Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Hüseyin Kurt
  • Samsun / Turkey
  • 1976 yılında Samsun İli Bafra (19 Mayıs) İlçesinde doğdu. İlkokulu Yörükler Beldesi, Orta ve Lise Öğrenimini Samsun m... moreedit
Research Interests:
Parti vekili ile millet vekili arasındaki fark! Genel seçimlere bir ay gibi kısa bir süre kaldı. Samsun yeni vekillerini seçecek. AKP hariç birçok partide adaylarda köklü değişiklikler oldu. Vekil aday adayları başvurusu devamında... more
Parti vekili ile millet vekili arasındaki fark! Genel seçimlere bir ay gibi kısa bir süre kaldı. Samsun yeni vekillerini seçecek. AKP hariç birçok partide adaylarda köklü değişiklikler oldu. Vekil aday adayları başvurusu devamında vekiller belirlendi. Bon 20 yılda Samsun'daki vekil adaylarının açıklama, haber, vaat ve projelerini yakından takip etmiş birisi olarak bir tespitim olmuştu; siyasi deneyimi az ve Samsun'a ve verilere hakim olmayanların söylediği ilk şey "İki ovamız var, salça fabrikası, turşu fabrikası kurulsun" oluyordu. Umarım bu dönem adaylar iki ova, salça ve turşu başlamazlar. Konumuz ovalar, salça ve turşu değil ama yeri gelmişken de belirteyim; Bafra'daki salça fabrikası yıllar önce bir girişimci tarafından işletilmiş ama o dönem bölgede sözleşmeli tarım kültürü üreticilerde oluşmadığından domatesleri Tokat'tan getirmek zorunda kalmış nihayetinde verimli işletememişti. Gelelim Samsun'a! Geçtiğimiz günlerde Samsun ve ilçelerine dair SEGE yani Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Endeksi verilerini kaleme aldığımım iki seri köşe yazısı yazmıştım. Merak edenler google'dan "İlçelerin 2022 Karnesi; İlçe 2022 SEGE Verileri" ve "Samsun İlçelerin Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Endeksi (SEGE) Verilerine Göre 1966'dan Bugüne Kıyaslaması" olarak aratabilir.
Research Interests:
Samsun göç ala ala büyüyor… Daha da büyüyecek. Samsun Türkiye'de ki 81 il arasında ülke içi göçlerde en çok göç alan illerde son yıllarda üst sıralarda yer alıyor. Yabancı alınan göçte Samsun daha da üst sıralarda. Yıl Ülke İçi Alınan Net... more
Samsun göç ala ala büyüyor… Daha da büyüyecek. Samsun Türkiye'de ki 81 il arasında ülke içi göçlerde en çok göç alan illerde son yıllarda üst sıralarda yer alıyor. Yabancı alınan göçte Samsun daha da üst sıralarda. Yıl Ülke İçi Alınan Net Göç Hızı Sıra (81 il) Yabancı Alınan Göç Sıra / Yoğunluk (81 il) 2022 27. 2021 41. 6.
Research Interests:
Bu verilere www.sanayi.gov.tr adresinden ulaşmak mümkün! Bu verilerin hesaplama kriterleri ve yöntemleri yıllara göre farklılıklar gösterse de kendi döneminde sağlıklı verilerle işlenerek sıralamalar yapılmış.
Research Interests:
Samsun bir liman şehri. Samsun şehir meydanı 1800'lü yıllarda Saathane Meydanı olsa da zaman içerisinde şimdiki çok daha geniş bir alan olan Cumhuriyet Meydanı olarak değişmiş. Son günlerde "Samsun Cumhuriyet Meydanı kaç kişi alır?"... more
Samsun bir liman şehri. Samsun şehir meydanı 1800'lü yıllarda Saathane Meydanı olsa da zaman içerisinde şimdiki çok daha geniş bir alan olan Cumhuriyet Meydanı olarak değişmiş. Son günlerde "Samsun Cumhuriyet Meydanı kaç kişi alır?" sorusu mitingler sonrasında çok daha tartışılır hale geldi. Gelin şimdi birlikte bir hesap yapalım! Öncelikle belirlenmesi gereken konu 1 metrekareye kaç kişi sığar? Metrekareye sığacak kişi konusunda bilimsel birçok çalışma yapılmış. Metrekareye 5 ve üzeri kişi sayısı kitleler için yüksek riskler taşıdığı tespit edilmiş.
Research Interests:
Bir borsa çılgınlığıdır gidiyor. Bir yıl önce çöken kripto para piyasası öncesinde de durum böyleydi. O kadar ki çöküşü ve düşüşü görmelerine rağmen fırsat sanıp elindeki avucundakini yatıranlar oldu. Kripto para piyasasına paralel... more
Bir borsa çılgınlığıdır gidiyor.

Bir yıl önce çöken kripto para piyasası öncesinde de durum böyleydi. O kadar ki çöküşü ve düşüşü görmelerine rağmen fırsat sanıp elindeki avucundakini yatıranlar oldu. Kripto para piyasasına paralel olarak sanal ve niyet içeren ICO’la ile henüz ne için nasıl kullanılacağı belli olmayan NFT’lere insanlar deli gibi saldırdı adeta.

Hele ICO’lar çok ilginçti!

Niyet ile hareket eden ve projelerini sanalda tanıtan sözde projelere hiçbir mali/resmi bağlantı olmadan projeye özel ve piyasadaki hazır, içi boş kripto paralarla sanal yatırımlar yapıldı.

