Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI Türk Dünyası Araştırmaları Sayı: 223 1 Ağustos 2016 HAKANİYE DÖNEMİ TÜRKÇÜLERİNİN TANIKLIĞINDA XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI Doç. Dr. Abdullah KÖK* bu kök tirgüki ol könilik törü; törü artsa kök turumaz örü (KB 3463) Adâlete dayanan kanun, bu göğün direğidir; kanun bozulursa gök çöker. Öz XI. yüzyıl Türkistan’ında Hakaniye Türkçüleri tarafından yazılan DLT, KB, AH ve TİEM 73’de Ar. adalet sözcüğüne karşılık kullanılan Türkçe sözcükler tespit edilmeye çalışılacaktır. “Adalet”, objektif bir kavram ve sabit bir kanun ilkesi olup, insanlığın keyfine sunulmamıştır. Memleketin varlığının ve sürekliliğinin temel şartlarından birisi, olmazsa olmazı olan “adalet”, huzur, güven ve yaşamın sürekliliğin temel ilkesidir. Adalet toplumun sosyal, siyasî, ahlakî ve iktisadî dinamiklerinin en temel koruyucusu ve taşıyıcısıdır. İnsanlar arası ilişkilerin en ayırıcı ölçüsüdür. Her fert, ilişki kurduğu diğer fertlere adaletli davranmakla sorumludur. Toplumun en üst düzeyindeki devlet kurumu da bütün kurumlarıyla toplumda adaleti sağlamakla görevlidir. Adaletli davranmayan idarî sistemler sürekli ve kalıcı olamazlar. Adalet, sosyal düzeni sağlanmasının temel ilkesi, bireyin kimlik oluşumunun en önemli güvencesidir. Bireyle toplumun emniyet-güven ilişkisinin belirleyicisidir. İdeal insan tipinin temel garantisi ve yaşamının teminatı, sosyal ilişkilerinin düzenleyecisidir. XI. yüzyılda Türkler, “adalet” sözcüğüne karşılılık hangi sözcükleri kullanmışlardır. Türk idrak semantiğinde adalet algısı ve olgusu nasıl, hangi Türkçe sözcüklerle karşılanmıştır. DLT, KB, AH ve TİEM 73’de adalet sözcüğüne karşılık hangi Türkçe sözcükler kullanılmıştır? Adaleti karşılayan Türkçe sözcükler hangileridir? Adalet sözcüğünün XI. yüzyıl Türk Dünyasında kullanım alanından hareketle Türk sosyal hayatı hakkında bilgi edinilebilir mi? Soyut adalet sözcüğüne karşılık kullanılan Türkçe sözcüklerin çeşitliliği, XI. yüzyıl Türkistan’ında Türkçe konuşurların Türkçe şuur, kaygı ve algısı sorularının yanıtlarını verebilir mi? Bu yazıda yukarıdaki sorulara DLT, KB, AH ve TİEM 73’ün söz varlığının sunduğu tanıklar ölçüsünde yanıt verilmeye çalışılacaktır. Anahtar kelimeler: Adalet, XI. Yüzyıl Türkistanı, Hakaniye Dönemi Türkçüleri. * Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, akok9@yahoo.com 223_Abdullah_Kok.indd 1 27.07.2016 11:20:06 2 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI Meaning Of Justice In Testimony Of Turkists Of Karakhanid Era In 11Th Century At Turkistan Abstract In this study, Turkish words, which are used corresponded with word of justice just like DLT, KB, AH and TIEM 73, which are written by Karakhanid Turkists in Turkistan of 11th century. “justice” that an objective concept and a permanent principle of law, it hasn’t been exhibited to humanity pleasure. “justice”, which is necessarily, one of the basic conditions existence of country and continuity, is basic principle of peace, confidence and continuity life. Justice is the most protector and conveyor society of social, political, moral and economic dynamics. It is the most distinctive dimension between the humankind relationships. Every member is in charge of behaved fair other members that relationship. Also state agency that the most grade society is in charge of justice with all foundation in society. Administrative systems, which are not behaved fair, aren’t continuous and permanent. Justice is the most important assurance of identification creation of person and the basic principle, ensuring the social system. It is determinative relationship of safety confidence with individual and society. It is fundamental guarantee of ideal type of person and guarantee of life and it is organizer social relationship. Which words use Turks in 11th century corresponded with “justice”. How is the corresponded and which is word of Turkish corresponded perception and phenomenon of “justice” in Turkish cognation semantics. Which are used corresponded to word of justice in DLT, KB, AH and TIEM 73? Which are the Turkish words corresponded to justice? Is the getting information about Turkish social life from the use of “justice” word in Turkish world of 11th century? Are Turkish words of diversity, which used corresponded to transcendental justice word; answer the question of Turkish mind, worry and perception of Turkish speaker in 11th century Turkistan? In this essay it will be try to answered the above questions in the extend, which are presented witnesses vocabulary of DLT, KB, AH and TIEM 73. Keywords: Justify, 11th Century’s Turkistan, Turkists Of Karakhanid Period. Sözlük Anlamı Adâlet Arapça bir sözcük olup Ǿadl kökünden türemiştir. Sözlük anlamlarıyla öncelikle Ǿadl sözcük olarak “hakkaniyet” anlamına gelmektedir.1 Adâlet; 1. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe. 2. Bu işi uygulayan yerine getiren devlet kuruluşları. 3. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme. 4. Yasalara sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması.2 Adâlet; “davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak eşit kılmak anlamına gelen bir masdar isimdir. Aynı kökten gelen “adl” kelimesi de; orta yol, istikamet, eş, benzer, misil, bir şeyin karşılığıdır.” Çok Ǿadil, asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan anlamına gelir.3 Hak ve hakikatlere göre hüküm 1 2 Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayımları, 2007, s. 930. www.tdk.gov.tr, (29/06/2016). “Semantik Açıdan Kur’an’da Adalet ve Kavramı”, Söz ve Adalet Dergisi, Sayı: 1, Yıl: 1, Şubat, 2008, s. 50. 3 223_Abdullah_Kok.indd 2 27.07.2016 11:20:06 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 3 vermek, söz ve yargılarında doğru olmak, eşit olmak ve eşit kılmak anlamlarına gelir. Adalet vicdanda doğruluk hissi uyandıran şeydir. Her şeyin yerli yerince olması ve en uygun konuma yerleştirilmesidir. Adalet; herkese hak ettiğini vermektir. Eşitliği sağlamaktır. Herkese payını veren erdemdir. Bu kavram günlük hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Yargı önünde eşit olmak, eğitimde fırsat eşitliği, insanın onuruna yakışan bir yaşam ve insanların ürettiklerini karşılıklarını almasıyla ilgilidir. Adalet her türlü ilişkinin ve tüm yapıların varlığını devam ettirmesini sağlayan ana ilkedir. İnsan birey olarak adaletle sağlıklı bir varlık olabilir. Toplumlar da adaletle ayakta durabilir.4 Adalet’in farkılı tanımlarını şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Şeylerin yerli yerine konması. Herşeyin olması gerektiği yerde bulunması. 2. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi; haklıya hakkının verilmesi; kişilerin hak ettikleri şeye sahip olabilmeleri. 3. Kendine ait olan alanda, kendi mülkünde tasarrufta bulunmak; başkasının hakkına tecavüz etmemek.5 Adâlet, doğrunun, hakkın korunması; doğru olmanın öz belirtisi. 1- Platon ve Aristoteles’ten beri herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme demek olan bir ana erdem (doğruluk). 2- (Daha dar biçimsel anlamda) Doğru olarak kabul edilmiş olanda uzlaşma. Herkesin hakkının yasalarla tanınmış olması. 3- (En dar anlamda) Yargıcın niteliği olarak, yürürlükte olan hukuk yasalarının kesin bir uygulanması. Ancak bu uygulama, insan yaşamındaki durumların ve ilişkilerin sonsuz çeşitliliği ve karmaşıklığı içinde çok kesin ve en yüksek adâlet olarak görülmek istenirse, en büyük adâletsizliğe de dönüşebilir; bu yüzden ölçülü sağ duyuyla tamamlanmak zorundadır.6 Aristo’ya göre adalet kavramı bütün diğer faziletleri içine alan ve kanunlara itaatle ortaya çıkan en tamamlanmış ve en mükemmel bir fazilettir. O, iki türlü adâletten bahseder: 1. Paylaştırıcı adâlet, 2. Düzeltici adâlet. Paylaştırıcı adâletin ölçütü geometrik bir metodla hakkın ve onurun bireysel çabaya göre dağıtılmasıdır. Düzeltici adalet ise aritmetik eşitlik yöntemiyle gerçekleşir.7 Adâleti “hak ve hukukun gerçekleştirilmesi”8 diye tanımlayan ve “hukukun en başta gelen prensibi ve temel normu”9 olarak gören Çeçen, adâlet ve hukuk arasındaki vazgeçilmez ilişkiyi vurgular: “Adâlet kavramı, genellikle iki şekilde kullanılır. Birinci olarak, hukuk uygulamasında toplum için en yararlı sonucun gerçekleştirilmesi anlamında kullanılır. Diğerinde ise, adalet hukukun ulaşmağa çalıştığı ideal yeri 4 5 6 7 “Geleneksel İslâm Düşüncesinde Adalet”, Söz ve Adalet Dergisi, Sayı: 1, Yıl: 1, Şubat, 2008, s. 59. Ömer Demir - Mustafa Acar, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ağaç Yayıncılık, İstanbul, 1992, s. 16. Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 1974, s. 17. Arslan Topakkaya, “Aristoteles’te Adâlet Kavramı”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, V. 2/6, Winter, 2009, s. 628. 8 Anıl Çeçen, “Hukuk’ta Norm ve Adâlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 32, 1975, s. 96. 9 Çeçen, “a.g.m.”, s. 29. 223_Abdullah_Kok.indd 3 27.07.2016 11:20:06 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 4 belirtir. Kavram ikinci şekilde daha geniş ve kapsamlı olarak geçerlidir. Özellikle hukukun ahlak, din ve felsefe ilkelerinden uzaklaştığı durumlarda adâlet ilkesinin geçerliği ve uygulanması daha fazla önem kazanmaktadır.”10 Devlet geleneğimizde “mülkün temeli” olarak görülen adâlet, yönetimde devamlılığın ön şartıdır ve aynı zamanda ferdî ve toplumsal hayattaki ilişkilerde de önemli ahlâkî esaslardan birisidir. Kur’ân-ı Kerim’de Adâlet Adalet; a-) adalet etmek, zulmetmemek, fidye vermek, doğru ve düzgün kılmak, denk tutmak, denk kılmak. b-) denk, eşit, adalet, doğruluk, hak yememek, fidye, kıymet, değer11 sözcükleriyle açıklanır. Kur’ân-ı Kerîm’de adâlet kavramı içtimaî, hukukî ve ahlakî boyutlarıyla açıklanır. Toplumsal davranışlarda adalet, karar ve hükümde adalet, iktisadi adalet.12 Adalet kavramı ile Kur’an-ı Kerîm’de ilişkilendirilen başka farklı kavramlar da vardır. Eşitlik (müsavat), denge (itidal), kanun kavramları da adaletin oluşturulmasına temel olmuştur. Adalet Kur’ân-ı Kerim’de düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık gibi anlamlarda kullanılır. Allah insanın her işinde adaletli olmasını ister. Özellikle de Allah insana doğru şahitlik yapmasını emreder. Kur’an’da İslâm toplumunun bir niteliği olan vasat ümmet kelimesi de adalet manasına gelir. Buna göre İslâm ahlakî, içtimaî bünyede aşırılıktan uzaklığı, dengeli, uyumlu bir hayat tarzını ön görmüşlerdir. Bu denge ve uyum da itidal ve adalet kavramlarıyla gerçekleşir. Böylece davranışlar aşırılıktan uzaklaşır. Adalet insanın kemal sıfatıdır. Allah katında üstün değer ölçüsü olan takva erdemine ulaşabilmek için adil ve adaletli bir söz söylemesi gerekir. Doğrulukla birlikte adalet ilâhî kelamın bir kaynağı olarak gösterilir. Kur’an-ı Kerîm’e göre adaletin ölçüsü dayanağı hakkaniyettir. Hidayete adalet sayesinde ulaşılır. Adalet de hakka uymakla sağlanır. Adalet, Kur’ân’da “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, dogru yolu izleme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarla kullanılmıstır.13 Kur’anda Adalet sözcüğünün eş anlamlıları şu Arapça sözcüklerle karşılanmıştır. El Hakk, El İstikamet, El Kıst, El Vasat, El Vefa, El Vezn. Kur’anda Adalet sözcüğünün terim anlamı Arapça şu sözcüklerle karşılanır. Benzerlik (el misl ve eş şibh), Dengelilik (el-î’tidâl ve et-tenâsüb), Denklik (el-kif’ ve eş-şirk), Doğruluk (es-sıdk ve es-sadkat), İnanç (el-Akîde ve et-Tevhîd) Eşitlik (el-muâdelet ve el-müsâvât), İnanç (el-akîde ve et-tevhîd), Karşılık (el-fidye ve el-bedel). 10 Çeçen, “a.g.m.”, s. 96. 11 Mahmut Çanga, “Kur’ân-ı Kerîm Lügati”, Timaş Yayınları, İstanbul, 1999, s. 319. 12 İsmet Kayaoğlu, “İslâm’da Adâlet Mefhumu”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XXVII, Ankara, 1985, s. 201-206. 13 Mustafa Çağrıcı, “Adâlet Maddesi”, Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 2, İstanbul, 1993, s. 341. 