter account was analyzed. The posts shared by the Minister of Health were subjected to content analysis, and the messages conveyed to the citizens were examined from the perspective of the health belief model.
Bu çalışmada havacılık sektöründe yer alan paydaşlar incelenmiştir. Çalışmanın amacı havacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumların kriz yönetiminde iletişim kanalı olarak sosyal medya araçlarını kullanma stratejilerini ortaya... more
Bu çalışmada havacılık sektöründe yer alan paydaşlar incelenmiştir. Çalışmanın amacı havacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumların kriz yönetiminde iletişim kanalı olarak sosyal medya araçlarını kullanma stratejilerini ortaya koyabilmektir. Bu amaç doğrultusunda, sektör paydaşlarından hem yolcu hem de kargo taşımacılığı yapan tarifeli ve charter havayolu şirketlerinin yanı sıra havaalanı terminal işletmecileri, havaalanı meydan işletmecileri ve yer hizmetleri şirketlerinin kriz yönetiminden ve iletişimden sorumlu yöneticileri ile görüşülmüştür. Veriler açık uçlu sorular ile yüz yüze ve ses kayıt cihazı kullanılarak toplanmıştır. Daha sonra ses kayıtları metne dönüştürülerek içerik analizi uygulanmıştır. Sonuçlar, havacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumların operasyonel hizmetlerde aksamaların olduğu kriz anlarında paydaşların sosyal medya platformları üzerinden bilgilendirilmesi konusunda ortak anlayışa ve çeşitli stratejilere sahip olduklarını göstermektedir. Elde edilen sonuçlar, sosyal medya platformlarının uçak kaçırma, kaza ve terör olayları gibi kriz anlarında paydaşlar ile olan iletişimi sağlayarak etkili bir enformasyon kaynağı olarak işlev gördüğünü ve kurumların sektörel gelişmeleri takip etmelerini de kolaylaştırdığını ortaya koymaktadır. Kurumlar, çalışanların ve yolcuların onlar hakkındaki olumlu ve olumsuz paylaşımlarını takip ederek bu paylaşımlar nedeniyle ortaya çıkabilecek medya kaynaklı iletişim krizlerini öngörme veya zamanında müdahale etme konularında da çeşitli stratejilere sahiplerdir.
İçinde bulunduğumuz bilişim çağında yaşanan teknolojik gelişmeler sağlıktan ekonomiye, tarımdan eğitime kadar birçok alanı etkilemekte, iletişim ve çalışma biçimlerini değiştirerek kişi ve kurumları dönüşüme zorlamaktadır. Bu durum... more
İçinde bulunduğumuz bilişim çağında yaşanan teknolojik gelişmeler sağlıktan ekonomiye, tarımdan eğitime kadar birçok alanı etkilemekte, iletişim ve çalışma biçimlerini değiştirerek kişi ve kurumları dönüşüme zorlamaktadır. Bu durum karşısında, bir taraftan geleneksel birçok meslek dalı yok olurken, diğer taraftan da yeni iş modelleri ve yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. Gerek mesleki yetkinlik gerekse sosyal beceri bakımından bu gelişmelere uyum sağlayabilecek bireylerin yetiştirilmesi, ayrıca teknoloji üretimi ve kullanımı konusunda bireysel ve toplumsal kapasitenin geliştirilmesi görevleri ise büyük ölçüde yükseköğretim kurumlarının sorumluluğundadır. Yükseköğretim kurumlarının bu görevleri yerine getirebilmeleri için gelişmeleri yakından takip ederek eğitim ve öğretim modellerini, iş süreçlerini, yönetim yapılarını ve bilişim sistemlerini sürekli güncel tutmaları, hatta takip etmenin de ötesinde yeniliklerin ve gelişmelerin kaynağı olmaları gerekmektedir. Teknoloji ile yükseköğretimin karşılıklı olarak birbirlerini etkiledikleri bu süreçte; insan, teknoloji ve iş süreçlerinin birlikte değerlendirildiği dijital dönüşüm politikalarının ve teknoloji destekli yeni öğretim modellerinin geliştirildiği görülmektedir. Sınıf ortamında yürütülen ve merkezinde öğretenin olduğu modeller, yerini dijital uygulamalar ile desteklenen yeni hibrid modellere bırakmaktadır. Bu sayede, eğitim-öğretim faaliyetleri mekândan bağımsız olarak eş zamanlı veya eş zamansız bir biçimde yürütülebilmekte ve öğreten-öğrenen-içerik arasındaki etkileşime imkân sağlanmaktadır. Dijitalleşme, yükseköğretim alanına yönelik yeni fırsatlar sunarken bir taraftan da dijital bölünme, veri güvenliği ihlalleri ve bilişim okuryazarlığı oranının düşmesi gibi bir takım riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu gelişmeler ışığında bu çalışmada, bilişim çağının ortaya çıkışına ilişkin tarihsel süreç ve dijitalleşmenin yükseköğretime etkileri ele alınmıştır.
Bilişim teknolojileri diğer sektörleri olduğu gibi sağlık sektörünü de etkilemiş ve hastalıkların teşhisi, hasta yönetimi, laboratuvar hizmetleri, hasta-donör eşleştirme gibi klinik uygulamalarda karar destek sistemlerinin ortaya... more
Bilişim teknolojileri diğer sektörleri olduğu gibi sağlık sektörünü de etkilemiş ve hastalıkların teşhisi, hasta yönetimi, laboratuvar hizmetleri, hasta-donör eşleştirme gibi klinik uygulamalarda karar destek sistemlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Klinik karar destek sistemleri, sağlık uzmanları tarafından oluşturulan klinik veri yığınlarını ve hastalara ait verileri kullanarak değerlendirme ve tavsiyelerde bulunmakta, hasta bakımı hizmetlerinin geliştirilmesine yardımcı olmakta ve mesleğe yeni başlayan personelin uzmanlık kazanma süreçlerini desteklemektedir. Teşhise ve uygun ilaç tedavisine yönelik tavsiyelerde bulunan bu sistemler, finansal verileri de dikkate alarak hasta bakımı ve tedavi hizmetlerinde verimliliği artırıp maliyetleri düşürmekte ve kaynakların daha iyi yönetilmesini sağlamaktadır.