O kadar ki insanlar ICO’ların yerleşik risk sermayesine dayalı finansmanın yerini alma potansiyeline sahip olduklarına inandırıldı.
Badıllı, Badili veya Bedili aşireti 24 Oğuz Boyundan biri olan BEĞ-DİLİ'ne mensupturlar, Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "Konar-Göçer Türk Türkmân Ekrâdı Taifesinden" gösterilmişlerdir. Bu ifade öz-be-öz OĞUZ TÜRKÜ ve BEĞDİLİ boyundan olan... more
Badıllı, Badili veya Bedili aşireti 24 Oğuz Boyundan biri olan BEĞ-DİLİ'ne mensupturlar, Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "Konar-Göçer Türk Türkmân Ekrâdı Taifesinden" gösterilmişlerdir. Bu ifade öz-be-öz OĞUZ TÜRKÜ ve BEĞDİLİ boyundan olan bu aşireti, "TÜRK soylu göçebelerin dağda gezeni" diye tanımlamaktadır. Anadolu'ya geldikleri zaman Digor (Kars), Pasinler (Erzurum), Urfa ve Siverek (Urfa) bölgelerinde yerleşmişlerdir.
Research Interests:
Konunun kaynakları ve araştırma şekli: Bu konuda hiç şüphesiz en önemli kaynaklar 1904-1905 yılında yapılan ve bu günkü nüfus bilgilerimize dayanak teşkil eden nüfus esas defter kayıtlarıdır. Esas defterlerde aşiret kökenli aileler... more
Konunun kaynakları ve araştırma şekli: Bu konuda hiç şüphesiz en önemli kaynaklar 1904-1905 yılında yapılan ve bu günkü nüfus bilgilerimize dayanak teşkil eden nüfus esas defter kayıtlarıdır. Esas defterlerde aşiret kökenli aileler özellikle belirtilmiştir. Mesela: “Sarılar aşiretinden… veya “Karatekeli aşiretinden.. gibi. Diğer önemli bir kaynak ise mezartaşı kitabeleridir. Bazı kitabelerde kişinin aşireti belirtilmiştir. Mesela: Sene 1270. Burhan aşiretinden İlyas (Demirciköy mezarlığı), Sene:1305: Karatekeli aşiretinden Molla Hacı Mehmet oğlu Ali(Arslanlar köyü mezarlığı) gibi…Alan araştırması çok önemlidir. Yaklaşık 2012 yılında 90 gün boyunca Torbalı ve köylerinde lakaplar üzerinde idari birimlerde araştırma yapılmış, tespit edilen aşiretler ise kayıt altına alınmaya çalışılmıştır. Dikkat çeken bir özellik yerleşim yaşama geçmeyle birlikte bu konudaki bilgi eksikliğinin artmış olduğudur. Daha erken yerleşik yaşama geçenler Yörük olduklarını ifade etmekte ancak hangi aşiret olduklarını bilmemektedirler.
"Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet" bir yapı! Sonraları "Biz cemaat değil, cemiyetiz" dediler. Yapının tanımında 'ibadet', 'ticaret', 'ihanet' sayılıyor ama 'siyasetten' hiç bahsedilmiyor nedense! Ne hikmetse 'Siyasi ayak'... more
"Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet" bir yapı! Sonraları "Biz cemaat değil, cemiyetiz" dediler. Yapının tanımında 'ibadet', 'ticaret', 'ihanet' sayılıyor ama 'siyasetten' hiç bahsedilmiyor nedense! Ne hikmetse 'Siyasi ayak' konusunda kimsenin ağzını bıçak açmıyor… Yapının siyaset ile kavgası sonrası adı ve tanımı da değişti. Paralel Devlet Yapılanması-PDY gün yüzüne çıktı! Devlet bu yapıyı yıllar önce görmüş ve uyarmıştı ama dinletemedi! O dönem "muhalif" denilen siyaset uyardı, o da dinletemedi! İleri görüşlüler uyardı, ne yaptılarsa olmadı… Ancak, MİT krizi, 17-25 girişimi, 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası kazan-çömlek patladı… Komünizmle Mücadele Derneklerinden gelen, ABD güdümlü, "Yeşil Kuşak" projesi ürünü, NATO üst akıllı yapının adı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak kesinleşti. Sonuç? İbadet ve ticaret merkezli, siyaset destekli, sonu ihanete varan süreçte devleti ele geçiren paralel yapıdan kurtulmak için temizlik başladı… Hakimler, savcılar, öğretmenler, polisler, sağlıkçılar… Binlercesi tutuklandı, yargılandı, işten atıldı… Ancaaakk; Siyasetin içinden, devletin bürokratını, memurunu FETÖ'nün kucağına itenler, FETÖ referanslı olmayana yaşam hakkı vermeyenler, Mazlum Anadolu insanının çoluğunu çocuğunu sistematik olarak yapının içine itenler, Bu çocukları devletin ve askeriyenin her türlü kurumlarında soruları çalarak, ön açarak, yukarıya çekerek siyasallaşmış bürokrasiden destek verdirenlerin adı bile geçmedi… Buhar olup uçtular sanki! Oysa, "Fetö'nün Siyasi Ayağı" Yani Cemaatin çatısı, 15 Temmuz'a kadar hep dışta ABD, içte ABD güdümlü "Siyaset" olmuştur… Ankara-İstanbul bilinmez belki ama Anadolu'da kim FETÖ ile irtibatlı, kim FETÖ'nün siyasi ayağı… İsim isim bilinir… … Böyle söyleyince de birileri savunma olarak "Bizim kriterimiz 17-25" diyor…
Research Interests:
Pandemiden dolayı uzun zamandır özel otomobil ile seyahat etmediğimden olacak sürekli bir EDS ve radar korkusu ile araç sürmek zorunda kaldım. Hasbelkader Avrupa'da araç kullanmışlığım da var. Şu bir gerçek ki ülkemizde trafik levhaları... more
Pandemiden dolayı uzun zamandır özel otomobil ile seyahat etmediğimden olacak sürekli bir EDS ve radar korkusu ile araç sürmek zorunda kaldım. Hasbelkader Avrupa'da araç kullanmışlığım da var. Şu bir gerçek ki ülkemizde trafik levhaları akıl karıştırıcı. Özellikle TEDES, EDS ve sabit radar olan alanlardaki levha ve uyarılar yola konsatre olmaya engel. O kadar dikkat etseniz de "acaba ceza yedim mi?" diye sürekli düşünüyor insan. O kadar ki iş akıllı ulaşımdan, tuzaklı ulaşıma dönmüş. Gel de ceza yedikten sonra "Delice", "Balışeyh" ve "Merzifon" ilçelerini hayırlı olarak an! Neredeyse nefret edecek hale geliyor insan. Şimdi gelelim Samsun'a! Samsun'da bir süredir akıllı ulaşım çalışmaları sürüyor. Umarım şehir olarak cidden bir akıllı ulaşım uygulaması yaparız da insanları Samsun'dan nefret eder hale getirmeyiz. Akıllı ulaşım sadece ceza kesmek, park ihlallerini tespit etmek, kırmızı ışık ihlallerini tespit etmek, hız koridoru oluşturmak için yapılmaz. Sadece bunlardan ibaret bir sözde "akıllı ulaşım" uygulaması olsa olsa sürücülere ceza ve tuzak kurma odaklı para kazanma projesine dönüşür ki bu da Samsun'a yakışmaz. Ceza bir gelir kaynağı olmamalı.
Research Interests:
Ön yargı! Bazen de peşin hükümlü olarak tanımlıyoruz. İnsanlığın, uygarlıkların, milletlerin gelişiminin önündeki en büyük engel belki de! Abartılmış bir güvensizlik ortamında savunma mekanizması olarak kullanılan aşırılaştırışmış haliyle... more
Ön yargı! Bazen de peşin hükümlü olarak tanımlıyoruz. İnsanlığın, uygarlıkların, milletlerin gelişiminin önündeki en büyük engel belki de! Abartılmış bir güvensizlik ortamında savunma mekanizması olarak kullanılan aşırılaştırışmış haliyle ortaya çıkan sosyal bir hastalık!.. Sonuçları ise yanılgı ve buna bağlı pişmanlığa gebe durumlar yaratan birçok çıkmaz ve açmazlar birikimi. Bazen düşündüğümüzü sandığımızda bile ön yargılarımızı yeniden düzenleyip yeni bir kararmış gibi önümüze çıkan bir durumdur ön yargı. Beyne ve kalbe giden yolları tıkayan bir kaya parçası belki de! Düşüncenin en büyük düşmanı. Varoluştan beri gelen bir savunma mekanizması belki! "Ben" kibrini merkeze alıp, genelleme ve bilgisizlikle çerçevelediğimiz duvarların ardından yeni bir şeylere bakmak ama görememek misali. Kuru inadın en büyük dostu ön yargı! Gerçek yargıyı görememek belki de! Yargısız infazla iç içe belki de! Ön yargı, insanın düşünce yetisini tek yöne kanalize eder. Saplandığı kendince doğrunun dışında bir şey düşünemez. "Atomu parçaladık ama ön yargıyı parçalayamadık" dedirten bir durum!.. Kurtulun ön yargılarınızdan. Ön yargısız bir dünyada herkesi, her durumu, her olayı yeniden değerlendirin. Ne güzel sözler söylemiş Ademoğlu; "Peşin hükümlü, ön yargılı olmak; daima zayıf olmak demektir." demiş Samuel Johnson. "Hüküm, ekseriyete göre verilir." demiş İmam Gazali. "Hayatı boyunca okuduğu tek kitabı dünyada yazılmış tek kitap zannedenlerden korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım." demiş Rufus Choate. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Doğan Cüceloğlu ne diyordu ön yargı için; "Önyargı; arı soktu diye bal yememektir." Kurtulun şu ön yargılarınızdan! Kurtulun şu anlamsız köşeli ve keskin fikirlerinizden. Kurtulun doğruları bildiğiniz halde yanlışa yanlış diyememekten. Kurtulun ve bakın! Bakın ki dünya çok daha güzel ve yaşanası bir yer olacak görün.
Research Interests:
Cennete bahar geldi! Cennet denilince akla bahar mevsimi gelir nedense. Birçok din ve inanışta öteki dünya hep bahar ayında tasvir edilir. Kızılırmak Deltası"na da bahar geldi. "Daha kış bitmedi" diyenleriniz olabilir ama deltada doğa... more
Cennete bahar geldi! Cennet denilince akla bahar mevsimi gelir nedense. Birçok din ve inanışta öteki dünya hep bahar ayında tasvir edilir. Kızılırmak Deltası"na da bahar geldi. "Daha kış bitmedi" diyenleriniz olabilir ama deltada doğa canlanmaya başladı. Cennetin cennet mevsimi bir kez daha başlıyor! Ama aynı cennette yöre halkını zorlu bir bahar ayı bekliyor. Adı Celil Sözen. Kızılırmak Deltası'nda yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde evinin yanında gündüz vakti 2 koyunu çakallar parçaladı. Adı Avni Kurnaz. Kızılırmak Deltası'nda yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde evinin önünde gündüz vakti 3 koyunu çakallar parçaladı. Birisi başından yaralıydı ama kurtaramadı. Adı Mehmet Pehlivan. Geçtiğimiz günlerde evinin yanında koyun ağılında gece vakti 1 koyunu çakallar parçaladı. Adı Ahmet Akbulut. Geçtiğimiz günlerde evinin yanında 1 koyunu çakallar parçaladı. Adı Erdal Çizmeli. Geçtiğimiz günlerde evinin yanında gündüz vakti 2 koyunu çakallar parçaladı. Adı Oğuz Aydın Domuzlar evinin arkasındaki mısır tarlalarını hasat alınamaz hale getirdi. Hem çakaldan hem domuzdan böylesi yüzlerce örnek olaylar var! Vatandaş bıktı! Şikayet bile etmiyor artık! Allah'a havale etmiş muhataplarını. Bu ah almalar yedi sülalenize yeter. *** Çakallar gündüz vakti deltada serbest dolaşan mandaların yavrusu balakları parçalıyor. Milli Parkların deltada doğaya saldığı sülünleri parçalıyor. Yaban ördeklerini, sakarmekeleri ve benzer kuşları yuvalarında parçalıyor.
