Mesleki Etik
273 Followers
Recent papers in Mesleki Etik
Meslek sosyolojisi, meslekleşme, meslek etiği, kamu yönetimi, kamu yöneticiliği, üst düzey kamu yöneticiliği, kamu yöneticiliği mesleği, bürokrasi, bürokrat, yönetim bilimi, teknokrat, örgütlenme, yönetim kuramları, örgüt kuramları,... more
Meslek sosyolojisi, meslekleşme, meslek etiği, kamu yönetimi, kamu yöneticiliği, üst düzey kamu yöneticiliği, kamu yöneticiliği mesleği, bürokrasi, bürokrat, yönetim bilimi, teknokrat, örgütlenme, yönetim kuramları, örgüt kuramları, profesyonel etik, profesyonelizm, professionalism, profession, professional ethics, professionalization, professionalism
Korkut, Fatma, Gülay Hasdoğan, Ezgi Çiğdem Beşe, Ezgi Çakır, Yasemin Dönmez, Nimet Başar Kesdi, Bilge Koyun, Batuhan Şahin, Ali Al-Samarei, Merve Çopur Erman, İrem Dilek, Ayşegül Kaya, Mert Kulaksız, Mert Tosun ve Mehmet Erdi Özgürlük.... more
Korkut, Fatma, Gülay Hasdoğan, Ezgi Çiğdem Beşe, Ezgi Çakır, Yasemin Dönmez, Nimet Başar Kesdi, Bilge Koyun, Batuhan Şahin, Ali Al-Samarei, Merve Çopur Erman, İrem Dilek, Ayşegül Kaya, Mert Kulaksız, Mert Tosun ve Mehmet Erdi Özgürlük. Endüstriyel Tasarımcılar İçin Etik Kılavuz. Birinci baskı. Ankara: TMMOB Mimarlar Odası Endüstriyel Tasarımcılar Komisyonu, 2019.
Endüstriyel Tasarımcılar İçin Etik Kılavuz, iki ana kısımdan oluşuyor. "Mesleğin Tanımı ve Kapsamı" başlıklı birinci kısımda Endüstriyel Tasarımın Tanımı, Endüstriyel Tasarımcıların Uygulama Alanları ve Endüstriyel Tasarımcıların Verdikleri Hizmet Türleri bölümleri yer alıyor. "Etik Kılavuz" başlıklı ikinci kısım, Doğal Çevreye Karşı Sorumluluklar, Topluma Karşı Sorumluluklar ve Kültürel Çoğulculuk, Kullanıcıya Karşı Sorumluluklar, Müşteriye Karşı Sorumluluklar, Mesleğe Karşı Sorumluluklar, Meslektaşlara Karşı Sorumluluklar, Diğer Mesleklerle İlişkiler ve Endüstriyel Tasarım Eğitimi bölümlerinden oluşuyor. Kılavuzun sonunda bir de kaynakça yer alıyor.
Endüstriyel Tasarımcılar İçin Etik Kılavuz, iki ana kısımdan oluşuyor. "Mesleğin Tanımı ve Kapsamı" başlıklı birinci kısımda Endüstriyel Tasarımın Tanımı, Endüstriyel Tasarımcıların Uygulama Alanları ve Endüstriyel Tasarımcıların Verdikleri Hizmet Türleri bölümleri yer alıyor. "Etik Kılavuz" başlıklı ikinci kısım, Doğal Çevreye Karşı Sorumluluklar, Topluma Karşı Sorumluluklar ve Kültürel Çoğulculuk, Kullanıcıya Karşı Sorumluluklar, Müşteriye Karşı Sorumluluklar, Mesleğe Karşı Sorumluluklar, Meslektaşlara Karşı Sorumluluklar, Diğer Mesleklerle İlişkiler ve Endüstriyel Tasarım Eğitimi bölümlerinden oluşuyor. Kılavuzun sonunda bir de kaynakça yer alıyor.
Doğru ve yanlış davranışın ilkesi olan etik, günümüzde her türlü davranışın, eylemin bilgisi ve temeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslek etiği ise, bir meslekle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleyen, o meslekle ilgili... more
Doğru ve yanlış davranışın ilkesi olan etik, günümüzde her türlü
davranışın, eylemin bilgisi ve temeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslek
etiği ise, bir meslekle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleyen,
o meslekle ilgili birtakım davranış kuralları oluşturan ve mesleğe
mensup kişilerin bu davranış kurallarına uymasını zorunlu kılan, uymayanları
meslekten çıkaran, hizmet ideallerini koruyan ilkeler bütünüdür.
Bu anlamda her mesleğin kendine özgü etik ilkeleri vardır.
Dünyada ve Türkiye’de bu alanda ve bu kapsamda yayımlanmış ilk
eser olan “Meslek Etiği Kavramları” isimli bu kitapta 26 meslek etiği
kavramı ve etik üzerine 1 araştırma, detaylı olarak ele alınarak açıklanmaktadır.
Bunlar; adalet-yargı, adli bilimler, bankacılık, bilim, bilimsel
yayın, bilişim, çevre, eğitim, göç-sınır işlemleri, halkla ilişkiler, iletişim,
insan kaynakları, istihbarat, kadın sağlığı, kamu politikası, kamu yönetimi,
liderlik, medya, mentorluk & koçluk etiği, polis, sosyal bilimler,
spor, suç soruşturması, terörizm, tıp ve trafik etiğidir. Kitaptaki tek araştırma
ise polis etiği üzerinedir.
Meslek etiği kavramlarıyla ilgili bir kitap çalışması yapma fikri, bu
alanda yazılmış kapsamlı bir kitabın olmaması ve etik üzerine çalışan
insanların, meslek etikleriyle ilgili sadece genel etik ilkeleri değil; fakat
aynı zamanda her bir meslekle ilgili özel etik bilgiye de sahip olmasının
faydalı olacağı düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, ilgili meslekte
çalışanlar sadece kendi meslek etik ilkelerini öğrenmekle kalmayacak,
başka meslek etik ilkelerini de inceleyerek, kendi meslekleriyle ilgili
etik düşünceleri ileri boyutlara taşıyabileceklerdir.
Eser, ilgili mesleğin hizmet içi eğitimlerinde ve etik eğitimlerinde
başvurulacak bir kaynak olacak olmasının yanında, üniversitelerde lisans,
yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde etik alanında çalışma yapan
öğrenci ve akademisyenler için de temel kaynak olacaktır.
Eserde yer almayan diğer meslek etiği kavramlarının önümüzdeki
yıllarda kitaba dahil edilmesi düşünülmektedir.
Konular, yazarların akademik ilgi alanları ve mesleki uzmanlıkları
göz önünde bulundurularak dağıtılmış; özellikle ilgili mesleğin ayrıntılarına
sahip olan akademisyenler tercih edilmiştir. Yazarlarımıza katkılarından
ötürü çok teşekkür ederiz.
Eserin; bilime, bilim insanlarına ve meslek mensuplarına katkı sağlaması
temennisiyle iyi okumalar dileriz.
davranışın, eylemin bilgisi ve temeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslek
etiği ise, bir meslekle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleyen,
o meslekle ilgili birtakım davranış kuralları oluşturan ve mesleğe
mensup kişilerin bu davranış kurallarına uymasını zorunlu kılan, uymayanları
meslekten çıkaran, hizmet ideallerini koruyan ilkeler bütünüdür.
Bu anlamda her mesleğin kendine özgü etik ilkeleri vardır.
Dünyada ve Türkiye’de bu alanda ve bu kapsamda yayımlanmış ilk
eser olan “Meslek Etiği Kavramları” isimli bu kitapta 26 meslek etiği
kavramı ve etik üzerine 1 araştırma, detaylı olarak ele alınarak açıklanmaktadır.
Bunlar; adalet-yargı, adli bilimler, bankacılık, bilim, bilimsel
yayın, bilişim, çevre, eğitim, göç-sınır işlemleri, halkla ilişkiler, iletişim,
insan kaynakları, istihbarat, kadın sağlığı, kamu politikası, kamu yönetimi,
liderlik, medya, mentorluk & koçluk etiği, polis, sosyal bilimler,
spor, suç soruşturması, terörizm, tıp ve trafik etiğidir. Kitaptaki tek araştırma
ise polis etiği üzerinedir.
Meslek etiği kavramlarıyla ilgili bir kitap çalışması yapma fikri, bu
alanda yazılmış kapsamlı bir kitabın olmaması ve etik üzerine çalışan
insanların, meslek etikleriyle ilgili sadece genel etik ilkeleri değil; fakat
aynı zamanda her bir meslekle ilgili özel etik bilgiye de sahip olmasının
faydalı olacağı düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, ilgili meslekte
çalışanlar sadece kendi meslek etik ilkelerini öğrenmekle kalmayacak,
başka meslek etik ilkelerini de inceleyerek, kendi meslekleriyle ilgili
etik düşünceleri ileri boyutlara taşıyabileceklerdir.
