Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Ahmet Taylan
  • Mersin Universitesi İletisim Fakultesi Ciftlikkoy - Mersin / Turkey

Ahmet Taylan

Bu kitapta, yerleşik ve kurumsallaşmış siyaseti reddeden veya ona meydan okuyan bir iletişim biçimi olarak “alternatif gazetecilik” kavramı inceleniyor. Kitap, ana akım medyanın ayrımcı, dışlayıcı ve eşitsiz yayın politikasına karşı... more
Bu kitapta, yerleşik ve kurumsallaşmış siyaseti reddeden veya ona meydan okuyan bir iletişim biçimi olarak “alternatif gazetecilik” kavramı inceleniyor. Kitap, ana akım medyanın ayrımcı, dışlayıcı ve eşitsiz yayın politikasına karşı alternatif medya arayışlarını ve bu arayışın Türkiye ölçeğinde bir alternatif medya örneği ile somutlaştırılmasını konu ediyor. Kitap, ana akım medyanın ekonomik ve siyasi iktidar odaklarıyla kurduğu çıkar ilişkisi bağlamında neden olduğu hak ihlalleri nedeniyle, hak odaklı haberciliğin söz konusu ihlallere bir yanıt olabileceği fikri üzerine temelleniyor. Bu doğrultuda, Türkiye’deki en etkin alternatif medya örneklerinden biri olan Bianet’in özgün yapısı ve işleyişine dair nitel bir inceleme yapılarak, nasıl bir alternatif gazetecilik pratiği oluşturulabilir sorusuna yanıt aranıyor. Araştırma sonucunda Bianet’in etkin ve özgün bir alternatif medya örneği olup olmadığı irdeleniyor ve dünyada ve Türkiye'de alternatif gazeteciliğe dair öngörülere yer veriliyor.
Düşünce tarihinde 20. yüzyıl önemli değişim ve atılımların yaşandığı bir çağa tekabül eder. Bu dönemde, özellikle felsefi düşüncenin analitik bir bakış açısıyla sanat, estetik, edebiyat, dilbilim, kültür gibi farklı sosyal bilim... more
Düşünce tarihinde 20. yüzyıl önemli değişim ve atılımların yaşandığı bir çağa tekabül eder. Bu dönemde, özellikle felsefi düşüncenin analitik bir bakış açısıyla sanat, estetik, edebiyat, dilbilim, kültür gibi farklı sosyal bilim alanlarıyla daha fazla iç içe geçmesine ve farklı disiplinlerin başlıca toplumsal sorunlara bir bütünlük ve etkileşim içinde eğilmelerine tanık olunmuştur. Bu dönüşümün ve farklı düşünsel yaklaşımların yarattığı bu çeşitliliğin önemli kilometre taşlarından birini de yapısalcılık (strüktüralizm/structuralism) oluşturur. Yapısalcılık, temelleri daha eskilere uzanmakla birlikte, özellikle 1950’li yıllardan sonra dilbilim, psikoloji, antropoloji, sosyoloji, iletişim, kültürel analizler, hatta matematik ve bütün olarak toplumsal teoride sıkça kullanılan ve alışıldık bilimsel düşünme biçimlerini çarpıcı bir şekilde dönüştüren bir yaklaşım olmuştur. Bu ünitede yapısalcılık yaklaşımı tarihsel bağlamı, düşünsel temelleri ve önde gelen düşünürlerin fikirleri örneğinde genel hatlarıyla betimlenmektedir.

In the history of thought, the 20th century corresponds to an era of significant changes and breakthroughs. In this period, it was witnessed that philosophical thought became more intertwined with different social science fields such as art, aesthetics, literature, linguistics and culture with an analytical point of view, and different disciplines dealt with the main social problems in a unity and interaction. One of the important milestones of this transformation and this diversity created by different intellectual approaches is structuralism. Although its foundations date back to earlier times, structuralism has been an approach that has been used frequently in linguistics, psychology, anthropology, sociology, communication, cultural analysis, even mathematics and social theory as a whole, especially after the 1950s, and has been an approach that has dramatically transformed the usual forms of scientific thinking. In this unit, the structuralism approach is described in general terms with the example of its historical context, intellectual foundations and ideas of leading thinkers.
Sinema, hem bir sanat ve yaratım faaliyeti hem de inovasyona açık bir teknik gelişmeler bütünü olarak görülmelidir. Bu bakımdan teknik gelişmelerin karmaşık bir sanat ve zanaat olarak sinemada ne kadar ve nasıl değişim yarattığını anlamak... more
Sinema, hem bir sanat ve yaratım faaliyeti hem de inovasyona açık bir teknik gelişmeler bütünü olarak görülmelidir. Bu bakımdan teknik gelişmelerin karmaşık bir sanat ve zanaat olarak sinemada ne kadar ve nasıl değişim yarattığını anlamak önemlidir. Birçok teknik değişimin teknolojideki yakın gelişmelere referans vererek en verimli şekilde açıklanabileceği söylenebilir. Dolayısıyla bir sanat olarak film üretiminin yaratıcı unsurlarını ve karmaşık teknolojilerini en etkin şekilde kullanabilmek için temel sinema tekniklerini bilmek önem taşımaktadır. Bu bölümde, temel sinema tekniklerinin yanı sıra kamera çekiminde hareket ve vinç teknikleri giriş düzeyinde betimlenmektedir.

Cinema should be seen both as an art and creative activity and as a set of technical developments open to innovation. In this respect, it is important to understand how much and how technical developments have changed cinema as a complex art and craft. It can be said that many technical changes can be explained in the most efficient way by referring to recent developments in technology. Therefore, it is important to know the basic cinematic techniques in order to use the creative elements and complex technologies of film production as an art in the most effective way. In this section, besides the basic cinematic techniques, motion and crane techniques in camera shooting are described at the introductory level.
“Göstergebilim anlam üretimini incelemeyi amaçlayan disiplinler ötesi bir araştırma alanıdır. Anlam ise herhangi bir metin, bir logo, bir sembol, bir fotoğraf, bir bina veya bir reklam bildirisi olabilir. Özellikle 1960’lardan sonra hızla... more
“Göstergebilim anlam üretimini incelemeyi amaçlayan disiplinler ötesi bir araştırma alanıdır. Anlam ise herhangi bir metin, bir logo, bir sembol, bir fotoğraf, bir bina veya bir reklam bildirisi olabilir. Özellikle 1960’lardan sonra hızla gelişen bir bilim dalı olan göstergebilim sanat, iletişim, pazarlama ve reklamcılık alanlarında bilinçli olarak kullanılmıştır. Bir metin içinde var olan anlamlı dizgeleri göstergeler aracılığıyla okumak, kodları anlamlandırmak, dizi, dizim, metafor ve metonimi ile metinlerarası ilişkileri değerlendirmek, ima edilen anlamların altında yatan ideolojiyi ve kültürü arama yaklaşımlarıdır”. Dolayısıyla kitle iletişim araçlarıyla aktarılan mesajlar ve bu mesajların içerdiği göstergeler üzerinden medyanın anlamı ve gerçekliği nasıl aktarıp, inşa ettiği hususu, göstergebilimi iletişim araştırmaları için de önemli ve etkileşim içinde olduğu bir disiplin hâline getirmiştir. Bu bölümde göstergebilim kavramı temel hatlarıyla betimlenecek, göstergebilimin önemli düşünürlerine değ inilecek ve iletişim araştırmalarıyla arasındaki bağ açıklanacaktır.

