Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Research Interests:
Son yıllarda genel olarak düşünce tarihçiliğinde, özel olarak da siyasal düşünce tarihçiliğinde kanon(lar)a, yerleşik düşünce, zihniyet ideolojik kategori ve varsayımlarına ciddi itirazlar yükseltilmiştir. Batı merkezci, erkek egemen... more
Son yıllarda genel olarak düşünce tarihçiliğinde, özel olarak da siyasal düşünce tarihçiliğinde kanon(lar)a, yerleşik düşünce, zihniyet ideolojik kategori ve varsayımlarına ciddi itirazlar yükseltilmiştir. Batı merkezci, erkek egemen yaklaşımınürünü olan “büyük entelektüel”, filozof ve sistem kurucu düşünürlerle ezeli/öncesiz (hatta tarih üstü) kabul edilen siyasal-felsefi düşünce, tartışma ve ideolojilere odaklanan klasik yaklaşım, yerini kanon karşıtı, çoğulcu, eşitlikçi, demokratik ve küresel siyasal düşünce tarihine bırakmaya başlamıştır. Klasik siyasal düşünce tarihçiliğinin yöntem ve varsayımlarına -kanonik temayüllere- disiplinin kendi içinden görece erken bir tarihte, 1930’larda başlayan başkaldırı, 1960’lardan sonra artan bir ivmeyle Quentin Skinner, J. G. A. Pocock, J. W. Burrow, John Dunn, Donald R. Kelley, Christopher Hill, Ellen M. Wood, Joan W. Scott, Stefan Collini, David A. Hollinger, Siep Stuurman ve Antonis Liakos gibi düşünce tarihçileri tarafından revizyona tabi tutularaksadece belirli “büyük” düşünürlerin metinlerini konu alarak bağlamlarından koparılmış “önemli” fikir, düşünce ve “-izm”leri asli konusu olarak benimseyen siyasal düşünceler tarihi kanonunun (corpus) aşılmasında önemli katkıları olmuştur.
Bu süreç/meydan okuma; kanonların doğalarından dolayı “Batı” dışında farklı bir yoldan ilerledi. Batı-merkezci düşünce ve zihinsel varsayım ve tahakkümler, farklı coğrafya ve düşünsel geleneklerden gelen Frantz Fanon, Edward W. Said, Sanjay Subrahmanyam, Prasenjit Duara, Dipesh Chakrabarty ve Andrew Sartori gibi yazarların öncülüğünde “taşralaştırılmaya” ve böylelikle Batı-dışı tarihsel farklılık ve siyasal düşünce ve fikirlerin yeni, eleştirel ve bağımsız tarihleri ile aşılmaya başlanmıştır. Bu disiplinlerdeki metodolojik ve epistemolojik değişim ile bu küresel değişimin ürünü olan revizyonist çalışmalar akademide ve akademi dışında geniş kitlelere ulaşmıştır.
Dünyadaki bu gelişmelerin aksine, Türkiye’de kanon üzerine yapılan tartışmaların edebiyat alanıyla sınırlı kaldığını, düşünce tarihçiliğinde kanon ve kanonlaşmanın, karşı-kanonun ve alternatif kanonların tespiti ve revizyonist bir değerlendirmeye tabi tutulması konusunda sessizliğin sürdüğünü söyleyebiliriz.
Bu sempozyum, kanon düşüncesi ve kanonlaşmanın, düşünce tarihi disiplinlerindekiyeri, önemi, doğası ve genel karakterlerini ortaya koymayı; kanonik figür, metin ve kanon(lar)ın oluşması, yaygınlaşması ve yeniden üretiminde etkili olan kurum, kuruluş,akademik önkabul, varsayım, düşünsel kalıp ve ezberlerini tarihselleştirmeyi, dolayısıyla da bu konudaki akademik durağanlığı sonlandırarak kanon(lar)ın süregelen etkisini ve düşünsel tortularının muhasebesini yapmayı amaçlamaktadır.
Research Interests:
Research Interests:
İstanbul Üniversitesi ile Samsun Üniversitesi işbirliğinde, 21-22 Aralık 2023 tarihinde düzenlenen Siyasal Düşünceler Tarihinde Kanonlar Sempozyumu’nda sunulan bildiri özetleri e-kitapçık olarak okurun ilgisine sunuldu.