Eser, ilgili mesleğin hizmet içi eğitimlerinde ve etik eğitimlerinde
başvurulacak bir kaynak olacak olmasının yanında, üniversitelerde lisans,
yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde etik alanında çalışma yapan
öğrenci ve akademisyenler için de temel kaynak olacaktır.
Eserde yer almayan diğer meslek etiği kavramlarının önümüzdeki
yıllarda kitaba dahil edilmesi düşünülmektedir.
Konular, yazarların akademik ilgi alanları ve mesleki uzmanlıkları
göz önünde bulundurularak dağıtılmış; özellikle ilgili mesleğin ayrıntılarına
sahip olan akademisyenler tercih edilmiştir. Yazarlarımıza katkılarından
ötürü çok teşekkür ederiz.
Eserin; bilime, bilim insanlarına ve meslek mensuplarına katkı sağlaması
temennisiyle iyi okumalar dileriz.
Bu araştırmanın amacı akademisyenlerim Tanrısal sendrom düzeylerini belirleyerek onların Tanrısal sendrom düzeyleri üzerinde kişilik özelliklerinin, benlik saygılarının ve demografik farklılıklarının etkili olup olmadığını ve... more
Bu araştırmanın amacı akademisyenlerim Tanrısal sendrom düzeylerini belirleyerek
onların Tanrısal sendrom düzeyleri üzerinde kişilik özelliklerinin, benlik saygılarının ve
demografik farklılıklarının etkili olup olmadığını ve akademisyenlerin Tanrısal sendrom
düzeylerinin örgütsel sosyalizasyon süreçlerine muhtemel etkisini araştırmak olarak
belirlenmiştir. Bu amaca ek olarak akademisyenlerin Tanrısal sendrom düzeylerinin onların
eğitime olan yaklaşımlarını etkileyip etkilemediği de bu araştırma kapsamında incelenen
konular arasına dahil edilmiştir. Araştırma kapsamında iki tip veri toplama yöntemi
kullanılmıştır. Bunlardan ilki anket ikincisi ise Nörobilim çalışmasıdır. Araştırmaya kolayda
örneklem metodu kullanılarak seçilen 12 akademisyen katılmıştır. Araştırma örnekleminin
küçük tutulmasının sebebi araştırmada Nörobilim çalışması da yapılmış olmasından
kaynaklıdır. Araştırmada ayrıca katılımcı akademisyenlerin öğrenme-öğretme yaklaşımlarını
belirleyebilmek için katılımcı akademisyenlerin her birinin 11 öğrenci ile (toplam 132 öğrenci)
anket uygulaması yapılmıştır. Çıkan sonuçlara göre araştırmaya katılan akademisyenler daha
çok uyumlu ve sorumlu kişilik özellikleri sergilemektedirler. Katılımcı akademisyenlerin
benlik saygısı düzeyleri yüksektir. Narsistik kişilik özellikleri envanteri sonuçları göstermiştir
ki araştırmaya katılan akademisyenlerin sekizi düşük narsistik kişilik özelliklerine 4 ise yüksek
narsistik kişilik özelliklerine sahiptir. İlişki analizi sonuçlarına göre kadın katılımcıların, dekan
ve dekan yardımcısı statüsündeki katılımcıların, doktora mezuniyetine Türkiye’deki bir
üniversiteden sahip olan katılımcıların, doçent unvanına sahip katılımcıların ve orta yaş (41-
50) katılımcıların daha fazla narsistik kişilik özellikleri sergiledikleri ortaya konmuştur.
ii
Regresyon analizleri sonucunda beş faktör kişilik envanteri alt boyutlarından dışadönüklük alt
boyutunun narsistik kişilik özelliğini ve narsistik kişilik özelliğinin örgütsel sosyalizasyonu
istatistiksel olarak anlamlı ancak negatif yönde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca, narsistik kişilik
seviyeleri yüksek olan akademisyenlerin geleneksel yaklaşımı benimsedikleri aksine düşük
narsistik kişilik özelliklerine sahip katılımcıların ise yapılandırmacı yaklaşımı benimsedikleri
bu araştırma ile ortaya çıkan sonuçlar arasındadır. Bu araştırma kapsamında yapılan Nörobilim
çalışması da yüksek narsistik kişilik özelliğine sahip katılımcıların manipüle edildiklerinde
stres seviyelerinin arttığını ve başta olmayan ilgi ve odaklarının arttığını ortaya koymuştur.
onların Tanrısal sendrom düzeyleri üzerinde kişilik özelliklerinin, benlik saygılarının ve
demografik farklılıklarının etkili olup olmadığını ve akademisyenlerin Tanrısal sendrom
düzeylerinin örgütsel sosyalizasyon süreçlerine muhtemel etkisini araştırmak olarak
belirlenmiştir. Bu amaca ek olarak akademisyenlerin Tanrısal sendrom düzeylerinin onların
eğitime olan yaklaşımlarını etkileyip etkilemediği de bu araştırma kapsamında incelenen
konular arasına dahil edilmiştir. Araştırma kapsamında iki tip veri toplama yöntemi
kullanılmıştır. Bunlardan ilki anket ikincisi ise Nörobilim çalışmasıdır. Araştırmaya kolayda
örneklem metodu kullanılarak seçilen 12 akademisyen katılmıştır. Araştırma örnekleminin
küçük tutulmasının sebebi araştırmada Nörobilim çalışması da yapılmış olmasından
kaynaklıdır. Araştırmada ayrıca katılımcı akademisyenlerin öğrenme-öğretme yaklaşımlarını
belirleyebilmek için katılımcı akademisyenlerin her birinin 11 öğrenci ile (toplam 132 öğrenci)
anket uygulaması yapılmıştır. Çıkan sonuçlara göre araştırmaya katılan akademisyenler daha
çok uyumlu ve sorumlu kişilik özellikleri sergilemektedirler. Katılımcı akademisyenlerin
benlik saygısı düzeyleri yüksektir. Narsistik kişilik özellikleri envanteri sonuçları göstermiştir
ki araştırmaya katılan akademisyenlerin sekizi düşük narsistik kişilik özelliklerine 4 ise yüksek
narsistik kişilik özelliklerine sahiptir. İlişki analizi sonuçlarına göre kadın katılımcıların, dekan
ve dekan yardımcısı statüsündeki katılımcıların, doktora mezuniyetine Türkiye’deki bir
üniversiteden sahip olan katılımcıların, doçent unvanına sahip katılımcıların ve orta yaş (41-
50) katılımcıların daha fazla narsistik kişilik özellikleri sergiledikleri ortaya konmuştur.
ii
Regresyon analizleri sonucunda beş faktör kişilik envanteri alt boyutlarından dışadönüklük alt
boyutunun narsistik kişilik özelliğini ve narsistik kişilik özelliğinin örgütsel sosyalizasyonu
istatistiksel olarak anlamlı ancak negatif yönde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca, narsistik kişilik
seviyeleri yüksek olan akademisyenlerin geleneksel yaklaşımı benimsedikleri aksine düşük
narsistik kişilik özelliklerine sahip katılımcıların ise yapılandırmacı yaklaşımı benimsedikleri
bu araştırma ile ortaya çıkan sonuçlar arasındadır. Bu araştırma kapsamında yapılan Nörobilim
çalışması da yüksek narsistik kişilik özelliğine sahip katılımcıların manipüle edildiklerinde
stres seviyelerinin arttığını ve başta olmayan ilgi ve odaklarının arttığını ortaya koymuştur.
Doğruluk, yasallık, yeterlik, güvenirlik, mesleğe bağlılık ilkeleri ile bütünleşen ve her iş görenin bireysel alanında ki uygulamaları ile izlenen meslek etiğinin, meslek erbabının iş gördüğü örgüt dâhilinde üretilen ve örgüt kültürünün... more
Doğruluk, yasallık, yeterlik, güvenirlik, mesleğe bağlılık ilkeleri ile bütünleşen ve her iş
görenin bireysel alanında ki uygulamaları ile izlenen meslek etiğinin, meslek erbabının iş
gördüğü örgüt dâhilinde üretilen ve örgüt kültürünün bir parçası olan örgütsel etik iklimden
etkilenme durumunun araştırıldığı bu çalışma betimsel türde bir korelasyon çalışmasıdır. Veri
toplamak amacıyla, “Örgütsel Etik İklim Ölçeği” ile “Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler
Ölçeği” kullanılmış olup; “Örgütsel Etik İklim Ölçeği”nin son halinin eğitim örgütlerinde
kullanılabilirliği tekrar denetlenerek yeniden Türkçeye uyarlanmıştır. Araştırma sonuçlarına
göre, eğitim örgütlerinde yardımseverlik etik ölçütüne göre sosyal sorumluğun ön plana
çıktığı, örgüt kurallarının yöntemlerinin, yasa ve mesleki ilkelerin izlendiği, arkadaşlık
ilişkilerine dayanan, örgüt çıkar ve verimliliğinin gözetildiği bir örgütsel etik iklimin olduğu bu
iklimin, öğretmenlik meslek etiği ilkelerinin alt boyutları ile pozitif yönlü anlamlı ilişkiler
gösterdiği; ancak bu ilişkilerin araştırma kapsamında seçilen bağımsız değişkenler olan
cinsiyet, kıdem, çalışılan kurum türü, birlikte çalışılan öğretmen sayısı ve görev süresi
değişkenlerinden etkilenmediği bulgulanmıştır.