Research Interests:
Cennette doğdum! Yalan da değil. Şimdilerde “Kuş Cenneti” diyorlar köyüm Yörükler’e. Bazıları “Kızılırmak Deltası” diyor. Eskiden haritalarda “Bafra Balık Gölleri” diye geçerdi. Cennet, delta adı sonradan kullanıldı. Geçtiğimiz günlerde... more
Cennette doğdum!
Yalan da değil.
Şimdilerde “Kuş Cenneti” diyorlar köyüm Yörükler’e.
Bazıları “Kızılırmak Deltası” diyor.
Eskiden haritalarda “Bafra Balık Gölleri” diye geçerdi.
Cennet, delta adı sonradan kullanıldı.
Geçtiğimiz günlerde bölgeye dair birçok tez ve makale okudum.
Birçok yer adı yanlış yazılmış.
Sadece akademik çalışmalarda değil devlet kurumlarında da yanlışlar var!
Birçok yerde Geleriç adı Galeriç olarak geçiyor.
Basına verilen demeçlerde bile yanlış bir şekilde “Galeriç” adı geçiyor.
Bunun aslı Geleriç’tir. Bu isim 14. 15. ve 16. Yüzyıl Osmanlı kayıtlarında olduğu gibi 1945 yılı haritalarında da Geleriç olarak geçmek.
Bir başka isim yanlışı da göl adlarında!
Ulu Göl’ün adı yanlış bir şekilde Balık Gölü olarak yazılıyor.
Buradaki göllerin adı Bafra Balık Gölleri. Her gölün ise ayrı bir adı var.
Bir de Horhor deresi peydah oldu!
Yüzlerce yıldır Balık Gölü Kanalı olan Uzun Göl’ün denize dökülen eskiden göl uzantısı, DSİ’nin gölü kuruturcasına yaptığı derinleştirmeler ile kanala dönüşen yere birileri “dere” demeye başladı!
Dere dediğin akar, bu ise kanal!
Nasıl veya kim aptalca “Horhor Deresi” adı koydu da tabelalara yansıdı kimse bilmiyor!
Research Interests:
Değişim! Kaçındıkça zorlaşan, hepimizin sonunda varlığına yenik düştüğümüz değişim! Muhafazakarlığın değişime direnmesi ve geleneksel normalleri destekleme eğilimi bugün için değişimi görememek, zamanı anlayamamak, reel politikten... more
Değişim!
Kaçındıkça zorlaşan, hepimizin sonunda varlığına yenik düştüğümüz değişim!
Muhafazakarlığın değişime direnmesi ve geleneksel normalleri destekleme eğilimi bugün için değişimi görememek, zamanı anlayamamak, reel politikten uzaklaşma, tüm bunların sonucu olarak ta gelişemeyen içine kapanık bir toplumun kapitalizme ve küreselleşmeye “kendince” direnme çabasında başarısız olarak teslimiyetçi bir yapıya evrilmesine neden olacaktır.
Ön yargı, “sınav dünyası” olarak gönderildiğimiz bu dünyada bir savunma mekanizması gibi görülse de insanoğlunun hatalı ve hastalıklı düşünce şeklidir.
Muhafazakarlığın da beslendiği en büyük kaynak önyargı ve buna bağlı dirençtir.
Nihayetinde muhafazakarlık, politik ve sosyal felsefe olarak Fransız ihtilali ve modernleşme süreciyle Hristiyanlık dini içerisinde ruhban sınıf tarafından ortaya çıkarılmış, “Hristiyan demokrasi” olarak bilinen 19. yüzyıl ideolojisidir.
Hızla bir normaller değişimi yaşanan günümüz dünyasında ya ön yargıdan uzak bir değişimin içinde aktif bir yol alacağız ya da bu değişimi yapanların güdümünde sürekli bir savunma ve saldırı içinde olacağız.
Değişime direnmek, hâkim olamadığın bir oyunda piyon olmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Research Interests:
YENİ DÜNYA DÜZENİ VE SOSYAL MEDYA 1971 yılında yan yana duran bilgisayarın iki birbirine e-posta iletmesiyle başlayan sosyal medya kavramı e-posta grupları ile yükselişe geçmiş, “chat” denilen sohbet odaları ile de tüm dünyaya... more
YENİ DÜNYA DÜZENİ VE SOSYAL MEDYA
1971 yılında yan yana duran bilgisayarın iki birbirine e-posta iletmesiyle başlayan sosyal medya kavramı e-posta grupları ile yükselişe geçmiş, “chat” denilen sohbet odaları ile de tüm dünyaya yayılmıştı.
Gerek e-posta grupları gerek ise sohbet kanalları internet kullanıcılarının ilgi alanlarına göre birbirleri ile aynı konuları tartışmalarını sağlamış, küresel çapta ortak paydada buluşan internet kullanıcıları kitleler halinde olayları ve durumları tartışır hale gelmişti.
Blog tarzı ücretsiz internet siteleri içerik üreten blogger internet kullanıcılarının kendi fikirlerini özgürce yazma ve yayma fırsatı vermişti.
Sohbet odalarında rumuz, ICQ gibi mesajlaşma ortamlarında numara kullanarak kendisini gizleyen kullanıcılar Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformları ile gerçek kişilikleri yani profilleri üzerinden iletişim kurmaya ve ilgi alanlarına göre kişileri takip etmeye ve gruplara dâhil olmaya başlamıştı.
***
Tüm bu gelişim sürecinde internet kullanımının küresel çapta artması, internet ve buna bağlı sosyal medya kullanıcılarının kendi fikir, siyasi görüş, ideolojik bakış açılarına göre bloglarda, sohbet odalarında, sosyal medya gruplarında ve birbirlerini takip ederek mikro bloglarda karşılıklı olarak etkileşmelerine neden oldu.
Birleşmis Milletler (BM) tarafından hazırlanan "Dünya Nüfus Beklentisi" başlıklı rapora göre şu an dünya nüfusu yaklaşık 7,7 milyar.
Halen dünya üzerinde 4,38 milyar internet kullanıcısı var. Yani dünyanın %56’sı internet kullanıyor.
Dünyadaki sosyal medya kullanıcısı ise 3,48 milyar. Yani dünya nüfusunun %45’i sosyal medya kullanıyor.
Bu çok büyük bir güç!..
Sosyal medya gücü çarpan etkisi ile kat kat artmaktadır.
Örneğin 100 takipçisi bir kişi veya grubun gücü 200 takipçisi olan bir kişi veya gruba göre 2 kat değil tam 4 kat daha güçlüdür ve etkilidir.
Sosyal medyanın gücü hesaplanırken 100 kişinin etkisi 100x100= 10.000 olarak hesaplanırken 200 kişinin etkisi 200x200=40.000 olarak hesaplanmaktadır.
İşte bu çarpan etkisi her türlü fikrin, ideolojisinin, görüşün veya yaklaşımın çok hızlı şekilde yayılmasına hatta viral hale gelmektedir.
***
“Toplumsal iletişimin en etkili kitle iletişim aracı medyadır.” sözünü güncellersek günümüz yeni dünyasında en etkili ve hızlı iletişim internet ve buna bağlı sosyal medyadır.
Bir propaganda alanı olarak sosyal medyayı incelersek; Toplumsal iletişim bağlamında bağımsız ve etkin bir görünümle müdahil olan medya, gerçekte ise yönetimsel manada egemen grubun ideolojisinin toplumsal alanda yayılmasının en etkili aracıdır.
Sosyal medya ise egemen grubun tam tersi olarak, birey bazında etkisiz olmasına rağmen kitleleri yönlendirmek ve toplumsal hassasiyetler yaratmak ve etkiye tepki oluşturmak bağlamında kolay etkili ve güdümlenebilir bir yapıdadır.
Sosyal medya, yeni dünya düzeninde birçok ideolojiyi kutuplaştırarak ve bir araya getirerek etkileşime soksa da bu ideolojilerden ve fikirlerden çok etkilenen radikalizme yakın eylemsel yapıları da etkisel gücü itibariyle büyütmektedir.
Bu anlamda toplumda sosyal medya kullanım gerçeğini kabullenerek eğitim müfredatlarından başlamak suretiyle toplumu oluşturan bireylere olabildiğince hızlı ve etkili bir şekilde “sosyal medya okuryazarlığı” eğitimleri verilmeli ve bilinç seviyesi yükseltilmelidir.
Research Interests:
BEĞENİ PEŞİNDE KOŞANLAR 3G, 4G, Mobil Cihazlar, Sosyal Medya derken birden bire dedeler, babaanneler bile “cigabayt” nedir bilir hale geldi. Konumuz sosyal medya ve beğeni çılgınlığı!.. Sosyal medya deyip geçmeyin. Türkiye’de en yaygın... more
BEĞENİ PEŞİNDE KOŞANLAR
3G, 4G, Mobil Cihazlar, Sosyal Medya derken birden bire dedeler, babaanneler bile “cigabayt” nedir bilir hale geldi.
Konumuz sosyal medya ve beğeni çılgınlığı!..
Sosyal medya deyip geçmeyin.
Türkiye’de en yaygın kullanılan sosyal medya platformu Facebook gibi görünse de en aktif kullanılanı Youtube.
Devamında ise; Facebook ,Instagram, Snapchat, Twitter geliyor.
Türkiye’de nüfusun %72’sinde yani 59 milyondan fazla internet kullanıcısı var.
Türkiye’de 52 milyon sosyal medya kullanıcı var.
Bunların yaklaşık %84’ü ise aktif kullanıcı.
Facebook verileri ise ilginç; Türkiye’de 16 yaş üstü yaklaşık 51 milyon Facebook kullanıcı var. Instagram kullanıcı sayısı ise 38 milyon.
Yetişkinlerin %98’i cep telefonu kullanıyor.
Bunların %77’sinin telefonu ise akıllı yani internet kullanma özelliği var.
Sosyal medyada geçirilen süre ise günlük ortalama 2 saat 46 dakika!
Bunlar çok büyük ve dehşet verici rakamlar.
Samsun’a baktığımızda ise bugün itibariyle 790 bin Facebook kullanıcısı var ve bunların 665 bine yakını aktif kullanıcı.
***
Bu rakamlar neden önemli?
Önemli çünkü bireyin dolaysıyla toplumun yaşamında internet ve buna bağlı sosyal medya olmazsa olmazı oldu.
İnternetsiz ve sosyal medyasız bir ay geçirdiğinizi bir düşünsenize!
***
Sosyal medyanın toplumun neredeyse tamamına yayılması sonrasında bir “Like” yani “Beğen” çılgınlığıdır gidiyor. “Bireylerin toplumdaki yeri ve statüsü neredeyse takipçi ve beğenilere göre değerlendiriliyor” desek yanılmış olmayız.
Sosyal medyayı bir “sahte yaşamlar alanı” olarak kullanan bireyler aynı zamanda bir “dikizleme kültürü” oluşturdu.
Yaşamın içindeki güzellikleri yaşamak ve hissetmek için değil de neredeyse sosyal medyada paylaşmak ve beğeni almak için yapar olduk.
Birçok kullanıcı neredeyse “Like” peşinde koşup, beğenilip paylaşılır olmak ister olmuş.
Bu “Like”cılara ve beğeni peşinde koşanlara kötü bir haberim var. Artık beğenilerinizi sizden başkası göremeyecek.
Evet! Sadece siz göreceksiniz.
Filtreli yaşamlar sona eriyor anlayacağınız!..
Instagram ve Facebook sosyal medyadaki bu yozlaşma üzerine kullanıcıların ve dolaysıyla toplumun psikolojisini bozan ve sanal yaşamlar peşinde koşanlara karşı bir tedbir çalışmasını test etmeye başladı.
Bu “Like” çılgınlığının devam etmesi durumunda yaşanacakları anlamak için bir Netflix’te yayınlanan “Black Mirror” dizisinin 3. Sezon, 1. Bölümünü izlemenizi de ayrıca tavsiye ederim.
Böylece gelecek adına bugünlerden ve sosyal medya çılgınlığından neden bu kadar endişe etmemiz gerektiğini anlarsınız.
***
Yazılarıma bir süredir ara vermiştim.
Bundan sonra daha sık yazmaya çalışacağım.
Görüşmek dileğiyle!..

