Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
  • Journal of Istanbul University Faculty of Theology. Published by Istanbul University, Faculty of Theology. The Istanb... moreedit
İlahiyat fakültelerinin açıldığı dönemden günümüze kadar yapılan farklı yönleriyle öne çıkan ve oldukça fazla olan tercümeden‐telife hadis tarihi çalışmaları dikkate alındığında, bu alandaki boşluğu doldurmak için ek çalışmalara ihtiyaç... more
İlahiyat fakültelerinin açıldığı dönemden günümüze kadar yapılan farklı yönleriyle öne çıkan ve oldukça fazla olan tercümeden‐telife hadis tarihi çalışmaları dikkate alındığında, bu alandaki boşluğu doldurmak için ek çalışmalara ihtiyaç duyulduğu aşikârdır. Söz konusu sahayla ilgilenenler, çoğunlukla hicrî ilk üç asrı kapsayan rivayet dönemi hadis tarihiyle alakalı kitap, makale, tez vb. çalışmalar yapsalar da hicrî 4. asırdan itibaren devam eden nakil döneminin sınırlı sayıda ve ana hatlarıyla ele alınması da bu durumun bir göstergesidir. Rivayet dönemiyle alakalı yapılan hadis tarihi çalışmaları genellikle fırka‐ mezheb, coğrafya ve hadis ilimlerinden birisi ya da birkaçı öne çıkacak şekilde yazılmıştır. Bu durum, ilgili eserlerin görece giriş kitabı veya lisans ders kitabı hüviyetinden ziyade orta/ileri seviye okuma yapmaya imkân veren bir yapı arz etmesine sebep olmaktadır. Biz bu yazımızda işte bu noktada emsalleri arasında dikkat çeken ve zikri geçen hususları aşmaya özen göstererek alandaki boşluğu bir nebze olsun doldurmayı hedefleyen, özelde ilahiyat fakültesi öğrencileri, genelde İslâmî ilimlere meraklı kimseler için hadis tarihini ana hatlarıyla kaleme alan bir eseri tanıtacağız.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı ve Yüksek Din Eğitimi Programları Kalite Değerlendirme Akreditasyon Derneği’nin (DEKAD) işbirliği ile gerçekleştirilen I. Din Eğitimi Kongresi, ülke genelinde din eğitimi... more
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı ve Yüksek Din Eğitimi Programları Kalite Değerlendirme Akreditasyon Derneği’nin (DEKAD) işbirliği ile gerçekleştirilen I. Din Eğitimi Kongresi, ülke genelinde din eğitimi alanında akademik düzeyde çalışma yapan araştırmacıları bir araya getirmiştir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Türkiye  İmam Hatipliler Vakfı ve Darıca Belediyesi’nin destekleriyle 26‐28 Ekim 2017 tarihleri arasında Darıca’da düzenlenen Kongre, üç gün
sürmüştür. Ülkemizde özellikle 1990’lı yıllardan itibaren  İlahiyat Fakültelerinde bir gelenek haline gelen koordinasyon toplantılarından edinilen akademik verimin geliştirilmesi adına atılan önemli adımlardan bir tanesi olan bu akademik etkinlik; üniversite ve sivil toplum kuruluşları arasında yapılacak işbirliği girişimlerine ilişkin de önemli bir örnek teşkil etmiştir. 
Research Interests:
.
Research Interests:
İlmi kazanımların bir yönüyle pratik tecrübelerle ve karşılıklı bilgi alışverişiyle elde edildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, henüz akademik yolculuğun ilk kulvarında olan yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik yapılan... more
İlmi kazanımların bir yönüyle pratik tecrübelerle ve karşılıklı bilgi
alışverişiyle elde edildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, henüz akademik yolculuğun ilk kulvarında olan yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik yapılan sempozyum, çalıştay, kongre gibi faaliyetlerin çok büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Zira bu tür faaliyetler genç akademisyenlerin ilmi ve fikri kişiliğinin
oluşmasına çok büyük bir katkı sunmakta, ilim talebelerine akademik ve entelektüel düzeyde kendini ifade etme imkânı vermekte, diğer taraftan ilmi bir geleneğin oluşmasına da zemin oluşturmaktadır. Zikri geçen bu amaçlar doğrultusunda, son yıllarda  İstanbul Üniversitesi  İlahiyat Fakültesinde çeşitli disiplinler ve alanlarda yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik Lisans Üstü Öğrenci Sempozyumları yapılmaktadır.
Research Interests:
Yoksulluk tarihte ve günümüzde insanlığın yaşadığı en önemli ve yaygın problemlerden biridir. Bundan dolayı her dönemde hem halk kesiminin, hem yöneticilerin, hem de araştırmacıların ilgi alanı olmuştur. Yoksulluk kısaca ve genel bir... more
Yoksulluk tarihte ve günümüzde insanlığın yaşadığı en önemli ve yaygın
problemlerden biridir. Bundan dolayı her dönemde hem halk kesiminin, hem yöneticilerin, hem de araştırmacıların ilgi alanı olmuştur. Yoksulluk kısaca ve genel bir ifade ile, kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılayamamaları  şeklinde tarif edilebilir. Yine yoksulluk, istihdamdan,
barınmadan, sağlık hizmetlerinden, eğitimden ve sosyal hayatın ihtiyaçlarından mahrum olma şeklinde ifade edilmiştir.
Yoksulluk hem bireysel hem de toplumsal etkiler oluşturan bir problemdir; sadece belirli gelir ve ihtiyaç maddelerinden mahrum kişiyi değil toplumsal hayatı da çok yönlü etkiler. Yoksulluk sosyal çalkantılara ve çatışmalara, ayrıca kayıt dışı ve  yeraltı ekonomisinin gelişmesine yol açabilir. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığını, suç oranlarını artırır. Doğal çevreyi olumsuz etkiler; yaygınlaşıp kalıcı bir hale dönüştüğünde sosyal ahlak, sosyal sorumluluk, sosyal dayanışma duygularını yıpratır. Bundan aile birliği, toplum ve toplumun geleceği zarar görür. Bu şekilde bir kısır döngü oluşmakta, yoksulluk yoksulluğu arttırmakta ve sorun giderek
kemikleşmektedir.
Research Interests:
Şibh‐i cümle, cümlede belagata ilişkin olguların belirlenmesinde işlev sahibi olan önemli gramatik unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir. Bu araştırma, şibh‐i cümleye ilişkin farklı gramatik bağlamları ve bunların dilsel ifade... more
Şibh‐i cümle, cümlede belagata ilişkin olguların belirlenmesinde işlev sahibi olan önemli gramatik unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir. Bu araştırma, şibh‐i cümleye ilişkin farklı gramatik bağlamları ve bunların dilsel ifade üzerindeki anlamsal etkilerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu bağlamda şibh‐i cümlenin takdim‐tehir, hazif, fasl‐vasl gibi olgular üzerindeki etkileri, çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Şibh‐i cümlenin cümle içindeki konumunu ele ala‫ﺃ‬n çalışma, gramatik bir karaktere sahiptir. Belagatın tüm bağlamlarda aynı sonuçları doğuran camid kalıplardan ibaret olmayıp belirli bir dilsel metindeki yapısal unsurların bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir dil zevki olduğunu vurgulayan çalışma, şibh‐i cümlenin söz konusu etkilerini sadece ele alınan örnekler üzerinden ortaya koymaktadır.