Research Interests:
The current research examined the link between the informativeness of tourist-chatbot interaction, destination image, and visit intention in two studies. In the first study, 111 participants were asked to interact with ChatGPT about a... more
The current research examined the link between the informativeness of
tourist-chatbot interaction, destination image, and visit intention in two
studies. In the first study, 111 participants were asked to interact with
ChatGPT about a destination (i.e. Batumi) for 5–10 min. The conceptual
model was analyzed using the Structural Equation Modelling
framework. Findings suggested that the informativeness of touristchatbot
interaction would increase destination image and visit
intention. Destination image was also directly and positively related to
visit intention. Specifically, destination image mediated the link
between the informativeness of tourist-chat bot interaction and visit
intention. A second study (N = 184) was conducted, in which the entire
procedure was the same as the first study, to test the replicability of the
current findings. Consequently, all results remained consistent with the
first study. This is the first study to show the mediating role of
destination image in the link between human-machine interaction and
visit intention in tourism research. Thus, the findings would expand the
current understanding regarding the role of human-machine interaction
on attitude and behaviour.
Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19’u pandemi ilan etmesinden günümüze kadar geçen süre boyunca sağlık ve iletişim arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmüştür. Halk sağlığı için büyük bir tehdit olan COVID-19’a karşı... more
Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19’u pandemi ilan etmesinden günümüze kadar geçen süre boyunca sağlık ve iletişim arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmüştür. Halk sağlığı için büyük bir tehdit olan COVID-19’a karşı hükümetler tarafından farklı çözümler düşünülmüş, tedbirler alınmış ve halkın bunlara uymasını sağlamak üzere çeşitli iletişim çalışmaları yürütülmüştür. Sağlık iletişimi açısından oldukça önemli olan sosyal medya bu süreçte bilgilendirme, duyuru ve ikna aracı olarak kullanılmıştır. Bu çalışmanın genel amacı, halkın COVID-19 tedbirlerine yönelik inançlarını etkileyen faktörlerin ve bu konuda sosyal medyanın rolünün belirlenmesidir. Çalışmada, Pala vd. (2020) tarafından geliştirilen ölçekten ve hükümet-halk-uzman olmak üzere üç ana bileşenden oluşan iletişim modelinden faydalanılmıştır. Hükümet yetkilisi olarak COVID-19 pandemisinin Türkiye’deki planlamasından ve müdahalesinden sorumlu kişi olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından sosyal medyada paylaşılan mesajların, modelin diğer bir bileşeni olan halkın sağlık inançlarını etkileyip etkilemediği araştırmanın ana sorusunu oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, öncelikle Sağlık İnanç Modeli (SİM) ve sosyal medyanın sağlık davranışlarına etkisi hakkında kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. Daha sonra 614 katılımcıdan toplanan veri analiz edilmiştir. SİM’e göre teorik olarak birbiri ile ilişkili olan alt boyutların, mevcut veri setinde de birbirleriyle oldukça ilişkili oldukları görülmüştür. Bulgular, COVID-19 SİM alt boyutlarından sadece eyleme geçiriciler/öz-yeterliliğin, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı sosyal medyada takip edip etmeme bağlamında farklılaştığını ortaya koymaktadır. Demografik özellikler bakımından ise cinsiyet ve farklı yaş gruplarının, eyleme geçiriciler/öz-yeterlilik alt boyutu bağlamında kendi aralarında farklılaştığı tespit edilmiştir. Mevcut bulgular medya kuruluşları, hükümet temsilcileri, uzmanlar ve akademisyenler için faydalı olacaktır.
PurposeThis paper aims to examine the association between supervisor support, servicing efficacy and job satisfaction among frontline hotel employees in Turkey. Specifically, the mediating role of servicing efficacy was examined in the... more
PurposeThis paper aims to examine the association between supervisor support, servicing efficacy and job satisfaction among frontline hotel employees in Turkey. Specifically, the mediating role of servicing efficacy was examined in the link between supervisor support and job satisfaction.Design/methodology/approachData were collected from 421 frontline employees in 4- and 5-star hotels located in the South and South West of Turkey. The authors proposed a conceptual model in which servicing efficacy mediates the link between supervisor support and job satisfaction after controlling for demographic information. Data were analyzed through the structural equation modeling (SEM) framework.FindingsResults showed that supervisor support positively predicted servicing efficacy and job satisfaction reports of the employees. Those reporting higher servicing efficacy were more likely to report increased job satisfaction. In addition, servicing efficacy partially mediated the link between super...
Gunluk yasamda ihtiyac duyulan urun ve hizmetlerin artarak cesitlenmesi ve bu ihtiyaclari giderme cabalarinin ortaya cikmasi ile birlikte varligindan soz edilen pazarlama kavrami zamanla degisen dunya ve gelisen teknolojinin etkisiyle... more
Gunluk yasamda ihtiyac duyulan urun ve hizmetlerin artarak cesitlenmesi ve bu ihtiyaclari giderme cabalarinin ortaya cikmasi ile birlikte varligindan soz edilen pazarlama kavrami zamanla degisen dunya ve gelisen teknolojinin etkisiyle degisime ugramistir. Urun odakli yaklasimlarin yerine tuketici odakli pazarlama yaklasimlarinin benimsenmesiyle birlikte perakendecilikte iliskisel satis, tuketici memnuniyeti ve kisisel satis gibi kavramlar on plana cikmaya baslamistir. Bu dogrultuda calismanin amaci genellikle araci olmadan satis yapmayi saglayan perakendecilikte kullanilan kisisel satis tekniklerinin ve satis temsilcisinin tuketici algisi uzerindeki etkilerini ortaya koymaktir. Calismanin ilk bolumunde perakendecilik, perakende stratejileri ve kisisel satisa iliskin literatur taramasi yapilarak konu ile ilgili kuramsal aciklamalara yer verilmistir. Arastirma bolumunde ise kisisel satisin ve satis temsilcisinin tuketici algisi uzerindeki etkileri incelenmistir. Veriler kirtasiye sekt...
