Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content

Ömer Acar

Ankara University, Ilahiyat, Faculty Member
Research Interests:
Bu çalışma, Türkiye’deki mahalli Arap lehçeleri üzerine yapılan çalışmaların bir araya getirilerek değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Arap diyalektleri, doğal yayılım sahası olan Arap ülkeleri dışında Türkiye sınırları içerisinde de... more
Bu çalışma, Türkiye’deki mahalli Arap lehçeleri üzerine yapılan çalışmaların bir araya getirilerek değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Arap diyalektleri, doğal yayılım sahası olan Arap ülkeleri dışında Türkiye sınırları içerisinde de kayda değer düzeyde konuşulmaktadır. Anadolu topraklarına oldukça erken sayılabilecek bir dönemde göç eden Araplar, yüzyıllardır farklı medeniyetlerle iç içe yaşamış ve kendi kültürel özelliklerini büyük oranda koruyarak günümüze kadar ulaşabilmişlerdir. Kültürel kimliklerini korumalarında en önemli faktör kuşkusuz Arap dili olmuştur. Anadolu’ya yerleşen Araplar, bölgedeki diğer etnik unsurlara ve farklı milletlerin hakimiyeti altında yaşamalarına rağmen ana dillerini kendilerine has sosyolojik bir gelişim ve dönüşüm içerisinde muhafaza etmeyi başarmışlardır. Mahalli Arapça hakkında yapılan çalışmaların genişletilerek dilbilim çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Türkiye’deki mahalli lehçeler üzerine gerçekleştirilecek araştırmalara ışık tutmak adına geçmişte yürütülen araştırmaların literatür boyutu ortaya konulmuştur. Çalışmanın kapsamı kitaplar, tezler, makaleler ve kongre-sempozyumlar olarak belirlenmiştir. Araştırmacılara derli toplu bibliyografik bilgi sunan makalenin Arap diyalektleri konusunda sonraki çalışmalara ışık tutması beklenmektedir.
Bir tarafta ağıtlarıyla Cahiliye ve İslami dönemde adından çokça söz ettirmiş el-Ḫansā, diğer tarafta Sofokles’in ünlü tragedyasında karşımıza çıkan Antigone; bu iki kadının hayat hikâyeleri ve karakterlerine şekil veren trajik olaylar... more
Bir tarafta ağıtlarıyla Cahiliye ve İslami dönemde adından çokça söz ettirmiş
el-Ḫansā, diğer tarafta Sofokles’in ünlü tragedyasında karşımıza çıkan
Antigone; bu iki kadının hayat hikâyeleri ve karakterlerine şekil veren trajik
olaylar incelenmeye değer olduğu kadar ilginç benzerliklere de sahiptir. Her
ikisi de kardeşlerini trajik bir şekilde kaybetmiş ve akabinde yaşadıkları sıkıntılar
nedeniyle hüzün ve trajedinin timsali haline gelmişlerdir. Ḫansā kendi
döneminde ve daha sonraki dönemlerde adından kadın Arap şairlerin en büyüklerinden
biri olarak söz ettirirken; Antigone ise Thebai kralı karşısındaki
sağlam duruşu, kararlılığı ve kralın ona karşı olan söylemleriyle güçlü bir kadın
figürü çizmiştir. Antigone bir tragedya kahramanı, Ḫansā ise bir nevi onun
gerçek hayattaki yansımasıdır. Hikâyelerindeki bu tesadüfî benzerliğin yanı
sıra kendilerinden sonrakiler üzerindeki etkileri de onları incelemeye değer
kılmıştır. Antigone güçlü karakteriyle bir sembol olarak dünya edebiyatında
kendine yer edinmiş, feminizm başta olmak üzere bazı akımlara esin kaynağı
olmuştur. Ḫansā ise kadın şair kimliği ve ağıtlarıyla Arap edebiyatında önemli
bir yer edinmiştir. Tarihe mal olmuş bu iki kadının dünya edebiyatı, sosyal ve
kültürel alandaki katkılarını tam olarak tespit edebilmek için böyle bir çalışma
gerekli görülmüştür. Makalemizin ana konusunu teşkil eden bu iki kadının hayat hikâyeleri genel hatlarıyla ele alınmış, ayrı başlıklar altında benzer ve
farklı yönlerine işaret edilmiş, son olarak da iki karakter arasında karşılaştırma
yapılarak çalışma nihayete erdirilmiştir.