Research Interests:
Mukaddime'sinde ifade ettiği görüşleri ile İslâm tarihçiliğinde bir çığır açtığı genel kabul gören İbn Haldûn bu eserinde tenkit, yorum, kaynak kullanımı gibi ameliyeleri tarihçiliğin olmazsa olmazları olarak nitelendirmiş ve verdiği... more
Mukaddime'sinde ifade ettiği görüşleri ile İslâm tarihçiliğinde bir çığır açtığı genel kabul gören İbn Haldûn bu eserinde tenkit, yorum, kaynak kullanımı gibi ameliyeleri tarihçiliğin olmazsa olmazları olarak nitelendirmiş ve verdiği örneklerle de tarihçilere bu açılardan çeşitli eleştiriler getirmiştir. Bir müellifin, önem verdiği usûlü telif ettiği eserlerde hayat geçirmesinin gerekliliği müsellemdir. Bununla birlikte gerek ülkemizde gerekse yurtdışında yapılan İbn Haldûn çalışmaları büyük çoğunlukla Mukaddime üzerinde yoğunlaşmakta, el‐Iber'in muhtevası ve burada takip edilen usûl ise çok arka planda kalmaktadır. Bu çalışmamızda İbn Haldûn'un, tarih usûlüne dair görüşlerini tarihçiliğine yansıtıp yansıtmadığını, bu alandaki ünlü eseri el‐Iber'deki Siyer bölümünü esas alarak incelemeye çalışacağız.
Research Interests:
Günümüzde Kur'ân'a olan ilgi meallere doğrudan yansımakta ve yeni Türkçe Kur'ân mealleri yazılmaktadır. Bazı meal yazarları Kur'ân mesajını daha iyi aktarabilmek için açıklama, dipnot, sözlük, parantez gibi yardımcı unsurlara başvururken;... more
Günümüzde Kur'ân'a olan ilgi meallere doğrudan yansımakta ve yeni Türkçe Kur'ân mealleri yazılmaktadır. Bazı meal yazarları Kur'ân mesajını daha iyi aktarabilmek için açıklama, dipnot, sözlük, parantez gibi yardımcı unsurlara başvururken; bazıları ise nüzul sırasına veya konularına göre mealler hazırlamaktadır. Mealler birbirlerinden etkilenmekle birlikte yenilik kaygıları taşıyan meallerin varlığı da dikkat çekmektedir. Bilhassa 2000'li yıllardan sonra okuyucunun meal konusundaki beklentilerinin yükselmesi meal sayısının artmasının yanı sıra meal çeşitliliğinde önemli rol oynamıştır. Mevcut Türkçe Kur'ân mealleri hem belli bir sayısal çokluğa hem de çeşitliliğe ulaşmış durumdadır. Bu meallerden istifade edebilmenin yollarından birisi, onları ana çizgileriyle tanıyıp tasnif etmektir. Ayrıca Türkçe Kur'ân mealleri Türkçenin değişim seyrini ve Türkiye'nin siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel tutumlarını göstermesi bakımından önemli veriler içermektedir. Dolayısıyla bütün bunları derli toplu biçimde görmek için mevcut mealleri tasnif etmekte fayda vardır. İşte bu makalede, günümüz Türkçe Kur'ân mealleri, ortak hususiyetleri göz önünde tutularak sınıflandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak yaptığımız bu tasnifin eksik taraflarının olabileceği gibi itiraza açık yanlarının da bulunduğunu belirtmeliyiz.
Research Interests:
Türkiye'de öteden beri İlahiyat fakültelerinin yapısı, işleyişi ve istihdam alanları tartışma konusu olmuştur. Bu fakültelerin nasıl öğrenci alacağından, mezunlarının nerelerde ve nasıl istihdam edileceğine kadar bir dizi tartışma... more
Türkiye'de öteden beri İlahiyat fakültelerinin yapısı, işleyişi ve istihdam alanları tartışma konusu olmuştur. Bu fakültelerin nasıl öğrenci alacağından, mezunlarının nerelerde ve nasıl istihdam edileceğine kadar bir dizi tartışma günümüzde de halen varlığını sürdürmektedir. Bu durum doğal olarak, ilahiyat fakültelerinde eğitim alan ve eğitim veren herkesin motivasyonunu bir şekilde etkilemektedir. Günümüzde ilahiyat fakültelerinin tek bir program üzerinden öğrenci alması, bir soruyu gündeme getirmektedir: Değişen ve çeşitlenen toplum beklentileri ve istihdam alanları karşısında ilahiyat fakültelerinin tek bir programla farklı alanlarda uzman yetiştirmesi mümkün müdür? İşte bu soru aynı zamanda makalenin de temel problemini teşkil etmektedir. Bu çalışmada ilahiyat fakültelerinin geçmişten günümüze program yapılarıyla istihdam alanları arasındaki ilişki incelenmektedir. Bu bağlamda çalışma üç bölüm altında ele alınmaktadır. Birinci bölümde ilahiyat fakültelerinin temel amaçları ve program yapısı incelenmekte ve program yapısının amaçlara uygun oluşturulup oluşturulmadığına bakılmaktadır. İkinci bölümde, istihdam alanları ve program yapısı arasındaki ilişki ele alınmakta ve mevcut durum ve istihdam alanının gerekleri üzerine odaklanılmaktadır. Sonuç kısmında ise, çalışmadan elde edilen sonuçlara göre bazı önerilere yer verilmektedir.
Research Interests:
İslami ilimlerin ana kaynağı olan Kur'an‐ı Kerim bu ilimlerin temelleri ve önkabullerine dair birçok hususa işaret etmektedir. İslam âlimleri kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili Kur'an'ın manalarını anlamaya ve buralardan hareketle Kur'an'a... more
İslami ilimlerin ana kaynağı olan Kur'an‐ı Kerim bu ilimlerin temelleri ve önkabullerine dair birçok hususa işaret etmektedir. İslam âlimleri kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili Kur'an'ın manalarını anlamaya ve buralardan hareketle Kur'an'a uygun bir ilim anlayışını inşa etmeye çalışmışlardır. Fıkıh usulcüleri de aynı tarzda hareket etmiş ve birçok ayeti usul anlayışlarını oluşturma yönünde yorumlamışlardır. Biz bu makalemizde Nisa (4) suresinin 59. ayetini bir örnek olarak ele alıp usul âlimlerinin ve müfessirlerin bu ayetten usule dair bazı çıkarımlarını tespit ve tahlil etmeye çalışacağız.