Bildiğimiz üzere tarih ve sosyoloji disiplinlerinin kesişim kümesinde son yıllarda önemli çalışmalar yürütülmekte ve belgelere dayalı “geleneksel” tarih anlayışının yanı sıra anlatı ve sosyal olguları da dikkate alan çoklu yöntemler... more
Bildiğimiz üzere tarih ve sosyoloji disiplinlerinin kesişim kümesinde son yıllarda önemli çalışmalar yürütülmekte ve belgelere dayalı “geleneksel” tarih anlayışının yanı sıra anlatı ve sosyal olguları da dikkate alan çoklu yöntemler tercih edilmektedir. Tarihin üzerinde yükseldiği insan deneyimi böylece, sosyal tarih, kültür tarihi, siyasal tarih, mikro tarih, iktisat tarihi ve sözlü tarih gibi alanlar etrafında ele alınmaktadır. Mezkûr alanlara ek olarak tarih ile sosyolojinin kesişimselliği, bazen de yokluğu ve eksikliği, üzerinde durmak, anlamlı olacaktır. Geçtiğimiz yüzyılın ikinci evresi, entelektüel tarih anlatılarında çeşitli dönemeçlerle ve post ön eki alan çeşitli adlandırmalarla ifade edilmiştir: Dilsel dönemeç (linguistic turn), kültürel dönemeç (cultural turn), post-modernizm, post-yapısalcılık, post-endüstriyel dönüşüm, post-liberalizm vb. Bu terminolojinin, olanca çeşitliliğine karşın ortaklaştığı zemin esasında aynıdır: Büyük dönüşümü farklı veçheleriyle açıklamak üzere işe koşulmuştur. Tarihyazımı anlayışı ve sosyal bilim yapma tarzı için de geçerli olan bu dönüşüm, araştırmacıların bu alanları sahiplenme durumlarıyla orantılı bir gelişim seyretmektedir. Bununla birlikte araştırmacılar, tarihsel ve toplumsal olguları açıklarken farklı yöntemleri uygulamaya koyulduklarında onlarda tereddüt oluşturan yöntem bağımlı yaptırımlar söz konusu olabilmektedir. Bahsedilen bu durumları akademik düzeyde, disiplinlerarası bir diyalog ortamında, yeni çalışmaları teşvik etmesi temennisiyle etraflıca tartışmanın anlamlı olacağını düşünmekteyiz.

Panel Düzenleme Ekibi:
• Büşra Nur Topal
• Eyüp Murat Kurt
Son yıllarda, Osmanlı-Türk tarih yazıcılığı ve düşünce tarihçiliğinde vakanüvîs ve diğer tarih müelliflerinin eserlerini, dönemin siyasi, sosyo-kültürel ve düşünsel, kavramsal bağlamlarında ele alan çalışmalarda niceliksel bir artış... more
Son yıllarda, Osmanlı-Türk tarih yazıcılığı ve düşünce tarihçiliğinde vakanüvîs ve  diğer tarih müelliflerinin eserlerini, dönemin siyasi, sosyo-kültürel ve düşünsel, kavramsal bağlamlarında ele alan çalışmalarda niceliksel bir artış gözlenmektedir. Tarih yazıcılığındaki bu gelişmelere rağmen, Mütercim Ahmed Âsım Efendi (1755-1819/1820) gibi hala hak ettiği akademik ilgi ve değeri görmeyen Osmanlı tarih müelliflerinden söz edebilebilir. Bu çalışma, sadece vakʻanüvîsliği ile değil, aynı zamanda devasa kamusculuk ve kelam alanındaki eserleri ile dönemi ve sonrasının anahtar figürlerinden olan Âsım Efendi’nin, III. Selim dönemi sonlarındaki ve II. Mahmud saltanatının ilk yıllarındaki oldukça önemli olayları kapsayan Tarih-i Osmanî/Tarih-i Âsım isimlerleriyle de bilinen Âsım Efendi Tarihi’nin (Osmanlı Tarihi 1218-1224/1804-1809) yazılış amacını -Âsım Efendi’nin Sultan tarafından dönemin tarihini yazması için görevlendirmesi haricinde eserin dilini ve