Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
T.C. ERZİNCAN BİNALİ YILDIRIM ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ (İ.Ö.) TÜRK DIŞ POLİTİKASI 2 Atatürk Dönemi Dış Politikası Adı- Soyadı Özgür ŞAHİN 161956020 Erzincan 2020 Atatürk Dönemi Dış Politikası (1923-1938) Özgür ŞAHİN*1 ÖZET Atatürk ve arkadaşları Türk Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştırarak çağdaş bir ulus devlet kurma yoluna girmişlerdir. Yeni dönemde ulus devleti koruma, saygınlığını arttırma ve uluslararası alanda sözü dinlenir bir duruma getirmek amacıyla diplomaside zorlu bir mücadele verdiler. Bu bakımdan Cumhuriyetin yöneticileri, dış politika alanında ülkenin çıkarlarını korumayı hedef edinmiştirler ve bunu gerçekleştirirken güç kullanmak yerine akılcı bir diplomasi izlemişlerdir. 1923-1938 döneminde Türkiye Cumhuriyet içerde ve dışarda pek çok sorunu çözdüğü bir dönem olmuştur. Bu dönemde İngiltere ile Musul, Yunanistan ile Mübadele, Fransa ile Hatay sorunlarına çözüm bulmuş, Orta doğuda İran, Irak ve Afganistan ile ilişkilerini geliştirmiştir. Fransa, Almanya ve İtalya ilişkilerini de denge siyaseti üzerinden devam ettirmiştir. Bu doğrultuda Sovyetler Birliği ile ekonomik, siyasi ilişkiler geliştirilmiş 17 Aralık 1925’te Paris’te “Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması” imzalanmıştır. 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne üye olmuş, Balkan ülkeleri ile Balkan Paktı’na girmiş, Orta Doğu’da İran ve Irak ile Sadabad Paktı’nı oluşturmuştur. 20 Temmuz 1936’da Türkiye’nin, Boğazlar da egemenlini tam olarak kurduğu Montreux Boğazlar Sözleşmesini imzalamış böylelikle Boğazlar üzerinde egemenliğini eline almıştır. 1 Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi. 1 Giriş I. Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914'te başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren Birinci Dünya savaşı neticesinde imparatorluklar yıkılmıştır. Bu imparatorluklardan biri olan Osmanlı Devleti de muhtemel sonundan kurtulamamıştır. Lozan Antlaşması Birinci Dünya savaşından sonra galip devletler tarafından mağlup devletlere zorla kabul ettirilen anlaşmalar niteliğinde değildi. Bu antlaşma Osmanlı devletine Sevr anlaşmasının zorla kabul ettirilmek istenmesi üzerine Millî Mücadele hareketine girişen ve bu mücadeleden başarı ile çıkan yeni Türk Devleti ile Birinci Dünya Savaşının galipleri arasında eşit şartlara göre yapılan bir anlaşma olmuştur. Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğrayan devletler arasından yalnızca Türkiye böyle bir anlaşma yapmaya başarı gösterebilmiştir. Yeni Türk Devleti’nin uluslararası ilişiklerdeki başarısı Osmanlı Devleti’nden üstün gelmekteydi. Fakat Osmanlı Devleti’nin olduğu gibi Türkiye de o zamanın güçlü devletlerinin dış politikada ki emellerine hedef olmuştur. Lozan Antlaşmasından sonra Türkiye’nin stratejik önemi azalmamış, aksine artmıştır. 1923’ten sonra Türkiye Avrupa’nın bütün güçlü devletleri ile komşu durumuna gelmiştir. Güçlü devletlerle komşu olması üzerine stratejik önemi artan Türkiye’nin Millî Mücadelenden sonra gerçekçi bir dış politika izlemesine neden olmuştur. 2 Bölgesel, siyasî ve ekonomik ilişkilere bakıldığında, Birinci Dünya Savaşı ve sonraki dönemdeki liderlerin veya siyasî kadroların ileri görüşlülüğü oldukça önemlidir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti’nin Millî Mücadelesi esnasında ve sonrasında bu mücadelenin lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikasına bakıldığında bu özellikleri görmemiz mümkündür. Savaş içerisinde olmasına rağmen bölgesel iş birliğinin ülkesi ve komşu devletlerinin menfaatine olacağına inanmış olan ileri görüşlü bir devlet adamındır. 