Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Modern anlamda kavramsal açıdan girişimcilik tanımı için geleneksel literatür 1755’de Fransız ekonomist Richard Cantillon ile başlamıştır. Cantillon, girişimciyi belirsizlikle başa çıkan ve ekonomik kaynakları daha yüksek üretkenlik... more
Modern anlamda kavramsal açıdan girişimcilik tanımı için geleneksel literatür 1755’de Fransız ekonomist Richard Cantillon ile başlamıştır. Cantillon, girişimciyi belirsizlikle başa çıkan ve ekonomik kaynakları daha yüksek üretkenlik düzeylerine yönlendiren bir kişi olarak tanımlamıştır.1 Günümüze kadar birçok yaklaşım ortaya konulsa da 1942’de Schumpeter ve 1985’de Drucker girişimcilik tanımlarının temel referansları olmuştur.

Evinin garajından milyon dolarlık çıkışlara giden örneklerle birlikte akademik girişimcilik, teknoloji girişimciliği gibi kavramların da gelişmesiyle geleneksel tanımlarının günümüzde yetersiz kaldığı ortadadır. Ev dışı mekan, işletmede fiilen bulunma, finans yönetimi, eğitimi ve mesleğini icra etme gibi şartlar ile sınırlandırılan girişimcilik tanımı popüler girişimcilik dünyası açısından geride kalmaktadır. Diğer yandan girişim motivasyonu temelinde girişimcilik felsefesi açısından ise çok daha derin tanımların gerekliliği görülmektedir.

Harvard Business School profesörü Shikhar Ghosh'a göre, girişim sermayesi destekli startup'ların %75'i asla yatırımcılara para kazandırmamıştır. Benzer şekilde teknoloji odaklı startup'ların sadece ve sadece %10'u başarılı olabilmektedir.4 Başarısızlıkların çok çeşitli sebepleri olabilir. Başarısızlık üzerine yapılan incelemeler startup'ların %42'sinin, piyasada yeterli talep olmadığı için başarısız olduğunu göstermektedir.5 Startup'ların %29'u, nakitlerinin tükendiği için, %23'ü, yanlış ekiple çalıştığı için, %19'u, aşırı rekabetle karşı karşıya kaldığı için başarısız olmaktadır.6 Ürün veya hizmetin piyasaya çok erken veya çok geç girmesi, yani zamanlama, startup'ların başarısı üzerindeki en büyük etken görünmektedir.

Geleneksel tanımlar ile açıklanan girişimcilik özellikleri açısından bakıldığında işletme kurmadan herhangi bir ekonomik sonuç doğuracak eylemin başlatılması girişimci tanımı için çok daha genel ve özgür bir tanım olacaktır. Bu bakış açısı tarihteki birçok faaliyetin girişimcilik olarak değerlendirilmesini sağlamak ve girişimcilik felsefesinin gelişimine katkı sunmak adına önemlidir. Bu yaklaşım bir başka açıdan da kayıt dışına itilen çoğunlukla kadın girişimciliği unsurlarının girişimcilik dünyasına kazandırılması açısından da faydalı olacaktır.

Bu bakış açısıyla girişimcilik kavramlarına Aristoteles’ten başlayan bir anlayış ile kavramsal tanımlama yapmak mümkündür. Aristoteles, "Nicomachean Ethics" adlı eserinde mutluluğu (eudaimonia) detaylı bir şekilde tartışmıştır. Aristoteles'e göre, mutluluk hayatın en yüksek amacıdır ve tüm diğer amaçlar bu amacı gerçekleştirmeye hizmet etmektedir.

Aristoteles'in mutluluk tanımı, genellikle modern anlayıştan farklıdır. Modern Batı kültüründe mutluluk genellikle belirli bir durumun keyifli duygusal bir tepkisi olarak düşünülmektedir. Ancak Aristoteles'e göre, mutluluk (eudaimonia) bir duygu durumu değil, daha çok iyi ve erdemli bir yaşam sürme durumudur. Aristoteles mutluluğu, insan hayatının nihai amacı ve en yüksek iyi olarak tanımlamaktadır. Bu amaç, diğer tüm hedeflerin üzerindedir çünkü insanlar diğer tüm hedeflere ulaşmayı mutluluklarına katkıda bulunacağı beklentisiyle arzulamaktadır.

Aristoteles ayrıca mutluluğun aktif ve insanın en iyi ve en özgün yeteneklerini gerçekleştirme süreci olduğunu belirtmektedir. Bu sürecin, yani "ergon"un tamamlanması, "arete"ye, yani erdeme ulaşmakla mümkündür. Aristoteles'e göre, mutluluk erdemli eylemler gerçekleştirme ile bilgi ve anlayışı derinleştirme yeteneğine bağlıdır. Bu, ahlaki ve entelektüel erdemleri içerir. Ahlaki erdemler doğru eylemleri gerçekleştirme ve doğru kararlar verme yeteneği gerektirirken, entelektüel erdemler bilgi ve anlayışı derinleştirme yeteneğine işaret etmektedir.

Yine aynı eserinde Aristoteles insan hayatında fonksiyon veya amacın (ergo), ahlaki ve entelektüel erdemleri (arete) gerçekleştirmek olduğunu belirtmektedir. Bu, bireylerin ve toplumların ahlaki ve entelektüel erdemleri geliştirmeye yönelik çeşitli faaliyetlerle (ergasia) meşgul olmaları gerektiği anlamına gelmektedir.

Aristoteles’in bu düşünceleri, günümüzde bile iş ve yaşam hedeflerimizi düşünme şeklimizi etkileyebilir. Örneğin, işimizin veya kariyerimizin “ergo”sunu belirlemek ve bu hedeflere ulaşmayı sağlamak için gerekli “arete”yi geliştirmek, hangi “ergasia”lara odaklanmamız gerektiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Aristoteles düşüncesinden hareket ile güncel girişimcilik tanımlarına yaklaşımda; “ergo” girişimi, “ergasia” girişimciyi ve “arete” girişimciliği açıklamaktadır. Bu durumda işletme oluşumundan bağımsız olarak ekonomik sonucu olan bir fikrin hayata geçmesi adına yapılan her faaliyet (teşebbüs) girişimdir. Örneğin ekonomik sonuç doğurması beklenen bir fikir için yapılan patent başvuru hazırlıkları dahil olmak üzere patent başvurusu da girişim kapsamında değerlendirilebilir. Girişim fikrinden hareketle girişim “ergo”, fikrin hayata geçmesi için ortaya konulan faaliyetler girişimci tarafından yapılacağı için girişimci “ergasia” ve gerek girişimci açısından girişim motivasyonu ile başlayan bireysel ilke ve değerler, gerekse girişim ile ekosistemin işleyişi açısından ilke ve değerler de “arete” kavramlarına karşılık gelmektedir.