Research Interests:
İslâm felsefe geleneğinde birçok filozof tarafından ele alınıp tartışılan " cehâlet (cehl) sorunu " , bilgi teorisi kadar mantık, psikoloji ve ahlâk felsefesi gibi alanlarla da yakından irtibatlı önemli bir meseledir. Klasik dönem İslâm... more
İslâm felsefe geleneğinde birçok filozof tarafından ele alınıp tartışılan " cehâlet (cehl) sorunu " , bilgi teorisi kadar mantık, psikoloji ve ahlâk felsefesi gibi alanlarla da yakından irtibatlı önemli bir meseledir. Klasik dönem İslâm filozofları (felâsife) arasında – pek çok meselede olduğu gibi‐ bu mesele hakkında da en kapsamlı açıklamalarda bulunan filozofun İbn Sînâ (ö. 429/1037) olduğu söylenebilir. Bununla birlikte İbn Sînâ'nın cehâlet görüşünün bütüncül bir biçimde ortaya konulması, bugüne kadar İslâm felsefe tarihçileri tarafından ihmal edilmiş görünmektedir. Bu makale, İbn Sînâ'nın cehâlet görüşünü çeşitli boyutlarıyla ele almayı ve analiz etmeyi amaçlamakta ve onun bu meseleyle ilgili yaklaşımının bütüncül bir resmini ortaya koymayı hedeflemektedir.
Research Interests:
Research Interests:
Tasavvuf tahalluk ve tahakkuk olguları ile ilkelerden hareket eden diğer İslâmî disiplinler gibi seçkinleşmiş, bu bakımdan özel bir ilim (ilm-i mahsûs) olarak kabul edilmiştir. Tasavvufun amelî yönünün vazgeçilmezliği tarikat... more
Tasavvuf tahalluk ve tahakkuk olguları ile ilkelerden hareket eden diğer İslâmî disiplinler gibi seçkinleşmiş, bu bakımdan özel bir ilim (ilm-i mahsûs) olarak kabul edilmiştir. Tasavvufun amelî yönünün vazgeçilmezliği tarikat geleneklerinin gelişip zenginleşmesine imkân hazırlamıştır. Bu yüzden tarikat geleneğinde önemli bir yeri olan icâzetnâmeler, tasavvuf ilminde ehliyetin ve liyâkatin tescili olduğu gibi tarikatin sahih silsilesini ihtiva etmesi bakımından tasavvuf tarihi araştırmalarında ilgiyi hak etmektedir. Oysa biat, silsile, icâzetnâme, âyin-erkân gibi tarikat olgularının İslâm dini ve tasavvufu içindeki mevkii ve istimâli göz ardı edilmiş, tasavvuf ilmi ile tasavvufî hayatın tezahürleri, birbirlerini şerh eden, karşılıklı etkileşen tabiatları itibara alınmamıştır. Bu sebeple tarikat olguları hakkında, dinî olmayan niyet ve araçların dinî hayat ve pratikleri ifsad ettiğini düşünmek yerine dinî bir niyeti taşımakla birlikte akılcı bir tutumu dışta bırakmayan bir eğilimin eseri olduğunu düşünmek dinî düşünce açısından daha verimlidir.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
The Ahmadiyya and Mahdiyya are contemporary Islamic messianic movements emerging in the late nineteenth century during a period of general Muslim discontent. This study aims to see how the respective leaders of these two movements, Ghulam... more
The Ahmadiyya and Mahdiyya are contemporary Islamic messianic movements emerging in the late nineteenth century during a period of general Muslim discontent. This study aims to see how the respective leaders of these two movements, Ghulam Ahmad and Muhammad Ahmad, sought to legitimize their claims while addressing the problems they perceived to exist in their societies. It is found that the originality and magnitude of Ghulam Ahmad's messianic message, which aimed to address the claims of Christian missionaries as well as other religious groups by drawing on the example of the prophet Jesus for legitimacy and the abolishment of jihad, made the movement relative-­‐‑ ly inflexible doctrinally, but with focus on proselytization gained greater global influence. Muhammad Ahmad's message and practice, by contrast, though highly unorthodox in its treatment of prophetic hadith, emulated to a greater degree the example of the prophet Muhammad, was more humble in its doctrinal claims, and achieved relatively greater domestic popularity and doctrinal flexibility, paving the way for eventual political power in Sudan.
Research Interests:
Abd al-Rahman al-Bistami (1380-1454) is a scholar who was active in the 15. century Ottoman milieu. His engagement with occult sciences such as the science of letters (ilm al-huruf) provoked discussions among Ottoman scholars and... more
Abd al-Rahman al-Bistami (1380-1454) is a scholar who was active in the 15. century Ottoman milieu. His engagement with occult sciences such as the science of letters (ilm al-huruf) provoked discussions among Ottoman scholars and statesmen as well. Confronted with his writings, the Ottoman ulama who were educated and well-versed in classical orthodox sciences such as Kalam and Usul al-Fiqh faced with a new dimension in the structure of Islamic sciences. Although al-Bistami harshly criticized the Hurufi teachings of Fadl Allah al-Astarabadi and his followers, he took to the science of letters seriously. Al-Bistami wrote al-Fawayih al-Miskiyya, an encyclopedia of sciences, and in that book which characterizes the Greco-Arabic literature, he is mainly under the influence of the philosophy of the Brethren of Purity (Ikhwan al-Safa). Not only al-Bistami follows the framework of the Brethren in the classification of sciences, but he maintains their philosophical project so much so that he builds a syncretic system which combines different religious and philosophical tendencies. The “Ikhwanism” of al-Bistami is not restricted to the allusion that comes by the phrase “ikhwan al-safa”, which is repeated many times throughout his work. Al-Bistami’s project is a revision of the syncretic philosophy of the Brethren, with a special touch from the occult science of the letters.
Research Interests:
Since  the  changes  in  social  life  bring with  new  issues  in  the  economic  life,  many  contracts  to-­day have  different  characteristics  concerning to  time  period,  certainty  and  phases  of  the  contract.  One   of   the... more
Since  the  changes  in  social  life  bring with  new  issues  in  the  economic  life,  many  contracts  to-­day have  different  characteristics  concerning to  time  period,  certainty  and  phases  of  the  contract.  One   of   the   characteristics   is   the   formation   of   contracts   of   exchange   relying   on   the   promise.   Nowadays,   commercial  organizations  that  provide  worldwide  service,  build  some  of  their  transactions  on  promise.   In  these  transactions  parties  make  agreements  in  order  to  make  commitments  with  regards  to  contracts   (bay'ʹ,   ijarah   etc.)   that   they   will   make   in   the   future.   When   these   commitments   were   considered   as   contracts,  this  would  lead to  forbidden  activities  in  fiqh  such  as  "ʺtwo  sales  in  one  transaction"ʺ  and  "ʺsale   of   something   that  is   not   present,"ʺ and   therefore these   transactions   would   not be   permitted.   For   this   reason,   scholars  have  preferred   to   explain   the   commitment  in   these agreements as   a  promise   rather   than  a  contract.  Therefore,  as  becoming  an  indispensable  element  of  modern  types  of  contract,  promise   has   occupied   an   important   place.   However   this   new   place   in   terms   of   contracts   leads   to   the   debate  
called  "ʺbindingness  of  promise."ʺ Since  it  became  subject  to many  discussions  in  Islamic  finance  in  the   20th  century,  my  aim  is to  focus  on   the  issue  of   the  bindingness  of  promise  in   the  context  of  modern   murabaha  in   Islamic  law.   In   this  light,   the  subjects  covered  are  as   follows:   the  debates  about   the  bin-­dingness  of  the  promise,  analysis  of  the  opinions  on  the  issue,  kinds  of  religious  and  legal  responsibili-­ties  that  parties  undertake,  and  the  debate  on  promise  through  the  context  of  murâbaha in  the  modern  period.