Hüseyin Kurt
Research Interests:
Fes adı Fas'ta yayılıp giyildiği için bu adı almış. Osmanlı’da bir Müslüman simgesi haline getirilmiş olan fes, 1800'lerde Halife ve Padişah olan II. Mahmut zamanında Fas’tan örnek alınarak kabullenilmiş ve resmileştirilmiş. Fesin... more
Fes adı Fas'ta yayılıp giyildiği için bu adı almış.
Osmanlı’da bir Müslüman simgesi haline getirilmiş olan fes, 1800'lerde Halife ve Padişah olan II. Mahmut zamanında Fas’tan örnek alınarak kabullenilmiş ve resmileştirilmiş.
Fesin resmileştirilmesi “kıyafet nizamnamesi”  yani o dönemin kıyafet devrimi ile uygulanarak kullanılmaya başlanmış, sonraları Yunan adalarında oturan Rumlar günlük yaşamlarında kullanmaya başlamış. Hatta Rumlar fese bizden daha cok sahip çıkmış.
Osmanlı’da giyim konusundaki ilk devrim olan bu kıyafet nizamiyesi 1826 yılında çıkartılmış sarık ve cübbe yasaklanmış, devlet memurlarına, ilk kez; fes, pantolon ve ceket giyilmesi zorunluluğu getirilmiş!
O dönem fes, ulemanın yani din alimlerinin büyük tepkisine neden olmuş hatta II. Mahmut'un adı “gavur padişah”a çıkmıştı!
Bu değişime padişah da kravat takarak katılmış ve Osmanlı’da kravat takan ilk padişah olmuş.
İlk aşamada Tunus'a 50 bin fes siparişi verilse de sonraları Fransa'dan getirilmiş en son ise Avusturya'dan satın alınmaya başlanmış.
Avusturya’nın Bosna’yı ilhakından sonra protesto edilerek kafalardan atılan fesler yerini kalpaklara bırakmış.
Kendisine tarihçi(!) dedirten bir kişinin fesin tarihini bile bile takması bile başlı başına bir tartışma konusu ve topluma bir mesajdır.
Ne demişti o dönemin uleması “fes takmak gavur işidir!”
Biz demiyoruz ulema diyor!
Ülke yeni bir sürece girdi. Son dönemde ülke, bölgede ve dünyadaki gelişmeler Türk toplumunu yakın gelecekte yeni sınavların beklediğinin bir göstergesi. Öncelikle ekonomi konusundan başlayalım; Dünyadaki ilk ekonomik kriz olan “Uzun... more
Ülke yeni bir sürece girdi.
Son dönemde ülke, bölgede ve dünyadaki gelişmeler Türk toplumunu yakın gelecekte yeni sınavların beklediğinin bir göstergesi.
Öncelikle ekonomi konusundan başlayalım;
Dünyadaki ilk ekonomik kriz olan “Uzun Depresyon” 1873-1896 yıllarında görülmüş sonrasında I. Dünya Savaşı yaşanmıştı.
Bu ekonomik kriz Osmanlı’nın çöküşünü hızlandırmış sonuçları itibariyle de 1881 yılında Düyun-u Umumiye kurulmasına ve sonrasında Osmanlı’nın yıkılmasına kadar gitmişti.
“Uzun depresyon” olarak adlandırılan ilk ekonomik kriz 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın çıkışına kadar devam etmişti.
***
Kapitalizmin yaşadığı 2. büyük kriz olan “Büyük Bunalım” veya “Büyük Depresyon” 1929’da başlamış, yanlış ekonomik kararlar sonrası Avrupa’nın göbeğinde Hitler Almanya’sının doğuşuna ve nihayetinde II. Dünya Savaşı’na neden olmuştu.
II. Dünya savaşı sonrasında devam eden I. Soğuk Savaş dönemi, 1990’larda kapitalist sistemin ve kültürün dünyaya egemen olması sonucu oluşan küreselleşmenin önünü açmış ve tüm dünyada kabul görmüştü.
Eskiden devletin kurumu TÜPRAŞ vardı! Çiftçiye üreticiye gübre üreten TÜGSAŞ ve İGDAŞ gider TÜPRAŞ’tan hammadde alırdı. Bu gübreler ile üretilen hububat ve yemlik ürünleri TMO çiftçiden satın alır, TZDK ve YEMSAN’ın verirdi. Hububat... more
Eskiden devletin kurumu TÜPRAŞ vardı!
Çiftçiye üreticiye gübre üreten TÜGSAŞ ve İGDAŞ gider TÜPRAŞ’tan hammadde alırdı.
Bu gübreler ile üretilen hububat ve yemlik ürünleri TMO çiftçiden satın alır, TZDK ve YEMSAN’ın verirdi.
Hububat piyasaya uygun fiyattan satılır, vatandaşın ekmeği pirinci uygun fiyattan tüketmesine zemin hazırlanırdı.
Çiftçinin hayvansal üretim için yem ihtiyacını TZDK ve YEMSAN’a bağlı Türkiye’nin dört bir yanındaki 30 yem fabrikası işletmesi karşılardı.
Çiftçi birliklerine ve çiftçilere işletme sermayesi olarak, T.C. Ziraat Bankası ve TKKMB üzerinden uygun ve sübvansiyonlu krediler sağlanırdı.
Bu kredi sağlayan kurumların verdiği krediler ile üretici TZDK’undan traktör ve zirai alet ve makinalarının tedarikini uygun fiyattan yapar, TİGEM’den tohum ihtiyacını, TZDK’dan ve çiftçi birliklerinden gübre ihtiyacını karşılardı.
Üretilen ürünleri TMO, TEKEL, TŞFAŞ, SEK, EBK, ÇAYKUR satın alır, piyasayı dengeler, fiyatları düzenler ve üretim yapardı.
Yapardı!
Çünkü artık yapmıyor veya yapamıyor!
Cumhuriyetin birikimi olan bu kurumlar özelleştirme adı altında satıldı.
Satılmadan önce içleri boşaltıldı.
Bilerek zarar ettirildi.
Emperyalizmin yeni adı küreselleşme adı altında ABD’nin, IMF’nin, AB’nin, Dünya Bankasının politikalarına ve dayatmalarına kurban edildi.
Research Interests:
Bu seçimler ilginç olacak! ‘Türk tipi başkanlık’ dediğimiz “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”, 24 Haziran’daki seçimle rejim değişikliği tamamlanmış olacak. Parlamenter sistemin sonu geldi! Mevcut sistemde yani parlamenter sistemde... more
Bu seçimler ilginç olacak!
‘Türk tipi başkanlık’ dediğimiz “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”, 24 Haziran’daki seçimle rejim değişikliği tamamlanmış olacak.
Parlamenter sistemin sonu geldi!
Mevcut sistemde yani parlamenter sistemde vatandaş, vekil adaylarına bakmaksızın partisine, Başbakan olarak görmek istediği parti genel başkanına oy veriyordu.
Dolaysıyla büyük bir kesim için vekilin pek önemi yoktu.
Yeni sistemde ise artık Başbakanlık makamı yok.
Hal böyle olunca vekillere verilen oylar direkt olarak Cumhurbaşkanına gitmemiş olacak.
Aynı belediye başkanı ve meclis üyelerini ayrı ayrı seçmek gibi!..
Zaten yeni sistemde vekillikte bir nevi ‘encümenlik’ gibi olacak.
Bu durum ise vatandaşın vekil adaylarını tek tek incelemesi ve bir anlamda hesaplaşması anlamına da geliyor.
Siyasi partiler, tabanda karşılığı olmayan ve profili düşük vekilleri aday gösterirse bu seçimde işleri zor!
Gerçekten milletin içinden çıkmış vekil adayları daha şanslı!
Ama milletin içinden çıkmış milletvekili adayları yerine Ankara’dan belirlenen parti vekili arasında fark var;
“Birisi milletin TBMM’deki vekili, diğeri ise partinin millet içindeki temsilcisi!..”
Research Interests:
Milletvekili hesaplama yöntemi değişti!
Rejim değişikliği ile ilgili ittifak düzenlemesiyle milletvekilliği hesaplama formülü olan “d’Hont sistemi” değişmese bile yöntem değişti;
Öncelikle ittifak içi hesaplamalar yapılacak.
Research Interests:
Bakanlar Kurulu'na verilen yetkiyle Meclis çoğunluğu hangi partide olursa olsun Cumhurbaşkanı’nın atadığı bakanlar KHK çıkarabilecek. Yetki kanunundaki bu durum Anayasa’nın “Yasama yetkisi (kanun yapma yetkisi) Milleti adına Türkiye... more
Bakanlar Kurulu'na verilen yetkiyle Meclis çoğunluğu hangi partide olursa olsun Cumhurbaşkanı’nın atadığı bakanlar KHK çıkarabilecek.