223_Abdullah_Kok.indd 4 27.07.2016 11:20:06 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 5 Hakaniye Türkçülerinin Eserlerinde “Adalet”: cömert, açık elli olan. (Clauson, 1972:78) (KB): apaŋ tegsä emdi sü erki saŋa bol odØuġ tur ay ersig toŋa (4138) (ataların, orduların başı sana ulaşırsa,) (ey yiğit kişi sen cömert ol, sağlam dur.) (KB): tiriglig uzunın tilär ersä sen bol tuz ötmäk yetür usa sen (4279) (eğer hayatın uzunluğunu dilersen,) (cömert ol herkese tuzunu ve ekmeğini yetir.) (AH): 229. kÔamuġ til er sØenasın ayur 230. akÔılıkÔ kÔamuġǾayb kirini yuyur (229. Bütün diller cömert adamın mehdini söyler;) (230. cömertlik bütün ayıbların kirini temizler.) (AH): 257. bu budun talusı er turur 258. akÔılıkÔ şeref cah cemal arturur (257. Bu halk arasında en iyi adam, cömert adamdır;) (258. Cömertlik şeref, ikbâl ve cemâli artırır.) cömertlik. (Clauson, 1972:78) (KB): Ô bilä beklägü ol ilig Ô bilä beg bedØür ay ilig (3040) (cömertlik ile o devleti bekleyecektir,) (Ey hükümdar bey cömertlik ile büyür.) (KB): ol ermäz üläsä näŋin ol yuluġ kÔılsa erkä canın (3932) (cömertlik sadece malları paylaştırmak değildir,) (ona canını bağışlamakta da cömert ol.) (AH): 229. kÔamuġ til akÔı er sØenasın ayur kÔamuġǾayb kirini yuyur 230. (229. Bütün diller cömert adamın mehdini söyler;) (230. cömertlik bütün ayıbların kirini temizler.) 223_Abdullah_Kok.indd 5 27.07.2016 11:20:06 6 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (AH): 257. bu budun talusı akÔı er turur şeref cah cemal arturur 258. (257. Bu halk arasında en iyi adam, cömert adamdır;) (258. Cömertlik şeref, ikbâl ve cemâli artırır.) Tarihi dönemlerden itibaren cömert, cömertlik olgularını karşılayan ve kavramları TİEM 73’te eşitlik, dengelilik mutedil anlamlarında kullanılmıştır. Cömertlik, ahlaki kavram alanları oluşturulması gerekirse en temel olgu olur. Bir insanın toplumda yaşayabilmesi ve toplumların bir arada huzurlu yaşayabilmeleri için diğergam olmaları, cömert olmaları gerekir. Bakıyoruz ki; yüzyıllar öncesinden yazılmış eserler bize bu konuda ışık tutar ki her metinde cömertliği karşılayan kavramlar geçer. Özellikle de Türkçe kaygısıyla yazılmış eserlerde bu kavramlara rastlarız. Divan-ı Lügati’t Türk’te cömert ve yanı sıra sağlamlılık anlamı da vardır. Kutadgu Bilig’de bir devletin yaşaması, büyümesi için önce insanın, beyin cömert olması gerekir. Cömertlik sadece paylaştırıp bırakmak değildir. Bir beyin adaleti, düzeni sağlaması için ekmeğini, bilgisini, hayatını halkıyla paylaşması gerekir ki il büyüsün. Dinî bir içeriğe sahip olan Atabetü’l Hakayık ise cömertliğin yaşamın temel kavramlarından biri olduğunu, bir insanın onuruyla ayıpsız yaşamasını cömertliğe bağlı olduğunu ifade eder. Kur’an’ı Kerim’in ilk Türkçe çevirisi TİEM 73’de ise cömertlik yetim çocukların hakkından tutalım da, savaş ortamlarında dahi dengeyi, eşitliği, karşlığı vurgulayarak bir cömertlik çerçevesi çizmektedir. Cömertlik, insanın kendi için istediğini başkası için isteme, yönettiği toplumları bir arada tutmak için yönetici vasfındaki insanların insanlığının var oluş nedenlerinden birisidir. tut- : Bütün mahlukatın idaresini yürüten “Esma-i Hüsna”dan. (TİEM/73): tutuġlı” “idÔi yokÔ idÔi mägär ol tirig ölüm aŋar yaramas kÔullar işin (32v/1=2/255) Adalet, sevk ve idare etmektir. Bugün pek çok savaşın, küçük insanların adaletsizliklerinin döndüğü bu dünya ilahi bir adalet sayesinde halen dönmektedir. Tanrı’nın insanlara sonsuz sabırla tahammülü, affediciliğinden dolayı bu dünya hala dönmektedir. Bu dünya ayakta tutulmaktadır. Tanrı’nın eksiksiz adalet düzeni bu sevk ve idareye bağlıdır. İdarenin ve düzenin keskin yapıldığı topluluklarda adaletsizlik olmaz. Düzen, tertib, itinayla sabır adaletin yine temelini oluşturmaktadır. tur-: (KB): turuġlı ay kÔılkÔı tüzün ödØi bolmaġınça körünmä özün (4124) (huyu bütün olan, asil olan ayakları üstünde olan kişi;) (zamanı gelmedikçe kendini sorgulama.) 223_Abdullah_Kok.indd 6 27.07.2016 11:20:06 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 7 Ayakta durmak bir güçlülük ifadesidir. İnsanlar sahip oldukları güçleri olumlu yönde kullanırlarsa adalet için temiz ve güçlü bir ortam oluşturulmuş olur. Adalet ortamını oluşturmak cahil beyinlere bırakılmamalı, kendi başına durmasını bilen, asil insanlara verilmeli. Ayrıca kendine öz eleştiri yapabilen insanlara da verilmeli. Bütün yani güvenilir insan olmalı. Adalet nitelikli güçlerin olmadığı yerde barınmaz. Ayakları üzerinde durmanın göstergesi olan güç yetisi adaletin temellerinden prensiblerindendir. 1. ayak. 2. diz. (Clauson, 1972:45) (AH): 455. kÔaza birle sançlur tiken 456. kÔaza birle ilnür tuzakÔkÔa elik. 455. (ayağa diken kader ile batar,) 456. (geyiği tuzağa düşüren kaderdir.) Buradan devam ettirilirse adalet, insanı maddi ve manevi ayakta tutan değerlere her zaman saldırılar olabilir. Atabetü’l Hakayık’ta bu düşünce kader algısı içinde verilmiştir. İnsanları, toplumları, devletleri ayakta tutan değerler her zaman yıpratılmaya çalışılacaktır. Bunun sonucunda huzursuzluk, toplumsal yozlaşma, kopmalar, dağılmalar ve yalan yanlış adalet anlayışları ortaya çıkabilir. Bunlar yeniden toparlanabilmenin kırılan adalet direğini yeniden onarmamız gerektiği düşüncesiyle gösteriliyor olabilir. Önemli olan bunu kabullenmemektir. Bu bir kader olabilir. Fakat bizim bu adaletsizlikleri, olumsuzlukları ortadan kaldırıp nitelikli, güvenilir ve adaletin kök saldığı bir yerde yaşayabilmeyi başarmamız da bir kader olacaktır. belgü: işaret, iz ve alemet. (Clauson, 1972:340) (KB): kişi kÔutluġınıŋ bolur belgüsi küniŋä yegädür anıŋ edØgüsi (4705) (kişinin talihi, kutluluğunun işareti;) (halkına, memleketine en iyisini vermesidir.) (TİEM/73): “ayġıl män (8) bälgü iş üzä mänim idÔimdin yalġankÔa tut(t)uŋızlar anı.” (100r/7/8=006/57) bälgü iş “Adalet” demektir. Kut ve adaletin bir yönetimde kalması beklenirse o yönetimin halkına karşı şeffaf olması gerekir. Bunu hizmetler, yaptırımlar ve halkının yaşam şekillerinden anlayabiliriz. Bu ortamın olmadığı hiçbir yerde adalet barınamaz. Yapılan her şey açık bir şekilde belegelenmeli, bunlar yaşama yansıtılmalı ve böylece toplumdaki herkesin hakları korunma altına alınır. belgüle-: belirlemek, adaletinden tercih etmek, seçmek. Bir kişinin durumunu anlamak, belirlemek. (Clauson, 1972:342) (KB): bu beglik küçün almadıŋ sen tilep 223_Abdullah_Kok.indd 7 27.07.2016 11:20:06 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 8 bayat berdi fazlı bile belgülep (5469) (Bu beyliğe sen zorla gelmedin;) (O, sana Tanrının lutfudur.) Eski Türk hakimiyeti anlayışı hükümdarda Tanrı bağışı bazı vasıfların varlığını kabul eden bir anlayıştır. Buna göre Türk hükümdarlarının devleti idare etme hak ve salahiyetinin kaynağı kendisine kut veren Tanrı’dır. Hakimiyetin menşei ilahidir.14 Tanrı’nın lütfuyla gelen bu yönetici eğer adil olursa, merhametli, cömert, cesur olursa adalet onun önderliğinde yaşayacaktır. Eğer aksi olursa Tanrı bu lütfu ondan alır. Adalet ise kaçar. bälgülüg: açık, meydanda, bilinen, görünen, malum. (Clauson, 1972:341) (DLT): küz keligi yayın belgülüg. (DLT; 2014; 414) güzün gelişi ilkbaharın gelişinden belli olur. (KB): bayat berdi barça tükel edgülük bayattın ‘ata sen maŋa belgülük (1873) (Tanrı her nimeti eksiksiz verdi;) (sen de bana Tanrının açıkca bağışısın.) (AH): 93. bilig bildi boldı eren belgülüg 94. biligsiz tirigle yitük körgülüg (93. insan bilgisi ile tanınır;) (94. Bilgisiz hayatta iken kaybolmuş sayılır.) (TİEM 73): (8) ol kim bälgülüg boldı. (115r/8=007/033) Adalet; açık, malum, görünen ve bilinendir. belgür-: belirmek, açığa çıkmak. (Clauson, 1972:341) (DLT): iş belgürdi. İş vb. belirdi. (DLT; 2014; 282) (KB): yaġı bolmaġınça er ersigliki kÔaçan belgürär ildä atı köki (3414) (kahraman kişiler, yiğit kişiler düşman olmadıkça,) (ülkede adları belli olur, ortaya çıkar.) (TİEM 73): “yokÔ kim bälgürdi anlarkÔa ol kim yaşrurlar ärdi mundın (7) öŋdün.” (97v/6=6/28) 14 Reşat Genç, Karahanlı Devlet Sistemi, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2002, s. 33. 223_Abdullah_Kok.indd 8 27.07.2016 11:20:06 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 9 belgürt-: belirtmek, göstermek, belli etmek. (Clauson, 1972:342) (TİEM 73): “bälgürtür silär anı takÔı kizlär silär (7) üküşini.” (103v/6=6/91) belgürtül-: açığa çıkarılmak, belirtilmek. (TİEM 73): “ay anlar kim kertgündilär (6) sormaŋlar närsälärdin ägär bälgürtülsä silärkä kÔadÔġurtur silärni. ägär sorsa silär andın (7) ol uġurda indürülür okÔıġu bälgürtülür silärkä. käçürdi taŋrı andın. taŋrı yazukÔ örtgän yarlıkÔaġan.” (92v/6/7=5/101) Adalet; hedeftir, doğruya yönlendirmek, iyiliğe işarettir. Doğru bir düşünce ve karar sonucunda siz haklıyı haksızdan ayırıp onu -açığa çıkarabilirsiniz-. Toplumda iyiyi kötüden ayırt edip hak ediyorsa iyiyi -belirtip, açığa çıkarabilirsiniz-. Bunlar hep adaletli yaşam sonucunda ortaya çıkabilecek sonuçlardır. Aynı şekilde devlet katında yapılan her şey açık ve net olmalı. Belirgin olmalı ve zamanı ve yeri geldiğinde açıklanabilmelidir. Böylelikle adaleti oluşturan kavram alanına belgür-, belgürt- ve belgirtül- eylemlerini de ekleyebiliriz. Bu eylemler sonucunda halk aydınlanır. İnsanların ruhları ve beyinleri aydınlanır. Tanrı’nın kutsal kitabında “açıkça belirtilmiştir” her şey. Dünyaya gönderdiği insanlığa apaçık belirtmiştir her şeyi. TİEM 73’te bu satırları, eylemleri karşılayan sözcükler belgür-, belgürt-, belgürtül- olarak geçmektedir. Tanrı’nın yansıması olan yöneticiler de toplumlarına karşı belirgin, anlaşılır olmalıdır. büt-: inanmak, ikrar et-, tamamlanmak, bilgilendirmek, doğrulamak. (Clauson, 1972: 298) (KB): kÔalı üstäsä elgi arzu üzä özini bütüsä köŋül til tüzä (3447) (Arzusunu yerine getirmek için her şey elinde de olsa;) (Kendini tutar, gönlünü ve dilini kapatır.) (AH): 139. öçüktürme erni tilin bil bu til 140. başıkÔtursa bütmez büter (139. İnsanı dil ile kızdırma; bil ki ok yarası kapanır,) (140. fakat dilin açtığı yara kapanmaz.) (AH): 147. eşit büt bu sözke kÔamuġ 148. turup tilke yüknüp tazarru kÔılur (147. dinle ve bu söze inan ki, vücut her sabah) (148. kalkıp eğilerek dile yalvarır.) (TİEM 73): “bütär mü silär bitigniŋ bir ançasıŋa kÔanar silär baǾżiæsıŋa negü ol” (10v/1=002/085) 223_Abdullah_Kok.indd 9 27.07.2016 11:20:06 10 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI “ Ǿözr kÔılurlar silärkä kÔaçan yansa silär anlarkÔa ayġıl Ǿözr kılmaŋlar bütmäzmiz silärkä” (148v/8=009/094) bütül-: tamamlanmak, olgunlaşmak. (KB): sınamış bütülmiş kişig tut kÔatıġ saŋa teggey andın tümen miŋ tatıġ (1300) (Denenmiş, güvenilir insana sıkıca sarıl;) (böyle insandan sana binlerce fayda dokunur.) (TİEM 73): “yärni kÔakÔıtur kâfirlarni bulmaslar yaġıdın bir bulmakÔ mägär (9) bitildi anlarkÔa anıŋ birlä iş turur edgü.” (1151v/8=009/120) “(3) ägär yalġankÔa tutsalar seni yalġankÔa tutuldı okÔ yalavaçlar sendä öndün. käldürdilär bälgülärni (4) bitilmiş yaruk bitig” (56r/4=003/184) bütün: bütün (I): doğru, gerçek, güvenilir sağlam. (Clauson, 1972:306) bütün (II): kişi. öğüt veren güvenilir adam. (Clauson, 1972:306) bütün (III): her şeyin doğru olanı. (Clauson, 1972:306) (DLT): bütün yarmak. Sahte olmayan para. (DLT; 2014:171) bütün: Doğru, dürüst, sahih, bütün. (KB): bütün buldı ilig kör ögdülmüşi siziksiz köni tip negü kÔılmışı (1753) (ögdülmiş hükümdarın bütün yaptıklarını güvenilir buldu,) (hükümdarın güvenilirliğine inandı.) (AH): 321. bütün kÔılkÔı fiǾlin öte irtegil 322. kerem kimde erse anı er tigil (321. insanların bütün tavır ve hareketlerini iyi incele) (322. kerem kimde ise, ona insan de;) (TİEM 73): “anlar tävbä berür taŋrı anlar üzä. ärür taŋrı bilgän bütün işlig.” (60r/7=4/17) “ol turur küsüş bütün işlig.” (183r/3=14/4) Bu beyitlerden de yola çıkarak adaletin temelini oluşturan olgulardan birine de güvenilirlilik, bütünlüktür