görenin bireysel alanında ki uygulamaları ile izlenen meslek etiğinin, meslek erbabının iş
gördüğü örgüt dâhilinde üretilen ve örgüt kültürünün bir parçası olan örgütsel etik iklimden
etkilenme durumunun araştırıldığı bu çalışma betimsel türde bir korelasyon çalışmasıdır. Veri
toplamak amacıyla, “Örgütsel Etik İklim Ölçeği” ile “Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler
Ölçeği” kullanılmış olup; “Örgütsel Etik İklim Ölçeği”nin son halinin eğitim örgütlerinde
kullanılabilirliği tekrar denetlenerek yeniden Türkçeye uyarlanmıştır. Araştırma sonuçlarına
göre, eğitim örgütlerinde yardımseverlik etik ölçütüne göre sosyal sorumluğun ön plana
çıktığı, örgüt kurallarının yöntemlerinin, yasa ve mesleki ilkelerin izlendiği, arkadaşlık
ilişkilerine dayanan, örgüt çıkar ve verimliliğinin gözetildiği bir örgütsel etik iklimin olduğu bu
iklimin, öğretmenlik meslek etiği ilkelerinin alt boyutları ile pozitif yönlü anlamlı ilişkiler
gösterdiği; ancak bu ilişkilerin araştırma kapsamında seçilen bağımsız değişkenler olan
cinsiyet, kıdem, çalışılan kurum türü, birlikte çalışılan öğretmen sayısı ve görev süresi
değişkenlerinden etkilenmediği bulgulanmıştır.
- by Fatmanur Özen and +1
- •
- örgüt Kültürü, Etik İKlim, Mesleki Etik
Öğretmenlik Mesleği ve Meslek Ahlakı
Each professional determines principles of ethics according to the area of services and the groups in its responsibilities. Therefore, for each profession there are special knowledge, methods and ethical values. In social sence, the... more
Each professional determines principles of ethics according to the area of services and the groups in its responsibilities. Therefore, for each profession there are special knowledge, methods and ethical values. In social sence, the development of ethical principles also provides an appreciation of the profession. In this study, the professional code of ethics and conductedstudies in the field of librarianship in Turkey and Iran has examined comparatively. In this context with a theoretical approach in research conducted studies and publications and also professional ethics related to the law in the field of librarianship in Turkey and Iran is given. As a result, laws and regulations are the main reasons for differences in application of the principles of professional ethics. Also it is concluded that to raise the awareness about ethics the results of scientific meetings and conducted studies in the field of librarianship should be reflected to the laws and regulations.
Muhasebe ilk ortaya çıktığı günden beri önemi her geçen gün artan bir faaliyet olmuştur. Çünkü ekonomik faaliyetlere ilişkin neredeyse tüm kararlar muhasebe bilgi sisteminin çıktıları kullanılarak verilmektedir. Kamu yararı gözetilerek... more
Muhasebe ilk ortaya çıktığı günden beri önemi her geçen gün artan bir faaliyet olmuştur. Çünkü ekonomik faaliyetlere ilişkin neredeyse tüm kararlar muhasebe bilgi sisteminin çıktıları kullanılarak verilmektedir. Kamu yararı gözetilerek yürütülmesi gereken bir meslek olan muhasebede, meslek mensuplarının etik davranması bir zorunluluktur. Diğer önemli mesleklerde olduğu gibi muhasebe mesleğinde de meslek mensuplarına rehberlik etmesi amacıyla etik ilkeler geliştirilmiştir. Muhasebe mesleğinde etik ilkelerin gelişimini tarihsel bir perspektifle üç dönem halinde incelemek mümkündür. Birinci aşama ya da başlangıç olarak betimlenebilecek dönemi Luca Pacioli tarafından yazılan Summa Arithmetica ile başlatmak olasıdır. Pacioli, Summa Arithmetica’da defter tutanlara yönelik olarak, dürüst ve gerçeklere bağlı olmayı, sahte defter tutmamayı, vicdanlı ve çalışkan olmayı, mesleki özen ve kayıt nizamına uymayı öğütlemiştir. İkinci aşama ya da erken dönem diye de isimlendirilebilecek dönem, 19. yüzyılın sonlarında muhasebenin bir meslek olarak meşruiyetini oluşturma çabası içine girdiği zaman aralığıdır. 1917 yılında AIA tarafından yayınlanan sekiz maddelik etik kural meslek mensuplarını tanımlayarak, onlara uymaları için bir takım mesleki davranış kuralı getirmiştir. Üçüncü aşama ya da gelişme dönemi olarak tabir edilebilecek dönemi ise küreselleşme sürecinin başladığı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlatmak mümkündür. Bu dönemde ABD merkezli AICPA, INTOSAI, IIA ve IFAC tarafından geliştirilen etik kodlar belirleyici olmuştur. Gelişme dönemimde dürüstlük, tarafsızlık, gizlilik ve mesleki yeterlilik olarak isimlendirilen etik kodlar ortak bir payda yaratmıştır.
- by HASAN GÜL
- •
- AICPA, Etik Kodlar, Muhasebe, Ifac
Milli Eğitim Bakanlığı ile Savunma Sanayi Başkanlığı Mesleki ve Teknik Eğitimi İşbirliği Protokolü by Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIĞI Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü MEB ve SSB... more
Milli Eğitim Bakanlığı ile Savunma Sanayi Başkanlığı Mesleki ve Teknik Eğitimi İşbirliği Protokolü by Sefa Sezer
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIĞI Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü MEB ve SSB arasında, savunma sanayii ile meslek eğitimi alanında yeni bir ekosistem inşa etmek üzere Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü imzalandı. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) arasında Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü imzalandı. Söz konusu protokolün; endüstriyel otomasyon teknolojisi, gemi yapımı, tasarım teknolojisi, uçak bakım, büyük veri, yapay zeka, siber güvenlik, uçak teknolojisi, aviyonik sistemler gibi konu ve alanlarda öğretmelerin eğitimi ve kapasite geliştirilmesiyle başlayacağı belirtildi. Düzenlenen imza töreniyle temelleri atılan programın, öğrencilerin de dahil olacağı bir süreç ile ortaöğretimde meslekî eğitimin güçlendirilmesi, uzmanlar yetiştirilmesi ve savunma
3 sanayiine dair farkındalığın artırılmasını da kapsayan geniş kapsamlı bir çalışmaya dönüşmesi amaçlanıyor. İmzalanan protokol, ilk etapta bilişim teknolojisi, elektrik elektronik teknolojisi, endüstriyel otomasyon teknolojisi, gemi yapımı, makine teknolojisi, metal teknolojisi, motorlu araçlar teknolojisi, tasarım teknolojisi, uçak bakım, yenilenebilir enerji teknolojisi, uçak teknolojisi ile büyük veri, yapay zeka, siber güvenlik ve aviyonik sistemler gibi konuları kapsayacak. MEB ile SSB arasında imzalanan protokolün ilk adımlarından birinin, savunma sanayii ve meslek eğitimi alanında yeni bir ekosistem inşa etmek olduğu açıklandı. SSB ve MEB iş birliğine ilişkin ana protokol özelliğine sahip olan Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü, kapsamı ve temaları itibarıyla da alanında bir ilk niteliği taşıyor. Ana protokole referansla birçok alt protokolün de imzalanma sürecinde olduğu açıklanırken, Savunma Teknolojileri Mühendislik (STM) ve Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (MTEGM) arasında bir alt protokolün devreye sokulacağı ve diğerlerinin de kısa süre içerisinde imzalanacağı belirtildi.
4 SAVUNMA SANAYİİ İLE ORTAÖĞRETİM BİR ARAYA GELİYOR Savunma sanayii ve ortaöğretim süreçlerini bir araya getiren protokol, mevcut uzmanlıkların derinleşmesi, yeni uzmanlar yetiştirilmesi ile imkân ve kapasitelerin artırılmasını hedefliyor. İnşa edilecek ekosistem sayesinde, MEB in insan kaynağı ile SSB ve iştirakçi firmaların uzmanlığının ve kapasitesinin bir araya gelmesi öngörülürken, geleceğin mühendisleri, analistleri ve tasarımcılarının söz konusu iş birliğinin sonucunda Türkiye ye bir katma değer olarak dönmesi bekleniyor. Parlak ve zeki öğrencilere henüz ortaöğretimdeyken ulaşma imkânı sağlayacak ve teknoloji, yaratıcılık ile yenilik gibi alanlarda insan kaynağına yatırım yapmaya yönelik somut adımlar atılacak olan bu süreç, zaman kaybını azaltmasının yanı sıra öğretmenler tarafından doğrudan alanında başarıyla öne çıkmış savunma sanayii kurumlarından bilgi alma ve tecrübe paylaşımı fırsatını sunacak.