tonunu belirleyen dünya görüşü, saik ve motivasyonlar- daha açık bir ifadeyle Âsım Efendi’nin eserini kaleme almaktaki hedef ve niyeti ve metnin (siyasi ve düşünsel) kendisinin bir eylem olarak ele alındığında bununla ne yapmak istediğini açığa çıkarmayı hedeflemektedir. Method olarak düşünce ve siyasi düşünce tarihçiliğinde J. G. A. Pocock ile yöntemsel bir araç/analiz birimi halini alan “siyasi dil ve söylem” (political language and discourse) ve kavramsal tarihin yaklaşım ve imkanlarını temel alan bu çalışma, Âsım Efendi’nin tarihi metni aracılığıyla asıl hedeflediği şeyin, III. Selim dönemindeki Nizâm-ı Cedîd reformları ve dönemin reformcularıyla özdeşleştirilen dünya görüşü/zihniyeti, bu anlamda bir “restorasyon” metni olan Tarihi’yle nötrlemek olduğunu göstermeye çalışacaktır. Yine bu amaç doğrultusunda, Tarih’in, III. Selim döneminde “bozulmaya” uğrayan olan siyasi ve sosyal nizamı, devlet ve toplumun kurucu ilkeleri olan Dîn ü Devlet, Şerî'at ve bunların organik bileşeni olan -III. Selim ve “reformcu” elitler nedeniyle eski önemini ve gücünü yitirdiği iddia edilen- İlmiyye aracılığıyla “doğru” bir şekilde “yeniden” yapılandırmayı amaçladığını göstermektir.
This project is aimed as an exploratory ethnographic exercise to document collective memories among inhabitants of a small slice of rural Turkey - a group of 3 contiguous villages in Sivas. By excavating the hitherto unvoiced peoples’... more
This project is aimed as an exploratory ethnographic exercise to document collective memories among inhabitants of a small slice of rural Turkey - a group of 3 contiguous villages in Sivas. By excavating the hitherto unvoiced peoples’ participation in the larger Nationalist project, it will elaborate on the existing literature on oral history and collective remembering.The rural setting of three villages in Sivas provides a small enough geographical universe to start with an analysis of the impact of how the “peasantist” ideology and the state project of Peasant Houses were received as early as the 1930s and their elements remembered today. In addition to oral memories, the study will draw upon the material culture of the region including photographic evidence such as family albums, family correspondence and information relating to cemeteries. In this sense, the project also seeks to initiate new collections to possibly serve as the core of an ongoing village archive for potential s...
Bu bibliyografya öncelikle kavramlar tarihi teori ve metodolojisi ve özellike Osmanlı-Türkiye kavram ve düşünce, siyasi düşünce tarihi alanında çalışan uzmanlar ve bu alana ilgi duyan öğrenci ve okurların yararlanabilecekleri bir kaynakça... more
Bu bibliyografya öncelikle kavramlar tarihi teori ve metodolojisi ve özellike Osmanlı-Türkiye kavram ve düşünce, siyasi düşünce tarihi alanında çalışan uzmanlar ve bu alana ilgi duyan öğrenci ve okurların yararlanabilecekleri bir kaynakça ve var olan malzemeyi topluca görebilmeleri, çalışmalarında kolaylık sağlaması ve bu alandaki yeni çalışmalara motivasyon ve teşvik olması amacıyla hazırlanmıştır.