Research Interests:
The Commentary of Surah al-İkhlas in The Context of Being The Neccessary Existence Both Unique and Simple: Tahkiku'l İhlas li-Ehli'l İhtisas - Critical Edition & Analysis Throughout the history of Qur’anic exegesis the Surah al-Ikhlas on... more
The Commentary of Surah al-İkhlas in The Context of Being The Neccessary Existence Both Unique and Simple: Tahkiku'l İhlas li-Ehli'l İhtisas - Critical Edition & Analysis Throughout the history of Qur’anic exegesis the Surah al-Ikhlas on of the most imported surah interpreted from the point of theological and philosophical outlook. This is because of the surah mentions essence of God, and his unity and his uniqueness. One of the most imported separated commentaries of the Surah al-Ikhlas that written from the point of theological and philosophical
outlook is Tahkîku’l-İhlâs li-Ehli’l-İhtisâs belongs to Kemal b. Muhammed el-Lârî. In the article this manuscript commentary is puplished. Also this article contained a brief introduction and evaluation.
Research Interests:
Tafsīr al-Tibyān is a well-known Qur’ānic exegesis in the language of Ottoman Turkish written by ‘Aynṭābī Meḥmed Efendi, one of the Ottoman scholars of XVIIth century, upon the request of Sultan Meḥmed the Fourth. Tibyān has been... more
Tafsīr al-Tibyān is a well-known Qur’ānic exegesis in the language of Ottoman Turkish written by ‘Aynṭābī Meḥmed Efendi, one of the Ottoman scholars of XVIIth century, upon the request of Sultan Meḥmed the Fourth. Tibyān has been widely considered to be a translation of Khiḍr b. ‘Abd al-Raḥmān al-Azdi’s al-Dimash0i’s al-Tibyān fi Tafsir al-Qur’ān in Arabic into Turkish. However, it does not seem a translation of al-Azdi’s tafsir when it is compared. Besides, there is a serious confusion in the sources and library records about Tafsir al-Tibyān. There is some discussions about the author of the tafsir, the ascription of the translation to its translator and the translator’s identity, whether Tafsir al-Tibyān is an original composition, a translation or an annotated and reorganized mixture of a composition and translation. eeking answers to these 0uestions, the present paper tries to make clear whether Tafsir al-Tibyān is a translation of alAzdi’s al-Tibyān, or not.
Research Interests:
While its readers and listeners accepted the unparalleled literary power and beauty of the Qur’an at the time of its revelation, several theologians and philologists have begun to discuss its i‘jaz beginning from the early third century... more
While its readers and listeners accepted the unparalleled literary power and beauty of the Qur’an at the time of its revelation, several theologians and philologists have begun to discuss its i‘jaz beginning from the early third century of the Islamic calendar. Abū’l-Ḥasan ‘Alī b. ‘Īsā al-Rummānī, a leading authority in Arabic grammar, philology, and tafsir as well as a scholar of rational sciences, was one of the Mu‘tazilite authors who wrote a treatise (risale) on the topic. In his al-Nukat fî I’jaz al-Qur’an al-Rummānī listed seven features to demonstrate the miraculous nature of the Qur’an: its rhetorical beauty, its challenge with respect to Arabic proce and poetry, the inability of the Arabs to produce a similar text, the general extent of the challenge, its sarf, its prophecy of future events, the use of words and letters in a harmonious way, and comparison with other miracles. In the most part of his work, al-Rummānī discoursed on balagha or the aesthetic effectiveness of the Qur’an on the verbal level and showed how it contributed to its i’jaz. While discussing the balagha, the author analyzed the internal and external structures of the Qur’an as well as its style and expression. In his analysis of the internal structure, he put the emphasis on tashbih (analogy), isti‘arah (metaphor), and mubalaghah (hyperbole). In defining the external structure, he highlighted i‘jaz, telâum, jinas (paranomasia) and fasila (Qur’anic rhyme). As for the style and expression, he considered tasrif, tadmîn and beyan. For each of these literary arts, al-Rummānī brought examples from the Qur’anic verses and compared them with profone speech of the Arabs at the time of the revelation to demonstrate the inimitability and stylistic unsurpassedneds of the Holy Book
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Araştırmaları Vakfı tarafından yayınlandı. Vakıf, 17 ciltlik eserin tamamını tercüme ettirip yayımlamayı hedeflemektedir. İslam araştırmalarında vazgeçilmez bir referans kaynağı olan ve kısaca GAS olarak bilinen bu eser, klasik dönemde... more
Araştırmaları Vakfı tarafından yayınlandı. Vakıf, 17 ciltlik eserin tamamını tercüme ettirip yayımlamayı hedeflemektedir. İslam araştırmalarında vazgeçilmez bir referans kaynağı olan ve kısaca GAS olarak bilinen bu eser, klasik dönemde Müslüman âlimlerin bilim ve tek-­‐‑ nolojiye yaptıkları katkıları, bu medeniyete ait yazılı kaynaklar üzerinden orta-­‐‑ ya koymayı hedefleyen büyük bir projenin ürünüdür. GAS 'ta klasik kaynak-­‐‑ larda adı geçip te zamanımıza kadar ulaşmamış pek çok eserle, bunlardan za-­‐‑ manımıza intikal etmiş, ancak hala el yazması halinde bulunanlar hakkında bilgi verilmiştir. Proje basit bir katalog çalışması olmayıp konuyla ilgili tahliller ve değerlendirmelerin yanı sıra, bu eserler üzerine yapılan klasik ve çağdaş çalışmalar hakkında bilgiler de içermektedir. Bu açıdan Sezgin'in eseri, bir me-­‐‑ deniyetin düşünce tarihi veya yazılı kültürünün haritası niteliğindedir.
Research Interests:
According to ahl-Sunnah, Ru’yat-Allah (seeing Allah) will come true for the believers on the day of Judgement, even if he is not seen in this world. Later on, it has been discussed who will obtain right of see of Allah. Some scholars has... more
According to ahl-Sunnah, Ru’yat-Allah (seeing Allah) will come true for the believers on the day of Judgement, even if he is not seen in this world. Later on, it has been discussed who will obtain right of see of Allah. Some scholars has argued that some of people could not gain this right. Likewise al-Suyûtî debates about muslim women, malaikah (angels), jinn (genies) and men from other ummah, if they will be granted this privilege or not. This article aims to interpret these issues in al-Suyûtî’s book ‘Isbal al-kisa ala al-nisa’.