5 YAPAY ZEKA VE BÜYÜK VERİ ÖZEL OLARAK ELE ALINDI MEB ve SSB arasındaki görüşmelerde yapay zeka, büyük veri ve siber güvenlik konularının özel olarak ele alındığı bilgisine ulaşılırken, bu alanlarda mevcut durumun gözden geçirildiği ve ortak çalışmaların başlatılmasının söz konusu olduğu ifade edildi. SSB NİN ÇALIŞMALARI HIZLANDI 2017 yılı sonunda Cumhurbaşkanlığına bağlanan ve 600 den fazla projeyi sürdüren SSB, Savunma Sanayii İcra Komitesi Başkanlığını yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın talimatları doğrultusunda ortaöğretim öğretmen ve öğrencilerine yönelik çalışmalarını artırdı. İlerleyen süreçte liselere yönelik çalışmalarını katlayacak olan SSB, savunma sanayiine yönelik farkındalık çalışmalarına da ağırlık verecek. İnsan kaynağına yapılan doğrudan yatırımlar sayesinde hem Türkiye nin savunma ihtiyaçlarının yerli ve millî kaynaklardan sağlanmasının artırılması hem de SSB nin teknolojik kalkınmaya ve ihracata sağladığı katkının daha da artırılması hedefleniyor.
6 MEB İLE ASELSAN ARASINDA DA PROTOKOL İMZALANMIŞTI Daha önce MEB ile ASELSAN arasında da iş birliğine yönelik bir protokol imzalanmış ve protokolde savunma sanayiine yönelik nitelikli insan gücünü yetiştirmek amacıyla yapılacak çalışmalar belirlenmişti. Protokol kapsamında, ASELSAN ın ortaöğretim alanında savunma sanayii sistemlerine yönelik ilk Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi ni kuracağı noktasında karar alınmıştı. HAVELSAN DA MEB İLE PROTOKOL İMZALAMIŞTI 10 Aralık 2018'de ise MEB ile HAVELSAN arasında imzalanan "Meslekî Eğitim İş Birliği Protokolü" kapsamında meslekî ve teknik ortaöğretim kurumlarında görev yapan atölye ve laboratuvar öğretmenlerine bilişim ve endüstriyel teknoloji alanında eğitim verilmesi karara bağlanmıştı.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIĞI Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü MEB ve SSB arasında, savunma sanayii ile meslek eğitimi alanında yeni bir ekosistem inşa etmek üzere Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü imzalandı. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) arasında Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü imzalandı. Söz konusu protokolün; endüstriyel otomasyon teknolojisi, gemi yapımı, tasarım teknolojisi, uçak bakım, büyük veri, yapay zeka, siber güvenlik, uçak teknolojisi, aviyonik sistemler gibi konu ve alanlarda öğretmelerin eğitimi ve kapasite geliştirilmesiyle başlayacağı belirtildi. Düzenlenen imza töreniyle temelleri atılan programın, öğrencilerin de dahil olacağı bir süreç ile ortaöğretimde meslekî eğitimin güçlendirilmesi, uzmanlar yetiştirilmesi ve savunma
3 sanayiine dair farkındalığın artırılmasını da kapsayan geniş kapsamlı bir çalışmaya dönüşmesi amaçlanıyor. İmzalanan protokol, ilk etapta bilişim teknolojisi, elektrik elektronik teknolojisi, endüstriyel otomasyon teknolojisi, gemi yapımı, makine teknolojisi, metal teknolojisi, motorlu araçlar teknolojisi, tasarım teknolojisi, uçak bakım, yenilenebilir enerji teknolojisi, uçak teknolojisi ile büyük veri, yapay zeka, siber güvenlik ve aviyonik sistemler gibi konuları kapsayacak. MEB ile SSB arasında imzalanan protokolün ilk adımlarından birinin, savunma sanayii ve meslek eğitimi alanında yeni bir ekosistem inşa etmek olduğu açıklandı. SSB ve MEB iş birliğine ilişkin ana protokol özelliğine sahip olan Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme İş Birliği Protokolü, kapsamı ve temaları itibarıyla da alanında bir ilk niteliği taşıyor. Ana protokole referansla birçok alt protokolün de imzalanma sürecinde olduğu açıklanırken, Savunma Teknolojileri Mühendislik (STM) ve Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (MTEGM) arasında bir alt protokolün devreye sokulacağı ve diğerlerinin de kısa süre içerisinde imzalanacağı belirtildi.
4 SAVUNMA SANAYİİ İLE ORTAÖĞRETİM BİR ARAYA GELİYOR Savunma sanayii ve ortaöğretim süreçlerini bir araya getiren protokol, mevcut uzmanlıkların derinleşmesi, yeni uzmanlar yetiştirilmesi ile imkân ve kapasitelerin artırılmasını hedefliyor. İnşa edilecek ekosistem sayesinde, MEB in insan kaynağı ile SSB ve iştirakçi firmaların uzmanlığının ve kapasitesinin bir araya gelmesi öngörülürken, geleceğin mühendisleri, analistleri ve tasarımcılarının söz konusu iş birliğinin sonucunda Türkiye ye bir katma değer olarak dönmesi bekleniyor. Parlak ve zeki öğrencilere henüz ortaöğretimdeyken ulaşma imkânı sağlayacak ve teknoloji, yaratıcılık ile yenilik gibi alanlarda insan kaynağına yatırım yapmaya yönelik somut adımlar atılacak olan bu süreç, zaman kaybını azaltmasının yanı sıra öğretmenler tarafından doğrudan alanında başarıyla öne çıkmış savunma sanayii kurumlarından bilgi alma ve tecrübe paylaşımı fırsatını sunacak.
5 YAPAY ZEKA VE BÜYÜK VERİ ÖZEL OLARAK ELE ALINDI MEB ve SSB arasındaki görüşmelerde yapay zeka, büyük veri ve siber güvenlik konularının özel olarak ele alındığı bilgisine ulaşılırken, bu alanlarda mevcut durumun gözden geçirildiği ve ortak çalışmaların başlatılmasının söz konusu olduğu ifade edildi. SSB NİN ÇALIŞMALARI HIZLANDI 2017 yılı sonunda Cumhurbaşkanlığına bağlanan ve 600 den fazla projeyi sürdüren SSB, Savunma Sanayii İcra Komitesi Başkanlığını yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın talimatları doğrultusunda ortaöğretim öğretmen ve öğrencilerine yönelik çalışmalarını artırdı. İlerleyen süreçte liselere yönelik çalışmalarını katlayacak olan SSB, savunma sanayiine yönelik farkındalık çalışmalarına da ağırlık verecek. İnsan kaynağına yapılan doğrudan yatırımlar sayesinde hem Türkiye nin savunma ihtiyaçlarının yerli ve millî kaynaklardan sağlanmasının artırılması hem de SSB nin teknolojik kalkınmaya ve ihracata sağladığı katkının daha da artırılması hedefleniyor.
6 MEB İLE ASELSAN ARASINDA DA PROTOKOL İMZALANMIŞTI Daha önce MEB ile ASELSAN arasında da iş birliğine yönelik bir protokol imzalanmış ve protokolde savunma sanayiine yönelik nitelikli insan gücünü yetiştirmek amacıyla yapılacak çalışmalar belirlenmişti. Protokol kapsamında, ASELSAN ın ortaöğretim alanında savunma sanayii sistemlerine yönelik ilk Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi ni kuracağı noktasında karar alınmıştı. HAVELSAN DA MEB İLE PROTOKOL İMZALAMIŞTI 10 Aralık 2018'de ise MEB ile HAVELSAN arasında imzalanan "Meslekî Eğitim İş Birliği Protokolü" kapsamında meslekî ve teknik ortaöğretim kurumlarında görev yapan atölye ve laboratuvar öğretmenlerine bilişim ve endüstriyel teknoloji alanında eğitim verilmesi karara bağlanmıştı.