Kur’an, büyük ölçüde Kureyş lehçesine dayanmasına rağmen, diğer Arap lehçelerinin kelime ve gramer yapılarını da içerir. Kur’an’ın “yedi harf” üzerine indirilmesi konusundaki tartışmalardan bağımsız olarak, Kur’an’ın kaynağını oluşturan... more
Kur’an, büyük ölçüde Kureyş lehçesine dayanmasına
rağmen, diğer Arap lehçelerinin kelime ve gramer yapılarını da içerir. Kur’an’ın “yedi harf” üzerine indirilmesi konusundaki tartışmalardan bağımsız
olarak, Kur’an’ın kaynağını oluşturan klasik lehçelerin çoğunun “Mudar” başlığı altında toplandığı
söylenebilir. Kureyş’in ana lehçe olduğunu söyleyenlerin bir kısmı, onun en yüksek kabile birliğini
temsil eden Mudar ile aynı soydan geldiğini göz önünde bulundurmuşlardır. Öte yandan, Mudar’a
mensup Kays kabilesine nispet edilen “keşkeşe”
ve Temim’e ait “an’ane”gibi, muteber kıraatlerden
sayılmayan bazı lehçe özellikleri nedeniyle bu görüşü eleştirenler olmuşsa da, Hz. Ömer veya Hz. Osman’a dayandırılan “Kur’an Mudar diliyle inmiştir”
sözü, gelenekte büyük oranda kabul edilmiş hatta Kur’an malzemesinin bir mushafta toplanması
çalışmalarında bu ilkeden hareket edilmiştir. Bu noktada akla şu soru gelebilir: Yukarıda bahsedilen bazı diyalektik özelliklerle karakterize edilen Mudar
dili, fesahati ve belagati ile öne çıkan Kuran’a nasıl kaynak olmuştur? Bu sorunun en basit cevabı olarak, Kur’an’ın, daha önce Kureyş lehçesinin yaptığı
gibi zayıf, itici veya garip kelimelerden kaçınarak
Arap lehçelerinden en güzel ve en saf kelimeleri alıp hazinesine kattığı söylenebilir. Çalışma, Mudar diyalektinin erken dönemdeki ayırt edici özelliklerini
ortaya koymayı ve bugünkü durumunu tarihsel süreç içerisinde meydana gelen değişimler ışığında gözden geçirmeyi ve bazı lehçe özellikleri arasında karşılaştırma yapmayı amaçlamaktadır. Araştırmada,
Mudar kabilesine ilişkin klasik ve aktüel bilgi birincil kaynaklara dayanılarak, analitik ve betimleyici
bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Arapca vahiy dili oldugu icin, Islam dinini benimseyen butun milletlerin dilini az veya cok etkilemistir. Arapcadan genellikle dini kavramlar ve dini hayata dair sozcukler alinmakla birlikte; ticari, kulturel ve siyasi etkilesimlere bagli... more
Arapca vahiy dili oldugu icin, Islam dinini benimseyen butun milletlerin dilini az veya cok etkilemistir. Arapcadan genellikle dini kavramlar ve dini hayata dair sozcukler alinmakla birlikte; ticari, kulturel ve siyasi etkilesimlere bagli olarak, bazi edebi ve ilmi terimlerin de alindigi gorulmektedir. Bir dilin soz varligi cesitli etkenlerden dolayi zamanla anlam degismelerine maruz kalmaktadir. Anlam daralmasi, anlam genislemesi, anlam kotulesmesi, anlam iyilesmesi gibi anlam degismelerinden, yabanci dillerden giren kelimeler de nasibini almaktadir. Hemen butun dillerde soz varligi cok anlamli kelimelerden olus- tugu icin, baska dillerden alinan sozcuklerde genellikle anlam daralmasi meydana gelmektedir. Bu calismada, Arap dilinden en az etkilenen lehcelerden olan Kirgiz Turkcesinde anlam kaymasina ugradigini tespit ettigimiz Arapca kokenli 205 kelime incelenmistir.
... kayıt -(gerçekte daha geç dönemlerin ürünü olan) birkaç ko-nuşma modu, bazı kültürel ... Sâmî halkların Arabistan yarımadası mer-kezli bir difüzyonunu öngören görüşün bu kadar geniş rağbet ... onların çöldeki varlıklarının ve aşırı... more
... kayıt -(gerçekte daha geç dönemlerin ürünü olan) birkaç ko-nuşma modu, bazı kültürel ... Sâmî halkların Arabistan yarımadası mer-kezli bir difüzyonunu öngören görüşün bu kadar geniş rağbet ... onların çöldeki varlıklarının ve aşırı derecedeki tecritlerinin, birinci ve en baş- ta gelen ...