Yetki kanunundaki bu durum Anayasa’nın “Yasama yetkisi (kanun yapma yetkisi) Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” denildiği 7. maddesi ile çelişiyor.
Research Interests:
Referandumdan bugüne geçen 12 aylık süreyi meclis iradesinde değerlendiremediğimiz gibi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” için gereken uyum değişiklikleri kanun yerine KHK düzenlemeleri ile 1 aya sıkıştırılarak yapılacak. Bu durum... more
Referandumdan bugüne geçen 12 aylık süreyi meclis iradesinde değerlendiremediğimiz gibi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” için gereken uyum değişiklikleri kanun yerine KHK düzenlemeleri ile 1 aya sıkıştırılarak yapılacak. Bu durum referandum sonrası mecliste ihmal edilen düzenlemeleri çıkarma yetkisini meclis iradesinden alarak OHAL’de KHK’lar ile bürokratlara devretmektir. Demokrasi ve millet iradesi adına sakıncalı bir durumdur. “Parlamenter Hükümet Sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediğimiz ve dünyada bir örneği daha olmayan bu sistemi daha tartışamadan, neler getirip neler götüreceğini mecliste taraflarından dinleyemeden bir KHK ile düzenlemeler toptan çözülecek. Hal bu ki; Dünya tarihinde ihtilaller, devrimler, savaşlar, iç çatışmalar olmadan değişmemiş rejimi referandum ve devamında seçimlerle değiştirecek olan Türkiye Cumhuriyeti, devamında bir kaos ve karmaşa yaşamamak adına uyum ile ilgili düzenlemeleri KHK yerine mecliste kanunlar ile yapmalıydı.
Research Interests:
Garip bir seçim oluyor! Veya seçimler diyelim… Hem Cumhurbaşkanlığı yani başkanlık hem de Milletvekilli seçimleri 60 gün sonra yapılacak. Önceki seçimler öncesindeki hava bu seçimde yok. Nihayetinde bu seçimlere “Cumhuriyet tarihinin en... more
Garip bir seçim oluyor!
Veya seçimler diyelim…
Hem Cumhurbaşkanlığı yani başkanlık hem de Milletvekilli seçimleri 60 gün sonra yapılacak.
Önceki seçimler öncesindeki hava bu seçimde yok. Nihayetinde bu seçimlere “Cumhuriyet tarihinin en baskın seçimi” desek yeridir.
Baskın olunca böyle oluyor demek ki!
O kadar baskın oldu ki seçmen kendisini baskı altında hissediyor. Milletvekili aday adayları ise gazı kaçmış bir halde “acaba ne yapsam” modunda…
Research Interests:
Gündem yoğun olunca birden fazla konuya kısa kısa değinmek gerekiyor. İlginç bir seçim süreci yaşanıyor; Vekillik aday adayı olmak isteyenlere bakıldığında her zamankinden farklı ve hızlı ilerleyen bir süreç var. Bu anlamda akıllar da... more
Gündem yoğun olunca birden fazla konuya kısa kısa değinmek gerekiyor.
İlginç bir seçim süreci yaşanıyor;
Vekillik aday adayı olmak isteyenlere bakıldığında her zamankinden farklı ve hızlı ilerleyen bir süreç var. Bu anlamda akıllar da karışık.
“Ben de yine varım” diyen bürokratlar mı ararsınız!
Son dönemi olduğu için başkanlıktan vekil adaylığına talik olanlar mı ararsınız!
“Adı FETÖ ile anılmış ama sırf akredite olmak için” aday adayı olanlar mı ararsınız!
“Böyle bir boşluk bir daha olmaz” diyerek “bende aday olacağım” diyen mi ararsınız!
“Yeni tur, yeni şans” diyen mi ararsınız…
“Bir dönem ara verdim, yine adayım!.. Ama ah nerede o eski günler” diyenler mi ararsınız!
Her model var anlayacağınız…
Research Interests:
Afrin unutuldu… Suriye unutuldu… Filistin unutuldu… Ekonomi unutuldu… Yunanistan’a kaptırdığımız ada, adacık ve kayalıklar bile unutuldu… Beklentiler, umutlar, arayışlar unutuldu! OHAL bile unutuldu… Gündem, rejimi değiştireceğimiz seçim... more
Afrin unutuldu…
Suriye unutuldu…
Filistin unutuldu…
Ekonomi unutuldu…
Yunanistan’a kaptırdığımız ada, adacık ve kayalıklar bile unutuldu…
Beklentiler, umutlar, arayışlar unutuldu!
OHAL bile unutuldu…
Gündem, rejimi değiştireceğimiz seçim oldu.
Hal böyle olunca seçim dışındaki konulara kısa kısa değinmek gerek.
Research Interests:
Konumuz Deizm! Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, gençlerde deizm ve ateizmin yaygınlaştığı iddialarına ilişkin, "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize,... more
Konumuz Deizm!
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, gençlerde deizm ve ateizmin yaygınlaştığı iddialarına ilişkin, "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın." dedi.
Dedi ama biraz geç dedi?
Geç dedi çünkü birileri çıkar “Bu durum oluşana kadar neredeydiniz?” diye haklı olarak sorar.
‘Deizm neden gündeme geldi veya yayılma eğilimi gösterdi’ diye incelemek gerek.
Nihayetinde; Hiçbir şey sebepsiz olmaz…
***
Önce Deizmin ne olduğundan başlayalım;
Deizm, Yaradan’a inanmakla birlikte, belli bir dinin dogmalarını ve ilkelerini benimsemeyen görüş, bir nevi Yaradan’ın evreni yarattıktan sonra onu kendisi işlemesi için kendi başına bıraktığı inancı…
Research Interests:
Research Interests:
Karadeniz’de pontus kalıntıları rahat durmuyor. 19. Yüzyılın ortalarında Yunan bağımsızlık hareketiyle ortaya çıkmış ve Megalo İdea'nın bir uzantısı olarak Doğu Karadeniz kıyılarında Pontus adı altında sözde bir Yunan – Rum devleti... more
Karadeniz’de pontus kalıntıları rahat durmuyor.
19. Yüzyılın ortalarında Yunan bağımsızlık hareketiyle ortaya çıkmış ve Megalo İdea'nın bir uzantısı olarak Doğu Karadeniz kıyılarında Pontus adı altında sözde bir Yunan – Rum devleti kurulması amacı çerçevesinde pontusculuğu yeniden gündeme getirme derdinde.
Bu amaçla sözde Ermeni soykırımı iddialarından sonra Karadeniz bölgesini Pontus hayaline hazırlamaya çalışan Rum çetecilerin zulmünden bölge insanını kurtarmak üzere Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919’un 100. yılı olan 19 Mayıs 2019’u da sözde “Pontus soykırımı günü” olarak yedekte tutulmaktadır.
Research Interests:
Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez, Kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz... Bu nedenler verilerin işlenmesi ve ham verilerin çözümlenmeye hazır hale getirilmesi ile oluşan istatistik ve yorumları “yönetişim kavramı”nın... more
Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez,
Kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz...
Bu nedenler verilerin işlenmesi ve ham verilerin çözümlenmeye hazır hale getirilmesi ile oluşan istatistik ve yorumları “yönetişim kavramı”nın temelini oluşturur.
“Yönetişim” size yeni bir kavram gibi gelebilir!..
Yönetişim yani “governance” kavramını “bir tarafın diğerlerini yönetmesinden ziyade karşılıklı etkileşimin ön planda olduğu bir ilişkiler bütünü” olarak tanımlayabiliriz.
Yönetişim diğer bir tanımla; katılımcı, paylaşımcı, tutarlı, sorumlu, şeffaf, hesap verebilir ve adil bir yaklaşımla karşılıklı etkileşime dayalı yönetim faaliyetleri yani “birlikte yönetmek”tir.
Birlikte yönetebilmek için ise tarafların birbirine karşı samimi olması gerekir.
Veri ve istatistikleri yok sayarak, tahammül edememek, saklamak, pembe tablolar çizmek orta çağdan kalma bir yönetim şekli olabilir ama asla yönetişim tarzı olmayacaktır.
Research Interests:
Zor bir süreçten geçiyoruz!.. Geçiyoruz ama aklımıza gelenler de sürekli başımıza geliyor… Hal böyle olunca bugün aklımıza gelenler, gelecek adına bizleri iyiden iyiye endişelendiriyor… Son dönem bölge siyaseti NATO (AB-ABD) ile... more
Zor bir süreçten geçiyoruz!..