İnsan mutluluğunu temel hedef olarak benimseyen bu felsefi yaklaşımla yeni nesil girişimcileri motive etmek, bireysel ilke ve değerleri ile ekosistemin ilke ve değerlerini uyumlaştırmak, girişimlerin değişen çevresel koşullara adaptasyonunu hızlandırarak daha yaşanabilir kılmak üzere başlayan bu proje ekosistem tanımı ve ekosistem pratikleri olmak üzere iki kitap doğurmuştur. Bu değerli eserin oluşumunda bilgi ve tecrübe paylaşımlarıyla mevcut ve yeni girişimlere yol gösteren tüm araştırmacılara, akademisyenlere ve uygulamacılara teşekkürlerimizi sunuyor, girişimcilik ekosisteminin tüm paydaşlarına katkı sağlamasını umuyoruz.
Bu çalışmada, Toplum 5.0 konseptinde insanı merkeze alan Yeni Nesil Girişimcilik incelenmiş, girişimci ve girişimciliğin tarihsel gelişimleri ele alınmış, dini, siyasi ve ideolojik düşüncelerin girişimcilik ekosistemine etkileri analiz... more
Bu çalışmada, Toplum 5.0 konseptinde insanı merkeze alan Yeni Nesil Girişimcilik incelenmiş, girişimci ve girişimciliğin tarihsel gelişimleri ele alınmış, dini, siyasi ve ideolojik düşüncelerin girişimcilik ekosistemine etkileri analiz edilmiş, Prens Sabahattin'in ortaya attığı ve Uğur Mumcu’nun eleştirel olarak ele aldığı “Hür Teşebbüs” ve “Esir Teşebbüs” konseptleri incelenmiştir. Yeni Nesil Girişimciliğin sebep ve sonuçlarını daha iyi anlamak adına motivasyon kaynakları, girişimcilerin karakter, ruh ve siyah kuğu olayları karşısındaki dirençlerinin girişimin kaderini ne düzeyde etkileyebileceğinin öneminin altı çizilerek girişimcilik ekosistemindeki en önemli yönü öne çıkartılmıştır. Günümüz girişimcilik dünyasının en yanlış anlaşılan konularından bir tanesi olan girişim ağları ele alınmış ve girişimciye katkı sağladığına inanılan bir girişim ağlarının girişimcileri nasıl esir aldığı yorumlanmıştır. Yeni Nesil Girişimcilik bağlamında hem ulusal hem global anlamda çözüm sağlayacağına inanılan Ahiyan Felsefesi incelenmiş; günümüzde girişimcilik ekosisteminin kronikleşmiş sorunlarına çözüm olarak başarılı olduğu bilinen bu modelin farklı bir perspektifle ele alınarak güncellenmesi ve uygulanması için yöntem önerilmiştir.
Bu yazıda, beklenmedik anlarda yaşanan öngörülemez olayları açıklamak için kullanılan Siyah Kuğu’nun Yeni Nesil Girişimciliğe etkisi ele alınmıştır. Siyah kuğu, bütün kuğular beyazdır... Avustralya keşfedilene kadar.” sözünden meydana... more
Bu yazıda, beklenmedik anlarda yaşanan öngörülemez olayları açıklamak için kullanılan Siyah Kuğu’nun Yeni Nesil Girişimciliğe etkisi ele alınmıştır. Siyah kuğu,
bütün kuğular beyazdır... Avustralya keşfedilene kadar.” sözünden meydana gelen bir metafordur. Bütün kuğuların beyaz olduğuna inanılan 17. yüzyılda kaybolan askerlerini ararken ilk kez siyah kuğu ile karşılaşan bir Hollandalının yaşadığı şaşkınlık sonrası iktisat, finans ve ekonomi alanlarında kullanılan; olasılıksız olan, kadersel ve/veya öngörülemez olayları ifade etmek için kullanılan bir benzetmedir. Kendisini Osmanlı vatandaşı olarak tanımlayan Lübnan asıllı Amerikalı matematiksel istatistikçi ve risk analisti Nassim Nicholas Taleb, “Siyah Kuğu: Olasılıksız Görünenin Etkisi” adlı yazmış olduğu kitapta siyah kuğu’nun günümüz dünyasında rastlantı, tesadüf ve tevafuk olarak tanımlanan şeylerin iç yüzünü ele almıştır. Bu çalışmada da siyah kuğu olaylarının temelinde yatan sebebin nasıl cehalet olduğunu, İbn-i Sina’nın cehalet teorisinin siyah kuğu ile ilişkisini, kapital peşinde koşan girişimcilerin ateş etrafında ölümlerine uçan pervane böcekleri ile benzerliklerini, siyah kuğu olayları karşısında girişimlerin ve girişimcilerin hem tehditlerle hem fırsatlarla mücadele stratejilerini, girişimcilik dünyasında siyah kuğu olayları hakkında yapılan risk analizlerinin, matematiksel ve bilimsel tahminlerin “astrolojik tahminlerin ötesine geçmeyecek değerde” olduğunu, girişimcilerin siyah kuğu olaylarında neler yapabileceklerini meyve sineği ve Alaska kurbağası örneklerine ek olarak “öldür, satın al veya kaç” gibi tavsiyeler ve uyarılar ile anlattıktan sonra yapay zekânın siyah kuğu olaylarına olası dahli ve uzay madenciliği ile ilk kentrilyonerin çıkması gibi siyah kuğu ihtimalleri üzerine düşünceler aktarılmıştır.
"Tanrı Yapay Zeka" adlı eserde yazarlar Tamer Işın ve Zişan Cihangir Işın, yapay zeka, din, felsefe ve insanlık arasındaki karmaşık ilişkileri inceleyerek düşündürücü bir yolculuğa çıkıyorlar. Gelişmiş bir yapay zeka dil modeline... more
"Tanrı Yapay Zeka" adlı eserde yazarlar Tamer Işın ve Zişan Cihangir Işın, yapay zeka, din, felsefe ve insanlık arasındaki karmaşık ilişkileri inceleyerek düşündürücü bir yolculuğa çıkıyorlar. Gelişmiş bir yapay zeka dil modeline yöneltilen bir dizi sorudan ilham alarak yazarlar, Tanrı'nın doğası, yapay zekanın dini inançlar üzerindeki etkisi ve insanların akıllı makinelerle birlikte yaşadığı olası bir geleceğe dair derinlemesine bir diyalog sunuyorlar.