“Semiology is a transdisciplinary field of research that aims to examine the production of meaning. Meaning can be any text, a logo, a symbol, a photograph, a building, or an advertisement. Semiotics, which is a rapidly developing science especially after the 1960s, has been used consciously in the fields of art, communication, marketing and advertising. Reading the meaningful systems in a text through signs, making sense of the codes, evaluating the intertextual relations with sequence, syntax, metaphor and metonymy are approaches to searching the ideology and culture underlying the implied meanings. Therefore, the issue of how the media conveys and constructs the meaning and reality through the messages conveyed by the mass media and the indicators contained in these messages has made semiotics an important and interacting discipline for communication studies. In this section, the concept of semiotics will be described with its basic lines, important thinkers of semiotics will be mentioned, and its connection with communication studies will be explained.
Haber nedir? Bu soruya yanıt olarak tarih boyunca çok sayıda tanım yapılmış olsa da tüm zamanları ve tüm farklı bakış açılarını kapsayan evrensel bir tanıma ulaşmak hâlen güç. Bu nedenle “haber” kavramını farklı bağlamlara oturtarak bir... more
Haber nedir? Bu soruya yanıt olarak tarih boyunca çok sayıda tanım yapılmış olsa da tüm zamanları ve tüm farklı bakış açılarını kapsayan evrensel bir tanıma ulaşmak hâlen güç. Bu nedenle “haber” kavramını farklı bağlamlara oturtarak bir tanım geliştirmek yararlıdır; ancak en önemlisi haberi, insanın varlığının ayrılmaz bir parçası olarak, tarihsel evrim sürecimize eşlik eden bir kavram olarak görmek gerekir. Çünkü günümüzde haber üretimi ve dağıtımı profesyonel kodlarla yapılan bir meslek olarak görülmekle birlikte, aslında haberin kökeni profesyonelleşmeden çok daha eskilere dayanmaktadır. Bu bağlamda haber kavramını anlamak için insan iletişimini ve iletişimin sistemli bir biçimi olan habercilik/gazetecilik mesleğini birdenbire ortaya çıkmış bir kavram olarak görmek yerine, tarihsel süreçte ve insanın kendi yaşamını var etme çabasına paralel olarak ortaya çıkan bir parçamız olarak kavramak gerekiyor. Bu bölümde, yukarıda değinilen kavrayış ışığında haberin kökenlerine ilişkin bilgiler verilecek, haber kavramı tanımlanacak, haberin ögeleri açımlanacak, haber değeri kavramı incelendikten sonra, haberde nesnelliğin ne olduğuna ilişkin bilgiler aktarılacaktır.

What is the news? Although many definitions have been made throughout history in response to this question, it is still difficult to reach a universal definition that covers all times and all different perspectives. It is therefore useful to develop a definition by putting the concept of “news” in different contexts; but most importantly, it is necessary to see news as an integral part of human existence, as a concept that accompanies our historical evolution process. Because, although today the production and distribution of news is seen as a profession done with professional codes, the origin of news is actually much older than professionalization. In this context, in order to understand the concept of news, it is necessary to understand human communication and the journalism/journalism profession, which is a systematic form of communication, as a part of us that emerged in the historical process and in parallel with the effort of human beings to create their own life. In this section, information about the origins of the news will be given in the light of the above-mentioned understanding, the concept of news will be defined, the elements of the news will be explained, after the concept of news value has been examined, information on what objectivity is in the news will be conveyed.
Yapısalcılık; dilbilimden kültür araştırmalarına, halk masallarına ve edebiyat metinlerine kısaca tüm anlatı (narrative) türlerine kadar, geniş bir alanda uygulanmasını gördüğümüz, farklı anlamlar yüklense de genel olarak ‘yapı’nın... more
Yapısalcılık; dilbilimden kültür araştırmalarına, halk masallarına ve edebiyat metinlerine kısaca tüm anlatı (narrative) türlerine kadar, geniş bir alanda uygulanmasını gördüğümüz, farklı anlamlar yüklense de genel olarak ‘yapı’nın belirleyiciliğinden hareket eden, felsefi ve toplumsal problemleri bu belirleyici yapı kavramından hareketle açıklamaya çalışan yaklaşımın adıdır. Kitle iletişim araçları eleştirel bir yaklaşımla ele alındığında, iletişim çalışmalarının pek çok farklı disiplin ve bu disiplinlerin karma yöntem ve modelleri ile iç içe geçtiği görülmektedir. Nitekim bu alanlardan/yaklaşımlardan ikisi de dilbilim ve yapısalcılıktır. Bu bölümde, dilbilim ve yapısalcılık kavramları giriş düzeyinde betimlenmekte ve iletişim kuramları ile olan bağlantıları ele alınmaktadır.

Structuralism; From linguistics to cultural studies, folk tales and literary texts, in short, to all narrative genres, we see the application of the approach, which tries to explain philosophical and social problems from this determinant concept of structure. is the name. When mass media are handled with a critical approach, it is seen that communication studies are intertwined with many different disciplines and mixed methods and models of these disciplines. As a matter of fact, two of these fields/approaches are linguistics and structuralism. In this section, the concepts of linguistics and structuralism are described at an introductory level and their connections with communication theories are discussed.
Ana akım endüstriyel medya, demokratik süreçte yurttaşların iyi bilgilendirilmiş seçmenler olmalarını sağlamaktan giderek uzaklaşmaktadır. Böylece kitle iletişim araçlarının sunduğu içeriklerin büyük holdingler ya da devletlerce... more
Ana akım endüstriyel medya, demokratik süreçte yurttaşların iyi bilgilendirilmiş seçmenler olmalarını sağlamaktan giderek uzaklaşmaktadır. Böylece kitle iletişim araçlarının sunduğu içeriklerin büyük holdingler ya da devletlerce yönlendirilen medya kurumları tarafından manipüle edildiği görülmekte; böylelikle toplumlarda azınlıkta kalan seslerin ve fikirlerin duyurulması güçleşmektedir. Ana akım medyadaki bu sorunlu yapının sonucu meydana gelen hak ihlallerine ve eşitsiz iletişim ortamına karşı farklı çözüm önerileri üretilebilir. Bu çözümlerden biri de geleneksel ana akım habercilik uygulamalarına dayanmayan alternatif gazeteciliktir. Bir başka model olarak da sıradan yurttaşların kendi medya kuruluşları ve ağlarını yaratmak ve kendi seslerini bizzat duyurmak üzere, haber üretim ve dağıtım sistemini herhangi bir kurumsal yapıya ve profesyonel örgütlenmeye bağımlı olmaksızın bizzat işlettikleri yurttaş ya da vatandaş gazeteciliği uygulaması karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde her iki örnek de giriş düzeyinde betimlenmekte ve yeni medya ve iletişim teknolojileri bağlamında konumları irdelenmektedir.

The mainstream industrial media is moving away from ensuring that citizens become well-informed voters in the democratic process. Thus, it is seen that the contents presented by the mass media are manipulated by large holdings or media institutions directed by the states; thus, it becomes difficult for the voices and ideas that are in the minority in societies to be heard. Different solutions can be proposed against the violations of rights and unequal communication environment as a result of this problematic structure in the mainstream media. One of these solutions is alternative journalism, which is not based on traditional mainstream journalism practices. As another model, we encounter the practice of citizen or citizen journalism, in which ordinary citizens operate the news production and distribution system without being dependent on any institutional structure and professional organization in order to create their own media institutions and networks and to make their own voices heard. In this section, both examples are described at the introductory level and their positions in the context of new media and communication technologies are examined.
In the last decade, a population of over 3.5 million refugees, largely fleeing war in Syria, has settled in Turkey. This segment of society is often mischaracterized in mainstream media, their voices and perspectives are not heard, and... more
In the last decade, a population of over 3.5 million refugees, largely fleeing war in Syria, has settled in Turkey. This segment of society is often mischaracterized in mainstream media, their voices and perspectives are not heard, and they are not targeted as an audience as news is largely produced in Turkish language. Many Syrians in Turkey rely on Syrian-based news agencies, although an ethnic-based media has also emerged to serve the needs and interests of Syrians living in Turkey. This chapter draws on in-depth interviews (n = 12) conducted via electronic media of 11 Syrian ethnic journalists working in Turkey and 1 employee working at an NGO concerned with refugee media. The analysis highlights the voices and perspectives of Syrian ethnic journalists serving their constituents in Turkey, whose purpose is not only to serve the information-seeking needs to Syrian refugees, but also to express a broader perspective on Syrians in today’s Turkey. Subsequent sections explore the role of Syrian ethnic media in reducing discrimination against Syrians. Final sections reflect on the role of ICTs in Syrian ethnic media in Turkey and some broader implications of the findings.
In this study, in the context of current debates about new types of journalism, which emerged through new media and information technologies; opinions and recommendations of media professionals regarding the future of the news media and... more
In this study, in the context of current debates about new types of journalism, which emerged through new media and information technologies; opinions and recommendations of media professionals regarding the future of the news media and production practices of professional journalism in Turkey will be discussed. Hereupon, in-depth interviews with 11 professional journalists will be conducted with the professional newsroom employees of mainstream and alternative media organizations to be determined by purposive sampling; and questions will be sought to answer how and to what extent new forms such as robot journalism, algorithm journalism, interactive journalism, data journalism affect professional journalists and how to transform news production practice.
Bu bölümde, Frankfurt Okulu’nun tarihsel bağlamı ve eleştirel teoriye katkıları genel hatlarıyla betimlenmekte, önde gelen kavramları kısaca irdelenmekte ve iletişim çalışmaları açısından konumuna değinilmektedir. In this chapter, the... more
Bu bölümde, Frankfurt Okulu’nun tarihsel bağlamı ve eleştirel teoriye katkıları genel hatlarıyla betimlenmekte, önde gelen kavramları kısaca irdelenmekte ve iletişim çalışmaları açısından konumuna değinilmektedir.