Geçiyoruz ama aklımıza gelenler de sürekli başımıza geliyor…


Hal böyle olunca bugün aklımıza gelenler, gelecek adına bizleri iyiden iyiye endişelendiriyor…


Son dönem bölge siyaseti NATO (AB-ABD) ile Rusya arasına sıkış(tırıl)mış halde…


İşte bu endişenin ve sıkışmışlık sonucunda ülke;


NATO ile olan bağlayıcılık dolayı Rusya merkezli/destekli bir yapının, Rusya’ya yakınlaşmadan dolayı NATO merkezli/destekli olası bir müdahale olması Anadolu üzerinde iki kutuplu yapıdan herhangi birisinin otorite/egemenlik kurma ihtimali düşünen beyinleri kemiriyor…


Türkiye Cumhuriyeti için ne NATO/ABD, ne de Rusya ile yakınlık birbirine alternatif değildir ve olmamalıdır.


Koşulsuz, şartsız ve onursuzca kabul edilecek iki durumda hiçbir milli çıkara hizmet etmez…


Yıllardan beri dış siyasette fütursuzca kullanılan “dost” kavramını kullananlar ve milletin bir kısmını da inandıranlar, uluslararası ilişkilerde dostluğun asla olmadığını, çıkar ve menfaat üzerine kurulu bir yapı olduğunu halen daha kavrayamadı! Kavramış ise halen daha algı yapma derdinde…
Research Interests:
S-400!.. Rus yapımı Hava Savunma Sistemi! Rusya haricinde henüz kimsede yok ama Çin’e bu yıl 48 fırlatma rampası teslim edilecek. Hindistan’la ise henüz bir satış anlaşması yapılmamış. Ermenistan, Vietnam, Mısır, Kazakistan ve... more
S-400!..

Rus yapımı Hava Savunma Sistemi!

Rusya haricinde henüz kimsede yok ama Çin’e bu yıl 48 fırlatma rampası teslim edilecek. Hindistan’la ise henüz bir satış anlaşması yapılmamış.

Ermenistan, Vietnam, Mısır, Kazakistan ve Belarus’ta S-400’ler ile ilgileniyor.

Ülke olarak bugünlerde Rus yapımı S-400 satın alınması konusunda anlaştığımız haberleri yayılıyor…

Rusya tarafı her ne kadar "Taraflar ilgili ve görüşmeler devam edecek." dese de bir kısım Türk medyasına göre sanki S-400 alımı konusunda “işlem tamam” havasındayız…

S-400 konusu basit bir füze alımı ihalesi veya süreci değil…
Research Interests:
Nazi; Nasyonal sosyalist… Etnik milliyetçilik ile sosyalizmi birleştiren, ırkçı, anti-kapitalist, anti-semitik (Yahudi düşmanı) ve anti-Marksist bir dünya görüşü… Bugünlerde Nazi ve Hitler Almanya’sı cümle içinde çok kullanılıyor,... more
Nazi;
Nasyonal sosyalist…
Etnik milliyetçilik ile sosyalizmi birleştiren, ırkçı, anti-kapitalist, anti-semitik (Yahudi düşmanı)
ve anti-Marksist bir dünya görüşü…
Bugünlerde Nazi ve Hitler Almanya’sı cümle içinde çok kullanılıyor, haberlerde sıkça duyuluyor.
Nazizm ve Hitler Almanya’sını gelin biraz inceleyelim!
***
II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki birçok sosyal bilimci bir sorunun cevabını aradı;
“Dünyanın o kadar tanınmış Alman bilim adamı, sanatçısı, aydını nasıl mantıksız bir kitle/toplum haline gelmişti,
Dünya tarihinin en büyük kitle katliamına sessiz kalmış, bir faşiste boyun eğerek emrine girmişti?”
Araştırmacılar uzun süren çalışmalardan sonra Almanların beyninde “R-Kompleks” denilen beyin bölgesinin baskın hale getirilmiş olduğunu keşfetti.
Yani; “Her beyinde bulunan R-kompleksi yönetilerek, kitlelerin beynindeki ilkel güdüler ortaya çıkarılmış, böylece Almanların mantıklı düşünmeleri engellenmişti!”
İngilizcesi “Reptilian complex” olan R-Kompleks, her beyinde bulunan 3 katmandan en içte bulunan “sürüngen (ilkel) beyin bölgesi”.
R-Kompleksin asıl görevi hayatta kalmak, ikinci görevi ise soyun devamı için üremektir.
Research Interests:
Yıl 1972, Yer, Hollanda’nın Rotterdam şehri… Türklerin pansiyon kiralarını arttırmaları üzerine başlayan tartışmalar Hollandalıların “işimizi elimizden alıyorlar” diye devam etti… Ardından tırmanan yabancı düşmanlığı şehri ve ülkeyi... more
Yıl 1972,

Yer, Hollanda’nın Rotterdam şehri…

Türklerin pansiyon kiralarını arttırmaları üzerine başlayan tartışmalar Hollandalıların “işimizi elimizden alıyorlar” diye devam etti…

Ardından tırmanan yabancı düşmanlığı şehri ve ülkeyi karıştırmıştı…

Olay aslında bir Türk ile Hollandalı arasındaki adi bir bıçaklanma olayıyla başlamıştı…

Ama iş büyüdü!

Yüzlerce Hollandalı. Türklerin yaşadığı pansiyonlara saldırdı ve ortalığı tarumar etti…
Research Interests:
“Birlikten kuvvet mi doğar” mı? Eee!.. Atalarımız dediğine göre doğar ama yine o atalarımız; “Nerede çokluk…” ile başlayan sözleri, “…üzerinden geçinmek” deyimlerini de bizlere miras bırakmışlar… Ne diyoruz hep; “El ele verirsek bu... more
“Birlikten kuvvet mi doğar” mı?


Eee!.. Atalarımız dediğine göre doğar ama yine o atalarımız; “Nerede çokluk…” ile başlayan sözleri, “…üzerinden geçinmek”  deyimlerini de bizlere miras bırakmışlar…


Ne diyoruz hep; “El ele verirsek bu vatanı cennet yaparız”…


Peki ya "-mış gibi yapanlar"?


Şimdilerde “-mış gibi yapmak” deyimleri dilimize dolanmış durumda…


Neden?


Nedeni belli; “Dürüst olmayan samimiyetler”…


Memlekette, toplumsal ikiyüzlülük ve içi boş kahramanlıklar havada uçuşuyor…


Kendilerince toplumda güçlü olma, yaşama tutunma çabaları bireyleri “-mış gibi yapmak” veya “-maya çalışmak” durumlarına itiyor…


Hayatı idare ederek yaşamaya çalışmak isteyenlerin özeti sanki!


Özetle çağın yeni bir “cahillik ürünü”…


Ne diyor şair;


“mış gibi yaptım ben hep, güçlüymüş gibi,
canı hiç yanmazmış gibi, yaşıyormuş gibi.”


***


Bu, –mış gibi yapanları ve bunun mantığını çözmek için 1883’te Fransız bir Ziraat Mühendisi olan Max Ringelmann ilginç bir deney yapar;


İp çekme deneyi!..


İpi çekenler ne kadar çoğalırsa, her bir çekenin sarf ettiği kuvvet de azalıyor ve 8 kişide %50’ye düşüyor!


Eee! Ne de olsa “İnsanoğlu tembel!”…


Özellikle de grup olarak yapılan işlerde fark edilmediğini hissettiği daha da tembel!..