Türkiye’de, Hukuk Devleti anlayışının ve etkin bir yargılama faaliyetinin onsuz olmaz koşulları olarak kabul edilen hususların eksik olması, “Hukuk Devletine” olan güveni sarsmaktadır. Hiçbir şüphe yok ki, yargılama hizmetinin iyi... more
Türkiye’de, Hukuk Devleti anlayışının ve etkin bir yargılama faaliyetinin onsuz olmaz koşulları olarak kabul edilen hususların eksik olması, “Hukuk Devletine” olan güveni sarsmaktadır. Hiçbir şüphe yok ki, yargılama hizmetinin iyi işlemediği kanaati Türkiye’de en yaygın düşüncelerden biridir. Genel olarak toplum yargıdan ve adaletin işleyişinden hoşnut değildir. “Bu ülkede adalet yok” ya da “yapanın yanına kar kalıyor” gibi düşünceler çok yaygın biçimde dile getirilmektedir. Yargıya duyulan güvenin azalması, buna bağlı olarak yargıya saygının azalmasına da yol açmakta, yargının giderek bir ayakbağı gibi algılanmasına yol açmaktadır. Bunun toplumsal yaşamda yol açtığı en büyük tehlikelerden biri, kişilerin uyuşmazlıklarını yargıyla görmekten çok, başka yollara yönelmeleri tehlikesi ve tehdidini getiriyor olmasıdır. Özellikle ekonomik yaşamın ve koşulların gereksinimi olan hızlı ve adil yargılama gerçekleşmeyince, “çek, senet mafyası ve tahsil çeteleri” dediğimiz, yasa dışı gruplar, yol ve yöntemler ortaya çıkmaktadır.
Bu durumun ve buna bağlı olarak yaygınlaşan güven kaybının nedenleri arasında, tabi ki, Türkiye’ye özgü, bir takım ekonomik krizler, yüksek enflasyon, toplumsal alışkanlıklar, belirli konulardaki tepki azlığı, gelenek ve görenekler gibi hususlar bulunmakla birlikte, esas olarak etkili olan unsurlar şunlardır;
- bazı Anayasal ve yasal kurumların düzenlenişi nedeniyle (HSYK’nun oluşum ve işleyiş tarzı gibi), hakim ve savcıların bağımsızlıklarının ve tarafsızlıklarının tartışma konusu yapılması ve siyasal etki, baskı ve tartışmalar altında kalmaları,
- yargılamanın çok yavaş işlemesi, buna karşılık uyuşmazlık sayısının ters orantılı olarak artması, çözüme ulaştırılamayan ve mahkemelerde yıldan yıla devredilen dosyalar nedeniyle iş yükünün dayanılmaz biçimde artması,
- yargılama işlevinin yerine getirilmesi sırasında, gerek hukuk mahkemelerinde, gerek ceza mahkemelerinde, gerek ise idari yargıda tüm önlemlerin (tutuklama işlemleri, soruşturma safhaları, hatta bilirkişilik ve tebligat gibi kurumların) son derece karmaşık ve süreci uzatan nitelikte olması,
- teknik alt yapı sorunlarının giderilememiş olması, bina, araç, gereç yetersizliklerinin had safhada olması nedeniyle, yargılamanın saygın, adil ve süratli olmadığı görüntüsünün ve inanışının yaygınlaşması,
- personel sorunlarının, eğitim noksanlığının giderilememiş olması, gerek hizmet öncesi, gerek hizmet içi eğitim olanaklarının sınırlılığı yanı sıra, maaşlar, çalışma koşulları gibi nedenlerle kaliteli eleman sağlama ve yetiştirmenin zorluğu.
Bu öncelikli tespitler dikkate alındığında, Türkiye’de yargılama sürecine ilişkin bir çalışmanın yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada İHAS dayanak alınarak iç hukukumuzda değiştirilmesi gereken düzenlemeler ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Bu durumun ve buna bağlı olarak yaygınlaşan güven kaybının nedenleri arasında, tabi ki, Türkiye’ye özgü, bir takım ekonomik krizler, yüksek enflasyon, toplumsal alışkanlıklar, belirli konulardaki tepki azlığı, gelenek ve görenekler gibi hususlar bulunmakla birlikte, esas olarak etkili olan unsurlar şunlardır;
- bazı Anayasal ve yasal kurumların düzenlenişi nedeniyle (HSYK’nun oluşum ve işleyiş tarzı gibi), hakim ve savcıların bağımsızlıklarının ve tarafsızlıklarının tartışma konusu yapılması ve siyasal etki, baskı ve tartışmalar altında kalmaları,
- yargılamanın çok yavaş işlemesi, buna karşılık uyuşmazlık sayısının ters orantılı olarak artması, çözüme ulaştırılamayan ve mahkemelerde yıldan yıla devredilen dosyalar nedeniyle iş yükünün dayanılmaz biçimde artması,
- yargılama işlevinin yerine getirilmesi sırasında, gerek hukuk mahkemelerinde, gerek ceza mahkemelerinde, gerek ise idari yargıda tüm önlemlerin (tutuklama işlemleri, soruşturma safhaları, hatta bilirkişilik ve tebligat gibi kurumların) son derece karmaşık ve süreci uzatan nitelikte olması,
- teknik alt yapı sorunlarının giderilememiş olması, bina, araç, gereç yetersizliklerinin had safhada olması nedeniyle, yargılamanın saygın, adil ve süratli olmadığı görüntüsünün ve inanışının yaygınlaşması,
- personel sorunlarının, eğitim noksanlığının giderilememiş olması, gerek hizmet öncesi, gerek hizmet içi eğitim olanaklarının sınırlılığı yanı sıra, maaşlar, çalışma koşulları gibi nedenlerle kaliteli eleman sağlama ve yetiştirmenin zorluğu.
Bu öncelikli tespitler dikkate alındığında, Türkiye’de yargılama sürecine ilişkin bir çalışmanın yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada İHAS dayanak alınarak iç hukukumuzda değiştirilmesi gereken düzenlemeler ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Meslek etiği kavramı, herhangi bir toplumun tüm alt yapı ve üst yapısını şekillendiren kurum, kuruluş, güçler, şirketler ve meslek grupları bünyesinde önem ihtiva etmektedir. Bu konuda yapılan çalışmaların aralıksız sürmesi de bu önemi... more
Meslek etiği kavramı, herhangi bir toplumun tüm alt yapı ve üst yapısını şekillendiren kurum, kuruluş, güçler, şirketler ve meslek grupları bünyesinde önem ihtiva etmektedir. Bu konuda yapılan çalışmaların aralıksız sürmesi de bu önemi ayrıca perçinlemektedir. Ancak, meslek etiği ilkelerinin çeşitli meslek gruplarının her biri için ayrı ayrı tanımlanmasından dolayı ilkelerin formülasyonunda ve kodlanmasında belli sorunlar olsa da, esas temel sorunun toplumların değer yargılarına göre oluşan göreceliğe ilişkin bakış açılarının hangi oranda asgariye indirilerek, genel kabul görmüş çözümlerin, tanımlamaların ve yargılamaların yapılacağıdır. Teoride söz konusu olan bu tanımlamaların yapılması, özellikle gelişmiş ülkelere göre gelişmekte olan ülkelerde kendisini toplumun her kademesinde hissettiren elitizmin meslek etiği ilkelerinin toplum lehine uygulanmasını olumsuz olarak etkilemektedir.
Etik, felsefenin en eski disiplinlerinden biridir. Günümüzde, genellikle kamu görevlilerinin davranış ve kararlarını belirleyecek ilkeler ya da normlar olarak anlaşılan kamu etiğine ilişkin tartışmalar ise, geçmişte ahlak ve siyaset... more
Etik, felsefenin en eski disiplinlerinden biridir. Günümüzde, genellikle kamu görevlilerinin davranış ve kararlarını belirleyecek ilkeler ya da normlar olarak anlaşılan kamu etiğine ilişkin tartışmalar ise, geçmişte ahlak ve siyaset felsefesinin büyük düşünürlerince kapsamlı olarak ve ustalıkla ele alınmıştır. Ancak, kamu yönetiminde etik ilkeleri egemen
kılma çabasında bugün geçmişte dile getirilen düşüncelere ek olarak
gözönünde bulundurulması gereken önemli bir husus, düşünce yaşamımıza büyük oranda yirminci yüzyılda giren insan hakları fikridir. Oysa, insan haklarının etikle ilgisinin çoğu zaman kurulmaması ve insan haklarının devlet ya da kamu yönetimiyle kurulan çarpık ilgisi nedeniyle insan haklarının kamu etiğiyle olan güçlü bağı gözden kaçmaktadır. Bu yazıda, etik, insan hakları ve kamu yönetimi ya da devlet idesi arasındaki bu güçlü bağın serimlenmesine çalışılacak ve kamu etiğine temel olabilecek ilkelerin aslında insan hakları fikrine de kaynaklık eden insanın değerinin bilgisinden türetilen ilkeler olması gerektiği gösterilmeye çalışılacaktır. Bu doğrultuda insan haklarının, etik ile kamu yönetimi ya da kamu görevlileri arasında nasıl bir köprü oluşturduğu vurgulanacak ve bu sayede kamu etiği yazınında mevcut teorik sorunların aşılmasına katkı sağlanmaya çalışılacaktır.
kılma çabasında bugün geçmişte dile getirilen düşüncelere ek olarak
gözönünde bulundurulması gereken önemli bir husus, düşünce yaşamımıza büyük oranda yirminci yüzyılda giren insan hakları fikridir. Oysa, insan haklarının etikle ilgisinin çoğu zaman kurulmaması ve insan haklarının devlet ya da kamu yönetimiyle kurulan çarpık ilgisi nedeniyle insan haklarının kamu etiğiyle olan güçlü bağı gözden kaçmaktadır. Bu yazıda, etik, insan hakları ve kamu yönetimi ya da devlet idesi arasındaki bu güçlü bağın serimlenmesine çalışılacak ve kamu etiğine temel olabilecek ilkelerin aslında insan hakları fikrine de kaynaklık eden insanın değerinin bilgisinden türetilen ilkeler olması gerektiği gösterilmeye çalışılacaktır. Bu doğrultuda insan haklarının, etik ile kamu yönetimi ya da kamu görevlileri arasında nasıl bir köprü oluşturduğu vurgulanacak ve bu sayede kamu etiği yazınında mevcut teorik sorunların aşılmasına katkı sağlanmaya çalışılacaktır.