Research Interests:
Siyasi dil ve söylem, İngiliz-Amerikan siyasi düşünce ve düşünce tarihçiliğinin uzun süreli teorik, yöntemsel ve ampirik katkıları sonucunda günümüz düşünce tarihçiliği dünya genelinde bir kabul ve tanınırlığa ulaştı. Quentin Skinner, J.... more
Siyasi dil ve söylem, İngiliz-Amerikan siyasi düşünce ve düşünce tarihçiliğinin uzun süreli teorik, yöntemsel ve ampirik katkıları sonucunda günümüz düşünce tarihçiliği dünya genelinde bir kabul ve tanınırlığa ulaştı. Quentin Skinner, J. G. A. Pocock ve John Dunn gibi önemli siyasi düşünce tarihçileriyle tanınan, Cambridge Okulu/Ekolü olarak bilinen ve yaygınlaşan bu grubun metodolojik ve tarihsel yaklaşımları ve çalışmaları sayesinde, siyasi/siyasal dil, söylem ve retorik İngiltere sınırlarının dışına taştı. Özellikle bu ekol içerisinde J. G. A. Pocock’un siyasi düşünce tarihi ve tarihçiliğinde siyasi dil ve söylemin (political language and discourse) ne anlama geldiği ve nasıl kullanılacağı ve bunun siyasi düşünce ve düşünce tarihçilerinin teorik ve tarihsel çalışmalarına nasıl ve ne gibi katkıları olacağını konusunda, birçok teorik, metodolojik ve tarihsel çalışma kaleme aldı. Bu çalışmalarıyla Pocock yalnızca siyasi düşünce tarihçi ve öğrencilerine siyasi dil ve söylemin düşünce tarihi çalışmalarında uygulamalı ve incelikli örneklerini vermekle kalmadı; aynı zamanda bu yöntem/analizin farklı zaman dilimlerinde ve coğrafyalarda var olabileceği, bu dil/söylemlerin izlerinin sürülmesi, anlamlı bir analiz birimi olarak sağlayacağı katkı ve alanda yeni imkân ve ufukların açılması konusunda hem öncülüğüyle hem de üretkenliğiyle alanın ilham veren isimlerinden oldu.
Siyasi düşünce tarihçiliği ve düşünce tarihçiliğinin, fikir/fikirler tarihçiliği karşısında güç kazanması, İngiltere, ABD ve daha sonrasında Avrupa ve dünya genelinde üniversite ve akademik çevrelerinde hem disiplinel hem de yöntemsel/metodolojik olarak kabul görmesi ve yaygınlaşması ile beraber hem Cambridge ekolünün “tarihsel bağlamcı/bağlamsalcı” yaklaşımı (contextualism, historical contextualism, linguistic contextualism) hem de Pocock’un siyasi dil ve söylem yaklaşımı kendisine sağlam bir zemin edindi. Cambridge Üniversitesi içindeki ve dışındaki yeni öğrencileri ve takipçileri, üniversite merkezli dergi ve Cambridge Üniversitesi Yayınevi’nden çıkan seri ve tekil çalışmalar aracılığıyla siyasi düşünce tarihi ve düşünce tarihi disipinlini ve tarihçiliğinde günümüzde hâlâ önemini ve etkisini sürdüren merkezi yerini de sağlamlaştırdı. Siyasi dil ve söylem çalışmaları, Almanya, Fransa ve Güney Amerika’nın farklı ülkelerinde hem “ulusal” teorik katkı ve sentezler hem de düşünce ve siyasi düşünce tarihçiliğinde ortaya çıkan yeni metodoloji ve yaklaşımlarla hem Avrupa’da hem de dünyanın farklı ülkelerinde onların gelenek ve tarihselliklerle iç içe geçen yeni, özgün ve ilham verici bakış açısı ve çok sayıda çalışmanın ortaya çıkmasında etkili oldu ve hâlâ olmaktadır. Özellikle 1970 sonrasında Almanya ve Almanca konuşan akademide önemli bir atılım gerçekleştiren kavram/kavramlar tarihi ve Fransa’daki söylem ve fikirlerin sosyal tarihine odaklanan düşünce/siyasi düşünce tarihi disiplinlerinde siyasi dil ve söylemler analizi önemli bir tutarken aynı zamanda söz konusu iki ülkede bu alanların gelişiminde teorik ve yöntemsel olarak ve tarihsel analiz/yaklaşım düzeyinde oldukça önemli bir etkide bulundu.
Son olarak, Bernard Lewis ve Ami Ayalon’un Osmanlı ve Orta Doğu coğrafyasında siyasi dil, söylem ve kavramları ele alan ilk ve öncü çalışmaları revizyona tâbi tutulmuştur. 2010’lardan sonra Osmanlı ve Türkiye düşünce, siyasi düşünce ve kavram tarihçiliğinde farklı zaman dilimlerine, bölge, coğrafya, grup ve kavramlara odaklanan önemli katkıların devam ettiğini söyleyebiliriz. Bu bibliyografyanın alanın uzmanları ve alana yeni girecekler için toplu bir kaynakça ve yeni çalışmalar için de yol gösterici olması amacıyla hazırlandığını söyleyebiliriz.