Kişi neredeyse kalabalığa, kitleye kendisini bırakıp kayboluyor…


Ve maalesef bunu bilerek yapıyor…


Ringelmann’ın deneyi, 20 öğrenciye tek başlarına ve gruplar halinde 5 metre uzunlukta bir ipi çekmelerini istiyor.


İpin ucuna ise sabitlenmiş ve kuvvet ölçmeye yarayan kuvvetölçer yerleştiriyor…


Bu alet, deneklerin harcadıkları kuvveti gösteriyor.


İpin ucundan 2 öğrenci çektiğinde harcadıkları ortalama kuvvet, tek başlarına harcadıklarının %93’üne eşitti.


Yani 2 öğrenci olarak aynı ipi çektiklerinde her bir denek, %7 daha az güç harcıyor…


3 öğrencide bu oran %85’e,


4 öğrencide %77’ye düşüyor…


Ve tembellik halkası bu şekilde, 8 kişilik öğrenci grubunda herkes kendi kapasitesinin sadece yarısı kadar kuvvet harcayana dek devam ediyor.


Psikologlar bu etkiyi “Ringelmann etkisi” olarak adlandırıyorlar
"bir gruptaki birey sayısı arttıkça gruptaki her bireyin verimliliğinin düşeceği" teorisi olarak da tarihe geçiyor…
Research Interests:
Yıl 1958, John B. Calhoun, adlı ABD’li bir davranış araştırmacısı II. Dünya Savaşı sonrasında artan nüfus artışının dünyada oluşturacağı etkileri araştırmak için bir deney tasarlar. Deneyler serisi 1958-1962 arasında Norveç sıçanları,... more
Yıl 1958,

John B. Calhoun, adlı ABD’li bir davranış araştırmacısı II. Dünya Savaşı sonrasında artan nüfus artışının dünyada oluşturacağı etkileri araştırmak için bir deney tasarlar.

Deneyler serisi 1958-1962 arasında Norveç sıçanları, 1968-1972 arasında ise farelerle gerçekleştirir.

Çalışmaları sonrasında yazdığı “Popülasyon Yoğunluğu ve Sosyal Patoloji” başlıklı makalede “davranış batağı” terimini yaratır.

“Toplumsal çöküş”ü anlatan bu deneyler serisi sonucunda ortaya çıkan ünlü deneye “Universe 25” (25. Evren) adını verir.
Research Interests:
Ülkedeki siyasi ekonomik ve siyasi gelişmeleri sadece at gözlüğü ile sadece ülke içerisinde olan olaylara bakarak çözemeyiz! Hele ki; siyasi ve ekonomik gelişmelere bir de güvenlik ile ilgili gelişmeleri ekleyince komşulara, bölgeye ve... more
Ülkedeki siyasi ekonomik ve siyasi gelişmeleri sadece at gözlüğü ile sadece ülke içerisinde olan olaylara bakarak çözemeyiz!

Hele ki; siyasi ve ekonomik gelişmelere bir de güvenlik ile ilgili gelişmeleri ekleyince komşulara, bölgeye ve dünya siyasetine ve buna bağlı gelişmelere bakmak gerek…

***

Kuzeyden başlayalım;

ABD ordusuna ait tank ve diğer zırhlı araçlar, NATO çerçevesinde Polonya, Baltık Devletleri ve Romanya'ya son dönemde konuşlandırıldı.

ABD, var olduğunu iddia ettiği "Rusya tehdidi”ne karşı son askeri sevkiyatı Almanya'nın Baltık Denizi'nde ki Bremerhaven şehrinden yaptı.

ABD'nin Avrupa'ya yaptığı askeri yığınakta, araçların "çöl olmayan bir bölgeye" sahra (çöl) kamuflajlı olarak getirilmesi dikkat çekici!
Research Interests:
Ecdattan yadigar bir söz, bir nasihat vardır biz Türklere; “Elçiye zeval olmaz” Olmaz çünkü elçiye yapılmış olan temsil ettiği ülkeye, başkana, krala, padişaha yapılmış sayılır ve “savaş sebebidir”… Dün meydana gelen ve tarihe “19 Aralık... more
Ecdattan yadigar bir söz, bir nasihat vardır biz Türklere; “Elçiye zeval olmaz”
Olmaz çünkü elçiye yapılmış olan temsil ettiği ülkeye, başkana, krala, padişaha yapılmış sayılır ve “savaş sebebidir”…
Dün meydana gelen ve tarihe “19 Aralık 2016 Rusya Büyükelçisine Ankara’da suikast” olarak geçecek olan olay akılları birden karıştırdı.
Karıştırdı çünkü olayı yapan bir polisti!..
Olayı daha da karmaşık hale getiren ise polisin olay sırasında Arapça olarak El Kaide ya da  El Nusra imajı oluşturmaya özen göstermesi!..
Bu suikast kameraların ve gazetecilerin önünde yapıldı. Neredeyse canlı yayın denilebilecek bir medya yapısının önünde cereyan etti.
Propaganda, mesaj ve algı açısından mükemmel(!) bir zamanlama…
Research Interests:
Ülke resmen savaşta desek abartı mı olur bilmiyorum! Bildiğim bir şey var o da; Türkiye’nin, IŞİD terör örgütüne karşı uluslararası anlaşmalardan ve TBMM'nin verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak sınır ötesi operasyon... more
Ülke resmen savaşta desek abartı mı olur bilmiyorum!
Bildiğim bir şey var o da;  Türkiye’nin, IŞİD terör örgütüne karşı uluslararası anlaşmalardan ve TBMM'nin verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak sınır ötesi operasyon düzenliyor olması…
Özetle; Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor!
Research Interests:
Isis and Daesh
Özet bir tarih turu da bize gösteriyor ki; ABD’nin bölgedeki en büyük korkusu Türkiye’nin yönünü doğuya, Asya’ya çevirmesi ve Rusya ile yakınlaşması… Ve bunu önlemek adına da “yaklaşanı yakarım” politikasını da yıllarca sürdürmüş ve... more
Özet bir tarih turu da bize gösteriyor ki; ABD’nin bölgedeki en büyük korkusu Türkiye’nin yönünü doğuya, Asya’ya çevirmesi ve Rusya ile yakınlaşması…

Ve bunu önlemek adına da “yaklaşanı yakarım” politikasını da yıllarca sürdürmüş ve sürdürmekte…
Research Interests:
Türkiye’de seferberlik; 1926 yılında Mussolini’nin Doğu Akdeniz ve Antalya yöresinde hak iddia etmesi üzerine, 2. Dünya savaşının başında 1941 yılında da ilan edilmiş ve o dönem 19-21 yaş arası gençler seferberlik ilan edilerek... more
Türkiye’de seferberlik;

1926 yılında Mussolini’nin Doğu Akdeniz ve Antalya yöresinde hak iddia etmesi üzerine,

2. Dünya savaşının başında 1941 yılında da ilan edilmiş ve o dönem 19-21 yaş arası gençler seferberlik ilan edilerek silahaltına alınmış.
Research Interests:
Çocukluğum Kızılırmak Deltası Deltası'nın hemen kenarında olan Yörükler Köyü’nde geçti. O nedenle deltayı, balık göllerini, subasar ormanları iyi bilirim. Subasar ormanlar demişken eskiden evimiz ormanın içerisindeydi. Yörük olduğumuz... more
Çocukluğum Kızılırmak Deltası Deltası'nın hemen kenarında olan Yörükler Köyü’nde geçti.
O nedenle deltayı, balık göllerini, subasar ormanları iyi bilirim.
Subasar ormanlar demişken eskiden evimiz ormanın içerisindeydi. Yörük olduğumuz için o evin yerleşkesine “kışla” derdik.
Şimsilerde sizlerin “Galeriç” dediğiniz isim aslında “Geleriç” tir. Bu ismi de ulu dedelerimiz koymuş ama birisi gelip geleriç’i galeriç yapıvermiş.
Geçtiğimiz günlerde de denize akan ve göllerin ana deniz bağlantısı olan bizim “balık gölü kanalı” dediğimiz yere ise “horhor deresi” denilerek tabela asıldığını fark ettim.
Bu sonradan değiştirilen ve koyulan isimlere köylü gülüyor haberiniz olsun.
Gülüyor ama bir o kadarda çekiniyor.
Nihayetinde o alanın köylüde tapusu var. Ha tapuların bir kısmı hazine ile 56 yıldır davalık. Köyün kurucusu olan 13 aile köyün diğer alanlarını olduğu gibi bu alanı da parası karşılında almış.
Köyün nasıl alındığını ve sonrasında yaşanan dava sürecini daha önceki “Yörüğün 56 Yıl Süren 'Aziz Nesinlik Çilesi” başlıklı yazımda yazmıştım. Merak edenler internetten ulaşabilir.
Research Interests:
Tarihin tozlu rafları arasında kısa bir tur atalım ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar gelelim; Yıl 1945, II. Dünya Savaşı sona erdi. Almanya’nın yenilmesinden sonra Sovyetlerin eline geçen yazışmalar, o güne kadar Türkiye’ye karşı... more
Tarihin tozlu rafları arasında kısa bir tur atalım ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar gelelim;

Yıl 1945,

II. Dünya Savaşı sona erdi. Almanya’nın yenilmesinden sonra Sovyetlerin eline geçen yazışmalar, o güne kadar Türkiye’ye karşı ılımlı olan Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği’nin tavrının değişmesine neden oldu.