diyebiliriz. Kutadgu Bilig’de ve Tiem 73’de bütün sözcüğü oldukça fazla geçmektedir. Atabetü’l Hakayık’ta ise nitelikli bir insanın sahip olması gereken özellikler arasında bütünlük de vermiştir. Nihayetinde iyi, dürüst, güvenilir bir insan olunduğunda adalet kavramı ortaya çıkar. İnsan önce bu kavramı kendi içinde barındırmalıdır. Ayrıca bütünlük güvenilirlilik yanında tamam olma, bütün olma anlamlarını verir. Bu kulla- 223_Abdullah_Kok.indd 10 27.07.2016 11:20:06 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 11 nım da adaleti oluşturan temellere hizmet edebilir. Çünkü adaletin olacağı yerde her şey eksiksiz ve tam olmalıdır. Bütün noksanlardan arınmıştır. bütünlük: mükemmellik. (KB): könilik bütünlük kerek işçike anınbütse begler işin birgüke (2211). (Hizmetkarın doğru ve güvenilir olması lazım ki;) (beğler güvenip işlerini ona versinler.) (TİEM/73): “ıdÔtımız okÔ sendä öŋdün yalavaçlarnı bodÔunlarkÔa käldilär anlarkÔa bütünlüklär birlä” (297r/1=30/47) “bütünlükün bir bölük anlardın kizlärlär (4) kertü anlar bilirlär.” (17v/3=002/146) “ol kün tükäl kÔılġay anlarnıŋ taŋrı yanutlarını yaraşınça bilürlär bütünlükün taŋrı (4) ol bälgülüg biligli ol.” (236r/3/4=24/25) Adalet, mükemmelik, kusursuz ve noksansız olmaktır. Güvenilir, eksiksiz bir adalet anlayışı toplumu yozlaşmaktan kurtaracak olan önemli bir unsurdur. Bu da doğru kanunlarla olur. Doğru kanunlarla (köni törü) halk yönetilirse yöneten ile yönetilen arasında karşılıklı güven olur. Böylece hem yöneten hem de yönetilen toplum kalıcı olacaktır. Çünkü adalet bıraktığı yere tekrar dönemez. O toplumlar ve yöneticileri de yok olmaya mahkum olurlar. tam, tam kendisi, ta kendisi anlamında bir pekiştirici. çakÔ bir şeyin tam kendisini anlatmak için kullanılan bir edattır. (DLT): Ô ol atnı tutġıl. Tam şu atı tut. vur. (DLT; 2014; 144). Ô amaçnı urġıl. Hedefin tam kendisini (TİEM 73): sözlägli”: doğru sözlü, “ Ô sözläglilär”: doğru sözlüler. (11v/5= “ 002/094) çın(I): doğru, güvenilir, doğruluk. (Clauson, 1972:424). (DLT): “çın doğruluk”. çın sözler doğru sözler “çıŋ aydıŋ”; dediğin doğrudur. (DLT; 2014:147) “çın bütün kişi”; öğüt veren güvenilir adam (DLT; 2014;171) “çın söz”; doğru söz “çın kişi”; güvenilir ve sadık adam (DLT; 2014;404) çın(II): gerçek, doğru, sahih. (Clauson, 1972:424). (KB): kür ay toldı ma bu aġırlıkÔ bulup tapındı bütün çın baġırsakÔ bolup (763) (Ay Toldı bu hürmete layık olabilmek için,) (ona doğruluk ve dürüstlükle candan hizmet etti.) 223_Abdullah_Kok.indd 11 27.07.2016 11:20:07 12 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (KB): biliglig bilig berdi bilgin küre köni çın kişi bolsa közke süre (1727) (Bilgili insan bilgisi ile şu öğüdü vermiştir;) (doğru ve dürüst insan bulursan, onu sürme gibi gözüne çek.) (KB): tili çın kerek bolsa köŋli köni bodÔunkÔa asıġ kÔılsa toġsa küni (2010) (Beyin sözü doğru ve kalbi dürüst olmalı ki;) (halka doğan güneş gibi faydalı olsun.) (AH): 55. tetiklikte kendü ayastın ozup 56. dad insÔaf tutarçın anuşirvanı (55. (O) fetânette Ayâs’ı geçer.) (56. adâlet ve hakkaniyette gerçek bir Anuşirvan’dır.) (AH): 57. anıŋ baħşişindin bulıt uwtanur 58. bu sözni bütün çın tutar duşmanı (57. onun ihsanı karşısında bulutlar utanır.) (58. bu sözün doğruluğunu düşmanları da itiraf eder.) (TİEM 73): “aydı bu yarlıkÔamakÔ idimdin. kÔaçan kälsä idim üd urmakÔı (3) kÔılġay anı käs käs ärür. idim üd urmakÔı çın köni.” (222r/3=018/098) “anlar berildilär bitig bilirlär ol çın rast turur idilärindin ärmäs” (17r/4= 002/144). Çın sözcüğü de her üç metinde sıklıkla geçmektedir. Gerçek, gerçekçilik anlamlarını taşımaktadır. Kutadgu Bilig’de doğru, gerçek, güvenilir anlamlarında kullanılır. Bir bey eğer doğru ve gerçekçi olursa insanlar ona güvenir. Bunu da sözlerine ve yaptıkları işlerine yansıtmalıdır. Halkın yararına olan somut ve doğru işler yaparsa halk da onu güvenilir bulur. Atabetü’l Hakayıkta da sözcük tam bir telmih içerisine gerçekçi anlamıyla kullanılmıştır. TİEM 73’te ise hem tek başına hem de sözcük gruplarıyla doğru dürüst, gerçek anlamlarında kullanılmıştır. Hem anlamsal olarak hem de sözcük yapısal olarak adaleti oluşturan temel kavramlardan birisidir. “gerçekten.” (TİEM 73): Ô körürmän yüzüŋ äwrülmäkni (5) kök içindä.” (17r/4=2/144) “ “(7) ay anlar kim kertgündilär tutmaŋlar mänim düşmānımnı takı silärÔ tandılar niŋ düşmānıŋızlarnı dostlar kämşür silär (8) anlarkÔa dostlukÔnı aŋar kim käldi silärkä çınlıkÔdın çıkÔarurlar yalavaçnı.” (450v/6=60/1) çıngar-: inceleyip, gereğini araştırmak. (Clauson, 1972:425) 223_Abdullah_Kok.indd 12 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 13 (DLT): ol işig çıngardı. O, işi inceleyip gerçekliğini araştırdı. Aslı ye ile çıngardı’dır. Çıngarmak. (DLT; 2014;285) (TİEM 73): “indürdimiz (8) saŋa bitigni kertü yaraşı birlä çındġarıġlı anı kim utrusında bitigdin tutuk (9)” (86r/8=005/048) “ärdi ök kısÔsa Ô lar içindä (8) kÔızġut hóıräd idiläriŋä. ärmädi bir söz kÔoşulsa yokÔ ” (9) (182v/8=012/111) kim Adalet kavramının tesisi gerçekçi ve inanılır olmak önemlidir. İnsanlar güvenilir ve inanılır olmak için bir işe başlamadan önce o işi gereğince araştırıp, incelemeler sonucunda yapmaya başlaması gerekir. Bu sıradan insanlar ve beyler için böyledir. TİEM 73’te ise böyle anlamda kullanılmaz orada zaten Tanrı’nın eksiksiz adaletinden bahsedilir. : doğrulanmak. (Clauson, 1979:425) (DLT): ; söz ve haber doğrulandı. çınkar, çınıkmak (DLT; 2014;266) söz çınla-: gerçekten, gerçek olduğunu tasdik etmek, doğrulamak. (Clauson, 1972:426) (DLT): tawar üçün teŋrini edÔlemedip uya kÔadaş oġlını çınla boġar (DLT; 2014:41) Adam malını görünce Allah’a aldırmadan kardeşini, hatta oğlunı bile gerçekten boğabilir. ol işig çınladı O, işin gerçek olduğunu tasdik etti, doğruladı. çınlar, çınlamak (DLT; 2014;472) ol anıŋ iæşın çınlattı O, onu dediği ve iddia ettiği şeyi tasdik ettirdi, doğrulattı. çınlatur çınlatmak (DLT; 2014;340) Ô: doğruluk, gerçeklik. (KB): uluġ hacib artukÔ bütün çın kerek bile kedÔ bütün din kerek (2436) bu (ulu hacip ziyadesiyle adil, dürüst ve;) (bu doğrulukla birlikte de iyi ve dini bütün insan olmalıdır.) Adalet, doğruluktur gerçekliktir. (TİEM 73): “aydı taŋrı bu kün turur asıġ kÔılur çın sözläglilärkä (6) . anlarkÔa turur” (95r/6=005/119). vaǾdäsi içindä rāstlıkÔın hÔükmi içindä. täg“tükäl boldı idiŋin sözi şürügli yok anın sözlärini. ol turur” (106v/1=006/115). Doğruluk ve gerçeklik adaleti oluşturan önemli kavramlardır. Bunların olduğu yerde adalet barınır. Doğru ve gerçekçi davranmak cömert, merhametli, vicdanlı insanların işidir. Adalet ise bütün bunların sonucunda ortaya çıkar. Kanunların kuralların doğru ve gerçekçi olması gerekir. İnsanları yöneten bü- 223_Abdullah_Kok.indd 13 27.07.2016 11:20:07 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 14 tün kişilerin doğru ve güvenilir olması gerekir. Bunların yanı sıra hepsinin merhametli ve cömert olması gerekir. Sürekli gözleri halk üzerinde olacak, bakacak görecek ki haklıya hakkını, haksıza cezasını versin. 1. güzellik. 2. değer, üstülük (Clauson, 1972:51) (KB): ne kÔutluġbolur ödØ budØunkÔa köni bolsa yorısa köni (455) begi (bey iyi olsa, doğru yolda yürüse,) (zaman halka ne doğru ne güzel olur.) (KB): bu yaŋlıġbolurolkişi kişi si ol budØun yüdØgüsi (543) (kişinin iyisi böylesidir,) (kişinin iyisi halkın sorumluluğunu yüklenendir.) (KB): kimiŋ dØävläti baş kötürsä örü kÔılġu budØunkÔa törü (545) kÔamuġ (kimin devleti liderinin makamını yükseltse,) (onlar bütün halka iyi töre, düzen uygulayacaklar.) (AH): 145. ne kim kelse erke tilindin kelür kim isiz bolur 146. tilindin kim (145. insana ne gelirse, dilinden gelir;) (146. dili yüzünden kimi iyi, kimi kötü olur;) (AH): 239. tirildi ulamsız ulamı bolup kÔodÔup 240. ajunda at (239. muhtacların yardımcısı olarak yaşadı;) (240. bak dünyada iyi ad bırakıp gitti.) (AH): 333. isiz kÔılġan erke sen kÔıla 334. keremniŋ başı bu erür kedÔ bile (333. Kötülük yapan adama sen iyilik yap;) (334. keremin başı budur, bunu iyi bul;) (AH): fi’lin köŋüller alıp 365. tiril 366. isizliktin özni sıŋaru salıp (365. iyi hareket et, gönüller alarak yaşa.) (366. Kötülükten kendini bir yana çek) (TİEM 73): “(9) tegürdüm ök silärkä idim yumuşlarım rar tanıġlı bodunlar üza” (121r/1=093/9) 223_Abdullah_Kok.indd 14 tilädim silärkä nätäg kÔadġu- 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 15 “(2) ap ymä anlar üzä kim bulmaslar ribāmlasalar tarlıkÔ kÔaçan edgü tiläsälär taŋrıkÔa takÔı yalavaçıŋa” (148v/1=091/002) İyilik, güzellik kavramın tek başlarına kavram olarak anlatıldığı eserler vardır. Bu iki kavram hem insanın hem de dünyanın var oluş sebeplerinden gösterilir. Dünya da en çok iyilik ve güzellikler üzerine iyilikten ve güzellikten bir parça olarak yaratılmıştır. Yönetici de devletini bu kavramlar üzerine oluşturmalıdır. Bu kavram hem eylemlere hem de nesnelere sıfat olabilen çok yönlü bir kavramdır. Bu yüzden her üç metinde sıklıkla kullanılmıştır. Kutadgu Bilig’de bir yöneticinin iyi faziletlerinden bahsedilir. İyi bir bey, yönetici olmayı halkın sorumluluğunu üstlenmeye bağlamıştır. Atabetü’l Hakayık’ta ise dinî-didaktik bakış açısıyla iyiliğe ve güzelliğe bakılmıştır. İnsanların iyi eylemlerde bulunması gerektiği ve böyle olursa dünyadan iyi ad bırakarak göçeceğine değinmiştir. Aynı şey bir yönetici için de geçerlidir. TİEM 73’te iyi kavramı eylemlerle kullanılmış, iyi dilemek, iyiyi istemek yönünde kullanılmıştır. Çünkü insanın yaşam amacı da bu olmalıdır. Adaletin olduğu yerde iyilikler olur. Fakirlerin yaşayabilmesi, çocukların yoktan yere ölmemesi, bireylerin birbirine saygı duyması, genç insanların sürekli çalışıp bilim üretmeye çalışması gibi bütün bunlar güzellik, iyilik ve adalet kavramlarının karşılıklı ilişkileri içinde getirdikleri iyiliklerin tezahürüdür. iyileşmek, geçinmek. (KB): kÔatılġıl bularnıŋ bile kÔutadÔġay saŋ a iki ajun ulaş (4354) (Bunlarla ilişki kur ve iyi geçin;) ((Böylece) iki dünyada da mutluluğa kavuşursun.) (KB): müsülman müsülman bile ol kÔadÔaş kÔadÔaşka kÔatılma ulam (5490) (Müslüman müslümanın kardeşidir.) (Kardeşine kötü davranma, (onlarla) daima iyi geçin.) iyilik. (KB): burun ıdØġum erdi kÔamuġ asıġ kÔılġay erdi yarın belgülüg (1131) (Önceki gönderdiklerimin hepsi iyidir,) (yarın da açıkça fayda kılacaktır.) (AH): 389. kÔanı Ǿahd emanet kÔanı 390. kidÔin künde hóayr iş me kötrülgülüg (389. Hani ahd, emanet, hani iyilik;) (390. son gün hayırlı işler de ortadan kalkacaktır.) (AH): 191. tarıġlıkÔ tip aymış ajunnı resul 223_Abdullah_Kok.indd 15 27.07.2016 11:20:07 16 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 192. tarıġlıkÔta kÔatlan tarı (191. Resûl dünya için, tarladır demiş;) (192. tarlada çalış çabala ve iyilik ek.) (TİEM 73): “ägär tägürsä saŋa taŋrı (7) ziyān açıġlı yokÔ anı mägär ol. ägär tägürsä saŋa bir edgülük ol tegmä närsä üzä (8) uġan turur.” (96v/1=017/007) “ol kim kÔılsa silärdin bir esizlik biligsizlik birlä yana öknüp yansa anda kedin edgülük kÔılsa (5) ol yazukÔ örtgän yarlıkÔaġan ol.” (100r/1=54/004) düzeltmek, aramak. (AH): 375. aya edÔgü umġan isizlik kÔılıp er üzüm biçmez ol 376. tiken (375. ey kötülük yapıp, iyilik uman (kimse)) (376. diken eken üzüm biçmez.) (AH): 245. aya mal idÔisi akÔı edÔgü er 246. bayat birdi erse saŋa sen me bir (245. Ey mal sahibi iyi ve cömert adam,) (246. Tanrı sana verdi ise sen de ver) düzeltilmek, aranmak. (DLT): neŋ; nesne düzeltildi. (DLT; 2014;130) Adaletin tanımları arasında düzelticilik, düzeltmeye çalışmak anlamları da vardır. edÔle- sözcüğü kıl-, it- temel eylemleri gibi kullanılmıştır. Divan-ü Lügati’t Türk ve Atabetü’l Hakayık’ta görülen bu sözcüğün kullanın alanı temel eylemler olarak görülmektedir. Olumlu anlamlarda kullanılan bir eylemdir. Yapıcılık, düzenleyicilik anlamlarına da sahiptir. Bir kurumun, bir topluluğun yok olmasına yönelik yıkıcı kavram alanına sahip bir sözcük değildir. erdem: iyilik, fazilet. (KB): iligkä tusulsu bu açınsu meni kitsü emgäklärim (468) (hükümdara bu iyiliklerim faydalı olsun;) (bana dua etsin ve zorluklarım üzerimden gitsin.) (AH): 59. aya şahım erdemlerin sanaġan 60. sanarmu edÔiz kÔum uşakÔ taş sanı (59. Ey şâhimın fazîletlerini sayan kimse,) (60. Sahrâdaki kum ve ufak taşlar sayıya gelir mi) Erdemli olmak, faziletli olmak insanların doğuştan getirdiği sıfatlardır. Bu kavramlar insanlara hayatta ayrıcalık katar. Erdemli insanlar vicdan sahibi 223_Abdullah_Kok.indd 16 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 17 olur. Dürüst olur. Bu özelliklerin bütün insanlarda bulunması gerekir. Erdemli ve fazilet sahibi yöneticiler ışığıyla insanlara yol açar. İnsanlığa yararlı olur. Bu yöneticiler halk tarafından sevilir ve sayılır. Böylece kalıcı olurlar. Adalet için de temeli sağlam bir ortam oluştururlar. it-(I): düzeltmek; yapmak, etmek; kurmak, tanzim etmek, yoluna koymak. (ET): it- sözcüğü Köktürk Kağanlık yazıtlarında tanzim etmek, düzenlemek anlamıyla kullanılmıştır. (Tekin, 2008:144) (KT): ança bodun koop itdim (KT G3) it- sözcüğünü Köktürk Kağanlık Yazıtlarından beri tanıklamaktayız. Sözcük DLT’te üç yerde nizam, düzenleme, tanzim etme anlamıyla kullanılmıştır. Köktürk Kağanlık yazıtlarında kuruculuğa yönelik, derlemek ve toparlamak anlamında kullanılan bütün sözcükleri aslında it- eylemi altında gösterebiliriz. Bu eylem daha çok olumlu bir kavram alanına sahiptir. Adaletin hüküm süreceği bir yönetimde düzen ve yapıcılık vardır. (DLT): (İøt-/it-) teŋri menim Įşim itti. Allah işimi düzeltti. Ol yükünç Oğuzcada o namaz kıldı. Oğuzlar iyi yaptıkları her şey için derler. (DLT; 2014;88) (DLT): bolsa kimniŋ altun kümüş irle iter anda bolup teŋrikerü tapgın öter. (Kimin bunca altın gümüşü olursa bir yer kurar. O huzur bulursa yüce Tanrıya borcunu öder.) (DLT; 2014;458) (DLT): Bir şey yapıldığı zaman kıldı yerine düzeltti anlamında itti kullanırlar. Namazı düzgün kıldığı zamaner yükünç itti denildiği gibi (DLT; 2014;241) it-(II): düzenlemek, tanzim etmek, yoluna koymak. (KB): bu il itgü tutġu budÔun tüzgüke bu begler tikildi ajun süzgüke (4009) (Bu beyler memleketi tanzim ve idare etmek,) (halkı düzene sokmak ve dünyayı temizlemek için görevlendirilmiştir.) (KB): bu begke vezir ol tutup yitgüçi ilkÔapġı atı bu ol itgüçi (5336) (Bu beye yol gösteren vezirdir.) (Halkı, koruyucuları, hizmetkârları düzenleyen odur.) (AH): 113. biliglig kişi kör bilür iş ödÔin 114. bilip iter işni ökünmez kidÔin 223_Abdullah_Kok.indd 17 27.07.2016 11:20:07 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 18 (113. bilgili adam her işin zamanını bilir,) (114. işini bilerek yapar ve sonra pişman olmaz.) (AH): 367. iter bolsaŋ işni sanıp sakÔnıp it 368. kerekmü kereksizmü kirtü bilip (367. bir iş yapacaksan, düşünüp taşınarak) (368. ve (onun) lüzumlu veya lüzumsuz olduğunu gerçekten bilerek yap.) (TİEM 73): “(2) rūzį berdimiz anlarkÔa yaşru açukluġ itärlär edgülük birlä esizlikni anlar tururlar anlarka sarāy soŋı.” (185v/2=013/022) “katıġ kim anın birlä kim (2) mäkr etär ärdilär.” (107v/1=124/002) Eski Türk Orta Asya Devlet Sistemi’nde kağanın hukuk kuralları (törü) koyma görevi, ülkeyi tanzim, idare etme ve halkı düzene sokma ödevlerinin sonucudur.15 Her şeyden önce üzerinde yaşadığımız dünya da düzen üzerine kuruludur. Devletlerin de, toplumların da yönetebilmek için belli bir düzene, hiyerarşiye ihtiyaç vardır. Tanrı’nın dünya üzerinde nasıl bir düzeni varsa, onun yeryüzündeki temsilcisinin de devleti ve halkı üzerinde bir düzeni olmalıdır. Doğru ve gerçekçi, insanlara hizmet eden kurallarla eşit bir şekilde halkını yönetmesi gerekir. Düzen ve adaletli hiyerarşinin olmadığı yerde bütün kurumlar çöker, devlet yıkılır. Toplum bozulur. Atabetü’l Hakayık ve TİEM 73’te ise it- eylemi olumlu şekillerde kullanılmıştır. Derleyicilik, toparlayıcılık, yapılan işte bir başarı anlamlarını oluşturan olguları it- eylemi her zaman karşılamıştır. Aslında it- tarihi metinlerde bütün olumlu düşünceleri, olguları, olumlu devinimleri, işleri karşılayan Türkçe’nin temel eylemlerindendir. itig: düzen. (KB): bu il kün itigi bu begler işi törü hem tokÔı birle itti kişi (4010) (İnsanlar halkın idaresini ve beylerin işini,) (töre ve usule göre yürütürler.) itil- düzelmek, yapılmak; yoluna girmek. (KB): tapuġ birle itlür kÔamuġ türlüg iş tapuġ birle kÔavşur saŋa edÔgü iş (4053) (Her türlü iş hizmetle düzene girer,) (hizmet sayesinde insan iyiliklere kavuşur.) (KB): kÔılıkÔsız törü öŋd bilmez kişi kişike kÔatılsa itilmez işi (4606) (Kötü, töre bilmeyen ve cahil kişi;) (cemiyet de yer alırsa, işler adaletli olmaz.) 15 Mahmut Arslan, “Eski Türk Devlet Anlayışı ve Çifte Hükümdarlık Meselesi”, Fırat Üniversitesi Tarih Metodolojisi ve Türk Tarihinin Meseleleri Kollokyumu, Elazığ, 1990, s. 225. 223_Abdullah_Kok.indd 18 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 19 (KB): ilig devletinde itildi ajun sakÔınç kÔısġa boldu sevinçler uzun (3103) (Hükümdarın kutu sayesinde dünya düzeldi.) (Hüzün kısa sevinç uzun oldu.) (KB): Törü tüz yorıttıŋ itildi ajun Kim erse küçek ilde körmez közün (3108) (Kanunu doğru uyguladın, dünya düzene girdi;) (Hiç kimsenin gözü zorba görmüyor.) itin-: düzene koymak. (KB): ukÔuş bolmasa er özin tutnumaz bilig bolmasa er işin itnümez (2790) (Akıl olmazsa insan kendini kontrol edemez;) (Bilgi olmazsa insan işini (doğru) yapamaz, yoluna koyamaz.) (KB): bu kün yatma emge işiŋni itin keçer emgekiŋ sen köçerde unıt (6083) (Bugün yatma, zahmet çek, işini düzenle,) (geçici zahmetlerini öldüğünde unutacaksan.) Adalet, tanzim etmek, düzenlemek, yoluna koymaktır. keçür-: affetmek, bağışlamak. (KB): ay muŋsuz idØim sen bu muŋluġ kÔuluġ suyurkÔap keçürgil yazukÔın kÔamuġ (C 14 28) (Sıkıntısı olmayan yaratanım, sen bu sıkıntılı kulunun;) (sıkıntılarını gider, bütün günahlarını affet.) (AH): 37. ilahi keçürgen idÔim sen keçür 38. neçe me hóatÒalıġ kÔul ersem saŋa (37. Tanrım, sen bağışlayan rabbimsin; senin karşında) (38. ne kadar günahkar kul isem beni affet.) (AH): 337. yazukÔluġ kişiniŋ yazukÔın keçür 338. Ǿadavet kökini kÔazıp sen köçür (337. Kusurlu adamın kusurunu affet,) (338. düşmanlık kökünü kazıp ortadan kaldır.) İyileri korumak, hak edenin hakkını vermek, hak ediyorsa kötünün de cezasını vermek adaletin gereklerindendir. Kutadgu Bilig’de ve Atabetü’l Hakayık’ta öncelikle Tanrı’nın affediciliğinden bahsedilir. Merhamet ve affedicilik 223_Abdullah_Kok.indd 19 27.07.2016 11:20:07 20 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI adalet kavramının temel kavramlarıdır. Kutadgu Bilig’de bir yönetici olarak affedicilik ve merhametten bahsederken, Atabetül Hakayık’ta insanın yaşam tarzı olarak benimsemesi gerektiği, var oluş nedeni olarak affedicilik ve merhamet kavramlarından bahsedilir. kertü: gerçek, doğru. (AH): 367. iter bolsaŋ işni sanıp sakÔnıp it 368. kerekmü kereksizmü kirtü bilip (367. bir iş yapacaksan, düşünüp-taşınarak) (368. ve (onun) lüzumlu veya lüzumsuz olduğunu gerçekten bilerek yap) (TİEM/73): “kertü könii dÔiŋdin turur bolmaġıl okÔ sezikliglärdin” (17v/4=002/147) “ol kertü (8) yaraşı ol idÔiŋdin ärmäs taŋrı osanukÔ anıŋdın kÔılur silär.” (17v/7/8=002/147) “aygıl (7) indürdi anı arıġ cān yaǾnį cabrāǿil idÔiŋdin kertü yaraşı bäkütü üçün anlarnı kim kertgündilär köni yol (8) säwünç boyun beriglilärkä.” (203v/7/8=16/102) kertülüg: gerçeklik, doğruluk. (TİEM/73): “kertülüg birlä hÔükm kÔılsun tep kişilär ara anıŋ içindä kim tartışıkÔ boldılar anıŋ içindä.” (25v/1=002/213) “(9) yokÔ kim üküşräkläri bilmäslär köni kertülüg anlar yüz äwrüglilär.” (235v/9=21/24) et-, yap-. (KB): saŋa az üküş näŋ törü yanut kÔılġu ötrü sewinç bulsalar (4432) (Sana az çok varlık, düzen oluştursalar,) (buldukları sevinçlerinden dolayı sana yanıt vereceklerdir.) (AH): atan köni 165. köni bol könilik 166. köni tiyü bilsün kişiler sini (165. Doğru ol, doğruluk yap ve adın doğruya çıksın;) (166. İnsanlar seni doğru olarak bilsinler;) (AH): 333. isiz erke sen edÔgü 334. keremniŋ başı bu erür kedÔ bile (333. Kötülük yapan adama sen iyilik yap;) (334. keremin başı budur, bunu iyi bul;) (AH): 279. müǿminlıkÔ nişanı tevazuǾ erür 223_Abdullah_Kok.indd 20 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 21 280. eger müǿmin erseŋ tevazuǾ (279. mü’minlik nişanı tevazudur;) (280. eger mü’min isen, mütevazi ol.) (TİEM 73): “(2) bolġay kim silär sakÔnukÔlukÔ kılġay silär.” (4r/1=021/002) “(6v/l) män artukÔ silärni ajunluġlar üzä.” (6v/1=047/009) Türkçenin tarihi dönemlerinden bu yana daha çok olumlu kavram alanına sahip kıl- sözcüğü daha çok olumlu sözcüklerle kullanılmıştır. Metinlerde de düzen oluştur-, doğruluk et-, iyilik yap-, tevazulu ol-, düşüncelilik et- anlamlarında çokça kullanılmıştır. Türkçenin temel eylemi olan bu sözcük adalet kavramını oluşturan eylemler arasındadır. mütevazi insan. (Clausaon, 1972:599) (KB): tutsa bulur kÔut erig köŋül külär yüz esig sözkä tirlür tirig (2478) (kişi gönlünü alçak gönüllü tutsa kutu bulur, güler yüz, tatlı sözle kişi yaşar.) (AH): 269. tekebbür kÔamuġ tilde yirlür kÔılıkÔ 270. kÔılıkÔlarda edÔgü kÔılıkÔ (269. kibir bütün dillerde yerilen bir huydur;) (270. huyların iyisi, alçak gönüllülüktür.) (TİEM 73): kÔılu aytıŋlar tökä bergil örtgäy “(9) kiriŋlär kÔapuġkÔa yüknü yaǾnį miz silärniŋ yaŋlukÔlarıŋıznı.” (7r/9=058/009) kön-(I): doğru yola yönelmek, düzelmek. Adalet, gerçektir, doğrudur. (DLT): yıgaç köndi; ağaç düzeldi. (DLT; 2014;242) er yolkÔā köndi; adam yolu tanıdı ve yola koyuldu. (DLT; 2014;242) tosun at köndi; haşin at düzeldi. İş de düzelirse aynıdır. (DLT; 2014;242) (KB): anı kÔodØtı tuttı könilik yolın kirür men könilikkä bilin (4994) (onu koydu, bıraktı ve doğru yola;) (girdim ben doğru yola ve bunu böylece bilin) (TİEM 73): “(6) çıkÔarmaġay silär ät özüŋüzlärni sarāylarıŋızdın yana köndüŋizlär silär” (10r/1=084/006) kön-(II): doğrulmak, düzelmek, doğruyu söylemek, yola çıkmak. (KB): kÔalı mundaġ erse kim aydım bu söz 223_Abdullah_Kok.indd 21 27.07.2016 11:20:07 22 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI tilin kön sözüm tut aya köŋli tüz (3993) (Eğer sana söylediğim şekilde ise;) (bunu tasdik et, doğrula, sözümü tut, ey doğru insan.) (KB): etöz ülgi berme kÔatıġlan usa öziŋ yolkÔa köngey anıŋda basa (4810) (Elinden geldiğinde vücudunu dinleme,) (ancak böylelikle doğruyu bulursun.) (KB): anı kÔodÔtı tuttı könilik yolın kirür men könilikke köndüm bilin (4994) (Onu bıraktı, doğru yolu tuttı;) (Bende doğru yola yönelip doğruyu bulacağım.) Doğru yola girmek öncelikle bir insanın diğer insanlara örnek olmadan önceki yapacağı ilk iştir. Mesela bir yönetici insan topluluklarına yol göstermek istiyorsa önce kendisi doğru yola girecektir. Bu sözde olmayacaktır. Eylem olarak da bu düzelmeyi işlerine yansıtmalıdır. Eğer yönetici doğru yolda olursa insanları aydınlatmış olur. Aydınlık yollarda ilerler. Halkını da bu yola sevk eder. Adalet de bu aydınlık yolda onlarla olur. Yönetici ve halkı da daim kalır. Düzelmek, aydınlık, çalışmak bunlar insanın yararınadır. Kötülük, karanlık, düzensizlik kargaşa ortamı yaratır. İnsanlar haksızlığa uğrar ve yoktan yere ölür. Bunların olmaması adaletsizliği meydana getirir. köndger-: düzeltmek. (DLT): okçı köndgerdi; okçu oku düzeltti (DLT; 2014;290) ol meni yolka köndgerdi; O ban yolu gösterdi. (DLT; 2014;523) ol yıgaç köndgerdi; O ağaç vb. şeyleri düzeltti. (DLT; 2014;523) köndgert-: düzeltmek için emir vermek, düzelttirmek. (DLT): ol yıgaç köndgertti. O, tahtayı düzeltmek için emir verdi. (DLT; 2014;523) köndür- : doğrultmak, düzeltmek, yola kılavuzlamak. (KB): havakÔa bulun bolma köndür köŋül kişike kÔatılġıl yorıġıl amul (3994) (Arzunun esiri olma, niyetini doğrult;) (topluma karış, huzur bul.) (TİEM 73): “biziŋ üzälä turur köni yolkÔa köndürgän.” (444v/7=092/012) “(6) ol kim täŋlädi köni yolkÔa köndürdi.” (440r/6=087/003) köndürgänräk: dosdogru olan, en doğru. 