Today, news texts can be created automatically and presented to readers without human participation through technologies and methods such as big data, deep learning, and natural language generation. With this research, we have developed... more
Today, news texts can be created automatically and presented to readers without human participation through technologies and methods such as big data, deep learning, and natural language generation. With this research, we have developed an application that can contribute to the literature regarding The Studies on Robot Journalism Applications with a technology-reductionist perspective. Robot journalism application named Robottan Al Haberi (the English equivalent of the application name is “get the news from the robot”) produces news text by placing weather, exchange rates, and earthquake data in certain templates. The news texts, which are produced by placing the data in appropriate spaces on the template and with a maximum length of 280 characters, are automatically shared via the Twitter account @robottanalhaber. The weather information is shared once a day, the exchange rate information is shared three times a day, and the earthquake information is shared instantly. Here, we aim ...
Teknolojik gelismeler bircok alani oldugu gibi saglik alanini da etkilemekte, hem saglik uzmanlarinin hem de hastalarin medikal bilgilere hizli ve kolay bir sekilde ulasmalarina imkân saglamaktadir. Gunumuzde en cok kullanilan iletisim... more
Teknolojik gelismeler bircok alani oldugu gibi saglik alanini da etkilemekte, hem saglik uzmanlarinin hem de hastalarin medikal bilgilere hizli ve kolay bir sekilde ulasmalarina imkân saglamaktadir. Gunumuzde en cok kullanilan iletisim araclarindan biri haline gelen sosyal medya, gerek kisilerarasi gerekse kitle iletisimine imkân saglayan yapisi sayesinde saglik alaninda kisiler ve kurumlar tarafindan kullanilan etkili araclardan birisi haline gelmistir. Saglik hizmetlerine erisimin oldukca kisitli oldugu yillarda hastane veya hekime ulasma imkâni olmayan insanlar ailelerinden, akrabalarindan ve arkadas gruplarindan aldiklari onerilere gore tedavilerini gerceklestirirken gunumuzde tedavi onerilerine; tavsiye siteleri, bloglar, sosyal paylasim aglari gibi sosyal medya platformlarindan ulasilmaktadir. Saglik sektoru temsilcilerinin gazete, radyo ve televizyonda yapacaklari reklam ve tanitim faaliyetlerinin de yasal duzenlemelerle oldukca sinirlandirilmis olmasi, sosyal medyayi sektor ...
Teknoloji, tarih boyunca medyanın değişimine zemin oluşturan unsurlardan biri oldu. Sözlü, görsel ve yazılı yöntemler ile paylaşılan analog veri ve enformasyon, bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak artık dijital... more
Teknoloji, tarih boyunca medyanın değişimine zemin oluşturan unsurlardan biri oldu. Sözlü, görsel ve yazılı yöntemler ile paylaşılan analog veri ve enformasyon, bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak artık dijital formatta saklanmakta, işlenmekte, yeniden üretilmekte ve paylaşılmaktadır. Dijital medya sisteminin önemli bir parçası olan sosyal medya ise hem kullanım yaygınlığı hem de sahip olduğu büyük veri setleri nedeniyle günümüzde siyasal iletişim çalışmaları için önemli bir mecra haline geldi. Siyasal aktörlerin, özellikle milyonlarca kullanıcıya ait veri setlerinin değerini daha iyi kavramalarıyla birlikte sosyal medyaya yönelik ilgileri de artmaya başladı. Ancak artan bu ilgi; dijital fişleme, enformatik gözetim, sistematik dezenformasyon ve mahremiyet ihlali gibi endişeleri de beraberinde getirdi. Hükümetlerin ve teknoloji şirketlerinin sosyal medyayı kontrol altına alarak geleneksel medyadaki eşik bekçiliğine benzer bir yapıyı oluşturmaya yönelik uygulamal...
Purpose-This paper aims to examine the association between supervisor support, servicing efficacy and job satisfaction among frontline hotel employees in Turkey. Specifically, the mediating role of servicing efficacy was examined in the... more
Purpose-This paper aims to examine the association between supervisor support, servicing efficacy and job satisfaction among frontline hotel employees in Turkey. Specifically, the mediating role of servicing efficacy was examined in the link between supervisor support and job satisfaction. Design/methodology/approach-Data were collected from 421 frontline employees in 4-and 5-star hotels located in the South and South West of Turkey. The authors proposed a conceptual model in which servicing efficacy mediates the link between supervisor support and job satisfaction after controlling for demographic information. Data were analyzed through the structural equation modeling (SEM) framework. Findings-Results showed that supervisor support positively predicted servicing efficacy and job satisfaction reports of the employees. Those reporting higher servicing efficacy were more likely to report increased job satisfaction. In addition, servicing efficacy partially mediated the link between supervisor support and job satisfaction. Originality/value-The current study provides new evidence on the link between supervisor support, efficacy beliefs and job satisfaction in the hotel industry. This is the first study investigating the mediating role of servicing efficacy in the association between supervisor support and job satisfaction. Moreover, most previous studies separately focusing on supervisor support, efficacy beliefs and job satisfaction in the hospitality industry were conducted in developed, Western countries. In contrast, research examining workrelated constructs and outcomes in Turkey's hospitality industry has been limited. Thus, both replicated and original findings would contribute to the generalizability of cumulative knowledge in tourism and hospitality.
Rekabetin ön planda olduğu günümüz dünyasında uzun vadeli bir yatırım aracı olarak marka haline gelebilmek şehirler için de oldukça önemlidir. Kullanıcı sayısı her geçen gün artan sosyal medya platformları ise farklı coğrafyalardaki geniş... more
Rekabetin ön planda olduğu günümüz dünyasında uzun vadeli bir yatırım aracı olarak marka haline gelebilmek şehirler için de oldukça önemlidir. Kullanıcı sayısı her geçen gün artan sosyal medya platformları ise farklı coğrafyalardaki geniş kitlelere ulaşmayı ve yürütülen çalışmaların geri dönüşünü ölçümlemeyi kolaylaştırması bakımından markalaşma sürecinde şehirlere bazı fırsatlar sunmaktadır. Araştırmanın amacı, kültür ve turizm müdürlüklerinin sosyal medya kullanım stratejilerini şehir markalaşması bağlamında ortaya koyabilmektir. Bu kapsamda ilk olarak il kültür ve turizm müdürlüklerinde görev yapan uzmanlarla görüşülmüştür. Katılımcıların sosyal medya uygulamalarına ilişkin gerek kişisel görüşleri gerekse yürütülen kurumsal uygulamalar hakkında veri toplanarak nitel bir araştırma yapılmıştır. İkinci aşamada ise müdürlüklerin sosyal medya hesapları ve yaptıkları paylaşımlar içerik analizi yöntemiyle incelenmiş ve elde edilen bulgular yüz yüze görüşmelerden elde edilenler ile karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, sosyal medyanın turizm sektörü için giderek artan önemi hakkında katılımcıların bilinç sahibi oldukları ancak bu bilincin kurumsal uygulamalar ile örtüşmediği, kurumların sosyal medya ile ilgili ortak bir anlayışa ve aksiyon bütünlüğüne sahip olmadıkları ve sosyal medyayı etkin bir biçimde kullanmadıkları görülmüştür. (The research aims to reveal the social media usage strategies of cultural and tourism directorates in the context of city branding. Firstly, the experts working in the provincial culture and tourism directorates were interviewed. Qualitative research was conducted by collecting data on both the personal opinions of the participants and corporate practices. Secondly, the social media accounts of the directorates and their posts were analyzed using the content analysis method, and the findings were compared with those obtained from face-to-face interviews. As a result, the participants were aware of the increasing importance of social media for the tourism sector. However, this awareness did not coincide with corporate practices; institutions did not have a shared understanding and action integrity regarding social media and did not use social media effectively. Although a limited number of innovative applications have been carried out to provide interaction, it is possible to say that the directorates do not have social media strategies to support city branding in terms of both content and interaction.)