In this chapter, the historical context of the Frankfurt School and its contributions to critical theory are described in general, its leading concepts are briefly examined and its position in terms of communication studies is discussed.
Bu yazıda, medyanın tarihsel evrim süreci boyunca tartışılagelen basın özgürlüğü, kamu yararı ve dördüncü güç gibi kavramlar ekseninde mevcut durumuna dair sorunlu yapı betimlenerek, ana akım medyanın kamu yararı bakımından geldiği nokta... more
Bu yazıda, medyanın tarihsel evrim süreci boyunca tartışılagelen basın özgürlüğü, kamu yararı ve dördüncü güç gibi kavramlar ekseninde mevcut durumuna dair sorunlu yapı betimlenerek, ana akım medyanın kamu yararı bakımından geldiği nokta irdeleniyor. Bu tartışmadan hareketle, medyada yeni iş modelleri geliştirmenin ve kitlesel fonlara dayanmanın kamu yararını gözetmek üzere yukarıda değinilen çelişkili duruma bir çözüm alternatifi olup olamayacağı sorusuna The Guardian modeli üzerinden yanıt aranıyor.

In this article, the problematic structure of the current situation of the media in terms of press freedom, public interest and the fourth power discussed during the historical evolution process is described and the point where the mainstream media comes in terms of public interest is examined. In the light of this discussion, the question of whether developing new business models in the media and relying on mass funds is an alternative to the contradictory situation mentioned above in order to benefit the public interest is sought through The Guardian model.
Yegen, C., & Güz, N. (Eds.). (n.d. ). Media with Its News, Approaches and Fractions in the New Media Age. Bern, Switzerland: Peter Lang D.  2018.
In this section, the relationship between alternative media and activism is described in general terms, with reference to the main theoretical models used to describe search for a collective, horizontal and decentralized communication... more
In this section, the relationship between alternative media and activism is described in general terms, with reference to the main theoretical models used to describe search for a collective, horizontal and decentralized communication alternative.
Bu bölümde, kolektif, yatay ve merkezsizleşmiş bir iletişim alternatifine dair arayışları tanımlamak üzere kullanılan başlıca kuramsal modellere değinilerek, alternatif medya ile aktivizm ilişkisi genel hatlarıyla betimleniyor.
Bu bölümde, bireylerin medya okuryazarlığı donanımlarını gündelik yaşam pratiklerine yansıtabilmelerini ve uygulama becerilerini ortaya koymayı hedefleyen ve Terkan, Yılmaz ve Taylan tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırma ile... more
Bu bölümde, bireylerin medya okuryazarlığı donanımlarını gündelik yaşam pratiklerine yansıtabilmelerini ve uygulama becerilerini ortaya koymayı hedefleyen ve Terkan, Yılmaz ve Taylan tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırma ile ortaya koyulan bulguların, günümüzdeki medya okuryazarlığı uygulama ve projelerine dair güncel bulgularla karşılaştırmasının yapılması ve 10 yıllık süreçte Türkiye’de bu konuda gelinen noktaya dair saptamalar ve öngörülerin ortaya koyulması amaçlanmaktadır.
Medya sadece haber ve içerikleri bir ayna gibi aktarmamakta, aynı zamanda toplumsal gerçekliğin inşasına katkı vermektedir. Bu bakımdan medyanın toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşmasında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Kadınların... more
Medya sadece haber ve içerikleri bir ayna gibi aktarmamakta, aynı zamanda toplumsal gerçekliğin inşasına katkı vermektedir. Bu bakımdan medyanın toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşmasında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Kadınların medyada temsil edilmesi de bu kalıpların olumlu ya da olumsuz yönde yerleşmesinde doğrudan etkilidir. Medyanın kadınları ağırlıklı olarak belirli ve çoğunlukla olumsuz stereotipler doğrultusunda konumlandırdığı söylenebilir. Annelik, kadınlara dair önemli bir kimlik olarak söz konusu kalıp yargıların görünür olduğu bir alandır. Bu çalışmanın konusu medyanın, kadınları annelik kimliği üzerinden temsil etme biçimlerini incelemektir. Çalışmada, medyanın anneliği kadının toplumdaki ikincil konumunu pekiştirecek ve ideal anne tiplemeleri üzerinden kadınları tüketime yönlendirecek şekillerde yansıttığı varsayılmıştır. Bu durum toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sürekli yeniden üretmekte ve ticari mantığın toplumsal yararın önüne geçmesine neden olmaktadır. Çalışmada bu sorunun medyanın ana akım mantık dışında alternatif habercilik mantığını benimsemesiyle ortadan kalkıp kalkmadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Bu bağlamda, çalışmanın amacı ana akım medya ile alternatif medyada anneliğin sunumu arasındaki farklılıkların belirlenmesi yoluyla anneliğin medyada temsiline dair olumlu ve olumsuz örnekler üzerinden özgün bir tespite ulaşmaktır. Bu tespit, amaçsal örnekleme ile seçilen iki farklı medya kuruluşunun annelik temsiline dair içeriklerine nitel içerik analizi uygulanarak elde edilen karşılaştırmalı verilerle somutlaştırılmıştır.
The media not only report news and content objectively like a mirror, but also contribute to the construction of social reality. In this regard, it can be said that the media play an important role in the formation of gender patterns. The representation of women in the media is also directly effective in placing these patterns positively or negatively. It can be said that the media mainly position women in line with certain and mostly negative stereotypes. Motherhood is an area where these stereotypes are visible as an important identity for women. The subject of this study is to examine the media’s ways of representing women through their motherhood identity. In the study, it was assumed that the media reflected the motherhood of women in ways that would reinforce the secondary position of women in society and direct women to consumption through ideal mother types. This situation constantly reproduces gender inequality and causes commercial logic to prevent social benefit. In the study, an answer was sought to see whether this problem disappeared when the media adopted alternative logic of journalism other than mainstream journalism. In this context, the aim of the study is to determine the differences between mainstream media and the presentation of motherhood in alternative media, and thus to reach an original determination based on positive and negative examples of motherhood representation in the media. This determination is concretized with the comparative data obtained by applying qualitative content analysis to the contents of the two different media organizations selected by the purposeful sampling.
Tarih boyunca söylenti, dedikodu, yalan haber ve yanlış bilgi çeşitli amaçlarla kullanılmış ve etkileri tartışmalara konu olmuştur. Ancak yeni medya ortamında doğruluğu henüz kanıtlanmamış enformasyonunun ya da yalan haberin yayılım hızı... more
Tarih boyunca söylenti, dedikodu, yalan haber ve yanlış bilgi çeşitli amaçlarla kullanılmış ve etkileri tartışmalara konu olmuştur. Ancak yeni medya ortamında doğruluğu henüz kanıtlanmamış enformasyonunun ya da yalan haberin yayılım hızı artmış, bu tür içerikler hem profesyonel içerik sağlayıcılar hem de kullanıcı türevli içerik yoluyla kısa sürede geniş kitlelere ulaşmıştır. Yapılan araştırmalar sağlık ile ilgili konularda da İnternet’in kullanıcılar tarafından bilgi edinme kaynağı olarak kullanıldığı ancak bu kullanıcılardan sadece dörtte birinin bilginin kaynağının güvenilir olup olmadığını sorguladığını ortaya koymuştur. Web siteleri ve sosyal medya ağları üzerinden yayılan yalan haberler ve yanlış bilgi,  popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp aracılığıyla da dağıtılmaya başlanmış, özellikle kamuoyunda sağlıkla ilgili endişe yaratma ya da hasta kişiler üzerinden dramatik yalan hikâyeler yaymanın ortamı haline gelmiştir.
Bu çalışmada yeni medya ortamında yayılan bu tür enformasyonun önlenmesinde doğrulama platformlarının ne tür bir işlevi olduğu incelenmiş, Türkiye’de faaliyet gösteren teyit.org doğrulama platformunun İnternet üzerinden yayılan sağlıkla ilgili iddialar ile ilgili yaptığı incelemenin sonuçlarının ne olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmada, İnternet, sosyal medya ve WhatsApp grupları üzerinden paylaşılan sağlık konusundaki 19 iddianın sadece birinin doğru bilgi olduğu, bu tür enformasyonun en fazla sosyal medya ve WhatsApp üzerinden yayıldığı görülmüştür.
Günümüzde ana akım medya kuruluşlarının büyük bölümü yayın politikalarını kamu yararından çok ticari çıkar ilişkileri doğrultusunda şekillendirmektedir. Bu durum özellikle sağlık haberciliği bağlamında değerlendirildiğinde, ana akım... more
Günümüzde ana akım medya kuruluşlarının büyük bölümü yayın politikalarını kamu yararından çok ticari çıkar ilişkileri doğrultusunda şekillendirmektedir. Bu durum özellikle sağlık haberciliği bağlamında değerlendirildiğinde, ana akım medyanın sorunlu yapısı kamu yararı ilkesinin sıklıkla ihlal edilmesine neden olmaktadır. Kamu yararının en çok gözetilmesi gereken alanlardan biri olan sağlık haberciliğinde, medyanın haberi çerçeveleme ve sunma biçimi toplumun değil medyaya sahip olan sermaye gruplarının temsil ettiği çıkar merkezlerinin lehine işletilmektedir. Bu durumda da medya, etik ve sorumlu bir yayıncılık anlayışı benimsemek yerine daha fazla tiraj/ziyaret sayısı ve buna bağlı olarak daha fazla reklam gelirine dayalı kâr odaklı bir yayıncılık yapmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de ana akımı medyayı temsilen, IAB Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması Ağustos 2017 verilerine göre en çok ziyaretçi alan haber siteleri olan sozcu.com.tr ve sabah.com.tr siteleri örneklem olarak belirlenmiş; bu sitelerde IAB ölçümünden sonraki üç ay içinde yayımlanmış sağlık haberleri belirlenerek, söz konusu içeriklerin başlık ve spotları nitel ve eleştirel bir analize tabi tutulmuştur. Bu doğrultuda, sağlık alanında yapılmış ana akım habercilik örnekleri üzerinden sansasyonel yayıncılık mantığının nasıl işlediği incelenmiş ve buna karşılık sağlık haberciliğinin alternatif bir yapılanmayla toplum yararına nasıl şekillendirilebileceğine dair öneriler ortaya koyulmuştur.
Nowadays journalism is rapidly changing in terms of both professional practices and production and distribution ways of media texts. Especially peak use of new media and information technologies creates this transformation process. Thus... more
Nowadays journalism is rapidly changing in terms of both professional practices and production and distribution ways of media texts. Especially peak use of new media and information technologies creates this transformation process. Thus some arguments about comeback potential of journalism to turn its democratic and decentralised nature become the main topic of theoretical conversations. However current problems about news language and political economy of mainstream media have not been overcome yet. For that reason it’s important to operationalise some inner dynamics to force the mainstream media to change. In this paper, “reader comments” are examined as an example way of creating alternative public spheres from inside of mainstream media to overcome structural problems and generate an equalitarian journalistic language. In the end, arguments of this paper are concretized through findings of an applied research on students’ utilization ways of interactivity facilities in news portals.