Creation is an important concept in that it is one of the most fundamental subjects of the Qur'an and is one of the established attributes of Almighty Allah. It is known that many terms such as khalk, fatr, ibdaa ', inşaa, sun', caa'l,... more
Creation is an important concept in that it is one of the most fundamental subjects of the
Qur'an and is one of the established attributes of Almighty Allah. It is known that many
terms such as khalk, fatr, ibdaa ', inşaa, sun', caa'l, îcaad, ihdâs, tekvîn, tasvîr, ber ', zer'
and ihtirâ‘ are used in various branches of the Islamic sciences. Semantic analysis of such
concepts, especially considering the contexts in the Qur'an, will shed light on how the
Qur'an deals with the question of creation. While examining the words used in the
meaning of creation in the Quran, the etymology (origin and the first meaning) of the
word was determined. After pointing to the meaning used during the pre-Islamic
jahiliyah, the richness of meaning that Qur'an imposed on the related word was
underlined. In determining the semantic field of the word, synonym and antonyms were
taken into consideration as well as context. Indeed, in the words of Saussure, who is
considered the founder of modern linguistics, “the content of a word can only be
determined with the help of other words”. For example, when discussing the concept of
khalk (creation), how can one remain independent of the Al-Qayyoom (Self-Subsisting)
or the Qiyaam, who states the most fundamental difference between the created and the
Supreme Creator? In the simplest terms, the fact that Almighty Allah is Self-Subsisting
means that he does not need another person for his existence. The existence of the creature
depends on the Creator, not on their own. In addition, the continuity of creation and the
creatures' need for the grace of the Creator are explained by this concept, which
constitutes one of the fundamental divergences of the theist and deist worldviews. In this
context, the adjective of Al-Qayyoom is the one who creates and maintains the whole
world; standing, protecting and observing means.
Similar semantic analyzes can be made for concepts such as caa‘l, inshaa, fatr, taswiyah,
and sun‘, which means creating. For example, the word sun‘ in Naml 88 is used in the
sense that God creates everything as a product of his most beautiful and solid
craftsmanship. In the same verse, the word itqaan which means to do everything in the
most accurate and sound way. It is also related to the semantic field concept mentioned
above
Research Interests:
Research Interests:
Arapça vahiy dili olduğu için, İslam dinini benimseyen bütün milletlerin dilini az veya çok etkilemiştir. Arapçadan genellikle dinî kavramlar ve dinî hayata dair sözcükler alınmakla birlikte; ticarî, kültürel ve siyasi etkileşimlere bağlı... more
Arapça vahiy dili olduğu için, İslam dinini benimseyen
bütün milletlerin dilini az veya çok etkilemiştir. Arapçadan
genellikle dinî kavramlar ve dinî hayata dair sözcükler
alınmakla birlikte; ticarî, kültürel ve siyasi etkileşimlere
bağlı olarak, bazı edebî ve ilmî terimlerin de alındığı
görülmektedir. Bir dilin söz varlığı çeşitli etkenlerden
dolayı zamanla anlam değişmelerine maruz kalmaktadır.
Anlam daralması, anlam genişlemesi, anlam kötüleşmesi,
anlam iyileşmesi gibi anlam değişmelerinden, yabancı
dillerden giren kelimeler de nasibini almaktadır. Hemen
bütün dillerde söz varlığı çok anlamlı kelimelerden oluştuğu
için, başka dillerden alınan sözcüklerde genellikle
anlam daralması meydana gelmektedir. Bu çalışmada,
Arap dilinden en az etkilenen lehçelerden olan Kırgız
Türkçesinde anlam kaymasına uğradığını tespit ettiğimiz
Arapça kökenli 205 kelime incelenmiştir.