Research Interests:
The Mus'haf, belonging to the rich Qur’an collection of the Museum of Turkish and Islamic Arts, Istanbul, was begun to be written by the calligraphist Sheyh Hamdullah Efendi. However, its completion took place approximately 350 years... more
The Mus'haf, belonging to the rich Qur’an collection of the  Museum of Turkish and Islamic Arts, Istanbul, was begun to be  written by the calligraphist Sheyh Hamdullah Efendi. However, its completion took place approximately 350 years after it was started to be written. Being the only confirmed Mus’haf in the Qur’an collection of the museum, makes it significantly important. The Mus'haf also demonstrates the level at which the school of Sheyh Hamdullah has evolved in 350 years in terms of calligraphy. The calligraphist Sheyh Hamdullah Efendi (1429- 1520) started to write the Mus'haf, but after more than three centuries the calligraphist Yahya Hilmi Efendi (1833- 1907) completed it. The Mus'haf was confirmed by the well-known calligraphists of their time such as calligraphist Kazasker Mustafa İzzet Efendi (1801- 1876), calligraphist Mehmed Hulûsi Efendi (d. 1874) and calligraphist Mehmed Şevkî Efendi (1829- 1887). Such an approval considerably contributed to the value of this piece of art.

It is certain that Yahya Hilmi Efendi had his own style and taste of the art among the calligraphists of the same school like Sheyh Hamdullah and Hâfız Osman Efendi. Despite the differences in his style, Yahya Hilmi Efendi was able to finish the Mus'haf in the same manner it was first begun to be written. This demonstrates his proficiency and expertise in the art of calligraphy.
Research Interests:
Many researches today are using modern methods to understand the relationship between the mind and text, to understand this link they have put forward many beneficial research in the following areas; linguistics, structuralism and... more
Many researches today are using modern methods to understand  the relationship between the mind and text, to understand this link they have put forward many beneficial research in the following areas; linguistics, structuralism and semantic in The Holy Quran. Modern trends have emerged in order to understand religious texts using various methods and techniques. One of these researchers include Muhammed Şahrûr who looks into this matter in his book written in 1990 entitled “ Books and The Holy Quran: A Contemporary Read “. A few other books published by Şahrûr include “ State and Society “-1994,  “ Islam and Fatih “-1996, “ Path to New Foundations  in Islamic Law “-2001. The piece “ Contemporary Reads on the Stories of The Holy Quran “ was rewritten in the year 2010. All these pieces are based on the linguistic structure methods in The Holy Kuran. On the other hand the primary structure of these pieces is to look up relevant words from the modern dictionary in order to understand The Holy Quran. This article is going to cover some of the ideas in the Quranic works of M.Şahrûr.
Research Interests:
Azîz Mahmûd Hüdâyî who is a well-known sufi sheik of the Jalwatiyah order is also the author a divan which consists of his mystical poetry. Ibn al-Arabî’s teachings, especially that of vahdet-i vücûd (Oneness of Being), is very evident in... more
Azîz Mahmûd Hüdâyî who is a well-known sufi sheik of the Jalwatiyah order is also the author a divan which consists of his mystical poetry. Ibn al-Arabî’s teachings, especially that of vahdet-i vücûd (Oneness of Being), is very evident in Hüdâyî’s poems both in terms of content and spirit. The commentary written on Hüdâyî’s poetry by Yâkûb Afvî, a 18th century mystic of the Jalwatiyah order, attests to this point. In a book titled Lem‘a-i Nûrâniyye (Gleam of Light) Afvî commentated the five couplets of Hüdâyî’s seven-couplet nutq which starts with the following one: we’ve been burning since eternity / we have been the luna moths of the candle of love. No academic study is available on Lem‘a-i Nûrâniyye, though it is mentioned in several sources and five copies of it are found in different libraries. According to Avfî, Hüdâyî deals in this poem with the emergence of the existent into the realm of existence from Allah, which is called mebde (genesis), and its return to its essence which is otherwise known as me‘âd (resurrection). Avfî starts his book by an introduction which consists of two parts where he elaborates on these two concepts and thus provides an intellectual background to his commentary. There he discusses the reason behind the creation of the universe by Allah and the various stages of its return to Him from a vahdet-i vücûd perspective. The commentary on the couplets is found in the third chapters of the book. In the concluding part the commentator, Avfi, puts a vocabulary of selected mystic concepts by using Cürcâni’s famous book Ta‘rifat or Definition. Taken as a whole, this book is an important study not only because it provides a framework to understand Hüdâyî’s poetry but also because it reveals Avfî’s mystic perceptions.
Research Interests:
There have been many researches about the companion (sahabi) generation that is considered to be very important in all disciplines of Islamic studies. In these researches, it is discussed whether if some one is a sahaba or not, based on... more
There have been many researches about the companion (sahabi) generation that is considered to be very important in all disciplines of Islamic studies. In these researches, it is discussed whether if some one is a sahaba or not, based on the reports from the narrations and historical data. Due to the nature of the genre, any produced work in the field must be linked to the previous literature. Written by an Andalusian hadith scholar in the VII. Century and being widest in the scope for identifying the companions, al-Cami did not gain enough attention in the later literature. In this article, Ruayni’s work al-Cami’s sources, systematic and impact will be studied.
Research Interests:
Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Yakın Tarihimizin Belgesi 1908-1925 Sırâtımüstakīm Mecmuası
Research Interests:
Ahmet Selahaddin Bey, Kabe Yollarında: Surre Alayı Hatıraları, haz. İsmail Kara, Yusuf Çağlar (İstanbul: Dergah Yayınları, 2015), 206 s.
Research Interests:
Osmanlı Kitap Kültürü: Cârullah Efendi Sempozyumu (İlmi Etüdler Derneği, 15 Şubat 2015)
Research Interests:
“Şîa ve Hadis” Paneli, (Bilim ve Sanat Vakfı Medeniyet Araştırmaları Merkezi, 18 Nisan 2015)
Research Interests:
Hadis, Panel, and ŞIa
This research aims to study some of the political issues in Al-Manar interpretation such as: Shura, ruling by what Allah has revealed, unity of the nation, the perspective of Islam toward Western civilization, and the Islamic government;... more
This research aims to study some of the political issues in Al-Manar interpretation such as: Shura, ruling by what Allah has revealed, unity of the nation, the perspective of Islam toward Western civilization, and the Islamic government; studying these issues will show the political direction in Al-Manar interpretation, and this highlights the idea of political reform as part of the general and comprehensive reform advocated by Al-Manar School in all aspects of social, political, economic and religious life.
Research Interests:
Günümüzde satış ve pazarlama teknikleri oldukça çeşitlenmiş ve mağaza dışı çok sayıda satış türleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de doğrudan satış yöntemidir. Bu yöntemde piyasada en çok çok katlı pazarlama gündeme gelmekte ve lehte... more
Günümüzde satış ve pazarlama teknikleri oldukça çeşitlenmiş ve mağaza dışı çok sayıda satış türleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de doğrudan satış yöntemidir. Bu yöntemde piyasada en çok çok katlı pazarlama gündeme gelmekte ve lehte ve aleyhte tartışmalar yapılmaktadır. Makalemizde ağ pazarlama / network marketing olarak da bilinen çok katlı pazarlamanın mahiyeti, işleyişi ve uygulanan teknikler incelenmekte, konuyla ilgili fıkhi görüşler ortaya konulduktan sonra bu sistemin mevcut haliyle caiz olmayacağı görüşü savunulmaktadır.