Günümüzde gazetecilik gerek mesleki pratikler gerekse de içerik üretimi ve sunumu bakımından hızlı bir dönüşüm süreci geçirmektedir. Özellikle yeni medya ve enformasyon teknolojilerinin yoğun kullanımıyla yaşanan bu dönüşüm süreci sonunda gazeteciliğin görece demokratik ve âdemi merkeziyetçi doğasına yeniden dönüş potansiyeli taşıdığına dair tartışmalar gündeme gelmektedir. Ancak özellikle ana akım medyanın gerek haber dili gerekse de ekonomi politik bakımdan sorunlu yapısı henüz aşılmış değildir. Bu nedenle mevcut ana akım gazetecilik yapısını değişime zorlayacak dinamikleri işler kılmak önem taşımaktadır. Bu çalışmada, ana akım medyada mevcut yapısal sorunların aşılması ve daha eşitlikçi bir haber dili kurulabilmesi için ana akım içinden alternatif kamusallıklar yaratma uygulamalarından birisi olarak “okuyucu yorumları” örneği incelenmiş ve çalışmada yürütülen tartışma, iletişim öğrencilerinin internet haber sitelerindeki etkileşim kanallarını kullanmalarına yönelik bir uygulamalı araştırmadan elde edilen bulgularla somutlaştırılmıştır.
This article intends to discuss the impacts of symbolic meanings of fast-food on local culture not only in economic but also in cultural terms. In this article, approaches that anticipate the togetherness of the local and the global are... more
This article intends to discuss the impacts of symbolic meanings of fast-food on local culture not only in economic but also in cultural terms. In this article, approaches that anticipate the togetherness of the local and the global are elaborated following the symbolization of "localization of hamburger", and the process of articulation of national cultural dynamics to the global is discussed. From this viewpoint, the article searches answers to the question of whether the ramadan menus are strategies used by capitalism to constitute new market-places or are they the dynamics to make concrete the resistance of local culture. Some examples of local menus in Turkey and in the world are researched and then research findings are examined in terms of globalization-localization discussions.