LABOR, WORK AND THE CONCEPT OF PROFESSION AS A SOTERIOLOGICAL TOOL IN AKHISM In different periods of history and in different cultures, different values have been attributed to the concepts of work and labor. In the modern world, the... more
LABOR, WORK AND THE CONCEPT OF PROFESSION AS A SOTERIOLOGICAL TOOL IN AKHISM
In different periods of history and in different cultures, different values have been attributed to the concepts of work and labor. In the modern world, the concept of work has gained a different meaning in line with the global dominance of the capitalist economy and its ideology, i.e. the consumerist paradigm. The main problematic of this article to ponder the questions these few questions: What is the meaning of job, or in other words, the meaning of work/labor? Why does man work? What is the purpose of the job? Is a job just a labor performed to earn money in return? Is the best job/work the highest paying job/work? Is the value of a work/job determined by the money it earns? What does the profession/job bring to people other than the financial return? The aim of the article is to try to answer these questions from the perspective of Akhism. One of the main hypotheses of the study is that with the disappearance of this institution, the paradigm it advocates is on the verge of disappearing, and in today's world, the capitalist paradigm and its final version, the ideology of consumerism, have taken its place. In order to see this break clearly, the subject of work/profession is emphasized in the modern world and especially in Western culture, based on the analyzes allocated to the subject of job/work. Then, the understanding of profession in Akhism, which is the main subject of the article, is discussed. Thus, the second hypothesis that this understanding adds a dimension to the profession/job that is not available in other cultures has been tested. As a result, contrary to the secular point of view of the Akhism paradigm, which separates work/job from other religious activities, it has never adopted this duality and systematically tried to prevent it.
After the historical adventures of the concepts of work, labor and job are outlined, the situation in today's world can be seen more clearly. In the ancient Greek culture, working and especially farming, which was an expression of obedience to God, started to be seen as worthless because it did not leave time to think about virtue, together with thinkers like Aristotle. Such "corvee" work was thought to be done by slaves. The opinion that the work is about slaves and therefore the citizens of the noble/rich or Greek city states should not engage in such activities negatively affected the concept of work. In Christianity, it has been believed for centuries that work is the punishment for original sin. While the professions of the clergy were accepted as acceptable because they obeyed the call of God, other occupations were evaluated as worldly affairs and despised. With the Protestantism movement in the 16th century, the belief that every Christian is a clergyman and therefore there is no distinction between religious and worldly occupations emerged. However, since the salvation of man was predetermined by the belief of the Protestants in destiny, what a person did, did not have the power to change the divine decision made from time immemorial. Success in the profession and moral attitude were not made with the hope of future salvation, but were perceived as signs of being one of God's chosen ones. In Western societies, which have become increasingly insensitive to religious discourses with the industrial revolution, the purpose of working has begun to be limited to earning financial gain. In the next stage, the secularization process led individuals who broke away from religious paradigms to produce a work telos on the axis of their own selves. Thus, personal success, satisfaction and happiness have become the sole aim of the modern secular individual.
In the paradigm of Akhism, which is one of the most important institutions of Turkish-Islamic culture, everything that people do is considered as a deed. According to this understanding, there is no distinction between religious and worldly affairs. It will appear as the postmortem acquis of everything that man does. That is why it is said that "the world is the field of the hereafter". The specific aspect of Akhism is that it has built a system that equates the concept of profession with worship. The archetype of every profession is a prophet. The archetype of every virtue is also a prophet. Prophets, on the other hand, are people who convey the truth to people and guide them on the path that leads to salvation. Thus, the concept of profession in the thought of Akhism includes being busy in a field of labor and developing and progressing in this field, but also, perhaps primarily, evolving morally. In the final analysis, Akhism has suggested that there is only one way that lead people to salvation and that the profession/job/work is one of the means on this way.
Keywords: History of Religions, Akhism, Profession, Work, Soteriology.
In different periods of history and in different cultures, different values have been attributed to the concepts of work and labor. In the modern world, the concept of work has gained a different meaning in line with the global dominance of the capitalist economy and its ideology, i.e. the consumerist paradigm. The main problematic of this article to ponder the questions these few questions: What is the meaning of job, or in other words, the meaning of work/labor? Why does man work? What is the purpose of the job? Is a job just a labor performed to earn money in return? Is the best job/work the highest paying job/work? Is the value of a work/job determined by the money it earns? What does the profession/job bring to people other than the financial return? The aim of the article is to try to answer these questions from the perspective of Akhism. One of the main hypotheses of the study is that with the disappearance of this institution, the paradigm it advocates is on the verge of disappearing, and in today's world, the capitalist paradigm and its final version, the ideology of consumerism, have taken its place. In order to see this break clearly, the subject of work/profession is emphasized in the modern world and especially in Western culture, based on the analyzes allocated to the subject of job/work. Then, the understanding of profession in Akhism, which is the main subject of the article, is discussed. Thus, the second hypothesis that this understanding adds a dimension to the profession/job that is not available in other cultures has been tested. As a result, contrary to the secular point of view of the Akhism paradigm, which separates work/job from other religious activities, it has never adopted this duality and systematically tried to prevent it.
After the historical adventures of the concepts of work, labor and job are outlined, the situation in today's world can be seen more clearly. In the ancient Greek culture, working and especially farming, which was an expression of obedience to God, started to be seen as worthless because it did not leave time to think about virtue, together with thinkers like Aristotle. Such "corvee" work was thought to be done by slaves. The opinion that the work is about slaves and therefore the citizens of the noble/rich or Greek city states should not engage in such activities negatively affected the concept of work. In Christianity, it has been believed for centuries that work is the punishment for original sin. While the professions of the clergy were accepted as acceptable because they obeyed the call of God, other occupations were evaluated as worldly affairs and despised. With the Protestantism movement in the 16th century, the belief that every Christian is a clergyman and therefore there is no distinction between religious and worldly occupations emerged. However, since the salvation of man was predetermined by the belief of the Protestants in destiny, what a person did, did not have the power to change the divine decision made from time immemorial. Success in the profession and moral attitude were not made with the hope of future salvation, but were perceived as signs of being one of God's chosen ones. In Western societies, which have become increasingly insensitive to religious discourses with the industrial revolution, the purpose of working has begun to be limited to earning financial gain. In the next stage, the secularization process led individuals who broke away from religious paradigms to produce a work telos on the axis of their own selves. Thus, personal success, satisfaction and happiness have become the sole aim of the modern secular individual.
In the paradigm of Akhism, which is one of the most important institutions of Turkish-Islamic culture, everything that people do is considered as a deed. According to this understanding, there is no distinction between religious and worldly affairs. It will appear as the postmortem acquis of everything that man does. That is why it is said that "the world is the field of the hereafter". The specific aspect of Akhism is that it has built a system that equates the concept of profession with worship. The archetype of every profession is a prophet. The archetype of every virtue is also a prophet. Prophets, on the other hand, are people who convey the truth to people and guide them on the path that leads to salvation. Thus, the concept of profession in the thought of Akhism includes being busy in a field of labor and developing and progressing in this field, but also, perhaps primarily, evolving morally. In the final analysis, Akhism has suggested that there is only one way that lead people to salvation and that the profession/job/work is one of the means on this way.
Keywords: History of Religions, Akhism, Profession, Work, Soteriology.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 1 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT... more
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 1 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Sevgi ve Saygı Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
3 İyi Örnek Olma Eğitimci; söz, davranış, hal, hareket ve görüntüsü ile öğrencilere iyi örnek olur, bilgi birikimi ile öğrencilerde öğrenme istek ve azmini uyandırması gerekir. Kötü örnek oluşturacak tutum ve davranışlardan uzak durması gerekmektedir.
4 Anlayışlı ve Hoşgörülü Olma Eğitimci, özellikleri bakımından farklılık gösteren bütün öğrencilere diğerleri gibi anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır.