223_Abdullah_Kok.indd 22 27.07.2016 11:20:07 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 23 (TİEM 73): “ayġıl kältürüŋlär bitig taŋrı üskindin (5) ol kim yolkÔa köndürgänräk olar ekkidin udÔu baralıŋ ägär ärsä silär çın sözläglilär.” (284r/5=028/049) köndürül-: doğrultmak, yönetilmek, hidayet verilmek. (TİEM 73): “udÔu barıŋlar aŋar kim kÔolmaz silärdä yal anlar köni yolkÔa köndürülmiş tururlar.” (321v/8=036/021) könger-: (ok vb. şeyleri) düzeltmek. (yola) doğrultmak, (yolu) göstermek. (DLT): “ol ok köngerdi.” o oku düzeltti. (DLT; 2014;290) “Ol yol köngerdi.” O yolu tarif etti, yol gösterdi (DLT; 2014;290) (KB): et öz ülgi bermä kÔatıġlan usa özüŋ yolġa köŋäy anıŋdan basa (4810) (ruhunun ve bedeninden pay verme, aklına odaklan,) (kendini doğru yoldan başkasına döndürme.) köni (I): köni (nesne); doğru, düzgün. (DLT): köni neŋ; düz nesne. Güvenilir kişi için köni er denir. (DLT; 2014;449) köni (II): doğru, gerçek. (KB): negü tir eşitgil köni sözlüg er kiçigde odÔunmış yiti közlüg er (1369) (Küçükken uyanmış, ferasetli, doğru sözlü insan ne der dinle.) (KB): töriçe yorısa tapuġkÔılsa öz kirürde çıkarda köni tutsa köz (2869) (Töreye göre yaşa, hizmet et; (İcratta doğru ol.) Kutadgu Bilig’de köni kavramı çok önemli bir yere sahiptir. Köni kavramı törü ile kullanıldığında adil anlamı katmaktadır. Yöneticilik, devlet yönetimi doğru kanunla mümkündür.16 Köni törü olarak kullanımı alanı vardır. Adaleti bir insanlığa öncelikle köni törü’yü yani adaleti getirir. Doğru kanunlar olursa bir düzen olur daha sonra iyi işler, yararlı işler yapılabilir. Haklı ve haksız, iyi ve suçlu birbirinden net ve güvenilir bir şekilde ayırılır. Böylece insanlar sessiz ve huzurlu olurlar. (AH): 153. tili yalġan erdin yırakÔ tur teze 154. keçür sen me Ǿumrüŋ könilik öze 16 Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2002, s. 59. 223_Abdullah_Kok.indd 23 27.07.2016 11:20:08 24 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (153. Yalan söyleyen adamdan uzak dur, kaç;) (154. sen ömrünü doğruluk ile geçir.) (AH): 165. köni bol könilik kÔıl atan köni 166. köni tiyü bilsün kişiler sini (165. Doğru ol, doğruluk yap ve adın doğruya çıksın;) (166. İnsanlar seni doğru olarak bilsinler;) Atabetü’l Hakayık’ta ise insanın varoluşu doğruluk, köni kavramı üzerine temellendirilmiştir. İnsan en başta hayatında doğru olursa geri kalan her işi doğru bir şekilde yerine getirir. Böylece her insanın zihninde doğruluktan oluşmuş bir adalet dünyası oluşur ve buna göre insanlara adaletli, gerçek doğru, güvenilir davranışlarda bulunur. köpköni: dosdoğru. (TİEM/73) “ayġıl yol köndürdi maŋa mäniŋ idÔim (4) köni yolkÔa yaǾnį müsülmānlıkÔ yolıŋa könidin ägär ibrāhįm yalavaç dįni köp köni. ärmädi ortakÔ kÔatıġlılardın.” (112r/3=6/161) “adÔakÔın turġıl yüzüŋni yaǾnį köŋlüni dįnkÔa köp köni.” (296v/2=30/30) könilik: doğruluk, gerçeklik. (KB): köni bol bütünlük bile tut kılınç könilik içinde turur bu sevinç (1289) (Doğru ol, iyi niyetle hareket et;) (Doğruluk insan huzur verir.) (KB): kÔatılġıl kÔarılġıl yitür hem içür könilik üzele tiriglik keçür (4444) (Onlara katıl, karış; onları yedir, içir;) (doğrulukla ömür sür.) (AH): 167. könilik tonın kedÔ kÔodÔup ergilik 168. kedÔim ton talusı könilik tonı (167. eğriliği bırakıp, doğruluk libâsını giy,) (168. elbiselerin en iyisi, doğruluk libâsıdır) (TİEM 73): “ol kün (5) eşitürlär isrāfįl ünini könilik birlä ol turur çıkÔmakÔ küni.” (383v/5=050/042) Kutadgu Bilig’de bir devletin, toplumun gerçekçi ve adaletli bir şekilde yönetilebilinmesi için könilik (adalet), uzluk (iyilik), tüzlük (eşitlik), kişilik (insanlık) kavramlarına uygun davranılmalıdır. Bu kavramlar doğrultusunda kanunlar konulmalıdır ve yaşanmalıdır.17 17 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1997, s. 247. 223_Abdullah_Kok.indd 24 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 25 könirek: daha doğru, en doğru. (TİEM 73): “okÔuŋlar olarnı atalarıŋa. ol köniräk taŋrı üskindä.” (304v/3=033/005) könit-(I): düzeltmek. (DLT): er yıgaç könitti adam ağaç vb. şeyleri düzeltti. könitür könitmek (DLT; 2014;330) könit-(II): doğrultmak. (KB): sen öz kÔılkÔıŋ itgil kÔılınçıŋ könit budun kÔılkÔı itlür sen özni avıt (5204) (Sen kendini hazırla, davranışını düzelt;) (halkın hal ve hareketi kendiliğinden düzenir.) (KB): söz asġı ol ol kör eşitmiş sözüg alıp işke tutsa könitse özüg (5434) (Sözün faydası duyduğun sözü uygulaman ve kendini doğru yola yönlendirmendir.) Halkın doğru yola girmesi için öncelikle devlet yöneticisi rol model olarak kendisi doğru yolda olmalıdır. Nihayetinde bu durum hem onun akıbeti hem de halkının akıbeti için çok önemlidir. Doğru yola girip işlerini yola koyarsa doğru, güvenilir kanunlar koyarsa kendi de, devleti de kalıcı olur. Halkı da ona doğru ve güvenilir davranır. Yönetici yıkıcı olmamalıdır. Her zaman düzenleyici, toparlayıcı, yapıcı olmalıdır. Sabırla kendini, halkını ve devletini iyiye yöneltmelidir. Sabırla bunu yapmalıdır. Çünkü sıradan olmayan bu görev ona lütfedilmiştir. könül-: düzelmek, doğrulmak. (KB): etöz tüz tilese hava boynı sı hava ölse könlür etöz egrisi (5474) (Vücudunun doğru olmasını istiyorsan, arzularını bastır;) (arzuların ölürse vücudunun eğrilikleri düzelir.) (TİEM 73): “yokÔ kim aydılar biz buldumız atalarımıznı (4) bu yol üzä biz anlar izläri üzä könülmiş” miz. (359v/4=043/022) Adalet, doğruya yönlendirmek, doğrultmaktır. oŋa-: düzeltmek. (DLT): oŋgalı irpeldi įş. İş düzeltilmek istenirken bozuldu. (DLT; 2014;113) oŋar-: düzeltmek, onarmak. 223_Abdullah_Kok.indd 25 27.07.2016 11:20:08 26 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (KB): kedÔ öglüg kerek beg oŋarsa işin bilip başlasa ötrü işler başın (1989) (işi başlatmak, yoluna koymak ve başarı ile tamamlamak için;) (beyin çok akıllı olması gerekir.) (KB): tetig bolmasa iş oŋarmaz kişi tetiglik bile kÔıldı yalŋukÔ işi (2222) (İnsan zeki olmazsa, işi yoluna koyamaz;) (insan işini zeka ile yoluna koyar.) (KB): bu tetrü kÔılınçlıġ bu tetrü kişi esiz tügmeginçe oŋarnmaz işi (5507) (Bu kötü insanların eli kolu bağlanmadıkça;) (işler yoluna girmez.) (TİEM 73): “takÔı mundaġokÔ yarlıġ ıdÔtımız saŋa cabraǾįlni öz yarlıġımızdın (4) bilmäz ärdiŋ nä ol bitig ap ymä kertgünmäk yokÔ kim kÔıldımız anı (5) yarukÔlukÔ oŋarurmiz anıŋ birlä kimni tiläsä kÔullarımızdın. sän köndürür sän köni yol tapa.” (357r/5=042/052) oŋul-/oŋal-: iyileşmek, düzelmek. (KB): orunç ol buzuġlı oŋulmış işig orunç yig kÔılur ol bütürmiş işig (2443) (Düzelmişi işi bozan rüşvettir;) (olgunlaşan işi çiğ bırakan da rüşvettir.) (KB): yime ök kereklig saŋa bu kişi anıŋsız oŋulmaz tiriglik işi (4357) (Bu insanlar senin için yararlıdır;) (onlarsız yaşam düzgün olmaz.) Adalet, iyileştirmek düzeltmektir. Adalet yapıcıdır. Yıkıcı değildir. (AH): 139. öçüktürme erni tilin bil bu til 140. başıkÔtursa bütmez büter okÔ başı (139. insanı dil ile kızdırma; bil ki, ok yarası kapanır,) (140. fakat dilin açtığı yara kapanmaz.) (AH): 253. bahóıllıkÔ otalap oŋulmaz ig ol 254. birimdin bahóıl elgi kedÔ berklig ol (253. hasislik ilac ile iyileşmez bir hastalıktır.) 223_Abdullah_Kok.indd 26 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 27 (254. hasisin eli vermekten yana çok sıkıdır.) Atabetü’l Hakayık’ta sözcük düzelmek, iyileşmek, kapanmak anlamlarında kullanılmıştır. Adalet ortamının olabilmesi için önce insanların ruhlarının iyileşmesi ve düzelmesi gerekir. İnsan her zaman kendini iyileştirme ve düzeltme çabasında olmalıdır. Bunun sonucunda iyi insan, erdemli insan, düzgün insan nitelikleri ortaya çıkar. Kendini eleştiren, sürekli düzeltme çabasında olan insanlar başkalarına da yardımcı olur. Bir yönetici de böyle olmalıdır. İnsanlarının ayıplarını yüzüne vurmayacak, kusurları örtücü olacak ve kırıcı olmayacak, derleyici ve toparlayıcı iyileştirici ve yapıcı olacaktır. orta: eşit uzaklıkta olan. Bir şeyin ortası. (KB): sözüg orta tutsa soŋı yeg bolur kÔayu näŋ yeg ersä tüpi ig bolur (4035) (sözü kararında tutsa sonu iyi olur, hangi şey çok iyi ise onda bir hastalık çıkar.) (TİEM/73): “andaġokÔ kÔıldımız silärni orta ümmät” (16v/8=2/143) “ellär ortasıŋa özläri kämşür.” (447v/1=100/5) ortu (I): bir şeyin ortası. (DLT): Ortu er “orta yaşlı adam” için ortu er denir. “evin ortası” için de ew ortusı denir. kün ortu Çiğil lehçesinde “öğle” için kün ortu denir. (DLT; 2014;62) otra kenarı olan bir şeyin ortası. ortu kelimesinden dönüşmüştür.(DLT; 2014;63) (KB): bodØ ortu käräk hem teŋinçä yaraġ işiŋ ortu tut ay biliglig kişi (2090) (boyun da ortası gerek ayrıca onun dengince de faydası gerekli,) (ey bilgili kişi işini her zaman kararında tut.) ortu (II): orta, orta halli. (KB): yüdürmegü baylar yükin ortuka bu ortu buzulġa tükel artaġa (5564) (Zenginlerin yükü orta hallilere yüklenmemelidir;) (yoksa, bu orta halliler büsbütün bozulur.) (KB): çıġayka yüdürmegü ortu yüki çıġay ölge açın üzülge köki (5565) (Orta hallilerin yükünü fakirlere yüklememeli;) (yoksa, fakir açlıktan, yok olur, ölür.) Adalet, ortadır, eşitlemektir. 223_Abdullah_Kok.indd 27 27.07.2016 11:20:08 28 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI Divan-u Lügati’t Türk’te, Kutadgu Bilig’de, Atabetü’l Hakayık’ta ve TİEM 73’te ölçüm, ölçülülük, dengeli olmaya işaret eden sözcükler ahlak felsefesine işaret eder. Her şeyde bir denge ve ölçü vardır. Üzerinde yaşadığımız bu evrende bir denge ve ölçü üzerine kurulmuştur. Aristo felsefesine göre de karakter ve ahlak faziletleri arasına metin boyunca saydığımız kavramların yanı sıra ölçülü olmak da girer. Platon felsefesinde de fazilet (erdem) ve adaletin dört kavramından biri olarak (bilgelik, yiğitlik, doğruluk) ölçülü olmak gösterilir.18 ölçäk: (TİEM 73): “tükäl kÔılıŋlar (4) ölçäkni kÔaçan ülgüläsä silär tartıŋlar köni käbbān birlä. ol yegräk (5) körglükräk yanışın.” (208v/3=17/35) “käldi ök silärkä bälgü idÔiŋizdin tükäl kÔılıŋlar ölçäkni tärāzūnı.” (120v/ 2=7/85) ölçälä-: (TİEM 73): “yana kÔaçan ölçäläsälär anlarkÔa azu tartsalar anlarkÔa äksütürlär.” (447v /2=83/3) Adalet, dengelemektir. ön-: Uygur lehçesinde (bir yere) gitmek, yönelmek. (DLT): (ön-) ol ewke öndi denir. “o evine gitti” demektir. Bu Uygur lehçesidir. öne.r önme.k (DLT; 2014:88) (KB): kişi aġrukÔı bolmasa bu boġuz kişi önmäsi ol bu aġrukÔ boġuz (3667) (bu boğaz ağrısı kişiyi etkilemese, kişi bu ağrıyan boğaza dönmez, dönüp bakmaz.) öŋdi: kanun, adet, töre. bkz. öŋdü (KB): esiz öŋdi urma ay ilçi bügü esiz bolsa bolmaz ajunuġ yigü (1459) (Ey bilge devlet adamı kötü kanun koyma;) (kötü (kanunlarla) dünyaya hükm edilmez.) (KB): munu ben bilir men bu öŋdi törü ayayın men imdi sen örgen körü (408) (İşte ben bu adaleti (kanun) ve töreyi biliyorum.) (şimdi sana söyleyeyim, sen de görerek öğren.) öŋdü: kanun. bkz. öŋdi 18 Hilmi Özden, Kutadgu Bilig’de Ahlak Kavramı, Ötüken Yayınları, 2007, s. 48. 