Bu çalışmada, fast-food yiyeceklerin simgesel anlamının yerel kültüre etkisi, sadece ekonomik terimlerle değil, kültürel vurgularla da tartışılmaktadır. Küresel ve yerel birlikteliğini öngören yaklaşımlar "hamburgerin yerelleşmesi" simgeleştirmesi üzerinden değerlendirilmekte ve yerel kültürel dinamiklerin küresele eklemlenmesi süreci irdelenmektedir. Bu doğrultuda ramazan menülerinin, kapitalizmin yerel kültürel unsurlar aracılığıyla yeni pazarlar yaratmasında kullanılan bir strateji mi, yoksa yerel kültürün direnişinin somutlaştırılabileceği bir dinamik mi olduğu sorusuna yanıt aranmıştır. Yerel menüler benzeri uygulamaların Türkiye ve dünyadaki örnekleri incelenmiş, elde edilen bulgular küreselleşme-yerelleşme söylemleri açısından değerlendirilmiştir.
This research outlines the capitalist reconstruction and dependency process in context of new accumulation order, refers to Turkish dimension of this process in frame of “desktop colonialism” concept and then analyzes case study of F and... more
This research outlines the capitalist reconstruction and dependency process in context of new accumulation order, refers to Turkish dimension of this process in frame of “desktop colonialism” concept and then analyzes case study of F and Q keyboard debates as a desktop colonialism practice in Turkey. Following explanation of origin of F and Q keyboard difference, it is argued that debates in Turkey are limited with only lingual degeneracy and it is emphasized that these debates have to consider the basic dynamics of network economy. The epilogue of this research argues some exhaustive and long term nationwide resistance alternatives in point of this case study.
This research focuses on “alternative media” concept as a form of mass communication to be utilised for challenging corporate and institutionalised politics. It elaborates possibilities for establishing alternative media against the... more
This research focuses on “alternative media” concept as a form of mass communication to be utilised for challenging corporate and institutionalised politics. It elaborates possibilities for establishing alternative media against the discriminatory, exclusionary, monotonic broadcasting policy in mainstream media and looks into how alternative media can be institutionalised in the Turkish context by focusing on a specific case. This research brings attention to mainstream media’s violations of rights as a result of the interest based ties they establish with different economic and power elites. It is argued in this research that these violations can be challenged by establishing rights based journalism practices. In this light, by analysing the organisational structure and the workings of the most effective alternative media organisation in Turkey -Bianet- this research aims at finding an answer to the question on what kind of an alternative journalism practice can be established. In order to do so, a field research about Bianet news center was conducted. The research concludes that Bianet offers an important model of an effective and a genuine alternative media and suggests further insights on the topic in the alternative journalism context.
In this study, it was discussed that social media is able to legitimize hate speech as well as it feeds participatory and creative culture with its user-focused structure. This potential is embodied in humorously content that is called... more
In this study, it was discussed that social media is able to legitimize hate speech as well as it feeds participatory and creative culture with its user-focused structure. This potential is embodied in humorously content that is called "caps" or "memes" as a form of visual communication. In this context, some specific accounts in Instagram, which is one of the most common social media platforms, named "İnci Caps", "Caps Ver Lan", "Bozkurt Caps" and "Sol Caps" were analyzed through semiotic analysis and evaluated in the context of hate speech and discrimination.
İşlevselci sosyoloji kuramında toplumsal istikrar ve düzenin oluşması için gerekli düzenlemeler olarak tanımlanan sosyal normlar, toplum içerisinde herhangi bir olay ya da durumda bireylerin nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen ve... more
İşlevselci sosyoloji kuramında toplumsal istikrar ve düzenin oluşması için gerekli düzenlemeler olarak tanımlanan sosyal normlar, toplum içerisinde herhangi bir olay ya da durumda bireylerin nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen ve öyle davranmaya zorlayan kurallar olarak ifade edilmektedir. Durkheim, toplumsal bilinci, toplumsal düzenin var olması ve sürdürülebilirliği için gerekli olan gücü temsil eden toplumsal normlar olarak tarif etmektedir. Toplumsal bilincin ortaya çıkmasını sağlayan norm ve değerler, toplum içerisinde üyelerin diğerlerince beklenilen tarz ve şekilde hareket etmelerini sağlayan bir tür sosyal kontrol mekanizması oluşturmaktadır. Çevrimiçi olarak varlığımızı sürdürdüğümüz sosyal medya platformlarının Habermas’ta özel şahısların kamusal meseleleri ve ortak çıkarları tartışmak üzere bir araya geldikleri bir alan olarak tanımlanan kamusal alan olma özelliğinin yanında yaşadığımız çağda mobilite ve sosyal ağların sunduğu sanal kamusallık potansiyelinden bahsedebilmekteyiz. Dijital çağın bize giderek daha fazla olanak sunduğu günümüzde, mobil teknolojiler aracılığı ile gündelik hayatımızı dijital olarak sürdürmekte ve bizzat içerik üretimine aktif olarak katılarak sosyal medya hesaplarımızdan yaşanan olaylara dair fikir ve görüşlerimizi sunabilmekteyiz. Çevrimiçi dünyada bizzat kullanıcı türevli içerik üretmek yoluyla alternatif kamusallıklar oluşturabilmekte ve bu bağlamda sosyal norm oluşumuna katkı verdiğimiz kadar toplumsal bilinçle de etkileşim içerisinde olabilmekteyiz. Toplumsal bilinci dönüştürebilme işlevi ile Twitter’ın yeni bir toplumsal norm kaynağı olarak görülüp görülemeyeceği sorusu dijital çağda giderek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada oldukça özgün bir sosyal kampanya örneği olarak Kanada TTC’de (Toronto Transit Komisyonu) Mayıs 2017'de toplu taşıma kullanan bireylerin “kibar ve düşünceli” davranışları teşvik etmek amacıyla yürütülen nezaket kampanyasına odaklanarak, bu kampanyanın yürütüldüğü Twitter özelinde, sosyal medyanın norm oluşturma ve alternatif – sanal kamusallık potansiyeli tartışılacaktır. Çalışmanın temel amacı, Twitter’ın sosyal norm oluşturma potansiyelini ortaya koyarak toplumsal yaşamda dolayımlanan insan ilişkilerinin gittikçe sembolik etkileşim mantığıyla örtüşmekte olduğunu ortaya koyarak dijital toplumun yeni biçimlerine dair ipuçlarını keşfetmektir. Çalışmada bu tartışmayı somutlaştırmak üzere Kanada TTC “You said it” kampanyası kapsamında atılmış olan ve amaçsal örneklem ile belirlenen tweetler üzerinden nitel içerik analizi gerçekleştirilmiş ve kampanya örneğinde Twitter'ın sosyal norm oluşturma işlevi incelenmiştir.