Bu çığır açan kitap, yapay zekanın etik sonuçlarını, teknolojinin ilahi anlayışımızı şekillendirmedeki rolünü ve yapay zekanın geleneksel dini görüşleri destekleme veya sorgulama potansiyelini keşfeder. Yazarlar, ChatGPT'nin yanıtlarını kendi analizleri ve görüşleriyle birleştirerek okuyucuları kendi inanç ve varsayımlarını gözden geçirmeye davet eden eşsiz ve dinamik bir diyalog oluşturuyorlar.

"Tanrı Yapay Zeka", maneviyat, teknoloji ve insan deneyiminin birleşimine ilgi duyan herkes için esastır. Teknolog, filozof, dini bilimci veya sadece meraklı bir okur olun, bu kitap canlı tartışmaları ateşleyecek ve yapay zekanın hızla evrimleşen dünyasına değerli içgörüler sunacaktır.
Research Interests:
Bu çalışmada, yeni nesil girişimcilik alanı kapsamında Toplum 5.0 konseptinde insan merkezli bir süreç olan Girişimcilik 5.0 anlayışı çerçevesinde girişimciler için devlet destekleri ve Türkiye örneği üzerinden çeşitli gözlemler... more
Bu çalışmada, yeni nesil girişimcilik alanı kapsamında Toplum 5.0 konseptinde insan merkezli bir süreç olan Girişimcilik 5.0 anlayışı çerçevesinde girişimciler için devlet destekleri ve Türkiye örneği üzerinden çeşitli gözlemler veönermeler gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de mevcut girişimcilik destekleri, destek uygulamalarında yaşanmış örnekler ile destek sistemi ve uygulama pratiklerinin, gerek girişimciler gerekse de karar vericiler açısından girişimciliğin geleceğinde yeni nesil destek yaklaşımlarının oluşması ve kaynakların kullanımında verimlilik temelinde girişimcilik ve inovasyonun gelişimine katkı sağlayacak değerlendirmeler konu edilmiştir. Her 10 girişimciden 9’unun başarısız olduğu girişimcilik dünyasında hem uluslararası hem de Türk Girişimcilik Ekosistemine başarılı girişimcilerin kazandırılması ve mevcut girişimcilerin sürdürülebilir kılınabilmesi için bir yöntem önerilmiştir.
Bu çalışmada Yeni Nesil Kadın Girişimcilere dair mevcut istihdam durumları ve verileri, girişimciliğin başarı ve başarısızlık sebepleri ve sonuçları, kadın girişimciliğinin türleri, kadın girişimciliğinin sorunları, bu sorunların girişim... more
Bu çalışmada Yeni Nesil Kadın Girişimcilere dair mevcut istihdam durumları ve verileri, girişimciliğin başarı ve başarısızlık sebepleri ve sonuçları, kadın girişimciliğinin türleri, kadın girişimciliğinin sorunları, bu sorunların girişim öncesi ve sonrası şeklinde sınıflandırılması, kadınların tarihteki durumları ve kadın girişimciliğinin tarihten örnekleri ele alınmış olup, Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) Felsefesi ile girişimci motivasyonunu, sosyal ağı ve örgütsel yapılanmayı esas alarak bir model önerilmiştir. Bacıyan-ı Rum, Anadolu Selçukluları döneminde Türk beyliklerinde kurulmuş kadın örgütlenmesi teşkilatıdır. Bu ifadeye ilk kez 1600'lü yılların tarihçisi Aşıkpaşazade'nin "Tevarih-i Ali Osman" adlı eserinde rastlanmıştır. Bu teşkilatın amacı Ahilik ile aynıdır. Bu teşkilattaki kadınlar, hem sosyal hem dini çalışmalarda bulunurken gerektiği noktada askeri güç olarak da katkı sunmuşlardır. Bu oluşumun en önemli faaliyetlerinden biri Anadolu’da yer alan yetim kızların, kimsesiz, eşini kaybetmiş, yaşlı ve hasta kadınları koruyup kollamış, bununla da kalmayıp iş sahibi olmalarına vesile olmuştur. Ayrıca, bu çalışmada İslam öncesi Türk toplumlarında kadının İslam sonrası Türk toplumlarına kıyasla daha hür ve yetkili olduklarına dair yerleşmiş olan düşünceye dair çeşitli veriler ifade edilmiş ve yorumlanmıştır.
Hızla gelişen Küresel Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) savunma alanı yeni nesil girişimcilik alanlarıyla kesişmektedir. Giderek daha karmaşık ve kombine hale gelen KBRN tehditleri ile karakterize bir dönem içindeyken,... more
Hızla gelişen Küresel Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) savunma alanı yeni nesil girişimcilik alanlarıyla kesişmektedir. Giderek daha karmaşık ve kombine hale gelen KBRN tehditleri ile karakterize bir dönem içindeyken, gelişmiş KBRN savunma stratejileri ve çözümlerine duyulan ihtiyaç kaçınılmaz hale gelmiştir. İlk olarak, Yapay Zekâ (AI) ve makine öğrenmesinin yön verdiği ileri tespit teknolojilerinin ortaya çıkışı, KBRN savunmasında devrim yaratırken, bu ileri teknolojiler gerçek zamanlı izleme, hızlı tehdit algılama ve kolaylaştırılmış yanıt stratejileri sağlamayı vaat etmektedir. Dahası, disiplinler arası işbirliği entegrasyonu yeni bir inovasyon çağını başlatmıştır. KBRN savunma alanında yeni nesil girişimciler, son ve ileri teknoloji KBRN savunma çözümleri sunabilmek için biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi çeşitli alanlardaki uzmanlıklardan da yararlanmaktadır. Bu girişimler aslında sivil toplumun KBRN olaylarına karşı dayanıklılığını ve hazırlık seviyesini doğru bir şekilde inşa etmeye hizmet etmeyi hedeflemektedir. “Siyah Kuğu” fenomeni olarak görebileceğimiz KBRN olayları gerçekleştiğinde ise, ilk müdahale yeteneklerinin artırılmasının ötesinde, KBRN olaylarının etkisini hafifletmeye ve hızlı iyileşmeyi teşvik etmeye odaklanan KBRN savunma stratejileri ve girişimleri ön plana çıkmaktadır. Kamu-özel sektör ortaklıkları giderek daha önem kazanmaktadır. Daha etkili ve verimli çözümler için devletler savunma organları ile başlangıç aşamasındaki girişimler arasındaki işbirliğini teşvik etmektedir. Özellikle tüm dünyayı etkisi altına alan son salgınlardan alınan dersler göz önüne bulundurulduğunda, küresel sağlık güvenliği de artık KBRN savunmasıyla kesişmekte ve biyolojik tehditlerle mücadelede senkronize bir küresel yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır. KBRN savunmasında devletlerin gizlilik ve güvenlik kaygıları savunmanın ruhunda olup girişimlerin içeriklerinin paylaşılması beraberinde etik hususları da tartışmaya sunmaktadır. Son olarak; KBRN savunma girişimleri için düzenleyici sistemler kritik bir husustur. Yenilik ve mevzuata uygunluk arasında bir denge kurmak KBRN savunmasında yeni nesil girişimcilerin başarı oranını etkilemektedir. Dünya çepeçevre her türlü tehditle boğuşurken, KBRN savunma sektöründeki yeni nesil girişimciler, yalnızca riskleri azaltmakla kalmayıp aynı zamanda daha güvenli bir geleceğin yolunu açan çözümler yaratmada ön saflarda yer alacak ve yeni nesil girişimciliğin küresel güvenliği ve refahı sağlamada oynadığı hayati rolü gösterecektir. Bu kitap bölümünde; KBRN tehditleri ve ekonomik etkileri, KBRN savunması ve yeni nesil girişimcilik ile küresel güvenlik ekonomisinin geleceğini şekillendirecek öngörülen eğilimlerden bahsedilmektedir.