3 Bu çalışmada Atatürk Dönemi Dış Politikasının, Batı ve Doğu devletleriyle yaşadığı yalnızca önemli olayları ele alınmıştır. Mehmet Gönlübol- Cem Sar, “Atatürk ve Türkiye’nin Dış Politikası”, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2013, s.63. 2 Fatma Ürekli, “Atatürk’ün Yakın Bölgesel Ülkelerle Olan Dış Siyasetinin Özellikleri”, Atatürk Haftası Armağanı”, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003, s.211-212. 3 2 1. Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası 1.1. İngiltere’yle İlişkiler 1923- 1938 İngiltere ile ilişkilerde ilk önemli konu Lozan Konferansıydı. Konferansta Dışişleri bakanı İsmet İnönü ile İngiltere Dışişleri bakanı Lord Curzon arasında yaşanmıştır. Bir diğer problem ise İngiliz büyükelçiliğinin Ankara’ya taşınma sorunu olmuştur. Ankara’nın yeni devletin Başkenti ilan edilmesi İngiltere ve diğer devletlerin uzun süre kabullenememesine neden oldu ve büyükelçiliklerinin Ankara’ya taşımasını reddetmiştir. İngiltere ile ilişkilere önem veren Ankara, ilişkilerde ki pürüzü gidermek için Ankara’da elçilik binası için bedelsiz arsa vermiştir. Ancak İngiltere’nin büyükelçiliğini Ankara’ya taşıması 1926 yılında Musul sorununun İngiltere lehine sonuçlanmasından sonra gerçekleşmiştir. 4 Musul sorunu ise Lozan Konferansından 1926’ya değin Türkiye’nin başta İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerle ilişkilerinin gelişmesini önleyen en önemli etkenlerden birisi olmuştur. Musul 15 Kasım 1918’de İngiltere tarafından işgal edilmiş ve Mudanya Ateşkes Antlaşmasının imzalanması üzerine, Musul sorunu Lozan konferansına kalmıştır. Lozan’da Musul sorunu ikili görüşmelerde İsmet Paşa’nın Lord Curzon’a Anadolu’nun fakir olduğunu ve petrole ihtiyaç duyduğunu söylemesi ile devam etmiş, Lord Curzon ise Musul sorununun petrolle ilgisi olmadığını söylemiş ve hatta Londra’dan borç almasını önerdiği gibi bu konuyu özel petrol şirketleriyle görüşmesini teklif etmiştir. İkili görüşmelerden sonuç alınamayınca sorun başka bir oturuma ertelenmiş ve konu iki tarafın karşılıklı tezlerini ortaya atmaları ile başlamıştır.5 İsmet Paşa Türk tezini siyasal, tarihsel, etnografik, coğrafi, ekonomik ve askeri açılardan açıkladı. İsmet Paşa'nın bu konuşması incelendiğinde Musul'un bir Türk toprağı olarak kabul edilmesindeki gerekçelerin yanı sıra, İngiltere'nin ortaya koymaya çalıştığı iddiaları da çürüttüğü görülmektedir. Esasında Türk tezinin dayandığı temel nokta etnografik sebeplerdir. Musul vilayetinde yerleşik nüfus, 503.000 kişi olarak İlhan Uzgel, “1923-1939: Batı Avrupa’yla İlişikler”, Baskın Oran (edt.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, cilt 1, 22. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018, s.258. 4 5 İlhan Uzgel, s.259-260 3 gösterilmiş ve Türk-Kürt ayrımı yapılmaksızın çoğunluğun Türk olduğu vurgulanmış ve bölgenin Anadolu'dan ayrılamayacağı belirtilmiştir. İsmet Paşa'nın bölgede "plebisit" yapılması yönündeki teklifi yine Lord Curzon tarafından kabul edilmedi. 