Social norms, which are defined as the necessary arrangements for the formation of social stability and order in functionalist sociological theory, are expressed as rules that determine how individuals should behave in any event or situation in society and force them to behave in such a way. Durkheim defines social consciousness as social norms that represent the power necessary for the existence and sustainability of social order. The norms and values that enable the emergence of social consciousness constitute a kind of social control mechanism that enables members to act in the manner and manner expected by others. We can talk about the virtual publicity potential offered by mobility and social networks in our age, as well as the feature of the social media platforms that we maintain our existence online in Habermas, which is defined as a public space where private individuals come together to discuss public issues and common interests. Today, when the digital age offers us more and more opportunities, we are able to continue our daily lives digitally through mobile technologies and present our ideas and opinions on events through our social media accounts by actively participating in content production. In the online world, we can create alternative publics by producing user-derived content, and in this context, we can interact with social consciousness as much as we contribute to the formation of social norms. The question of whether Twitter can be seen as a new source of social norms with its function of transforming social consciousness is becoming increasingly important in the digital age. In this study, as a very original social campaign example, we focus on the courtesy campaign carried out in the Canadian TTC (Toronto Transit Commission) in May 2017 to encourage the “polite and thoughtful” behaviors of individuals using public transport, and in particular, Twitter, where this campaign is carried out, the norm formation of social media. and alternative-virtual publicity potential will be discussed. The main purpose of the study is to discover clues about new forms of digital society by revealing the potential of Twitter to create social norms and revealing that human relations mediated in social life increasingly overlap with the logic of symbolic interaction. In the study, in order to embody this discussion, qualitative content analysis was carried out on the tweets sent within the scope of the Canadian TTC "You said it" campaign and determined by the purposeful sample, and the social norm creation function of Twitter in the campaign example was examined.
Post-endüstriyel toplumdan ağ toplumuna geçiş bağlamında küresel çapta hızlı dönüşümlere tanık oluyoruz. Enformasyon aktarımının geleneksel kitle iletişim araçlarının editöryal ve teknik kapasitesiyle sınırlı olduğu bir dönemden... more
Post-endüstriyel toplumdan ağ toplumuna geçiş bağlamında küresel çapta hızlı dönüşümlere tanık oluyoruz. Enformasyon aktarımının geleneksel kitle iletişim araçlarının editöryal ve teknik kapasitesiyle sınırlı olduğu bir dönemden kişiselleştirilmiş çevrimiçi medya dönemine geçiş, enformasyonun nitel olarak dönüşümünü ve nicel olarak olağanüstü artışını sağladı. Artık bireylerin temel sorunu enformasyona ulaşmaktan çok aşırı enformasyon akışı karşısında doğru ve kullanılabilir içerikleri seçebilmek. Dolayısıyla genel olarak “teknoloji okuryazarlığı”, daha spesifik tanımlamayla “yeni medya okuryazarlığı” kavramları, içinde olduğumuz çoklu medya çağında oldukça elzem becerilere dönüştü.
Post-endüstriyel toplum tezlerinde, sınıfsal, ideolojik çelişkilerin geleceğin ağ toplumunda yok olacağı iddia ediliyordu. Buna karşılık, enformasyon teknolojilerine erişimde var olagelen sayısal uçurum, bilgi açığı gibi engellerin yanı sıra hangi tipte ve biçimdeki enformasyonun nerelerde, hangi sınıflar arasında, nasıl dağıtıldığı günümüzde sıklıkla tartışılan konular arasında yer alıyor. Bu gibi makro eşitsizlik kaynaklarının yanı sıra kullanıcıların demografik özelliklerinden ve yeni medya okuryazarlığı beceri düzeylerinden kaynaklanan mikro eşitsizliklerden de söz etmek mümkün.
Gazete başta olmak üzere geleneksel kitle iletişim araçlarının gerilemesinin tartışıldığı günümüzde, medyanın dönüşüm geçirmesine karşın haber almanın insanın asla ortadan kalkmayacak temel ihtiyaçlarından biri olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, yeni medya ile aktarılan enformasyonu ve medya metinlerini eleştirel okuma pratiğiyle, mesajlara erişim, çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği yalnızca bu çağda doğan bireyler için değil her yaş grubundan kullanıcılar için önemini koruyor. Özellikle medya tüketicilerinin üretici rollerinin de öne çıkması ve kullanıcı türevli içeriklerin yaygınlaşmasıyla söz konusu yetenekler her birey için gerekli hale geliyor.
Alvin Toffler, Üçüncü Dalga adlı eserinde 21. yüzyılın cahillerinin okuma yazması olmayanlar değil, öğrenmeyi, yanlış öğrendiği bilgileri unutup yenilerini öğrenmeyi ve dönüşüme açık olmayı beceremeyenler olacağına dikkat çekiyor. Bu doğrultuda, özellikle günümüzün çoklu medya çağından önce doğan kullanıcıların muhtemel yeni medya okuryazarlığı beceri eksikliklerinin ne tür eşitsizliklere yol açtığını irdelemek önem taşıyor. Zira özellikle yaş grubu gibi demografik bir sınıflama açısından bakıldığında bu kullanıcıların yeni medya ve enformasyon teknolojilerine adaptasyon bakımından dezavantajlı gruplara dönüşebildiği görülüyor.
Bu eşitsizliğin özellikle yeni medya kullanımı bağlamında bir takım somut etki ve çıktılarını tespit etmek mümkün. “Yankı odası etkisi” bu sonuçlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Yankı odası kavramı, kullanıcılar kendi inanç ve değer yargılarını destekleyen, dünya görüşlerine uyan enformasyonu arama ve dağıtmalarına işaret ediyor. Böylece bir süre sonra özellikle sosyal medya gibi sanal etkileşim ağları üzerinden kendileri gibi düşünen, homojen bir kullanıcı grubuyla etkileşime geçerek, karşıt görüşlere karşı duyarsızlaşıyor ve bir tür seçici maruz kalma döngüsü içine giriyorlar. Bu durum bireylerin bir süre sonunda yalnızca kendileri gibi yaşayan ve düşünen insanlarla etkileşime girmelerine neden olarak, kendi görüşlerini evrensel ve tek doğru olarak kabul eden daha dar görüşlü bir kitlenin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu durum bir yandan bireylerin içinde yaşadıkları toplum ve dünyaya ilişkin politik, kültürel ve ekonomik konulara dair iyi bilgilendirilmiş yurttaşlar olarak kararlar almalarını güçleştiriyor, diğer yandan da bu bireylerin misenformasyon ve dezenformasyon süreçlerine, dolayısıyla bilişsel manipülasyona daha açık olmalarına yol açarak yeni medyadan yararlanmada bir eşitsizlik kaynağı oluşturuyor.
Bu çalışmada, yankı odası etkisi oluşumunun, yeni medya okuryazarlık düzeyi ile negatif korelasyon oluşturduğu savunuluyor. Çalışmada bu korelasyonu ortaya koymak üzere, yeni medya okuryazarlığının yaş gibi demografik değişkenlerle olan ilişkisi konu edilerek, bu ilişkinin bir sayısal eşitsizlik kaynağı olup olmadığı sorusuna yanıt aramak amaçlanıyor. Bu sorunun yanıtı özellikle farklı yaş gruplarındaki kullanıcıların enformasyonu arama, seçme ve yayma davranışlarındaki farklılıklar ve benzerlikler ile bu bağıntının yankı odası yaratmadaki etkileri üzerinden somutlaştırılıyor. Bu somutlaştırma, 18-24 yaş grubu ve +54 yaş grubu sosyal medya kullanıcıları arasından kota örnekleme ile belirlenen 190 kullanıcı ile gerçekleştirilen anket ve yarı yapılandırılmış görüşme teknikleri ile toplanacak veriler üzerinden yapılıyor. Söz konusu veriler araştırmanın amacı doğrultusunda karşılaştırmalı nitel bir analizle incelenerek, betimleyici sonuçlara ve öngörülere ulaşılıyor.
New communication technologies express a development rather than a specific technology or group of technologies. The convergence of the broadcasting, telecommunications and information-processing sectors, which developed as separate... more
New communication technologies express a development rather than a specific technology or group of technologies. The convergence of the broadcasting, telecommunications and information-processing sectors, which developed as separate fields until the 1980s, reveals the constantly renewed technological tools and the possibilities provided by them. In fact, even with these possibilities, there was a generation change and we evolved into a stage called Web 2.0. In the Web 1.0 phase, information was only being transferred and users were passive readers. However, users can now produce the information on the network itself in non-professional ways. A rapid change in the presentation of content on virtual networks is seen at this stage where we are witnessing the development of new web services and programming languages, the reduction of contents to micro dimensions, the design and deconstruction of web architectures, the transition to user control and the creation of their own title, tags and contents.
This transformation, of course, also brought important innovations in terms of journalism. It can be said that journalism evolved into a new genre in the process of network journalism and became democratized in the process. However, we have already witnessed the emergence of new types of journalism in order to counteract mainstream journalism or fill its gaps. One of them is the type of journalism defined as citizen journalism. Citizen journalism can be defined as a two-pronged practice for the media to make citizen-focused news on topics that are relevant to citizens and to take the role of citizens themselves in news production. Citizen journalism was first debated in the US in 1990s. In the emergence of citizen journalism, the following developments have been effective: the increasing crisis of liberal democracy and political participation, the economic strains of monopoly in the media sector, and the possibilities provided by technological developments.
One of the first examples of this new journalism practice is the OhmyNews website, which was founded in 2000 in South Korea. This site and other citizen media examples, with the slogan “OhmyNews makes every citizen a reporter”, are increasingly using their network technologies to expand their domain. The last steps in citizen journalism, which show a development line from personal web pages to participatory content repositories to network journal to local community media examples, are shaped as big media citizen journalism and then networked journalism where citizens collaborate with professional journalists. In the process of citizen journalism, it became possible for ordinary individuals to produce and distribute information called “user generated content”.
At this stage, we have witnessed the increasing interest of mainstream media organizations in user generated content, where media users are reporting on events they are witnessing from blogs and similar channels. It has already been seen that major media organizations such as the BBC, Guardian, SKY News and CNN, which are in search of solutions to the decrease of the audience reader / audience, are starting to use these contents in
their own channels. For example, CNN has set up a citizen journalism portal called “CNN Exchange” to invite ordinary people to share their stories, photos and videos with themselves.
However, it is necessary to pay attention to the danger of commercialization of the contents and citizen journalism practices by the mainstream media, as well as the application of citizen journalism based on user generated content at the point reached by contributing to the democratization of journalism by taking place in the big media. Because CNN and other major media companies have discovered that in the Web 2.0 era, enabling user-generated content can create an alternative way of making money. In this way, large media organizations can reduce the cost of production of news. For example, the number of employees in the newsrooms can be reduced or the advertising fields can be varied with the content being produced by the user.
This study examines the transformation process of new communication technologies in the context of new forms of citizen journalism shaped through user-generated content. These analyse is depicted on the status of major media organizations in Turkey. These organizations are examined in terms of their locations on the line between the democratization of journalism and the commodification of content. For this purpose, the most visited websites among the top 20 websites is selected with purposive sampling according to the data of IAB Turkey Internet Measurement Research. The targeted news portals are subject to a qualitative analysis of their pages and their sites linked to citizen journalism and are intended to seek answers to the above-mentioned question on the obtained data.
Günümüzde endüstriyel bir yapı sergileyen ana akım medya kuruluşları gerek habercilik pratikleri, gerekse de ekonomi politik yapılanması bağlamında evrensel habercilik değerlerine uymak konusunda sıkıntı yaşamakta. Buna karşılık toplumun... more
Günümüzde endüstriyel bir yapı sergileyen ana akım medya kuruluşları gerek habercilik pratikleri, gerekse de ekonomi politik yapılanması bağlamında evrensel habercilik değerlerine uymak konusunda sıkıntı yaşamakta. Buna karşılık toplumun tek tip ve hâkim haber dili ve ifade kanallarına karşı kendiliğinden, anlık ve özgün bir haber dili ve medya yapısı oluşturulmasına olan ihtiyacı sürüyor. Bu boşluğu doldurmak noktasında yerel medya kuruluşlarının önemli potansiyel taşıdığı söylenebilir. Ancak yerel medya kuruluşları finansal bakımdan güçlü bir yapıya sahip olmamaları, editöryal bağımsızlık konusunda yaşadıkları sıkıntılar, tiraj, bilinirlik ve kapsam/frekans sınırlılığı gibi konularda aşmak zorunda oldukları teknik ve ekonomik zorluklar nedeniyle bu işlevi yerine getirmekte güçlük çekmekteler. Bu güçlüklere karşılık enformasyon teknolojilerindeki gelişim, yerel basın kuruluşları için özgün ve modern bir habercilik pratiği ortaya koymak adına önemli imkânlar sunuyor. Yerel basın kuruluşları da bu süreci hızlı ve doğru değerlendirdiği ölçüde söz konusu arayışa oldukça özgün ve yenilikçi yanıtlar verme potansiyeli taşıyorlar. Bu çalışmada da köklü bir yerel basın geleneğine sahip olan Çukurova Bölgesi'nde mevcut yerel basın kuruluşlarının enformasyon teknolojileri ve yeni medya uygulamalarından ne düzeyde ve hangi uygulamalar bağlamında yararlandıkları ve endüstriyel ana akım medyanın boşluğunu yerel ve bölgesel ölçekte ne oranda doldurma potansiyeli taşıdıkları sorularına yanıt arandı. Bu yanıtlar bizzat yerel medya profesyonellerinin bakış açısından somutlaştırıldı. Çalışmada Çukurova Bölgesi'ndeki yerel medya kuruluşları arasından, yeterli düzeyde temsil edilebilirlik/tipiklik sağlamak üzere, rastlantısal bir araştırma nüfusu içinden amaçsal örnekleme tekniği aracılığıyla belirlenen 12 farklı basın kuruluşu temsilcisi ile derinlemesine mülakatlar yapıldı. Örneklemin uygunluğu belirlenirken, örnekleme giren yerel medya profesyonellerinin yerel medya alanında yeterli bilgi birikimine ve uzmanlığa sahip olması bakımından araştırma hedeflerine uygunluğu ölçüt olarak alındı. Elde edilen verilerin nitel bir analizi yapılarak, bölgedeki basın kuruluşlarının yeni medya kullanımına ilişkin güncel ve özgün bir betimleye ulaşıldı. Bu betimleme ışığında yeni medya ve enformasyon teknolojilerinin bölgedeki medya kuruluşları için taşıdığı potansiyel yorumlanarak, farklı gazetecilik pratiklerine dair öngörülere yer verildi.