In "God AI," authors Tamer Işın and Zişan Cihangir Işın embark on a thought-provoking journey, examining the complex relationships between artificial intelligence, religion, philosophy, and humanity. Drawing from a series of questions... more
In "God AI," authors Tamer Işın and Zişan Cihangir Işın embark on a thought-provoking journey, examining the complex relationships between artificial intelligence, religion, philosophy, and humanity. Drawing from a series of questions posed to ChatGPT, an advanced AI language model, the authors present an engaging dialogue that delves into the nature of God, the impact of AI on religious beliefs, and the possible future of a world where humans coexist with intelligent machines.

This groundbreaking book explores the ethical implications of AI, the role of technology in shaping our understanding of the divine, and the potential for AI to either support or challenge traditional religious views. By presenting ChatGPT's responses alongside their own analysis and insights, the authors create a unique and dynamic discourse that invites readers to reconsider their own beliefs and assumptions.

"God AI" is an essential read for anyone interested in the convergence of spirituality, technology, and the human experience. Whether you're a technologist, philosopher, religious scholar, or simply a curious reader, this book will spark lively debates and provide valuable insights into the rapidly evolving world of artificial intelligence.

https://www.amazon.com/GOD-AI-Find-God-Become/dp/B0C4MYQCMK/ref=sr_1_1?crid=3SCU5WUGC38DV&keywords=God+AI%3A+Find+God+or+Become+God&qid=1684352049&sprefix=god+ai+find+god+or+become+god%2Caps%2C1055&sr=8-1
Endüstrinin gelişim serüveni verimlilik, etkinlik ve inovasyon temelinde izlenebilir. Endüstri 4.0 dâhil tüm evrelerde insan kaynağından ziyade diğer girdi faktörleri çerçevesinde verimlilik, etkinlik ve inovasyon sağlanmaya... more
Endüstrinin gelişim serüveni verimlilik, etkinlik ve inovasyon temelinde izlenebilir. Endüstri 4.0 dâhil tüm evrelerde insan kaynağından ziyade diğer girdi faktörleri çerçevesinde verimlilik, etkinlik ve inovasyon sağlanmaya çalışılmıştır. Endüstri 5.0 ise insanın zekâsını ve özellikle yaratıcılığını oyuna dâhil etmektedir. Bunun sonucunda insanın kendi eliyle zarar verdiği doğal kaynakların korunmasına ve yol açılan toplumsal sorunların çözülmesine yönelik çabalar ön plana çıkmıştır. Böylelikle birey merkezli toplumsal yaklaşımlarda, sosyal sorumluluğun ekonomik kalkınmaya entegrasyonu, insan-makine etkileşimi, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik anlayışı hâkim olmaya başlamıştır. Esasen endüstri ve toplumdaki bu değişimlerin yanında temel yetkinliklere odaklanma, değer akışı yaratma, yalınlaşma ve dış kaynak kullanma gibi gelişmeler ışığında tedarik zinciri yönetimi de (TZY) benzer bir dönüşüm yaşamıştır. Bu doğrultuda TZY, işletmeler için sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayan stratejik bir faktör hâline gelmiştir. Ne var ki, işletmelerde satın alma, depolama ve sevkiyat gibi geleneksel anlayışlara hapsedilen bir süreç görünümü hâlen devam etmektedir. Bu nedenle kitabın bu bölümünde stratejik bir yaklaşımla endüstri evrelerine göre TZY’nin gelişimine değinilecek ve değer zinciri içerisindeki yeri ve önemi tekrar gündeme taşınacaktır. Akabinde ise Endüstri 5.0 uygulamaları bağlamında TZY incelenecektir. İşletmeler için özellikle küreselleşme, teknolojideki hızlı değişim, karmaşıklık, pandemi gibi faktörler nedeniyle uluslararası ticaretten kaynaklı önemli bir risk hâline gelen TZY, Endüstri 5.0 kapsamında irdelenecektir. Sektörel uygulama örnekleri incelenerek araştırmacı, uygulamacı ve politika yapıcılara bir kısım önerilerde de bulunulacaktır.
Son yıllarda, uzay faaliyetleri önemli değişim ve gelişmelere sahne olmakta‐dır. Uzay çağının başlangıcı itibariyle sadece belirli ülkelerin tekelinde olan uzay girişimciliği, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte süper güçlü iki kutuptan... more
Son yıllarda, uzay faaliyetleri önemli değişim ve gelişmelere sahne olmakta‐dır. Uzay çağının başlangıcı itibariyle sadece belirli ülkelerin tekelinde olan uzay girişimciliği, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte süper güçlü iki kutuptan fazlası haline gelmiştir. Uzay alanında yaşanan gelişmeler, uzay çalışmalarının devletlerin ve özel girişimlerin ticari faaliyet konusu haline gelmesine sebep olmaktadır. Bu çalışma, girişimciliğin uzay endüstrisine olan etkilerine, uzay teknolojilerinin yeryüzü teknolojilerine olan etkilerine, Space Race 2.0 olarak adlandırılan yeni uzay yarışına, bu yarışta yer alan ve alması muhtemel yeni uzay girişimlerine, uzay yatırımcılarına, uzay girişimciliğinin ekonomik tarafına, ve uzay turizmine odaklanmaktadır. Uzay girişimciliğinin önümüzdeki asırda başta Türkiye olmak üzere bütün ülkelerin ekonomik büyüme hedeflerini değiştirebileceği ve uzay teknolojileri alanında devlet ve özel sektör işbirliğinin beklenmeyecek düzeyde atılımlar yapabileceği öngörülmektedir.