Technology is one factor that has formed the basis for change in the media throughout history. Analog data and information shared by verbal, visual or written methods are now stored, processed, reproduced and shared in digital format due... more
Technology is one factor that has formed the basis for change in the media throughout history. Analog data and information shared by verbal, visual or written methods are now stored, processed, reproduced and shared in digital format due to developments in information technologies. On the other hand, social media, which is an important part of the digital media system, has become an important medium for political communication studies due to its prevalence and big data. As political actors better understand the value of data sets of millions of users, their interest in social media has also increased. However, this growing interest has also brought concerns such as digital profiling, informatics surveillance, systematic disinformation, and privacy violations. It has long been discussed that the practices of governments and technology companies for creating a structure similar to the gatekeeping in traditional media by taking social media under control. In recent years, some of these...
Tüm dünyada uygulanan COVID-19 izolasyon tedbirleri kapsamında evde geçirilen süre arttıkça medya ve teknoloji kullanımı giderek artmıştır. Eğitim, sağlık, siyaset, kültür, sanat, alışveriş ve çalışma hayatı gibi pek çok konuda toplumsal... more
Tüm dünyada uygulanan COVID-19 izolasyon tedbirleri kapsamında evde geçirilen süre arttıkça medya ve teknoloji kullanımı giderek artmıştır. Eğitim, sağlık, siyaset, kültür, sanat, alışveriş ve çalışma hayatı gibi pek çok konuda toplumsal dinamizm ve iletişim pratikleri derinden etkilenmiştir. Bireysel ve toplumsal yaşama ilişkin bu etkileri ve değişimi anlayabilmek için pek çok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda hangi konuların incelendiğinin ve genel özelliklerinin neler olduğunun belirlenmesi fikri, iletişim literatürüne ilişkin mevcut durumu ortaya koymak üzere bu araştırmaya dayanak oluşturmuştur. Bu çalışmada, tüm dünyayı derinden etkileyen COVID-19 hakkındaki medya ve iletişim çalışmalarının profilini keşfetmek amaçlanmıştır. Araştırmada, pandeminin yaklaşık ilk bir yılında Dergipark’ta yayımlanan 157 makale bibliyometrik veriler ve atıf analizi ile incelenmiştir. Makalelerin %83,4’ü Türkçe yazılmıştır. Makaleler 95 farklı dergide yayımlanmış ve 236 araştırmacı makalelerde yazar olarak yer almıştır. Yazarların 67’si doktor öğretim üyesi, 33’ü araştırma görevlisi, 29’u doçent, 24'ü öğrenci, 23’ü öğretim görevlisi ve 19’u profesördür. Makalelerde 94 farklı üniversite adreslenmiştir. Ele alınan konuların başında sağlık iletişimi, pazarlama iletişimi, bilişim/yeni medya ve gazetecilik konuları gelmektedir. Araştırmaların %64,3’ünde nitel metodoloji kullanılmıştır. İncelenen makalelerde 5.703 kaynağa atıf yapılmıştır. Bunların %55,3’ü yabancı, %44,7’si Türkçe kaynaklardır. En çok atıf yapılan kaynak türlerinin başında %44,5 ile bilimsel dergiler yer almaktadır. Dergilere yapılan 2.536 atıf, 1.210 farklı dergiye dağılmaktadır. Selçuk İletişim, Computers in Human Behavior ve Journal of Business Research en çok atıf yapılan ilk üç dergidir. Elde edilen sonuçlar, bir taraftan araştırmacıların COVID-19 özelinde iletişimin hangi alt konularına odaklandıklarını ortaya koyarken diğer taraftan da iletişim literatürünün genel yapısına ve en etkili dergilerine ilişkin bir perspektif sunmaktadır.
This study explores the profile of media and communication studies on artificial intelligence and presents a perspective on the general structure of the literature. In this study, 459 scientific studies published between 1982 and 2021... more
This study explores the profile of media and communication studies on artificial intelligence and presents a perspective on the general structure of the literature. In this study, 459 scientific studies published between 1982 and 2021 were examined via bibliometric data. The number of studies has increased every year since 2016. The country that published the most was the USA with 25.1%. Turkey ranked 28th among 54 countries with four publications. Two hundred sixty-seven article publications were distributed in 96 different journals. By testing the compatibility of this distribution with Bradford’s Law, eight core journals meeting the needs of communication literature on artificial intelligence were identified. New Media & Society ranked first on this list. Topics covered in the studies focused on journalism, natural language processing, human-robot interaction, social media bots, public relations and advertising. The most frequently used concepts in abstracts and keywords were “automated journalism,” “computational journalism,” “robot journalism,” “ethics,” “fake news.” The most frequently cited journal was Digital Journalism. The half-life value of cited publications was seven years. The results revealed the artificial intelligence trends in communication studies and the general structure of the communication literature. In addition, it is suggested that the results regarding literature obsolescence and core journals would contribute to the creation of subscriptions and journal collections in libraries.