New Media Practices in Local Press of Çukurova Region
Today, the mainstream media, which is increasingly industrialized, is in a difficult position to comply with the values of universal journalism in the context of journalistic practices and political-economic structure. It can be said that local media organizations have a significant potential to fill this gap. However, local media organizations have difficulties in fulfilling this function due to the lack of a strong financial structure, the difficulties they have with editorial independence, and the technical and economic difficulties they have to overcome. In spite of these difficulties, the development of information technologies provide important opportunities for the local media to put forward a unique and modern news reporting practice.
In this study, it was investigated how local media organizations in Çukurova Region benefited from information technologies and new media applications. In this regard, local media organizations were questioned about the potential of filling the gap of industrial mainstream media at local and regional scale.
In-depth interviews were conducted with 12 media representatives through a random sampling population through the objective sampling technique to provide sufficient level of representativeness / typology among the local media organizations in Çukurova Region. While the appropriateness of the sample was determined, it was taken as a criteria that the media professionals who entered the sample had adequate knowledge and expertise in the local media field and that they fit the research objectives. By performing a qualitative analysis of the data obtained, an up-to-date and original depiction of the use of new media by media organizations in the region was reached. In this light of the description, the potential of new media and information technologies for media organizations in the region was interpreted and predictions about different journalistic practices were included.
Kullanıcı türevli içerik örneklerinin arttığı yeni medya ortamında başlıca etik sorunlardan biri de üretilen içeriğin doğruluğunun teyit edilmeden yayılmasıdır. Kullanıcının enformasyon üretimi ve dağıtımını gerçekleştirebilmesi bir... more
Kullanıcı türevli içerik örneklerinin arttığı yeni medya ortamında başlıca etik sorunlardan biri de üretilen içeriğin doğruluğunun teyit edilmeden yayılmasıdır. Kullanıcının enformasyon üretimi ve dağıtımını gerçekleştirebilmesi bir yandan geleneksel medya dışında bilgi akışının sağlanması bakımından değerli bir gelişme olarak nitelendirilmektedir. Öte yandan editöryal bir kontrol mekanizmasının bulunmadığı sosyal medya ağlarında yapılan içerik paylaşımlarındaki hatalı,
eksik ya da yanlış bilgi ile yalan haberler önemli sorunlara neden olabilmektedir. Bu sorunların önüne geçebilmek amacıyla yapılan önerilerin bir bölümü kullanıcıların yeni medya okuryazarlığına yönelik bilgi ve becerisinin geliştirilmesi yönündedir. İnternet ortamındaki bilgi kirliliğini azaltmak amacıyla kurulan doğrulama platformları da bu alanda giderek önem kazanmaktadır.
Bu çalışmada “internette yer alan şüpheli bilgileri tarayan, seçen, araştıran ve analiz haline getirerek okura sunan bir doğrulama platformu” olarak tanımlanan teyit.org’da yer alan “sağlık” kategorisi altındaki haberler içerik analizi yöntemiyle incelenecektir. Çalışmada “sosyal medyada haber doğrulamanın –özellikle sağlık iletişimi bağlamında- önemi nedir?”, “teyit.org’un doğrulama süreçleri nasıl gerçekleştirilmektedir?”, “teyit.org’un sağlık kategorisinde yer alan haberlerinin diğer kategoriler içindeki yeri nedir?” “sağlık ile ilgili ele alınan haberler daha çok ne tür alt konularda yoğunlaşmaktadır?” gibi araştırma sorularına cevap aranacaktır.
Günümüzde ana akım medya kuruluşlarının büyük bölümü yayın politikalarını kamu yararından çok ticari çıkar ilişkileri doğrultusunda şekillendirmektedir. Bu durum özellikle sağlık haberciliği bağlamında değerlendirildiğinde, ana akım... more
Günümüzde ana akım medya kuruluşlarının büyük bölümü yayın politikalarını kamu yararından çok ticari çıkar ilişkileri doğrultusunda şekillendirmektedir. Bu durum özellikle sağlık haberciliği bağlamında değerlendirildiğinde, ana akım medyanın sorunlu yapısı kamu yararı ilkesinin sıklıkla ihlal edilmesine neden olmaktadır. Kamu yararının en çok gözetilmesi gereken alanlardan biri olan sağlık haberciliğinde, medyanın haberi çerçeveleme ve sunma biçimi toplumun değil medyaya sahip olan sermaye gruplarının temsil ettiği çıkar merkezlerinin lehine işletilmektedir. Bu durumda da medya, etik ve sorumlu bir yayıncılık anlayışı benimsemek yerine daha fazla tiraj/ziyaret sayısı ve buna bağlı olarak daha fazla reklam gelirine dayalı kâr odaklı bir yayıncılık yapmaktadır. Haber konularının seçiminde ve içerik üretiminde ana akım medyanın tercih ettiği haber dili gerçeklikten uzaklaşarak duygusal bir sömürü sağlayacak yönde kurgulanmaktadır. Özellikle haberlerde mağduriyet, üzüntü, sıkıntı, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda infial uyandıracak, duygu sömürüsü olarak algılanabilecek haberler yapılmaktadır. Sağlık konusunda sansasyonel bir haber dili kullanılmakta, insanlara umutsuzluk ya da sahte umut verecek haber ve yayınlara sıklıkla rastlanmaktadır. Haber başlıkları ile içerikler uyumlu olmamakta, okuyucuların ilgisini çekecek sansasyonel başlıklar aracılığıyla ziyaretçi/okuyucu sayısı arttırılmaya çalışılmaktadır. Ana akım medya sağlık haberlerini özellikle magazinsel yönüyle ya da polis-adliye haberciliği mantığı içinde vermekte; kimi zaman tıbbi araştırmaları kesinleşmiş sonuçlar gibi sunmaktan çekinmemektedir. Hatta sağlık alanında yaşanan ticarileşmeye paralel olarak zaman zaman ilaç tavsiyesi ya da teşhis/tedavi önerisi olarak değerlendirilebilecek haberlerin, reklam ya da ürün tanıtımı olarak değerlendirilebilecek içeriklerin üretildiği görülmektedir. Bazı durumlarda da sağlık konusunda herhangi bir uzmanlığı bulunmayan, yetkin olmayan haber kaynaklarından yararlanılmakta, sağlık haberleri bu konuda deneyimi bulunmayan muhabirlere yaptırılmaktadır. Tüm bu olumsuz habercilik örnekleri, vatandaşların haberlerin doğruluğundan emin olamamalarına neden olmakta ve kâr odaklı bir yayın politikasından çok sağlık alanında toplum çıkarlarını gözetecek sorumlu bir yayıncılık anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de ana akımı medyayı temsilen, IAB Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması Ağustos 2017 verilerine göre en çok ziyaretçi alan haber siteleri olan sozcu.com.tr ve sabah.com.tr siteleri örneklem olarak belirlenmiş; bu sitelerde IAB ölçümünden sonraki üç ay içinde yayımlanmış sağlık haberleri belirlenerek, söz konusu içeriklerin başlık ve spotları nitel ve eleştirel bir analize tabi tutulmuştur. Bu doğrultuda, sağlık alanında yapılmış ana akım habercilik örnekleri üzerinden sansasyonel yayıncılık mantığının nasıl işlediği incelenmiş ve buna karşılık sağlık haberciliğinin alternatif bir yapılanmayla toplum yararına nasıl şekillendirilebileceğine dair öneriler ortaya koyulmuştur.
Today capitalist culture serves not to public needs but to capital-owning class. In this context, products end texts which produced and spread by media, function for imposing mass culture of global capitalism to new generations instead of... more
Today capitalist culture serves not to public needs but to capital-owning class. In this context, products end texts which produced and spread by media, function for imposing mass culture of global capitalism to new generations instead of adapting authentic cultural textures.
Cartoons for children and action figures and toys about these cartoons take an important place in leisure industry. But such products are designed by a global cultural industry rather than generated on the part of a cultural heritage including authentic local patterns. Hence it can be argued that these cartoons and toys offers instant artificial meanings of life-world rather than educate and compel children to think. Of course these instant artificial meanings legitimate the culture industry that serves global capitalism to sell more and more products.
This research aims to propound how cartoon movies and toys -especially figures of action heroes- idealize artificial meanings of life-world for children and analyze tangibly how these artificial meanings of life-world effect socialization process of children and turn them into consumers of culture industry. This research also explains consuming process of toys and popular cartoons and reveals that children are not dominative in this process instead they turn into objects of culture industry.
Research Interests:
Media literacy is generally defined as the ability of obtaining, analizing, evaluating, and communicating messages through the practice of critical reading of media texts. The individual’s application of such a way of reading to everyday... more
Media literacy is generally defined as the ability of obtaining, analizing, evaluating, and communicating messages through the practice of critical reading of media texts. The individual’s application of such a way of reading to everyday practices and his skills in this application appear to be a problematic subject. Although the acquisition of the practice of critical reading is a process involving every stage of life, it is a matter of controversy to leave this field only to educational institutions by disregarding such institutions as the family and environment that contribute to the process of socialization in acquiring this practice,