223_Abdullah_Kok.indd 28 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 29 (KB): bu yaŋlıġ turur bu ajun öŋdüsi yayıġ dünya devlet çavıkar küsi (3077) (Dünyanın adaleti böyledir;) (dönek dünya ve devletin adı böyle anılır.) Adalet, kanundur. öndür-: Uygur lehçesinde (birini bir yere) yöneltmek, yönlendirmek. (DLT): (öndür-) ol anı evke öndürdi; o evi gösterip onu yöneltti. Bu Uygur lehçesidir. Oğuzlar bunu bilmez. öndürü.r, öndürme.k. (DLT; 2014;107) rast: doğru. (AH): 226. kÔalı sözleseŋ söz bilip sözlegil 227. akÔı erni öggil öger erse sen (226. eğer söz söylersen, sözü bilerek söyle;) (227. öğersen cömert adamı öğ.) (AH): 321. bütün kÔılkÔı fiǾlin öte irtegil 322. kerem kimde erse anı er tigil (321. insanların bütün tavır ve hareketlerini iyice incele,) (322. kerem kimde ise ona insan de;) (TİEM 73): “sÔabr kÔılġanlar (4) takÔı rāst ayġanlar takÔı tāǾat kÔılġanlar takÔı nafakÔa kÔılġanlar takÔı yarlıkÔayu tilägänlär (5) sähärlärdä.” (39v/1=017/004) “(6) käliŋ tävrįt birlä okÔuŋ anı ägär ärsäŋiz rāst ayġanlar.” (47r/1=93/006) Atabetü’l Hakayık’ta rast sözcüğü bütün sözcüğü ve bil- eylemi ile karşılanmıştır. Doğru olmak, bir işin doğru gitmesi adaletin temel kavramlarındandır. Bugün rast git- deyiminde hala yaşamaktadır. Atabetü’l Hakayık’ta da insanın toplumda alnı açık yaşaması için doğru konuşmaya ve insanlara bütün (güvenilir) davranmasına önem vermiştir. Sadece yönetenlerin adalet dünyası yoktur. Her insanın kendini idame ve ikame etmesi için kendine ait bir adalet dünyasının olması gerekir. Bu adalet dünyası kaynaklarını doğruluk, gerçeklik ve merhametten alıyorsa güvenilir bir dünyadır. TİEM 73’te bu sözcük doğru konuşmak, yalan konuşmamak anlamlarında kullanılmıştır. Yalan söylemenin, fitne ve fesadın olduğu yerde adalet olmaz. Her şeyden önce doğru konuşmak, yalan konuşmamak gerekir. Yalan konuşmak, yalan şahitlik ve yalan bir hayat sürmemek gerekir. Böyle bir yaşantıdan kaynağını doğruluktan ve merhametten alan bir adalet anlayışı beklenemez. tart-: tartmak, dengelemek, ölçmek. (DLT): “ol yarmak tarttı. O, para vb.ni tarttı.” (DLT; 2014;524) 223_Abdullah_Kok.indd 29 27.07.2016 11:20:08 30 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (KB): biçäk tartma anda süŋük kemdi mä aşıġ tartmaġıl sen kişig ündØämä (4131) (TİEM 73): “köndürür adÔakÔın kÔılmaġay män anlarkÔa kÔıyāmät kün 2=18/105) tartġu: tartı, ölçü. ” (222v/ (TİEM 73): “tartmakÔ ol kün içindä yaraşı ol. kimnüŋ (3) aġır bolsa tartġuları anlar tururlar anlar kÔurtuluġlılar.” (113r/2=7/8) “kimnüŋ yüŋül bolsa tartġuları (4) anlar tururlar ziyān kÔıldılar özläriŋä anın kim ärür biziŋ bälgülärimiz birlä küç kÔılur ärdilär.” (113r/2=7/9) tartıŋ-: tartmak, ölçmek, dengelemek. (TİEM 73): “tükäl kÔılıŋlar (4) ölçäkni kÔaçan ülgüläsä silär tartıŋlar köni käbbān birlä. ol yegräk (5) körglükräk yanışın.” (208v/3=17/35) teŋ: denk ve akran. (DLT): teŋ “denk ve akran” bundan teŋ tūş; denir denk ve akran demektir. (DLT; 2014:491) teŋ: denk benzer, akran. (KB): tuzı etmeki hem aşı kiŋ kerek atı ton tulumı aŋar teŋ kerek (2317) (Onun, tuzu-ekmeği ve yemeği bol;) (atı, elbisesi ve silahı da bununla denk olmalıdır.) (KB): ajun tatġı barça bu üç neŋ turur üçegü tatıġları tüz teŋ turur (3573) (Dünyanın bütün zevki üç şeydir;) (üçünün de tadı birbirine eşittir.) (TİEM 73): “yanut täŋ tuşı (433v/8=078/026) “yokÔ aŋar täŋü tuş” hįç kimärsä (450v/7=112/004) teŋer-: denk hale getirmek. (DLT): ol bįr neŋni bįrke teŋgerdi; o iki şeyi denk hale getirdi. teŋgerür, teŋgermek (DLT; 2014:512) teŋeş (I): denk 223_Abdullah_Kok.indd 30 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 31 (KB): özüŋke teŋeşi tutunġı adÔaş teŋeşlig teŋeşi bile ol tudaş (4193) (Kendinle denk olanı arkadaş tut;) (insan ancak dengiyle bir ve aynı olur.) teŋeş- (II) : denkleşmek. (DLT): teŋeşdi neŋ bir şeyle denkleşti. meniŋ bile keŋeşdi bilgi maŋa teŋeşdi eren bile süŋüşdi alplar başın ol yuvar Savaşta kendisine danışan bir adamı niteleyip dedi ki: O bana danıştığı zaman benim aklımla onun aklı denkleşti. Vuruşmada, yiğitlerin başlarını top gibi yuvarlayarak adamlarla birlikte onları kovaladı. teŋeşür teŋeşmek. (DLT; 2014:510) (KB): kÔayu işke tegse kiŋeş ötrü kÔıl tilemiş tilekke kiŋeşin teŋeş (5660) (Hangi işe girersen istişare et;) (dileklerini istişare ile denkleştir.) Adalet kavramının tanımında dayer aldığı gibi denklik kavramı önemli bir kavramdır. Dünya bir denge üzerine kurulmuştur. Her şeyden eşit ölçüde yaratılmıştır. Her şeyin bir dengi vardır. Denk yaratmak her şeyde vardır. İnsanların düşüncelerinden tutalım, yapacakları işlere, aldıkları eşyalara kadar her şeyde insanlar denklik ararlar. Tutarlılık, denklilik, istikrar özellikle de yöneticilerde bulunması gereken özelliklerdir. Divan-u Lügati’t Türk’te, Kutadgu Bilig’de, Atabetü’l Hakayık ve TİEM 73’de teŋ, teŋeş-, teŋeşil-, teŋeşlig, teŋer- gibi pek çok denklik, benzerlik anlamlarına gelen ad ve eylemlere rastlarız. Sözcüklerin tarihi metinlerde sıklıkla kullanılması denklik ve eşitliğin, benzerliğin insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu gösterir. Çünkü insan hayatının önemli ölçütlerinden birisi denklik, uyumluluktur. teŋeşig: denk, benzer. (TİEM 73): “taŋrıkÔa täŋäşiglär azdurġu üçün anıŋ yolındın.” (335v/8=039/008) “ayġıl (6) silär mü tanar silär ol idÔikÔa kim yarat(t)ı bizni ekki kün içindä kÔılur silär (7) aŋar täŋäşiglär ol turur ajunluġlar idÔisi.” (348r/7=041/009) teŋeşil-: denklemek. (TİEM 73): “akÔturdımız yärkä akÔar yullar kÔıldı (3) suw yaraşı üzä <ış> täŋäşildi.” (390v/3=054/012) teŋeşlig: denklik. 223_Abdullah_Kok.indd 31 27.07.2016 11:20:08 32 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (KB): özüŋke teŋeşi tutunġı adÔaş teŋeşlig teŋeşi bile ol tudaş (4193) (Kendinle denk olanı arkadaş tut;) (insan ancak dengiyle bir ve aynı olur.) teŋeşgü: denk olan. (KB): kÔayuda yigi bolsa içgü kerek yigü içgü birle teŋeşgü kerek (4654) (Yemek yenilen yerde içecek de olmalı;) (yiyecek ve içecek denk olmalıdır.) teŋeşçi: dengeli olan. (KB): vezir begke tutçı kiŋeşçi bolur kiŋeşçi kişiler teŋeşçi bolur (2256) (Vezir beyin her zaman danışmanıdır;) (Danışmanlar dengeyi gözetirler.) teŋle-: denkleştirmek, denk duruma getirmek, iki şeyi birbirine denklemek. (DLT): Tawgaç xannıŋ torkusu telim teŋlemedip bıçmas. Çin hakanın ipeği çoktur. Buna rağmen ölçmeden biçmez. (DLT; 2014:185) bįr neŋ bįrke teŋledi o, iki şeyi denkleştirdi. teŋler, teŋlemek (DLT; 2014: 514) (KB): aŋar teŋlese ötrü itse işin yaġı boynı yençe kiterse başın (2352) (Öylece işini neticeye göre düzenlemelidir;) (ya düşmanın başı boynu vurulur yahut başı koparılır.) (KB): köŋül közi birle bakÔıp teŋledim özüm yolda azmış turup taŋladım (5691) (Gönül gözü ile bakıp dengeledim;) (doğru yoldan azdığımı şaşırıp kaldım.) (TİEM 73): “ol sakÔındı täŋlädi” (427r/1=074/018) “öldürüldi nätäg täŋlädi” (427r/1=074/019) “(2) yana öldürüldi nätäg täŋlädi” (427r/2=074/020) “oŋurkÔa suwındın (2) yarat(t)ı anı täŋlädi anı” (435r/2=080/019) “(6) ol kim täŋlädi köni yolkÔa köndürdi” (440r/6=087/003) 223_Abdullah_Kok.indd 32 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 33 (TİEM 73): “(6) kün yorıyur amrulġu yeriŋkä ol turur küsüş bilgän idÔiniŋ teŋlämäki”. (322v/6=036/038) “ortakÔ mülk içindä. yarat(t)ı kÔamuġ närsäni täŋlädi anı täŋlämäk.” (262v/1=036/038) teŋlen-: iki şeyi eşitlemek, denk hale getirmek. (DLT): er įşın teŋlendi adam işi planladı teŋlenür, teŋlenmek (DLT; 2014:513) (TİEM 73): “(8) taŋrı yarlıġı hÔükm kÔılmakÔ täŋlänmiş turur.” (307r/8=033/038) “ärmädi(-)mü oŋurkÔa suwı (3) yıdÔlıġ suwdın täŋlänür oġulçı içrä yana” (429r/3=075/037) teŋleş-: denkleşmek, denk duruma gelmek. (DLT): bįr neŋ bįrke teŋleşdi bir şey bir şeyle denkleşti. teŋleşür, teŋleşmek. (DLT; 2014:512) teŋlig: ölçülü, eşit, denk. (TİEM 73): “yokÔ kim indürür (4) täŋlig kimkä tiläsä. ol kÔullarını bilgän körgän ol. (355r/4=042/027) biz kÔamuġ närsä yarat(t)ımız anı täŋlig.” (391v/9=054/049) Adalet, eşitliktir, denkliktir. törü: töre, kanun, nizam. (KB): kÔayu beg törü bilse ilde köni ilin itti kÔodtı yaruttı küni (2017) (Hangi bey memlekette doğru kanun koydu ise,) (o, memleketi düzenlemiş ve aydınlatmıştır.) (KB): bu kök tirgüki ol könilik törü törü artsa kök turumaz örü (3463) (Adalete dayanan kanun göğün direğidir.) (Kanun bozulursa, gök çöker.) Törü; tüm toplumun uyması gereken kurallar toplamıdır. Bu kurallara eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde riayet edilmesi gerekir. Bu durum adaletin sürekliliği için önemlidir.19 Törünün, yasaların adalet ilkesine uygun olmasına dikkat edilmesi gerekir. Türk hükümdarlara iyi kanunlar koymak, kanunları adaletle uygulamak görevleri verilmiştir. 20 Törü, Türk kültür tarihi19 Aybars Pamir, “Orta Asya Türk Hukukunda Töre Kavramı”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı: 2, Cilt: 58, 2009, s. 360. 20 Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2002, s. 59. 223_Abdullah_Kok.indd 33 27.07.2016 11:20:08 34 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI nin tarihî kavramlarındandır. İçeriğinde kanun üstünlüğü ve adalet olgusunu barındırır.21 Törü, adalet kavramının mihenk taşıdır. Olmazsa olmazıdır. tözü: bütün, hepsi. (AH): 235. bahóıllıkÔnı kÔanı öger til kÔayu 236. akÔılıkÔnı Ǿam hóasÔ tözü hóalkÔ öger (235. Hasisliği öğen dil hani, nerede;) (236. cömertliği âm, hâs, bütün halk öğer.) (AH): 319. bir erdin bir erke tefavüt telim 320. velikin körerke tözü börklüg ol (319. Adamdan adama fark çoktur) (320. fakat görünüşte hepsinin börkü vardır.) tudaş: eş birbirene, benzeyen, denk olan. (KB): kÔadÔaş sen tilese yime tut adÔaş adÔaşlı kÔadÔaşlı ikigün tudaş (3485) (Sen bir kardeşsin, istersen arkadaş olarak da kabul et;) (kardeş ve arkadaş, ikisi de denktir.) (KB): özüŋke teŋeşi tutunġı adÔaş teŋeşlig teŋeşi bile ol tudaş (4193) (Kendinle denk olanı arkadaş tut;) (insan ancak dengiyle bir ve aynı olur.) Adalet, kanundur, nizâmdır, töredir. tūş: denk, benzer. (DLT): tūş denk benzer. Bundan anıŋ tūşı denir, “onun dengi” denir.(DLT; 2014: 399) (KB): takÔı bir saŋa teŋ tuş ol ay kÔadÔaş yıratsa yaġı ol yaġutsa adÔaş (4181) (Ey kardeş bir de sana denk ve akran olanlar vardır;) (onları kendinden uzak tutarsan sana düşman, yakın tutarsan dost olurlar.) (KB): bu kün bu sözüm kör saŋa tuş bolur yarın anda körgil saŋa tuş bolur (4869) (Bu gün bu sözüm sana eş/arkadaş olur;) (yarın orada bu sana denk gelir, kazanç getirir.) 21 Mehmet Ali Çakmak - Rümeysa Tezcan, “Kutadgu Bilig’e Göre Türklerde Adalet Anlayışı”, Akademik Hassasiyetler, 2016, s. 182. 223_Abdullah_Kok.indd 34 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 35 (AH): 23. ol ol hóalkÔ talusı kişi kÔutluġı 24. törütmişte yokÔ bil aŋa tuş teŋe (23. O yaradılanların (en) seçkini ve insanların (en) kutlusudur) (24. bil ki, yaradılanlar arasında onun eşi ve dengi yoktur.) (AH): 487. yaġan bolsa yüklüg özesinde zer 488. anıŋ tuşı bolġay bu söznüŋ azı (487. üzerinde altın yüklü bir fil olsa,) (488. bu söz, en az ona benzetilebilir.) (TİEM 73): “yokÔ aŋar täŋü tuş hįç kimärsä.” (450v/7=112/004) “yanut täŋ tuşı.” (433v/8=078/026) tükä-: tamamlamak. (KB): bu erdi ay ilig meniŋ bilmişim ötündüm iligkä tükädi işim (2739) (benim bildiğim budur ey hükümdar,) (hükümdara düşüncemi söyledim, işimi tamamladı.) (AH): 485. toġa körmez erdi edibniŋ közi 486. tükedi bu on tört bab içre sözi (485. Edibin anadan doğma gözü görmezdi;) (486. sözü bu on dört bab içinde tamamladı.) tükäl (I): bütün, eksiksiz, tam. (TİEM 73): “ibrāhįm ol kim tükäl tegürdi.” (388r/9=53/37) “bulġay taŋrı ǾukÔūbätini anıŋ üskindä tükäl kÔılġay aŋar (4) sakÔışnı.” (285r/3=24/39) “tükäl bergäy miz anlarkÔa işlärini anıŋ içindä äksük berilmäslär.” (164r/8=11/15) “ol kün tükäl anlarnıŋ taŋrı yanutlarını yaraşınça bilürlär bütünlükün taŋrı (4) ol bälgülüg biligli ol.” (256r/3=24/25) “andın soŋra tükäl tegrür tegmä bir tän ol närsäni kim kÔazġandı” (53v/8= 3/161) “yana ötäsünlär baçıġlarını tükäl ötäsünlär näzØrlärini tÔavāf kÔılsunlar (7) ärkli äwkä yaǾnį kabäǾkÔa” (244v/6=22/29) tükel (II): tam, tamamı, hepsi, tamamen. tükel (III): tamamlık. Tam olan bir şey için de tükel denir. tükel algıl. Hepsini al. (DLT; 2014;178) (KB): bayat kimke birse uwut köz suwı 223_Abdullah_Kok.indd 35 27.07.2016 11:20:08 36 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI aŋar berdi devlet tükel yüz suwı (2007) (Tanrı kime edep ve feraset vermişse;) (ona baht da dahil bütün şerefleri vermiştir.) Adalet, bütündür, eksiksiz olmaktır, kusursuzdur, tamdır. (AH): 79. bölek ıdÔdım anı şahımkÔa men ök 80. havadarlıkÔımnı tükel bilsü tip (79. Ben onu şahıma, bağlılığımın bir) (80. nişanesi olsun diye hediye gönderdim.) (AH): 199. kÔamuġ tolġan irlür tükel eksiyür 200. kÔamuġabadannıŋ hóarab ol soŋı (199. Her dolan azalır, her tam olan eksilir;) (200. her mâmûrluğun sonu harap olmaktır.) Çın, bütün, rast sözcükleri gibi tam, eksiksiz, bütüncül, doğru anlamları Karahanlı dönemi metinlerinde tükel sözcüğü ile de