Today, news texts can be created automatically and presented to readers without human participation through technologies and methods such as big data, deep learning, and natural language generation. With this research, we have developed... more
Today, news texts can be created automatically and presented to readers without human participation through technologies and methods such as big data, deep learning, and natural language generation. With this research, we have developed an application that can contribute to the literature regarding The Studies on Robot Journalism Applications with a technology-reductionist perspective. Robot journalism application named Robottan Al Haberi (the English equivalent of the application name is “get the news from the robot”) produces news text by placing weather, exchange rates, and earthquake data in certain templates. The news texts, which are produced by placing the data in appropriate spaces on the template and with a maximum length of 280 characters, are automatically shared via the Twitter account @robottanalhaber. The weather information is shared once a day, the exchange rate information is shared three times a day, and the earthquake information is shared instantly. Here, we aim to produce automatic and short news by using the available structured data by placing them in specific news templates suggesting different options or a combination of them for different situations.
Günlük yaşamda ihtiyaç duyulan ürün ve hizmetlerin artarak çeşitlenmesi ve bu ihtiyaçları giderme çabalarının ortaya çıkması ile birlikte varlığından söz edilen pazarlama kavramı zamanla değişen dünya ve gelişen teknolojinin etkisiyle... more
Günlük yaşamda ihtiyaç duyulan ürün ve hizmetlerin artarak çeşitlenmesi ve bu ihtiyaçları giderme çabalarının ortaya çıkması ile birlikte varlığından söz edilen pazarlama kavramı zamanla değişen dünya ve gelişen teknolojinin etkisiyle değişime uğramıştır. Ürün odaklı yaklaşımların yerine tüketici odaklı pazarlama yaklaşımlarının benimsenmesiyle birlikte perakendecilikte ilişkisel satış, tüketici memnuniyeti ve kişisel satış gibi kavramlar ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı genellikle aracı olmadan satış yapmayı sağlayan perakendecilikte kullanılan kişisel satış tekniklerinin ve satış temsilcisinin tüketici algısı üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Çalışmanın ilk bölümünde perakendecilik, perakende stratejileri ve kişisel satışa ilişkin literatür taraması yapılarak konu ile ilgili kuramsal açıklamalara yer verilmiştir. Araştırma bölümünde ise kişisel satışın ve satış temsilcisinin tüketici algısı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Veriler kırtasiye sektöründeki perakende mağazalarından alışveriş yapan 270 tüketiciden yüz yüze anket yöntemi ile toplanmıştır. Satış temsilcisinin iletişim ve kişisel özelliklerini de içeren sosyal beceri, tüketicinin işletme ve satış temsilcisine duyduğu güven ve tavsiye faktörlerinin hem tüketici algısı ile hem de birbirleri ile pozitif yönlü zayıf ilişkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Toplumun dördüncü gözü olarak adlandırılan medya, teknolojik gelişmelerle beraber fonksiyonlarını da değiştirmiştir. Medya daha önce sadece tek yönlü mesajları iletirken, internet tabanlı sosyal ağlar ile birlikte artık çok yönlü bir... more
Toplumun dördüncü gözü olarak adlandırılan medya, teknolojik gelişmelerle beraber fonksiyonlarını da değiştirmiştir. Medya daha önce sadece tek yönlü mesajları iletirken, internet tabanlı sosyal ağlar ile birlikte artık çok yönlü bir etkileşim aracına dönüşmüş durumdadır. Ancak bu değişiklik pek çok sorunsalı da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla kullanıcıların bu ortamlarda bilinçli olmaları, içerikleri algılayıp doğru bir şekilde yorumlamaları ve o içeriklere karşı nasıl bir tavır alacakları konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Diğer yandan bu bilinçlilik düzeyi toplumdan topluma farklılık gösterebilir. Zira her ülkenin kültürel yapısı farklı farklıdır. Başka bir deyişle, medyadaki mesajların algılanması, çözümlenmesi ve bu mesajlara karşı tepkiler geliştirilmesi toplumdan topluma değişiklik gösterir. Bu çalışmada, Türkiye ve Etiyopya'daki sosyal medya okuryazarlığı kültürel farklılık bağlamında incelenerek karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Bu yolla Türkiye ve Etiyopya'dan toplam 200 kişi üzerinde bir anket uygulaması gerçekleştirilmiş ve sonuçlar karşılaştırmalı bir biçimde değerlendirilmiştir. Araştırmada nicel analiz yöntemleri kullanılmış, verilere tanımsal ve çıkarımsal analizler uygulanmıştır. Sonuç olarak, Türkiye ve Etiyopya'daki kullanıcıların sosyal medya okuryazarlık düzeyleri farklılık göstermiştir. Ancak, iki ülke arasındaki sosyoekonomik ve eğitim durumlarında açıkça gözlenen fark, okuryazarlık düzeyinde daha az belirgin olarak gerçekleşmektedir. ABSTRACT Media, which is called the fourth eye of the society, has changed its functions with technological developments. While media had previously only transmitted one-way messages, it has now become a multi-faceted tool for interaction through internet-based social networks. However, this change brings about many problems. Therefore, users need to be aware of in the media environment, perceive and interpret the content correctly, and learn how to react to the content. On the other hand, level of this 1 Bu makale Jemal Mussa Eshetu adlı öğrencinin Marmara Üniversitesi Gazetecilik Anabilim Dalı Bilişim Bilim Dalındaki yüksek lisans tez çalışmasından türetilmiştir. Çalışmanın; hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarında bilimsel etik ilke ve kurallara uygun davranılmıştır. (Media, which is called the fourth eye of the society, has changed its functions with technological developments. While media had previously only transmitted one-way messages, it has now become a multi-faceted tool for interaction through internet-based social networks. However, this change brings about many problems. Therefore, users need to be aware of in the media environment, perceive and interpret the content correctly, and learn how to react to the content. On the other hand, level of this awareness may differ from one society to another due to the fact that the cultural structure of each country is different. In other words, the perception and analysis of messages in the media and development of reactions to those messages vary from society to society. In this study, a comparative analysis was made by examining the social media literacy in Turkey and Ethiopia within the context of cultural differences. A survey with a total of 200 people from Turkey and Ethiopia was conducted and the results were evaluated in a comparative framework. Quantitative analysis methods were used in the study, and descriptive and inferential analyzes were applied to the data. As a result, social media literacy levels of users in Turkey and Ethiopia varied. However, the apparent difference in socioeconomic status and education level between the two countries was less pronounced at the level of literacy)