6 Musul Sorunu Milletler Cemiyeti’ne taşınmış ve 16 Aralık 1925 tarihli oturumda Musul’un, Irak hükümetine bırakılması kararlaştırılmıştır. Türkiye Başlangıçta kararı tanımadığını açıklamış fakat sonra İngiltere ile anlaşma yoluna gidilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda 5 Haziran 1926’da Ankara’da, Türkiye, İngiltere ve Irak arasında “Türk- İran Sınırı ve İyi Komşuluk Antlaşması” imzalandı ve sınır belirlenmiş oldu. 7 1.2. Yunanistan İlişkiler Türk-Yunan ilişkilerinin Atatürk dönemindeki en önemli gündemini Türkiye’de kalan Rumlarla, Yunanistan’da kalan Türklerin değişimi sorunu oluşturmuştur. Lozan Konferansında bu mesele çözülememiş, 30 Ocak 1923’de bir sözleşme ve protokol imzalanmıştı. Buna göre Türkiye’de kalan Rumlarla, Yunanistan’da kalan Türklerin değişimi yapılacaktı. Ancak iki ülke arasında gerginlikler çıkmış ve mübadele süreci kolay geçmemiştir. Gerginliklerin artması her iki ülkeye de zarar vermeye başlayınca Buna engel olmak için yumuşatma sürecine gidilmiş ve iki ülkenin nüfus değişiminin esaslarını düzenleyen 10 Haziran 1930 tarihli Ankara Antlaşması imzalanmış ve mübadele sorunu kesin olarak çözülmüştür.8 1.3.Sovyetlerle İlişkiler Millî Mücadele döneminde Türkiye ve Sovyetler arasında karşılıklı çıkar ve iş birliği bağlamında ilişkiler yürütülmüştür. Sovyetlerin boğazlar konusunda Türkiye’den destek bulamaması ve Türkiye Komünist Partisi üyelerinin tutuklanması iki ülke arasında mesafe oluşmasına sebep olmuştur. Aslında Türkiye Musul başta olmak üzere dış politikada Sovyetler Birliğinin desteğine ihtiyaç duymuş ve bu Hakkı Uyar, “Resmî Belgelerinin Işığında Atatürk Dönemi Dış Politikası (1923-1938)", Yakın Türkiye Tarihinden Sayfalar, Sina Akşin'e Armağan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014, s. 2. 6 7 İlhan Uzgel, 263-269. 8 Sait Dinç, “Atatürk Döneminde (1920- 1938) Türk Dış Politikasında Gelişmelere Genel Bir Bakış; İkili ve Çok uluslu İlişkiler”, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2008 s.10-11. 4 bağlamda 17 Aralık 1925’te Paris’te “Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması” imzalanmıştır. Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında ki ılımla hava 1929 yılında ivme kazanmıştır. Her iki ülke 1925 yılında imzalanan anlaşmaya bir protokol ekleyerek antlaşma süresinin uzatmışlardır. Türkiye bu protokol ile Sovyetlere biraz daha yaklaşmıştır. Özellikle komşu devletlerle anlaşma imzalanmadan önce bu ülkenin onayına başvurması da dikkat çeken bir konudur.9 1.4.Fransa ile İlişkiler ve Hatay Meselesi Türkiye ve Fransa arasında ki Millî Mücadeleden sonra ki ilk ciddi kriz, Türkiye – Suriye sınırının tespiti konusunda olmuştur. 1921 tarihli Türk-Fransız anlaşması ile Suriye sınırı tespit etilmiş ve İskenderun için özel bir idare kabul edilmiş ve bu durum sonraya bırakılmıştır. Bu sorun gelecek yıllarda da devam etmiştir. 1932 ve 38 yılları arasında Fransa ile Türkiye arasında ki münasebetleri etkileyen en önemli olay Hatay yüzünden çıkan uyuşmazlıktır. Suriye’nin Fransız Mandası altında olacağı 1920’de San Remo Anlaşmasıyla belirlenmiş, 1936’da Fransa ve Suriye arasında yapılan bir anlaşma ile de Suriye’nin bağımsız bir devlet olması sağlanmıştır. Bu durum Hatay meselesini tekrar ortaya çıkarmıştır ve bu durum 1939 yılına kadar iki ülke arasında uyuşmazlık sorununa neden olmuştur.10 1936’da Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra Türkiye, Hatay’ın kendi topraklarına katılması için daha yoğun çaba harcamaya başladı. 1938 yılında Atatürk’ün yoğun çabaları sonuç verdi ve Hatay bağımsızlığını kazandı.11 1939 Martından itibaren Avrupa’da olayların savaşa doğru yön alması, Türkİngiliz ittifakının ilk adımlarının atılması ve Batılıların Barış Cephesi çabaları dolayısıyla, Fransa, Türkiye’nin ve Hataylıların isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. 