Research Interests:
Genel olarak ibadet ve buna bağlı olarak namaz, cemaatle namaz ve kadınların cemaate iştiraki konusundaki fıkhi hükümler, Hz. Peygamber’in farklı dönemlerdeki emir ve tavsiyeleri dikkate alınarak düzenlenmiştir. Kadınların ibadetler... more
Genel olarak ibadet ve buna bağlı olarak namaz, cemaatle namaz ve kadınların cemaate iştiraki konusundaki fıkhi hükümler, Hz. Peygamber’in farklı dönemlerdeki emir ve tavsiyeleri dikkate alınarak düzenlenmiştir. Kadınların ibadetler konusunda fıtratlarından kaynaklanan bazı geçici kısıtlamalar hariç, erkekler ile arasında fark gözetilmemiştir. Hatta Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Raşidin dönemlerinde beş vakit namazda Mescid-i Nebevide, bayram namazlarında musallada kadınların, tesesettür ve ihtilata dikkat ederek erkeklerin gerisindeki saflarda yer aldığına dair muhtelif rivayetler bulunmaktadır. Kadınların cemaate katılması hususunda Hz. Peygamber’den sonraki dönemlerde fitne vb. gerekçelerle kadınların cemaate iştirakten alıkonulduğu görülmektedir. Nitekim Hz. Peygamber dönemi ve sonraki uygulamalardaki farklılıklar mezheplerin görüşlerine de yansımıştır. Bu çalışmamızda kadınların mescidlere gitmesi, cemaatle kılınan namazlara iştiraki ve namazlarının edası ile ilgili fıkhî düzenlemeler ele alınacak; bu minvalde cemaatle birlikte namaz kılınırken erkeklerin ve kadınların uyması gereken kurallar rivayetler ışığında değerlendirilecektir.
Research Interests:
Yahudilikte Reform hareketi Almanya’da doğmuş olmasına rağmen gelişimini Amerika’da gerçekleştirmiştir. Dönemin sosyal ve siyasi şartları Reform hareketinin Avrupa’da gelişimini sınırlandırmaktaydı. Bireylere inanç ve ifade özgürlüğü... more
Yahudilikte Reform hareketi Almanya’da doğmuş olmasına rağmen gelişimini Amerika’da gerçekleştirmiştir. Dönemin sosyal ve siyasi şartları Reform hareketinin Avrupa’da gelişimini sınırlandırmaktaydı. Bireylere inanç ve ifade özgürlüğü tanıyan Amerika’nın toplumsal yapısı Yahudilikte Reform fikirlerinin gelişmesi için verimli bir ortam oluşturmuştur. Bu makale, Almanya’dan Amerika’ya göç etmiş bir din adamı olan Rabbi Isaac Mayer Wise’ın üç kurum aracılığıyla Amerikan Reform hareketi üzerindeki etkisini göstermeye çalışmaktadır. Wise’ın Yahudi inanç ve uygulamaları hakkındaki görüşlerini Yahudilerin hepsi kabul etmese de, onun Reform hareketi için temelini attığı üç kurum bütün Amerikalı Yahudiler için toplumsal örgütlenme modeli olmuştur.
Research Interests:
Araştırma, tasvir metodunun anket tekniği kullanılarak yapılmış nitel bir çalışmadır. Öğretmenlerin sınıf ve okul disiplini sağlanmasına yönelik görüşlerini tespit etmeyi amaçlamıştır. Sınıf içerisinde en sık karşılaşılan problemler,... more
Araştırma, tasvir metodunun anket tekniği kullanılarak yapılmış nitel bir çalışmadır. Öğretmenlerin sınıf ve okul disiplini sağlanmasına yönelik görüşlerini tespit etmeyi amaçlamıştır. Sınıf içerisinde en sık karşılaşılan problemler, problemlerin kaynağı, problemlere yönelik uygulanılan çözüm yöntemleri, bu yöntemlerin etkinliğine dönük değerlendirmeler ve disiplin problemlerinin önlenmesine yönelik öneriler bu çalışmada öğretmenlerin görüşleri çerçevesinde ortaya koyulmuştur. En temel problem öğrencilerin sınıfta izinsiz konuşmaları olarak tespit edilmiş, çözüm önerisi olarak velilerle irtibata geçmek ve öğrencilerin uyarılması ön plana çıkmıştır. Öğretmenler genellikle uyguladıkları disiplin yöntemlerinin etkin olduğunu düşünmektedirler. Çalışmada, aile, öğrenci ve öğretmen işbirliğinin okul disiplini sağlamada önemli bir faktör olduğu düşüncesinin öğretmenler tarafından en fazla dile getirilen husus olduğu tespit edilmiştir.
Research Interests:
Son devir Osmanlı âlim, edîb ve mütefekkirlerinden Balıkesirli Hasan Basri Çantay’ın Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm isimli açıklamalı meâli, Cumhuriyet dönemi Türkçe Kur’an çeviri ve tefsirleri arasında önemli yeri olan bir çalışmadır. Bu... more
Son devir Osmanlı âlim, edîb ve mütefekkirlerinden Balıkesirli Hasan Basri Çantay’ın Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm isimli açıklamalı meâli, Cumhuriyet dönemi Türkçe Kur’an çeviri ve tefsirleri arasında önemli yeri olan bir çalışmadır. Bu makalede, Çantay’ın mezkûr eserinde yer alan tasavvufî görüşler ve yorumlar incelenmiştir. Öncelikle müellifin tasavvufa bakış açısı tespit edilmeye çalışılmış, bu eserde yer alan tasavvufî görüşler ve yorumların bu eserde zikredilmesinin gerekçesi incelenmiş, bunların kaynağı, bu kaynakların kulanım şekli ve bu görüşlerin nasıl bir yöntem ile zikredildiği hususu araştırılmıştır.
Research Interests:
Her siyasî anlayış, kendi kriterlerine uygun olmadığını düşündüğü bazı gazete, mecmua ve kitap gibi çeşitli yayınları yasaklamıştır. Tek partili yıllarda da diğer dönemlerde olduğu gibi bazı dinî muhtevalı yayınların basımı, iç ve dış... more
Her siyasî anlayış, kendi kriterlerine uygun olmadığını düşündüğü bazı gazete, mecmua ve kitap gibi çeşitli yayınları yasaklamıştır. Tek partili yıllarda da diğer dönemlerde olduğu gibi bazı dinî muhtevalı yayınların basımı, iç ve dış siyasete uygun görülmeyerek engellenmiştir. M. Kemal Atatürk döneminde daha çok dini tahrif edici yayınlar yasaklanırken; İsmet İnönü’lü yıllarda “dua mecmuası” ve tek parti zihniyetini eleştiren kişilerin eserleri de bu tür bir akıbete maruz kalmıştır. Kurucu irade bu kararı alırken çoğu zaman Diyanet İşleri Reisliği’nin konu hakkındaki fikrine başvurmamıştır. Mezkûr dönemde yasaklanan yayınlarla ilgili kararnamelere bakıldığında ise, pek çok eserin Matbuat Kanunu’nun yanlış maddesi ile memnu kılındığı anlaşılmaktadır.