Siyasal propaganda, seçmenlerin tutum ve davranışlarını etkilemeyi amaçlayan iletişim ve etkileşim faaliyetleridir. Sosyal medya, çift yönlü iletişim ve etkileşime imkân sağlayan bir ortam olması nedeniyle son yıllarda siyasal propaganda... more
Siyasal propaganda, seçmenlerin tutum ve davranışlarını etkilemeyi amaçlayan iletişim ve etkileşim faaliyetleridir. Sosyal medya, çift yönlü iletişim ve etkileşime imkân sağlayan bir ortam olması nedeniyle son yıllarda siyasal propaganda için yeni fırsatlar sunmaktadır. Özellikle zamanının büyük bölümünü internette geçiren ve “dijital yerli” şeklinde isimlendirilen seçmen grubuna ulaşmaya imkân sağlayan sosyal medya yaklaşık son on yıldır siyasal partiler ve siyasetçiler tarafından propaganda amaçlı kullanılmaktadır. Türkiye’de ise siyasetçilerin sosyal medyaya olan ilgilerinin giderek arttığı bir süreçte seçilme yaşının da 18’e indirilmesiyle birlikte sosyal medyanın siyasal propaganda için kullanılacak temel araçlardan biri olacağı söylenebilir. Bu çalışmada, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçiminde aday olan siyasetçilerin Twitter hesapları ve paylaşımları içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Adayların, yaptıkları paylaşımlar sonucunda takipçi sayılarının üzerinde oldukça yüksek etkileşim sayılarına ulaşmış olmaları, kendi seçmenlerinden çok daha geniş kitlelere mesajlarını iletebildiklerini göstermektedir. Bu bakımdan, doğrudan oy verme şeklinde olmasa da sempati kazanma, itibar ve algı yönetimi konularında Twitter’ın adaylara avantaj sağladığını söylemek mümkündür. Twitter kullanım oranının artmasına ve Twitter kullanıcılarının demografik özelliklerinin tüm Türkiye’yi temsil edecek bir yapıya ulaşmasına bağlı olarak, ilerleyen yıllarda yapılacak seçimlerde Twitter’ın gerek seçmen tutumları gerekse oy verme davranışları üzerinde çok daha etkili olabileceği değerlendirilmektedir.
This study aimed to investigate role of social media on patient loyalty. Based on related literature review, for assessing patient loyalty, a measurement scale, testing satisfaction shared by patient through social media, patient trust,... more
This study aimed to investigate role of social media on patient loyalty. Based on related literature review, for assessing patient loyalty, a measurement scale, testing satisfaction shared by patient through social media, patient trust, strength of hospital-patient communication on social media, and perceived image of hospital on social media was developed. The data was collected from 625 patients by selfadministered online questionnaires. Hypotheses about the role of social media were suggested based on existing body of knowledge so that we aimed to examine underlying mechanism between the predictors and patient loyalty by means of Structural Equation Modelling (SEM) framework. Findings demonstrated that satisfaction, shared by patients through social media, mediated the association between patient trust, strength of hospital-patient communication on social media, perceived image of hospital on social media, and patient loyalty. The findings provide an original empirical model with respect to gaining loyal patients whom are customers of hospitals and highlight the important role of social media in health communication.
Teknolojik gelişmeler birçok alanı olduğu gibi sağlık alanını da etkilemekte, hem sağlık uzmanlarının hem de hastaların medikal bilgilere hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmalarına imkân sağlamaktadır. Günümüzde en çok kullanılan iletişim... more
Teknolojik gelişmeler birçok alanı olduğu gibi sağlık alanını da etkilemekte, hem sağlık uzmanlarının hem de hastaların medikal bilgilere hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmalarına imkân sağlamaktadır. Günümüzde en çok kullanılan iletişim araçlarından biri haline gelen sosyal medya, gerek kişilerarası gerekse kitle iletişimine imkân sağlayan yapısı sayesinde sağlık alanında kişiler ve kurumlar tarafından kullanılan etkili araçlardan birisi haline gelmiştir. Sağlık hizmetlerine erişimin oldukça kısıtlı olduğu yıllarda hastane veya hekime ulaşma imkânı olmayan insanlar ailelerinden, akrabalarından ve arkadaş gruplarından aldıkları önerilere göre tedavilerini gerçekleştirirken günümüzde tedavi önerilerine; tavsiye siteleri, bloglar, sosyal paylaşım ağları gibi sosyal medya platformlarından ulaşılmaktadır. Sağlık sektörü temsilcilerinin gazete, radyo ve televizyonda yapacakları reklam ve tanıtım faaliyetlerinin de yasal düzenlemelerle oldukça sınırlandırılmış olması, sosyal medyayı sektör temsilcileri için önemli bir tutundurma aracı haline getirmiştir. Bu çalışmada sağlıkla ilgili konularda sosyal medya kullanımının etkileri ve sağladığı imkânlar, güncel uygulamalar perspektifinde tartışılmaktadır.
Research Interests:
Birey, toplumsal yaşama ilişkin ilişkin bilgi ve tecrübelerini sosyalleşme sürecinde edinmektedir. Doğduğu andan itibaren sürekli öğrenme halinde olan birey, herhangi bir konuyla ilgili karar vereceği zaman sosyalleşme sürecinde edindiği... more
Birey, toplumsal yaşama ilişkin ilişkin bilgi ve tecrübelerini sosyalleşme sürecinde edinmektedir. Doğduğu andan itibaren sürekli öğrenme halinde olan birey, herhangi bir konuyla ilgili karar vereceği zaman sosyalleşme sürecinde edindiği bilgi ve tecrübelerini kullanmaktadır. Sağlıktan eğitime, dinden eğlenceye kadar; aldığı kararları, bunların sonuçlarını ve yaşadığı tecrübeleri toplumla paylaşan birey, diğer üyelerin de benzer konularla ilgili kararlarını etkileyebilmektedir.