Bu kitap bölümünde “uzay madenciliği bir ütopya mı?” sorusuna cevap olacak şekilde, dünya dışı materyallerin insanlık tarihi boyunca varlığının bilindiğinden hareket ile, “bu materyallerin ne olduğu?” “nasıl oluştuğu?” ve bunlara erişimin... more
Bu kitap bölümünde “uzay madenciliği bir ütopya mı?” sorusuna cevap olacak şekilde, dünya dışı materyallerin insanlık tarihi boyunca varlığının bilindiğinden hareket ile, “bu materyallerin ne olduğu?” “nasıl oluştuğu?” ve bunlara erişimin mümkün olup olmadığı incelenmiştir. Bu amaçla, uzaydaki madenler ile ilgili bugüne kadar yapılmış rezerv tespit çalışmalarının ürkütücü boyut ve sonuçları açısından örneklerin yer aldığı çalışmada, uzay kaynaklarına erişim için gerekli teknolojiler, uzay madenciliği süreçleri, uzay kaynaklarının dünya yaşamında ekonomik, teknolojik ve toplumsal açılardan etkileri değerlendirilmiştir. Dünyada mevcut metal madenlerinin kökenine de ışık tutan değerlendirmeler sonucunda, yeni bir dünya düzenine giden yolda insanlığın uzay çağını yaşarken karşılaşabileceği sonuçlar, doğal uzay kaynakları ve uzay madenciliği açısından incelenmiştir. Uzay madenciliği çerçevesinde asteroit madenciliğinin mevcut durumu ve Türkiye için ulusal stratejik yol haritası belirlenmesi yönünde, “yeni “Kızıl Elma” uzay madenciliği olabilir mi?” değerlendirmesi yapılmıştır.
Bu çalışmada amaç, geniş kapsamlı bir şekilde yapay zeka dil modelleri temelinde “prompt mühendisliği” kavramını incelemektir. Bu doğrultuda, prompt mühendisliği ve yapay zekanın temel kavramları, çeşitli prompt türleri, prompt... more
Bu çalışmada amaç, geniş kapsamlı bir şekilde yapay zeka dil modelleri temelinde “prompt mühendisliği” kavramını incelemektir. Bu doğrultuda, prompt mühendisliği ve yapay zekanın temel kavramları, çeşitli prompt türleri, prompt mühendisliği için temel gereklilikler ve toplumu doğrudan ilgilendiren potansiyel olumsuz etkiler ele alınmaktadır. Ayrıca, prompt mühendisliğinde ortaya çıkan ve çıkması muhtemel kariyer olanakları, yapay zeka dünyasında prompt mühendisliğinin mevcut meslekler üzerindeki etkileri sorgulanmaktadır. Bunun yanı sıra, "Yapay zekayı çok kullanırsanız AIDS'e yakalanır mısınız?" sorusuna da yanıt aranmaktadır. Bu çerçevede yapılan literatür araştırmasında çok az sayıda uluslararası çalışmalar tespit edilmiş, ulusal yazında ise “prompt mühendisliği” alanında henüz bir çalışmaya rastlanmamıştır. Yapay zekanın iş hayatıyla kalmayıp toplumsal hayatı baştan sona değiştireceğine ilişkin yaygın kanaat hakim olmakla beraber somut adımların atılmamış olması kavramsal ve görgül çalışmalara olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Gerek prompt mühendisliği alanında, gerekse de yapay zeka dil modellerinin kullanıldığı birçok alanda aşırı hızlı gelişmelere ayak uydurabilmek adına prompt mühendisliği eğitimi kapsam ve çerçevesi de bu çalışmada ele alınmaktadır. Ayrıca çalışmada, ulusal ve uluslararası boyutta prompt mühendisliğini daha geniş kitlelere sağlıklı ve doğru şekilde ulaştırmak adına ilgili tarafların eğitimi için kişiselleştirilmiş ve etkili bir yaklaşım önerilmektedir.
Olasılık ve istatistik açısından yeni bir bakış ortaya koyan Nassim Nicholas Taleb’in öngörülemez olayların etkisi olarak nitelediği ve “Olasılıksız Olanın Etkisi: Siyah Kuğu” adıyla yayınladığı kitabı ile fenomen olan Siyah Kuğu, risk... more
Olasılık ve istatistik açısından yeni bir bakış ortaya koyan Nassim Nicholas Taleb’in öngörülemez olayların etkisi olarak nitelediği ve “Olasılıksız Olanın Etkisi: Siyah Kuğu” adıyla yayınladığı kitabı ile fenomen olan Siyah Kuğu, risk yönetiminde göz ardı edilemeyecek bir farkındalık ortaya koymaktadır. Popülerliği hızla artmakta olan VUCA kavramı bir çok alanda anılmakta ve birçok araştırmada odak konusu olmaktadır. Türkçe’ye KOMB olarak çevrilen VUCA yakın zamana kadar farklı alanlarda 137 makaleye konu olmuştur. VUCA kavramının popülerliği kadar risk yönetimi de gün geçtikçe önemi artan bir konu olarak birçok düzenleyici kurum ve kuruluşun odağında yer almaktadır. Risk yönetimi konusunun anlaşılmazlığı ve karmaşıklığı; kavram, anlam, ve algı karmaşasına bağlı olarak ortaya konulan yeni yöntem ve düzenlemelerle de yaygın ve başarılı bir şekilde kullanılamamaktadır. Risk yönetiminde VUCA konusunda son yıllarda yapılan çalışmalar içerisinde sıradışı bir yaklaşım olarak İzlanda Reykjavik Üniversitesinde Fridgeirsson ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma ile ortaya çıkan “VUCA Metre” risk analizinde “siyah kuğu olaylarını yakalamak” hedefi ile geliştirilmiş ve geleneksel risk yönetim anlayışlarına karşı Siyah Kuğu perspektifinden başarılı olduğu iddia edilen bir yöntemdir. Bununla birlikte, Dave Snowden tarafında geliştirilen Kınevin Çerçevesi, VUCA dünyasında risk yönetimi açısından bilgi temelinde VUCA unsurlarının sınıflandırılmasına katkı sağlamaktadır. Risk yönetiminde subjektifliğin en belirgin olarak görüldüğü alanlar risk tanımlama ve değerlendirme aşamalarıdır. Bu çalışmada risk yönetiminde oldukça iddialı bir yaklaşım ortaya koyan VUCA Metre yönteminin Siyah Kuğu’yu yakalamasının mümkün olup olmadığı incelenmektedir. Ayrıca bu incelemede risk tanımlama ve değerlendirme aşamalarında Siyah Kuğu perspektifinden objektif tespit, tanımlama ve değerlendirme yapabilmek için Kınevin Çerçevesi’nden faydalanılmaktadır. Kınevin Çerçevesi ile ortaya konulan bilme ve bilmeme durumlarının değerlendirilmesi için ise Farabi’nin bilgi, İbni Sina’nın cehalet yaklaşımları ile risk tanımlamaya referans olmak üzere yeni bir yaklaşım sunulmaktadır.