Research Interests:
Bu makalede kelam ve fıkıhtaki insana gücünün üzerinde yükün yüklenip yüklenememesi konusuna psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşılmaktadır. Araştırma dörtlü bir sacayağı üzerine konumlandırılmıştır. Birincisi kulların güçlerinin yettiği... more
Bu makalede kelam ve fıkıhtaki insana gücünün üzerinde yükün yüklenip yüklenememesi konusuna psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşılmaktadır. Araştırma dörtlü bir sacayağı üzerine konumlandırılmıştır. Birincisi kulların güçlerinin yettiği ve yetmediği durumlara ilişkin sorumluluklarına dair kelamî ve fıkhî bakış; ikincisi psikolojik rahatsızlıkların ceza sorumluluğuna etkisi konusunda adli psikiyatrinin yaklaşımı; üçüncüsü psikodinamik, çevresel, biyolojik, genetik vb. faktörlerin sorumluluğu etkilemek noktasındaki belirleyiciliği; dördüncüsü ise, psikoloji ve psikiyatrinin verilerinden hareketle kendini bir dine bağlı hisseden kimselerin dini sorumluluklarının nasıl görülmesi gerektiğine dair tartışmadır. Çalışmada bir dine bağlılık hisseden kimselerin, sorumluluklarını değerlendirirken psikolojik verileri dikkate alması gerektiği ve adli psikiyatrinin ruh hastalarının ve âkil olmayanların cezai ehliyetini belirleme kriterlerinin dini sorumlulukların belirlenmesine de ışık tutabileceği anlatılmıştır.
Research Interests:
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, dünya tarihinin en köklü kurumlarından birisidir. Patrik-‐‑ hane 1453 yılında İstanbul'ʹun fethinden Türk Cumhuriyeti'ʹnin ilanına kadar Osmanlı Devletine bağlı dini bir kurum... more
Fener Rum Ortodoks  Patrikhanesi,  dünya  tarihinin  en  köklü kurumlarından  birisidir.  Patrik-‐‑ hane  1453  yılında  İstanbul'ʹun  fethinden  Türk  Cumhuriyeti'ʹnin  ilanına  kadar  Osmanlı  Devletine bağlı  dini  bir  kurum  olarak  varlığını  sürdürmüştür.  Patrikhane’nin ruhani  lideri  olan  patriklerin  seçimleri  ve  azledilmeleri  Bizans  Dönemi’nde  olduğu  gibi  Osmanlı  Dönemi’nde  de  önemli  bir  konu  olmuştur.  Osmanlı  Dönemi’ndeki  Patrik  seçimleri genelde  Bizans  Dönemi’nde  oluşturulmuş  olan  usul-‐‑ lere  ve  geleneğe  göre  yapılmıştır.  Seçimler  Ortodoks  inancı  açısından  Ortodoks  teolojinin  temellendir-‐‑ diği  dini  referanslara  göre  yapılmaktaydı. Kilise,  seçimin  Tanrının  inayeti  altında,  kutsal  ruhun  koru-‐‑ ması  ve  yönlendirmesi  ile  ilahi  bir  lütufla  gerçekleştiğine  inanmaktaydı.  Her iki  dönemde  de  patrik  seçimlerine  etki  eden  üç  temel  aktör  bulunmaktadır.  Bunlar; Pat-‐‑ rik,  Kutsal  Sinod  ve  İmparator’dur.  Ancak  tarih  boyunca  görüldüğü  üzere  bunların  dışında  seçimlere  etki  eden  başka  faktörlerin  de  olduğu  gözden  kaçırılmamalıdır.  Bunların  bir  kısmı  kilise  içerisinden,  bir  kısmı  da  siyasi  erkten  kaynaklanmaktadır. Biz  bu  çalışmada  bahsi  geçen  bu  faktörleri  incelemeye  çalışacağız.
Research Interests:
Türkiye’de Tarikatlar: Tarih ve Kültür, Editör: Semih Ceyhan, İsam Yayınları, İstanbul, 2014, 1052 s.
Research Interests:
Michael Stausberg ve Steven Engler, eds. The Routledge Handbook of Research Methods in the Study of Religion, Londra ve New York: Routledge, 2011, 543 s.
Research Interests:
Uluslararası Kâtip Çelebî: İslâm Medeniyeti’nde Bibliyografya ve İlimler Tasnifi -Geçmişi ve Geleceği- Sempozyumu (İSAM, İstanbul, 6-8 Mart 2015)
Research Interests:
Osmanlı Devletinin son devrinde sosyal ve iktisadi birçok konu tartışılmıştır. Sosyal alanda tartışılan konulardan biri de kadındır. Kadın konusunda da birden çok evlilik aydınlar arasında çokça dile getirilmiştir. Birden çok evlenmeyi... more
Osmanlı Devletinin son devrinde sosyal ve iktisadi birçok konu tartışılmıştır. Sosyal alanda tartışılan konulardan biri de kadındır. Kadın konusunda da birden çok evlilik aydınlar arasında çokça dile getirilmiştir. Birden çok evlenmeyi Batıcı ve Türkçü aydınlar eleştirirken İslamcı aydınlar ise savunmuşlardır. Ahmed Hamdi Akseki bu tartışmalarda İslam’da birden fazla evliliğe izin verildiğini savunur. Ancak ona göre adalet şartına kesinlikle uyulması gerekmektedir. Ayrıca devlet, birden çok evlenmek isteyen kişinin adalet şartını yerine getirip getiremeyeceğini araştırması gerekmektedir.