Türkiye’ye muhtemel bir saldırı için Romanya’ya asker yığan Sovyetler Birliği, boğazlarda üs, Kars ve Ardahan bölgesini istedi.

Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM)’ye üye oldu.

Yıl 1947,

Sovyetler Birliği ile ABD arasında başlayan I.Soğuk Savaş döneminin başlaması ve Türkiye’nin BM’ye üyeliği ile kazanılan zaman yetmemeye başladı.

Türk-Amerikan ikili antlaşmasının imzalanmasından sonra ABD, Türkiye’ye askeri yardımlar başladı.
Research Interests:
ABD seçim sonuçları açıkçası beni şaşırttı! Benim için ehven-i şer olan adaylara her ne kadar “Başkan kim olursa olsun ABD’nin küresel çıkarları doğrultusunda sisteme uyacaklar” olarak düşünsem de Trump’ın başkan olması sadece bizi değil... more
ABD seçim sonuçları açıkçası beni şaşırttı!
Benim için ehven-i şer olan adaylara her ne kadar “Başkan kim olursa olsun ABD’nin küresel çıkarları doğrultusunda sisteme uyacaklar” olarak düşünsem de Trump’ın başkan olması sadece bizi değil tüm dünyayı şaşırttı.
Nihayetinde 70 yaşındaki emlak milyarderi "Donald Trump" ABD’nin 45. Başkanı oldu.
Demek ki: dünya öngördüğümüzden çok daha fazla değişmiş ve hızla değişmekte!
***
Trump kim?
Aslen Alman kökenli!
Papa, Trump için “Trump Hristiyan değil” dediği için dinini bilemiyoruz ama kendisi “Hristiyanım” diyor.
Dedesi, 1885’te ABD’ye göç etmiş.
Altın çıkarmak için Kanada’ya gitse de ticaretle uğraşmış hatta bir dönem kadın satarak geçimini sağlamış.
Babası bir ırkçı ve Ku-Klux Klan üyesi.
Beş kardeş olan Trump, 1946’da doğmuş. Trump soyadının aslı Almanca “Triumph” olup, “zafer” anlamına gelmekte.
Bu 3. evliliği ve toplam 5 çocuğu var.
Research Interests:
Samsun Havaalanı konusu bugünlerde çok tartışılıyor. Nedeni ise; 1 Mart-31 Mayıs 2017 tarihleri arasında “pist, apron ve taksi yollarındaki fiziki sorunlar nedeniyle onarım çalışmaları yapılacağından” hava trafiğine kapatılacak olması.... more
Samsun Havaalanı konusu bugünlerde çok tartışılıyor.
Nedeni ise; 1 Mart-31 Mayıs 2017 tarihleri arasında “pist, apron ve taksi yollarındaki fiziki sorunlar nedeniyle onarım çalışmaları yapılacağından” hava trafiğine kapatılacak olması.
Toplamda 90 gün kapalı kalacak!
Samsun ve Havaalanı konusunu biraz derinlemesine inceleyelim.
Samsun’un ulaşabildiğim en eski uçak pisti, pervaneli küçük uçakların iniş yaptığı alan olan bugünkü Gülsan Sanayi'nin olduğu yerler…
Şuan Samsun’da “dünyada üzerine toplu konut yapılan ilk ve tek havaalanı” olan eski pisti saymazsak açık 2 havaalanımız var.
Bunlardan uluslararası olan Samsun Çarşamba Havalimanı ve 19 Mayıs ilçesinde bulunan ve OMÜ’ye ait eğitim amaçlı kullanılan havaalanı.
19 Mayıs ilçesindeki havaalanı da hikayesi biraz ilginç. Bu alanda uçuşlar amatör olarak yapılır, iniş kalkış içinse, doğal düzlük olan ve bugün Kızılırmak Deltası’nda bulunan yazları kurumuş göl tabanı kullanılırdı. Sonrasında 19 Mayıs Belediye Başkanı Yılmaz Erel’in desteği ile bu havaalanı Samsun’a kazandırılmıştı.
Research Interests:
Dünyada en çok fındık sırasıyla; Türkiye, İtalya, ABD, Azerbaycan, Gürcistan, İspanya gibi ülkelerde yetiştiriliyor. İlginçtir; dünyada fındık alımının %91’i Avrupa ülkeleri tarafından yapılmakta! Bu alımın %80`i de çikolata ve... more
Dünyada en çok fındık sırasıyla; Türkiye, İtalya, ABD, Azerbaycan, Gürcistan, İspanya gibi ülkelerde yetiştiriliyor.

İlginçtir; dünyada fındık alımının %91’i Avrupa ülkeleri tarafından yapılmakta!

Bu alımın %80`i de çikolata ve şekerleme sanayinde hammadde olarak kullanılmakta.

Dünyada fındık ihracatının son 5 yıllık ortalaması 621 bin ton ve bunun %80’i Türkiye tarafından gerçekleştiriliyor.

Başka bir ilginçlik daha var; Fındık üretimi olmamasına rağmen dünyaya fındık satan Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve İsviçre gibi ülkeler!..

Yani bizden alıp diğer dünya pazarlarına satıyorlar (re-export)…
Research Interests:
Tam adı “Eagle IM”… IM İngilizcede Instant Messenger’ın kısaltılmış hali! Türkçesi ise; “anlık mesajlaşma”… Uygulamanın piyasa sürüm tarihi Mayıs 2015 veya biraz daha öncesine denk geldiğini söylemek mümkün. Eagle IM anlık mesajlaşma... more
Tam adı “Eagle IM”…
IM İngilizcede Instant Messenger’ın kısaltılmış hali! Türkçesi ise;  “anlık mesajlaşma”…
Uygulamanın piyasa sürüm tarihi Mayıs 2015 veya biraz daha öncesine denk geldiğini söylemek mümkün.
Eagle IM anlık mesajlaşma uygulaması, mobil cihazlarda kullanıldığı gibi masaüstü/sabit tablet bilgisayarlara da kurulabilen bir uygulama. İddialara göre FETÖ denilen kapsamında bulunan Eagle uygulamaları mobil cihazlara yani cep telefonu veya tabletlere değil sadece masaüstüne kurulmuş.
Eagle uygulamasında üç katmanlı bir şifrele yöntemi ve sanal kullanıcı tanımlaması kullanılmış!
Yani her kullanıcı kendisine bir kullanıcı kodu oluşturuyor. Sistemde ad, soyad, cep telefonu numarası veya e-posta adresi yerine kod adı kullanılıyor.
Research Interests:
4 Haziran 1922 ABD Donanmasından USS Sands ve USS McFarland ve USS Sturtevant zırhlıları Samsun açıklarına gelerek demir atarlar. 7 Haziran 1922 Çarşamba sabaha karşı; Yer; Samsun açıkları… Samsunlu uyandığında ufukta 2 zırhlı, 2 yardımcı... more
4 Haziran 1922
ABD Donanmasından USS Sands ve USS McFarland ve USS Sturtevant zırhlıları Samsun açıklarına gelerek demir atarlar.
7 Haziran 1922 Çarşamba sabaha karşı;
Yer; Samsun açıkları…
Samsunlu uyandığında ufukta 2 zırhlı, 2 yardımcı kruvazör, 4 mayın tarama gemisinden oluşan Yunan savaş gemilerini görür!
Gemileri gören Samsun Bahriye Muhafız Müfrezesi ve Topçu bataryalarını sahile yerleştirir ve cephane yığar…
Mayın tarama gemileri Samsun feneri önlerine gelir! Mayınları temizledikten sonra Yunan gemileri kıyıya yaklaşır.
Samsun’da sokağa çıkma yasağı uygulanır.
Research Interests:
byLock 2014 yılı başlarında geliştiricisi tarafından yayına verilmiş bir mobil uygulama. Uygulamanın güvenlik sertifikasına göre byLock’un programcısı; David Keynes Programcı ABD merkezli ve Oregon Eyaleti merkezli… byLock, karşılıklı... more
byLock 2014 yılı başlarında geliştiricisi tarafından yayına verilmiş bir mobil uygulama.
Uygulamanın güvenlik sertifikasına göre byLock’un programcısı; David Keynes
Programcı ABD merkezli ve Oregon Eyaleti merkezli…
byLock, karşılıklı olarak; yazılı mesaj, sesli mesaj ve dosyaları alıp göndermenin yanı sıra voip (IP adresi üzerinden sesli görüşme) özelliği olan bir uygulama.
Uygulamanın en büyük özelliği kullanıcılar arası her türlü verinin “askeri seviyede” şifreleme ile korunması.
Yaygın adı ile “Kriptolu Telefon” uygulaması…
Research Interests:

And 98 more

Altuntaş, N. (2012). Çaparlı Yörükleri. Kendi Yayını.