9 Kemal Yakut, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)”: Hüseyin Bağcı (edt.), Türk Dış Politikası 1, Eskişehir, 2013, s .74-75. 10 Mehmet Gönlübol, Cem Sar, s.147-152. 11 Hakkı Uyar, s. 14. 5 23 Haziran 1939’da iki devlet arasında yapılan ile Fransa Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti.12 1.5. İran ile İlişkiler Millî Mücadele döneminde İran ile ilişkiler diğer Müslüman devletlerden beklenen yardım gibi İran’dan da beklenmiştir. Ocak 1921’de Mustafa Kemal, dönemim İran Hükümetiyle ilgili olarak Sovyet bir yetkili ile yaptığı görüşmede; “Biz, İran’la dostluk münasebetleri içindeyiz. Osmanlı Hükümeti’nin önceki elçilik personeli Tahran’da kalmıştır. Elçinin kendisi, gerçekten kaçtı; fakat onun sekreteri ve bütün kadrolar Ankara Hükümeti’ne bağlılıklarını açıkladılar…” diyerek ilişkilerin boyutunu belirtmiştir. Fakat mesafeli yürütülen 2 ülke arasındaki ilişkiler, sınırlarda faaliyet gösteren Kürt aşiretleri yüzünden zaman zaman gerilmiştir. Cumhuriyet döneminde iki ülke arasında ki ilişkiler geliştirilmiştir. Bölgede yıllardır sorun yaratan isyanlar, Kürt aşiretleri, Nasturiler ve bazı sorunlar 2 hükümetin de zaman zaman birbirlerini protesto etmesine neden olduysa da bu sorunların çözümü için ilk resmi anlaşma 22 Nisan 1926’da imzalanmıştır. 1926 Anlaşmasına ek olarak Haziran 1928’de bir protokol daha imzalandı ve görüşmeler 1932’ye kadar sürmüştür. İran 1934’yi gösterdiği gün, Rıza Şah, Başbakanı, 3 ordu kumandanı ve yüksek rütbeli memurlarla birlikte 20 kişilik heyet Farsça “Hoş geldiniz” yazılı Gürbulak sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapmıştır. 16 Haziran günü Ankara’ya yetişen Şah ve maiyeti M. Kemal ve devlet görevlileri tarafından garda karşılandı. Bu ziyaret Şah’ın tek yurtdışı gezisi olmuştur ve dostluk Atatürk’ün vefatına kadar devam etmiştir.13 1.6. Milletler Cemiyeti’ne Giriş Türkiye, I. Dünya Savaşı sonrasında Dünya Barışını korumak amacıyla kurulan ve geniş katılımı amaç edinen, iyi niyetle oluşturulan bu örgüte uzun süre sıcak bakmamıştır. Çünkü bu örgüt kuruluşundan itibaren İngiltere’nin denetiminde olması ve Türkiye’nin İngiltere ile olan ilişkilerinde sürekli Türkiye’nin aleyhine kararlar 12 Sait Dinç, s.24. Cemali Sultanoğlu, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2018, s.9-13. 13 6 alması etkili olmuştur. Türkiye, 1930’dan itibaren bölgesel ve dünya politikalarında barışçı ve kolektif güvenlik anlayışına uygun gelişmeler içine girmesi ve Lozan’dan kalan sorunlarını önemli ölçüde barış ve diplomasi kanalıyla çözmesi, başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın Türkiye’ye olan ilgisini arttırmıştır. 1932 tarihli Silahsızlanma konferansında ki 13 Nisan 1932 oturumunda Türkiye, Milletler cemiyetine üye olabileceğini bildirmiştir. Milletler Cemiyeti Konseyinin 6 Temmuz 1932 tarihli oturumu ve 43 devletin ittifakı ile Türkiye Milletler cemiyetine üye olmuş ve bu teşkilata, katıldıktan sonra sonuna kadar ve samimiyetle bağlı kalmış barışın korunması için Cemiyeti daima desteklemiştir.14 1.7.Boğazlar Politikası Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasıyla beraber imzalanan Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği kısıtlamalardan dolayı gittikçe artan bir kaygı içerisinde olduğu görülmektedir. Lozan Antlaşması imzalanırken, Boğazlarda hakimiyetin sınırlandırılmasına razı gelmiş olan Türkiye, süreç içerisinde bu yönde ki