Research Interests:
Islamic schools of law agree on the validity of Sunna as the second source for inferring legal rulings. There is no disagreement between the two main approaches known as ahl al-hadith and ahl al-ra'y. However, it became a misleading... more
Islamic schools of law agree on the validity of Sunna as the second source for inferring legal rulings. There is no disagreement between the two main approaches known as ahl al-hadith and ahl al-ra'y. However, it became a misleading widespread argument that ahl al-ra'y especially Hanafis rarely used hadith narration and that they preceded ra'y and qiyas over Sunna. This argument has no sufficient evidence. The Hanafi books, in fact, are full of hadith narrations whom they use as evidence against their opponents including the jurists of ahl al-Hadith. As its status, Hadith precedes qiyās according to Hanafis just like others. They do not ignore any Hadith narration, unless it fails to reach their authenticity conditions. Again, this is something common among all jurists and schools of law. This study investigates one of the well known law books of Hanafi school. It deals with the chapter of taharah for its Hadith content and the method of its author in using these narrations as evidence. The most important results of this research are: al-Samarqandi used Hadith narration in his book either as evidence for a ruling he relies on or to  respond to his opponents. His use of Hadith narration has a primary significance, not a secondary one
Research Interests:
Bu çalışmanın temel amacı, kadınların tüp bebek tedavisi sürecinde yaşadıkları zorluklarda dinî başa çıkma sürecini ve kullandıkları dinî başa çıkma yöntemlerini ortaya çıkarmaktır. Ayrıca makale, bu süreçte kadınların dinî/manevî... more
Bu çalışmanın temel amacı, kadınların tüp bebek tedavisi sürecinde yaşadıkları zorluklarda dinî başa çıkma sürecini ve kullandıkları dinî başa çıkma yöntemlerini ortaya çıkarmaktır. Ayrıca makale, bu süreçte kadınların dinî/manevî eğilimlerini, yaşantılarını ve Allah tasavvurlarının da bundan etkilenip etkilenmediğini de konu edinmektedir. Nitel bir araştırmayı içeren makalede veriler, mülakat yöntemine uygun olarak, yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmıştır. Amaçlı örneklem modellerinden kartopu yöntemi ve buna ilaveten üç kez tüp bebek tedavisi görmüş olma şartı eklenerek ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Buna göre örneklem, İstanbul’da yaşayan on iki kadından oluşmuştur. Araştırma bulgularına göre, tüp bebek tedavisi gören kadınlar, yaşadıkları durumu Allah’ın bir imtihanı olarak görmektedir ve hem olumlu hem de olumsuz dinî başa çıkma etkinliklerini kullanmaktadırlar. Bu süreçte dua etme ve namaz kılma sıklıklarının ve hayatı sorgulamaya dair anlam arayışlarının arttığı, olumlu dinî başa çıkma kullananların Allah tasavvurlarında “merhamet” ismini öne çıkarırken, olumsuz dinî başa çıkma içerisinde olanların daha çok “kudret/güç” tasavvurunu öne çıkardıkları görülmüştür.
Research Interests:
Jâmi alduwal is one of the most important historical books that were authored in Ottoman Empire on the seventeenth century from Munejjim Bashi Ahmed b. Lutf Allâhs. The events in this book, starts from the beginning of the world and... more
Jâmi alduwal is one of the most important historical books that were authored in Ottoman Empire on the seventeenth century from Munejjim Bashi Ahmed b. Lutf Allâhs. The events in this book, starts from the beginning of the world and continues until 1672 A.D. The book encompasses the nature of the relations between different countries, miscellaneous news between east and west. In this research, a part of Arab’s history has included that has mentioned in ‘Jâmi alduwal’ as well as a few Models Furthermore, a part that contains the pages numbers of the events has also included at the end of this research. Aiming to facilitate any new studies may conduct in the foreseeable future by the Arab researcher.
Research Interests:
This paper aims to introduce children’s khutbah as a new genre in children’s literature. Beginning with the connection of its name with its target group, it gives information about its style and techniques applied in formation of the... more
This paper aims to introduce children’s khutbah as a new genre in children’s literature. Beginning with the connection of its name with its target group, it gives information about its style and techniques applied in formation of the texts. And its place in children’s literature.
Research Interests:
Bu çalışmada Müslüman kadınların Ehl-i Kitâb erkekleri ile evlilikleri meselesi, ilgili âyetler çerçevesinde ve tefsîr literatürü temelinde ele alınacaktır. Kur’ân’da evlilik ile dînî inanç ilişkisi, Mushaf sırasına göre temel olarak... more
Bu çalışmada Müslüman kadınların Ehl-i Kitâb erkekleri ile evlilikleri meselesi, ilgili âyetler çerçevesinde ve tefsîr literatürü temelinde ele alınacaktır. Kur’ân’da evlilik ile dînî inanç ilişkisi, Mushaf sırasına göre temel olarak Bakara 2/221, Mâide 5/5 ve Mümtehıne 60/10. âyetlerde anlatılmaktadır. Buna göre Müslümanların üç inanç grubu, yani kâfirler/Allah’ı inkâr edenler, müşrikler/Allah’a ortak koşanlar ve Ehl-i Kitâb ile evlilikleri konu edilmektedir. Bu bağlamda cevap arayacağımız temel soru, günlük hayatta muhtemel bazı Müslüman kadınlar ile Ehl-i Kitâb erkekleri arasındaki evlilik pratiğinin teoriye yansımalarının neler olduğu; başka bir deyişle bu tür muhtemel durumların, âyetlerin yorum sınırlarını zorlayıp zorlamadığı şeklinde olacaktır.
Research Interests:
İnsan için lisân, varlığın ifade vasatı ve vasıtasıdır. Eğer kişinin inancının onun varlık tasavvurunun bir tasviri ve hâsılası olduğu düşünülürse, iman ile lisânın birbirinden ayrı olarak telakki edilemeyeceği kendiliğinden ortaya çıkar.... more
İnsan için lisân, varlığın ifade vasatı ve vasıtasıdır. Eğer kişinin inancının onun varlık tasavvurunun bir tasviri ve hâsılası olduğu düşünülürse, iman ile lisânın birbirinden ayrı olarak telakki edilemeyeceği kendiliğinden ortaya çıkar. Asıl yükselişini; yazısı, kelimeleri ve sadâsı itibariyle Kur’ân-ı Kerim ve İslâm itikâdı zemininde kazandığı kanaatinde olduğumuz Türkçe’nin son bir asırda ve bilhassa geçen birkaç on yılda yaşadığı değişimin dinî ve itikâdî manasını, ma’ruf ve münker kavramları üzerinden, kelâmî açıdan tahlil etmeyi amaçlıyoruz. Sonuçta lisânın tebdîl ve tahrifi ile din ve hakikatin tebdîl ve tahrifi arasında doğrudan bir irtibat olduğu kanaatine varıyoruz.
Research Interests:
Bir problematik (mes’ele) olarak usul ilminde incelenen nesih teorisinin kullandığı ayetlerden belki de ilki olan Bakara suresi 106. ayet neshin mevcudiyeti, gerçekleşme şekli ve çeşitlerinin formüle edilmesinde bir şablon görevi... more
Bir problematik (mes’ele) olarak usul ilminde incelenen nesih teorisinin kullandığı ayetlerden belki de ilki olan Bakara suresi 106. ayet neshin mevcudiyeti, gerçekleşme şekli ve çeşitlerinin formüle edilmesinde bir şablon görevi üstlenmektedir. Bu çalışma Bakara suresi 106. ayette geçen ve nesih teorisi açısından temel iki kavram olan nesh ve nes’i -mütevatir kıraatlar bağlamında- bu kelimeler üzerinde bulunan farklı kıraatları esas alarak incelemektedir. Özellikle son dönem tefsir akademisyenleri nezdinde yaygın hale gelen Kur’an’da neshin varlığı/yokluğu gibi bir tartışmayı gündemine almayan çalışmamız, konuyu usul ilminin verileri çerçevesinde ele almakta ve nesh-nes’ kavramları arasında bir ayırıma giderek nes’ kavramı altında değerlendirilebilecek unsurların nesh’ten soyutlanması noktasında tespitler yapmayı hedeflemektedir.