Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Tarihte kolonizasyon ve sömürgeleştirme denilince akla ilk olarak İngiltere ve Fransa gelse de modern dönem öncesi sistemli kolonizasyonun ilk izlerine Orta Çağ'da rastlanmaktadır. Bu kolonizasyon hareketlerini de ilk başlatanlar İtalyan... more
Tarihte kolonizasyon ve sömürgeleştirme denilince akla ilk olarak İngiltere ve Fransa gelse de modern dönem öncesi sistemli kolonizasyonun ilk izlerine Orta Çağ'da rastlanmaktadır. Bu kolonizasyon hareketlerini de ilk başlatanlar İtalyan denizci devletleridir. Ceneviz ve Pisa gibi İtalyan denizci devletleri 800'lü ve 900'lü yıllarda özellikle Sardinya ve Sicilya çevresinde mücadele ederken Venedik Cumhuriyeti Bizans'tan bağımsızlığını elde ederek ve imparatorluktan bir dizi ayrıcalık alarak Doğu Akdeniz'e yayılmaya başlamıştır. Bu yayılımın tepe noktası ise IV. Haçlı Seferi'nden sonra Venedik'in elde ettiği topraklarla olmuştur. Venedik'in Doğu Akdeniz'de satın alarak da olsa kazandığı en önemli yer Girit Adası olmuştur. Venedik, Girit Adası'nı aldıktan sonra kendi başkentinde uyguladığı sistemi adaya da yerleştirmeye çalışmıştır. Bu çalışmada Venedik'in Girit Adası'nı kolonileştirmeye çalışması ve bunda ne kadar başarılı olduğu incelenecektir.
Girit her zaman zengin bir şehir olmuştur. Ada, sakinlerinin yaşamasına ve ihracat yapmasına her zaman imkân verecek derecede önemli bir tarımsal üretime sahip olmuştur. Girit, Doğu Akdeniz’deki merkezi konumu nedeniyle siyasi-askeri... more
Girit her zaman zengin bir şehir olmuştur. Ada, sakinlerinin yaşamasına ve ihracat yapmasına her zaman imkân verecek derecede önemli bir tarımsal üretime sahip olmuştur. Girit, Doğu Akdeniz’deki merkezi konumu nedeniyle siyasi-askeri faaliyetlerin yanı sıra ekonomik faaliyetlerin yararına kayda değer ve kesintisiz bir stratejik önem kazanmıştır. Erken Orta Çağ’da Arap hâkimiyeti, Bizans İmparatorluğu ve yeni hâkimleri arasındaki askeri çarpışmalarda ne kadar önemli bir rol oynayabileceğini gösterdi. Fakat kaynaklar yine de Bizans’ın 961’de adayı tekrar ele geçirmesinden sonra ada hakkında çok az bilgi vermektedir. Adanın büyük ölçekli denizcilik işleri için bir üs olarak kullanılmadığı görülmektedir. Girit idari açıdan başta bir Strategos’un ve geç dönemde bir dükanın veya katepanonun olduğu Bizans thema sistemiyle yönetildi.
Pisa, which occupied an important place from the beginning as the base and colony of the Roman Empire to the end of the Middle Ages, is a state that had shown off power since the 11th century. The Republic of Pisa, in its early period... more
Pisa, which occupied an important place from the beginning as the base and colony of the Roman Empire to the end of the Middle Ages, is a state that had shown off power since the 11th century. The Republic of Pisa, in its early period intertwined with the sea, became dominant in the Mediterranean with Genoa and struggled against Muslims with the support of the Papacy. Pisans aimed to conquered Sicily and Corsica. After Pisans had entered the war against Muslims in these islands, they realized to importance of Mediterranean trade. As a sign of this, Pisa organized an expedition to Mahdia, which was a Shiite Islamic state before the First Crusade in 1096 and tried to develop its trade. The aim of this paper is to examine the paths followed by Pisa, especially in the Eastern Mediterranean, the steps taken for trade, struggles with the Italian City-States and the relations between Byzantine Empire and Muslim states.