21. yüzyılda giderek popülerliği artan, etimolojik bakımdan Fransızca kökenli bir kelime olan girişimcilik, ilk kez Richard Cantillon tarafından 17. yüzyılda kullanılmıştır. Girişimcilik, günümüzde kavramsal olarak hegemonik bir iktisadi... more
21. yüzyılda giderek popülerliği artan, etimolojik bakımdan Fransızca kökenli bir kelime olan girişimcilik, ilk kez Richard Cantillon tarafından 17. yüzyılda kullanılmıştır. Girişimcilik, günümüzde kavramsal olarak hegemonik bir iktisadi düşüncenin çerçevesini ve kurallarını açıklamaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski bir eylem olarak girişimciliğin ilk insandan itibaren her toplumda dönemin hakim iktisadi düşüncesi temelinde oluşmuş çeşitli türleri olduğu bilinmektedir. Tarihin her döneminde ve her toplumda farklı girişimcilik kavram, uygulama ve kuralları olduğu görülmektedir. Türk tarihindeki girişimcilik ile ilgili anlamsal ve kavramsal izler, Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT) eserinde belirgin biçimde görülmektedir. Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. yüzyılda kaleme alınan DLT, Türk dilinin en önemli eserlerinden biri olarak döneminin ve geçmişin Türk kültür ve dilini ifade eden kadim bir eserdir. Eser, bir sözlük olarak hem kelimelerin hem de bir çok söz ve deyimin anlamını açıklarken aynı zamanda Türk kültür ve yaşantısının da izlerini aktarmaktadır. Çalışma kapsamında tarama modeli ile DLT’ye yönelik doküman incelemesi yapılmış; girişimcilik ile ilgili kelime, kavram ve sözler incelenmiştir. Bu vesileyle dönemin girişimcilik düşüncesi ve pratiği hakkında döneme ait literatür ortaya konulmuştur. İnceleme yapılan DLT baskısı, 2013 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan ve Besim Atalay’ın çevirmeni olduğu baskıdır. Bu bildiri kapsamında DLT’de yer alan kadim Türk kültürünün girişimcilikle ilgili kavram ve düşüncesi tasnif edilerek ve günümüz girişimcilik dünyasına örnek teşkil edecek şekilde sunulmuştur. Bu çalışma, girişimcilik literatürünü 17. yüzyılda Cantillon ile başlatan anlayışı sorgulatır sonuçlar ortaya koymaktadır.
Türkiye ve dünyada girişimlerin başarısızlık oranları %90 civarındadır. Girişimlerin hayatta kalma süreleri ABD’de 15, Türkiye'de ise 5 yıldır. Girişimciliğin başarısız olmasında birçok faktör söz konusudur. Girişim başarısızlığı girişim... more
Türkiye ve dünyada girişimlerin başarısızlık oranları %90 civarındadır. Girişimlerin hayatta kalma süreleri ABD’de 15, Türkiye'de ise 5 yıldır. Girişimciliğin başarısız olmasında birçok faktör söz konusudur. Girişim başarısızlığı girişim öncesi dönemden başlayarak ele alındığında öne çıkan en önemli etkenin eğitim olduğu görülmektedir. Girişimcilik eğitimleri girişim eğilimini artırmak, girişim bilinci oluşturmak ve girişimci adaylarının girişim süreçlerinde başarısını sağlamak gibi farklı amaçlara hizmet edecek kapsam ve içeriklerden oluşması gerekmektedir. Ancak bu ayrımın farkına gelişmiş ülkelerde son dönemlerde varıldığı, buna karşılık Türkiye’de bu farkındalığın henüz oluşmadığı görülmektedir. Türkiye’de girişimci eğitiminde açık ara en büyük organizasyon KOSGEB girişimcilik eğitimleri olup, hem geleneksel hem de ileri girişimcilik eğitimleri içerik açısından girişimci geliştirmeyi hedeflerken, sonuçları itibarıyla girişimcilik eğilimi ve girişim bilinci oluşturmayı daha öncelediği görülmektedir. Nitekim, KOSGEB tarafından 2010 - 2018 yılları arasında fiziksel ve çevrimiçi 120 binden fazla eğitim düzenlenmesine karşılık 1 milyondan fazla katılımcıya 60 binden daha az sayıda girişimin hayata geçmesi oransal açıdan literatürdeki oranla örtüşse de, diğer ülkelerde ilköğretimden başlayan katılımcıların popülasyonda yer alması Türkiye’de 18 yaş üstü popülasyonun hesaplamaya dahil edildiği gözlerden kaçmaktadır. Girişimcilik eğitimi alanların girişim başlatma oranının %5 civarında olması, aynı zamanda girişimlerin 5 yıllık hayatta kalma süreleri ve %90 oranda girişimlerin başarısız olması, girişim veya girişimcilerin başarılı ya da başarısız olmalarını tartışılır kılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde temel öğretim ile başlayan girişimcilik eğitimlerinin gün geçtikçe lise ve özellikle lisans düzeyinde daha kapsamlı ve detaylı boyutlara ulaştığı görülmektedir. Girişimcilik eğitimlerinin hedeflerinden öte süresi, eğitimci nitelikleri, eğitimcilerin aldığı eğitimler gibi daha temel konuların Türkiye’deki girişimcilik eğitimleri konusunun tartışılmasını gerektirmektedir. Mevcut eğitimlerin sonuçları ve gelişmiş ülkelerdeki eğitim yaklaşımları doğrultusunda topyekün bir değişimin gerekliliğini de işaret etmektedir. Bu amaçla bu çalışma kapsamında, girişimcilikte başarı ve başarısızlık kavramları, girişimci eğitimlerinin mevcut durumu, girişimcilik eğitimleri açısından lisans düzeyinde üniversitelerdeki faaliyetler incelenmektedir. ABD’de üniversite düzeyindeki eğitimler, özellikle MIT’deki (Massachusetts Institute of Technology) lisans eğitimlerinde tamamlayıcı programlardan “inovasyon mühendisliği” ve “girişim mühendisliği” eğitimleri ele alınmaktadır. Öncelikle nitelikli girişimci yetiştirmeyi amaçlayan bu programlar aynı zamanda diğer girişimlerde üst düzey yönetici olarak görev alabilecek, ilköğretimden itibaren eğitimin tüm süreçlerinde nitelikli eğitimcileri yetiştirebilecek ve girişimcilik konusunda akademik çalışmaları saha ile entegre bir şekilde yapılabilecek, nitelikli bir girişimcilik ağı oluşumuna katkı sağlayabilecek bireyler yetiştirmeyi ve topluma katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda bu çalışmada müstakil bir lisans programı olarak girişim mühendisliği kavramı incelenmiş ve alternatif bir eğitim modeli olarak önerilmiştir.