Sosyalleşme; etki ve uyum sürecini ifade etmektedir. Birey çevresindeki kişi veya grupların fikirlerinden, tecrübelerinden, davranışlarından ve tavsiyelerinden etkilenerek onlara uyum sağlamaktadır. Özellikle sağlık sektöründe tavsiye çok önemlidir. Sağlık hizmetlerine erişimin oldukça kısıtlı olduğu yıllarda hastane veya hekime ulaşma imkânı olmayan insanlar ailelerinden, akrabalarından ve arkadaş gruplarından aldıkları tavsiyelere göre tedavilerini gerçekleştirmiştir. Günümüzde ise tedavi önerilerine sosyal paylaşım ağları, tavsiye siteleri, bloglar gibi sosyal medya platformlarından ulaşılmaktadır. Hastanelerin gazete, radyo ve televizyonda yapacakları reklam ve tanıtım faaliyetlerinin de yasal düzenlemelerle oldukça sınırlandırılmış olması nedeniyle, tutundurma ve hasta ilişkileri yönetimi faaliyetleri için sosyal medya oldukça etkili bir araç haline gelmiştir. Hastaneler, bu yeni iletişim ortamlarında farklı stratejilerle var olmaya çalışarak hem yeni müşteri (hasta) kazanmaya hem de mevcut hastalarını rakiplerine kaptırmamaya çalışmaktadır.
Bu çalışmada, birey ve kurumların sağlıkla ilgili konularda sosyal medyayı nasıl kullandıkları ve sosyal medyanın hasta tutum ve davranışları ile hasta sadakati üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Çalışma, teori ve araştırma bölümlerinden oluşmaktadır. Teori bölümünde; sosyalleşme, sosyal etki, tüketici davranışı, müşteri ilişkileri yönetimi ve sosyal medyanın bireyler üzerindeki etkilerine ilişkin literatür taraması yapılarak kavramsal açıklamalara yer verilmiş ve bu kavramlar ışığında sağlık iletişiminde sosyal medya kullanımı ve sosyal medyanın hasta sadakati üzerindeki etkilerine ilişkin kuramsal çerçeve çizilmiştir. Araştırma bölümünde ise sosyal medyanın hasta sadakatine etkisini ölçmek amacıyla hazırlanan anketi cevaplayan 625 sosyal medya kullanıcısından elde edilen veriler analiz edilerek; hastalarla kurulan ilişkilerin, hastane imajının, hasta memnuniyetinin, hastaneye yönelik tutumun ve hastaneye yönelik güvenin hem hasta sadakati hem de birbirleri üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu saptanmıştır.
Research Interests:
Teknoloji, tarih boyunca medyanın değişimine zemin oluşturan unsurlardan biri oldu. Sözlü, görsel ve yazılı yöntemler ile paylaşılan analog veri ve enformasyon, bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak artık dijital... more
Teknoloji, tarih boyunca medyanın değişimine zemin oluşturan unsurlardan biri oldu. Sözlü, görsel ve yazılı yöntemler ile paylaşılan analog veri ve enformasyon, bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak artık dijital formatta saklanmakta, işlenmekte, yeniden üretilmekte ve paylaşılmaktadır. Dijital medya sisteminin önemli bir parçası olan sosyal medya ise hem kullanım yaygınlığı hem de sahip olduğu büyük veri setleri nedeniyle günümüzde siyasal iletişim çalışmaları için önemli bir mecra haline geldi. Siyasal aktörlerin, özellikle milyonlarca kullanıcıya ait veri setlerinin değerini daha iyi kavramalarıyla birlikte sosyal medyaya yönelik ilgileri de artmaya başladı. Ancak artan bu ilgi; dijital fişleme, enformatik gözetim, sistematik dezenformasyon ve mahremiyet ihlali gibi endişeleri de beraberinde getirdi. Hükümetlerin ve teknoloji şirketlerinin sosyal medyayı kontrol altına alarak geleneksel medyadaki eşik bekçiliğine benzer bir yapıyı oluşturmaya yönelik uygulamaları uzun süredir tüm dünyada tartışılmaktadır. Son yıllarda ise bu tartışmaların bir bölümünü sosyal medyadaki (ro)bot hesaplar oluşturmaktadır. Zira sosyal medya artık sadece insanları birbirine bağlamamaktadır. Makineler de insanlar ve diğer makineler ile konuşmakta ve etkileşim kurmaktadır. İnsanların sosyal medyadaki davranışlarını taklit etmek üzere algoritmalar yoluyla oluşturulan bot hesapların yaptıkları otomatik paylaşımlar insanlar ve diğer botlar tarafından beğenilmekte, yeniden paylaşılmakta ve yorumlanmaktadır. Siyasal konular hakkında paylaşım yapan botlar da tüm dünyada özellikle seçim dönemlerinde siyasal aktörler tarafından kullanılmaktadır. Siyasetçiler sosyal medyada daha popüler görünmek, rakiplerinin iletişim stratejilerini bozmak ve kamuoyunu manipüle etmek amacıyla siyasal botlardan yararlanmaktadır. Bu çalışmada botların siyasal iletişime etkilerinin ortaya konması amaçlandı. Propaganda, algoritma, bot ve bilişimsel propaganda kavramları açıklandıktan sonra siyasal botların kamusal alanı ve seçimleri nasıl etkilediği literatür eşliğinde tartışıldı.
Bilişim çağında yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle sosyal bilimlerin her alanında olduğu gibi iletişim alanında da dikkat çekici değişimler yaşanmaktadır. Bu değişim sürecinde toplumsal yapının ve iletişim süreçlerinin çağa uygun... more
Bilişim çağında yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle sosyal bilimlerin her alanında olduğu gibi iletişim alanında da dikkat çekici değişimler yaşanmaktadır. Bu değişim sürecinde toplumsal yapının ve iletişim süreçlerinin çağa uygun yaklaşımlarla yeniden ele alınması gerektiğine ilişkin söylemler, yeni bir paradigmanın gerekliliği noktasında buluşmaktadırlar. Bu paradigmanın ne olduğuna ilişkin cevabın verilebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu belirtilse de, söz konusu paradigmanın temel bileşenlerinden birinin veri (data) olduğunu söylemek mümkündür. Dijital uygulamalar nedeniyle miktarı giderek artan büyük veri setlerinin toplanması, işlenmesi, saklanması ve paylaşılmasına ilişkin kapasite artışı bir taraftan iletişim alanına yönelik, hesaplamalı (computational) bilim ve mühendislik uygulamalarını da kapsayan, yeni bakış açılarının ortaya çıkmasına sebep olurken diğer taraftan da iletişimcilerin bilgisayar desteğine olan ihtiyaçlarını artırmaktadır. Bu bakımdan mesleklerin ve çalışma biçimlerinin dönüşüme uğradığı günümüzde, iletişimcilerin bilgisayar kullanımı konusunda gerekli bilgi, beceri ve yetkinliğe sahip olmaları zorunluluk haline gelmiştir. Öte yandan, günümüzde eğitim-öğretim süreçlerinde kullanılan en önemli araçlardan biri de yine bilgisayar ve internet teknolojileridir. Bu nedenle, gerek alana yönelik mesleki uygulamalarda gerekse iletişim eğitiminde, bilgisayara dayalı teknolojilerin verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayabilmek amacıyla öncelikle öğrencilerin bilgisayar okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesine ihtiyaç vardır.