Bu makale IV. Haçlı Seferi'nden sonra yazılan ilk Venedik kroniği Historia ducum Venetorum'u (1102-1229) inceleyerek Venedik yöneticilerinin kendi geçmişlerini nasıl göstermek istediklerini sunmaktadır. Özellikle bu kronik yazarının ve... more
Bu makale IV. Haçlı Seferi'nden sonra yazılan ilk Venedik kroniği Historia ducum Venetorum'u (1102-1229) inceleyerek Venedik yöneticilerinin kendi geçmişlerini nasıl göstermek istediklerini sunmaktadır. Özellikle bu kronik yazarının ve muhtemelen vatandaşlarının büyük bir kısmının Venediklilerin herhangi bir maddi ödül beklemeden Kudüs Krallığı'nın güçlendirilmesinde ve savunulmasında esas yardımı sağladığını vurgulamak istediklerini kanıtlamaktadır. Dahası, Venedikliler her zaman Bizanslıların müttefiki ve dostuydu. Fakat bu ilişkilerin bozulması ile Konstantinopolis'in fethi Bizans imparatorlarının sorumsuz davranışlarına atfedilmekteydi. Kronik yazarı birkaç olayı değiştirip çıkararak Venedik'in her zaman iç uyuma sahip olduğunu ve bu yüzden ideal bir toplumu temsil ettiğini göstermek istemiştir.
Bu çalışmada Türkiye Selçuklu Devleti'nin önemli sultanlarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in siyasi ve askeri özelliklerinin yanı sıra karakteri de incelenmektedir. Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in bu özellikleri Bizans İmparatorluğu'nun... more
Bu çalışmada Türkiye Selçuklu Devleti'nin önemli sultanlarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in siyasi ve askeri özelliklerinin yanı sıra karakteri de incelenmektedir. Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in bu özellikleri Bizans İmparatorluğu'nun Georgios Akropolites, Niketas Khoniates ve Nikephoras Grigoras gibi önde gelen tarihçilerinin görüşleri karşılaştırılarak verilmektedir. Bizans tarihçileri Türkiye Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in özelliklerini anlatırken aslında dünya tarihinde sıklıkla görülen "ötekileştirme"yi eserlerine yansıtmışlardır. Bizans tarihçileri, İznik İmparatoru I. Theodoros Laskaris ile çarpışan Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev'i Antik Pers kralları ile özdeşleştirirken Theodoros'u da III. Aleksandros yani Büyük İskender başta olmak üzere Yunan komutanlar ile özdeşleştirmişlerdir. Bu şekilde Bizans yazarları I. Gıyaseddin Keyhüsrev'i Doğu'nun despot ve sadece savaştan anlayan bir sultan olarak yansıtıp Yunan kökenli olanları bir anlamda yüceltmişlerdir. Ancak yine de tarihçiler Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev'i bazı durumlarda cömert ve yardımsever olarak nakletmişlerdir. Ele alınan çalışmada Bizans kaynaklarından yararlanılarak Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in karakteri ve eylemleri anlatılmakla birlikte Bizans yazarlarının kendileri dışındaki toplumlara nasıl baktığı irdelenmeye çalışılmıştır.
Orta Çağ'da Pisa ve Venedik, İtalya Yarımadası'nın Amalfi ve Ceneviz ile birlikte önde gelen devletleri arasında idi. Bu iki devlet Orta Çağ boyunca gerek Bizans İmparatorluğu'ndan gerekse de Yakın Doğu'daki diğer Latin devletlerinden... more
Orta Çağ'da Pisa ve Venedik, İtalya Yarımadası'nın Amalfi ve Ceneviz ile birlikte önde gelen devletleri arasında idi. Bu iki devlet Orta Çağ boyunca gerek Bizans İmparatorluğu'ndan gerekse de Yakın Doğu'daki diğer Latin devletlerinden imtiyaz alıp ticaretlerini yaymak için mücadele etmişler ve Doğu Akdeniz'de koloniler kurmuşlardır. Bu makale I. Haçlı Seferi sırasında Pisa ve Venedik arasında Rodos yakınlarında meydana geldiği düşünülen deniz savaşını ele almaktadır. Bizans tarihçisi Anna Komnena'nın Alexias adlı eseri ile dönemin en önemli Venedik kaynağı olduğu düşünülen Historia de translatione Sancti Nicolai karşılaştırılarak deniz savaşının tarihlendirilmesi, tam olarak nerede yapıldığı ve savaşın sonucunda gerçekleştirilen antlaşmaları konu edinmektedir. Bununla birlikte deniz savaşının Pisa ile Bizans İmparatorluğu arasında vuku bulduğu üzerinde de durulmaktadır.