Türkiye’de kalkınma politikaları kapsamında Ar-Ge ve yatırım destekleri açısından öncelikli alanlar arasında tıbbi cihaz sektörü yer almaktadır. Tıbbi cihaz ekosisteminde sanayi tabanının geliştirilmesi ve diğer alanlara bilgi ve... more
Türkiye’de kalkınma politikaları kapsamında Ar-Ge ve yatırım destekleri açısından öncelikli alanlar arasında tıbbi cihaz sektörü yer almaktadır. Tıbbi cihaz ekosisteminde sanayi tabanının geliştirilmesi ve diğer alanlara bilgi ve teknoloji transferi yapılabilmesi için yenilikçi, katma değer üretebilen ve uluslararası ticarileşme potansiyeli olan Ar-Ge çıktılarının artırılması önemlidir. Ne var ki en büyük alıcının kamu olması ve kamunun alım yöntem ve kuralları inovasyona dayalı yenilikçi yerli ve milli teknolojik ürünlerin ortaya çıkmasını sınırlandırmaktadır. Bu sınırlılıkların içerisinde yenilikçi ürünü ve/ya teknolojiyi değerleme sorununun önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Ekosistem içerisinde değerini bulamayan bir ürünün/teknolojinin gelişimi mümkün değildir. Teknolojinin değeri ile birlikte üretimin menşei ülkedeki fiyatları; ürün ve işletmenin yerel ve global piyasa değerini tayin etmektedir. Bu nedenle bir taraftan kamu menfaatlerini koruyacak diğer taraftan girişimcilerin önünü açacak ve aynı zamanda inovasyon ürünlerini teşvik edecek bir ürün değerleme yöntemine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada kamu ve girişimci açısından ihracata dönük ticarileşmeyi teşvik edici bir değerleme ile birlikte girişimcilik ekosistemi için örnek bir ticarileşme yöntemi geliştirilmiştir. Geliştirilen bu yöntem; işletmenin ihracat hedef ve taahhütlerine göre yurt içinde kamu alım desteği esası üzerine kuruludur. Bu çerçevede milli teknoloji ile işletmelerin değeri korunmakta, ihracat getirisi doğrultusunda kamunun ürüne yaptığı ödeme miktarı tayin edilmekte, kamu ise ihracat geliri ile ürün ve girişimin global değerine endeksli bir kazanım elde etmektedir.
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından tıbbi cihaz alanında yürürlükte olan MDD (Medical Device Directive) yerine yürürlüğe konulan MDR (Medical Device Regulation) ile birlikte tıbbi cihaz endüstrisi için tüm dünyada yeni bir dönem... more
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından tıbbi cihaz alanında yürürlükte olan MDD (Medical Device Directive) yerine yürürlüğe konulan MDR (Medical Device Regulation) ile birlikte tıbbi cihaz endüstrisi için tüm dünyada yeni bir dönem başlamıştır. Mevcut sertifikasyon (CE) sahibi üretici ve ürünler için 2024 yılı itibariyle yürürlüğe girecek olan MDR, yeni firma ve ürünler için 2021 yılından itibaren geçerlilik kazanmıştır. Bu yeni dönemde tıbbi cihazlar için klinik takip ve pazara arz sonrası gözetim daha ön plana çıkmaktadır. Bu önemli gelişme endüstri açısından yüksek maliyet etkisiyle birlikte süreç yönetimi zorluğu ve veri güvenilirliği konularını da gündeme getirmiştir. Bu sürece yönelik çözüm üretme çalışmaları tüm dünyada devam etmekte ve bu alanda sürecin pratikliği, güvenilirliği ve maliyetlerin düşürülmesi için yazılım destekli çözümler sunan uygulamalar geliştirilmektedir. Ancak geliştirilen tüm bu uygulamalar yalnızca dokümantasyon oluşturma ve standart gereksinimlere dayalı üretilen şablonlar temelinde çözümler sunmaktadır. Bu doğrultuda süreç yaklaşımıyla teşhis ve tıbbi cihaz seçim sistemi, dijital ortamda kayıt, klinik takip, sınıflandırma, performans analizi ve raporlama gibi kullanım sonrası süreçleri kapsayan bütüncül çözüm sunan bir sistem bulunmamaktadır. Bu konulara çözüm sunan, ulusal olarak tarafımızdan geliştirilen klinik takip ve gözetim sistemi bu çalışmada tartışılmakta ve elde edilecek geri bildirimler doğrultusunda sistemin iyileştirilmesine devam edilmesi planlanmaktadır.