karşılanmıştır. Doğru, bütün, güvenilirlilik kavram alanını oluşturan sözcüklerdendir. Böylece metinler aracılığı ile adalet kavram alanı zenginleşmektedir. Bu zengin kavram alanı da adalet anlayışının ve olgusunun Türk sosyal ve kültürel hayatında çok önemli olduğunun göstergesidir. tüptüz: dosdoğru. (KB): kÔamuġ barçasıŋa bügüler sözi tizp yinçileyü kÔamuġ tüptüzi (B11) (Bunların bütününe bilgelerin sözlerini inciler dizer gibi sıralamıştır.) tüz (I): eşit, denk düz. (DLT): erŋek parmak. Biş erŋek tüz ermes. Beş parmak eşit değildir. Bunun gibi insanlar da farklıdırlar. (DLT; 2014:60) tüz (II): düz olan her şey. tüz yir. (DLT): tüz yer (DLT; 2014;142) kamug kişi tüz ermes. İnsanların hepsi eşit değildir. (DLT; 2014:161) tegme kişi öz bolmas yat yaguk tüz bolmas. Herkes senin gibi olmaz, Yabanci ile yakın da eşit olmaz. (DLT; 2014:187) tüz (III): düz, düzgün, doğru, bir ve aynı. (KB): kÔamuġ üç adÔakÔlıġ köni tüz turur kÔalı bolsa tört kör bir egri bolur (804) (Üç ayaklı olan her şey doğru ve düz durur.) (Eğer dört ayaklı olursa biri eğri olur.) 223_Abdullah_Kok.indd 36 27.07.2016 11:20:08 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 37 (KB): yumıtsa er at bolsa küçlüg elig yorıtsa törü tüz yetürse bilig (1927) (Asker toplansın, memleket güçlensin;) (bilgi ve adaletle ülkeyi yönetsin.) (TİEM 73): “aydılar tüz ol biziŋ üzä azu pänd bersä sen azu (7) bolmasa sen pänd beriglilärdin.” (271v/6=026/136) “kÔaçan kim tüp tüz tursa sän sän ol kim (3) seniŋ birläki kişilär kemä üzä ayġıl ögdilig taŋrıkÔa ol kim kÔutġardı bizni küç kÔılıġlı (4) bodÔunlardın.” (250v/ 2=023/028) “ol ol idÔi ıdÔtı yalavaçını tüz yol birlä köni dįn birlä (4) āşkārā kÔılmakÔ üçün kÔamuġ dįnlär üzä. tap turur taŋrı tanukÔ.” (378r/3=048/028) Adalet, eşittir, düpdüzdür. Adalet kavramında eğri bir yön bulunamaz. Her zaman eşitlik, doğruluk direğiyle kurulur. Kutadgu Bilig’de üç ayaklı bir yönetimden bahsedilir. Yönetimde nitelikli bir çoğunluk olmalı ve hepsine eşit ağırlık verilmelidir. Yönetim könilik (rast, tüzlük, çınlık), törü ve düzen üzerine kurulmalı ve adalet sağlanmalıdır. Ülke askeriyle, halkıyla, yöneticileriyle hepi “tüz” olup törüyle devleti idame ve ikame etmelidirler. TİEM 73’te ise sözcük tüz ol- (doğru ol-), tüz tur- (doğru ol-, doğru yaşamak), tüz yol (doğru yol) şeklinde kullanılmıştır. İnsanların, insanlığın hayatta ibretlik değil örnek olarak kalabilmesi için “tüz” kavramını hayatının merkez kılması gerekir. TİEM 73 “tüz kavramını en başta zaten insanın insan kalabilmesi için kullanmıştır. Bu kullanımların sonuçlarının tamamı Türkler de adalet kavramının yaygınlığının göstergesinin en önemli işaretleridir.” tüz-: (yer vb. şeyleri) düzenlemek, şekil vermek. (DLT): beg ilin tüzdi bey ülkeyi düzenledi ol yirig tüzdi o, yeri vb. şeyleri düzeltti. tüzer tüzmek. (DLT; 2014:235) (KB): arıġ tutġu begler köni kÔılkÔ kÔılıkÔ budÔun beg yolındın tüzer yol yorıkÔ (2110) (Beyler tavır ve davranışlarını doğru düzgün tutmalıdır;) (halk hal ve hareketini beyin yoluna uydurur.) (KB): siyaset bile beg tüzer il törü kÔara kÔılkÔı itlür siyaset körü (2128) (Bey, memleketi ve kanunu siyasetle düzene koyar;) (halk tavrını beyin siyasetine bakarak düzenler.) (KB): bu begler kÔapuġın siyaset bezer siyaset bile beg ilini tüzer (2130) 223_Abdullah_Kok.indd 37 27.07.2016 11:20:08 38 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (Siyaset, beylerin kapısının süsüdür.) (Bey siyaset ile memleketini adil yönetir.) (KB): negü tir eşitgil tapuġ kÔılġuçı törü birle başlap kÔapuġ tüzgüçi (4170) (Hizmet eden ve töreye göre devlet işlerini düzenleyen ne der, dinle.) (TİEM 73): “yana ärklig ärip tüzdi Ǿarş üzälä.” (301r/7=032/004) “kötürdi kökkä säni tüzdi anı.” (434r/3=079/028) Kutadgu Bilig’de yönetici Tanrı’nın yansıması olarak gönderilir. Onun görevi şekil veren, yaratan Tanrı gibi halkını düzene koymak ve onların yaşantılarına adilane şekil vermektir. Eğer bunu başaramazsa bu görev ondan alınır. Adaleti sağlayacak güçte kişiler yönetime getirilir. Yönetici kendini düzenler öyle toplumunun başına geçer, böylece halk da ona uyar. Yönetici kendini düzenledikten sonra, ülkesini ve kanunlarını düzene koyar ve şekil verir. Bunları yaparken niyeti her zaman iyilik, adalet ve adil yaşam sunmak olmalıdır. Kendisine verilen kutu görevi iyi siyaset yaparak kullanmalıdır. Ülkesini yönetip çekip çevirmelidir. TİEM 73’te bu eylemle Tanrı’nın evreni intizamı ve düzeninden bahsedilir. Bir yönetici bunlardan da örnek alarak siyasetini yönlendirebilir. Fakat bunu doğru bir şekilde -anlayarak- yapmalıdır. Tarihi metinlerde; tüzer-, tüzül-, tüzlün- eylemleri ile bu vergi, yetenekle bütünleşerek kullanım alanı bulmuştur. tüzer-: (yer vb. şeyler) düzleşmek. (DLT): yer tüzerdi yer vb. düzleşti. tüzerür, tüzermek (DLT; 2014:254) tüzet-: tanzim etmek, düzeltmek. (KB): bu türkçe kÔoşuġlar tüzettim saŋa okÔırda unıtma du’a kÔıl maŋa (B75) (Bu Türkçe beyitleri senin için düzenledim;) (Ey okuyucu unutma, bana dua et.) Adalet, şekil vermektir, düzenlemektir. tüzil-: dizilmek. (TİEM 73): “(4) azu bakÔmasa silär kÔuşkÔa anlarnıŋ üzä tüzülmişlär.” (417v/4=067/019) tüzlündi/tüzlindi: (yer vb. için) düzleşmek, denk hâle gelmek. (DLT): tüzlündi yer; yer düzleşti. iş tüzlündi; iş düzeldi. tüzlünür, tüzlünmek (DLT; 2014:304) tüzül-(I): (iş, vb. için) yoluna girmek, düzelmek. (yer için) düzeltilmek, düzleşmek. 223_Abdullah_Kok.indd 38 27.07.2016 11:20:09 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 39 (DLT): yir tüzüldi; yer düzeltildi. iş tüzüldi iş yoluna girdi tüzülür, tüzülmek. (DLT; 2014:269) tüzül-(II): düzelmek. (KB): itildi ili hem tüzüldi törü ilig devleti boldı künde örü (1041) (Memleketi tanzim edildi hem adalet sağlandı;) (Hükümdarın saadeti günden güne arttı.) (KB): yorıdı bir ança bu yaŋlıġ kÔutın tüzüldi ili budnı barça bütün (1042) (Halkın ve memleketin işi yolun girdi, adalet tesis edildi;) (böylece bir süre huzur hakim oldu.) tüzüt-: biçim vermek, şekillendirmek. (TİEM 73): “yana tüzüt(t)i anı ürdi anıŋ içiŋä öz törütmiş cāndın.” (302v/3=032/009) ülgü: ölçü. (DLT): ülgü ölçü. (DLT; 2014;65) (KB): kişi yılkıda ınġa ermez ay beg munı teŋlese iş bolur ülgü teg (2975) (ey bey; insan hayvandan daha aşağı değildir,) (bunu ölçersen, iş ölçüsüne göre olur.) ülüg: hisse, pay (Clauson, 1972:142) (KB): bu ay toldı emdi söz urur ol söz ülgi on ol sözlägüsi bir ol (998) (Ay Toldı şimdi bir söz söylemiştir;) (sözün anlattığı ondur söyleyeni birdir.) (TİEM 73): “erinçländilär ülügü tawarları birlä” (146r/3=009/069) “erinçländiŋizlär ülügüŋizlär birlä” (146r/3= 009/069) ülgülä-: ölçmek, tartmak. (KB): yıpar kizlese sen yıdı belgürer bilig kizlese sen tilig ülgüler (312) (Miski gizlesen de kokusundan belli olur;) (bilgiyi saklasan da dilinin ayarı belli eder.) 223_Abdullah_Kok.indd 39 27.07.2016 11:20:09 40 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI (TİEM 73): “äksütmäŋlär (5) ülgülägüni tärāzū batmannı män körär män” (170r/5= 11/84) “ay mäniŋ bodÔunum tükäl kÔılıŋlar ülgülägüni takÔı tärāzūnı” (170r/6=11/ 85) “tükäl kÔılıŋlar (4) ölçäkni kÔaçan ülgüläsä silär tartıŋlar köni käbbān birlä.” (208v/4=17/35) Adalet, ölçülü olmaktır. ülüş: hisse, pay (Clauson, 1972:153) (KB): birisi budunkÔa törü ol ülüş birisi er atkÔa üläsä kümüş (2133) (birinin hissesi halka verdiği kanundur, törüdür,) (birinin de insanlara paylaştırdığı gümüştür.) (AH): 197. bu kün bar yarın yokÔ bu dünya neŋi 198. meniŋ timişiŋ neŋ adÔınlar oŋı (197. Dünya malı bugün var, yarın yoktur) (198. benim dediğin mal başkalarının kısmetidir.) (AH): 243. ülüş boldı malı kişiler ara 244. bahıl aldı anda ökünçtin ülüş (243. malı başkaları arasında payedildi.) (244. hasis bunda yalnız pişmanlıktan hisse aldı.) (TİEM 73): “anlar tururlar anlarkÔa (9) ülüş turur. Andın kim kÔazġandılar.” (24r/9= 002/202) “(2) hÔakÔįkÔat üzä anlar kim bädäl kÔılurlar taŋrınıŋ Ǿahdi birlä takÔı antları birlä az Ǿivażnı anlar yokÔ ülüş” (45v/2=003/077) yaraġ: fırsat, imkan, yarar, fayda. (Clauson, 1972:962) (KB): tiläk bu iligkä tapunsa özüm yaraġ körsä hóacip utunsu sözüm (529) (dileğim, bu hükümdara ben kendim hizmet edersem, eğer fayda görürse bu hacip sözümden faydalansın.) (AH): 329. yaraġlıġ aşıŋnı kişike yitür 330. yaraġ bulsaŋ oprakÔ yalıŋnı bütür (329. yemeğe yarar yemek (varsa) aç insana yedir,) (330. giymeye yarar elbise bulursan çıplağa giydir.) (TİEM 73): “(35v/l) ol darvįşlärkä kim hÔabs kÔıldılar taŋrı yolında yaraġları yetmäz yörimäkkä” (35v/1=002/273) 223_Abdullah_Kok.indd 40 27.07.2016 11:20:09 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 41 faydalı, yararlı olan. (KB): negükä yaraġlıġ körünsä kÔulı aŋar ötrü açġu aġırlıkÔ yolı (1756) (Kul ne kadar faydalı olursa, görünürse,) (bundan dolayı ona ağırlık yolu açılacaktır.) (KB): bayat kimni ersä kötürsä kÔutun aŋar iş berür bir yaraġlıġ bütün (1761) (Yaratıcı kimi kutuyla yükseltirse;) (ona tamamen faydalı işler verir.) (TİEM 73): “(4) anıŋ sözi yaraġlıġ ol” (102r/4=006/073) “(9) bilirlär ol indürülmiş turur idÔiŋdin birlä bolmaġıl okÔ sezikliglärdin.” (106r/9=006/114) “tüşti yaraġlıġ yokÔ yodÔun boldı ol kim (9) kÔılur ärdilär.” (122v/8=007/118) “nätäg kim çıkÔardı seni idÔiŋ (9) ewüŋdin yaraġlıġ içindä. bütünlükün bir gürūh kertgünüglilärdin taplamaġlılar ol.” (131v/8/9=008/005) “çın kÔılur bälgürtür taŋrı yaraġlıġnı sözläri birlä näçä ymä tilämäsä yazukÔluġlar.” (160v/5=10/82) “ayġıl ay (7) kişilär käldi ök silärkä yaraġlıġ idÔiŋizlärdin.” (162v/7=10/108) “ayġıl käldi yaraġlıġ yokÔ yodÔun boldı yaraġsız. (6) çın yaraġsız ärür yokÔ bolġu.” (212r/5/6=17/81) “(2) bātÔıllıkÔ birlä yokÔatġuları üçün anıŋ birlä yaraġlıġnı tut(t)um anlarnı nätäg ärdi menim kÔınım.” (314r/2=40/5) İnsanların doğrulukla (çınlık, rast, könilik, tüzlük), cömertlik (akılık), (edgülüg) merhamet ile yaptığı işler (it-, kıl-, törü ur-) mutlaka diğer insanlara da fayda sağlamalıdır. Tanrı en başta iradesine güvendiği kişiye bir toplumu (adaletle yönetecekse eğer) yönetme görevini verir. Toplumlar bu yönetimden yarar görürse beylerini yükseltir ve onu kalıcı kılarlar. Onlar da onun yolundan giderler. Fakat bütün bunların doğruluk ve adaletle yapılıp yapılmadığına bakılmalıdır. Sonuç insanlığın yararına olmalıdır. İyi olan, toplumları yüceltecek ve medeniyet seviyesine erdirecek her şey toplumun yararınadır. Gelişmişlik, eğitim hakları, refah yaşam hakkı (abartılmayan bir yaşam), ifade hakkı gibi olumlu ve içerisinde adaleti, doğruluğu ve merhameti barındıran her şey insanlığın yararınadır. Bugün Tanrı’nın yarattığı en küçük taşın bile bu evrene katkısı vardır. Bu durum bile bize Tanrı’nın adaletinin ne kadar dünyayı kapsadığını gösterebilmektedir. yaraş- : uyum sağlamak, anlaşmak, uygun olmak, yaramak. (DLT): olar iki yaraşdı o ikisi bir işte uyum sağladı. yaraşur. Yaraşmak (DLT; 2014;379). 223_Abdullah_Kok.indd 41 27.07.2016 11:20:09 42 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI müş yagrıka tegişmes ayur kişi neŋi yarışmas. Kedi tavana asılı yağa erişemez; der ki insanoğlu malı bana yaramaz. Bir şeyi isteyip elde edemeyen kişi için söylenir. (DLT; 2014;262) (KB): sewitür yüzi körki körklüglüki yaraşur kirip çıksa ersigliki (2459) (Yüzi ve kıyafetinin güzelliği onu sevindirir.) (Huzura girip çıkarken merd tavrı iyi etki yapar.) (TİEM 73): “(20v/l) bitigni könilik birlä. yana anlar tartıştıkÔ boldılar bitig içindä (2) içindä yırak.” (20v/2=002/176) yaraşı: uyumlu, yakışır, münasip. (KB): er at birle şeksiz katılġu kerek olarkÔa yaraşı tirülgü kerek (4163) (Hizmetkarlarla şüphesiz münasebet kurmak;) (onlarla uygun bir şekilde geçinmek lazımdır.) (TİEM 73): “tartmakÔ ol kün içindä yaraşı ol.” (113r/2=007/008) “ol kertü (8) yaraşı ol idÔiŋdin ärmäs taŋrı osanukÔ anıŋdın kÔılur silär.” (17v/7/8=002/147) “tartmakÔ ol kün içindä yaraşı ol.” (113r/2=007/008) “(4) ol kün kälür anıŋ soŋı yanışı ayġay anlar unıt(t)ılar yaǿnį kÔodÔtılar munda öŋdün käldi ök idÔimiz yalavaçları (5) yaraşını.” (117v/4/5=007/053) “aŋar mäŋzär täg alurlar anı. alınmadı mu anlar üzä bitigniŋ bütünanı kim anıŋ içindä” lüki aymamakÔları (8) taŋrı üzä mägär (128r7/8=007/169) “tilädilär ök bulġakÔnı (144r/1) munda öŋdün. äwürdilär täwürdilär saŋa işlärni ançakÔ käldi yaraşı bälgürdi taŋrı yarlıġı anlar (2) taplamaġlılar ol.” (144r/1=009/48) “aygıl (7) indürdi anı arıġ cān yaǾnį cabrāǿil idÔiŋdin kertü yaraşı bäkütü üçün anlarnı kim kertgündilär köni yol (8) säwünç boyun beriglilärkä.” (203v/7/8=16/102) “yaraşı birlä indürdimiz anı (3) yaraşı birlä indi. ıdÔmadımız seni mägär säwinç berigli kÔorkÔıtıġlı.” (214r/2/3=17/105) “ol kün tükäl kÔılġay anlarnıŋ taŋrı yanutlarını yaraşınça bilürlär bütünlükün taŋrı (4) ol bälgülüg biligli ol.” (236r/3/4=24/25) (TİEM 73): “anlarnıŋ begläri yaǾnį küyägüläri dä.” (27v/7=2/228) uyumluluk. 