Bu doğrultuda araştırmanın temel amacı iletişim fakültesi öğrencilerinin bilgisayar okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesidir. Bu kapsamda öncelikle, sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılan ancak aslında anlam ve kapsamları farklı olan “dijital okuryazarlık” ile “bilgisayar okuryazarlığı” terimlerine ilişkin kavramsal bir alt yapı oluşturulmuştur. Araştırma bölümünde ise kişisel bilgi formu ve Geçer ve Dağ (2010) tarafından geliştirilen bilgisayar okuryazarlık ölçeği kullanılarak toplanan veriler yorumlanmış, yapılan analiz ve değerlendirmeler sunulmuştur.
Sanayi devrimiyle birlikte şirketler 18. yüzyılın sonlarından itibaren kitlesel üretime başlamışlardır. Rekabetin olmadığı bu dönemde, şirketler tüketicinin temel ihtiyaçlarına ilişkin öngörülerde bulunarak ürünlerini geliştirmiş ve... more
Sanayi devrimiyle birlikte şirketler 18. yüzyılın sonlarından itibaren kitlesel üretime başlamışlardır. Rekabetin olmadığı bu dönemde, şirketler tüketicinin temel ihtiyaçlarına ilişkin öngörülerde bulunarak ürünlerini geliştirmiş ve pazara sunmuşlardır. Şirketler, piyasada talep fazlası olması nedeniyle bu süreçte pazarlama konusunda zorluk yaşamamış ve ne üretseler satmayı başarmışlardır. Zaman içinde arz talep dengesinin bozulması ve gerek fiziksel özellikleri gerekse ürettikleri fayda ve değer bakımından benzer ürünlerin farklı üreticiler tarafından pazara sunulması sonucunda piyasalar doyuma ulaşmış ve şirketler birbirleriyle rekabet eder hale gelmişlerdir. Bu rekabet ortamında şirketler geliştirdikleri pazarlama stratejilerini kullanarak kendi ürünleri ile ilgili farkındalık oluşturabilmek amacıyla tüketici ile duygusal bağ kurmaya çalışmaktadırlar. Ürün odaklı pazarlama anlayışının yerine müşteri odaklı anlayışın benimsendiği ve yoğun rekabetin olduğu bu yeni pazarlama ortamında kitlesel pazarlamanın zahmetli ve pahalı bir yöntem olduğu anlaşılarak kişiselleştirilmiş pazarlama önem kazanmaya başlamış ve tüketiciyle iletişimin ön planda olduğu pazarlama iletişimi kavramı doğmuştur. Bu iletişim sürecinde oluşan verilerin kayıt altına alınması, ihtiyaç olduğunda yeniden erişilmesi ve bu veriler üzerinde işlem yapılabilmesi pazarlama iletişimi faaliyetlerini daha işlevsel ve faydalı hale getirmektedir. Bu bakımdan bilişim ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, pazarlama iletişimi stratejilerinin gelişimine ve dönüşümüne zemin oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, teknolojik gelişmeler tüketici alışkanlıklarını ve davranış şekillerini de değiştirmektedir. 19. yüzyıl başlarından itibaren başlayan ve 20 yüzyılda devam eden süreçte elektrik-elektronik kültür dönemine geçiş ile birlikte birey, kitle iletişim araçlarının karşısında yoğun enformasyon akışına maruz kalmıştır. Ancak etkileşimsiz, sadece kaynak tarafından enformasyon iletiminin olduğu bu dönemde birey, edilgen pozisyondan kurtularak kendisine sunulan içeriklere dâhil olmak istemiştir. İzleyicilerin, henüz internet ve sosyal medyanın olmadığı yıllarda bile faks makinelerini ve kısa mesaj servislerini kullanarak televizyon programlarına dâhil olmaya çalışmaları ve sunucu ile iletişim kurmak istemeleri aslında etkileşim kurma çabalarının ve paylaşma arzularının bir sonucudur.
2000’li yıllardan itibaren iyice yaygınlaşan internet ve sosyal medya platformları hem şirketlere hem de tüketicilere pazarlama iletişimi ve reklamcılıkta eksik olan etkileşim ortamını sağlamıştır. Özellikle son on yılda çok hızlı gelişen ve yaygınlaşan etkileşimli reklamcılık uygulamaları hedef kitleyi içeriklere dâhil etme ve kişiye özel pazarlama özellikleriyle dikkat çekmektedir. Merkezinde dijitalin olduğu ancak diğer tüm mecraların birbirleriyle etkileşim kurması prensibine dayanan etkileşimli reklamcılık, geleneksel pazarlama iletişimi uygulamalarına yeni bir bakış açısı kazandırmaktadır.

Bu çalışmada, teknolojinin pazarlama iletişiminin bir unsuru olan reklamcılık üzerindeki etkileri incelenmiştir. Özellikle etkileşim kavramı üzerinde durularak bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin pazarlama iletişimini ve reklamcılığı nasıl etkilediği, ne gibi fayda ve kolaylıklar getirdiği ele alınmıştır. Bu kapsamda betimleyici araştırma yöntemi kullanılarak konuyla ilgili kuramsal bir altyapı oluşturulmuştur. Son bölümde ise Türkiye ve dünyadaki etkileşimli reklamcılık uygulamaları incelenerek analiz ve değerlendirmelerde bulunulmuş ve etkileşimli reklamcılık uygulamalarının pazarlama iletişiminde giderek artan bir öneme sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.