Yüksek tibial osteotomi(YTO) tekniklerinden medial açık kama yüksek tibial osteotomisi (MAKYTO) avantajlı olsa da teşhis, planlama ve cerrahi sürecin öğrenme ve tecrübeye bağlı olması yüksek komplikasyon oranlarına sebeptir. Çalışmada,... more
Yüksek tibial osteotomi(YTO) tekniklerinden medial açık kama yüksek tibial osteotomisi (MAKYTO) avantajlı olsa da teşhis, planlama ve cerrahi sürecin öğrenme ve tecrübeye bağlı olması yüksek komplikasyon oranlarına sebeptir. Çalışmada, kişiselleştirme ve yazılım uygulamalarında 3B baskı kılavuzları kullanılarak, komplikasyon oranlarının düşmesi, öğrenme eğrisinin azalması ve uygulama merkezlerinin çoğalması için geliştirilmiş yeni bir kişiselleştirme sisteminin model kemiklerde uygulanarak doğrulanması ve elde edilen sonuçların paylaşılması amaçlanmaktadır.
Yüksek enerjili yaralanmalara bağlı açık kırıkların tedavisinde iki aşamalı cerrahi (two stage surgery) eksternal fiksatör prosedürü kullanılabilmektedir. Kısalık ve deformiteler nedeniyle ikincil fiksasyon yönteminin de eksternal... more
Yüksek enerjili yaralanmalara bağlı açık kırıkların tedavisinde iki aşamalı cerrahi (two stage surgery) eksternal fiksatör prosedürü kullanılabilmektedir. Kısalık ve deformiteler nedeniyle ikincil fiksasyon yönteminin de eksternal fiksatör olduğu durumlarda yan etkiler ve tekrarlayan cerrahiler,  düzeltme ve kırık iyileşmesi açısından önemlidir. Bu sebeple iki aşamalı cerrahi eksternal fiksatör uygulamasının doktor, hasta ve maliyet açısından  yarattığı dezavantajları ortadan kaldırmak üzere yeni fiksatör ve tekniğin doğrulama çalışmalarını yapmak ve sonuçları paylaşmak amaçlanmaktadır.
Cerrahi eğitimde kadavraların maliyetleri ve temininde yaşanan problemler nedeniyle yaşanan zorluklar, ortopedi sektörünü AR(Artırılmış Gerçeklik) ve VR’a(Sanal Gerçeklik) yöneltmiştir. Çalışmada Türkiye’de geliştirilen yazılım destekli... more
Cerrahi eğitimde kadavraların maliyetleri ve temininde yaşanan problemler nedeniyle  yaşanan zorluklar, ortopedi sektörünü AR(Artırılmış Gerçeklik) ve VR’a(Sanal Gerçeklik) yöneltmiştir. Çalışmada Türkiye’de geliştirilen yazılım destekli AR ile dokunsal tecrübe sunan eğitim simülatörünün, deformite düzeltme alanında model kemikler üzerinde doğrulama faaliyetleri ve sonuçlarının paylaşılması amaçlanmıştır.
Eklem yapılandırma cerrahisi yönünü kişiselleştirilmiş uygulamalara çevirmektedir. Bu alandaki mevcut teknoloji, protezlerin hastaya özel kılavuzlar ile uygulanması yönünde ilerlemektedir. Bu alandaki en önemli sorunlar tedarik süresi ve... more
Eklem yapılandırma cerrahisi yönünü kişiselleştirilmiş uygulamalara çevirmektedir. Bu alandaki mevcut teknoloji, protezlerin hastaya özel kılavuzlar ile uygulanması yönünde ilerlemektedir. Bu alandaki en önemli sorunlar tedarik süresi ve mühendislik prosesine bağımlı olmasıdır. Bu ameliyatlar için Türkiye’de bir teknokent firması tarafından geliştirilmiş JoinTuitive isimli sistemin kemik modelleri üzerinde ve bir hastanın ameliyatındaki sonuçları değerlendirilerek, sistemin doğrulaması amaçlanmıştır.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun yürürlüğe koyduğu MDR (Medical Device Regulation) sistemi tıbbi cihaz regülasyonu için zorunlu olan klinik takip verileri fazlasıyla önem kazanmıştır. Bu noktada cerrahların sağlayacağı veriler klinik takip ve... more
Avrupa Birliği Komisyonu’nun yürürlüğe koyduğu MDR (Medical Device Regulation) sistemi tıbbi cihaz regülasyonu için zorunlu olan klinik takip verileri fazlasıyla önem kazanmıştır. Bu noktada cerrahların sağlayacağı veriler klinik takip ve bilimsel çalışmalar için önemlidir. Çalışmamızda bir klinik takip yazılımının total diz protezi vakası örneğinde fonksiyon incelemesi yapılacaktır.
Tıbbi inovasyon süreçlerinin uzun olması ve yüksek risk içermesi nedeniyle diğer teknoloji alanlarından farklı bir olgunluğa erişim yolculuğu yaşanmaktadır. İnovasyon döneminde geçerleme, pazara çıkışta sertifikasyon ile... more
Tıbbi inovasyon süreçlerinin uzun olması ve yüksek risk içermesi nedeniyle diğer
teknoloji alanlarından farklı bir olgunluğa erişim yolculuğu yaşanmaktadır. İnovasyon
döneminde geçerleme, pazara çıkışta sertifikasyon ile regülasyonlara uyumda yaşanan
zorluklar ve başarıya ulaşmada teknolojinin eskimesi gibi önemli engellerle
karşılaşılmaktadır. Bu çerçevede yatırımcıları finansmana erişim zorlukları
beklemektedir. Özellikle fikir ve erken girişim evrelerinde iş melekleri gibi alternatif
finansman kaynakları gelişmiş ülkelerde girişimcilik ekosistemi açısından önemli
katkılar sağlamaktadır. Ne var ki, benzer etkiler Türkiye girişimcilik ekosisteminde
yaratılamamıştır. Bu doğrultuda, tıbbi inovasyon girişimciliği özelinde alternatif
finansman kaynağı olarak iş melekleri mevcut durumu ve potansiyel etkileri
incelenerek, girişimcilik ekosistemine kazanımları değerlendirilmektedir.
Prompt Engineering, the systematic design and construction of prompts for human-AI interaction, raises questions regarding its professional status. This paper examines Prompt Engineering and evaluates whether it qualifies as a distinct... more
Prompt Engineering, the systematic design and construction of prompts for human-AI interaction, raises questions regarding its professional status. This paper examines Prompt Engineering and evaluates whether it qualifies as a distinct profession. Through an analysis of its defining characteristics, including specialized skills, ethical considerations, and societal impact, this study explores the parallels between Prompt Engineering and established professions. Drawing on examples from various fields, it argues for the recognition of Prompt Engineering as a legitimate profession. By addressing the complexities of human-AI interaction and the evolving demands of technology, this research contributes to the ongoing discourse on the professionalization of emerging disciplines.