223_Abdullah_Kok.indd 42 anlarnı äwürmäkkä anıŋ için- 27.07.2016 11:20:09 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 43 (TİEM 73): “(6) aydımız kältürüŋlär hÔuccätläriŋizni. bilgäylär taŋrıkÔa anlardın anlar kim (7) yalġan yaratur ärdilär.” (286r/6=28/75) “körmäs-mü sän kim taŋrı (4) törüt(t)i köklärni yärlärni (189v/3/4=14/19) yaraşık: uygun, elverişli. Ô batar birlä.” (KB): zemane tururlar zemane bile kerek er sewinse küle (4088) (Onlar zamanedirler;) (sevinmesi ve yüzünün gülmesi için insanın zamanla anlaşması lazımdır.) (TİEM 73): “(9r/l) kältürdüŋ 002/071) uygunluk. . boġuzladılar anı takÔı kÔılu yazmadılar.” (9r/1= (KB): erse yakÔın kÔayuda ol işte bolur asġı köŋlüm bakÔın (3210) (Nerede yakınlık ve uygunluk varsa;) (o işte fayda vardır; bunu iyice düşün.) (TİEM 73): “yaratmadı taŋrı anı mägär . (3) adÔrar säçär miz bälgülärni ol bodÔunkÔa kim bilürlär.” (153v/2=10/05) yaraştur- : uyuşturmak, denkleştirmek. (KB): isig tumlıġıġ hem kÔuruġ ya ölüg yaraşturdı halkÔkÔa tegürdi ülüg (3726) (sıcak ile soğuğu; kuru ile yaşı; (birbirine denkleştirdi ve halka kısmetini verdi.) (TİEM 73): “(4) idi küçländürdi seni yārį bermäki birlä häm kertgüngän birlä. yaraşturdı köŋülläri ara.” (137r/4=008/063). Adalet, elverişili olmaktır, yakışmaktır. yavaşur-: uygun hale getirmek (TİEM 73): “ant içärlär. taŋrı tapa tilämädimiz mägär ädÔgülük kÔılmakÔ (66/2=4/62) Adalet, uygunluktur. yaru-: parlamak, aydınlatmak. (Clauson, 1972:956) ” (KB): kelip barmaz ersä bu dävlät yana 223_Abdullah_Kok.indd 43 27.07.2016 11:20:09 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 44 tünärmägäy erdi yarumış künä (696) (eğer bu şans, baht, talih yine gelmeseydi;) (bu aydınlanmış güne ulaşamayacaktı.) (KB): oŋay bolsa yaŋlukÔ kÔılınçı köni ikegün ajunda yaruyur kün (1294) (insan huyu doğru olursa,) (her iki dünyada da günleri aydınlanır.) (AH): 493. edibniŋ yiri atı yüknek erür 494. sÔafalıġ Ǿaceb yir köŋüller yarur (493. Edibin yerinin adı Yüknek’tir.) (494. gönülleri açan, safâlı hoş bir yerdir.) (TİEM 73): “yegil hóurmā içgil suw yaruġıl közün kÔaçan körsä sän” (224r/9=019/026) “bäzärlänsä anı. yandurdımız anı anaŋkÔa ançakÔ yarusa anıŋ közi kadġurmaġıl.” (229v/9=020/040) Adalet, karanlık yerlerde durmaz. Karanlığın olduğu yerde kötülük ve zulüm vardır. Kötü bir düzen vardır. İnsanlar mutsuzdur. Ümitsizdir. Adalet ise böyle yerlerde barınmaz. Böyle toplumların yöneticisi yok olmaya mahkumdur. Herkese aydınlığını eşit verecek, niyeti iyi olacak ki hem bu dünyada halkıyla birlikte doğru ve gerçekçi yaşayacak hem de diğer dünyaya göçtüğünde iyi bir şekilde anılacaktır. Atabetü’l Hakayık’ta ise böyle eserin meydana geldiği yeri aydınlanmış olarak ifade etmektedir. Çünkü bu durum insana varoluş sebebini hatırlatan aydınlatıcı bir eserdir. yarut-: aydınlatmak. (KB): ilig aydı barça eşittim sözüŋ yaruttı sözüŋni hem yaradı özüŋ (751) (hükümdarın söylediklerinin hepsini duydum,) (sözü hem aydınlattı hem de kendim için yararlı oldu.) (KB): kÔayu beg törü bersä ildä köni ilin itti kÔodtı yaruttı küni (2017) (Hangi bey ülkesinde doğru kanunlar koyarsa,) (Devletini tanzim etmiş, yükseltmiş halkını aydınlatmış olur.) (AH): 15. tünetür tünüŋni künüŋ kiterip 16. tünüŋ kiterip baz yarutur taŋa (15. gününü giderip geceni getirir;) (16. geceni giderip, tekrar tanı aydınlatır.) 223_Abdullah_Kok.indd 44 27.07.2016 11:20:09 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 45 (TİEM 73): “näçä kim yarutsa anlarkÔa yörirlär anıŋ içindä. kÔaçaŋ tüŋärsä anlar üza. tıırurlar.” (3v/8=002/020). “(153v/l) ol ol idi kim kÔıldı künni yarutġan aynı yarukÔlukÔ täŋlädi anı tüşnäklär bilsä silär (153v/1=010/005).” Geleneksel yönetim sisteminden hareketle yöneticiler ve güneş arasında bir bağlantı kurabiliriz. Bir yönetici sözleriyle, hayata bakış açısıyla insanlarını aydınlatmalıdır. Aydınlığıyla halkına dürüstlük, erdem değerlerini aşılamalıdır. Yöneticinin parlaklığını kaybetmemesi için güvenilir, dürüst olması gerekir. Yoksa ışığı azalır ve karanlığa gömülür, kendisi ile birlikte diğer insanları da peşinden sürükler. Yönetici her zaman her koşulda ayırt etmeden ışık saçmalıdır. Güneş nasıl dünyaya eşit miktarda ışık veriyorsa bir yönetici de halkına öylece eşit mesafeden ışığını saçmalıdır. Doğru kanunları doğru düzene koyarsa aydınlığı her zaman sürer, ışığı hiçbir zaman sönmez. Atabetü’l Hakayık’ta ise bir düzenden bahseder. Her gün gündüzün geceyi; gecenin gündüzü takip etmesi Tanrı’nın bir düzenidir. Herkes de bundan eşit miktarda yararlanır. Hükümdar da böyle olmalıdır. Çünkü o Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisidir. 223_Abdullah_Kok.indd 45 DLT - AH TİEM 73 adÔakÔın tutsalar Belgü Belgülüg belgürbelgürtBütün ÇakÔ KB akÔı / akÔılıkÔ belgü belgülebelgülüg belgürbelgürtbütülbütün bütünlük - 14 Çın çın çın bütün çın 15 16 17 18 19 20 çıngarçınıkçınla+ çınlaçınlat- - - 21 - çınlık - 22 23 - - - bälgü bälgülüg belgürbelgürtbelgürtülbütün bütünlük çakÔ çın çın ayçın kıl çınok çındgarçınlık çınlık, çınlıkkeldürçınok 24 edÔlel - - - 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 akÔı / akÔılıkÔ belgülüg bütbütün - 27.07.2016 11:20:09 46 223_Abdullah_Kok.indd 46 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 25 26 27 - - edle edgüleş- - 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 ititlin- erdem ititgü itgüçi itig itilitinkeçürkÔıl- erdem itkeçürkÔılkirtü - erdäm keçürkÔılkertü kertülüg 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 könKöndger köndgertköngerKöni könitoŋaönöŋdürtartteŋ+ teŋeş+ könköndürköni könilik könitkönüloŋaroŋulortu öŋdi öŋdü teŋ+ teŋer+ teŋeş+ köni könilik oŋul-/oŋalrast teŋ - köpköni könköndürköndürgenrek köndürülköni könilkönilik könirek könüloŋaroŋaltoŋalturoŋulguorta ölçäk ölçälärast tarttartġu tartınteŋ+ - 27.07.2016 11:20:10 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 223_Abdullah_Kok.indd 47 teŋgerteŋleteŋlenteŋleşTuæş Tükäl tüz+ tüztüzertüzlüntüzülÜlgü Ülüş yaraş41 teŋeşteŋeşligteŋeşgü teŋeşçiteŋletörü tudaş tuş tükätükäl tüptüz tüz+ tüztüzgüçi tüzettüzülul ülgü ülgüläülüş yarag yaraşı yaraşılık yaraşturyaru62 - - tözü/hem tükätükäl ul ülüş/oŋı yarag yaruyarut33 47 teŋeşteŋeştürteŋeşigteŋeşilteŋişteŋleteŋlelteŋlenteŋligtözü Tuş tükätükäl tüptüz tüz+ tüztüziltüzüttüzleştürtüzlük ul ülgüläülgülägüülüş yarag yaraglıg/yaraglık yaraşı/yaraşırak yaraşılık yaraşırak yaraşık yaraşıklık yaruyarut yavaşur81 27.07.2016 11:20:10 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 48 Sonuç XI. yüzyıl Türkistan’ında Türkler Adalet sözcüğüne karşılık DLT’te kırk bir sözcük, KB’de altmış iki sözcük, Atabetü’l Hakayık’ta otuz üç, TİEM 73’te seksen bir sözcük olmak üzere toplam 123 (yüz yirmi üç) farklı Türkçe sözcük kullanmışlardır. Adalet, yerine çok sayıda sözcüğün kullanımı XI. yüzyıl Türkistan’ında Türklerin bu kavramı yaşamlarının her evresinde kullandıklarının ve uyguladıklarının en somut göstergesidir. Adalet, Türklerin dünyasında son derece önemli sosyal gerçeklik ve geçerlilikte tarihi bir vakıadır. Devletin ebed-müddetliğinde ve bireyin kişilik ve kimliğinin oluşumunda adalet en önemli değer manzumesidir. “Adalet”, Türk sosyal, siyasî, ahlakî ve iktisadî hayatının her alanında soyut ve somut karşılık bulan ahlaki bir değerdir. Dönem Türkistan’ında sosyal hayatın en önemli dinamiğidir. Yönetimin sürekliliğinde “adalet” bireylerin keyfiyetine değil, toplumun ortak kullanımına sunulmuştur. Adalet, dünden güne insanlığın şahsiyetin oluşumunda ve devletle ilişkisinde önemli sosyal dinamik olarak bilinir. Adalet’in hedefi toplum hayatında iyiliğin ve onun değerlerinin hâkim olduğu bir dünya algısıdır. Adaletle ideal insan tipi hedeflenmiştir. Günümüz insanının en çok ihtiyacı adaleti kendisine ilke edinmiş bilge devlet adamlarıdır. Adalet güzeldir, fakat yönetenlerde olursa daha da güzeldir. Atatürk’ün dediği gibi İstiklâl, İstikbal, Hürriyet her şey Adaletle kaimdir. O her Cuma okunan âyette düşünüp tutalım diye bizi öğütleyen Allah, Adalet’i herkes için emrediyor. Adâlete dayanan kanun, bu göğün direğidir; kanun bozulursa gök çöker. Kaynaklar AKYOL, Aygün: “Şehrezurî ve Adâlet Anlayışı”, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 13, 2008. ARAT, Reşid Rahmeti: Kutadgu Bilig I, Metin, TDK, Ankara, 1979. ARAT, Reşid Rahmeti: Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig II, Çeviri, TTK, Ankara, 1988. ARAT, Reşid Rahmeti: Atabetü’l-Hakayık, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1992. BAĞDATLI, Özlem: Kutadgu Bilig’de Devlet ve Adalet İlişkisi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2005. BALIKKAYA, Şükran: Kur’ânda Adâlet Kavramı, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa, 2005. CAN, Nevzat: “Çağdaş Siyaset Felsefesinde Adâlet Kavramının Yeri ve Önemi”, Felsefe Dünyası, 2007. ÇAĞRICI, Mustafa: “Adâlet Maddesi”, Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 2, İstanbul, 1993. 223_Abdullah_Kok.indd 48 27.07.2016 11:20:10 ABDULLAH KÖK / XI. YÜZYIL TÜRKİSTAN’INDA ADALET’İN ANLAMI 49 ÇAKMAK, Mehmet Ali - TEZCAN, Rümeysa: “Kutadgu Bilig’e Göre Türklerde Adalet Anlayışı”, Akademik Hassasiyetler, 2016. ÇANGA, Mahmut: Kur’ân-ı Kerîm Lugati” Timaş Yayınları, İstanbul, 1999. ÇEÇEN, Anıl: “Hukuk’ta Norm ve Adâlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 32, Sayı: 1-4. DEMİR, Ömer - ACAR, Mustafa: Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ağaç Yayıncılık, İstanbul, 1992. ERCİLASUN, Ahmet B. - AKKOYUNLU, Ziyat: Dîvânu Lugâti’t-Türk, GirişMetin-Çeviri-Notlar-Dizin, TDK, Ankara, 2014. GENÇ, Reşat: Karahanlı Devlet Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2002. GÜRİZ, Adnan: “Adâlet Kavramı”, Anayasa Yargısı Dergisi, Cilt: 7, 1990. KAFESOĞLU, İbrahim: Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1997. KALKIŞIM, M. Muhsin: “Kutadgu Biligde “Adâlet” Değeri”, Mavi Atlas, GŞÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, Güz, 2013. KÖK, Abdullah: Karahanlı Türkçesi Satır-Arası Kur’an Tercümesi (TİEM 73 1v/1-235v/2), Giriş-İnceleme-Metin-Dizin, (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Eski Türk Dili Bilim Dalı, Doktora Tezi), Ankara, 2004. ÖZDEN, Hilmi: Kutadgu Bilig’de Ahlak Kavramı, Ötüken Yayınları, 2007. PAMİR, Aybars: “Orta Asya Türk Hukukunda Töre Kavramı”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 58, Sayı: 2, 2009. SAMİ, Şemsettin: Kamus-ı Türki, Çağrı Yayınları, 2007. Söz ve Adâlet Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 1, Şubat, 2008. TOPAKKAYA, Arslan, “Aristoteles’te Adâlet Kavramı”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, V. 2/6, Winter, 2009. ÜNLÜ, Suat: Karahanlı Türkçesi Satır-Arası Kur’an Tercümesi (TİEM 235v/ 3-450r/7), Giriş-Metin-İnceleme-Analitik Dizin, (Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eski Türk Dili Bilim Dalı, Doktora Tezi), Ankara, 2004. 223_Abdullah_Kok.indd 49 27.07.2016 11:20:10 50 223_Abdullah_Kok.indd 50 TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI 27.07.2016 11:20:10