It is in this respect that the project of “Media Literacy,” which has been implemented in Turkey by the Radio and Television Supreme Council and the Instruction and Training Committee of the Ministry of National Education, constitutes an appropriate case for discussion. Intended to enable students to grow conscious about the media and its influence and protect them against the harmful content of media, this project has been put in practice in five pilot cities (Ankara, İstanbul, Erzurum, İzmir and Adana). The project that has been put into operation with a protocol undersigned on August 22, 2006, by the Radio and Television Supreme Council and the Ministry of National Education has now been in effect for a year.

In this staduy, the congruity between the policies made at the beginning for the project of “Media Literacy” with a view to teaching students how to discuss media texts with a critical perspective, and the practice of application of these policies has been problematized. The way of the application of the Project of Media Literacy and the data obtained at the end of its operation for one-year has been analyzed; and the efficiency of the Project in the way in which target group make sense of the messages communicated by media has been questioned. The claim of the Project to create an active audience/reader by helping individuals at early ages acquire the ability of creating a social reaction has been discussed critically.

In this study, data collecting has been conducted via interviews in depth, for which people who participated in policy-making, implementing, and the assessment of the results and who are specialized in their fields (academics, teachers of social sciences and administrative authorities, etc.) have been interviewed.
The concept of emotional intelligence includes the use in social life of abilities towards the shared feelings of people and their communication skills. Today media is one of the major factors that shape both our personal development and... more
The concept of emotional intelligence includes the use in social life of abilities towards the shared feelings of people and their communication skills. Today media is one of the major factors that shape both our personal development and our socialization in the community. Individuals who are intertwined with media messages in their everyday life improve their abilities to utilize and interpret these messages through the use of emotional intelligence and empathizing. The answers given to the questions of how the individual reads media texts and make sense of them must inevitably be related to the individual’s personal communication skills and emotional intelligence. The project of “Media Literacy” which is jointly undertaken by The Radio and Television Supreme Council (RTÜK) and the Ministry of National Education and the project of “Smart Signs” which is conducted by RTÜK constitute interesting examples to discuss in this regard. The aim of these projects is to make individuals conscious of the media and their effects, and protect them from their harmful content. These projects, which are intended for young media literates and their families, can be closely associated with emotional intelligence in terms of improving the abilities to attain messages, analyze and communicate them by means of practicing the critical reading of media texts. In this study, the level of adequacy of the aim and implementation of these projects is problematized with regard to both creating critical media consumers and their impact on the mental improvement of the media consumer. Through interviews with the planners and the implementers of the abovementioned projects, the effectiveness of the projects towards the target audience’s making sense of the messages that the media offer has been questioned with a critical approach.
The issue of computer use for children revolves around the discourse that children should be protected. The internet is considered to be useful on the one hand, insofar as it is educational, informative and entertaining for children, and... more
The issue of computer use for children revolves around the discourse that children should be protected. The internet is considered to be useful on the one hand, insofar as it is educational, informative and entertaining for children, and on the other hand it is criticized on the ground that children are exposed to harmful contents during their development due to the internet and it is therefore suggested that children’s use of computer must be controlled. This study, which will dwell on the grounds/justifications concerning the parental control on access to computer for primary school students, is intended to understand and explain what both children and parents take control to mean and what contents they see as dangerous. To this end, the present research finds out the guidance and controlling strategies of parents by survey method over a sample. This study offers a critical reading of these strategies and tries to make sense of their reflections on the process of molding the child.