5 Adil ve Eşit Davranma Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
6 Öğrencinin Gelişimini Gözetme Eğitimci, öğrencilerin fiziksel, duygusal, sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimlerini gözetir, bu doğrultuda öğrencileri ile samimi ve güvene dayalı iletişim kurması gerekir. Derslerde öğrencilerin kendini rahat bir şekilde ifade etmesi, derse katılımları konusunda onları cesaretlendirir. Bedenen ve ruhen sağlıklı, iyi, ahlaklı, kendine güvenen, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek için gereken çabayı göstermesi gerekmektedir..
7 Öğrenciye Ait Bilgileri Saklama Eğitimci; öğrenci ile ilgili edindiği bilgilerin gizliliğine riayet eder, yasal zorunluluklar ve acil durumlar dışında bu gizli bilgileri korur ve kimse ile paylaşmamalıdır. Öğrencinin özel hayatı ile ilgili bilgileri, ailesinin dışında kimseye açıklamamalıdır.
8 Menfi Psikolojik Durumları Yansıtmama Eğitimci; kişisel, ailevi ve çevresel nedenler ile üzüntü, sıkıntı, mutsuzluk gibi kişisel durumlarını öğrencilere yansıtmaz ve onları açıklamaması gerekmektedir.
9
10 -SON- HAZIRLAYAN: SEFA SEZER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Sevgi ve Saygı Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
3 İyi Örnek Olma Eğitimci; söz, davranış, hal, hareket ve görüntüsü ile öğrencilere iyi örnek olur, bilgi birikimi ile öğrencilerde öğrenme istek ve azmini uyandırması gerekir. Kötü örnek oluşturacak tutum ve davranışlardan uzak durması gerekmektedir.
4 Anlayışlı ve Hoşgörülü Olma Eğitimci, özellikleri bakımından farklılık gösteren bütün öğrencilere diğerleri gibi anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır.
5 Adil ve Eşit Davranma Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
6 Öğrencinin Gelişimini Gözetme Eğitimci, öğrencilerin fiziksel, duygusal, sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimlerini gözetir, bu doğrultuda öğrencileri ile samimi ve güvene dayalı iletişim kurması gerekir. Derslerde öğrencilerin kendini rahat bir şekilde ifade etmesi, derse katılımları konusunda onları cesaretlendirir. Bedenen ve ruhen sağlıklı, iyi, ahlaklı, kendine güvenen, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek için gereken çabayı göstermesi gerekmektedir..
7 Öğrenciye Ait Bilgileri Saklama Eğitimci; öğrenci ile ilgili edindiği bilgilerin gizliliğine riayet eder, yasal zorunluluklar ve acil durumlar dışında bu gizli bilgileri korur ve kimse ile paylaşmamalıdır. Öğrencinin özel hayatı ile ilgili bilgileri, ailesinin dışında kimseye açıklamamalıdır.
8 Menfi Psikolojik Durumları Yansıtmama Eğitimci; kişisel, ailevi ve çevresel nedenler ile üzüntü, sıkıntı, mutsuzluk gibi kişisel durumlarını öğrencilere yansıtmaz ve onları açıklamaması gerekmektedir.
9
10 -SON- HAZIRLAYAN: SEFA SEZER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 1 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT... more
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 1 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Sevgi ve Saygı Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
3 İyi Örnek Olma Eğitimci; söz, davranış, hal, hareket ve görüntüsü ile öğrencilere iyi örnek olur, bilgi birikimi ile öğrencilerde öğrenme istek ve azmini uyandırması gerekir. Kötü örnek oluşturacak tutum ve davranışlardan uzak durması gerekmektedir.
4 Anlayışlı ve Hoşgörülü Olma Eğitimci, özellikleri bakımından farklılık gösteren bütün öğrencilere diğerleri gibi anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır.
5 Adil ve Eşit Davranma Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
6 Öğrencinin Gelişimini Gözetme Eğitimci, öğrencilerin fiziksel, duygusal, sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimlerini gözetir, bu doğrultuda öğrencileri ile samimi ve güvene dayalı iletişim kurması gerekir. Derslerde öğrencilerin kendini rahat bir şekilde ifade etmesi, derse katılımları konusunda onları cesaretlendirir. Bedenen ve ruhen sağlıklı, iyi, ahlaklı, kendine güvenen, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek için gereken çabayı göstermesi gerekmektedir..
7 Öğrenciye Ait Bilgileri Saklama Eğitimci; öğrenci ile ilgili edindiği bilgilerin gizliliğine riayet eder, yasal zorunluluklar ve acil durumlar dışında bu gizli bilgileri korur ve kimse ile paylaşmamalıdır. Öğrencinin özel hayatı ile ilgili bilgileri, ailesinin dışında kimseye açıklamamalıdır.
8 Menfi Psikolojik Durumları Yansıtmama Eğitimci; kişisel, ailevi ve çevresel nedenler ile üzüntü, sıkıntı, mutsuzluk gibi kişisel durumlarını öğrencilere yansıtmaz ve onları açıklamaması gerekmektedir.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRENCİLER İLE İLİŞKİLERDE ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Sevgi ve Saygı Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
3 İyi Örnek Olma Eğitimci; söz, davranış, hal, hareket ve görüntüsü ile öğrencilere iyi örnek olur, bilgi birikimi ile öğrencilerde öğrenme istek ve azmini uyandırması gerekir. Kötü örnek oluşturacak tutum ve davranışlardan uzak durması gerekmektedir.
4 Anlayışlı ve Hoşgörülü Olma Eğitimci, özellikleri bakımından farklılık gösteren bütün öğrencilere diğerleri gibi anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır.
5 Adil ve Eşit Davranma Eğitim ve Öğretim faaliyetleri başlangıcından son aşamasına kadar, sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci; herhangi bir düzey farklı ve eksikliği gözetmeden bütün öğrencileri severek, sevdiğini hissettirerek, onlara sevgiyi aşılamalıdır. Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı saygı duymanın önemini anlatırken öncelikle kendisi örnek olmalı ve öğrenciyi utandıracak, onu kıracak söz, davranışlardan uzak durmalıdır.
6 Öğrencinin Gelişimini Gözetme Eğitimci, öğrencilerin fiziksel, duygusal, sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimlerini gözetir, bu doğrultuda öğrencileri ile samimi ve güvene dayalı iletişim kurması gerekir. Derslerde öğrencilerin kendini rahat bir şekilde ifade etmesi, derse katılımları konusunda onları cesaretlendirir. Bedenen ve ruhen sağlıklı, iyi, ahlaklı, kendine güvenen, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek için gereken çabayı göstermesi gerekmektedir..
7 Öğrenciye Ait Bilgileri Saklama Eğitimci; öğrenci ile ilgili edindiği bilgilerin gizliliğine riayet eder, yasal zorunluluklar ve acil durumlar dışında bu gizli bilgileri korur ve kimse ile paylaşmamalıdır. Öğrencinin özel hayatı ile ilgili bilgileri, ailesinin dışında kimseye açıklamamalıdır.
8 Menfi Psikolojik Durumları Yansıtmama Eğitimci; kişisel, ailevi ve çevresel nedenler ile üzüntü, sıkıntı, mutsuzluk gibi kişisel durumlarını öğrencilere yansıtmaz ve onları açıklamaması gerekmektedir.
Öğretmenin mesleki etik davranması kendisini rol model alan öğrencinin her yönden gelişimi için önemlidir. Araştırma kapsamında geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Denizli ilinde görev... more
Öğretmenin mesleki etik davranması kendisini rol model alan
öğrencinin her yönden gelişimi için önemlidir. Araştırma kapsamında
geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın
örneklemini Denizli ilinde görev yapan 394 ortaokul öğretmeni
oluşturmaktadır. Ayrıca ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi için 276
kişilik ortaokul öğretmeninden veri toplanmıştır. Verilerin analizinde
temel bileşenler analizi, doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış ve diğer
güvenirlik kanıtları hesaplanmıştır. Öğretmenlerin algıları arasındaki
farklılaşmayı ortaya koymak için betimsel istatistiklerden, bağımsız
örneklemler t-testi ve tek yönlü ANOVA analizinden yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre tek boyutlu bir yapıya sahip geçerli ve
güvenilir bir ölçek geliştirilmiştir. Öğretmenlerin algıları,
meslektaşlarının okul içinde ve dışında etik davrandığı yönündedir.
Ayrıca bu algıların cinsiyete ve kıdeme göre farklılaştığı belirlenmiştir.
Professional ethical behaviors of the teacher are important for the development of the student in every aspect who are taking role model of their teachers. Within the scope of the research, it was aimed to develop a valid and reliable scale. The sample of the study consists of 394 secondary school teachers working in Denizli province Turkey. In addition, data were collected from 276 secondary school teachers for the confirmatory factor analysis. Data were analyzed by using principal components analysis, confirmatory factor analysis and other reliability evidences. Descriptive statistics, independent samples t-test and one-way ANOVA analysis were used to determine the differences between their perceptions. According to the results of the study, the valid and reliable scale with a one-dimensional structure was developed. When teachers' perceptions are examined, the majority of them think that their colleagues behave ethically inside and outside the school. It was also determined that these perceptions differ according to gender and seniority. Öğretmenin mesleki etik davranması kendisini rol model alan öğrencinin her yönden gelişimi için önemlidir. Araştırma kapsamında geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Denizli ilinde görev yapan 394 ortaokul öğretmeni oluşturmaktadır. Ayrıca ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi için 276 kişilik ortaokul öğretmeninden veri toplanmıştır. Verilerin analizinde temel bileşenler analizi, doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış ve diğer güvenirlik kanıtları hesaplanmıştır. Öğretmenlerin algıları arasındaki farklılaşmayı ortaya koymak için betimsel istatistiklerden, bağımsız örneklemler t-testi ve tek yönlü ANOVA analizinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre tek boyutlu bir yapıya sahip geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmiştir. Öğretmenlerin algıları, meslektaşlarının okul içinde ve dışında etik davrandığı yönündedir. Ayrıca bu algıların cinsiyete ve kıdeme göre farklılaştığı belirlenmiştir.
öğrencinin her yönden gelişimi için önemlidir. Araştırma kapsamında
geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın
örneklemini Denizli ilinde görev yapan 394 ortaokul öğretmeni
oluşturmaktadır. Ayrıca ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi için 276
kişilik ortaokul öğretmeninden veri toplanmıştır. Verilerin analizinde
temel bileşenler analizi, doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış ve diğer
güvenirlik kanıtları hesaplanmıştır. Öğretmenlerin algıları arasındaki
farklılaşmayı ortaya koymak için betimsel istatistiklerden, bağımsız
örneklemler t-testi ve tek yönlü ANOVA analizinden yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre tek boyutlu bir yapıya sahip geçerli ve
güvenilir bir ölçek geliştirilmiştir. Öğretmenlerin algıları,
meslektaşlarının okul içinde ve dışında etik davrandığı yönündedir.
Ayrıca bu algıların cinsiyete ve kıdeme göre farklılaştığı belirlenmiştir.
Professional ethical behaviors of the teacher are important for the development of the student in every aspect who are taking role model of their teachers. Within the scope of the research, it was aimed to develop a valid and reliable scale. The sample of the study consists of 394 secondary school teachers working in Denizli province Turkey. In addition, data were collected from 276 secondary school teachers for the confirmatory factor analysis. Data were analyzed by using principal components analysis, confirmatory factor analysis and other reliability evidences. Descriptive statistics, independent samples t-test and one-way ANOVA analysis were used to determine the differences between their perceptions. According to the results of the study, the valid and reliable scale with a one-dimensional structure was developed. When teachers' perceptions are examined, the majority of them think that their colleagues behave ethically inside and outside the school. It was also determined that these perceptions differ according to gender and seniority. Öğretmenin mesleki etik davranması kendisini rol model alan öğrencinin her yönden gelişimi için önemlidir. Araştırma kapsamında geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Denizli ilinde görev yapan 394 ortaokul öğretmeni oluşturmaktadır. Ayrıca ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi için 276 kişilik ortaokul öğretmeninden veri toplanmıştır. Verilerin analizinde temel bileşenler analizi, doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış ve diğer güvenirlik kanıtları hesaplanmıştır. Öğretmenlerin algıları arasındaki farklılaşmayı ortaya koymak için betimsel istatistiklerden, bağımsız örneklemler t-testi ve tek yönlü ANOVA analizinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre tek boyutlu bir yapıya sahip geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmiştir. Öğretmenlerin algıları, meslektaşlarının okul içinde ve dışında etik davrandığı yönündedir. Ayrıca bu algıların cinsiyete ve kıdeme göre farklılaştığı belirlenmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 2 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM MESLEĞİNE İLİŞKİN ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT... more
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler İçin Mesleki Etik - 2 İlkeler by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM MESLEĞİNE İLİŞKİN ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Mesleki Yeterlilik Eğitimci; saygın ve onurlu bir mesleğin mensubu olduğu bilinci ile hareket etmesi gerekmektedir. Görevinin gerektirdiği bir takım hususlar ile bilgi, nitelik ve yeteneklere sahip olabilmek için her türlü bilgiyi, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip ederek gelişimini sürdürür.
3 Sağlıklı ve Güvenli Eğitim Ortamı Sağlama Eğitimci; eğitim ve öğretim ortamında öğrenci sağlığını ve güvenliğini tehdit edecek her türlü unsurun ortadan kaldırılması ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir. Eğitim ve öğretim hizmetlerinin güven içinde yapılmasını sağlaması gerekmektedir.
4 Mesai ve Ders Saatlerine Uyma Eğitimci; mesai ve ders saatlerine düzen olarak uyması gerekmektedir. Derse geç girmesi yada erken ayrılması, gerçeğe aykırı mazeretler üreterek eğitim sürecini kesintiye uğratmaması en önemli görevlerinden biridir.
5 Hediye Alma Eğitimci; Öğretmenler Günü gibi özel gün ve haftalarda verilen, maddi değeri olmayan sembolik nitelikteki hediyeler hariç, mesleki kararını ve tarafsızlığını etkilemesi muhtemel olan herhangi bir hediyeyi kabul etmemesi gerekmektedir.
6 Kişisel Menfaat Sağlama Eğitimci; mesleki kimliğini kullanarak kişisel menfaat sağlayamaz ve kurum kaynaklarını, araç ve gereçlerini kişisel amaç için kullanmaması en önemli kriterdir. Yardımcı ders kitabı ve diğer araç gereçleri sadece öğrencilerin gelişimini gözetmek üzere tavsiye eder. Bunu dışında bir gerekçe ile, çıkar sağlama amaçlı istek ve yönlendirmelerden uzak durması gerekmektedir.
7 Özel Ders Verme Eğitimci; kanunu istisnalar hariç olmak üzere öğrencilere ücret veya başka bir menfaat karşılığı özel ders vermemesi gerekir.
8 Bağış ve Yardım Talebinde Bulunma Eğitimci; öğrenci ve velilerden bağış, yardım veya başka bir isim altında para yada eşya talebinde bulunmaması gerekmektedir.
9
10 -SON- HAZIRLAYAN: SEFA SEZER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM MESLEĞİNE İLİŞKİN ETİK İLKELER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
2 Mesleki Yeterlilik Eğitimci; saygın ve onurlu bir mesleğin mensubu olduğu bilinci ile hareket etmesi gerekmektedir. Görevinin gerektirdiği bir takım hususlar ile bilgi, nitelik ve yeteneklere sahip olabilmek için her türlü bilgiyi, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip ederek gelişimini sürdürür.
3 Sağlıklı ve Güvenli Eğitim Ortamı Sağlama Eğitimci; eğitim ve öğretim ortamında öğrenci sağlığını ve güvenliğini tehdit edecek her türlü unsurun ortadan kaldırılması ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir. Eğitim ve öğretim hizmetlerinin güven içinde yapılmasını sağlaması gerekmektedir.
4 Mesai ve Ders Saatlerine Uyma Eğitimci; mesai ve ders saatlerine düzen olarak uyması gerekmektedir. Derse geç girmesi yada erken ayrılması, gerçeğe aykırı mazeretler üreterek eğitim sürecini kesintiye uğratmaması en önemli görevlerinden biridir.
5 Hediye Alma Eğitimci; Öğretmenler Günü gibi özel gün ve haftalarda verilen, maddi değeri olmayan sembolik nitelikteki hediyeler hariç, mesleki kararını ve tarafsızlığını etkilemesi muhtemel olan herhangi bir hediyeyi kabul etmemesi gerekmektedir.
6 Kişisel Menfaat Sağlama Eğitimci; mesleki kimliğini kullanarak kişisel menfaat sağlayamaz ve kurum kaynaklarını, araç ve gereçlerini kişisel amaç için kullanmaması en önemli kriterdir. Yardımcı ders kitabı ve diğer araç gereçleri sadece öğrencilerin gelişimini gözetmek üzere tavsiye eder. Bunu dışında bir gerekçe ile, çıkar sağlama amaçlı istek ve yönlendirmelerden uzak durması gerekmektedir.
7 Özel Ders Verme Eğitimci; kanunu istisnalar hariç olmak üzere öğrencilere ücret veya başka bir menfaat karşılığı özel ders vermemesi gerekir.
8 Bağış ve Yardım Talebinde Bulunma Eğitimci; öğrenci ve velilerden bağış, yardım veya başka bir isim altında para yada eşya talebinde bulunmaması gerekmektedir.
9
10 -SON- HAZIRLAYAN: SEFA SEZER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