çabalarının sonuçsuz kaldığını ve silahlanma yarışının başladığını görmesi üzerine huzursuzluğu artmıştı. Türkiye, Boğazlar statüsünde ki değişiklik yapma isteğini hukuki yoldan başlatmıştır. Bu çerçevede, İsviçre’de Montreux’de toplanan konferans, 20 Temmuz 1936’da Türkiye’nin, Boğazlar da egemenlini tam olarak kurduğu bir Sözleşmeyle sonuçlanmıştır. Bu konferansın kapanışında, farklı rejimlere mensup heyet başkanlarının nezaket konuşmaları ve Türkiye’den ve onun izlediği politikadan övgüyle söz etmeleri Atatürk’ün izlediği politikanın başarısının bir göstergesidir. 15 14 Sait Dinç, s.16. , Mehmet Gönlübol, Ömer Kürkçüoğlu, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel Bir Bakış”, 15 Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.1, S.2, 1985, s.460-461. 7 SONUÇ Atatürk Dönemi Dış Politikası; ilkeli, rasyonel, milli menfaatleri gözeten, barışçı, uluslararası yapının ve siyasal gelişmelerin şartlarını değerlendiren, geçmişten gelen sorunları bir intikam ve fırsatçı anlayışla değil, uzlaşmacı, iş birliği içinde ve karşılıklı menfaatlere uygun olarak diplomasi faaliyetleriyle çözümlemeye çalışan, barışçı bir aktif dış politikadır. Atatürk Türkiye’nin dış politika esaslarını belirlerken, milletlerarası ilişikleri etkileyen ilkelerle ülkenin milli çıkarlarını göz önünde bulundurmuştur. Yeni kurulmuş bir devlet olması, büyük devletlerin yayılma yollarının üzerinde bulunması ve stratejik bakımdan önemli bölgeleri elinde tutması sebeplerinden dolayı Türkiye tarafından izlenecek dış politikanın milletlerarası ilişkilerin gelişmesine göre ayarlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Millî Mücadele’den sonra egemenliğini bu realist dış politikası sayesinde koruyabilmiştir Millî Mücadele’den sonra Türkiye o dönemin en güçlü devletleriyle komşu durumuna gelmiştir. Atatürk ve Hükümeti bir taraftan büyük devletlerle dostluk ilişkilerini devam ettirmeye çalışırken diğer bir yandan da barışı isteyen bir devlet olarak Milletler Cemiyeti’ne girmiştir. Uluslararası siyasette hakkını savaş veya müdahale ile değil başarılı bir diplomasi sayesinde elde etmiştir. Atatürk döneminde izlenen dış politikanın, milletlerarası ilişkileri etkileyen unsurları Türkiye’nin millî çıkarları ile en iyi şekilde uyuşmaktadır. "Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız." Mustafa Kemal ATATÜRK 8 KAYNAKÇA DİNÇ, Sait, “Atatürk Döneminde (1920- 1938) Türk Dış Politikasında Gelişmelere Genel Bir Bakış; İkili ve Çok uluslu İlişkiler”, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2008. GÖNLÜBOL, Mehmet, KÜRKÇÜOĞLU, Ömer, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel Bir Bakış”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.1, S.2, 1985. GÖNLÜBOL, Mehmet, SAR, Cem, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (19191938)”, Atatürk Araştırma Merkezi, 2013. ORAN, Baskın (edt.), Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, C.1, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018. SULTANOĞLU, Cemali, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2018. UYAR, Hakkı, “Resmî Belgelerinin Işığında Atatürk Dönemi Dış Politikası (19231938)", Yakın Türkiye Tarihinden Sayfalar, Sina Akşin'e Armağan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014. ÜREKLİ, Fatma, “Atatürk Haftası Armağanı”, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003. YAKUT, Kemal, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)”: BAĞCI, Hüseyin (edt.), Türk Dış Politikası 1, Eskişehir, 2013. 9