Research Interests:
This study outlines the place of Arabic in the tradition of multilangual dictionary. Especially the levels of the Arabic language dictionary writing that an important part of Arabic studies which in center of European orientalist studies... more
This study outlines the place of Arabic in the tradition of multilangual dictionary. Especially the levels of the Arabic language dictionary writing that an important part of Arabic studies which in center of European orientalist studies and E.Castelìs voluminous work is the basis of this study. Initially, most of the commercial and economic concerns, multilingual dictionaries prepared in the form of word lists developed important services, especially in the field of translation. The word lists of the Sumer-Babil-Asur languages are considered as ancestor of multilingual dictionaries. As a member of this family Arabic language has an important condition in this area. Önsöz Bu çalışma, Arapçanın çok dilli sözlük geleneği içindeki yerini ana hatlarıyla ele almaktadır. Özellikle Avrupa'da oryantalist çalışmaların merkezinde yer alan Arap dili araştırmalarında önemli bir yere sahip sözlük yazımının geçirdiği merhaleler ve bu alanda türünün ilk örneği kabul edilen E. Castell'a ait Lexicon Heptaglotton adlı hacimli sözlük araştırmanın temelini oluşturmaktadır. Başlangıçta daha çok ticarî ve ekonomik kaygılarla hazırlanan sözcük listeleri şeklindeki çok dilli sözlükler, günümüzün teknolojik imkânlarıyla gelişerek, özellikle çeviri alanında önemli hizmetler sunmaktadır. Çok dilli sözlüklerin atası sayılan Sümer-Babil-Asur sözcük listeleriyle Samî dil ailesine aidiyetinden dolayı ilişkisi bulunan Arapça, ortaçağ ve sonraki yüzyıllarda ise, ağırlıklı olarak din referanslı çalışmalarda ve ayrıca ekonomik-ticarî gayelerle çok dilli sözlüklerin neredeyse değişmeyen dili olmuştur. Anahtar Kelimeler: Edmund Castell, Çok Dilli Sözlükler, Polyglot, Arapça, Sözcük Listeleri.
Research Interests:
Türkçe ve Kırgızca aynı dilin iki kolu olmaları hasebiyle, pek çok ortak kelimeye sahiptirler. Bu sözcüklerin bir kısmı, aynı kaynaktan beslendikleri için, Arapça-Farsça sözcüklerdir. Farsçanın Arapça sözcükleri diğer lehçe ve dillere... more
Türkçe ve Kırgızca aynı dilin iki kolu olmaları hasebiyle, pek çok ortak kelimeye sahiptirler. Bu sözcüklerin bir kısmı, aynı kaynaktan beslendikleri için, Arapça-Farsça sözcüklerdir. Farsçanın Arapça sözcükleri diğer lehçe ve dillere taşımada bir köprü rolü oynadığı bilinmektedir. Türkiye Türkçesinde olduğu gibi, Kırgız Türkçesindeki bazı Arapça alıntı kelimelerin de Farsça yoluyla dile girdiği görülmektedir. Yazılı edebiyata diğer Türk lehçelerine göre nispeten geç sahip olan Kırgız Türkçesindeki Arapça sözcükler ses değişimleri bakımından incelendiğinde, bunların büyük ölçüde Kırgız dilinin ses-kalıp, yapı özelliklerine uygun hale getirildikleri görülür. Kırgızcayı diğer Türk lehçelerinden ayıran bazı ses kuralları Arapça alıntı kelimeleri çoğu durumda tanınamaz hale sokmuştur. Eski Türkçe veya Osmanlıca tabir edilen Anadolu Türkçesi çok eskiden beri Arap alfabesiyle yazıldığı için, dile giren yeni kelimeler de Arapça asıllarına göre yazılmaktaydı. Oysa Kırgız Türklerinin böyle bir tecrübesi olmamıştır. 1920’li yıllarda başlayan yazı dili hayatında çok kısa bir süre Arap alfabesi kullanılmış, bir müddet Latin alfabesi geçerli olduktan sonra, 1940’lı yıllardan itibaren bugün kullanılmakta olan Kiril alfabesine geçilmiştir. Özellikle bağımsızlık sonrasında giren kelimelerde, bahsedilen ses-anlam değişimlerinin daha az gerçekleştiği görülür. Türkçe ve Kırgızcada ortak olarak kullanılan Arapça sözcüklerdeki ses değişimlerini inceleyen bu çalışmanın bir benzerinin diğer Türk dilleri için de yapılması gerekir. Bazı dilcilerin de işaret ettiği gibi, bahsedilen çalışmalar yapıldığında, Türk dilleri ile Arapçanın tarihsel süreçte nasıl etkileşime girdiği, hangi dil unsurlarının paylaşıldığı, Türk dillerinin ileride hedeflediği dil birliğinde Arapça kökenli kelimelerin nasıl rol oynayacağı gibi sorular cevabını bulacaktır.
Research Interests:
Bu çalışma, başta İslam Hukuku olmak üzere Belagat, Kelam, Mantık ve Tefsir gibi
birçok ilim dalında önemli bir yere sahip olan karînenin, anlamın belirlenmesindeki rolünü
ele almaktadır.
Research Interests: